Dün Mecliste m (Başı 1 inci sahifede) l san mürakabe edilmesi arzusu izhar edilmişti. Bu mazbata 925 dan evvel verilmiş ve bunun üzerine tetkikat ya- pılmış, ayr cayrı encüienlere gitmiş ve nihayet maliye encümeninde pı Muhasebat tezkeresnde göste: ilem ünakaşalar oldu kat nede olsa işitiyoruz. Bendeniz bu vesile ile şunu söyleneğe mecbu * rum, ki Divanı Muhaschat devlet teş kilâlımız arasında hakıkaten faydali müesscselerimizden bü evletin bir kuruşunun alınması ve verilmesi muhterem meclisimiz namına beheme görmiyerek esaten iki kısmı ihtiva e- den bu keyfiyetin; yani 1663 nurnaralı kanun çıkıncaya kadar Divanı Muha- sebatın mürakabesine ibtiyaç olmadığı ve bu idarelerin hesabatmın bir ka - unu mahsusla mürakabesi emre, miş ve 1663 numaralı kanun çıktık - tan sonra sarih olarak o kanunla mü - akabe olunacağı yazıldığı bildirilmiş- Simdi evvelemirde Divanı muhase- bat noktai nazarının muhterem heyeti çin tefsire lüzum görmemiştir ve tesis ır, demiştir ve nihayet büt- çe encümeni mazbatas:ıda vâkıa taf- “in etmiştir. Bu iki noktai nazarı ne - den muvafık görmemiştir. 1663 numa- Talı kanunun neşrine kadar olan mu melâtın kananu mahsus'arına göre mü yakaba edilmesi icap eder.. Neden Di- t mürakabe edilmesine imi olmadığı kanaatine varmıştır? Bu cihetlerin izahmı isteyorum.” Ahtilâfın tarikçesi inhisar saplarının Divanı Muhasebatça diğer müesseseler gibi tetkik edileceğine da- ir bir hülküm kaydetmemiştir.. Binaen- aleyh mechut mevzuata göre bir tef - sir talep edildiğine göre tefsiri mevzu ala istinat ettirdik. Eğer Refik Beyin tetkiki veçhile İnhisar idarelerinin 1660 mumaralı kanuna kadar olan za- man için yani 1927, 1928 ve 1929 se - nelerinin hesaplarının dahi Divanı Mu hasebatça tetkikini tensip buyurursa bu hususta bir madde kanuniye tan - olduğumuz hükümlerine göre 1660 numaralı ka- nunun neşrine kadar olan zaman için bu hesapların Divanı Muhasebatça tet kik ve mürakabeye tâbi tutulmaması merkezindedir. Rasih Bey (Antalya) — İdarei u « mumiyeye ait müesseselerin hesapları i Divanı Muhasebata verme - mele denize çok aykırı geliyor. Maliye ve bütçe encümenleri işi daha tavzih etmeleri iyi olur. Maiyie encümeni mazbata muhar - riri İhsan Bey (Beyazıt) meseleyi et- rafile anlattıktan sonra hükümet şa - yet 1660 numaralı kanından evvelki zamanlarda tanzim edilen hesabatin mutlaka Divanı Muhasebatça tetkiki - ni istiyorsa bunun hakkında bir kanun teklif eder ded n Halbuki her iki encümenin mazba - tasında müttezat fikirler vardır. Bu - nu nasıl telif edeceğiz? Ihsan Bey cevap vererek: Nizam - namei dahiliyeye göre herhangi encü- olursa olsun değişmiş olsada mütezat fikirler söylencbilir. Halbu - ki bendeniz Maliye encümeninin hü- kümet larafından kanun tenzim edil- sin yolundaki fikrini heyeti celileye i- zah ediyorum. Bunda bir tezat yok - tur. Hasan Fehmi Bey (Gümüşhane) Şahsi maruzatını arzederek Divanı Muhasebatın bu hesaplara bakma - sında fayda olduğu mütaleasına ii rak etmiştir. Mükerrem Beyin fikri Mükerrem Bey (İsparta) — İni sar idarelerinin hesaplarının beheme: hal Divanı Muhasebatça tetkikini mec ler. Veyahut meclisi" âli resen encü - menlerine ie bir kanun yapmasını emreder. dedi z Divanı keiki faydası Refik Bey (Konya) — Tekrar kür- süye gelerek Divanı Muhasebat maki mesinin faydalarını tebarüz ettirdi ve mak etti; Dışarıda resmiyet ifade et- Hisanla bazan devlet muame İt tehir ettiği şeklinde bir telâkki- Me De taci ağzı (Yaşa ie ri, alkışlar) Bundan sonra Bütçe encümeni re- isi Mustafa Şeref Bey söz alarak Ziya Gevher Beyin bir sözüne işaret etti: — Encümenimiz çek hassastır. Tes kilâtı esasiye kanununa münafi bir va ziyet gördüğü takdirde kemi ve #muhteremenize arzı bir vı itibarla Ziya Gevher Beyi; bi taşklığiz enasiyeye mepslif bir here 'kette bulunuşumuz var't değildir. Ve bu beyanatı yerinde bulmuyorum. Ziya Gevher Bey bu mânada bir söz. söylemediğini ifade ettikten sonra me selenin Divanı muhasebat encümeni - ne tevdii hakkındaki takrir okundu. Ve kabul edildi. İdarei umumiyei vilâyet kanunu ANKARA, 2 (Telefonla) — Mec t kanın yor. Maksatları nedir? Dahiliye vekili — İdarei umumiyci ili k Refik Şevket Bey — O halde mese le çatallaşır. Mezkür konunu lütfen i- 71 etsinler, Dahiliye encümeni mazbata muhar- riri Şükrü Bey (Çanakkale! — Orada mezkür kanundan murat 1561 numa- rah kanundur. Refik Şevket Bey — O halde tadil usulüne riayet için bir aadde içerisin- de tadil edilen kanun birinci madde - de olduğu gibi tasrih edilsin ki iltiba- sa mahal kalmasın. Bendeniz “mez - kür” un matufu aleyhizden (3) ka - Dun batlarım. ve şaprıran. Şükrü Bey (Çanakkele) — Bende- i “işbu ka « üler, olmaz 865 sine onun acma mutabık mz?. Şükrü Bey — Evet efendim Reis — O halde mesele yoktur. Mez kür kanun yerine ne koyacağız. Onu bize ver de okuyalım (handeler) Şükrü Bey — Zapta geçti. Reis — Zapta geçti smma, ben zap & okuyamam, ki.. Bundan sonra mezkür madde yeri- ne kanunun numarası tasrih edilerek reye kondu ve kabul edildi. Beş senelik Sınai proğram (Başı 1 inci sahifede) ait sanayi müesseselerinin gerek bugün- kü hayatiyetleri gerekse beş sena ve â- kani olarak programın çıkmasına inti- zar ediyoruz. ” Vehbi Bey ne diyor İstanbul ticaret ve sanayi odası umumi kâtibi ve yüksek iktisat ve ticaret mek- tebi iktisat profesörü (Vehbi Beyde diyor ki : — Devletin ve fertlerin faaliyetlerile husule gelen ve bir bütünlük teşkil eden “millet ikitsadi bayatı' 'esasen bir sis- tem hayatıdır. Bu hayatın gelişi güzel ve hedefsiz cereyan etmesi lemez. Millet iktisadiyatında © çök mühim bir mevki olan sanayi faaliyetlerimizi daha canlı ve kuvvetli — inkişaflara mazhar kılabilmek için bu faaliyetleri plânlaş- tarmak ve bunun için umumi (fikirler teemmül temek, devlete | ve fertlere ait mesai ve faaliyet mek ve kısa Taranan sistemimizin esas hatlarını bir programla çizmek ve çizilecek bu proğ- ram için ilk devre olarak beş senelik bir zaman, boş senelik yakın bir istik- bal göstermek bir iktisatçı için pek çok ESRARSIZ HAYAT Hollywood'da sinema yıldızlarının romanı Yazan: VİCKİ BAUM bu gerginlik daha şimdiden taham. | edilmez bir hale gelmişti. akde ber vermişti. Sonra bunun bir balon olduğu an- laşıldı. Bizzat Bill Turner doktora te- lefon etti, Oliver pek fena idi. Fakat hâlâ yaşayord aberi yok- vaziyeti daha »du. anka mahlus kadın rolü yapiyor. du, Kısm eteklik, urun çizme! bo- yun atkısı, bu Kiyafetine gi man çok rahat rdiyerdi. elim hir hale geliri >. Eisenlohr Terezme: KAMRAN ŞERİF onu ilk plândan alıp halkın içine ka» rışlarmıştı. Donka'yı zincirle bir başka kadı- na bağlamak icap ediyordu. Bu bir genç kızdı, Donka: — İki beyvire benzedik, diyordu. Yalnız sen birak, seni ben sürükliye- yim. Sen hiç bir şey yapma... e mi? Francis — Peki, dedi. söylediler sürükleteceksin. Seni görmelerine lüzum yok. Anlıyor musun? Sen mevcut bile değilsin, an- lıyor musun? Bilhassa sakın rol yap- mağa kalkışma. MİLLİYET PAZAR 3 KÂNUNUEYYET 1933 (Başr 1 inci sahifede) Ali Rizanın önüne geldik, otomobili © | rada bıfaktığını söylüyordu, halbuki orada yoktu, aradık, bulamadık. — Çalmışlar dedi, Karakola verelim cevabı. Alâettin Bey: — Lalaya gidelim de bir telefon'e- dip vapur olup olmadığını sorayım, Göztepeye çocukların yanma gide - Mahkeme reisi bu noktada şehide sordu: — Birahaneye bir davet üzerine mi girdiniz, yoksa kendiniz mi girdiniz? — Bir davet vâki olduğunu hatır - layamıyorum, Telefon etmek üzere kendimiz girdik. — Yemin ettiniz, iyi düşününüz, bel ki hatırlarsınız... — Bir davet vâki olduğunu hatırla mayorum., Reis Alâettin Beye teveccüh etti; — Kalkmız Alâettin Bey! Siz bira- ünden geçerken birahane sahibi Mihalâki Efendinin sizi, size ve receği bir köpeği vermek için çağır » dığımı söylemiştiniz ve buradaki i. vabınızda telefondan bahsetmemişti ülvaki davet oldu efendim, fa kat şimdi hatırlıyorum ki ben de tele fon etmek için zaten Lalaya gidiyor- dum. İzzet Beyin zevcesi nediyor? Şahit İzzet Beyin isticvabı bitmiş- ti, zevcesi şahit Madam Grenti çağırıl dı, dedi ki: Alâettin Beyle münasebetim ar- kadaşlık hududunu aşmaz, e akşam e- ve geldi, anatin kaç olduğunu bilmi - yordum. Zevcim İzzet Beyet — Kalk bir otemobil gezintisi ya - palım dedi, İzzet Bey henüz banyo al mıştı, Ben de banyo almak üzere ha- zırlanmıştım. Kendisine biraz oturup dinlenmesini teklif ettim ve ben ban- yo almak üzere yanlarından ayrıldım. Onlar da gittiler. Yarım #aat, 45 daki ka sonra İzzet Bey eve avet etmişti, Başka bir şey bilmiyorum, Şahit garson Yorgi ( Alâettin Beyle İzzet Beyin kendi masalarında oturup rakı içtiklerini, fakat kaçta gelip kaç ta gittiklerinin farkında olmadığını söyledi. Diğer garson Yorgi: * — 8,15 te geldiğini ve 9,30 da git- gelişlerinde bira- tiğini, saat 11 de tekrar geldiğini iyi hatırlıyorum. İkinci ları ben verdim. Bu esnada patron içe ride olduğu için Alâettin Beyi Me neye davet eden olmadı; dödi, Reis gene Alâsttin vo teveccüh etti “ lann dedi . e < itliği bitmişti. Lalâmin sahibi o- lan şahit Mihalâki Efendi celbedildi. şaret 2 edereli ağ demiştiniz, buki höyır çağırmadım diyor, bu na- “rl 2 münakaşa geçti mi Pond, Bey biraz sararmıştı, Sm itidalini muhafaza etti, ladı.Fakat işim olduğunu, — evine gide- miyeceğimi söyledi Reis Mihalâki Efendiye sordur — Mihalâki Efendi böyle bir müna kaşa geçti mi aranızda?, — Geçti ama efendim ikinci mira de değil, birinci gelişinde geçi inde hiç konuşmadık e söyle” di: — Herhalde hatırlıyamıyorlar. Bi- rinci gidişimde zaten birahane kala » balık. olduğu için göni ki... — Saçlarını baş örtüne koy. Eisenlohr hiç memnun değildi. Donka sanki hariku'âde bir şey £ö gibi: — Ne güzel gözleri var! Dedi. O zaman Esisenlohr avaz avaz ba- ğırmağa başladı: — Kim senin yüzüne makiyaj yap tı? “Makiyaj istemem” diye bilhassa tenhib etiim. Nasıl anlatayım yahu... Ben insan yüzü istiyorum, düzgüncü camekânı değil! , Bu sırada, yerden peyda olmuş gi- bi* biri çıkıp bir kumaş parçasiyle Francis'in yüzünü epeyce sildi. Eisen- lohr megafonun içinden haykırdı: — Başlıyor mıyız? Düdük öttü Donka birdenbire ta- kallüs etti, o ande zindana sürükle- nen bir mahpus kadm halini aldı. Francis, kafilenin «rtasında ağır ağır ilerlerken, her ne olursa olsun diye Donka'nın yüzüne korkık bir nazar fırlattı. Çehresi makiyajsızdı. Hiç gü- zel değildi, yalnız betbahttı. Francis- | ön kolu, vücudü Dunka'nın “temasi asmıyord Maslak faciası şahitleri — Telefon bulunduğu yer sizin o - turduğunuz yerden görülmez mi? — Görülür efendim. — Birisi telefon etse muhakkak gö- Görürü: Mihalâki Efendi. Lala Efendi dinlendi: Lala Efendi ben Alâettin Beyi 8,15 te birahaneye girerken gördüm. Fakat ben yatmak yukarı çık mıştım, kaçta gittiğini bilmiyorum de- di, Bahaettin Efendi ne diyor? Muhakemenin en şayanı dikkat şa hidi şoför Bahaettin Efendi idi. Mü beşir Gani, Efendi yoför Bahmettin Efendi salona girdi. bi tahlif edildi ve yahikliği. yapmaya başladı: — Büyükdereye gitmiştim. Döner - ken saat ondu. Yolda yeri içi saplanmış bir otomobil gördi nında bir de jandarma bekliyordu. Jan darmaya sordum: — Bir şey yok. Geç!.. İlerilemeğe başladım. metre ilerilemiştim ki yol kenarında bir adam: — Dur işareti verdi, Durdum. Ge - len ve otomebilime binen Alâeltin Beydi — Şişliye çek dedi ve yolda anlat- maya başladı: — Bir kaza geçirdim. Büyükdere - den geliyordum. Gelirken jandarmalar iler, dur deilek, Turdan. Vesika sordular, gösterdim. Okuyama dı, — Yürü karakola emrini verdi. Ka- rakola doğru otomobili ileriletmeğe başladım, Bu sefer gene jandarmalar: — Nereye diye otomobile sarıldı - lar ve direksiyona yapıştılar, direkai- yon bu yapışmanın tesirile irademden kurtuldu ve tekerleklerin / istikameti değişti, olanca süratimizle yolun ke - narına düştük, sağ tarafımızdan bir o tomobile çarptık, dedi. Şişliye gelmiş- tik. Bana on lira verdi. Kendisine 880 kuruş inde ettim ve ayrıldım. Reis sordu: — Siz istintakta ifade verdiniz mi? — Verdim efendim. > Burada söylediklerinizi eymen zi aynen burada da söylediniz mi? — Söyledim: efendim. İyi düşününüz.Orada da yemin iniz, burada da,. — İstintakta da aynen böyle söyle- dim efendim. Reis istintaktaki ifadenin okunma sini emre! Bahaettin Efendi bu ifadesinde; — Bana on lira verdi. Başımdan bir kaza geçti, aman kimseye söyleme de di diyor ve ne jandarmanın direksiyo Ba sarıldığından, ne de 880 kuruş iade ettiğinden bahsediyordu. Reis Hikmet Bey şahide: — ei ee istintakta söylediklerinin birisini söylemedin ve burada söylediklerinin birisini orada söyleme mişsin. Bunlarnı hangisi doğru diye sordu: Şahit cevap verdi: iddia makamı tevkif istiyor İddin makamını işgal eden Nuret » tin Bey: — Maznun 3 gün evvel serbest be yilan takibat yapılmasını iste - akik kendisinin hakikati bildiği gi bi anlattığını, gerek istintakta, gerek burada kendisine sorunlara cevap verdiğini, burada sorulen sual istintak ta sorulmadı ve istintaktaki sual bura da irat edilmedi ise bundan kendisi - nin mesul tutulamıyacağını söyledi. Alâettin Beye bu şahadete ne diyeceğini sordu: — Ben evvelce bu hususta diklerimi arzetmiştim, takdiri bırakırım dedi. Mahkeme şahidin tevkifine lüzum olmadığına karar verdi. Şahit olarak Alâettin Beyin zevcesi Mukadder Ha- nım çağırıldı. Mukadder Hanım mah kemeye hasta olduğuna dair bir rapor gnödermişti. Bu hanımın celbinden sar fmazar edildi ve muhakeme gelmeyen diğer şahitlerle ölen jandarmanın ar- m Hanif ai Hasanın celbi için kâmunuevvele bırakıldı. le « ize Bu küçük sahne biter bitmez Don- kanın gözlerinden yaşlar aktığını gö- yerek hayret etti. Göz yaşları, seri, ha | fif akıyorlar, ağzın köşelerinde bir an durduktan sonra yollarına devam e- Donka zahmet edip yaşla- rı silmiyordu bile, ela”; — Mersi, dedi, podra istemem. Düdük gene öttü. Sisenlohr Mega» fonla haykıcdı” — Geri dönüyeruz! Berbat! kân yok! Francis'ten Donka'yı ayırdıkları za man, aradan bir saat geçmişti. Fran- çis elini salladı, bağla; elini kesmişti. anlar bir masaya doğru koşuştu- da kendilerine tediye bonola a sh me Tan arıyozdu. Bir taraf- tan da gözleriyle Donkayı takip edi- yordu. Madam Moresko İspanyolca hizmetçi zarlıyor, bununla da ken dini kâfi derecede işgal edemiyordu. lehr: — Takus, dedi. artık, ben yapımı. yacağım. Bir saat kadar istirahate ihti. İm- i & | | M. Litvinof Romaya geldi (Başı 1 inci sahifede) Iya, Rusya ve Türkiye arasında bir şar- ki Akdeniz Birliği teşkil edileceğini yazmaktadırlar, Bir Avrupa paytahtına daha uğrayacak ROMA, 2. A. A, — M. Litvinof, bu sabah saat 10 sularında Napoli; vasil olacaktır. Oradan Romaya şimendöferle tör, M. Litvinof, salı o Italyayi ter- kedecekse de aglabi ihtimal ml ne avdet etmeden (evvel Avrupa isra başka birinde "tovakıkuf edecektir. Ge mutalaalari ROMA, 2.A.A, — Popolo di Roma gazetesi Litvinof yoldaşın Romaya gel- mesi hakkında bilhassa şunları yazmış- tr: “ Avrupada ve bütün dünya da sul- hü gerçekten isteyen ve sevenlerin gün her valıtkinden daha ziyade biri bi rine yaklaşmaları ve kargaşalık doğu- ran kuvvetlere karşı bir set çekmeleri Yâzun gelmektedir. ?? Bu sözlerden sonra gazete silihları azaltma meselesine geçerek şu satırları yazmıştır “ Doğrudan doğruya yapılan möza- kereler. Cenevrede tatbik edilen parlâ- menler ve gösterişli usullerden daha i- yi neticeler verebilir. ROMA, 2. A.A. — Sovyet hariciye komiseri M. Litvinof bugü; Romaya gel mektedir. Mümaileyh M. başlıca silâhsızlanma mesel, #il olan vaziyet hakknda görüşecektir. Japon meselesinin de tetkik olunması kuvvetle muhtemeldir. Mamafih Giorna- le d'ltalia bu mükalemelerin M. Mus- solininin bir teşebbüsü eseri olduğuna dair bazı gazetelerde çıkan haberleri tek zip etmektedir. Salı günü Romadan ay- rılacak olan M. Litvinof'un Sovyet Rus- yaya dönmeden evvel diğer bir Avrupa bükümet merkezinde de durnası muh- temeldir İngiliz Si ile görüşmeler — M. Moussolinin In- işlerinm tesviyesi i - çin, komisyona müracaat etmek üÜze- re, bir ay müddetle mühlet verilmiş- tir. Bu mühlet zarfında istida ile mü- racaat etmeyenlerin müracaatları red dedilecektir. İşler Türkiyede Türk ko misyonun lâğvından sonra muallâkta kalmış olan mahkemelerine Yunanis- tanda Yunan mahkemelerine, devredi lecektir. Yalnız Ankara itilâfnamesi- firariler emvalile emlâki - ilik tabiiyet meseleleri bun- dan istisna edilmiştir. Bu meseleler ko misyonun : « liğvma kadar halledilme miş olduğu takdirde bitaraf azadan bi ne müt rinin hakemliğine edilecektir. İki bitaraf azadan birinin hakemliği ne havale edilecektir. İki bitaraf aza- dan intihap edilecek biri, bu mesele hakkında nihai kararını verecektir. Bitaraf aza son zamanlarda hakem liklerine havale edilen bazı meselele - ler hakkında kararlarını vermişlerdir. Bunlar da bazı kimselerin tabiiyetleri ne dairdir. Bu kararlam mühim bir kıs mında Türk noktai nazarı kabul edil. miş ve Yunanlı olduğu iddiasile emlâ ki desi isteyen bir çok kimselerin Türk tabiiyetinde (oldukları aniaşı! maştar, İthilâfnamenin çabuk meriyete gire bilmesi için büyük Millet Meclisile Yu nan parlamentosunca süratle tasdik © dilmesi temin edilecekt'r. yacım var, Bu müddet zarfında sen dik- kat et... Takus bu sözlere bir i vap verdi. Ayaklarımı Moresko'nun köşküne koştu. Kadın derhal tuvalet odasma gidip kostü- münü üstünden atmıştı. Takus Manu- elâ'ya rastgeldi. — Madam ne yapıyor? — Banyo yapacak. — Bana ihiiyacrn var mı. — Evet. Bana iyi bir “Kokteyl” yap. Deonka bir müddet yakıcı su ile oy nıyarak eğlendi. Dizleri hiç hoşuna ordu. Oliver'in dizlerivle kıyas. kaz bul etmez. Sonra şarkı söyliyerek banyodan çıktı, kurunmadan kapıya doğru yü- rüdü. Kapıyı acıp merdiven başından çırçıplak aşağı uzanıp seslendi: — Cin koymayınız. Yalnız brandy ile avgostura! Sonra tekrar banyoya girdi, soğuk suyu açıp nefesini kesen buz gibi ce- reyanın altma geçti, Musluğu kapat. tıktan sonra bir havlu aldı, çırçıplak Karadenizde Fırtına (Bayı 1 in ne âçılmış ve vapur su nim: ğa başlar muşta. Rahue hemen kapatılarak tai likenin önü alınmıştır. Limanmıza ge len malümala göre fırtına yüzü evvelki. erden ed Trabzonda 3 melö” ve İ yeikenli karaya çarparak parç” lanmıştır. Bunların tayfalarından 8 ki şi kayp olmuştur. Fatsada bir yelken li batınıştır, Gerede bir motör kaptan nı deniz alıp götürmüştür. SAMSN, (Milliyet) — Limanda yak nız bir gemi, bir yelkenli kalmıştır. Son taparda parçalanınıştır. Denir yapaci” ğin: yaptıktan sonra durmuştur. SAMSUN, 2. A.A. Fırtına dün sükür net bulmuştur. Şimdiye kadar beş may na ve iki motör batmış, altı mavna Tİ motör tamir edilebilik halde hasara uğ” ramıştır. Bir motör kaptan ve tayfasiyi£ beraber kayiptir. Başka vilâyetlerin ge milerinden on kaşları sahilin muhtelif ci hetlerine ve bilhassa | Çarşmb cihetine düşmüştür. Parçalanan gemlerin enkaz! şehre taşınmaktadır. o Zayiâtm hakiki mıktarı henüz tespit edilememiştir. Motörcülerin tahminlerine nazaran © cari eşya hariç olmak üzre 100 bin lir#" dan fazla zarar van Şehrin şarkında küçük evlerden yık lanların adedi 32, hasara wğriyanlarım ki 29 kadar olduğu resmen tespit edil miştir. Kazaya uğriyanlara belediye tarafın” dan yemek, elbise çamaşır ve Hilâhab- Dal atılan ge milerin zayiatı tespit edilmektedir. Trabzonda TRABZON, 2.A.A. — Fırtına dün akşamdan beri durmuş, vapurlar hamulelerini alarak yollanmışlardır. Evvelki gün 150 şer tonluk 3 büyük motör mendirekte parçalanarak ka“ raya düşmüştür, İki mo'örün 15.000 ve bir motörün 7.000 teneke gaz ve benzini kâmilen hasara uğramıştır, U$ | motörün kıymeti 40.000 liradan faz- ladır, Gez ve benzin mağaza teslimi olloğundan sahipleri zarar görmüş “ Sehiz Tekilerisde bazr odun ve LEJ barakalar parçalanmıştır. Müthiş dal galarla çarpışan motörlerin müretta- batmı kurtarmak için yarım satlık mesafeden kızaklar üstüne berçapar yürütülerek 20 kadar mürettebat ile müthiş dalgalar arasından denize a- kumunda'da raylar. yerinden oynayıp, çıkmıştır. Âfyon tacirleri Toplandı (Başı 1 inci sahifede)' darmda ihracat yaptıktan sonra ihra- catta bulunmayacaklarını vadettiler.” Yugoslavya sefirinin ziyareti Türk « Yugoslav müşterek afyon bü yosunun teşekkülü dolayısile Yugoslav ya sefiri M. Yankoviç dün akşam uyuş turucu maddeler inhisarı idaresi, depoları, imalâthaneleri gezilmiştir. HANDA - DRAMALIS - PRİNEAS Yunan operet o heyetinin temsilleri Fransız Tiyatrosunda © muvaffakiyetle devam ediyor. Bugün yalnız bir matine olmak üzre saat (o 17,30 de ANDRAS METO STANİO . Bu akşam saat 21,30 te talebi umumi üzerine (Viktoria et son Hussard. dünü oğmağa 'danıyor, ıslak ayallarmın yerde bırak tığı izleri zevk'e seyrediyordu. Ayna- nın önüne gelince. odada birinin oldu ğer, kapıdan kendine baktığını gör- pal birez evvel film çevirirken elele bağlandığı küçük figüran oldu- ğunu gördü. Yüzünü boyamış, giyin- miş, bu suretle ucuz bir metan dön- müştü. sarı bir gül demeti tutuyor ve nutkunu tamamile kaybetmiş gibi du- ruyordu. Donka çırçıplak olduğunun ancak o zaman farkına vardı. Bu ha- lini çok tuhaf bularak kahkaha ile gül meğe başladı. — İleri gir ie 'ma. Burası da ar- töst locası sayılır, d. e mm giydi. Francis gül demetini uzatarık sıkılgan ve ga- yet meyus bir tavırla: — Buyurunuz, dedi. Francis birden bire Moresko'ya kar. şı takdir, muhabbet ve merhamet ham- lesine kapılmış, vezneden — dönerken parasile çiçek alıp ona götürmek iste- mişti, (Devamı var)