Hergün bir yazı Kasaptan oduncuya kadar Hava yüzünü ekşitince İstanbulda ne görür, ne işitirsiniz? Hava, birdenbire soğudu. Ar- tık lamı cimi yok. Kışın eşiğinden içeri adımımızı atmış sayılırız. Ne kara, ne de yağmura benzi- yen hafif serpintiler başladı. Gü- Dün birinde, gözümüzü açacağız ki, her taraf bembeyaz... Islak ve gamlı mevsime girer- ken muhtelit ış sahipleri ve büyük kuçük bir kaç esnafla görüşme- nin, günün dedikodularından da- ha cani bir anket mevzuu olabi- leceğini düşündüm. * dik uğradığım, bir börekçi dük kânı oluu. Beyaz önlüklü hamurkâr bir ta — Böyle havalar, bizim işimize yarar. Keşki senenin on iki yılı kış olsa... Bizim Bulgarca bir lâf vardır: Bir tekerlek simit, bir mangal do- lusu kömür yerini tutar, derler. Kış gelince, bol bol yağlı börek, susamlı çörek yemeli ki, içe: sağlam olsun!.... Kundura boyacılarından biri yağmurdan korunmak için fırının saçağı altında sığınmıştı. Ona sordum: — Eh.. Yağmurlar başladı, si- “zin işler de artar!.. Yüzünü buruşturdu: © © — Nereden artacak bey... Kış “geldi mi biz sırtüstü yatarız!.. Yer lerde bir karış çamur varken kim “kundura boyatır? Yürüyerek Eminönüne geldim. 4 meyhaneierinden 8€s- ler genyordu: — taze lüferimiz pişkindir be- yim... — Envai mezelerle rakı şişesi 80 kuruş!... — Yukarıda ayrı yerimiz var, büyurun!.. Çığırtkanlardan birine yaklaş- tum Kış birden rin Meyha- necilerin yine işi iş... Kırkbeşlik Miço az — Bızım için yazda bir, kış ta.. Mulet, sıcaktan irahatsız olur, içer.. Soguktan donar, içer!.. Sar- fiyatımız, ne yaz, ne kış hiç değiş- mez. Az ileride yaşlı bir müşteri, ü- züm kütesinin başında pazarlık e- diyordu: v — 40 ye ver de alayım! Üzümcü, küfesinın üstünü ört- tü: — Geçti zamanı!.. Efendi ba- ba.. Yarm öbürgün bu Garaçavu- bulaman.... — Buzzzz... gibi yağlıya gel! “Diye bağırıyordu. ğ Et asacakmış gibi yaklaştım: © — Pinteri kış geldidiye yük seltmeyin ha Gürledi: 5 — Millet et yemesini çoktan u- Duttu. Seksene kokmuş pastırma dururken yağlı eti kırk beşe, alma ğa nazlanıyor.. Bir de fiati yük- pe kimse yüzüne bakmıya- i Balıkçılar, bir yabancıyı telâşa düşürebilecek bir takım bareket- i lerle, avaz avaz bağırıyorlardı f — Yavru amma ne Yavral.. — Ağzını silme efendi... Tab- laya yanaş ta malı gör! — (35) e ibadullah... Otuz be- şe, lüfer!.. — Kıvrılıyor be!, yor be!.. Cani be!, Kış ağzı balık sarfiyatı çoğalır mı, azalır mı? Böyle bir şeyi balıkçılara sor- mak cesaretini kendimde bulama- dım, Herifler kızar da — Be adam!.. Sen de soracak başka şey bulamadın mı? Biz müş teri diye kıvranıp duruyoruz! Sen kalkmış bize kıştan, yazdan haber soruyorsun! Derlerse ne ce- yap bulurum ? Yürüdüm. Tavukçu dükkünm- da kursaklarından era hindi leri sıra sıra di ii. Dükkân sahibinden fiat rik olülanz k ki liradan kapı açtı. Fırsatı kaçır- madım: — Artık kışgeldiya.. Yağlı hindinin tam zamanı... Tutturabil- diğiniz fiati istersiniz! Gevrek gevrek güldü. Bu gülü şün içinde her şey vardı. Yağcı dükkünlarma uğrayım, dedim, sahipleri o kadar meşgul ki, müşteri olarak gelmiş olsam bile beni ayak üstünde yine epey- ce bekleteceklerdi. En son uğradığım yerin bir kö- mürcü dükkânı olacağını tahmin edersiniz. Haklısınız. Fakat Kö- mürcüyü yerinde bulamadım. Nereye gitmş? Diye sorama- dım da...Çünkü kömüreliler, böyle havalarda kaymaklı kadayıf yerler diye bir rivayet vardır. — Tatlıcı dükkânında keyif ça tayor! Cevabını almaktan kork e M. SALÂHATTİN Tevfik Rüştü Bey Geldi (Başı 1 inci sahifede) det Kerim Beyin ziyaretini kabul et » miştir. Tevfik Rüştk Bey, Bey, buradan Cevdet Kerim Beyle birlikte Perapa- las oteline giderek rahatsrr bulunan Adliye Vekili Saraç oğlu Şükrü Beyi ziyaret etmiştir. Ve şehir dahilinde bazı ziyaretlerde bulunmuştur. Tevfik Rüştü Bey bu akşam Anka- raya gidecektir. Hariciye Vekili Belgratta yukarı- da yazdığımız muahedelerden mada, Yuşoslâyyadaki Türk emvali hakkın- da tanzim edilen itilâfnameyi de im- za etmiştir. Bu itilâfname ile umumi harpten beri Türkiye ile Yugoslâvya arasında muallakt> kalmış olan bir mesele daha halledilmiş oluyor. Yugoslâv hükümeti mütareke esna- sında tatbiline başladığı ağrar kanu- nu mucibince bir çok araziyi küçük parçalar halinde köylüye tevzi etmiş- &. Bu meyanda Türk tabaasına ait 0- lan bazı arazi de köylülere tevzi edil miş fakat bedelleri sahiplerine tesvi- ye edilmemişti. Yugoslâvyada Türk tabaasma ait olup (a agrar kanunu haricinde kalan daha bazı arazi ve emlâk varsa da,-sahipleri, Yugoslâv- yaya gidemedikleri için buna tasarruf edemiyorlar ve gidebilunler de bun- Kıpırdanı- leyi mektedir. Verilen habere göre Yugos lâvya hükümeti, Türk emvalinin is- timlâk bedellerine karşılık olarak Türkiyeye 17 milyon dinar, yani bi- zim paramızla 476 bin Türk Tirası vermeği taahhüt etmiştir. Türkiye hü hükümeti bu paranın alâkadarlar ara- sında tevziine nezaret edecektir. Bu itilâfnameden istifnde edecek Türk tabaasımın adedi 2500 kişiye baliğ ol- maktadır. Yumalavından ayrılırken BET GRAD. 30 A.A. — Türkive Ha- risye Vekili Tevfik Röstü Bey Yuços- lavya topraklarından aynbrken hericiye Russell Pş. ya raporlarını ya beya- natını tekzip etmelidir (Başı-i inci sahifede) taşıdığı memleketin bu kenevir her yer de ekilebilir; fakat en geniş ekiş ve istihsal merkezi Hindistandır. Çindir., Acaba Hintten ve Çinden Mısıra akan esrarın geçiş yolü mudur. Bundan başka 2313 numaralı uyuştu - rucu maddelerin mürakabesi kanunile kenevirin ekilişi merolunmuştur. Gelelim kokaine: Kokain Koka de - nilen bir yapraktan yağılır.. Bu yap - > ise yalnız cenubi Amerikada rikaları ise memleketimizde 931 niha- yetinde kapanmıştır. Hâlen dünyada işliyen resmi müsa- adeli uyuşturucu maddeler fabrikala rının vaziyeti şudur: : —o:: Fabrika adedi Memleket Almanya 8 Fransa 8 İngiltere 2 Çekoslovakya ı Japonya 3 Amerika 6 Bulgaristan 4 42 Şu halde bizde Koka yaprağı olma- dıkça ve fabrika bulunmadıkça kokain nasıl yapılır ve nasıl çıkar? Russel Paşa beyanatına devamla de- miştir kiz : — (Milletler Cemiyeti) afyon ko - himmetile orta Avrupa artık bu gibi zehirlerin gizli imalât ve ticaretinden kurtulmuştur, Tehlike şimdi İstanbuldan gelmektedir. Hai hazırda orada üç vardır ikisi (üçüncüsünün istihsal miktarını henüz öğrenemedim) resmi istatistik - lere nazaran(!) altı ayda vasati altı ton eroin ihraç eder. Fame dünya- nm eroin ancak tondur. Senevi ihraç edilen bu 12 ae baş- ka bir çok ta gizli ihracat yapılmakta olduğu burgta, Mar şüpbesizdir. Eğer söylediğim iki üç fabrika yarın kapa - nırsa bir ay sonra Misrda beyaz ze - hirden eser kalmaz.,, Bütün dünyanın malâmudur ve Rüs sel Paşanın da meçhulü olmaması icap eder ki, Türkiye milletler cemiyetinin afyon kongresinde uyuşturucu madde- lerin men'ine ve afyon istihsalinni tah- | didine işirekile berabor büyük bir mü | cadele açmışı Türkiye be bu e beynelmilel vermiş olduğu sözden de ileri; gitmiş - tir. Şimdi Rüssel Paşanm tevehbüm et - tiği üç fabrika ile gizli imalâthanele - re cevap verelim, Filvâki 927 senesinde Taksimde Da- vit Sakan biraderler ismindeki Japon- lar ve 928 Kuzguncukta Meçhler minde bir Fransız ve 930, senesinde Eyüpte Etkin siminde birer “Fabrika mevcuttu. Bunların kuruluşu sihhi eni içindi. Fakat Türkiye hükümeti bun - ların kaçak olarak mal satmağâ teşeb- i i hissedince bilütereddüt ve âni bir emirle üçünü birden 931 se - nesinde bir daha açılmamak üzere set ve bent etmiştir. Bunun Russel paşa da bilir. | Hattâ 933 senesinde neşrettiği rapor külliya- tı meyanında Türkiye hükümetini: icraatından sitayiş'e bahsederek dan dolayı Başvekil İsmet Paşaya, me hiye vekili Refik Beye teşekkürü vicdan borcu telâkki ederini,, lan tir, INot: Biz bu rapor dururken bu ga- zetedeki bevanalın Russel Paşaya at « fedilmiş sm'i sözlerden zan netmek istiyoruz. Acaba Rüssel Paşa ne diyor?) DM Yere ya leri günder- e a den ayrılırken, güzel hükümet merke- zinizde hakkımda gösterilen ve unutul- minnettarlık men gerek haşmetli Yugoslavya goslavya milleti nezdinde tercüman ol- manızı zat'deyletinizden ediyorum yüksek lk takdir Beşe İşte bu üç fabrika olmayınca bizde imalât ve inracat nasıl olur? Şunuda kaydedelim ki, fabrikaları kapananla- rın hepsi Bulgaristana giderek orada müsaadeli fabrikalar açmış bulunmak- tadırlar. Türkiye Hükümeti büyük muhafa » za teşkilâtile ve bundan başka devle - dana çıkarılmış, faillerin hepsi, şiddet li maddelerle hüküm veren ihtisas mahkemelerine teslim olunarak sürat. le cezalara çarpılmışlardır. Ve sonra Rüssel Paşanın, uyuşturu - cu maddelerin beynelmilel || transit merkezi olan ve en geniş bir istihlâk pazarı bulunan , Mısırdaki muvaffaki- yetile Türkiyenin bu işteki muvaffaki- yeti rakkanılarla ifade edildiği vakit neticenin verdiği mânayı anlamak pek kolaydır. Russel Paşanm raporuna nazaran Mısırda uyuşturucu maddeler kaçakçı- larının. adedi ve milliyetleri şöy' la ii Adet —-.onunas SERER 275 Bu suretle mituyetleri tasnif edilmiş ve kendi memleketlerine bağit olması lâzim gelen kaçakçılar acaba bütün bu kaçırdıkları uyuşturucu maddeleri İs - tanbuldan mı alıyorlar? Russel Paşa bize Mısırda yakaladığı eroinlerden ne kadarının İstanbuldan geldiğini söyliye bilir mi? Ve yakala nan eroinlerin geliş yerlerine nazar: birinci mevkii neresi aldığını rakkam - la izah sdabilirim? miktarı şu şekildedir: : Memleket Sandık Almanya 4000 viçre 4000 Fransa 5000 İngiltere 1200 5000 Japonya 11000 Çekoslovakya 5000 34500 Şu ye göre bu memleketler iş - h i bu afyon mamulâtını satmak için Türkiyeye mi gönderiyorlar. Yok- sa kilosu beş bin dolar olan Meksika - ya mı iyorlar? Halbuki Türkiye tabbi ihtiyaçların - da kullanmak le Permili Km (bu permili Cemiyeti Akvamdan iel dir) 100 kilo Jamal 100 kilo ai «ro por dünya afyon istihsalâtınm va- ziyetini görelim: Memleket Türkiye 38000 Eroin afyondan yapıldığma göre; azaba bütün bu afyon memleketleri afyonlarını eroin imali için İstanbul - dan mi gönderiyorlar? ba şka sunu da işaret ede - | Tim altındadır. Kanun mucibince stok ma- Hr olan beyanname vermiş olup bu ham | malı 1934 senesi başma kadar ihraç hokima malt. Bur tarihten sonra bi aç hakkıda devlet inhisarına ox Son olarak sunu sövliye'im ki: Rus- sel Pasa, Türkiyen'n bu mücadeledeki muvaffakivetini resmen — İstanbul vilâ yetine yazalı da cok olmamıstır. Bu muvaffakiyeti İstanbl vilâyetine tebriklerile yazan ayni Rüssel Pasa, İstanbulda olduğunu iddia ettiği bu * Türkiye afyon devlet inhisarı | Hayvan sergisi : (Başı 1 inci sahifede) söylemiş, ezcümle demiştir ki: Vali muavini Ali Rıza B. in nutku “ Beyğir, sığır, koyun o hayvanatınm islah ve teksiri yolunda her vilâyette ol- duğu gibi İstanbulda da tertip olunan Eli hayvan sergisinin açılma resmini yaptığımız bu seneki sergi yedinci teşkil eylemektedir. Yetiştiriciliği ileri götürme mahiyetinde olan işbu sag ye: 927 senesinde | 176 928 “ 247 829 e 148 430 5 267 931 - 191 832 188 hayvan iştirtk eylemi <a Ve 933 sene- sinde iştirâk eden muhtelif ırklardan hay van mevcudu 164 e baliğ olmuştur. Gö rülen cüz'i fark ise ecnebi ırklardan 0- lan Kara sığırlarm — talimatnamesi mu- cibince sergiye kayt ve kabul edilmeme- sinden ileri gelmiştir. Gerek islah encü- meni ölisi, gerekse Ziraat vekâleti tara- fmdan her sene olduğu gibi bu “sne de verilen 3600 lira mükâfatı nakdiyeyi 200 tekni noktai nazarından hayvan yetiş- tiren ashabi hayvanata tev'zii cihetine teşvik ve tergip mahi- Sekili olan işbu sergimizde seneler te- vali ettikçe tezekkülâtr bedeniyeleri da ha muntazam ve kanlı daha saf hayvan görmek temennisinde bulunduğumu arz ile 933 senesine ait ehli hayvan sergi- sini bugün açmakla mübahi oluyorum. ” Kazananlar Bilâhara sergi açılmış ve davetliler Ethem Bey, Vali muavini Ali Riza B. Şükrü Naili P ii isi larma sergideki hayvanl, ayrı ayrı izahat verilmiş ve sergi vetliler tarafından takdir edilmiştir. Sergiye 164 hayvan kaydedilmiştir. Bunlardan 2 aygır, 19 kısrak, 3 ka- tır yavrulu kısrak, 46 tay, 8 merkep 1 katır 5 boğa, 16inek, Idana, 22 koç, 41 koyun vardır. Aygırlardan birincilik mükâfatı Bürhan Beyin, ikincilik mükâfatı Sır- rreyin aygırları kazanmıştır. Kısraklardan: Birincilik mükâfatı Ali Haydar Beyin, ikinciliği binbaşı Sami ve Şevket Beylerin kısrakları kazanmaştır. Taylardan: Hâmit Ali Beyin, met Fikret Beylerin tayları birincili- gi, Fahrettin Paşa Yüzbaşı Hüsnü, Suphi, Yüzbaşı Ali, Şerafettin, Ha- san Beylerin tayları da ikincilik ka- zanmışlardır. Boğalar: Birinci mükâfatı alan boğa yoktur. Kemal Raşit Beyin boğasma ikinci mükâfat verilmiştir. Katır yavrulu kısraklar: Salih oğ- Ta Emin, Bekir Abtülkerim Efendile- rin yayrulu kısrakları birinciliği, Ab- tülkerim Efendinin iki hısrağı lei Nn hi, Halil Efendilerin kusrakları ikinci mükâfatı kazanmışlardır. Koç ve koyun: Birinci mükâfatı a- Jan hayvan sahibi yoktur. Eyüp peh- livan, İsmail Aziz, Kadri kâhya, Ali Osman oğlu Ali Efendiierin koyun ve koçları ikinci gelmişlerdir. * Birinci mükâfat alan hay- yoktur. İzzet, Remzi Ali van sahibi Efendilerin inekleri ikinci müküfat kazanmışlardır. Hayvan sahiplerine 3500 lira mü- kâfatı nakdiye verilecektir. Aygırlardan 1 birinci, 1 ikinci, kıs çaklardan 1 birinci, 2 ikinci, & dör- merkep 2 ikinci, 3 üçüncü, katır 2 ikin ci, boğa, 1 ikinci, 4 üçüncü, inek 2 ikinci, 4 üşüncü, dana bir dördüncü koç ve koyun 5 ikinci, 4 üçüncü, 7 'dördüncü olarak kaydolunan hayvan- ların sahiplerine mükâfat verilecek tir. Sergi Cumartesi akşamına kadar açık kalacaktır. Cumartesi günü bay» van sahiplerine mükâfatlar tevzi edi- lecektir. ——— fabrikaları biliyorsa meden bunu da İ yazmamış? Ve bu afeti söndürmek is. tememiş? Halbuki İstanbul vilâyeti İskenderi- ye gümrüklerinde İstanbuldan gönde « e uyuşturucu maddeleri kendisine ir, ME EEMEM Russel Paşa ya rapor- larını benimsemiyor ve yahut kendisi - ne atfedilen mülâkat uydurmadır. Her halde menfi veya müspet, bunu Rüssel Paşadan beklemek, kendisi de taktir eder ki, hakkımızdır. Mil iyet'in. Törün 78 © ESRARSIZ HAYAT Hollywood'da sinema yıldızlarının roman. © Yazan: VİCKİ BAUM Donka. Donka Moresko'muz Oli- pe kaydetmekten başka yapılacak bir şey kalmaz. imalatı kesecek olursak, adetle ifade edilemiyecek za- > rarlara uğrayacağız! Bunun üzerine hararetli bir müna hadımağası Takus'u bulmak lâzım. O Donka'ya nezaret eder. Donka'yı Stüdyodan dı- şarı çıkarmamalı. Telefon hattını kes meli, Daha filmin neticesine elli gün var. Çok uzun bir zaman. Eğer Oliver elli gün daha dayanırsa, ne âlâ... da- yanmazsa... artık orasmı bilmem... | Terczme: KAMRAN ŞERİF Bili Tumer gidip Eisenlohr'un 6- vurdu, muzuna — Pekâlâ... pekâlâ Eisenlohr! Donka â uyuyordu. Nihayet “Kilometre Taşları” nin birinci rolü için bir artist teklif edebi- len e Granit oldu. Granit Holly- wood piyasasını en iyi bien bir adam olmak üzere tanınmıştı. Onun için Stüdyo lokantasında Granit vâzii ali ne Mackenzie'ye g'dip elini iskemlesi /arak şu sözleri söyle diği zaman rejisör yemeği birakıp ku Jak kesil — Oliver'in yerine filminize tıka- cağmız adamı buldum — Meşhur Aldens mi? O da kim? ŞAM Şe AŞ sen Aldens'i Till Bl O Hol İywood'a o getirmiş... kaş bırakan hattâ tabağı iten — Yek emmi Dal — Kendisi Almandır. Belki biraz ağırdır amma, ondan bir şey çık- maz... hem kuzum sen ne diye para- Janıyormun? Eğer sen de onu biraz ha Rakibinin provalarda bulunması- nı istemezdi amma biraz da koltukla rı kabarıyordu. ele aç Finli Ri çök lohr fikri lr Si Tun uydurabilir. Bu adam şayan hay ret burunlar yapıyor. Biraz yavan sa rışmdır. Sonra hâlk şıvesinde biraz bozukluk vardır. Bundan bir kaç gün sonra Donka Aldens'i makiyaj yapmış bir balda gördü ve âdeta Oliver zannetti. Bu- söyledikleri la! Dört defa hecelenen bu kelime ile Aldens'in encamımı tayin etmiş oldu. ... Granit iki odalı apartımanında ©- şam ği bir genç kız duruyordu. Genç kız ona Oliver'in nasıl sormuş- tu. Bu vesile ile bir kaç kelime konuş muşlardı. Genç kız: — Rica ederim, dedi, bana bir kaç sigara hediye edebilir misiniz? Bula- 'mazsam çıldırırım. — Maalesef hiç sigaram yok. — Sigara içmez misiniz? — İçerdim, bıraktım. — Sigarayı bırakabilmek için çok azimkâr olmalı Francis koridorda duruyordu. a Or a e riniz? Biraz sonra Granit'le Francis kar- şı karşıya konuşuyorlardı. — İşiniz yok mu? — Yok ya... sonra yüzümdeki şu yara izi yok mu? Bu sara kimseye gidip iş isteyemiyorum ki... otomobil kazasında oldu. Belki yakışıyor ama, insan bir işe yaramıyor. Sonra bu ya- ra bende hayatımın en müthiş bir ge cesinden yadigâr kaldı. O zamandan sonra işi kalenderliğe vurdum. İnsan bir şeyler yapmağa çalışıyor, sonra başınıza gelen bir vaka, size beyhude zahmet çektiğinizi anlatıyor. Onun ü- zerine ber seyden vazgeçiyorsunuz. Bana sorsanız ben sinemadan çoktan vazgeçtim. Bana İmar siz. Floren ce'i tanıyor musunuz? Hollywood'da o mıdır? — Tanırım ya... vu tanımıyan erkek var Samsun bir afet Geçirdi (Başı 1 inci sahifede) men un ve gaz yüklü idi. Maddi zararlardan mada insanca zayiat mikdarı da mühimdir. Şimdiden 17 tir. Akıbeti meçhul olanlar 150 k dardır. İrmak mahallesi tamam ter. Birçok evler su altında kalmı$; bir kısmı yıkılmıştır. Maddi hasa rat yekünu 300 bin lirayı müteca viz görünmektedir. Limanda bulur. nan Karadeniz vapuru gece on birde Sinoba doğru uzaklaşmıf tır. Tek bir capar, bir tek çifte di rekli yelkenli, bir de Türk bandır& lı Yekta gemisi kalmıştır. Sokak * larda açıkta kalan halk camilere dolmuştur. Diğer taraftan karada da kış bütün şiddetini göstermeğe başlamıştır. Kar yağmaktadır. Sam sun - Sivas hattının istasyonda gümrüğe kadar olan sahil kısm£ muattal hale gelmiştir. Yeni tamir edilmiş olan gümrük zahire, un, tü tün iskeleleri tamamen harap ol * muştur, Gaz, benzin yüklü bir mo- tör Çarsamba istasyonu önünde karaya vurmuştur. Tenekeler denif üstünde yüzmekte ve toplanmakta dır. Hükümet ve park önünde ka- yık parcaları yüzmektetdir. Hükü- iane sütunları açılacaktır. Bir ta © raftan da Hilâliahmer cemiyeti umumi merkezden yardım isten * miştir. Fırtına hâlâ bütün şiddetile devam etmektedir. Vapur, yelken li, Çapar ve içindeki insanların n€ olacağı henüz belli değildir. Şehir halkı ecan ; içindedir. Deniz nakliye vasıtaları tamamen harap Samsun tahmil, tah * liye işleri endişe verici şekil tır. Hükümet merkezinden esas' yardım olmadıkça Samsunun bu felâketine çaresaz olmak imkân - sızdır. Karadenizin diğer kıyılar! da hırçm, hain dalgalara maruz - dur. Asri tertibatlı milyonlara mal olabilecek liman istemektedir. Dal ga kıran bile bu felâkete mani e * labilirdi.. Türkiyenin bu mühim ihracat merkezinin liman işine kıy met verilmektedir. Samsunun bu acı felâketi karşısında her türkün her insanm gözü yaşaracağı mu- Uç günde: rar dün öğleden sonra biraz hafilemiştir. Dün öğleye kadar fırtına yıldız. kara yelden bütün şiddetile devam etmiş - tir, Karadenizden gelen malümata nazaran da fırtına biraz daha saki olarak devam etmektedir. Sinop ve limanlara vapurlar tutamamış- lr. Dün bir kısım vapurlar fırtınadan dolayı Kavakta kalmışlarsa da ekse- visi akşama yakın ve gece boğazdan lir. Yağmur da dün muhtelif fasılalarla fakat çok az olarak devam etmiş ve bu kışın ilk karı düşmüştür. Kar dün sabah saat 7,5 ta yağmış ve sulu sep- ki ea halinde az devam et Rasathane bu fırtmayı her. sene semi sonlarında ve Teşrinisa- ın mutat me ii Jodoslarından addetmektedir. Ar- tık kış bu suretle başlamış telâkki e- dilmektedir. Bir motör karaya bindi İNEBOLU, DAA. — Kereste yü yolundan karaya bindirmiştir. Bir zayiat yoktur. Bir kat daha şiddetlendi SAMSUN, 30.A.A. — Bugün saat < 'da ftma bir kat daha im galar Samsim - sahil demir yollarını bozmuş ve bazı vagonlar dev- rilmiştir. Bir gaz motörü sahile düşmüş tür. Vapurlardan boşaltma ve doldur- mavunalar ve motör-