ği sinde bu kadar güzel eserler alkış- | lanmamıştı. o Sahneye (Okonan bütün piyeslerin mevzularında bir Büyük adamlar | Ata sözleri | Corneille Ata dost gibi d re | ; lek işman yis asalet ve necabet göze çarpıyordu . bi :. 16-6-1684 Duha vağken ona “İüyilk Corne- Atla yola giden eşeğin vay halk : i Daha » dak Pierre Cörneille 1606 da Rou- ille,, diyorlardı. e Ni en'de doğdu. Evvelâ rahipler ©- na ilk tahsili verdiler. Tahsilini bi- tirince avukatlığa — teşebbüs etti. Fakat kendisinde bu masleğe karşı bir istidat göremiyordu. Bunun ü- zerine avukatlıktan vaz geçti ve tiyatro piyesleri yazmağa başladı. İlk yazdığı bir kaç komedi halkın hoşuna gitti. O da bu muvaffaki- yetten cesaret alarak, Rouen'den Parise geldi. O sırada Fransanın sel olmuştu. Şair bundan sonra üç dram ve bir komedi daha yazdı. nım bu yegâne şairine hürmet ve muhabbetinin delilini göstermek istedi, ve ona ölüncüye kadar se- falet yüzü görmemesi için senelik bir maaş tahsis etti. Fakat Corne- ille halkın kendisine gösterdiği te- veccühten daha mütehassis oluyor- du. Kendi piyesini seyir için bazı Parisin en nüfuzlu adamı on ü. | Bunların hepsi Fransız edebiyatı. | akşamlar tiyatroya gelse, tanılır, güncü Loni'nin Başvekil tayin ot. | 9m lerindendir. Artık her | tanılmaz ismi bütün seyirciler ara- tiği Richlieu idi.Ricblieu'nün edebi selda dölüşirdz. Poeneler ve büzük yata merakı vardı. Onun için Cor- rütbede Sinyorlar kendisini selâm- neille'e hayli iltifatlar gösterdi. Fa ç lardı. Hat kat Corneille müdaheneden ve sırf lamak yek ir. ii hoşa gitmek için el etek öpmekten tâ devam a sahnedi hoşlanmıyan bir adamdı. Hattâ pe durmasına bile sebebiyet Başvekilin yazdığı bazı komedile- ri kendisine gösterdikleri zaman, bu piyeslerin pek o kadar beğeni- lecek şeyler olmadığını söyledi. Bu bir hakikatti. Fakat Richlieu kızmıştı. Hattâ şaire hakarette bi- le bulundu. n Biraz sonra, yeni 1635 te Corne- ille mevzuunu bir İspanyol şairin- den alarak Cid isminde bir dram yazdı ve sahneye koydu. Bütün Fransa bu dram'karşısında vecdü- bayret içinde kaldı. Fakat şairin muvaffakiyetine haset edenler de Adi ve bayağı tenkitlerden çekin- Habeşi zade nasıl beyaz oldu, Fakat bütün bu şerefli günlerin sonu acı oldu. Cornielle'in zekâsı son senelerde zafa uğramıştı. On- dan hiç beklenilmiyen bazı piyes- ler yazdı. Herkes inkisara uğradı. Bittabi düşmanları da fırsattan a- zami istifade ettiler. Artık ondan Corneille derin bir kedere düştü. Kral bile senelik tahsisatmı kesmiş ti. Nihayet zavallı Cid şairi “ki pi- Kral on dürdüncü Louis Fransa | i i hâlâ oynanır,, arkadaşların. z k iz iy me? sonra nasıl karardı? ia ilyas öğle 0» | Bu resmin altına ince bir yy yapıştırdıktan sonra parçaları kesi- Cihanda yar ol, bar a Coracille'in şöhreti bütün Fransa- kes Corneille'ir harikulâde takdir | bir çok rakiplerinin O nankörlüğü | niz. Ve birbirine benzeyen lere göre iki taraflı yapıştırınız. Delik- ler hazinelerin ana ya yayılmıştı. “Cid gibi güzel... a- | ediyorlardı. karşısında tedricen sönmeğe baş. | Ze gösterilen yerleri ipli bağlayınız. Bu suretle vücede gelecek filin Caba merlin çaki ol ğızdan ağıza dolaşan bir darbrme- O zamana kadar Fransız sahne! ladı ve 1684 te öldü. ayakları, hortumu ve kuy ruğu müteharrik olacaktır. Givisiz tahtayı yel alır. Türk istiklâl ve hakimi- yetinin imza edildiği gü ... se Bugünkü bayramımız hararetle tes'it edilecektir (Başı 1 inci sahifede) kamağa dalya Ene vi ve Çankayada par “layan güneş, Türke gidilecek Yolu gösteriyordu. Bu güneş, etrafındaki peyk'lerle memleketin her tarafını biribirine bağlamak kudretini gösterdi gün geldi ki, vatan Ankaraya topla- parali tek bir kalp gibi çarşmağa baş ir. Dünya az zamanda şunu kanaat in mecbur ve bir etirmeğe oldur g — Türk inkâr edilemez.. Türkiye parçalanamaz! Zaten görüyorlardı: “Sevr” de ale- yapılan oOkâse yer yer lâcele çatlamı başlamıştı. Devlet- ler, edilen Mustafa Ke malin devleti ile (o anlaşmaktan başka çare olmadığını gördüler. Fran sa, dost elini uzatarak, Adanadan çe- kildi. İtalya, onu takip etti. Yunanlı lar harp meydanında le başba- şa kaldılar. İki kere İnönünde, bir ke- re Sakaryada son defa Dumlupınarda onlarla karşılaştık.. Asırlardan beri, Türke hep hezimet marşı çaldıran ta- Min kolu artık kat'i olarak bükülmüş- tü. Akdeniz kıyılarına bir hamlede in- dik ve İzmirin Kadifekalesine çeki- len Türk bayrağı tarihlerin seyrini değiştirdi. En büyük Avrupa devletinin kabi- nesi, siyasetinin iflâsı karşısında te- ker meker devrildi ve onun şiimarık çocuğu olan bir kral, tacını tahtını bi- rakarak perişan bir halde yabancı memleketlere kaçtı. En büyük Türkün ve onun kahra- man arkadaşlarının Türke kazandır- dıkları bu şanlı zaferin mes'ut netice leri artık biribirini takip etmeğe Vaş- Jamıştı. Ecnebi devletlerin İstanbuldaki fevkalâde mümessilleri garp ordula- rı kumandan: İsmet P: le Mudan- yada karşılaştılar. Burada, muhase- mata nihayet veren bir mütareke im- zaladık. Mütarekeyi, sullı müzakere- «ri takip etti, Fakat bu müzakereler, uzun sürdü. Birkaç kereler inkıta tehlikesi bile baş gösterdi. İsmet Paşanm Lau- sanne'da, giriştiği bu yeni mücadele, cephedeki mücadelelerinden daha az çetin olmadı. Müttefik devletler mü- messilleri, idealist, yüksek milliyetçi bir hükümet adamile karşılaştıklarını pek geç ve pek güç anladılar. Osmanlı imperatorluğu devrine ait pezarlık siyasetinin o imperatorlukla beraber tarihe gömüldüğünü İsmet vaşa, kâh yumuşak, kâh acı, kendile - rine anlatıncaya kadar epeyet :a' met çekti, Nihayet uyuşmak (kabil oldu. Lausanne'da ün siyasi, sislsadi, mali, askeri, idari, hukuki, ve adli hak larını tamamen tanıdılar. İtibari ye” rinde, hakkmdan ve kuvvetinden min, kendisine hürmet ettirir bir dev. “let olarak yeniden dünya yüzüne çık- &k. > De Pa ci ran eleği Türk milletinin olduğu kadar bu zafe ri teminde hem kılıcı, hem kalemi, hem siyaseti ile âmil olan Başvekil İsmet Paşa için de ebedi yüzaklığı d lr, Büyük Gaziden aldığı ilham hızile hareket eden Garp cephesi kumanda- nu ve Lausanne fatihi İsmet Pasa, bu yüzaklığını bir şeref halesi munda taşıyarak Lausanne'dan döndü ğü günden beri Türk milletinin ebedi şökranma hak kazanmıştır. na ve salâhiyetlerine malik bir devlet olarak beynelmilel siyaset âlemine ka yıştık, Türkiyede cümhuriyet idarssinin te sisinden beri, Lausanne ahitpamesiniz bahşettiği salâhiyetlere istinat ede- rek dünyayı hayrete - düşüren eserler vücude getirdik. p Adli, hukuki, mali, iktısadi ve #i- yasi sahalarda, birkaç sera sığanys- cak büyük inkılâplar yaptık. Din ile dünya işlerini ayırdık ve bir medeni kanun vücude getirerek, aile münasebatımızı, asrın temayülle- rine uygun bir şekle koyduk. Kanunlarımızın çoğunu Ya yani” den yaptık, yahut esaslarında ekem- miyetli tadilât vücude getirdik. Mah kemelerimizi duruşmaları en seri 4€- kilde intaç edecek vesaitle teşbiz © meğe muvaffak olduk. Bir çok yerlerde yeniden münferit hakimler tesis edildi. Adaletin en #9- ln şekilde tevzii tahtı temine adımdır. Kabutaj hakkı devlete geçtikten 500 1s, bayrağımızı uzak sahillerde dal- galandırmak imkânı hâsıl oldu. Deniz ve liman muamelâtmi:zı tan- zim ettik, Gümrüklerimizde eherm:- yetli ıslahat vücude getirdik ve bütçe mizin başlıca gelir memba: olan güm tatbik yesinde düny: n kapılarak düşmek ii 1€n paramızı sabit bir de tutmağa muvaffak ii İthalât ve ihracat müvazenemizi tanzim ederek ihracatımızı mürki olabildiği kadar arttırmak ve ithalâ- tımızi asgari hadde indirmek için hiç bir tedbiri almaktan geri kalmadık. Şimendifer siyasetine dört elle sa- ye eee, uzak bir hayal sa ”" Bugün yalnız Malatyaya değil, Si- vasa, fakat yarın Erzurum ve Diyarı: bekire de ayni vasıta ile gidilip geli- Lausanne sulhünün akdinden beri dünyada mevcut hemen bütün bükü- metlerle, siyasi, iktisadi, anlaşmalar yaparak devletin karici ereniyetini te- P ktsadi mevkiini t ettik. Kadın ihtirası gene bir gencin başını yedi!.. i Kocasını kaçırdı, kaldırmak istedi, (Başı 1 inci sahifede) ,ençle tanışmış ve sevişmiştir.. Bü bir gı sevgi bir aralık o kadar kuvvet kes- betmiş ki Nazmiye Hanım kocası ihmale ve Nuri ile oturup kalkmaya başlamış, daha sonra da Nuri işi azt- mış ve Nazmiye Hanımın meşru ko- cası Bursalı Hacı Mehmet Efendiyi tehdide başlamıştır. Hacı Mehmet Ef, kadm yüzünden başına bir felâket gelmesinden korkmuş, taliine küserek terki odarüdiyar etmeğe karar ver miş ve alıp başını gitmiştir. Tam iki senedir Hacı Mehmet Efendinin namü nişanı yoktur. Nazmiye Hanım da Nuri Efendi ile oturup kalkmaktadır. Fakat ne olmuşsa olmuş, üç ay evvel bir gün Nuri Efendi ile Nazmiye Ha- nımın arası açılmış, âşıkla maşuka arasmda sunturlu bir kavga olmuş, Nazmiye Hanım cvden kaçmıştır. Nurinin rakibi bahriyeliymiş Nazmiye Hanım 35 yaşında olma- sına rağmen kocamamış, gençliğini, eden bir istikamet verdik. Hariçte ve dahilde kuvvetinden 6- min, beynelmilel âlemle münasebatı yolunda bir devlet sıfatile Lausanne #ulhünün 11 inci yılına girerken yarı- nın bugünkünden daha feyizli ve das ha semereli olacağına şimdiye kadar başarılan eserleri şahit göstererek son suz bir iman beslemeğe hakkımız var- dır. Başvekili davet Merasimi tertip eden Hukuk fa- kültesi talebe cemiyeti, Başvekil İs- met Paşa, Meclis reisi Kâzım Paşa ve Maarif vekili Dr. Reşit © Gaip Beyi Lausanne bayramı tesidi merasimine davet etmiştir. Bugün yapılacak merasim Lawsanne sulhünün yildönümü mü- nasebetile bugün darülfünun konfe- rans salonunda sant 3,5 ta yapılacak merasim programı şudur: 1 — İstillâl marşı, 2 — Hukuk fakültesi reisi Tahir Beyin açış nutku. 3 — Bu sene mezunlarından Ömer Fethi Beyin hitabesi, 4 — Ağnoğlu Ahmet Beyin konfa- ransı (Lausanne') 5 — Muslihiddin Adil Beyin hita» besi, Halkevi güzel sanatler şubesi müza mere salonunda da akşam ayrı bir tp lantı yapılacak, konferans verilecek- tir. İzmir'de IZMİR, 23, (A.A.) — Bugün on temmuz “23” yıldönümü münasebe- tile şehir bajtan başa donatılmış, ka- ra ve deniz nakil vas: bayrak. larla süslenmiştir. et, banka- lar ve müessesat tatil edilmiştir. * Bafra'da BAFRA, 23 (A.A.) — Cümhuri- yet bayramının. onuncu yıldönümü kutlulama komitesi — kaymakamın ro- rakibini ortadan kendisi de kaçtı dazibesini ve füsununü muhafaza et- YLM n : karşısına bir başka erkek çıkarmıştır. Bu erkek Bahriyeli Hasandır. O da Nuri gibi 22 alımlı, ça- “upkı Nari gibi 22 yaşında, şa lame bir ve pekâlâ Nazmiye Hanım Bahriyeli Hasan ile Nuriye Bisbet yapabilir. Nazmiye Hanım bahriyeli Hasanla bir iki günlük ah baplıktan sonra beraber yaşamak ks- rarını vermiştir. Ancak bahriyeli Ha- liyemiyecektir. Bunun için Nazmiye Hanım çalışmak ihtiyacımı hissetmiş ve yukarıda bahsi geçen Tahsin Be- yin trikotaj fabrikasma girmiştir. Aşk rekabeti Bastoncu Nuri Nazmiye Hanımı çıldırasıya sevmekte ve sevgilisini elim den kaçırdığı içinde azap ve wi rap çekmektedir. Birkaç kere Nazmi- ye Hanıma müracaat etmiş, — Yapma, etme, saadetimizi yık- ma, ben seni seviyorum, dön vine gel demiş, fakat: — Başka kısmet ara, benim kocam var, Cevabinı almıştır. Maamafih bu- na râğmen ricalarmı tekrar etmekten vazgeçmemiştir. » Bahriyeli Hasan bir rakibin mevcu- diyetinden haberdar görünmemekte, muayyen zamanlarda Nazmiye Ha- nımı fabrikada ziyaret ederek onun- la konuşmakta ve söylendiğine göre ara sıra dn gezmeğe gitmektedir. Ma- amafih sathi de olsa bu kadarcık münasebet bastoncu Nuriyi küplere bindirmeğe kâfi gelmekte, bastoncu Nuri her gün Nazmiye Hanımı ziya- ret ederek bu sevdadan vazgeçmesin- de ısrar etmektedir. Rekabeti ortadan kaldırmak için... Baştoncu Nuri Nazmiyenin Bahri yeli Hasandan vazgeçmediğini görün ce rakibinin vücudünü ortadan ka- dırmaya ve sevdiği kadına bu suretle tasarruf etmeğe karar vermiştir. Bu kararla da bahriyeliyi takibe başla” muştar, Hattâ dün sabah Nazmiye Ha nımın oturmakta olduğu Mahmutpa- şada Mengene sokağında 12 numara“ İs eve giderek kapıyı çalmış ve — Bahriyeli burada mı?. diye sor. muştur. Nazmiye Hanımın ev sahibi de: — Burada Bahriyeli mahriyeli yok.. cevabile onu kapıdan savmıştır. Fabrikada. Bu csnada bahriyeli Hasan fabri- kaya gitmiş ve Nazmiye Hanımla ko nuşmak istemiş, fakat vidacı İsmail Efendi: — Nazmiye Hanim şimdi çalışıyor, paydosta gel de konuğ"demiştir. Ma- amafih bu csnada Nazmiye Hanım da gelmiş, ayni tavsiyede bulunmuş; Ha- sanda gidip saat 11,45 te tekrar gel- miş, göne vidacı İsmail Ef, vasıtasile Nazmiye Hanımı çağırtmıştır, Nuri geliyor.. Fabrikanın iki kapısı vardır. Biri e TR e tali polisler bir taraftan ağır yaralı olan Hasanı Gülhane hastahanesine kaldı- rırlarken diğer taraftan da vak'adan nöbetçi müddeiumumisi haberdar © dilmiş, vak'anın faili Nuriyi aramaya koyulmuşlar, tahkikata başlamışlar- dır. Bir kocası, iki âşıkı olan Nazmiye üştür. yer keşfedilmiştir. Bu kalanmış bulunması çok ğı dakikada ya- muhtemeldir. dir. Bu da ayrı bir facia! Dün sabah Yedikule ile Narlıkapı arasında feci bir tren kazası olmuş ve kondöktör Mehmet Bedri Efendinin iki ayağı kesilmiştir. Kaza şu şekil. de olmuştur: Mehmet Bedri Efendi Şark şimen- diferlerinde kondöktör ve 30 yaşların dadır. Kendisi Samatyada oturmakta: dır.. 6.45 treninde vazifedardır. Sir- kociye gelmek için geç kalmıştır. Mehmet Bedri Efendi, Samatyada da hi treni kaçırmış, Yedikuleye gelmiş- tir.. Fakat burada da trene yetişme- ğe imkân bulamayınca istasyonun bir az ilerisine koşmuş ve tren bâreket ha- linde iken Narlıkapıda trene atla" mak istemiştir. Bu esnada müvazene- “ini şaşırarak yere düşmüş, trenin al- tırda kalmıştır. Tren derhal durmuş ve Mehmet Bedri Efendi kanlar için- de trenin altından çıkarıldığı vakit iki ayağınm kesilmiş oduğu | görülmüş; haztahaneye kaldırılmıştır. Bu da başka... Diğer bir tren kazası da Maltepeyi geçince Küçükyalı mevkiinde olmuş” tur. 34 numaralı katar 13 yaşlarında tır. Çocuk hastahaneye kaldırılmıştır. Tahkikat devam etmektedir. ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ ZİYARET 10 AĞUSTOS Gülcemal vapuı bir çocuğa çarparak ağırca yaralamış | siyasi görüşmelere baş- M. Henderson, Milletler cemi- yeti konseyi ile ayni zamanda ve umumi komisyonunun işlerine tek- rar başlamasından biraz evvel, 20 eylâle doğru konferans bürosunu davet etmek niyetindedir. Görüşme saat 11,30 a kadar sür- müştür. Bu mülâkat M. Paul Bon- cour'un M. Politis ile beraber, 5 temmuzda şarki Avrupa devletleri tarafından imzalanan mutaarrızın tarifi mukavelesine Fransa'nın da girmek ihtimallerini tetkike vesi- le olmuştur. M. Paul Boncour, Fransa'nın Cenevre'deki tezine uygun olan bu mukaveleye Fransa'nm da işti- a için hiç bir sebep görmemek- lir. Finlandiyada $ MOSKOVA, 23 A.A. — 22 tem muz tarihinde Finlandiyanın Mos- kovadaki sefiri baron Koskinen, hükümetiden aldığı talimata tev- fikan Finlandiyanm 3 temmuz tari hinde Sovyet Rusya, Estonya, Le- histan, Romanya, Türkiye, İran ve Afganistan arasıda imza edil. eri va ve mütecavizin tarifine ir bulunan mukavelenameye ii tirakini mübeyyin bir notayı M Krestinkiye tevdi etmiştir. Nota- nın tevdi edilmiş olduğuna dair olan protokol M. Krestinski ile ba- ron Koskinen tarafından imza e dilmiştir. Yurttaş! 1 milyon Türk ayda birer li- ra bankaya yatırırlarsa bir yıl- da 12 milyon Türk lirası birikir. Demek ki, milli tasarraflarımız- la her sene bir Ergani hattı yap-