atlas denizi, Hint denizi, kırmızı denizle muhat ol duğunu görürsünüz. dördüncü asırda bu geniş kı- niz sahilinde Cezayir, Tunus, Fas, Trablus ve Mısır denilen yerlerde» ret ee army hem bir fikir vardı; Anlaşılıyor ki cuğrafya fenni eski terakkisini bir tedenni; dot,, milâttan 600 sene evvel Mı- s# Kralı “Neşao,,nun emrile bir takım Fenikeli gemicilerin tam üç sene Afrika sahilini dolaştıkları- nı söyliyor. Gene ayni ozamanda “Hanun,, isminde Kartacalı bir gemicinin de kendi hükümetinin icbarile Afrikanın garp sahilinde bir mfistemleke vücuda getirdiğin- den bahsediliyor ki, burası da tah. On beşinci asrın başlarında ti- caret ve gemicilikle meşgul olan Portekizlilere, Hindistana Afrika- nım cenubundan bir yol bulup git- mek fikri geldi ise de tam altmış sene bütün gayretlerinden hiç bir netice hasıl olamadı; nihayet “Bar telemi Diyaz,, nammda bir gemi- <i islâfm iyatmda epeyce bir terakki göstermeğe muvaffak olarak daima cenuba inmek üzere Afrika sahilini takibe başladı, ve tehlikeliden ziyade meşak- bir seyahatten sonra (1486) tarihinde bu geniş kıtanm ta ce- nup burnuna vasıl oldu. Gider git- mez gâyet müthiş bir furtına baş göstermiş olduğundan (Diyaz) o- rasına (Furtma burnu) demiş, ve Portekiz kralı ise bu uğursuz is mi değiştirerek (Ümit burnu) na- mını vermiştir. (Bartelmi Diyaz)ın Lizbona av. detini müteakip yolculuk (Vasko Dogama)ya göründü. Bu meşhur kaptan bilatereddüt ilerledi; Ümit burnunu metanetle geçerek şark sahilini takiben Hint denizlerine doğru yol aldı, ve en sonunda da Hindistana kavuştu. O zamanlar Kalküte şehrinde bir hükümdar bulunuyordu. Hü- kümdar, Vasko Dogamayı sarayi- na davet edince diğer gemiciler yerlilerin kendilerine karşı şüphe- li davranmalarından ürkerek he- men yola çıkmalarını Vaskovaya Vasko Dogama hüküdarın sara- yma, etrafında bir çok seyirci, ve on iki tane mümtaz asker olduğu halde götürüldü. Ne ise, iyi oldu da sarayda biraz Portekiz lisanma fakıf bir adam bulundu. Vasko maksadını anlattı, Ve Hintlilerin Portekizlilerle münasebatı ticcari- yede bulunmalarını istirham eyle- di. Hükümdar Avrupalının hal ve etvarma taaccüp ediyordu. Biraz sonra kendisini salıverdi ise de, gemileri yakmak, ve tayfaları öl- dürmek fikri o zihnine gelmişti. Vasko bunu anladı; ve bir gün her nasılsa gemisine atlıyarak iki se- ne sonra, hayatımdan ümidini kes- miş bulunan Portekize avdet etti. Muvaffakiyetini, geçirdiği teh- likeleri halk anlayınca o kadar al- kışlandı, o kadar parlak takdirlere mazhar oldu ki.. Evet, artık Hindistan yolu bu- İunmuştu. Bu aralık Vasko Doga- maya bir ikinci seyahat teklif etti- | Çin masalı Bazan en basit görünen şeyler en mühim neticeler verir Evvel zaman içinde Çinde Man- darenler hüküm sürerlerdi. Bun- insanlar çekerlerdi. Mandarenin adamları güneşten rahatsız olma- sın diye, efendilerinin kafasının üstüne geniş bir şemsiye tutarlar. dı. İşte bu zamanlarda Lavo-Lavo isminde Çinde büyük bir şehir var- dı. Bu şehirde de el arabacılarınm. €n tanınmış ve sanatinde mahir 0- lanı Taratata isminde biriydi. Bu adam arabasını hiç sektirmeden sürer ve müşterisi rahatsız olma- sın diye yolun taraflarını inti- hap etmesini bilirmiş. Sonra her şeyi oluruna bırakmazmış. Bir müş teriyi bir tarafa mı götürecek, eni- ni boyunu ölçer, ondan sonra yo- ği Bir akşam Çim-Pum isminde bir Mandarenin kâhyası gelip Ta- ratata'yı buldu. Dedi ki: — Çim-Pam Hazretleri yarım Tong-Tong'a gitmek istiyorlar. “Burası mavi nehir kenarında $i- ğ Senin nam ve $ li bacaklarını bu akşamdan yağla... Sana bol balışış de verecek. Taratata dedi ki: — Dur bakalım, biraz düşüne- lim. Evvelâ haritayı açtı, köye giden yolu bir hesapladı. Yollar bozuk mu, değil mi? neresi bozuk, nere- si değil? Hengi yoldan gitmek da- ha muvafık olur? Bunlarm hepsi- ni düşündü. En sonunda dedi ki: — Pekâlâ, muvafık! Gideceği- miz yol fena değil! Yalnız benim arabam on tentenden fazla yol al- maz. (O zamanlar bir tenten bi- zim şimdiki sekiz kilo, üç yüz kırk gram, altı miligram kadar bir şey tutuyor) Zaten daha fazlasını ba- caklarımı ne kadar yağlasam çe- kip götüremem. Onun için yola çıkmadan evvel bir defa (o Çim— Pum Hazretlerinin eşyasını da gör meliyim. Kâhya cevap verdi: lr: Oiükirer hagi yola öake, tı, tekrar Hindistan sahilinde gö- ründü. Vasko Dogama yalnız yn keşfinden değil, memleketine te- min ettiği menfaatlerden dolayı memnundu. Vefatından bir kaç sene sonra Portekiz şairlerinden (Kamoin)in sırf o Vaskonun maceralarından bahseden manzumesi hâlâ Porte. kizlilerin milli kasidelerinin en gü- zellerindendir. | vuracağız. | her yeğitin kârı değildi. Mandare- Kâhya efendisinin eşyasını Tara. tata'ya gösterdi. Eşya denilen şey de bir el çantasından farksızdı. Taratata bir kere daha düşün- dü. Bir serçeden daha hafif olan el çantasmı elile şöyle bir tarttr. | En sonunda dedi ki: — Kabul ediyorum. Yarın ara- bamla Çim-Pum Hazretlerini al- mağa geleceğim. Bu kadar mü- him bir zatı tşrmakla ömrüm ol. dukça iftihar edeceğim. Kâhya dedi ki: | — Buna ben de memnun oldum. Eğer kabul ettiğin işi başaramaz- san, yani Çim-Pum Hazretlerini | Tong — Tong'a kadar götüremez- sen, tabanlarına yüz yirmi deynek | — Taratata bir defa söz verdi | İ mi, onu tutar. Ondan sonra hesaplı bir iş yap- tığına kani olarak, ertesi sabah hazırlanmak üzere o gece rahat rahat uyudu. Fakat işte insanlar (o böyledir, her şeyi iyi hesap ettiklerini zan- nederler, fakat bir de bakarlar ki, hiç akla gelmiyen en basit bir şe- yi unutmuşlar. Taratata da yolu hesap etti, taşıyacağı yükü, hesap etti, her şeyi hesap etti, fakat: bir şey unuttu. Mandarenin kendisi... Ertesi sabah müşterisini almak için sarayın kapısına gittiği zaman ne görsün? Merdivenlerden Lao- Lao nm “iki yüz kiloluklar klüp,, ne mensup bir adam iniyor. Bu a- dam da Mandarenin ta (kendisi idi. Taratata'nın şapkası başından uçlu. Fakat bir defa söz vermişti. Sonra yüz yirmi deynek yemek te ni köye kadar götürdü ama, ne a- rabasında hayır kaldı, ne kendisin de... Taratata o geçirdiği müthiş yor- gunluktan elli sene sonra öldü. İteat Sınıfta hoca çocuklara dedi ki: — Annenize, babanıza, hocala- rınıza itaat ediniz. | Sonra küçük Cemili çağırdı: — Haydi çocuğum, tahtayı sil- mek için dışardan biraz su getir. Cemil durakladı: — Efendim, dedi, size mi itaat edeyim, babama mı? Babam ba- > “kat'iyen suya dokunma!,, de- Türk 2.K.O.SA.AL.KOM. dan: K.O.nun Balıkesirde bulu- nan krt'aları için 520,000 ki- lo kuru ot kapalı zarfla müna- kasaya konmuştur. İbalesi 9 temmuz 933 pazar günü saat 11 dedir. İsteklilerin şartname sini görmek üzere her gün ve münakasaya m için o gün ve vaktinden evvel Balıkesir- deZK.O.SA, ALL. KOM. nu- na müracaatları. (3093) 2673) “061 ii VI.K.O.SA. AL. KOM. dan : Kayseri garnizonu kıt'atı i çin 85,000 kilo sığır eti kapalı zarf ousulile (o münakasaya konmuştur. İhalesi 18-7-933 salı günü saat 15 tedir. Talip lerin şartnamesini görmek i- çin, ve münakasaya iştirak edeceklerin de teminatlarile birlikte zarflarının 14,30 a kadar Kayseride SA. AL, | KOM. nuna müracaatları. (3118) (2863) 4083 Çatalca Mst. Mv. Kıt'atı ihtiyacı için Müteahhidi nam ve hesabma pazarlıkla 4,500 kilo kuru fasulye satm alına caktır. İhalesi 8 Temmuz 933 G Paris terzi Sigorta ata'da Karaköyde kâln meşhur EKSELSiOR Büyük Elbise fabrikası Sağlam ve iyi cins kumaşlar ve birinci nevi malzeme ile akademisinden mezun mahir bir makastarın kusursuz biçimi ve atölyelerindeki itisakâr terzilerin pek dikketli dikişi ile imal eylediği ISMARLAMA KOSTÜMLERİ Her sınıf balkın keselerine: elverişli olmak üzere ZI), tiara Yapmaktadır. Bir tecrübe bin reklâmdan iyidir. TEDİYATTA TESHİLÂT ANADOLU Şirketi 15234; 4 Üncü Vakıf Han İstanbul cumartesi günü saat 15,30da dır. İsteklilerin şartnamesini görmek üzere her gün ve pa- zarlığa girmek için o gün ve vaktından evvel Fındıklıda 3. K.O.SA.AL.KOM. nuna gelmeleri. 231 (3082) 4198 ».. K. O. vel. F. ihtiyacı için açık münakasa ile 21,000 ki- lo zeytin alınacaktır. İhalesi 17 temmuz 933 pazartesi gü- nü saat 11 dedir. İsteklilerin şartnameyi görmek üzere her gün ve roünakasaya girmek i- çin o gün ve vaktinden evvel teminatlariyle Fındıklıda 3.K. O.SA.AL,KO.na giz ei (224) 2930) ... 1. F. ihtiyacı için Müteah- hidi nam ve hesabına pazar- lıkla 12,000 kilo kuru ot satım almacaktır. İhalesi 10 Tem- muz 933 pazartesi günü saat “" dedir. İsteklilerin şartna- gün ve vaktinden evvel Fn uha gelmeleri. (233) (3124) Ihtiyat ve Sermayesi: (1.000.000) Türk Lirasıdır. Nama muharrer hisse senetlerinin (* 60)ı Türkler elindedir. Türkiye İş Bankası tarafından teşkii olunmuştur. İdare meclisi ve müdürler heyeti ve memurlorı kâmilen Türklerden mürekkep yegâne Türk Sigorta Şirke- tidir. Türkiyenin her tarafında (200) ü geçen acentalarının hepsi Türktür. Tür- kiyenin en mühim müesseselerinin vebankalarının sigortalarını icra etmektedir. Yangın, Hayat, Nakliye, Kaza, Otomobil sigortalarını en iyi şeraitle yapar. Hasar vukuunda zararları sür'at ve kolaylıkla öder. Telgraf: İMTİYAZ - Telefon: İst. 20531 4028 İst. Mr. Kumandanlığı Satınalma kom. ilânları Merkez Kumandanlığna bağlı kıt'at ve müessesat ih- tiyacı için yedi bin kilo tere yağı 8-7-933 cumartesi günü saat 15 te kapalı zarfla mü nakasası yapılacaktır. İstekli lerin şartnamesini görmek i- çin her gün ve münakasaya girişeceklerin belli saatinden evvel (teklif mektuplarının Merkez K. Satmalma Komis- yonuna gelmeleri, (23) 272) 4069 Dr. A. KUTİEL Karaköy'de Abdullah Efendi 16- kantası sırasında 33 memaraya 'AŞINMIŞTIR. — © (5085) Dr. İHSAN SAMI ZAYİ — Askeri Sanayi mektebinden aldığım şehadetnamemi zayi ettim, Ye nisini alacağımdan bükmü yoktur. (5238) Cemal Milliyet'in romanı: 13 Yazan: © ANİTA LOOS. mak içim elinden gin yapmalısın... | Derethy diyor ki: e meeletepis bakimdan melik det zarfında adam öldürmekle müt- tehem bir mevkuf gibi daima taras- sut altında bulunduruldum... Nihayet bir gün bahçede arkadaş larile konuşurken iş patlak vermiş. "Arkadaşları her zaman yaptıkları gi ii, “hikâyeler anlatmak değilmiş. Onlar sadece pis şeylerden bahset. miş olmak zevki için pis şeyler anla- tayorlarmış. © Çok geçmeden Dorothy'nin bu ma hi lar, görsünler! - Demiş. Fakat bir de ne baksın! "Kızlar böyle bir mevzuun alaya vesile olma sından fena halde alınmışlar. Bunun Üzerine gi: — Dorothy bize genç kızların bil. | Deyip gülümsemiş. memeleri lâzmm gelen şeyler anlatı yor... Diye şikâyet etmişler. Dorothy mektep müdürünün oda- sına çağırılmış. Müdür kendisine: — Eğer Hıristiyan mile ocaklarım- | nfa gitmiş, Dorothy'nin sınıf arka- da yetişmiş saf genç kızların fikirle- rini böyle münasebetsiz sözlerinle ze hirlemekte devam edersen seni meke tepten kovmağa mecbur oluruz... De Hıristiyana jakışacak (surette hare- ket etmesini hâlâ öğrenemedin mi? Dorothy cevap vermiş: — Benim anladığıma göre, Hıris- tiyana yakışacak surette hareket et. mek, canımm her istediğini yapmak, yalnız yaptıklarından zevk alır gibi | görünmemek demek... Ben bunu anlı yorum. Müdür bu cevabı işidince: — Sen beni odamda bekle... Ben gidip senin ahlâkm hakkında smıfta ki arkadaşlarımla görüşeceğim, de miş. Fakat odadan çıkarken parmağı. nı tehditkâr bir tavırla salla — Seni gidi küçük dinsiz, »cn' Benim fikrimce bu sözler meli*sp müdürünün Dorothy'den hoşlandığı- na delâlet eder. Bunun üzerine mektep müdürü se daşlarma: — Bu kız şimdiye kadar Hıristi- yan bir ai la yaşamamış. O. çehresi gözünün önünden silinir gibi olu yormuş. Bu esnada evde yaşamak imkânsız bir hal gi başlamış. Emma polis komiserme gittikçe da- ha fena bakıyormuş. Bakarken de ken- di kendine hitaben, maamafih herkesin işü şekilde nutuklar irat eder miş, Bu nutuklerin başlıca mevzuu Do- rothy imiş. Kaz: — Bu nc haksızlıki Diyormur. Do- rothy ibi bir kir İüles içinde yaşasın, güzel bir odada yatın kalksın, bir giydi #ini bir daha giymesin... Ben de uğur- suz herifin ağzının kokusunu çekmek ye- tiştiyormmuş gibi üstelik bir de hizmetçi- nun için siz aranızda bir komite tes lik yapayım. te gittikçe hafifliyormuş. Nihayet bir ak şam üzüntüsünü içinden atmış, Derothy nin yatmadan evvel gecelikle dumyi dinlemek istemiş. Dorothy buna da tahammül etmek mecburiyetinde kalmış. Polis komiseri Dorothy'nin yatağının. kenarında otormakta ısrar etmiş, sonra baş ucuna oturup genç kızlığın safiyeti halkında bir varza başlamış. Lâkin bu ii layıp pencereden İmdat!” diye haykır. mağa hazırlanıyormuş, fakat tam bu sr rada polis komiseri bir takım garip ha- vekeller yapmağa başlamış ve Emma! z FASIL VI Bu sırada San Dilgo'ya bir P, kumpanyası gelmiş. Buna Fi Morgan Kumpanyası deniliyormuş. Bir Çarşamba günü Dorothy yine mektep kaçmış. Gidip matinede O gün “İki şehrin içyözü” isminde 5