Bize bir Rejisör lâzım Şu sırada Almanya tıpkı eşyası me- zada çıkarılmış bir ev manzarası arzetmektedir. Bilhassa Yahudi ski ne alanlarım Yahudi düşmeler yü- zünden yurtları terkederek başka memleketlerde çalışmaya mecbur ol- maktadırlar. Bu mecburi muhaceret osnasmda bir çok Alman âlimleri na- sıl Üniversiteye getiriliyorsa hususi teşebbüslerimizde ve işlerimizde biz de bulunmıyan unsurları bunlar âra- sından seçmek çok hayırlı olur. Bu a- damlardan çok şey öğrenir ve gözü- müzü açarsak bir daha başkalarına muhtaç olmayız. Busırada Alman film sanaylinden a çıkta kalmış yüzlerce me vazıi, rejisör gibi film ve sahne sanatkârla- rından bir ikisini memlekete getirirsek büyük istifade ederiz, Hele sinemacı» liktn fazla gurura kapılıp: — Bizim başkalarına ihtiyacımız yok! Demek gülünç olur. Bugün Fran | sa bile Almanların bu husustaki te veffüklerini itiraf etmektedir. Kucak dolusu para, aylarca emek sarfederek muvaffak olmamış şeyler ortaya Çı karmak hem sermayeyi, hem de sana ti nevmit etmektedir. Bu esnada memlekete bir iki Alman rejisör gö- tirme: gil hayel ya HEM Dice öle caktır kanaatindeyiz. Holyvoot'ta büyük bir grev Hollywood'da patlıyan büyük bir grev geçen hafta oradaki bütün çalış- ma hayatını kötürüm etmiştir. Grev, film yapanlarla ses amelesi liderleri arasındaki görüşmenin akim kalması üzerine başlamış ve büyük bir ittisa peyda etmiştir. Filvaki ses mütehassıs ları evvelâ greve başlamış ve arkadan 30 bin amele greve iştirak etmiştir. Eğer grev daha fazla devam ederse sinema yıldızlarmın o aylıkları da 6 müddet zarfında verilmiyecektir. Söylendiğine nazaran © meselenin halli için Reisicümhur Roosevelt'in hakemliğine müracaat olunacaktır, Sinemanın başka Tarafları Maurice Toureur anlatıyor: — Sinemalar yüzünden hâdiseler ve kazalar oluyor mu, diye soruyor- sunuz. Çook! Hatıralarımın arasında ızdırapâver olanlar kadar komikleri de var, Mary Pickford'un cidden daha gü- e güzel oynadığı bir film- geminin üç çeyrek zaman içinde batması için yapacak daha başka bir şey kalmamıştı. Bir ucunda sahneyi almak için bir öperatör, öbür ucunda da mukabil sahneyi almeğ: için başka bir opera- tör bulunuyordu. Filmi çevirmeğe baş Amerikada Roman scandal ismile çev- rilecek bir filme iştirak etmek üzere çakırılmış olan yedi en güzel Ameri- kalı kız. Bu kızların her biri fotoğraf- lara, ressamlara, heykeltraşlara mo- dellik etmektedirler. Eski Başvekil 24 senelik farkı mukayese ediyor M. Herriot dün camileri, şehri, Yerli | İ beraber çalışacakları genç Türk eleman- mallar sergisini ve Boğazı gezdi (Başı 1 inci sahifede) M. Herriot çok neşeli idi; yiyor, içi yor, anlatıyordu. Yemek listesinin zenginliğini ihmal etmemek lâzm- dır; M. Herriot Lyonludı bir ye- mek listesinin kıymetini hiç bir Fran- sız bir Lyonlu kadar takdir edemez. M. Herriot ve Lâtin harfleri M. Herriot yalnız tanınmış bir hü- kümet adamı, bir politikacı değil, ay- ni zamanda sanşt ve edebiyat ölemin- de çok maruf bir mütefekkirdir. Yaz- dığı eserler, bilhassa “Bethoven” hak kımdaki eseri beynelmilel bir şöhrete i ziynfette bahis lâtin harfierine intikal etmiş, M. Herriot Türkiyenin lâtin harfleri- isabeti hakkında ilmi iştir. Bir bu- çuk saat süren ve â bir konferans şeklini alan bu beliğ sözler ziyafet sof rafında dakikaları ve saatleri umuttur. muştur. M. Herriot demiştir ki: «.- Medeniyet camiasma girmek is tiyen milletler lâtin harflerini kabul iyacından £ kurtulmazlar; pie kiye'de lâtin harflerinin kabulü tin harfletiTürkiyeyi garba biraz daha yaklaştırmış ve garp devletleri ile o- İan münasebatını bir kat daha kolay- laştırmıştır. Ben buzün bir Türk zetesini açmca içinde kendi adımı g rüyorum, Radikal Sosyalist kelimele- rini görüyor ve okuyorum. Bunlar bende o anlamadığım gazetenin mea sup old: Ç'u millete karşı bir alâka w yandırıyor.. Bu vadide yapılan ıslaha- Un ehemmiyetini unutmamalıdır. M. Herriot'nun dünkü gezintileri - M. Herriot dün sabah evvelki ak- şam geç yatmış olmasına rağinen er- ken kallemış, kahvaltısı aldıktan son ra vali Muhittin Beyin tahsis ettiği o- tomobille şehirde bir gezinti yapmış Ayasofya camiini, Sultanahmet mey- danını, Sultan Selim câmiini : gezmiş- tir. Bu gezintide M. Herriot'ya seya- hatinde refakat etmekte olan âyan ve mebuslar ile Radikal sosyalist par- tisine mensup madamlar da bulun- muşlardır. Ayasofya camiinde çıkarmakla “meşgul olan Pr. Vittem de kendine izahat vermiş- tir M. Herriot bu gezintileri esmasın- da Türk tarihi hakkında vukuf ve i- hatasmı da isbat etmiştir. Zaten sac bık Fransız başvekilinin en bariz va- sıflarından biri de her ilim ve fen şu- besinden vukufla bahsedebilmesidir. camline / geldiği za- man M. e demiştir kit tarihi ehemmiyeti vardır. İkinci Sultan em devlet işlerinin iyi gitmedi iii anl ere e nicerileri burada li mozayikleri de Et Meydanında idam etmiştir.” Yılanlı sütun önüne gelince de: — “Bu sütun Rumlardan kalma ve dünyanm en eski bir âbidesidir. Rum lar İranilerle harp ettikten sonra bu sütunu yapmışlar, üzerine, kumandan larm isimlerini Fakketmişlerdir. Sütun bilâhara Bizansa nakledilmiş ve tih Sultan Mehmet onu İstanbulda alı. koymuştur.” demiştir. M. Herriot Sultan Selimdeki moza- yikleri çok beğenmiştir. Harem ve M. Herriot M. Herriot 1909 da 31 mart vaka- sını müteakıp Hareket ordusu burada bulunduğu zaman İstanbula gelini O zamandan beri 24 sene geçmiş M. Herriot dün şehir dahilinde gezer- ken fesli erkekleri peçeli kadınları ha tırlamış, ve bütün bunların ortadan kalkmış olmasına hayret etmiştir. N Herriot bu gezintiden sonra Sirkeciye gelmiştir. orada hazır bulunan muş ile Tarabyadaki Fransız sefareti ko- Bağına gitmiş ve Maslahatgüzar M. Barbier'nin verdiği hususi yeme- ğinde hazır bulunmustur. Yemekte s8 faret erkânile refakatindeki | zevat, Numan Rifat ve Şevket Fuat Beyler hazır bulunmuşlardır. M. Herriot öğ- leden sonra Tarabyada istirahat ot- miştir, bugün şehirde tenezzühler ya- pacak, akşamı Sofyaya hareket ode- dektir. M. Herriot sergide M. Herriot dün akşam sant beş bu- çukta yerli mallar sergisini ziyaret ot- miştir. M. Herriat Nazmi Nuri Bevin delâletile bütün pavyonlarr gezmiş, gördüğü terakki eserlerinden çok mü- tehassis olmuştur. Muhterem misafiri» miz, Nazmi Nuri Beye hitabe: — Bunlar, hep yeni. leri.. Şayanı tebrikai: Sergiden ayrılırken gene Nazmi Nu ri Beye: — Lyon sergisine de gelin.. Bu gü- zel mallarınızı orada da teşi Ben size çok kolaylık gösteririm. Tav siyesinde bulunan M. Herriot Galata- saraydan ayrılırken kapınm önünde toplanan halk tarafından şiddetle al. kaşlanmıştır. M. Herriot ile gelen Mm Brault M. Herriot ile ikte şehrimize iş olan Radikal Sosyalist partisi i İt, şehrimizde bilhassa Türk kadınlığı ile alâkadar olmaktadır. Mm. Brault dün Perapalas otelinde bizi kabul ederek dedi ki: — Burada bilhassa Türk kadınlığınn geçirdiği inkılâbı tetkik oEetmek istiyo. ruz, Duyduk ki hurzda Türk suffraget. Türk karimları vesnyetten iğ di- i İ gin şimdiden 100'den fazla Stüdyolardan birinde revü kızlarından bir grap ıyacağımız zaman, su kapağı açıldı. Bu suretle içeriye basan su gemiyi fil miçevirmek için bize lâzım olan kırk beş dakikada batırabilirdi. Nasıl ol- du, bilmiyoruz. Bu kırk beş dakika iki dakikaya indi. İki dakika sonra il operatörler hepsi n son suya batan di reğin üstündeki üçüncü operatördü. Bereket versin bizi sudan alacak o- lan kayık ve motorlar hazırdı, hepi- mizi sağ salim kurtardı, fakat bu kur tarış vaktinden çok evvel oldu. Bir başka zaman da işler başka türlü oldu. bu defa operatörümüz as len Hollandalı, Fransızçayı gayet iyi bilen iyi bir delikanlı idi. İsmi John Vanden Brock idi. Beraber hayli ça- lışmıştık.. Arkadaşları kendisini çok İ sever ve takdir ederlerdi. içi Miner John kayalığın git kısmın. da ancak kendisinin sığacağı kadar bir yer bulmuş ve makinesini de ora- ya yerleştirmişti. Ayaklarında iri ka- uçuk çizmeler vardı. Bu suretle ayak larmı wlanmaktan muhafaza ediyor- du. Mütemadiyen dalğalar film çevir meği güçleştiriyordu. Ben de endişe içindeydim. Bir kaç defa bulunduğu yerden yukarı çıkmasını ve deniz sü- | | künet bulunca filme başlıyabileceği- izi söyledim. Gülerek, cici çizmelerinin bozul- masndan mı korktuğumu sordu. Fa- kat ben endişe içindeydim, kendisine bir kere daha yukarı çıkmasını ihtar ettim. Demeğe kalmadı, kuvvetli bir dalga geldi, makinesini de, kendisini denizin içine aldı. Biz bu manza- ra karşımda dehşet içinde kalmıştık. John: “Yüzmesini bilmesem bile, i bi kalıtım ya.” Demişti. Suya düşünce meşhur iri çizmele- ri, içi su dolunca ağırlaştı ve zavallı operatörü derhal aşağıya çekti. Ne zaman sonra cesedini bulduk. Onun yerine bugün sahne vâzri olan Rene Gissart'ı operatör olarak almıştık. Bir gün de Büyük Okyanus filosu amiral kumandanı stüdyolarımızı zi- | yarete gelmişti. Kendisine ber türlü izalftı verdik. Amiral stüdyoları do- laşırken yolunu şaşırmış. Ancak kırk beş dakikada kapınm yolunu bulmuş. Halbuki en yeni bir figüran iki daki- kada bulabilirdi.. Öğrendik ki, ami- ral mevkiini, izzeti nefsini düşüne- rek kimseden yolu sormamış ve ken- di kendine bu stüdyo denilen lâbire- netten çıkmak istemiş. Ankara Üniversitesi de açılacak (Başı 1 inci sahifede) Kadrolar Eylökün ilk haftasında Üniversitenin ecnebi ve Türk bütün profesörleri umu- mi bir toplantı yapacaklardır. Bu toplan- tıda kadro tamamlanacak, yeni muavin- ler intihap olunacak ve ecnehi hocalar ları seçeceklerdir. Profesör muavinliği i- müracaat vardır, Muavinleri ecnebi hocalar s0;6- el icin bu müracaatların tetkiki ey- lüle bırakılmıştır. Eczacı ve dişçi mek- tebi kadroları cumartesi sünü kat'i şek- Tini alacaktır. i kadrosu tamamlan» inklâb kürsüsünü malüm üzere Maarif Vekili Dr. Reşit Galip B. deruhte etmiştir. Umumi Türk terihi kürsüsünde T. T. T. Cemiyeti a- zasından M. Şemsettin, Hikmet, Sadri Maksudi, Yusuf Akcura Beyler ders ve- receklerdir, Bu kürsülerin kollarmda henüz intihap hakla verilmemiştir. Fakat biz hu halkı alacağız. Buna doğru altıl- mış adımlar vardır. Meselâ OM. Herriot kabinesine Mnı. Marcelle Kamerbach'ı M. Da- ladier'de Mel. Melle'yi M. Paul Bon- dı Fransız kadınları istikbalden emin dirler haklarımı alacaklardır. M. Herriot ile se gelen diğer M. Edonard Herriot ile birlikte gebe rimize gelen zevat şunlardır: Ayandan M. Serlin, mebus M. Yu- Ben, sefirlerden M. Marcel Ray, sa- bık nazırlardan mebus M. Emil Borel, mebus M. Tany Revillon, mebus M. M. Herard, Mm. Borel, Mm. Brunschmi, Min. Marten, Mim. Brat. Bu zevattan bazıları Sofyadan Pa- rise döneceklerdir. Sofya kongresinde neler görüşülecek? SOFYA, 9 — İki üç senede bir defa, Avrupanın mültelif şehirlerinde toplar garların rica ve iltiması üzerine bu sone de Sofynda içtima ediyor. Kongre da- vetini Bulgar radikal fırkası reisi M. Kos tukof ile demokrat fırkası lideri sabık böşvekil M. Liyapcef yapmaktadırlar. Radikal fırkalar kongresi ayın an iki- sinde toplanacak vö üç rün sürecektir. Ruznamede şu meseleler vardır: Cihan iktisat buhranı karşısmda radikal ve ben- zeri fırkaların vaziyeti; beynelmilel mü- badele, işsiz amele meselesi, gümrük du- varları, radikal ve benzeri fırkaların mes lek ve vaziyetleri, Kongre ayın on beşinde bitecek, ve murahhaslar o aksam Varnaya götürü- leceklerdir. Gerek kongre heyeti, gerek Bulgarlar, Türkiye C, H. Fırkası da kongreye iştirakini ısrarla irca etmişlerdir. Halk fırkası bunun üzerine iki müsahit mmurah- has göndermeğe karar vermiştir. Murahhaslar cuma günü Sofyada bu- Vunacaklardır. yirmi ietimaları Sofya fen ymm ve son Tariki a Sofya ci bir dağda, tarihi kaymeti olun Rila | ya Yüksek Mektebi 5 Sİ miş, Mükrimin Halil, Akdes Nimet, Enver Ziya, Nizamettin Âli, Hilmi Ziya, Ziya- iin Fabri, Ahmet ALP Beyler. çalşe- Hlasıların meşguliyeti Tıp ve Hukuk fakültesi hocalarının bariçle alâkaları asgari bir hadde inecek, muayenehahe ve yazıhaneleri kapanacak tır. Profesörler ancak mühim konsültas- yonlarda, büyük hukuki meselelerde an- cak hariçte çalışabileceklerdir. Ecnebi profesörler ise eser yazmakla meşgul olacaklardır. Yeni teşkilitta eczacı mektebinde müs tekil olarak yalnız iki ders kalmaktadır. Bunlardan birini mektep müdürü Akif B. okutacak ve ikinci ders olan ispençi- yari tep için bir ecnebi profesör getiri- İecektir. Eczacı mektebi talebesi diğer derslerinin Tıp ve Fen fakültelerinde P. C.'M sınıfında takip edeceklerdir. © uk falciltesinde yeni bir ders ih- das edilmiştir. Bu hukuk başlangıcı ve felsefesi dersidir. Bu derse muallim ola- rak Mehmet Ferit B. tayin edilmiştir. Mehmet Ferit B, Almanyada Göttingen Üniversitesinden Hukuk doktoru olarak mezun tur, Üniversiteye girmek ik in se bekalee yası vermemiş olanlar'için geceleri muma mahsus serbest iri ihdas e İecektir. Universite sslahaş komitesi ey- m sonunda işlerini bitirerek dağılacak- Afyanistana gidecek olan eski Tıp fa- kültesi müderrislerinden Hasan Reşat Beye dün Üniversiteden bir sertifika verilmişti Bekir ağa bö le yapılmakta olan griye 15 teşiimiereeldi tesellüm € ya müderrislik Haber aldığımıza göre yeni kadroda vazife alamıyan mülga Darülfünun ho- calarmdan fazla hizmeti görülenlere fahri müderrislik unvanı verilecektir. Kimlere bu unvanm verilmesi lâzım gel- diği hakkında tetkikat yapılmaktadır. Ankara üniversitesi İstanbul Üniversitesinde ıslahat bittik- ten vo tam ua faaliyete geçtikten sonra, Üniversite eri başlıyacaktır. Maarif müsteşarı Avni B. dün hu hususta demiştir kir — Pek uzak olmıyan bir zamanda An- karada da bir Üniversite açılacaktır. 15 milyon nüfuslu bir memlekette birkaç Universite olması tabidir. Yeni açılacak Üniversite için lâzım gelen şartların ta hakkuku elzemdir.” Tercümei haller Üniversiteye yeni alınan unsurlarm ter cümei hallerini neşre devam ediyoruz: Tahsin Rüştü Bey “Kimya - Lyon laleler? Istabul Darülfünununda ik. mal ettikten sonra Lyon Ünimerileine giderek orada umumi kimya sertifikası Bı almış, bilâhare profesör Grignardm yanmda çalışarak organo magnesionne mürekkebatınm bünyesi hakkımda bir tez hazırlayarak Doktorasını yapmıştır. Haldan Nüzhet Bey (Sinai kimya - Lyon Üniversitesinde) Fransanın Lyon çoheldeki sinai kira- e le gir Şeytan rolünde Yahudi artist Almanyada bütün Yahudi artistle- rin işten çıkarıldığı ve bir tek Yahudi aklörün sahnelerde görünmediği ma- lümdur. Buha rağmen meşhur Faust piyesinde Mefirto yani şeytan rolünü yapan ve Yahudi ırkından olan Gra- pach ismindeki artistin hâlâ rolünden çıkarılmamış olması nazarıdikkati celbetmiş. Ve sebebini Hitler'den sor. dukları zaman: — Şeytan rolünde bir Yakudiyi gör mek pek hoşuma gidiyor. . demiş. Zaiflemek için Maurice le Bell isminde bir dekter sıhhati ihlâl etmec in zayıflamak için yeni bir usül bulmuştur. Bu usâl nar İ suyu içmektir. (Hollyvood'ta bir Alman artisti daha: Dorothea Wieck (bu artist Mektepli kızlar filmindeki güzel muallime ro- lünü yapmıştır) * Alber Prejan, Berlinde bir film çevirmek üzere Paristen hareket et- miştir. * (İki arkadaş) filmini Alman re- jsörü (Şmit) in idaresinde çevirecek artistler arasmda Dranem ve Flovelle vardır. * Pariste Gustav Frölich'in Anna çevirdiği | (Gülümseyiniz!) Siğii gösterilecektir, * Efganistanmşistiklâl bayramı gü- nü Kâbilde ilk. sesi sinema salonu kü « şat edilmiştir. * Hitlercilerin kara listesinde cine ma artistlerinden Pola * Bahriye zabiti Ven Boulavitz is- minde birisi bir bahriye filminde fen müşaviri olmuştur. * Afa şirketi (Güneş doğuyor!) isminde bir operet filmi çevirecektir. * Emil Yanings yeni çevireceği F. pay filminde Paula Wessely ile birlik: te oynıyacaktır. * Hasta olan Douglas'ın oğlü yeri- ne onun çe filmlerde moşhur Amerikalı artist Fröderic March oynu yacaktır. * Sacha Şirketinin artistleri © eğer Hitlerci Alman artisti © Riemann'n konturatı feshedilmezse grev © yapa- caklarmı bildirmişlerdir. * İngilterede donanmanın iştirakile bir film çevrilmektedir. * Kral İbnissüut Hicazda tabii man zaralar ve sairenin filmi alınmasma müsaade etmiştir. * 1933 - 1934 te Holündaya 25 Fran #z filmi girecektir. * Holândada şimdi yirmi sözlü film çevrilmektedir. 35 tanesi zırlanı- yor, * Bombayda Hint £ şarkılarile bir film çevrilmektedir. * (Bin bir gece) den alınmış bir mevzu üzerine Afzul isminde Hintçe bir film çevrilmektedir. * Ceneral Balbonun hava seferinin! filmi yapılmaktadı klarm yaptığı bir istatis- öğe göre Rusyada 27570 halk sinema- sı vardır. * Tamamile iyileşen Brigitte Helm tekrar işine başlamıştır. Şimdi Ufa'- nın “Elveda, güzel günler,, ismindeki filmini çevirmektedir. Bu filmin fran- ızca versiyonunda şu © artistler var- dır: Brigitte Helm, Jean Gabin, Henry Bose, Carette, Thomy Bourdelle, Lu- cien Dayle, Vibert. İtalyan tayyareciler mem- İSEBİİEKiEE kavuşacaklar (Başı 1 inci sahifede) tesi sahah ve Saint - Vincent Gİ rık'ın şimali, Baleares adaları ve Bonifa- io boğazı yolile gidebilecektir. Babo, Codon ile Rossi'nin uçuşlarını takdir etti. Italyan tayyarecileri Fransız ları Nevyork'ta görmüşlerdi. Balbo, ba in bir İtalyan tayyarecisi ile uç- mak isteseydi, teşebbüsü fazla cesurane bulduğu için müsande etmemiş olacağı nı söylemiştir. lstikbaldeki düşünceleri hakkındaki suale jeneral su cevahı vermiştir: Hava âleminde insan çok uzak ve çok ik cabek görmelidi Bugün biten seya- arın için es olucaktır. Daha iyisini yapmamız rai Jeneral, Açores istasyonunun. tanzim. di emmeli e irem ve demiştir ki: — Açores adaları beynelmilel çok şa- yam dikkat bir istasyon olabilir. Şu şart- İn ki, bir tek millete hava hattı imtiyazı si fakat her millete verilmeli. a Sauaglin'nın uğradığı kazanın ai sebepleri, bu deniz istas- yonunun tertibatının eksik olmasından- dır. İcneral hu hususta demiştir ki? — Bu ağır deniz tayyarelerini kullan- mak saka değildir. Açöres'lere birkaç kilometrelik sakin suyu olan bir istasyon lâzımdır. Filonun kazaya uğrıyan tayyarelerin- den birisinin sakatlığının ehemmiyetsiz olduğu öğrenilmiştir. Bu şimdiden ta- mir edilmiş bulunmaktadır. Yeni bir rekor PARİS, 10 A.A. — Ulntransigant ya zıyor: Emirlerinde «Kanarya kuşu» is- mini taşıyan tayyare olan Jean Assolant ile Rene Lefevre, bugünkü hava şeraiti. içinde, Calais ile ez yolu ü 8,062 kilometrelik düz hat üzerindeki dünya rekorumu kırmak üzere hareket edemi; yeceklerdir. İki tayyareci Oran - Hindi Çini yolu üzerinde uçmak üzere müsagfle istemiş- lerdir. Ve teşrinievvelde ayın 14 ünde bu yola çıkacaklarını ümit ediyorlar. Hava nezaretinin 31-12-933 den evvel beynelmilel hava federasyonunca tesbit edilmiş olan uzun uçuş rekorunu kıra cak Fransız tayyarecilerine vereceği bir milyonluk mükâfat, tayyareciler muvaf- fak olurlarsa verilecektir. Bir kaza daha LİZBON, 9 A.A; — Halk ve Fransız alaşesi tarafından selimlanarak Codos ile Rossi'den haber soran jeneral Balbo- mülâzım Sguagelga'nın ölümünü ha- ber alınca bir en bayeran geçir. Deniz len birisinin Lizbona iner ie kanada sakatlanmış; tamir edilmek üzere deniz tayyare merkezine çekilmiş» tir, ————— —————— İl) larak mühendis kimyager diplomasını al- m Tahsilini ilemal ettikten sonra bir se- emk ec Fransanın selâmı LIZBON, 10 A.A. — Dün Italya filo su geldiği vakit Fransız hava ataşesi je meral Balboyu Fransız hava nazırı namı. na selâmlamıştır. Milli temsil Akademisi (Başı 1 inci sahifede) ve hayranlık duyguları uyandırdı. A- kademinin talimatı, müfredat prog- ramları ve teşkilâ larını beraber getirdim. Bunların Ge si akademimizin bütün teferrüatını en ince noktalarma kadar tesbit etmekte dir. Şimdi Vekil Beyefendiyi gös kendilerine seyakatimin neticelerini arzedeceğim. — Viyana gazetelerinde gördük ki, Viyanada Burg tiyatrosunda bu kış bir eseriniz temsil edilecekmiş, Bu hu- susta malümat verir misiniz? — Bilmem, bu esere benim mi de- melidir? Size yazılışını anlatayım: Bundan bir buçuk sene kadar evvel Reşit Galip Bey bana bir gün demişti ki: “Dünyada yeni bir şey yoktur der ler, bak; Kubilây zamanımda Türkler Çinde bazı kültür - Biyesleri yapmış - İsr.” ve bu iş için etüt etmekte olduk- ları bir eseri bana gösterdiler. Bu tek nikte bir eser yazmağa teşvik ve yar. dım ettiler. Kuttaşı adile bu parça Halkevinde bundan iki üç ay evvel temsil edilmişti. Viyanada tiyatro ve sanat âlemine mensup zevatın bulun- dukları bir ziyafette benden milli ti- yatrolara ait izajıat istediler, Kendi. lerine bazı eserlerimiz nu da naklettim, Tiyatro davası etra- fmda beynelmilel bir şöhret sahibi o- lan ve 30 - 40 ciltten fazla eser yaz- mış bulunan Profesör Joseph Gregor benden bu mevzuu tekrar anlatmamı rica etti. Anlattım. Ertesi gün beni da vet etti. Ve eseri okuduk. Bunun üze- rine bu sene bu eserin ecnebi eserler Ciclus'una dahil edilmesine ve Vi; na devlet tiyatrosunda oynatılmasma müsaademi rica etti. Ertesi gün bü- tün Viyana gazeteleri bunu haber ver« diler. Ben tabii şeflerim müsaade et- tikleri takdirde bu teklifi kabul ede- ceğimi söyledim. İtalyada isa profe * sörden tekrar bir mektup aldım. Bu mektubunda eseri süratle gönderme- mi ve kânşnuevvel içinde oynatmak istediğini ve muvaffak olacağına ka- tiyen emin olduğunu bildiriyor. Genç muharrirlerimizin milli mevzularımı- zın üzerine yazacakları canlı ve ori- jinal eserlerde daha büyük muvaffa-