f Fikirler ve insanlar | Originallik Bu hafta da müsahabemin mevzuumu, | ırkadaşım Sadri Etem'in bir yazısından | alacağım. Vakıt gazetesinin 18 eylül ta- çihli sayısıda Türk edebiyatının bütün medeni âlemde söhret kazanacak eseri vermesi için lâzımgelen şartları araştı yor; daha doğrusu bunun için bir tek sart olduğunu söylüyor. Bu da “original, olmaktı Sadri Etem'in, manası düşünme: kelimeleri yan yana sıralamaktan hoğ- lanmadığını kaydetmiştim.O,"originallik”| deyip geçmiyer. Geçiverseydi belki an- laşmak, daha kolay olurdu. Vazıh olmak için daima ve daima tarif lâzımdır; fakat vuzuh münakaşayı da davet eder. Mama- fi münakaşa, vuzuhun sebep olduğu ihti- İâf, ancak bir yanlış anlamadan çıkacak zaman yani gözle görü- | an edebi eserleri in Rus o romancısı| Gorki, ri romancısı o Blasco İba- nez (İ) birer orisinal muharrirdir, çün- kü memleketlerinin hususiyetlerini gös- ir. Onların başka memleket- lerde rağbet görmüş olmaları da bundan- iadri Etem diyor ki: k edebiyatının dünya edebiyat pi- yasalarında yer tutması aşığı (yukarı Türk eşyasınm dünya pazarlarında yer tutması gibi olacaktır. Sanat eserlerini fazlaca ideal dekoru içinde görenlerin buna biraz canları sıkılacak âma ne ya- palım?., Her şeyi yerli yerinde tanrmak, hakikati hulyaya tercih etmek boynu- muzun borcudur... Sadri Etem edebiyatı, sa: sahiden seviyor mu? Söyledi » Bir romanı an- cak bir vesika gibi, falan memleketin ahvalini anlatan bir rapor diye okuyor. lâ Shakespeare'in, Racine'in, Goethe'nin, Hugo'nun memleket ve asır | hudutları dışına taşan şöhretlerini — yine o nokta- dan hareket etmek şartile — bilmem na- sıl izah edebilir? Her sanat eserinin, vücude geldiği mu- hite dair bir vesika addedilmes elbette kabildir. O muhitin âdetlerini, ahvalini değilse de fikri, ruhi termayülleri: rir. Fakat bu memleketin hu göstermek değildir. M nin, bir insân kütlesini tasvir pek mümkün © zannetmiyorum. Onlar ancak o kütlenin temayüllerinin ifadesi olabilir. Ya o temayüller, meselâ XVII nci asır Franın'smda olduğu gibi eski bir devri taklit etmek ise? Sadri Etem o ne- vi temayüllerin vücude getirdiği eserle- ri atacak, onların bevnelmilel © rağbet, #öhret kazatiması kabil olmadığını mı | iddia edecek? Onların Tarımı kabul etmiyecek mi? Sadri Etem'in şimdiye kadar yazdıkla- rm bepsini okuduğumu iddia etmiyo- rum; fakat okuduğum yazıları bir yekpa- relik gösterir. Biribi nakzettiği he- men hiç vaki değildir. Bugün bahsetti ğim makalesi de, geçen hafta bahsetti min bir devamı sayılabilir. Onda olduğu K . . a İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Merkezi idaresi : Beyoğlu : mmm Tel İsi. wR. KUMANDANLIĞI SA-AL, KO. ILANLARIİ Merkez Kumandanlığına bağlı kıt'at ve müessesat ihti- yacı için 10,000 kilo yapıncak üzümü pazarlıkla 23-9-933 cu martesi günü saat 14 ten 15 şe kadar almacaktır. Taliplerin şerai renmek üzere her gün ve belli saatinde teminatla rile satınalma komisyonuna gelmeleri. (329) (5072) 6690 Aleni münakasa ile almacak 688 adet Fildekoz ve 344 adet Yün fanilaya verilen fiatlar haddi lâyıkmda görülmediğin den ihalesi 26-9-933 salı günü saat 14 te yapılmak üzerebir hafta tehir edilmiştir. Taliple- rin belli saatte teminatlarile kadar inecek. Razı olurlar... Bir akşam iskeledeki kahvede üçü toplanır. Halim Bey vapur- dan çıkar.. Kahvenin önünden geçerken bağırırlar. — Halim Bey!. Akşamlar hayır! Şu sizin arsayı size satsak kaça alırsm!.. Halim Bey, gene eskisi gibi lâtife zan- neder ve gene elile beş işareti gösterir. . Berikiler hep bir ağızdan: — Verdik! Sözünden dönme! diye ba- Zırırlar, Ve Halim Beye evvelce 100 ku- | tedikleri arsayı beş kuruşa satarlar. | Ve iyi sattık diye memnun olurlar. Halim Bey © gün elile beş yerine bir göstermediğine hâlâ müteessirdir. Ve ar- sayı beş kuruşa pahalı aldığı kanaatinde dir. FELEK | rağbeti berikilerin göreceği rağbete ben- . dekoru içinde görenlerin canlarını sıka- gibi bunda da muharrirlerimize sırf mem- leket ahvali ile uğraşmalarını, mevzuları- nı sırf memleketten almalarını söylüyor. Bu kadarla kalmıyor; bunun beynelmilel şöhrete ermek için en olduğunu söylüyor ve bunu bir “originallik” sa- yıyor. O hâlde öteden beri memleketimiz ahvalini tasvir eden muharrirlerimiz ni- İ çin 6 şöhrete eremediler? — Ni memleketlerin kendi ahvalini yı çok mubharrirleri o şöhrete eremiyor? €- rememiş? Onların varamadığı bu gayeye, yukarıda isimlerini zikrettiğim sanatkâr- İar nasıl erebilmişler? Daima hakikati hulyaya tercih etmek | boynumuzun borcudur dedikten sonra kendisi nasıl olup da olmuş, olan | işlere bir naza: makabii bir hükmü tercih ediyor? Beynelmilel şöhretin nasıl temin edildiğini araştırırken sanat tarihini göz den geçirmiyor, kendi iddiasmı isbat ede- | bilecek şekilde sanatkârlar buluyor ve onları da yalnız zamanımızdan intihap €- diyor. Yukarıda onun sanatı hakikaten | sevdiğinden emin olmadığımı söylemiş- sevseydi sanat tenkidinin usulleri- ne daha ziyade riayet edip o misallerini | şöhretlerinin devam edeceği artık kati- leşmiş kimdeler arasından seçerdi. Gor- ki'nin de, İbanez'in de zamanlar hudut- larmı geçecekleri — birincisine olan bü- tün hürmetime rağmen — bugün iddia edilemez; onların eserlerinden, bütün sa- patın tabi olduğu şartları izah eden bir nazarye için istifade edilemez. Sadri Etem, sanat eserlerini incir, ü- zümle mukayese eder, onların göreceği en, “sanat eserlerini fazlaca ideal cağını,, zannediyor; o belki ümit ediyor. Fakat onların canını sıkmak zevki, “im- matöriel,, şeyleri “matöriel,, şeylere kar- rıştıramk hatasına bilmem © değer mi? | İyi incir, iyi üzüm yetiştirmenin usulle- | ri ile iyi sanatkâr yetiştirmeninkileri biri- birine nasıl benzetir? İnsanlara da eşya ve nebatlar gibi mi tesir edecek? Daha doğrusu incir ve üzüm gibi insan yetiş- tirmek usullerini de gösterebilecek mi? Ben de bir an için onun mukaye ni alacağım. Sanatın origii mün, incirinkini bir tutalım; bu mukaye- se Sadri in mazariyesinin aleyhine ğa i etmelerinde değil- kendilerine mahsus bir lezzetleri ol- masrmdadır. Her memleket insanları on- ları, nerede yetiştiklerini o düşünmeden yiyip damaklarını tatlandırabilirler; çün- kü o lezzet insan fıtri veya müktesep bir ihtiyacını temin eder; onda her mem- leketin insanı kendi temayülüne bir cevap bulur. Sanatin originalliği de odur: zaman ve mekân farklarına o rağ- men her insan temayülüne cevap ver- Nurullah ATA ,, harfinin üzerinde, bizim eski aki medde benzer bir işaret vardır. İbanyez okuunr; Blasco da; Sadri Etem” in yazdığı Bibi Blâsko değil, Viasko oku | N 4887. 5 Topbanede Merkez Satın alma| komisyonuna gelmeleri... | (320) (5049) 6683 Fen ve Tatbikat mekte- bi için 17 kalem kâğıt, defter, kalem, mürekkep ve şerit gi- bi malzeme 24-9-933 pazar günü saat 15 te pazarlıkla alı nacaktır Taliplerin belli saat- te. teminatlarile Topbanede Merkez Satm alma komisyonu na gelmeleri. (316) o (5016) 6644 Zeytin burnunda gedikli kü çük zabit mektebi için 100 çe- ki odun 24-9-933 pazar günü saat 16 da pazarlıkla almacak tır. Taliplerin belli saatte te- minatlarile Tophanede Merkez Satın alma Komisyonuna gel meleri. (332) (5097) Maltepe Askeri lisesi için 50 adet dolap aleni münakasa | ile almacaktır. Münakasası | 15-10-933 pazar günü saat | 16 da yapılacaktır. Nümunesi komisyondadır. Taliplerin bel li saatte teminatlarile Topha- nede Satın alma komisyonuna gelmeleri. (331) (5096) ... Maltepe Askeri lisesi için Gözümün bebeği Zübeyde başını yastıkların için- ne sokmuş, düşünüyordu. Sürmeli gözlerinin etrafında peyda olan kı- rışıklık e başına bir hal ver. mişti. Gözleri parlıyordu. Zübeydenin kederi vardı. Koca- sı Ömer, dün akşam kendisine bir ortak alacağını söylemişti. Selâm- İ lık tarafında erkekler gidip. geli- yorlardı. Nikâh kıyacak Imiş, görüşmüştü. i bu ortak Cemile isminde kızdı. Çeğiz takımı gönderilmişti. Zübeyde on sekiz yaşında bir ka- dındı. Daha evleneli iki sene olma- mıştı. Kcasına daima muti ve dai- ma muhabbetli davranmıştı. Evden bir adım dışarıya çıkmıyordu. O halde zalim Ömer daha ne istiyor- du? beyden koyu gözlerinde fena ışıklar yanmağa başladı. Alâkasız- lık göstermekten, yahut sert ve ha- şin muamelelerden daha mânâlr o- larak il i bir karı almakla Zü- beydenin artık hoşuna gitmediğini ispat etmiş olmıyor muydu? Artık Zübeyde “gözbebeği,, de- ğildi. İkinci safa geçiyordu. Yeni ortağı ortalıkta bir yıldız gibi par- lıyacak, Zübeydeyi gölgede . bıra- kacaktı. Artık her şey onun ola- caktı. Ömerin deraguşlarma ka- dar.. Hizmetçiler Zübeydeye aldir- mıyacaklar, yeni hanımın kulu kö- lesi olacaklardı. Hayır, Zübeyde bu sukuta razı değildi. Bu vaziyete katlanamıya- cağını anlamıştı. Güzel ve genç Ö- meri seviyordu. Babasından ve kar- deşinden maada, görüştüğü bir tek erkek varsa o da kocası (oOÖmerdi. Duvağını ilk açan, busesini ilk ta- tan, bakir vücudunu ilk gören er- kek.. Ve şimdi de bu adam kendi- sini bir kenara itiyordu. Ortak bir- kadm ya sabır ve tahammül eder, yahut öç alır. Zübeyde de öç ala- caktı, Dışardan hizmetçinin ayak sesi duyuldu. Kapı açıldı. metçi alçak sofraya kahveleri bi- raktı. Zübeyde doğruldu: — Haydi kocamı çağır, kahvesi hazır! Dedi. — Çağırmağa ne lüzum var; ha- olsa gelecek.. Hizmetçiler daha şimdiden dil- lerini çevirmişlerdi. Zübeyde'ba- ğardı: — Git çağır, diyorum sana.. Hizmetçi hiç te istical gösterme- den çıkti. Zübeyde birden Gelen biz- | Dolaba doğru gitti. Oradan ii lanık bir mayile dolu küçük bir şi- şeyi aldı. Alçak sofraya yaklaştı. Sağdaki kahve fincanının içine üç damla akıttı. Tam zamanı idi. Ömerin ayak se- si duyuldu. Zübeyde sürmelerine ve düzgününe rağmen sap sarı ke- len yüzünü yastıkların — arasma soktu. Kendisini toplamağa çalıştı. Ömer içeri girince, karısını âde: ta zorla doğrulttu. Çok neşeli gö rünüyordu. Müstehziyane bakışla- rile sordu: Zübeyde kahve hazır mı? Zübeyde cevap vermedi. Finca- nı, sağdaki kahve fincanmı aldı ve kocasıma uzattı. Elleri titriyordu. Fakat Ömer Zübeydenin gözleri- ne, iri, siyah gözlerine bakıyordu. Titreyen elleri görmedi. Ömer fin- canı ağzına götürdüğü zaman, Zü- beyde bütün vücudundan kanınm çekildiğini zannetti. Ömer bir yu- dum daha içti: — İmamı gönderdim, dedi. Zübeyde artık bir şey işitme- mek ve görmemek için tekrar başı- ni yastıklara soktu. Ömer, mutat ve hilâfma kahvenin hepsini bir- den içiverdi. Maksadı karıcığı ile daha serbestçe konuşa bilmekti: — Zübeyde, dedi, imamı gön- derdim. Ben bu işten vaz geçtim. Düşündüm, taşındım, £ senin gibi kumru başlı meleğe ortak almağa gönlüm razı olmadı. Zübeyde şaşkın bir halde doğ- ruldu. — Beni affet | Zübeydeciğim. Sen benim biricik karımsın. Gözü- münbebeği Ömer karısını kollarına aldı, ze- hirli dudaklarını Zübeydenin du- daklarına uzattı, Fakat karısının vücudu furtınaya tutulmuş gibi sar- sılmağa başlamıştı. Genç kadın ken | dini yatağın içine attı. Yüzü âdeta | takallus etmişti. Ömer de sarardı. Esrarıengiz bir hissikablelvüku içinde idi. Şaşır- mış bir halde cinayet havasını te- neffüş etti, Fakat bu neden böyle olmuştu. Bir türlü anlayamıyordu. | Zaten anlamak için daha düşün- | se de ne vakit, ne imkân kalmadı. Hizmetçileri çağırmak için kapıya doğru yürümek istedi. Ayakları tut mıyordu. Vücudu buz kesilmişti. LSIHHİS—&| ÖĞÜTLER Yürek yanması Çok kimselerin duydukları yürek yan- ması, kalp sızlaması hakikat halde kalp- ğildir. Daha doğrusu bu yürek yan- mast midede hasıl olur. Midenin üst kıs- mı hafifçe vücudun sol tarafında bulu- nur ve doğrudan doğruya hemen © kalp üzerine az çok tazyik eder bir halde gö- rülür. Mide tahammür eden yemeklerle dolu bulunduğu veya ziyade miktar asit mevcut olduğu zaman midenin — bu üst kısmında bir yanma hissi | duyulur. Bu yanma hissinin duyulduğu yer kalbe ya- kın bulunduğu için kalpten geliyor zan- nolunur, Halbuki his ve duygunun delâ» let ettiği manada kalp ne duyulur ve ne de hissolunur. Bu itibarla kalbe yakın 0- larak duyulan ağrılar ya mide, ya hicabı- baciz ve yahut akciğerlerden gelir. Yürek yanması fazla asit (mide ekili- bu da çok ye- tertip edilmiş yemekler. den vorgun ve rahatsızkon © yemekten, çok baharlı ve ziyade salçalı yemekler- dun hâsıl olur. Yemekten sonra sık sık hıçkırık gelirse her halde bu fazlaca ye- mek yendiğine delâlet eder. Bunun için bermutat her öğün yehilen yemek mikta- rını yarı yarıya azaltmıya — çalışmalıdır. Bu da gene fazla olabilir. O halde daha ziyade azaltılması kizmmeel masmdan kurtulmal lerle eksileri, etli ile nişastalı şeyl rıştrmaktan sakmmalıdır. Yenilen çokluğu alim. mekten, fena ye meklerin mümkün olduğu kadar basit ve sade olmasına ve hir kere de iki ve niha- yet dört türlüden fazla bulunmamasına dikkat etmelidir. Cok defa yemeklerde yenilen on beş ilâ yirmi türlüden ibaret olur. Böyle bir mahlât ile uğraşmak için insan midesinde tahammül ve takat mıyacağı gibi midenin gayri azada dahi bulunamıyacağından nihayet yorgun dü- şerler, Böyle yolsuz yaşamanın tabii ne- ticesi olarak (iper asidite) ekşilik başlar. Mide bu yemek halitesini bilkimya hal ve hazmolur bir hale koyabilmek içi gittikçe fazla asit ifraz etmeğe ve bu su- retle bir kaç saatler geceli gündüzlü faz. |, la asit hali devam etmesine sebebiyet ve- a salçalı ve tuzlu biberli yemek: in ziyade ifrazına sebep olurlar ve bu itibarla vücudun dan fazla yemek yedirirler. Yürek yan» masından rahatsız olanlar bu cihete ziya- de dikkatli bulunup böyle fena itiyatlar. dan sakınmalı ve yürek yanması mide ya» rasına çevirmeden ve midenin fevkalâsit halinden ileri gelen gaz tazyiki sebebile kalpte intizamsızlık ve rahatsızlık hâsıl olmadan çaresine bakmalıdır. Büyükada Dr. ŞÜKRÜ Güçbelâ doğruldu, iki o adım attı, fakat olduğu gibi yere yıkıldı. Zübeyde ipek yastıklar içinde yaralı bir kaplan gibi kıvranıyordu. Anadolu Demiryolu Şirketi Anadolu Demiryolu Şii nur. (5091) TÜRKİYE CÜMHURİYET DOYÇEBANKU. DİSKON- MERKEZ BANKASI İSTANBUL SUBEŞİ Emniyet işleri Umum Müdürlüğünden: 1 — Zabıta memurları izin 4427 takım resmi elbise ve i bu kadar kasket ve 375 takım sivil elbise imali 20-9-933 tai hinden itibaren 20 gün müdde ile ve kapalı zarf usulile müna- kasaya konmuştur. 2 — İstekliler münakasa şartlarmı Ankarada Emniyet İş | Umum müdürlüğünden ve İstanbulda Emniyet müdür lüğünden her gün öğrenebilirler. 3 — İhaleli Teşrinievvel933 çarşamba günü saat 15 te Ankarada Emniyet İşleri Umum Müdürlüğünde © yapılacak- leri tır, 4 — İsteklilerin 5185 lira 46 kuruştan ibaret teminat akçe ve yahut banka mektuplarile birlikte muayyen olan gün ve saatte Emniyet İşleri Umum Müdürlüğü müzaye de ve münakasa komisyonuna'müracaat etmeleri, (5095) 21 kalem tabiiyat laburatuvarı! malzemesi 27-9-933 çarşamba | günü saat 14 te pazarlıkla alı- nacaktır. Taliplerin belli saat- föilinlinstlarila «Tophamade Merkez Satın alma komisyonu na gelmeleri. (333) (5098) ... Harp Akademisi için 3000 | 'ksti 1 inci tertip tahvilâtı 88 nu- maralı ve 11 inci tertip tahvilâtı 80 numaralı Haydarpaşa Limanı Şirketi tahvilâtı 63 numaralı kuponları- nın tediyesine 1-10-933 den itibaren İstanbulda Türkiye Cüm huriyet Merkez Bankası ve Galatada Doyçe Bank Und Diskon to - Gezelşaft gişelerinde başlanacağı alâkadarlara ilân olu- kuponları ile TOGEZELŞAFT GALATA ŞUBESİ muvakkat kilo kırmızı mercimek | 27-9- 933 çarşamba günü saat 14 te pazarlıkla satm alınacaktır. İs- teklilerin (o şartnamesini gör- mek için her gün ve pazarlığa girişeceklerin belli saatinde ku mandanlıkta hazır bulunma- DOKTOR Rusçuklu Hakkı Galatasarayda Kanzük eczahanesi karşısında Sahne sokağında 3 numa- rah rtımanda İ numara, j1 inci ve 2 inci tertip tahvilâtı ve Haydarpaşa mz Limanı Şirketi tahvilâtı hamillerine İLÂN DOKTÖR - Hafız CEMAL Dahiliye hastalıkları mütehassısı Cumadan manada hergük öğleden sonra saat (2,30 dan 5 «) kadar İstan bulda Divanyolunda 118 sumaralı hu- susi dairesinde dahili hastalıkları mua- yene ve tedavi eder. Telefon: İstanbul: 22498. 5981 Dil anketimiz Gelen karşılıkları pey- derpey neşrediyoruz.. $ inci LİSTE Gurur: Çevresindekileri göz süzerek, görenin ruhi hâletini ifade eden bir ke limedir, Binaenaleyh, şahsını, tabii tar hayyüzünden daha 5'atlı ve kabarık görene verilecek bir sıfat olmakla, bu- nun öz Türkçe karşılığını; (Kabarma veya kabarış) suretinde alıyorum. Örnek. 1 — (Gurur, bâtıl şeylere iti madı, hakikate karşı da gafleti do; mezmum bir hassadı (kabarma, boş nes ) Cümlesi yerine: e güvenip ald: mağı, doğruya karşı da dalgın davran- mayı, göz yummayı gerektiren kötü bir oluştur). , Kibir; Şahsın: büyük tevehhüm ede- nin halidir. Bu gibiler, muhitindekilere karşı böbürlenmeği meziyet Binaenaleyh, karşılı rak alıyorum. Örmek. 1 — (Kibirli iirseler muhi- tindekilerin üzerinde menfi intibalar bi- rakırlar). Yerine: (Böbürlü kişiler, çev- resindekilerin yüreklerinde, ters ve s€- wimsiz izler bırakırlar). Tekebbür: (Böbürlenme). Azamet: (Ululuk, Kurum) gibi, bu söz, hem müsbet ve hem de menfi vasıf lar ifade edebili Örnek. 1 — (Şu sahada azametli bir bina inşa edildi). Yerine (Şu açıklıkta veya şu boş yerde, ulu bir yapı yapıldı). sayarlar. mış (böbür) ola- Örnek. 2 — (Azametinden yanma sokulunmıyor). Yerine: (Kurumundan yanına girilemiyor) Taazzum: ululan- ma) Fahir: (Öğünülecek, göğüz kabartı- lacak nesne), (Öğünç) Örnek. 1 — (Türk polisinin vazife aşkı, nezaketi ve fazileti, fahre sezadır). Yerine: (Türk polisinin iş sevgisi, ince- liği ve düşük duyğulara kapılmıyan te- miz özü, öğünce değer) Tefahür: (Öğünme). Vekar: Ruhun özenli bir hâletidir. İnsana, insanlık kemalini idrak ettirir. Bunun öz Türkçe karşılığını; (Onör, ve ya ağır başlılık, veya oturaklılık). Sure tünde kabul ediyorum. Örnek, 1 — (Vekar, ve gerekse şahsi hayatta, ferdi yükseltet im bir vasıftır). Yerine: (Onör, başlılık, toplu veya ayrı yaşa” yışta, kişinin en değimli bir gösterimi- dir). (Kürumlarma, gerek umumi Polis Mektebi Dahiliye 1. K. Derviş Emin RADYO Bugünkü proğram İSTANBUL « 18 Gramafon. 18,30 Fransızca ders (Müptedilere mahsws). 19 Refik Talat Bay ve arkın 20 nda Musiki hayel. 210 Gramofon. 22 hendelu Ajansı, Borsa haberleri, saat ayar MOSKOVA, 1481 m. Her günkü neşriyat, VARŞOVA, 1411 20,50 roman tefri v'in eserlerinden könser, /DAPEŞTE, 580 m. 2050 konser 72,20 karışık maşriyat 24 Si gan mwnikizi, 21,08 Ölmi perdeli sahne 23,30 cas MİLANO - TORİNO - FLORANSA 21,05 haberler 21,5 karışık meyriyat, PRAĞ 486 m. 2030 karışık meşriyat 21 karışık mepriyatı 21,50 Avanterye bir seyahat 22,5 musahabe 73,20 gece kon , 2118 Eczacı isimli opera 2350 karışık meş“ #- SİLVİA SİDNEY Önümüzdeki Çarşamba akşamından itibaren MELEK SİNEMASININ İraesine başlıyacağı MADAM BUTTERFLY Şayanı hayret Fransızca sözlü filmindeki meşhur “rolünde en > büyük yıldızlara tefevvuk ediyor. Şekerci , dükkânları tenhalaştı ; ÇÜNKÜ: Herkes bir taşla iki kuş vuruyor... Hem yemiş hem i vazifesini gören “Tatlı den kullanmağı daha kârlı buluyor Deposu : BEŞİR KEMAL MAHMUT CEVAT Eczanesi ları, (336) (5101) Kutusu : 15 kuruş. (7001) (7654) Asrın umdesi “MİLLİYE T” tir. ABONE GEREK Gelen evrak geri verilmez — Müddeti üeçen nüshalar 10 kuruştur — Gazete ve işler için müldiriyete m Gazetemiz ilânların mı İiyetini kabul etmen. BUGÜNKU HAVA meleri “hafiz üreirl, devam edecekti hava tasyiki 762 milim, lik em şek 28, en az 13 derece kaydedil- miştir.