2 Haziran 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

2 Haziran 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

giliz murahhas heyeti Ma- Chamberlain'in reisliği al #ağı yukarı İngiliz kabinesinin heye- #umumiyesi bu beynelmilel konferan. k gireceklerdir ir. halefette olan Cümhuriyet Fırkasım- murahhasların girmesini iştir. Fakat iki haftadan» — beri bu vazifeyi kabul için yaptığı tek- lifler Cümhuriyet Fırkasnm erkânı Roosevelt bazı cümhuriyet: zifeyi kabule imale etmiştir. Öyle an- laşılıyor ki Cümhurreisi Londra kon- il larının fevkinde 've haricinde tutmak istiyor. Fakat bu- na muvaffak olacağı şüphelidir. Murahhas heyetlerinin hazırlıkları hiç .Cümhurreisinin hiç olmazsa bu taksi tecil için Amerika Meclisinden salâl — yet istiyeceği söylenmişti. Roosevelt i galiba © hiç bir devlet tarafından verilmiyecek. Yani konferans içtima ettikten üç gün “sonra bir çok Avrupa (devletlerinin borçlarımı tediyede acze düşmeleri gi- bi bir vaziyet karşısmda kalmacaktır. — Filhakika geçen 15 kânunuevvelde Fransa da “acze düştükten,, sonra ar- tık buna alışılmıştır. Fakat ne sa, bir cihan iktısat konferansı için böyle bir hâl iskandal olacaktır. ii Başvekili Mac Donald, cihan konferansı için Waşington'da la hazırlamadı diye Lortlar Ki © marasında Snöwden'in — çok ağır hi © cumlarına maruz kalmıştır. Snowden ie Başvekilinin e i fırka ve arkadaşıdır. V larında Kiyak bi bir şahsi dostluk ta vardı. Mac Donald, üze ve Henderson, Me- “sai fırkasmın üç rüknü idiler. Şimdi Donald hakikatte eray ri kâr milli hükümetin o başvekilidir. Snowden Lortlar Kamarasına aza ol- © du. Henderson ise Mesai Fırkasında » Fakat geçen intihapta kay- bettiğinden meb'us değildir. ee ıma konferansının tarafından yapılan 7 hür ırihi bir dostluğun sonu telâkki Çünkü Snowden tenkitlerini iz Başvekilin mayi tevcih et- sma da hücum etmiştir. Ez- ki: “Mac Donald, ge- şahsı ve gerek memleket na- bi müşahede altma alınmalı ger bir cümle de şudur. ber ağzımı açtıkça cehaletini is- o". .. İhan ilemi konfernnar için zemi- zırlıyacak olan ölünceye nsı da ilerliyor. Hafta zarfın- konferans başlıca emniyet mese- ile meşgul olmuştur. Bunun da iki vardır: 1 — Mütearrızı tarif 2 — Mütearrıza karşı devlet- alacakları tedbirlerin mahiyeti- tayin etmek. — Mütcarrızım tarifi etrafındaki üzakere mühim bir ihtilâf tebarüz ettirdi. İmleri, İtalya, © Almanya, 1 » ve Bulgaristan mütearrı- ç tarif etmek öemiyuklar İngilizler di- rlar ki her mesele karşısmda kal. bu mesele hakkındaki kararı taraftan Rusya, Fran- | Ki Dizer , Küçük itilâf devletleri, o Türkiye Yunanistan bir devletin ne zaman letin şu beş hareketten birini ya- mütsarrız telâkki edileceği etmişlerdir: ere. 2 — Bir memleketi istilâ eder- 3 — Bir memleket sahillerini ve larını abluka ederse, 4 — Kara- dan, denizden ve havadan başka bir devletin arazisine, hava ve deniz kuv- vetlerine taarruz ederse, 5 — Çetelere yardım ederse. Bu nokta (hakkında Cenevrede henüz bir itilâfa varılama- muştır. 2 — Mütearrıza karşı alınacak ted- birlere gelince; bir defa Milletler Ce- miyetinin misakı vardır. Fakat bütün devletler bu teşkilâta dahil değiller- dir. Bunun için yeni baştan bazı hü- kümler koymak lâzımdır. Devletler bu meselede üç zümreye ayrılıyorlar: 1 — Fransızlar, 2 — İngilizler. 3 — Amerikahlar. Fransızlar en sıkı mütekabil emniyet misakı istiyorlar. Bu, emniyet meselesinin en dar halkasıdır. İngilizler Lokarno kötlerin çerçevesi içinde “el yorlar. Bu taahhütleri daha ziyade genişlettirmiye taraftar değil- lerdir. Ainerikalılara gelince; Mr. Norman Davis geçen hafta söylediği nutukta Amerikanın ne kadar ileri gidebilece- ğini anlatmıştır. Amerika ancak mü- tearrız hakkında alman tedbirleri iş- kâl etmiyecektir. Amerika tedbirlere iştirak etmiyor. Fakat başka devletler bu tedbirleri aldığı zaman, bunları iş- kâl etmiyecektir. İşte emniyet meselesi bu merkezde görülüyor ki devletler henüz bu nok- talar etrafında bir karara varmaktan uzaktırlar. Bu müzakerelerde dikka- te şayan olan bir nokta, Fransanın İn- giltereden ayrılarak Rusynya doğru yaklaşmasıdır. Emniyet meselesinde Rusya ile Fransa ayni cephede bulu- nuyorlar, ii . Dörtler misakı esrarengiz bir safha- dadır. Misakın imza edilmek üzere bulunduğu iki haftadır haber verili- yor. Fakat henüz ortada müspet bir şey yok. o Ancakmisakm < birdefa Fransahm tetkik, tefsir ve tadiline ma- ruz kaldıktan sonra eski şeklinden | hayli farklı olduğu anlaşılıyor. Ma- lümdur ki dörtler misakınm en ehem- miyetli noktası muahedelerin — tadili meselesidir. Denilebilir ki dörtler bu nokta etrafında karar vermek üzere toplanıyorlardı. Dörtler misakınm ga- zetelerde çıkan metni bu yalnız dört devlet tarafından yapıla- miyacağını gösteriyor. Metnin hülâ- sası şudur: 1 — Dört devlet kendi ve etmeyi ve Milletler Cemiyetinin mi- sakı dahilinde sulhü idame maksadile teşrikimesai eylemeyi taahhüt ederler. 2 — Cemiyet misakının onuncu, 16 ncı ve 19 uncu maddelerini Avrupada tatbik etmek lâzımgelirse, . Milletler Cemiyetinin bu mesele hakkında ve- receği karara karşı hareket etmemek sartile, bu maddelerin tatbiki için ya- pılacak teklifleri müştereken tetkik etmeyi kabul ederler. 3 — 11 kânunuevvel 1932 tarihin- de Almanyanın silâhlanma hususun- daki müsavatı tanınmış olduğuna gö- re, bünu tekrar teyit ederek Mae Do- nald silâhsızlanma projesini silâhsız- lanma için bir müzakere zemini olarak * kabul ederler. Şu şartla ki Almanya- nın müsavalı tedricen temin edilecek- tir. 4 — Akit devletler o Avrupayı ve bilhassa Avrupa iktısadiyatmın ihya- sına matuf meseleleri müşterek tetkik ederek müştereken halletmeyi kabul ederler. Ancak bu meselelerin Millet- ler Cemiyeti teşkilâtı tarafından halli , 5 — Misak 10 sene için aktedilmiş- 6"— Misak tastik, teati ve Millet- ig Cemiyeti tarafından tesçil edile- cek. A dörtler misakının metni budur. Görülüyor ki ikinci maddedeki tadil meselesi tamamile Milletler Cemiyeti kadrosu içine alınmıştır. o 19 uncu madde tadil hakkındadır. Bu madde aynen şudur: “Heyet tatbiki mümkün olmıyan muahedeleri, sulh ve müsale- meti tehlikeye düşürecek olan beynel- ıl vaziyetleri yeniden tetkik i için 19 uncu madde cemiyet azasının ta- mamiyetimülkiyelerini kefalet altma alan 10 uncu ve buna riayet etmiyen- ler hakkında bir takım müeyyidelerin “ tatbilcini istilzam eden 16 ncı madde- ler ile mukayyettir. Bu itibarladır ki MAKEDONYA Aşk, © Blanaetır getesi zabitleri erkân: | binbaşısı Hasan Tosun Bey Ni- yarı yoldan Halk yaziyi e. Yaşasın! Yaşasınım! yavaş yavaş Lokanta cadde- kışla meydanına akıyordu. A: Çilesi Çerçiş'i görünce halk kardeşlik! cisi Apustolu görünce m Vi ii sahlanan tı üstünde neşeli, güler yüzlü bakış- Kin, Politika, ve Kan. Müellifi: Nizamettin Nazif —aaaaeeaeeeiee aaesemasasa larla etrafı selâmlıyarak Niyaziyi ve Hasan Tosunu takip ediyordu... Abdülhamit Han düşünedursun Ma kedonya kanunu esasiyi çoktaaan i- lân etmiş bulunuyordu. Oramada da hal böyle idi. Orada da Nazif Bey nutuk söylüyordu. Uhride de hal böyle idi, Kayma- kam Kâni Bey gözünü yummuş, ağzı- | nı açmış, bağırıyordu: — Yaşasın hürriyet! — Yaşasın Hürriyet! İsköçede de vaziyet böyle idi.. Serezde de.. tadillerin | ACABA HANGISI Sabah saat dokuz. Ferit çıkmak için giyinmiş, karısı Süheyla ile karşı karşı; sabah kahvaltısını bitirmek üzere idi: Bitişik odadan telefon çaldı. Süheyla: — Dur, ben bakayım, dedi. Çıktı ve ax sonra gözü büyümüş yü- zü perişan bir halde geldi, iki elini şa- kaklarına götürerek: — Korkunç şey! dedi, Meliha intihar etmiş. Tam sigarasını yakmak üzere olan Fe- ridin kibrit kutusu elinden düştü: — Ne diyorsun? — Raci telefon ediyor, Hizmetçi kadn saat sekizde deli gibi koşup gelmiş. «e- fendi, hanım uyanmıyor? demiş: O da hemen Melihanın odasına fırlamış, ne görsün? Meliha yatakta cansız yatıyor. muş, masanın üzerinde de bir veronal şişesi. — Ölmüş mü? — Allaha şükürkü ölmemiş. Bereket versin apartımanlarında bir de doktor oturuyor. Hemen çağırmışlar, (deki kurtarabileceğini ümit ettiğini söyliyor. muş. Ben derhal giyinip gi man, sen de benimle gel. bir otomobil beraber gideriz. Ay deli olacağım.. — Aceba eden bei işi yaptı? sen hiç şüpl KİN ani Ür şey söylediğimi inim Üç sene- dir bir mü çabuk gidelim. — Aksi gibi benim de bu sabah öyle mühüm işlerim varki. hem üstelik geç te kaldın. Ben seni apartımanm kapısında bırakırım, fakat yukarıya çıkmam. yazı. haneden telefon ederim. Oturdukları sokaktan Melihann koca» sı Raci ile oturdukları sokağa kadar olan | mesafeyi otomobil hir soluleta alıverdi. | Süheylâ Melihanın apartımanında fe- lâiketin uyandırdığı bötün telâş ve kar. ma karışıklıkla karşılaştı. Hastayı yatak | ta bilâ baygın bir halde görünes ağlı karışık, perişan bir halde idi, Süheylâyı | 5 çalışma odasına aldı: — Müthiş şey, dedi, zavallı Meliha, — Evet, müthiş şey. Melihanın hu hareketine giz- Wi bir askın sail olduğundan o Racinin | şüphelcnmmemesi içi — Anlaşılmaz şey, dedi, Meliha neden bu işi yaptı, berhalde bir | mevresteni buhranr olacak, Zaten bir kaç © zaman- danberi.. Sonm da endise ile sördu? — Acsba siz ne güme Raci izdiraplı bu da bir nevi günah temizlemek gibi bir şey olacak. Melihanın bu işbiyapma- sına ben sebep oldum. Bilirsin ki, ne sa- dık, ne vefakâr, ne muhabbetli bir kadın- dır. Halbuki ben ona ihanet etmek al çaldığında bulundum. Eh, sekiz sene iz- divaçtan sonra böyle geyler oluyor. Bu- nu bir mazeret olsun diye söylemiyorum. Bizim daktilö ez: bilirsin, Şen ve cazip bir kaz.-Üç aydır münascbetimiz vardı. Bir gün herşey belli oldu. Hatmlarım, bir ay evvel işine nihayet verdiğim baska bir daktilö vardı. Bütün bünları o gidip Melihaya söylemiş. Süheylâ bu İtiraf karşısında şaşırp kalmıştı. Halki oya 2 sebebin br olmadığını biliyordu. Am- — Yanan! diy: di, Raci devam etti: — Rica ederim beni itham etmeyiniz. Zaten vicdan azahı heni kâfi mikdarda itham ediyor. Bu sabahtanberi duydu- —&—————— Küçük itilâf tatmin edilmiş g?rünüyor. Misakın — dördüncü o maddesinde “Avrupa iktisadiyatnın ihyasına ma- tuf,, tedbirleri cümlesinde harpten ev- i iktisadi emperyalizm — kokusu vardır.. Gerçi bu da Milletler Cemiys- ti mizakile takyit edilmiştir. o Ancak | Fransa bu noktada muahedelerin ta- dili meselesinde olduğu kadar şekil- perest olmıyabilir. Bununla beraber, bu noktada anlaşmak ikinci ve üçün- cü maddelerde anlaşmıya bağlıdır ki bugünkü vaziyette misak | imzalansa - dahi, misakın çerçevesi içi lâfa varmak müşkül görünüyor. Unu- tulmamalıdır ki misak bir itilâfa varmak için anlaşmadır. Ahmet ŞÜKRÜ Hele Selânikte.... beilâli kanla bas- tırmak emrini alarak İzmirden getiri len avcı taburları rıhtıma çıkar çık. maz hep bir ağızdan bağırışmağa baş lamışlardı: — Yaşasın Hürriyet! Makedonyanm 924 temmuzu unu- tulur ay mıdır? Hey gidi günler hey. 324 temmuzundaki alkışların, hay- kırışların mânasını İttihat ve Terakki anlayabilmiş midir? Ne gezer.. Bir insan kütlesinin nab- zında böyle coşkun bir vuruş pek az ihtilâl fırkasmın talik olmuştur? Bet babttır o İttihatçılar ki bir iş yapama- dılar, bu vecdi anlayamadılar. Bu | dinamik kuvvetle ancak hareket ka. iliyetlerini öldürmek için meşgul ol- dular.. Zum toessürü ben bilirim, Dünyanın on iyi kadınma, ona ölümde sükun arattıra- cak kadar izdirap verilir mi? ah, bon bi- liyorum ki Meliha beni seviyordu. Fakat bu derece sevdiğini o zannetmiyordum. | Şimdi kendimi affettirmeğe ve onu elim- | den geldiği kadar mes'ut etmeğe çalışa- cağım, Artık kat'iyen ona ihanet etmiye-| ceğim, İnan bana Süheylâ, ömrümün s0- nuna kadar kendini ona vakfedeceğim Süheylâ öğle yemeğinden sonra gele- ceğini söylüyerek, apartımandan çıktığı zaman, bir sual zihninde canlandı: Gidip hanel ü yeceğine inanmıyordu. Bilâkis onun Ni- hat Faruk'u hâlâ sevdi; zannediyor. du. Bir müddet tereddüt etti, sonra ka- rarını vererek otomobile atladı. Doğru Nihat Faruk'un evine gitti, Güzel yüzlü, hoş sözlü, mütenasip vü- cutlu genç mühendis atelyesinde cetvel- lerin, pergerlerin, parşümenlerin arasın- da meşguldü. Hizmetçi kadın, genç bir kadınm kendisini görmek istediğini ha- ber verince şaşırdı, derbal salona gitti. kendisine vakayı anlatınca, do- nup kaldı, Başı iki ellerinin arasında bir koltuğa yığıldı: — Yaşayacak değil mi? Allah İ doğrusunu söyle, yaşayacak değil Süheylâ teminat verdi: — Doktor kat'iyen kurtulacağını söy- i — Allaha şükür. Yoksa hayatım s0- nuna kadar yeisten ve viedan azabından zehirlerirdi. Melihayı ne kadar sevdiği- nizi bilirim. Onun içindir ki size hak'ka ti söylemek isterim. Meliha benim basi- retsizliğim yüzünden kendini öldürmeğe kalktı. Bir kaç haftadır. otomobilimde komşulardan madam Eva isminde bir ka- İ dımı gezdirmiştim. Yemin ederim ki ma- sumana bir gezinti.. fakat madam Eva genr, dul ve müzel bir kadındır. Onun i- dedikudular olmas. hattâ benim ka- i. Güya ben madam E- Eğe Melihayı dikudulara da meydan © vermiyeceğim. Muhakkak Meliha en sövlenen şevleri işitti ve doğru zannetti, kendini. öldür. meğe kalktı. Zavallı, zavallı Meliha., ar- tık bundan sonra ebediyen nefsimi ona vakfedeceğim. Süheylâ zihni karma karısık bir halde çe döndü. Bu düğümü cözmek icin Me- lihanın biran evvel iyi bekdi da, Onunla konuşup, nadas böjle nefsi ne kastetliğini ağzımdan öğrenmek ii yordu, İntihara sebep kir? kocası şaka amı? Meliha, iyileşip eskisi ibi rahatça ko- muşmağı başlaymen, zihnini kurcalayan suali sordu. Meliha o zaman üzün uza- daya Sübeylâya baktı bir şey söyleyim mi? dedi, ben mo yl kemer oldu ğune vallahı bilmiyordum. umurumda değil, Sonra Nil wn da madam yok. Gezdirse de oda umurumda di Ba hattâ kocamı veyahet Nihadi ne de- e kadar sevdiğimin veyahut sevme- diğimin farkında bile değilim. o Evet, kendimi öldürmek istedim. Cünkü Ali Hikmet Beylerin çayında bir adamla ta- mışmuştım. İste onu bütün kalbimle, tam mânâsile hakiki bir aşkla sevdim, O da mim ayrıldı, hir daha da dönmi- Meliha bir müddet durdu: — Simdi eğer şu iki budala vicdan a- zahı duyuyorlarsa, oh olsun, ikisinin de bana karşı, yaptıkları yakışır mı? Yeni neşriyat Mülkiye mecmuası Mülkiye mecmuası iki buçuk sene den beri şayanı takdir bir sebatla her ay muntazaman ve mütekâmil bir #urelis intişar etmektedir. Mülkiye mecmuasının son çıkan mayıse nüsha- sında üstat Ahmet Hâşimin “Yemek” isimli fevkalâde nefis bir yazısı bulun maktadır. Bundan başka Macit Şük- rü, Doktor ki at, K. Naci, İs- kender Nafiz, Nemli zade Etem, Dr. Muhlis Etem, Hasan Şükrü, Fuat Bay. rami, Mehmet Ali ve Ömer Rıza bey- lerin de iktesadi, siyasi, içtimai yazr- ları vardır.. Sahai intişarmı gittikçe genişleten bu değerli ilmi mecmuayı bütün karilerimize tavsiye ederiz. Papasla imam kolkola geçtiler, dü- ğün evinden uzaklaşan en son kafile- ye katıştılar. Gaydaların tulumları patlamış, ut- ların telleri kopmuştu. Bulgar ve Türk neşesinin en çılgın rekoru bugün karılemıştı. Ayın ışığı Usturuga'nın tarlalarma maverai bir renk veriyordu. Göl kena rında yanan son lâmbnlar da söndü. Şimdi yalnız, geç gelen bir katır ker. | vanının çıngırakları ötüyordu. İki sevgili o zaman gözgöze bakıştı. lar.. Konuşmadan yaklaştılar. Artık kimseden ve hiç bir şeyden çekinmeden sevişebilirlerdi. Camiyet | onlara aşkın bütün salâhiyetlerini ver : cakları esere çocuğumuz dur diyecekleri anda karşılarmda ve- to hakkını kullanacak hiç bir kuvyet kalmamıştı. Avm ışığı Usturuga tarlalarına ma- renk veriyordu. . Ohri gölü, kıyılarında © öbeklenen top top ağaçlarla rönesans çerçeve ge- | tanmmış. Maslakat; İş. Masumiyer: Be çirilmi DİL ANKETİ 79 uncu liste ve gelen karşılıklar : a kağ. Meyer skunk: muş, kotarılmış, tertip ve tanzim edil miş, kararlaştırılıp, yapılmış (nizama sarfin MEVZYU), mantikta mübtedaye denir, (mevzu ve mahmul), öz. Mevzun: düzgün, dactılmış, dartilan şey, fenni arızca vezinli, vezne muva fık, (Kelami mevzun, dartili söz, akvâ Ti mevzune), boyca mütenasip, mütedil, dürüst, güzel, (Kameti mevzun, mev- ihye), boylu boşlu, yakışıklı, a- limli anlı, Meydan: geniş, açık yer, a- çıklık, mahal, (at meydanı, ok meyda- Dı, meydani harp, meydanı imtişar), meydan istemek, izin ve müsaade ve | mebil, “dilemek, (meydana çıkmak- zahir ve aşikâr olmak), meydana çıkar- mak — izhar ve ihraç etmek, meydane komak, göstermek ve ispat etmek, mey Jane getirmek büyütüp yetiştirmek, meydunda aşikite, belli. Meyva, mive: yemiş, meyvesi huşk - kutu yemiş, mey- ve hoş tabiri amiyanesi bunun galati- ir. Mide: kursak, Mikdar: bir nösns- giniik, güç, parça, cüzi, Mikyas: ölçü. Mimar: yapıcı, yapı ustası, Mizaç: bu- Junuş, buy, tabiat, namizaç, hasta, mi- zaekir, mizaca öğre hizmet eden vücü- dü beşerde vezayifi uzviyeden bi sayırleri üzerine galebesinden hasil o- lan keyfiyet: (mizaci demevi, mizaci asâbi, mizaci safravi, mizaci lenfvafi). Afizah: maskaralık, şaka, mezzah şaka- ci, âtileci. Göztepe Haznedar oğlu Baba .... 74 üncü liste Mefahir k. Müethum: an Jaşılmış. Bof zaktatılmış, aytr di iŞ Menlaat: ka- vimsiz. Men: e: Çıkış yeri, 71 inciliste Mağrur; Böbürlenen. Mahabet: Ma- haret: bilgiçlik. Makale: Makam: Otu Makar: orta. o Makbul: İstenilen. Maksat: Maktu: kesilmiş. Makul: us- ça. Mamur: yapılmış, Mana: Manzara: göze çarpan. Masum: Suçsuz. Beyoğlu 2 inci mel ie ktep «sis 68 inci liste Maarif: Mabet: toplanacak yer, Ma- cu: Maden; ustalık, bilgiçlik. Maruf; rilik, Mar söz Mazrun Mazhariyet; » yazı başağı. Mazbata: Afazhut: Alınmış. Mazeret: Mazmun; alçalmış. Üstünlenmele. Beyoğlu 2 inci mektep mualimleri s.. 69 uncu liste Tehslük: Tenbih: hatırlatmak. Ten- sikat : ağırlamak. Tevahhuş” korkmak. Tevali: artarda gelme. Tevatür: Ağız- dan ağıza. Tevarü: Alçak gönüllülük. Tevazün: denkleşme. Tevbih; Teveih: çevirmek. Tevehhüm: korkaklık, Tev- kif; tutma, Beyoğlu 2 inci mektep ... 70 inci liste İlca: İlham: duyğulanmak. Tltibas: karışıklık. İltifat: okşamak. İtihak leşmek yanaşmak. İltimas: İtizam; seç İmtiyaz: İmza: ad. İtina: Özenmek. İtirez: karşılamak, karşı söylemek. İti- yat: alışreiik. Beyoğlu 2 inci mektep #muaTiimleri vE 78 inci liste Tagallüp: sorla almak, istediğini yap mak. Hakyit: Bağlamak, düğümlemek, bağaltına almak. Ta?tif; "iyilik etmek, bir aynaya henziyordu. Tabiatin bu güzel görünüşüne hay- Tan hayran bakan Lübinska sevgilisi ne sarmaşırken nefesi Ali'nin kulak- larını ılık bir meltem gibi yaladı. Gü- zel kız mırıldandı; — Kak Sturuga nema druğa (1) ooh ne mes'uduml!... Ali, kasabadan on dakika uzaklar. tatlı bir meyille yükselen bir tep. ciğin eteğinde, etrafı geniş bir bağ ile pe minğmini «ev satın almıştı. Hürriyetin neşesi içinde kaynaşan bir halk, Bulgar, YARİM, Türk, Rum ve Ulah, bugün bü minimini evceğizi çeviren geniş bağm içinde — saatlerce | gülmüşler, oynamışlar, yemişler içmiş- lerdi. Manastırlı kaçakçı Ali ve Petriçli Lübinska evlenmişlerdi. Ve seven bir kadınla seven bir erkeğin arzusu Oh- r#nin bir imami 'oganm bir pa- pasını yeni bir insan birliğinin kudsi- yetine iman ettirmişti. uncu liste ANKARA, L AA, — T.D. T, Cemi 1— Millet, Milliyet 2— MİNNET 3 —MINTAKA 4— MİSAK 5 — MUADİL S—MUAF 7 —MUAMELE 8 — MUAMMA 9 — MUASİR 19 — MUCİZE 11 — Mükndderat 12 — MUKADDES 13— MUKAVVA 14 — Mülk, Ml lamak, yaraşıkaızlamak, yüze vurma) sözle çarpmak.“ Tefevilt: ayrılık, kalık. Teferrüç: şen egzinme, eği dulaşma. Teferrdi ekleşme, birici me, eşsizleşme, tek kalma, Tefrika dibine geçirmek. Tefsir: kapali açmak, kısaltıyı genişletmek, Tekdütil kazanlı oturuş, dinlenceli kazantı, salaş) madan aylık alış. Tezat: birbirine « mayış, başkalık, benzemeyişlik, terslik uyuşsuzlük, ayrılık. | Florine'i Nâzım RADYO Bugünkü program ISTANBUL 1800 den 19,00 kadar Gramofon. 1900 » — 0 Alaturka saz (Mü yaf Mamma). 2000 ol 4 ce .. (Tanb 2130 karlar Alaturka saz Ülkü He mm). 2200 kadar Gtamefon. Bur. ANKARA 1230 - 13.30 Gramafen, 18— - 1840 Keman konseri (Ekrem yi” a. 1840 - VARŞOVA, 1431 m. 13,IS: Plâk. 16,35; Plâk, 18: Hafif, 19: Dame mesikisii #i kon fonik konser. 2320: dans musiki BUDAPEŞTE, 550 m. 19,35: Ders, 20,15: Plâk. 23457 akşam leri, Sigam musiki MÜNİH, 532 m. Mei Teblata dai bir mesi 58 garkal konser. YAYANA, 38 a 2180. MİLANO - TRİNO - FLORANSA 21,05: Haberler. — karişik konser, Senfonik konser. sillermelin)isimli temsil. ROMA, 441 m. 21,50; Karışık konser, BÜKREŞ, 394 em. DAN SAĞ EE A, a şa ontrası. 20: dern | Z0Sİ Bü Dik le (Rigelenteğ. opema gililliyet e adi ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç için LR EE 3 aylığı GE iz matbanya ait işler vacaat edilir. Gazetemiz ilânların İiyetini kahul etmez. BUGÜNKÜ HAVA Yeşil seri esat merkezinden Ve-| walömata göre buşüm hava kesan) li ve sakin elerali devam edece” 1833 tarihinde haya tazyik 754 rek Timetce en çek #vohhk İT en ax 16 de- send İsâ'nm rahmetinden elli dirhem V Muhammedin şefaatinden yüz dirhe satn almışlardı ve anlamışlardı ki b alışveriş epeyi pahalı bir şeydir. Fakat ziyanlı da çıksalar verdikle para ne erkeğe ne kadına çok görü memişti, Nihayet biribirlerinin olmuşlardı Yanan şon lâmba da söndü. Binbaşının beynini kurcalıya muamma. Bir tarafta mızıka çalıyor, bir tari ta halk bilmem hangi hürriyet kahır manmın kaç saattenberi devam ede ve tekrar edile edile adamakıllı ezbi lenen heyecanlı bir mutkunu dinliyo du, 3 (Devamı var) (1) Kak Staruga nema draga * “Struga gibi şehir yoktur!,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: