Türk inkılâbı kendi çocuklarının eserlerini birer ikişer almağa 'yaşladı. Bir kaç sene evvel ilk tecrübe ese İs veren Suat Tahsin Bey de yeni bir eser neşretti, Türk inkılâbını ve Gazi Mustafa Me m tarekesi, Sevr Muahedesi ve Devleti Aliyeyi Osmaniyenin inkırazını ihti- up eserin esasmı teşkil iki imi ae bir methal va etmekte etmekte ola: olarak ihzar İkinci cilt ner Türkiye Cümhuri- yeti devletinin dahili ve harici hukuk moktai nazarından tetkikini yapmak- ta, bilhassa hututu esasiyesi itibariyle İstiklâl Harbi, Mudanya mütarekesi, Lozan muahedesi ve Türkiye Cümhu- riyeti devleti kuruluşunun seyir ve sa fahatını tahlil etmektedir. Eserin bibliyografisi her iki cilt i- çin ayrı ayr: tertip edilmiş, altmışa yakım Türkçe ve ecnebi telifat esere mehaz ittihaz olunmuştur. Bibliyografinin en karakteristik cephesi muhtevjyatının yalnız kitap halindeki asara münhasır kalmayıp €n gizli vesikalara, hususi muhabe- rata ve her mahiyetteki neşriyata ka dar şamil olması keyfiyetidir. 16 kısımdan ibaret olan eserin he- men her kısmında bir takım siyasi mütalenlar ve hukuki iddealar mev- cuttur. Fakat her iddia ve mütalem- yanıbaşında delillerini ve vesikalarını taşımakta olmakla eser hemen karii- ne itimat ve ciddiyet telkin etmek ik- tidarını gösteriyor. Sunt Tahsin Bey eserine (Cümhu- riyet gençliğinin arcentüsü) serlevha- #1 altımda Gazi Hazretlerinin hitabesi ni tahlil ederek yeni milli ülkünün ve- ciz bir tarifini yapmış oluyor. üeilif, eserin mukaddemesinde Türk taribivin azamet ve Türk mille- tinin medeniyetine işmet ederek: “Türk dünyanın en sshi milletidir; medeniyet onun eliyle yer- yüzüne indirilmiştir.” Diyor. ve Türk kurulmuş devletlerin kroni- ğini yaptıktan sonra son Türk - Os in: “İmpara- torluk en büyük unsura bulunan hâ- kimiyet ve istiklâli ybetmiş; ülke dört taraftan düçarı tecavüz olarak ecnebi istilâlar memleketin harimine kadar sokulmak imkânını bulmuş; hü kümdar ailesi tereddiden tereddiye düşerek hanedanın şehvet ve sefaha- tından artakalan bir kaç soysuzu memleketi şuna buna satıp firara kı- yam etmiş ve bütün bunlara samime: ten de Osmanlılık ve İslâmlilik tema- yöülleri, millet cereyanlarına yerini ter kederek içtimai melkâre inhizama uğ miş bulunmakta idi, kaybetmiş ve hüceyratının abüsini yaşayarak enerjisini tü ketmiş olan ihtiyar ve impara- torluğun suni olarak idemei hayatına cevaz verilemezdi. Türk milleti ve Türk ırkı bu esnada hayatiyetini ve kadimliğini Bir. here daha irincisi Osmanlı ordusu. muzafferiyatının ibtilâlini vücude getirmesidir. er Taksin Bey Mustafa Kema- Yin (Conkboyırı) ve siman irin de- ki askeri zaferleri ile boğazların mesdü- diyetini tahtı imkâna aldığını ve bu- mun neticesi olarak Ru: ordusunda kıtlık ve isyan zuhur ettiğini ve çarlı- 4m da bu suretle devrildiğini isbat sadedinde uzun boylu mütaleatta bu- Tunduktan sonra s#onsöz olarak di- yor ki: “İşte mübalâğasız iddia ediyo- *ruz ki, Mustafa Kemalin Conkbayırı ve Kocatepede istihsal ettiği askeri metayiç harp sonuna kadar Boğazla. rn mesdudiyetini tahtı imkâna almış ve binnet'ce Rus ordı ve İsyanını ve Bo'şes hazırlamış. Rus Çarlığını devirmiştir.,, Mü ikinci iddiası, Osmanlı Türklerinin Cihan harbine girmekte bir mesuliyeti harbiyeye muhatap ola mıyacağı Suat T; Bana bu seyyatle refakat edi - niz. Fikirlerimi bütün açıklığı ile anlatayım. Bu seyahatte biribiri- mizi daha iyi anlayalım. Tanıya- hım. Yolculuk insanları biribirine daha (Oiyi (o tanıtır. Eminim ki bu müddet zarfında beni daha iyi göreceksiniz. Seyahatin sonun- da eğer isterseniz evleniriz. Kabul etmediğiniz takdirde seyahate çık- mazdan evvel namıtuza banka- ya yatıracağım on bin lirayı alır- sınız, Fakat kuvvetle ümit ederim ki teklifimi kabul edeceksiniz. Çün- kü zekânız böyle samimi bir arzu- nun mânâsını anlayacak (okadar kuvvetli ve olgundur. Birlikte İtal- Yanım tarihi âbidelerini, Fransanm medeni şehirlerini, en güzel yerlerini gezerken beni daha iyi anlayacak ve kat'i kararı mızı vereceksiniz. | Yeni eserler | Türk inkılâbı ve genç eserler | Yİ) KIR ÇİÇEĞİ (lnkılâp Romanı) Almanyanın | Ben karar verdiğim bu seyahati | iktısadi letlerine, yanmak istenen adi oyun ların iç yüzünü açıkça göstermekte- dir. Suat Tahsin Bey bu 'diasiyle Av rupanın büyük devletlerine şidetli ta rizlerde bulunmakta, bilhassa Sevr projesi sebebiyle Avrupalı devletlere hücumlar yapmaktadır. Ezcümle: milleri arasında mevcut bir hissi istir- kapla daima yakın atilere talikan ha- yalhanelerde afyonlanan caniyane bir tasavvurdan ibaretti Bu itibar- la, Türkiye Harbi Umumiye istemiye istemiye sokuldu, cebren ithal edildi; Türkiye hayatını ve canını kurtarmak için âkibeti meçhul bir badireye atıl- mak mevkiine düşürüldü ve milyon- larca Türk nafile yere hanı akıtıldı ise bunun günahı ve mestliyeti tama- miyle bu faziletli olduklarını iddia e- den Avrupalı efendilere aittir. O Av- rupalı efendiler ki, irtikâp ettikleri bunca reziletlere zemimeten Sevr su- ikastini tertip etmekte dahi bir zerrei id duymuş değillerdir”. Demekte- ii ciltte müellif, Mustafa Ke- malin cihan siyasetinde oynadığı bü- yük rolleri göstermeğe çalışmış, yeni Türk devletinin kuruluşundaki muci- zeleri tasvir etmiştir. Baş kısımlarda büyük şefin Erzurum ve Sivas kon- grelerinde müdafaa ettiği tezleri izah ederek manda ve himaye nazariyele- rinin üç yüzünü ve Mandat - Tutelle nazariyesinin Milletler Meclisi misa- kma giriş tarzını ve bu baptaki ilmi içtihatları tahlil etmiş ve Mustafa Ke malin yeni devleti kurarken ettiği ilmi ve hayati esasları muvaffak olmuştur. Cildin orta kısımlarında siyasi ve askeri safahatın kroniği yapılmış, bil hassa Sevr muahedesinin metni objek tif bir noktai nazarla tetkik ve tahlil olunmuştur. Hariciye Vekili İsmet Paşanın Lo- zanda müdafaa ettiği hukuki ve ilmi esasat ayrıca uzun uzun tahlil edil- miş; Lozan zaferinin siyasi ehemmi- Son kısımda Türk hukuku esasiyo sinin geçirdiği tekâmül xe mevzuatın seyrü inkişafı, saltanat ve hilâfet me selerinin hukuki cepheleri tetkik edil miş ve böylelikle eserde inkılâbın e- serleri ve ruhu tahlil edilmiştir. Suat Tahsin Beyin bu eseri muvaf- fak olmuş bir eserdir. Şüphesiz her muvaffak ve iyi eserin do kusurlu ©- ilan, noksan kalan tarafları bulunabi- lir. Fakat, dikkat edilecek nokta mü- vaffakıyetin kusura tefevvukudür. Bu eserin, bize eti çok ümit veren bir ciheti'de yukarıda söylediğimiz gi- bi, Keimalist inkılâbın ilk eserlerini al- mağa başlamış olmamızdır. El Mazhar Osman B. in konferansı Tıp Talebe Cemiyeti Umumi Kâ- tipliğinden: .Cemiyetimizin kunferanı serisinin 7 ncisi 28,11.933 salı gürü saat 18 de ordinaryüs Dr. Mazhar Osman Beye- fendi tarafından verilecektir. Mevzu “Akıl hastalıkları ve gençlik,, tir. Ar. kadaşlarn bildirilen gür ve, saatte Halkevi konferans salonuna gelmele: ri rica ve ilân olunur. DOKTOR Rusçuklu Hakkı Galatasarayda Kanzük eczahanesi karşısında Sahne sokağında 3 numa. rak apartımanda 1 numara, ii BURHAN CAHİT ta bekliyeceğim. Cevabınızı evi- min adresine bekliyorum. Bu adresi mukavelenamede gördüğünüz, yaz dığımız için tekrara lüzum görmi- yorum. Yalnız bu cevabı şiddetle beklediğimi söyliyebilirim. Çiçek Hanım düşününüz, karar veriniz, Sizi pek iyi anladığım için mektubuma ne fazla bir rica ne de fazla bir ümit ilâve etmiyorum. Mahir ri zade ile kaş İni rr Beyin iddia ettiği zekâma rağmen anlayamadım. Ne oluyorduk.. Seyahate çıkıyo | ruz dünyayı dolaşıyoruz. Çok gü- zel. Fakat biribirimizin nesi olu- yoruz. Onu kavrıyamadım. Bir yıl sonra eğer istersem kendisile ev- lenebileceğim.. Güzel. o Fakat ya an istemezse.. | O zamanon bin lira meselesi var. Benim gibi MILLIYLI PAZAR Dil! Kadınlardan imrenmiş olacak- larki dilsizler de asker (o olmağa kalkıştılar. Dilsizler cemiyetinde &peyce münakaşalar bile yapıldı. — Biz erkeğiz... Kuvvetçe ka- dınlara mı benzeriz? Neden asker olamıyormuşuz? Dediler - Dilsizlerin askerlik bahsinde böy le birdenbire dillenmeleri, kadın- lık âleminde hoş görülmeşe | ge - rek.. Ben, hanımlarımızın yerinde olsam, dilsizlere en ka'i cevabımı verirdi — Siz asker olamazsınız!.. O zaman, tabii dilsizler, hiddet- lenerek soracaklar: — Peki.. Siz nasıl olabiliyorsu- nuz? — Çünkü biz doğuşta silâhlıyız! Dilsizler, hayret ifade eden bir işaret yaparak soracaklar: — Peki.. Söyleyin bakalım.. Si- lâhınız nedir? Hanımlar, bir kaş çatışı ve bir göz süzüşü ere dillerini çıka- rp — İşte bizim ” slühemız!, “ Hanımlardan bu cevabı alma- dan evvel, dilsiz ahbaplara'şunu hatırlatayım ki; kadın dili yalnız dili olmıyanları değil, bülbül gibi konuşan nice erkeklerimizi zama- nede ağzı var, dili yok hale geti- riyor! M. SALAHADDİN (SIHHİZ-< BöĞü ia Simaya renk ve güzellik vermek için buz isimali Renkleri soluk, çehreleri bozuk ha- nımlar, kadınlar kar ve buzdan çok is- tifade ederler ve bir çok düzgünler, boyalar yerine buz kullansalar daha ziyade fayda görürler. Bunun için renkleri solmuş, derileri bozulmuş 0- e Azıcık kamalı sonra yumuşak tüylü ile kuruladıktan sonra her birer küçük buz parçası alıp yanak! rını bunlarla devri hareketler suretin- | z İyi dost Remzi Şafkati Kânungevvel yakla şnca, içi hop hop ederdi, Amma bu, her sene böyle idi. Çünkü hesap eder di: Sene başma bir ay kalıyordu. Yıl- başında ise çalıştığı şirketten ikrami- ye alacaktı, Remzi şefkati bu ikrami- ye ile neler, neler yapmazdı. Her ne Künunuevvel yaklaşınca, alacağı ikramiyenin mahalli sarf düşünü- yor, hattâ tramvayda evine giderken küçük not defterine bir çok şeyler ya zardı. Remzi Şefkati evvelki akşam #ir- | 'ketten çıkarken birisi koluna giriver- mişti. Döndü, baktı. Bu, mektep ar- kadaşı Suatti. Remzi şefkati, uzun se neler görmediği bu eski arkadaşı gö- rünce birden şaşırdı. - O kadar sevin- #mişti ki, caddenin kucak» laştılar ve öpüştüler. Remzi Şefkati sordu: — Ayol neredesin?, Kayıplara ka tn? ve Suat gülerek başını sallıyordu. Su- adın halinde ferah, rahat yaşayan, çok para kazanan bir insanın teklifsiz liği vardı: — Sorma, dedi, başıma neler gel- di. Fakat şimdi hayatımdan memnu mum. —E, anlat bakalım reler oldu?.. — Bilmiyor musun? — Yok canım. — Vallahi,. Şimdi mes'ut bir ha- yat yaşayoram. İvi pars kazanıyo- rum, Rahat bir apartımanım, bir küçük otomobil va; . Bü yor... Biliyorsun ben boşta gezenin boşta kalfası idim. Bu kadın beni bir işe koydu. Ayda dört yüz lira maa- sım var. Fakat evlendiğim kadın bir- az yaşlı. Hem de dul aldım. Evvelki kocasından müthiş serveti var, Suat ballandıra ballorıdıra anlatı- yordu. Remzi Şefkati çekti, Bir de kendi hayatını dü: Zavallı her ay şirketten aldığı ayi le bekler, bu mahdut para ile güç Lal geçinebilirdi. Sene başını beklemek, ikramiye almak onun bülün bir sene- lik çalışmasında yegâne zevki, mes ut hatırası oldu. Parasızlıktan evlene arasıra sinemaya giderdi. Bütün zev- kini bu küçük daklilo teşkil ediyor- I du. hem yürüyor, hem düşünüyor, ie de dinliyordu. de hafif uğuşturmakla masaj yapma- Ldır. Bu masaj ameliyatı dört beş da“ kika eeyamdan sonra bir ipökmendil vera eski ye kuma yice kurulamalı, Bu süretle hastl. venk hakiki ve devamlı ) hiç bir zararı olma diği hadar tekrar edileb” Me Buz parçasi bir kaç defa hafif su- rette dudaklara sürülmek'e onların tabii renkleri; dudakiarı hafifçe kapayıp bir damla gliterinle ıslatıl- mış parmakla yavaş yavaş oğuşturma- lı. Sonra kurulamalı. Bundan sonra buz parçasile ileri geri hareketler şek- Tinde iki üç dakika kadar veyahut du- dakların buzun tesirile ateşli bir karmı zılık hasıl edinceye kadar oğuşturmalı. Bundan sonra yumuşak bir havlu ile i- yice kurulamalı, Muntazam masajlarla buz bi-likte yapıldı run etrafındaki çizgiler ve buruşuk ları ve gözler altındaki boşlukları gi- ermek ve doldurmak için pek © çok faydası görülür, İçinden a derisi ve kulaklara doğru masaj ve oğuşturma yapmalıdır. İşte bu basit usül ile bir çok kadınlar derilerinin ziyade kuruluğundan, sıkıntıdan, uy kusuzluktan ve yaşlılıktan husule ge- len buruşukluk ve çizgileri kaldırabi- | üirler. Büyükada Dr. ŞUKRU kız için bu kadar para bir servet, Fakat ben bu parayı ne yapacağım. Şımdiye kadar Allah bana anamı, imi, yurdumu arattı, Fa- ü para aratmadı... Bel ki de tesadüfler bana paranm kıy- metini anlatmadı.. İstanbula gel- dikten sonra fikrimde, görüşümde «pey değişiklik oldu. Şöyle bir u- cundan gördüğüm kibar âlemi an- Tadım ki her şeyden evvel servet âlemidir. i bir bu âlemle kendi hislerimi karşılaştırdığım zaman oraya karşı hiç te arzü ma madığımı anladım. İZüşüncelerim ve duygularım hattâ bu âlemde gör şeylere isyan ediyordu. Gördüğüm şık elbiseli, pirlanta- lı kadınlara karşı hiç te bir haset ve hattâ gayz hissetmiyordum. İçim de bir arzu vardı. Fakat bu arzu henüz rengini va tadıpı belli etme- | miş ham bir meyva gibi Okatıve ifadesizdi. Ne istediğimi, ne sevdi- imi bile bilmiyorum. Fakat içim- de birdenbire açılmak, patlamak | istidatı gösteren bir tokluk, dol- gunluk var. Bu istek her halde süse şatafata, paraya ait değil. (oOÖyle Karaköye gelmişlerdi Suat sordu: ei nereye Bi Dilan | emeli daşı böyle mi yaparTı: gidelim... Biraz çene çalalım. else g hey.. O mektep hayatını hatırlıyor mu liyorsun ya!.. Karşılıklı sıl kazancın yerinde mi? ii Ra Şefkati, arkadaşının kolun | i Bi rini yl Damla mektep a günler sun Remzi?, Ben ne yaramazdım, bi- Beraber bir birahareye girdiler. bir masaya oturdular.. Su- — Eh, sen ne âlemdesin, bakalım, dedi. Hayatından memnun mısın? Na İPEKFİLM . | Oynıyanlar: İ, GALİP - ZOZ FERDİ - ŞEVK | | 28 İkinci Teşrini 1933 ta 17 de Profesör İgers Heimer binasında büyük dersanede “ hakkında açış dersi verilecekti: Eminönü Kaymakamlığı! muhafazaya alınan bir keçi he gelip almadığı takdirde alelüs bahından itibaren tatbik edilecektir. Tari Önümüzdeki Çarşamba günü saat 18 de matine olarak FRANSIZ TİYATROSUNDA Meşhur İtalyan artisti .CARLO ZECCHİ (Piyano) ve BERO BRUNELLİ (Viyolonsel) tarafından birinci konseri verilecektir. Milliyet ABONE OĞRETLERİ: Tüskiye için Hariç işin LK. LK. den iyilik görmüş tanıdığım bir e misyoncu vardır. Sen bundan sonra onun yanında çalışıcaksın.. Yarın sa bah hemen başla işe.. Ayda, zannedi- yorum üç, dört yüz lira kazanabilir. sin. Remzi Şefkati bu iyilik seven eski arkadaşın ellerini tuttu. Gözlerinin içi sevinçten ağlıyordu. Suat: — Ha, dedi, dur, sana şimdi onu çağırayım, takdim edeyim. — Bırak kardeşim, şimdi. Zah- met olacak sana... “Yok; yok” İstağfarallab.. Gide- Remzi Şefkati hiraz düşündü. Bu, | yim çağırayım.. çok yüksekten atan mes'ut arkadaşın yanında çok ta küçük düşmek istemi- yordu. Kazancmı iki misli olarak söy lemeğe karar verdi. — Ayda yüz eliilira kazanıyo- rum, dedi.. Suat, hayretle bakmıştı: — Yüz elli mi?. Peki nasıl geçi yorsun bununla ?.. değilsin ya.. Vah vah. Biraz durduktan sonra? — Ben sana yardım edebilirim | kapanıyordu. Remziciğim, dedi. Remzi Şefkati birden canlanmış- tb: — Çok teşekkür ederim, karde- şim. Nasıl, ne şekilde.. Suat hararetli görünüvordu: Bak, dedi, şu yim kil Reşit Bey beni baloya götür- meseydi. Hanımefendi bu âlemin içyüzünü çayda göstermeseydi bü- tün temeli paraya dayanan bu âle- | me karşı hiç bir meyil ve heyecan duymıyacaktım. Bugün bana, bir oda içinde oturacak, yalnız ekmek mem, Yeter ki gururuma masın. Şefik Beyin mektubunu çanta- ma koydum. Ne cevap verecektim. dim. Balo gecesi yaptığı hareketlerle larına, paralarına çok güvendiği için o cesaretle her hareketini iyi tubunda çok nazik.. Hattâ samimi,. Kendine göre samimi. Yalnız en can alacak noktası karanlik kükyer Acaba Röşit Beye bü mektuptan bahsetsem mi? Bugüne kadar tanıdığım hettâ erkekli kadınlı — insanlara bütün kalbimle sarıldığım halde bir gün, bir dakika içinde kırılıverdim. Hal olsaydı şimdiye kadar kendini bel- li ederdi. Ben gördüğüm (bütün | buki Reşit Beyden şimdiye kadar hiç bir hürmetsizlik görmedim. Ba- ni topalla evli Silln rokakta ben- peynir yiyeceksin deseler gam ye- dokunul- Daha doğrusu cevap verecekmi- canımı sıkan ve galiba apartıman- ve doğru bulan Şefik Bey bu mek- Remzi Şefkati arkadaşına mani 0- lamadı. Suat şapkssmı giydi, hemen çıktı.. Remzi Şefkatinin içi saadetten ne heyecanlar geçiriyordu. Remzi Şefkati yeni patronunu sa- bırsızlıkla beklemeğe başladı. Bir ci- gara, bir ciğara daha yaktı.. Aradan çeyrek saat, yarım saat geçiyordu. Nihayet bir saat, iki saat geçti, Gece yarısı olmuştu. Birahane Remzi Şefkatinin başı yeisle avuçlarının a: . Kinle, nefretle çikleri biraların pa caddeye çıktı, asabi asabi yürüdü, evine gitti, SEM pansiyon tutmak, hakkımdan faz- Ja para vermek, yemek masrafla- rımı yazıhaneden ödetmek gibi beni üzen hareketlerine itiraz etti- ğim zaman öyle bir baba hali alı yor ki itirazımdan kendim utanıyo rum. Öyle zannediyorum Reşit B. toyluğumu ve kimsesizliğimi tak- dir ederek beni himaye ediyor. Bu- güne kadar geçirdiğim hâdiseler beni o kadar ürküttü ki herkesten şüpheleniyorum. Ve bunda haklı olduğumu da her tesadüfle anlıyo- rum. Şefik Beyin mektubunu kendi kendime şöyle dinliyorum. Beraber seyyahate çıkacağız. Bir yıl beraber yaşı; Sonra dü- şüneceğiz. Ayer takdirde bana on bin lira verecek. Tecrübesiz bir kızm bu teklifi tahlil etmesine imkân yok. Şefik Bey gibi görmüş, geçirmiş bir ada- mın bu teklifi yapmasında kendi- ne göre kim bilir ne ince hesaplar vardır. Fakat bunu benim anlama ma imkân yok, Hiç cevap vermemek ve kimse- ye bahsetmemek tarafı da var. Fa- kat benim için bu hâdise bir tecrü- be ve ders olabilecek, Her halde vaziyeti daha stüvyosuuua yal CICI BERBER Rejisör: ERTUĞRUL MUHSİN ik eğlenceli mevzu - Nefis şarkılar ve zençin sahneler nümüzdeki çırşamba akşamından itibaren: Türkçesi: İPEK veELHAMRA, tamamen rumcası: MELEK sinemasında YURAÇE samir O DALMAS - MUAMMER - İYE - MAHMUT 110344 | Tıp Fakültesi Dekanlığından: rihine müsadif Salı günü saat tarafından Üniversite Merkez Körlük ve Körlük sebepleri” e (6561) (İSTANBU BELEDİYESİ İLANLARI | ndan: Başı boş bulunarak tahtı rkiminise bir hafta zarfında ul satılacağı ilân olunur. (6553) Şirketi Hayriyeden: Boğaziçi vapurlarına mahsus kış tarifesi Teşrinisaninin 29 uncu çarşamba sa- feler gişelerde satılmaktadır. (10334) İSTANBUL BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROSU Seniha Bedri saat 21 de İ . 5 Perde | Muaüini ve talebeye tenzilât vardır ZU ! Bugünkü Program ISTANBUL £ 18 Gramofon. 1830 Fransızca dere (İlerlemiş Hauptmann Türkçeye çeviren 22 Anadolu Ajansi, Borsa baheri, Saat ayar ANKARA 230 » 0: Gramofon. 18 - 18,445: Ala turka saz. 18,45 - 19,18: Dans mmsikink 29,15 20: Alaturka saz. 20: Ajans ahberleri VARŞOVA Hdllm 18: Salon 18/50: Müsahaba 19,251 Me, Helene Ottaw tarafından piyana konseri, 2005: Müsahabe, 21/05: Hafif musi- ki. ÇTagannili). 7220 Konserin davamı. 230: “Gastronomja” lokantasından naklen Dane macikisi 2448: Tayyaresiik. 24104 yi BUDAPEŞTE, B0 m Konservatuyardan naklen solişt Viyo- lonselist armeld Földessy'nin iştirakile orkes tra konsöri. 2155: Mendits salon takımı. VİYANA Bis 1655: Yeni sesli Filmlerden Çelâk). AZASI Çeek eariyet 18, gazla dair kanların, VEL T kanser. (Molly Jonas; Richard One” Bekmlkal). “108 iye Leila 10,30: Müeahabe, 19-354 İni. ders. - Konfa” de sant ayarı. E Avusturya halk mesikisi (Radyo popurisi. Holeeri Hoftmann; Wurdack. vr) 22804 2006: Pik ile akşam Biret, Miliöcker), 195 Haberler, 19,18: Mel, Charistine tarafından taganmi, 20: Üniversite dersi, 20,20: Plâk. 20,45: Plhk. 21: Sarvacbe yeceği fikirlerden istifade ederim . Artık bununla meşgul olmadım. Akşam Reşit Bey geç geldi.. Ya- nında bir de arkadaşı vardı. Uzun müddet konuştular. Bir defa çağırdı. Küçük bir mektup yazdırdı. Bugün iş çok.. Saat yedi- . doğru beni tekrar çağırdı. Sigor ta şirketlerinin bir iki zn ait dosyaları verdi, hazırlamak üzere ay” Binek uzattı: — Bazı kelimeler ilmidir. İmlâ- sında müşküle düşersen bir kere simdiden oku.. Yarın zahmet çek- mezsin. Okudum. Yanlışım çıkmadı. Re- git e buna hayret ediyordu. Hal- buki ben boş zamanımda böyle işlere dair ilmi kelimeleri merak edip Reşit Beyin masasındaki lü- gate bakıyor, belliyordum. Bir şey anlamadan geçmek âdetim değil. Yanlışsız okuduğumu gören Re- şit Bey? — Aferin, dedi. Hukuk mezun- ları içinde bunları doğru (o dürüst okuyamıyanlar çok (gördüm. Te- şekkür ederim. Dosyaları, müsveddeleri odama götürdüm. Reşit Beyin işi bitmişti. Yanma gelen Reşit Beye acarsam bana bu | girdim. Çantasını hazırlıyordu: