İ kirler | Eskizaman he kimlerimizden Ankaralı Nidai Elimize geçen bir kitabından büyük i i anlaşılıyor. İsmi- #yellerine geçmemiş olması da bundan ileri gelmiş olsa ge- rektir. Bir medresede hocalık ettiği- ni de bilmiyoruz. Pununla (o beraber kitabı, zamanının ihtiyacını anlamış ve pratik bir hekim olduğuna delâ ediyor. Bahusus ifadesi de pek açık bir kçedir. Bunlardan dolayı ilim ta- rihinde Türklerin hizmetini aradığı mız şu sırada © mütevazı hekimin de ismini ihya etmeyi münasip buluyo- ruz, Ankaralı Nidai, ker #ma göre, Ankara topı ile içinde dört karoşin en ki Öteki kardeşlerinin her bi olmağa çalısırken kendisi eline geçeni telef etmiş. Çünkü z-ng'nlerin hep düm ya zevkine bağlı olduklarını ramak için züğürt olmak lâzımgeldi- ğini anlamış. (Ankaralı o hekimin şu müşahedesinin memleketimiz için şim- di dahi doğru olmadığı pek te iddin edilemez). Bu fikirle seyahmte çıkmış. Gezdiği yerlerde gördüğü her şeyden ibret almış. Bir çok şeyler öğrenmiş. « Kırımda seyahat ederken © oranın Hanı Sahip Giray Nidai'yi yanma ho- €a olarak almış, Bir aralık kendisini sefir olarak Kanuni Süleyman nezdi- ne göndermiş. Hanın Ankaralıya gös- terdiği iltiatı yanımda olanlar çekeme- diklerinden Nidai'yi ona hain diye ta- nılmışlar. Sefirken Kanuni'ye, Tatar- ların sözlerinde durmadık'arını, onla- inanmak caiz olmıyacağını söyledi, diye iftira etmisler. Han kızmış, Nidai” yi zndana atmış. Orada yedi yıldan ziyade bırakmış, Nidai zındanda durmamış çalışmış; tasavvufa dair yirm» iki kitap yazmış. Zındandan çıktıktan sonra yüz yaşını geçmiş bir ihtiyardan hekimlik öğren- miş. İhtiyardan hekimliğe dair ö diği şeyleri “Menafi'un bu kitabında toplamış. hicri 974 © olduğunu takvimimize göre takriben 1566 de- mektir. Bu duadan sonra yazdığı mu- kaddimenin şu fıkrası hemen dört a- #ir sonra gene taze görünüyor: “Zamanımızda tabibihâzık az kal- mıştır. Olanlar dabi padişaha mensup olup asitanei saaderten bir an irağ ol- mazlar. Kenar yerlerde hekime müh- taç olanların nihay»ti yoktur. Vilâyet vardır ki tabip bulunmadığından gay- ri bbbe mülcallik bir risale bulunmaz. Risaleitip bulunursa da kimi © arabi kimi farisidir, halk istibracında Ol sebepten safi türkiden bu risa- İsirmuhtasarı kaleme götürüp. Ankaralı yalnız hekimlerin İstan- — içindeki malümat eskimemiş olsa — hemen pratik bir kitap olacak. Menafi'un - nas, o zaman kendini bilen her hekim kitabı gibi, dört un- i anlatmakla başlıyor. irt unsuru güzel birer can gibi karardır; > hâk, » İasanda bu dört un- lenile birleşerek yirmi sekiz türlü âza meydana getiriyorlar... Has- talıkların sebebi bu yirmi sekiz âza a- rasında muvazenenin bozulmasından ileri geliyor. Muvnzeneyi bozan şey — Eflatun hakimin buyurduğu gi- bi — yemeklerde itidale riayet etme mektir. Bugün Embriologie ve Physiologie diye tıp talebesini senelerce düşündü- ren ilimler dört beş küçük sayıta için- ali sözlerle ne güzel vermiş... Nabız ve ifrazat muayenesine iki bap ayırldıktan sonra hastalıkların tasnifi geliyor. Otuz bap süren bu tas- nifte hiç bir prensip yoktur. O zaman belli başlı sayılan felç, cüzam gibi has- klar birer sınıf olduğu gibi “oğlan- ız olan illetler,, ve “hatun ki- bın 19 uncu babımı teşkil eden şilerin illetleri” de birer smıftır... Yal- “frenk zahmetleri,, bahsi ve lerin ilâcı olan civa hapları N zamanındaki hekimlik terakkisini ta- kip ettiğine delâlet ediyor. Makbul şarapları anlatan 44 üncü bap kitabın en uzun bahislerinden bi- ridir. Burada 23 ti lif hassalarile sena edi” eline geçeni telef ettiğini söyliyen Ni- di in oradaki bağların suyundan da oldukça tatmış olduğuna delâlet eder. Hele “kızıl tatlı üzümden,, veya tatlı ak üzümden yapılmış “müselles,, şara- bın kan tasfiyesine, mizaç ilaha ve kuvvet arttırmağa fayı olduğunu anlatırken Ankaralmın ağzının suyu akıyor gibi görünüyor. Fakat arkasm- dan hemen “bunların nice türlü ze- rarları da olur, deyince vazifesini bi- len hekim meydana çıkıyor. Bu şarap'arı ağrrtadile içmek için yenilmesi lâzım olan “bedene müfit İvrin nasil pi ğ yor. 20 yumurta sarısile pi ten sonra üzerine tarçın ve zencefil e- kilmiş et yemeğinin ne kadar lezzetli ve bedene müfit olacağına kolayca inanılır, Hele iki tane genç besili ta- ın sovanlı tarçinli “kaku- “her wizace yarar nefa fret gulalar diye etlerin, sebzelerin her türlüsünü , hassalarile buldan uzaklaşmamalarının sebebini söylerken aldanmış. Buzün İstanbul arlık saadet eşiği olmaktan çıktığı gi- bi devlet merkezi de onun memleketi» ne gittiği halde hekimlerin hâlâ İstan- bulu tercih etmelerine sebep... Belki Boğaziçinin mavi sularıdır. *. 5 Bu kitap takriben yüz küçük sayı- fadan ibaret bir risale olduğu halde Nidai onu altmış babe ayırmıştır. Bu kadar çok taksim il kaideye is- tinat etmiyorsa da kitabın okunmasını kolaylaştırıyor. Elimizdeki elyazısı nüshasını yazan, saydıktan sonra kus etlerine, av etle yine de ayrı ayrı baplar ayırmı İlâçların müfretlerini de, i de ehemmiyet veren bir hekim oldu. ğunu gösteriyor. İlâçları hece harfie 4 #ırasile saymasi, o saman için | göze diği (Ma'cunu Cavidani) nin © yedi verde dava olduğunu anlatmakla se buna galiba kendisi de inanmadığın- dan terkibini manzum olarak yazmış, sapları sayarken üzerlerine sayıfn ra- da koyuvermiş olduğundan Harik Hayat Kaza şâir sözüne ina €niz — olmadığı için... G. ATA ve Otomobil Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanmda ÜNYON SİGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayr muamele etmekte olan Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. 8066 Telefon : Beyoğl u 4.4888 toplamı. | MİLLİYET ÇARŞAMBA 29 KULAK (ME YAP RE Bu da “adam,, amma.. İstanbuldaki Polonyalılar, ge çen gün meşhur Leh şairi Adam Mickievicz'in ölümünün (78) nci yıldönümü için merasim yaptılar. Mensup olduğu millet tarafın- dan hatırası, ve eserleri her yıldö- nümünde hatırlanan bir şair olmak insan için az şeref midir? Arkadaşlardan biri, merasimde bulunmuş, tafsilâtını yazıyordu. Şairin masa üstünde duran res- mi, bir müddet elden ele gezdi. Bu arada resmin altındaki yazı- yı okumak zahmetine katlanmıyan birisi sordu: — Kimin bu resim? Dedim ki: — Altını oku.. Kimin olduğunu anlarsın! Baktı ve okudu: — Adam... Adam... Adam.. Mickievicz kelimesi, - Polonya lehçesile biraz karışık yazıldığı için alt tarafını getiremedi ve tek- rar: — Adam... Adam... Adam. Diye kekelemeğe başlayınca ben duya- namadım: — Evet.. Dedim, adam olması- na adam amma, senin gibi adam | değil! Namı, ölümünden (78) sene sonra bütün Odünyada saygı ile anılan adam..: Senin sağlığında a- dını kaç kişi biliyor? M. SALAHADDİN Kari şikâyetleri Av ve bask ruhsatiyelerine dair Karilerimizden bir zat bize pek haklı bulduğumuz şu mektubu yazı - yor: Balıkçılar ve avcılar bir sene avlan mak için 125 kuruş mükabilinde bir ruhsat tezkeresi alırlar.. Geçende bir akşam Boğazda balık tutarken bir mo tör geldi.. Ortalığı i gelip sormadı. 'östermek imkânı olmıyacaktı. Çünkü balık tutanlar bi- lirler ki, o esnada insanın eli berbat bir halde kirlidir. Bu ruhsatiyeler ise helva kâğıdı ine basılmış uzun Lir şeydir. İnsan üstünün başının kir- Tenmesini göze alsa ve balıklı ei ile tutulan” bu tezkerede artık hayır kalmaz bir ikinci yokla « mada da parça parça olur. Mademki; bu tezkereler, balık gi - bi, av gibi ıslak ve fena'havalı şartlar altında yoklanmaya mahsustur, Bun rı birer karton üzerine'bastırmak, tâ beş on kuruş fazla *vörenlsre bi sefof kılıf içine maz mı?.. O zaman herkes bunları paltosunun, muşambasının cebine ko- yar ve arandığı zaman kolaylıkla çı- karıp gösterir. İrtihal Yanya topçu kumandanı merhum Tosun Paşa zevcesi ve mülga Darül - fünun fen fakültesi arziyat müderrisi Dr. Ahmet Müştak Beyin desi ve doktor kimyage: ve Zahit Müştak Bxylerin büyük val- desi salihatr nisvandan Mühibe Ha - nım doksan yaşını mütecaviz olduğu halde kısa bir hastalığı müteakıp ev- gün irtihal etmiştir, Cenabı hak rahmet eyliye, Milüyet bu sütunda iş ve işçi yenlere tavassut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektupla İş büro- muza müracaat etmelidirler. İş arayanlar Türk tebaasında, 20 yaşımda bir gen- sim, türkçe, almanca , fransızca, ingiliz. li le'bir kere yaş | koymak - mümkün ol. | ce, muhasebe usullerine vakıf, ve mü. kemmel bonseryisleri havi, ehven şerait- le iş arıyor. Milliyet H. W. rümuzuna SARI g ÜL ÖĞÜTLER Fikir ve beden kültürü İnsanlar kültür sayesinde insan o- lular. İnsanlık şeref ve imtiyazına ma- lik olmak için beden ve runları husu- gp in Si ek, ma'ik bulunmalı dırlar, Yoksa kültür ve terbiye gör- memiş bir insana hakiki insan gibi bakılamaz. Bu ancak hayvan insan veya insan hayvan olabilir ve terbiye ve kültür ile insanlık (| şerefini iktisap edebilir; kültürsüz insan ne cismen ve ne de fikren inkişaf edemez ve in | sanlar arasmda bulunmakla liyakat kazanamaz; insanlır tetkik edilince görülüyor ki, her törlü tekâmül ve in- kişafa — müsait olan bünyeleri kendi haline bırakılınca hiç tir şey olma- mak mahiyetinde Bir uzviyet sahibi- dirler. Şayanı hayret olarak kültür insan lârın maddeten ve fizik olarak tekâ- mül ve inkişafma yardım ettiği ve ö- mürlerinin uzun olmasına hizmet et- tiği anlaşılmıştır. Bormutat kültürün maddi hayatı — zayıfladı mı bir tesire malik olduğu zannolunur. - Hajbü ki, bu, kültürün pek ifrat üzere ya; sından hâsıl olan ziyade ve teetsür kabiliyeti maddi #uitesir etmesinden ileri gelir; rün ifratı zararlı olduğu g mukabili kültürsüzlük te etlerin inkişafma mani olduğu suretle muzirdir. Her ikisi ömrünü kısaltırlar. Ziyade icesi ruhen pek yüksslmi nsan ile ür gö memiş kab: kisi de insanların tabiii bir hayatta ya ip bir şekil. de kültür görmek ve binnetice husule gelen ruh ve beden kuvvetleri arasın daki ahenk ve muvazencyi temin et- mek sayesinde insınler hayvanlara havatla ve uzun ö n tefevvük etmek kud- retini gosterbilirler. Filhakika kültür Oömrün uzun ol masına hizmet ve faydası — ciketile tet- kika değer bir meseledir. Ayni za- manda hakiki kültür ile kâzip ve sah te kültür arasını tefrik etmek lâzım- dır. Hakiki kültür azun ömre hizmet eder, beden azam meşvünümalarını lâyikiyle ilana) ederler. Tabii bu aza nm işleri ve hayata bizmetleri de ur. Vücudün beslen p:esi de yolunda gi- bir insan vücudi nü kuvvetlendirmek için türlü türlü vasılalar kullanmasını bilir ve çareler bu- lar; halbuki kaba ve terbiye | gör- memiş bir insan bunları bilmez ve ya pamaz. Hakiki kö'tür Ovöcudün bütün el. yal ve ensicesini İnce ve yumuşak ya- par ve uzun ömre mani olan çok $e! leşmelerine imkân. bırakma: ü bizim ömrümüzü kısaltan ve vücudi müz üzerinde tahripiâr tesirler ya- pan bir takım sebeplerden muhafaza ya hizmet eder. Halbuki, kültürsüz ve kendisini korumasını bilmiyenler için ayni sebeplerin çok zararları o- Kültür ssyesinde hastalıklar ve illetlerimizi tedavi eder ve tabii kuv- vetlerin sılıhatımız üzerime faydalı surette tesir etmesine çalıırız. Kül- tür ile nefsimize hâkim olmağa ve ih- tiraslarımızı tadi! etmeğe muvaffak oluruz. Zira bu sayede aldığımız ter- biye ve kazandığımız güzel a radığımız tecavüz ve hakaret! idal ve teenni ile hareket et- memize saik olur ve vücudümüzü fe- na tesirler altında kalmaktan ve sıh- tımız üzerine zararı dokunmaktan kurtarırız. Kültürle insanların içtimsi ve siyasi hayatları tekâmül (eder ve bu itibar. la birbirlerine muavenet - ve polis ile kanunların vücude gelmesine ve bun- yatı umumiyenin temin € ilmiş olur. Bundan ma KIR ÇİÇEĞİ BURHAN GAHİT, Unkılâp imkân yok: Daha küçüksün. Hayat | önünde serilmiş o duruyor.Evlene cek çağa gelinciye kadar ne tesa- Tüfler, ne fırsatlar seni gelip bu- lacak. Şimdi bu Şefik Bey meselesi böyle haitadiyoruz demek, Benim bu mektuptan haberim © olmamış Bulunsun. Sen verdiğin karar da- hilinde bir cevap yazarsm. — Olur efendim. Sizi © meşgul ettim. Affınızı dilerim Beyefendi. — Vazifem kızım. Böyle vazi- etlerde bana danışmazsan güce im. > Tesekkür ederim Beyefendi. Reşit Beyin yanından çıktım. İçim ferahlamış'ı. Hazırlandım ve eve geç kalma- mak için hemen tünele koştum. Şefik Beye cevabı evde yazdım. Bu, şu dört beş satırdan ibaret oldu. Muhterem Sefik Bevefen' Komanıj nı maatteessüf pek iyi anlayama- dım. Seyahat sonunda verilecek kararm seyahat başlangıcında ve- rilmesi imkânı olmadığı takdirde bu pek iyi geçeceğini tahmin bu- yurduğunuz yol arkadaşlığı için böyle mükemmel bir o Avrupa se- yahatine daha istidatlı bir | şehir Şiçeği intihap etmenizi tavsiye et- meme müsaade buyurunuz efen- ÇİÇEK yi Yazım Pek güzel değil. İn imlâya meraklıyım. Reşit Bey. bir çok şeyler tecrübe etti. Bir yanlışı- mı bulamadı, çünkü anlamadığım kelimeyi derhal arar, bulurum. Kü- çüktenberi defter (o defter not tut- mam, duyduğum ve gördüğüm gi- | bi yazmam beni çok alıştırdı. Mektubu odacı Ahmetle posta- ya yolladım. Reşit Beye müsveddesini gös- terdim. Hem güldü, hem beğendi. Şefik Beyin mektubuma ne ce- vap vereceğini - düşünmiyordum bile, Reşit Beyin dediği gibi, niye- ti bozuksa buna (verilecek cevap yoktur. Bugünlerde yazıhane işleri ço- ğaldı. Reşit Bey yerinde durup ©- turamıyor. Çok Çalışkan adam. Ben de en sevdiğim “ romanları bile okumağa vakit bulamıyorum. Geceleri madamla rupadan, şundan bundan bahsedi- yorlar ve erken yatıyoruz. Bu iş hayatı beni âdeta makine- leştirdi. Her sabah yedide kalkıyor, banyo, tuvalet. Sekizde kahvaltı, diye kâtip Ali Efendi bana bir mak buz imzalattı ve elli lira verdi. Ya- zıhanenin masraf defterini de ben tutuyorum. Kâtip Ali Efendi de el- Hi lira alıyor. Odacı Ahmet, yirmi beş lira, Fakat yazıhane kirası yüz DE İmer ve Same masrafı di- ye bir var, Yüz lira; OK, Bunda benim öğle yemekleri de dahil olacak. Reşit Bey bana elden kırk beş lira vermişti. Sonra pan- siyon kirası da veriyor, Onun için açıktan verdiği parayı iade etmek istedim, Bir akşam işi bittiğini anlayınca yanına girdim. Maaşımdan ayırdı- ğım kırk beş lirayı vermek istedim. Her zamanki hali ile be- kocası bana Av-, dokuzda yazıhane. Dün aybaşıdır | ni azarladı. Paraları elime tutuştu- rarak: — Senin işin yok, canın sıkılı yor galiba: Haydi paranı cebine koy. Kendine öteberi alırsın. İ İtiraz edemedim. — Hattâ utan- | dım. Şimdiye kadar para sıkmlısı gör medim, Bu kadar çile çektiğim hal de tesadüfler beni aç ve o muhtaç bırakmadı, Bugün Reşit Beyin ev- velce verdiği paradan kalanla be- raber yetmiş seksen lira © var. Bu para ile yalnız kendime bir ökçeli terlik aldım. O kadar, | Balodan sonra bir cuma geçti. O gün madam kocası, ben Bebeğe gittik.... Onlarm yanında kindimi | o kadar endişesiz buluyorum ki ! Bana tam mânâsile evlât mua- melesi ediyorlar, Fransızcam çok açıldı. Serbest konuşuyorum. Ve konuşma usulü; değişti. Ne kadar olsa Fransız al lesi yanmda oturmanın faydası çok oluyor. Çok şeyler öğrendim. ve Bu sabah bir kaç mektup imza- latmak için Reşit Beyin © yanına girdiğim zaman gülüyordu. — Senin milyoner gitti! Dedi. — Kim efendim. — Şefik Bey. Dün akşam bana bile veda etmeden eksprese atla- © den içini Bu akşam buyuk bir imuvatish yete Şant AC4LSz İPEKFİLM Studyısında Türkçe Sözlü ve Şarkı, Zengin CİCİ BERBER Rejisör: ERTUĞRUL MUHSİN Tamamen Türkçe Zözlü ve Şarkılı Olarak İPEK ve ELHAMRA Sinemalarında başlıyor Yerleri rahatça ve evvelden temin etmek isteyenler telefo” edebililer. İPEK: 44789. ELHAMRA: 49868 Bugün sant 18 de matine olarak FRANSIZ TİYATROSUNDA meşhur İtalyan virtüozlari CARLO ZECCHİ (Piyano) ve NERİO BRUNELLİ (Viyolonsel) tarafından BİRİNCİ KONSER VERİLECEKTİR 2 Kânunevvel Cumartesi günü saat 18 de Bugünkü Program ASTANBUL ı 18 Gramefen. 18,45 Ders (İlerlemiş olanları 1518 Marlen 5 taradılar Karasüz. 30 Kemani Reşat ve arkadaşları. 2100 Gramofon. 23 Anndela jane, Barın habeti, Sant ayarı ANKARA 12,30 - 13,30; Gramofon, 18 - 18,45: Orkes ai Basiheron Onrerimre Ağwemdı . Koman konseri (Ekren Zeki Bey tarafmdan), Verdi Prantalsia Trsiyat. 1045 20; Dana musiki 20: Ağan haberleri VARŞOVA Hlim. e te. 17,45: Müsshabe, (Tagansili). 1855: sahabe, 2220: K plükları. 24: Taç ları BUDAPEŞTE l 17: Ski opgruna dair. 1835: Radyo konse- ri, 19,05: Ders, (İtal) 130; i hvesinden). 23,35: Radyo konteri, 2420: Tibar Kalmar Sigan takımı, VİYANA Sim 1825. Şimdiki Avusturya bentelerinden mürekkep Konser. 10,15: Hasta odası masıl dezenfekte edilmeli. 20,05: Helrer takımı (Hafif musiki). 2120: “Mektup” isimli tem. sil. 23,05 konferan. 23,301 Palmhaf kahvehane” naklen dans musikisi, BÜKREŞ ösâm. 13; Borsahaberleri. - Plâk. 14: Hab: Plâk. 14,151 Plâk ilehalif mw 20,20, rana, 21,05: Polonya'ya dair konlaramı, 21,20: P. K ya paul Moniussko, Zevki selim sahiplerinin tıraş bıçağı yalnız ROTBART - LUXUOSA'dır. (10289) ra gençlikte pek o kadar muhtaç ol- masalar bile ihtiyarlıkta pek çok ist fade ederler; işte tab'h sanatı sayesin- de yapılan nesis yemekler | sun'i vası- talaria kolaylaştırılan hareketler oğ. lence ve istirahatler ve emsali vasıta- larla kültür görmüş bir insan yaşlan- dığı zaman kültürsüz ve hamhalat bi risine nisbetle sıhhati daha iyi ve ha- yatı uzun olur. Ancak kültürün sıhbate faydalı ve ömrün uzun . olmasına hizmetini ölçmek için ne türlü ve ne dereced. yapılması lâzım ge ec, Fikir ve beden kültürü mek ve her iki tai za. i surette-inkişafma hizmet etmek | le bernber daima yuksek ahlâk kaide lerine uyğun bulunmalıdır. İşte bu le ildür ve alman terbi ye haki ve sehhatçe isti- fadeli ve insanlığı lâyik olur, Büyükada Dr. ŞÜKRU Reşit Bey bu haberin üzerimde ne tesir yapacağımı anlamak ister gibi gözlerime bakıyordu. Ben de gü'düm: — O halde bana geçmiş olsun diyebilirsiniz. — Ona şüphe yok. İş tahmin etti gim "gibi çıktı ya.. Seni kolay elde edilir bir kız olmadığını anlaymca israr edemedi. “Bu mesele ile zaten meşgul ol- madığımı anlatmak için lâkırdıyı değiştirdim: — Dünden iki mukavele müsved desi kalmıştı. Hazırladım efendim. Reşit Bey çok zeki, anlayışlı a- dam, güldü: —T üzerine bırak. Gelince Reşit Beyle artık iki samimi ar- kedaş gibiyiz. Patronum olmasına rağmen aramızda âdeta baba kız gibi emniyetli bir dostluk var, Yalnız bu günlerde Reşit Bej yi pek telâşlı görüyorum. İşleri mi çok nedir bilmem. Onun en yakın işlerine yakından masanın vakıf olan kâtip Ali efendi ile bir gün hesapları kontrol | ederken | bundan bahsettik, İhtiyar kâtip, (karşısında bir genç kız olduğunu bile düşünme- | c taz ili ikinci ve son konseri, Yann. akşam OARAY (Eski Glarya | va löstesma gala müsameresi olarak YÜRÜYÜ senenin en büyük temaşısı Mümessili: CLIVE BROOK Müthiş mizansen - 40 aktör - 15090 asker - 20009 sivil - 5)00 muzikacı - 1000 beygir - 25000 kostüm - 3 Zeplin - 2 transatlantik vapuru. — (10474) ISTANBUL BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROSU 7 -Ienm saat 21 de BATARKEN Yazan : Gerhardt Hauptmann Türkçeye çeviren ul 5 Perde Üniformair zabitana tenzilât vardır. 8915 Dr. A, KUTİEL e um a SEFAİNİ TUCCARİYE Müatahdimini camiyetinden: Cemiyetimiz ; İdare heyetinin Müd- ZÜNEŞ Seniha Bedri Karaköy, Topçular caddesi No. 33 8076 iş olmasa, binaen Yeni İdare mali, İdari bazı maddelerinin değiştirilmesi, ve Cemiyet : hesabının görülmesi lüzumuna mebni — olbaptaki kanunu maheusuna tevfikan 17.12.93 tarihine tesadüf eden Pazar gü 10 dan 15 e kadar Cemiyet muvakkat merkezi olan Galata Voyvoda caddesi | Agopyan Hanımın 1 nci katında 2 No. lu dairede umumü heyet toplantısı ola cağını beyan ve azayı mühteremenin teşrifleri rica olunur. (10417) Asrın umdesi * MİLLİYET * tir. ABONE ÜCRETLERİ : ürkiye için — Marig işin E.K LK 3 aylığı 6 iz Gelen e göçen nüshalar 10 kuruştur — Gazete ve matbaaya alt işler için müdiriyete mü- racaat edilir. Gazetemir ilânların mes'u- Tivetini kabaf etmer. > e geri verilmez— Müddeti — Bizim Reşit Bey akıllı adam- dır. Kurnaz adamdır. Fakat nasıl. oldu da o belaya tutuldu bilmem. Onu şaşkma çeviren hep odur. Bu meçhâl (0) yu anlamak için sabır sızlandım: 4 — Kim bu bahsettiğin, Ali Efen. li, Fersiz gözlerini defterdeki rak- kamlar üzerinde gezdirerek âdela iğrenir gibi yüzünü buruşturdu: iye Hâşâmin huzur, fahişenin bi ri. Reşit Bey onu mu seviyor? — Sevdiği, mevdiği yok canım. Karı eli maşalı. Bir kere kancayı takmış işte. Böyle karılar kelepiri buldular mı posasını çıkarmadan yakasını bırakırlar mı? — Bu kadın genç mi? -— Ne genci, ouzu geç.. Burada görmedin mi,. Görmüş Öyle ya.. Senin ilk geldiğim gün burada idi, Hatırladım. — Sarı saçlı, Uzun — boylu, şık bir kadın, — Ta kendisi, — Şimdi niye gelmiyor ? — Reşit Bey gelmesini istemi. yor, Ben Reşit Beyin lerine de bakarım. iki uğrarım. Kadınla on gün evvel