Ta, er Tabiatım icabı, umumi işlere karı- #anlardan değil, kendi kendilerine dü- şünenlerden olduğum için bir, iki asır sonra yaşamağı isterdim; çünkü tari- hin en canlı, en güzel evrelerinden birini geçiriyoruz ve — zamanımızın canlılığı, güzelliği asıl bir iki asir son ra tamamile anlaşılacaktır. Şimdi par ça parça cereyan eden, biribirine hiç benzemiyen, bazan biribirinin tesirle- Tini silmeğe çalışan yakalar o em Janmaz bir kül Zektir. Hakikat de bu perişanlıkta değil, o vahdettedir. Vakaları hiç şüphesiz ki de toplryan, ie manası ile dol gün bir tek içim ce- © vakadan sonra, isterdim. Böyle bir itirafın çirkinliğini gizle- meğe kalkacak değil 'mâditation,, adamı korkunç bir egoisttir. & Jean Guthenno, Andrö Gide'in zenginler ağzından söylediği bir sözü zikredi- yor: “Benim ekmeğimi, senin alnım teri ile kazanacaksın.,, Geçmiş vakayi üzerinde düşünmeği seven adamın ağ- zından da, o vakayie iştirak etmiş o- lanlara bitaben şöyle bir şey söylene- bilir: “Benim alâkadar olacağım hâ- diseleri, kendi kanmızla yoj nız.,, Fakat tarihçi de bunu söyler, romancı da, şair de. İstellektueller dünyanm en zalim adamlarıdır. Ne- ro'nun gaddarlıklarmı, lânetle de ol- sa, anlatan şair, tarihçi, nihayet her an tehlikeye maruz kalmış olan Ne- ro'dan da yaddar., ondan da egoist değil midir? Bütün hareket devirleri gibi zama- nımızın da intellektuellere müsait ol- maması işte bunun içindir. İntellektu- el, her tarafın söyleyip yaptıklarını tahlil etmek, tatmak için hiç bir taraf tan olmamak haklı ister; fakat or- tada kan varken hiç bir taraftan olma mak hakkı hiç kimseye verilemez, ©- nu hiç kimse veremez. Julien Benda, millet, sınıf, e kavgalarına karışan intellek! anetinden o (la Trahison des € Clerca) ) bahsstmişti; fa- kat bu hiyanet zaruri idi, çünkü her- kes çarpışırken fikir adamlarının işe karışmamak istemesi bir “monstruo- sitâ,, olurdu. O hiyanet, beşeriyete sa- dakat demektir. Bugünün intellektu- eli ya bir tarafı iltizam edip çarpışa- cak ve yahut çarpışan tarafların ara- sında ezilip gidecektir. Ezilmese de ne yapması kabildir?. Hakikati söylemek, güzellikler yarat- mak mı? Bu kaosun içinde hakikati görele i imkân yoktur; güzellik ise ancak bir kıymetler silsilesine istinat eder, halbuki bugün kıymetler deği- siyor ve yarmın neye inanacağını bil- İnk kabil değildir. Sanatkâr, bugüne kadar hüküm sürmüş olan kıymetlerin yine kalmasını imı istiyor? öyle is on- ları müdafan eden tarafa karışıp çar- rını isbat ler) Yok, onların değişme- i mi istiyorlar? Yenilerini kurmak istiyen tarafa karışsın. Löon Daudet: u c mektir (1) ama ibülâl ile aksülâme- lin çarpışması.bu kadar had olduğu bir devirde ona yer yoktur. İngiliz romancı ve münekkitlerin- den Aldous Huxley “Art and the ob- ikat ya sious,, isimli bir yazısında (2) haki leri, büyük ve küçük olarak iki; Fır. Sanatsızlığın sebebi Bütün büyük hakikatler aşikâr bi- rer hakikattir. Fakat bütün aşikâr ha- kikatler birer büyük hakikat değildir. Meselâ hayatın kısa ve kaderin belir- siz olduğu son derece aşikârdır. Saa- detin, büyük bir mıkyasta, harici şe- raitten değil, kendi işimizden geldiği aşikârdır. Babaların annel ama klarını sevdikleri; erkek- İımların biribirlerini bin bir şe kilde cezbettikleri aşikârdır. Bir çok kimselerin kırlardan hoşlandıkları 08 tabiatin muhtelif manzaraları karşı- sında gurür, korku, şafkat, neşe, hü- zün heyecanları duydukları aşikârdır. Insanların çoğunun evlerine, memle- ketli kendi çocuklakların- öğretilen it ilara, kabilelerinin ahlâk kaidelerine bağlı oldukları aşi eri Tekrar ediyorum, bütün bun- birer hakikattir ve hepsi de ie büyük hakikattir, çünkü banlar her zaman ve her mekânda (univer- saliy) manidardır ve çünkü hepsi de insan tabiatinin esas vasıflarına daya. nır. “Fakat başka bir cinsten aşikâr ha- i bunlara, nemez. Meselâ New - York'a gitmiş o- lan herkes için orada pek çok otomo- bil ve gayet yüksek binalar bulundu- ğu aşikârder.. . Aldous Huxley sanatın ancak bü- yük hakikatlerle meşgul olabileceğini söylüyor; çünkü onlar ebedidir ve sa- nat ebediyi istihdaf eder. Onun gibi düşünenler çoktur ve ben de uzun za- man bü fikre iştirak ettim. İkinci sr- nıf hakikatlerin, yani küçük hakikat- lerin sanata mevzu olamıyacağına yi- ne kanlim. Fakat hangi Demir ebedi olduğunu artık bilmiyorur; çün. kü zamanrmızm ihtilâlleri belirebe e zı müesseseleri değil, insanın fıtratını, mahiyetini değiştirmekten bahsediyor. Yunan tragedialarınn “ haki- kati,, kaza ve kaderdii kikat bize de aşikâr gözükymdiği Ri bi bizim büyük hakikatlerimi yarın bir vehim addedilmesi Taki. Sanatın mevzuu ebedi hakikatler | değil, belki her hakikat gibi geçici 0- lup: da bir zaman insanlarının ebedi sandıklarıdır. Bugün tamamile inana- rak: “İ, bunlar ebedidir,, diye gös- terebilekeğimiz hakikatler yoktur;on- lar meydana gelinciye kadar da sanat eseri yaralılamaz. Z ız cidden güzeldir; çünkü eskimiş bir âlemin yıkılıp taze bir âle- min doğmak üzere olduğu devirdir, Fakat bir iki asr sonra, yeniden mev- hum ebedi hakikatler kurulduğu bir zamanda, yani sanatın tekrar kabil o- lacağı günlerde dünyaya gelmek is- terdim. Nurullah ATA BİR TASHİH. — Geçen hafta Ha- san Âli'nin Dönen ses'inden bahseder- ken o kitabm parlak kâğıda eğ nı söylemiştim; halbuki ancak mı öyle imiş, bana da çel o nüshalardan gelmiş. “Papier couchd,, ile «tdition de İuxe!».. “Edition de huxe,, dayanıklı küğrtla yapılır; halbuki «papier couchâ» hem çirkin, hem de ekseriya çürüktür, gi kü onu her cins kâğıttan yapmak ka bildir. İyi, sağlam kâğıda cilâ vur- mak da kimsenin aklına ze (1) Baudelaire Güzellik'e: “Je hais le möucement gi döplace les lignes» dedirtiyor. (2) Müsic at night and other essayr. : misyonuna müracaatları ilân olunur. (3558) İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir | Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası Mi şehirlerde acenta aranmıktıdır. Galatasaray Yerli Mallar Sergisindeki Yedikule Gaz Şirketinin dairesini ziyaret KOK KÖMÜRÜ Katrandan çıkarılan maddeler. Ag) (6264) Ziraat Vekâletinden: Yüksek Ziraat Enstitüsü nün inşa edilmekte olan Zootek ni, Kimya, Süthane ve Şaraph ane binalarının mefruşat ve on lara ait tesisatı 21 gün müdde tle ve kapalı zarf usulile müna kasaya konmuştur. Bu işeait mukavelename, münakasa şart i plânlar ve sair evrak on beş lira bedel mukabilinde Zi- raat Vekâleti Yüksek Ziraat E nstitüsü Bürosundan almacak tır. Her talip münakasa şartın amesinde yazıldığı veçhile ehli yeti fenniye ve kudreti maliye sine ait vesikalarla birlikte as gari 20,000 lira kıymetinde kat'i tesellümü yapılmış ve iyi netice vermiş mobilye tesisatı yapmış olduğuna dair vesikayi da komisyona göstermeğe mecburdur, Talipler kendi teklif e decekleri bedelin yüzde 7,5 gu nisbetinde teminatı muvakka te mektupları beraberlerinde olduğu halde ihale günü olan 17 Ağustos 933 perşembe günü saat 15 te Vekâlet İnşaat Ko- 5026 Bir arkadaşım anlattı: — Kocamustafapaşa'da tanıdık» lardan birinin evine gitmiştim. Dö nüşte otobüs bulamadım. Bir ara- baya atlar giderim, diyordum. Fa- kat sağa sola bakındım, bir tek a- raba göremeyince tekrar otobüs durak yerine geldim. Tam bu sıra- da köşebaşından bir araba sökün etti. Sordum: — Sirkeciye kaça götürürsün? Sanki Sirkeci değil de “Bağda: da gider misin?,, demişim gibi yü- züme dik dik baktı: — Sirkeciye mi? — Evet! — Bir lira vereceksin. ; — Çok değil mi? — İşine gelirse bin, işine o se binme!.. Bu cevaba kızdım ama, ihtiyar arabacıya kızdığımı belli etmedim. — Demek aşağı olmuyor. » Arabaya yaklaştım. Ayağımı ba- bk koyarken ayni asık çehre le: — Bir liradan aşağı götürmem ha! dedi. Sonra, kavga etmiyelim.. Ben lâfımı peşinden söylerim. , — Peki, peki... Senin dediğin gibi olsun. Yolda bir cigara yaktım, bir ci- gara da arabacıya uzattım. İçmez- miş. Almadı. Fakat teşekkür etme- ğe de lüzum görmedi. Cılız, hastalıklı iki beygirin sü- rüklediği köhne arabada sarsılarak giderken alt perdeden içimdekini “açtım: — Darılma ama, söyliyeceğim.. — Söyle! — Adım başmda bu kadar öto- mobil varken müşteriye bu kadar nazlanışınıza aklım ermiyor 1... “Sen o kadar bilirsin!,, demek ister gibi omuzlarını silkti: — Efendi... Efendi... Ben şuvi- Tan arabamı on bin liralık otömoe- file değişmem! — Acayip! dedim, meselâ birisi almak istese kaça satarsm? Başını çevirmeden: — Dört bin lira verdiler de ge- ne satmadım! — Peki, bu arabanın kıymeti ne- reden geliyor? Hayvanlarmı deeceh.. diye kam çiladıktaı sonra cevüp verdii' oi — Orasını bilmem ama, ee vârsa on sene sonra, ben bu yı antika diye satacağım. . İse bulda kaç kişinin elinde araba kal dı ki?... sana bir şey M. SALAHADDIN MİLLİYET, CUMARTESİ 12 AĞUSTOS 1933 OSIHHİ ÖĞÜTLER Temizlik ve sıhhat Temizlik hıfzıssıhhatin esas prem siplerindendir. Binaenaleyh vücudu- nun sıhhat ve selâmetini istiyen her fert bunu her şeyden evvel gözönün- de bulundurmalıdır. Vücudumuzdan duarıya çıkacak şeylerin en mühim yolu derimizdir. Bu itibarla böyle fe- na ve zehirli şeyleri derimiz üzerinde bırakmayıp temizlemek lâzımdır. Zi- ra bu zararlı şeyler derimiz üzerinde kalırsa hem mesamat denilen delikle- ri tıkar, diger işe yaramıyan ve o me- ile dışarıya çıkacak o- i şeylerin çıkmasına mâni hem de derimiz üzerinde dur- dül ça türlü türlü fena ve müzir tesir- lerile pek çok rahatsızlıklara ve deri hastalıklarına sebep olurlar. Bunun i- çin her gün bu zararlı şeyleri vücudu- muzdan kaldırmalı ve derimizi temiz- lemelidir. Pek yaşlılar müstesna olmak üzere hemen umum halkın her gün vücudu- nu yıkaması ve hamam yapması lâ- zumdır. o Yıkanılan suyun harareti herkesin ihtiyacına göre olmalı, Ma- amafih derimizin temizliğini tama- mile temin etmek için bol sabunla sr- cak su kullanmak her halde lâzımdır. Soğuk su ile banyo yapan ve yıka- Banlar temizlikten ziyade kanlarını harekete getirmek için münebih gibi tesirinden istifade ederler. Fakat ban- yo akabinde vücutları | kızışmaz ve renkleri kızarmazsa faydadan ziyade zarar görürler. Soğuk su banyosun- dan sonra titreme gelirse banyodan büsbütün vazgeçmelidir. Soğuk su ile yıkanmanın mahzürlarma karşı fayda sını görmek istiyenler evvelâ mcak su ile temizlendikten sonra soğuk suya batırılmış bir süngerle vücutlarin 15- latmalıdırlar. Bu suretle soğuk suyun münebbih tesirinden istifade ederler. Türk ve Rus hamamlarının Avrupa- sel ettiği kuvvetli | aksülâmelden bir çok lüzumsuz şeylerin vücuttan çık- masına sebep olur. Böyle (sıcak ve sonra soğuk su ile yapılan banyoları dikkat ve emniyetle yapılmak şartile vücudumuz üzerinde hâsıl ettikleri hoş tesirler derimiz, çehremiz ve ren- gimiz üzerinde pek aşikâr olarak gö- rülür, Sabun ve süngerle yatakodasm- da dahi banyo yapmak mümkündür. Bu suretle hamamla yatakodası ara- smdaki hararet farkından ve banyo- dan yatakodasıma geçerken © aralık yerlerde soğuk almak tehlikesinden masun ve mahfuz bulunulur. Banyo suyuna biraz kolonya ilâve o edilirse serinletici bir tesir yapar. Ve bu o ka- dar masraflı ve lüks te sayılmaz. İlâç- k banyoların ihtiyaca ( göre bir çok türlüsü vardır. Dr SUKRU Erenköy Kız Lisesi Müdür 1 — Ağustosun yirminci lüğünden: pazar güniüinden itibaren tale be kayıt ve kabulüne başlanacaktır. 2 — Pazar, Salı, Perşem be günleri saat ondan ön yediye kadar eski talebenin kayıtları tecdit, müracaat edecek yeni talebe namzet kayıt olunacaktır. 3 — Kayıt ve tecdit kayıt için müracaat edecek talebe nin sıhhi muayeneleri yapılm ak üzere omuayyen günlerde saat onda mektepte hazır bulu nmaları lâzımdır. 4 — Yeniden kayit olünacak talebenin hüviyet cüzdanı evvelce ( bulundukları mektebin şehadetname veya tastik namesi ; beşbin beşyüz kuruşa kadar maaş alan memur ço cuklarından pansıyon kanununa tevfikan yüzde on tenzilât yapılmak için babalarının bulundukları vazife ve maaş mık tarını gösterir vesika “ onbeş kuruşluk pul lâzımdır” bera- berlerinde olarak velileri ile birlikte müracaat eylemeleri. 5 — Mektebimizin ilk kısım dördüncü ve beşinci sınıfla *rile orta ve lise sınıflarına leyli | talebe kabul olunur. İlk kıs mın leyli ücreti 200, orta ve lise smıflarınm 225 liradır. 6 — Eylül iptidasma kadar kayıtlarını tecdit ettirme- miş olan eski talebelerin yerine yeniden müracaat edenler kayıt olunacaktır. Tatil münasebetile bulundukları mahal- lerden muayyen zamanda gelemiyecek olanlar ücretlerini göndermek şartile yazı ile müracaat edebilirler. 7 — Mezuniyet, ikmal ve (kabul imtihanları Eylül ipti dasından onbirine kadar yapılacak Eylülün onbirinci günü derslere başlanacaktır. (3937) 5293 Ankara Gazi Lisesi Müdürlüğünden: 1 — Önümüzdeki ders yılında Gazi Lisesinin bütün smif ları açılacaktır. Gazi Lisesine gündüzlük ve yatılık talebe alınacaktır. Yatı karşılığı 275 liradır. Üç taksitte ödenir. Barem kanunna girmiş ve aylıkları 55 ve 55 den aşağı o- lan memur çocuklarına yüzde 1 ikisi de yatıda okuyan kar- deşlerin ikincisine yüzde 15, üçüde yatıda okuyan kardeşle rin üçüncüsüne yüzde 20 tenz ilât yapılır. 2 — Gündüzlük talebelerimiz için Devlet Demir Yolu, Cebeci, Yenişehir, Ankara istasyonlariyle mektep yanındaki istasyon arasında mektebe devam saatlerine uygun gitme gel me tren seferleri açacaktır. 3 — Birinci devre birinci sınıfta yabancı dil ingilizcedir . Öbür smıflarda ingilizce, fransızca, almanca kursları vardır. 4 — 20 Ağustos 933 de yatı ve gündüzlük talebe kaydı na başlanacaktır. (3871) 5284 Tahakküm Salona gayet iyi giyinmiş; #zimki Elindeki paketi masanm üzerine rakarak, kendi yese uzatılan i ince par- maklı, zarif e! Meliha, ii üzel bir kadındı: — Sizi bekliyordum, dedi. — Yalnız misınız? — Evet (kadın hafifçe kızardı) fa- kat Sedat nerdeyse gelir. Otuz yaşlarında görünen delikanlı Server Şarim Beydi, kanapede, Me- lihanm ta yanı başma oturdu. — Meliha, dedi, beni dinle sana © kadar çok söyliyecek şeylerim var ki. Fakat bu çok şeylerin hepsini bir cümlede hülâsa etmek kabildir: Seni seviyorum. Biliyorum ki sen bana kar- gı hissiz evlensek ne olur? Hem bu lâzım, Kararsızlı- ğın bana öyle ıstırap veriyor ki, Eğer riksiz bir adam değilim. Genç kadın: — Server, dedi, dur bakalım, o ka- dar acele etme.. Birden kapı açıldı, altı yaşlarında bir çocuk Melihaya doğru koştu ve kollarını boynuna doladı: irem ni benim biricik anne- Beyi görmedin mi? Çocuk başmı mini ve soğuk bir tavırla: — Gördüm anne, dedi. Server Bey söze karıştı: — Sana bugün yeni tayyare dim, dedi, geçen hafta getirdi ın, öyle mi7 Meliha dedi ki: — Fakat Server (Bey, siz de çok yüz veriyorsunuz. Sedat, insan hediye alır da teşekkür etmez mi7? — ederim. Çocuğun bu aşikâr soğuk tavrı kar- şısmda, Meliha Sedadı salondan gö- türmek istedi: — Haydi git, yeni tayyarenle oyna. — Hayır, canım oynamak istemi- yor. Ben senin yanından ayrılmam. Çocuk bir yastık aldı, annesinin a- yaklarınmn önüne koydu ve üzerine 0- turdu. Bütün inadı üzerindeydi. Melihanın canı sıkıldı: —Haydi git, vazifelerini yap. Ben şimdi. gelirim. Fakat çocuk bir yere kıpırdamak is temiyordu. O zaman Server Şarim a“ yağa kalktı, Melihadan müsaade iste- di ve ertesi hafta çocuk leyli mektebe yerleştirildikten sonra, geleceğini söy- ledi ve gitti. Meliha yalnız kalınca, çocuk ya” bancı bir adamın mevcudiyeti kalma- dı için, o da başka odaya . geçti, ©- yanlarına daldı. Genç kadın düşünüyordu. Üç sene- denberi duldu. İlk defa bir aşkın kıs- kaşlarını kalbine taktığını hissediyor- du. İlk kocası bir otomobil altında ka- hastahanede ölmüştü. Bu suret- le daha yirmi üç yaşmda iken dul kal mıştı, Eski kocası Numan Bey haşin izel son derece kıskanç bir adam- dı. Onunla sevişerek © evlenmişlerdi. Fakat sstırabı yavaş yavaş sükünet bulunca, Meliha tekrar çaylara, ziya- retlere gitmeğe basle başlamıştı. İste bır <1- ralarda idi ki Server Şarim ile tanış mıştı. Server kendisine musırrane kur RADYO Bugünkü proğram ISTANBUL * |. Gramofon. 1839 Fransızca dere (Müptedilere mahsus). 19 Udi Refik Talât B. vw rkadanları. 20 Baedayii Musikiye 21,9 Gramefon 22 Anadolu Ajansı, Borsa haberi ve sant ayarı VARŞOVA, hali m. 21: Orkestra konseri (teganni refakatile). 20 Gin gerine konser, 23: Dans ni v2A neşriyatı ve komser. 73: Piâk. 2420: Bi Macar İzci anmnesi | hariç memleketteki ediliyor. 24,30: Sözler. VİYANA, Si 20,20: Salabura'tan maklen ( Mozart'ın "Zan Ni opereti. 23.25: Haberler, 21,40: Cax- “MİLANO - TORİNO - FLORANSA 71: Haberler. — Plâk Müteakiben: Salzburg” tan (Zauberflöte) operasını PRAG, 488 m. 21,.Konfermns. — Senfanik konser, 23,20: Halk dana takıma: BÜKREŞ, 384. 13; Haberler, — Plâk, 14: o Plâk, 18: Romen milli havaları, 20,25: Muhtelif aletler ile par- çalar. 21: Viyana Şrammel musikisi. 21/30: meşeli sözler. 21,50: Halk musikisi, Ademi iktidar ve bel gevşegliikine karşı en müsesir deva SERVOİN haplarıdır. Deposu, İstanbalda Sirkeci- de Ali Rıza Merkez ecranesidir. Taş raya 150 kuruş posta ile gönderilir. İz- mir'de İrgat pazarmdaki, Trabzon'da Kızıltoprakta Feneryolunda merhuma Gazi Ahmet Muhtar Paşanın nefesetile meşhur üzümünün bu seneki mahsulü bilmüzayede satılacağından iştirasına ta lip olanların 13-8-933 tarihine müsadif Pazar günü sâat on dörtte mezkür köşk te hazır bulunmaları ilân olunur. (6224) yapıyor ve ziyaretlerini gittikçe sık- İaştırıyordu. Fakat küçük Sedat, o yaştaki iha- annesini elinden almak i anlamıştı. Hayır, annesini mü dafaa edecekti. O zaman erkekle ç0- cuk arasında mücadele başladı. Meliha da her ikisinin © arasında müthiş bir ıstırap çekiyordu. Oğlunu beyhude yere iknan çalıştı, Leyli mek- tebe koyacağını söyliyerek tehdit etti. Fakat çocuk o zaman öyle göz yaşla- rı döküyordü ki, Meliha korkuyor ve kuvveti dağılıyordu. ide Bir gün Meliha ve Sedat karşı kar- şıya öğle yemeklerini henüz bitirmiş- in ki kapı çalmdı, Kocasının arka» an içeriye li, a nk öp ili Tek daşlarındandı. Bittabi —Vay İrfan Beyfendi, doğrusu si- zi hiç beklemiyordum, — Nerelerden böyle? Seneler var ki kayboldunuz. — Daha dün geldim. İlk defa sizi ziyaretinize şitap ediyorum. © Artık kat'i surette İstanbula yerleşiyorum. İzmiri bıraktım. — Kaç sene oluyor değil mi? — Öyle ya.. Siz evlendikten üç ay sonra gitmiştim. — Doğru.. Sana oğlumu takdim e- deyim: Sedat Çocuk yeni gelen ziyaretçiyi alıcı bir gözle tetkik ediyordu. İrfan gocu- Za baktır — Maşallah çocuğum, gel kucağı» ma bakayım. Babasma da ne kadar benziyor. Sedat çok alâkadar oldu: — Siz babamı tanır musmız? -— Elbette. Annen onunla evlen- dikten bir kaç ay sonra İzmire gittim. Şimdiye kadar hep orada kaldım. — İzmir nasıl, güzel bir yer mi? Eh güzel ya... İzmiri bana anlatsanız a.. — Peki yavrum, sana her şeyi an- latırım. Bir daba gelirsem, sana çok hikâyelerim var. — Ama, hemen gel.. Meselâ yarn gel. ... Çocuk hemen İrfana karşı bir dost- Tak bağlayıvermişti. Eğer İrfan bir gün eve gelmezse, Sedatta © serzeniş başlardı: — Anne, İrfan Bey — bugün meye par Geldiği gün de İrfan Bey apartı- man aradığından bahsedince, Sedat hemen atıldı: — Neye bizimle beraber oturmu yorsun. Evimiz ne iyi otururuz, sen babam gibi olurdun. İrfanın boynuna dolanmış, İsrar'e- derdi. Meliha sapsarı Serveri düşünürdü. | Aşkımı feda mı edecek? İrfan genç kadının. eki mü cadeleyi bilmediği için, hanın e- ilini tati —Bak Meliha, Sedat ne diyor, ra- İm, li yeti ile tahakkümüne devam ediyor. i du. ALTIN MEKİK Kumaşlarında Yüzde 10 50 Tenzilât Fırsattan istifade ediniz YerliMallar Pazarı Beyoğlu şubesinde (63031 ii | grlilliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. imam a ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye içim Hariç için iş LK | LK | 3 aylığı — i— Bi 710 u— 2 » u— 3— Gelen evrak geri verilmaz.— Müddeti geçen nüshalar 10 kuruştur.— Gazete ve matbaaya mit işler için müdiriyete mü. racaat edilir, temiz ilânların mes'e İiyetini kabul etmez, A BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy askeri rasat merkezinden ve- rilen malâmata göre bugün hava açık ve imi izkamenlardam bat rüzgâr devam İİ 8-013 telkinde haya kzriki 72 çek eiredir. Em fazla hararet 28, on ax ha-