Hayatın kendi mantığının bizim den çok ayrı olduğuna inanmak zım. Ahmet Haşimi ve uzak, yakm bütün dostlarını o kadar üzen bir has- talık, türkçeye en güzel eserlerinden birini kazandırdı. & Yarının / genci (Frankfurt Seyahatnamesi) nin nes- rinde, anadilden alabileceği zevklerin müntehasını tadarken ( acaba bunun farkına varabilecek mi? Haşim kita- bında hastalığına o kadar az yer ayır. len (Hastahane) kelimesine gelince; bu zengin nesrin gözkamaştıran fan- tezini, eşya ve insanların en fovkatta- bilye hakikatlerinde yakalıyan dikkat ve tahlilleri arasında delâlet © ettiği man dünyasını da görelim,, diye culuğun zahmetlerine katlanmış bir en esaslı huşusiyetlerinden biri gizli- dir. Bu büyük adamın doğrudan doğ- / ruya şahsıma ait bahsetmek hususunda asil bir aczi var. Onun ka. lemi sahibinin hayatından başka her şeyin emrine amadedir. İyi ama, buna niçin aciz diyer; bü- Gün cehitlerini zamanın fevkine mak için sarfetmiş olan bir zamana sit çık zekânm etmesi zâflarmı istihkar Masa ne var? Haşim bir devdir, güreşir, Burada bir yazıcı sezini itiraf Gt- satırlardaki doğruyu © anlıyabilmesi için benim gibi Bahariye'deki küçük eve sık sık gitmiş olması, ve Haşimin değil şimdi, hastalığının en hât dı lerinde bile — nasıl gergin bir ira- de ile acılarmı yenmiye muvaffak ol- duğunu, tunçtan bir geçmiş © zaman zerresini bile havaya taşırmadan, sa- dece kabartmasının neşe ve oyununu göstermekle kaldığını bilmiş lâzımdır. Fakat Haşim bitmez, tükenmez bir mevzudur, buna mükabil bir ete tununun mizafirperverliği daima öl- i lüdür. Onun için gene kitaba döne- im: (Frankfurt Seyahatnamesi) bir Ah- met Haşim sinin esrarengiz dehlizi ile başlar. Kim bilmez ki ak- şam ve gece bu hayâl © tacidarının kendi vehim ve sırlarını, kendi rüya ve hakikatlerini gezdirmekten en çok hoşlandığı iki hâs malikânesidir. He- pimiz zaman zaman onun gecelerinin Duubaşyerülükeliş ve bilâ akşamlarındaki başdöndürücü lezzet- le sarhoşuz. in eşiği olan ae ee verdiği tadı bir estetiğe retile derinleştirmek istiyenler bir la sayıfa ötedeki la vızıltıları ile sükün ve rüyasını bozan bir takım sinekler oldu ve o o daima kendine hâs saffetile sonunda âciz kaldığını itiraf etti. Bütün bir medeniyet ve yaşayış far- kını bir gece aydınlığınm kesafetinde toplıyan “Alman gecesi,, nin başladığı biz ve onlar mükayesesini <Hasta, Ti- caret, Caddeler, — Bir zihniyet farkı, Beş Alman keyifi için, Profesörler a- ristokrasisi,, isimli yazılar tamamlar. “Favast'un mürekkep lek deri, de okuyucular, Alman ruhunu kendi kud- ret ve ni ind “Bulutlu hava” bir. şimal memleke- sinde güneşe duyulan hasrettir, “Kuş sincaplar ve saire. .,, şairi çocuk- nefis tahattürün sahasmı adeta son- suzluğa doğru genişletiyor. Baş taraftaki “Büyük'bir Avrupa şehri,, ni mahsus en sona sakladım, çünkü o kitabın mukaddimesi olan “Harikulâde,, ile beraber mütalea © —— — (1) İstanbul, Suhulet kütüphanesi, 1933. Tabı harikulöde nefistir. X Milliyetin edebi Romanı dilmelidir. Her-ikisi hakkında bir fi- kir verebilmek için birincisinin son te- rafından, aşağıdaki Hayâl ve renk mu- cizesini alıyorum. “Karşımda sanki yüz senedenberi tarıdığım fakat sekiz saattenberi safiri olduğum Frankfurt'a (o bakarak «ski altın şehirlerini, o hayâl sislerin- de yarım görünen (Kartaca) Yı, (Si- don) u, (Babil) i, (Ninava) yı düşünü- yedi renge mü- neccimlerin, ii hesaplar yap- tığı geniş merdivenli kuleler. .. Gra- nit ve altın sütunlü yaklaşılmaz ma- betler.. Bunların tehlikeli karanlığın. yabancı yorum; “Yedi seyyareye ge rındaki zengin listeleri bulamazdım, fakat o cellât şehirlerinde, uzaktan gelen yabancı için, ne kuvvetli hay- Pe ve ne keskin ürpermeler var- Bu küçük ve caki hülüna da göste- riyor ki (Frankfurt Seyahatnamesi) nde rakam ve faydalı bilgiler meyan okuyucular beyhude yorulurlar. min Almany: şında kalan hat i de bir estetik tahassüsleri teşkil eder. Fakat okuduklarını kendi zekâlarınm hamlelerile tamamlama- sını bu kitabın sahifaları arkasında ken- di muammasma muazzam ve adeta efsanevi bir iyet ha- linde bir Almanya bulacaklar, ve Ha- şimin dikkatlerinin keskin bir projek- tör ışığı gibi bu zaman ve mekân isfel- kesti yer yer en bariz noktalarından aydmlatmış olduğunu göreceklerdir. Ben ill okuyucularından biri oldu- ğum bu küçük kitabm sayesin * de ve şiirin altın kanatları üstünde lezzetli bir seyahat yaptım. Aziz ve asil üstadıma minettarım. Ahmet HAMDİ Yeni neşriyat Türkiyenin inkişafı maden servetleri On senelik Cümhuriyet tejimi aktın- da Türkiyenin sai, iktısadi ve ziref sahalarda gösterdiği inkiyaftan ve ma- den servetlerimizden bahis son derece istifadeli bir kitap neşredilmiştir. Orhan Brandt B. tarafından frerimız- ca olarak meşredilei bu kitap verdiği bütün malümatı rakamlara ve ere istinat ettirmektedir. işteril ve kiymetlendiriimesini memleketin inkişafı için başlıca şartlar den telâkki ettiğim cihetle, verdiğim malümat ve rakamlara mümkün oklu- ğu kadar sahih olmasına dikkat ettim. Türkiyenin takip etiği sulh siyaseti nin ve bumu takip eden esmiyet ve sü künun cenebi sermayelerinin reddiütlerini izale edeceğine sün yok tur» Kitap muhtelif fasıllam ayrılmıştır ve bu fanılfarda ticaretimiz, siraatımız, ormanlarımız, sanayi, denizcilik, de- lar, madenler, © kömür ve saire hakkında etraflı malimat verilmekte. dir. Kitaba Anadolunun muhtelif yerle rinde muhtelif © maden mmtakalarını gösterir bir de harita ilâve edilmiştir. Şarkın büyük sima- ları: İsmail Hakkı Darülfünun müderrislerinden Meh- met AM Ayni B, Şarkın büyük sima- ları hakkında Pariste fransızca olarakbir seri kitap heşretmeğe ıştar, Se- rinin biririci cildi Bursalr İsmil Hak- kr Beye tahsis edilmiştir. Muharrir 1926 da Hârvard'ida töpla- nan beynelmilel | altıncı — felsefe kongresi heyeti tertibiyesi tarafından bilhassa türk unsurundan olan Şark mü tefekkirleri hakkında bir tedkik hazır- lamağa davet edilmişti. Muharrir bu davet üzerine ilkönce İsmail Hakkıyr intihap etmiştir. 1926 kongresinde bu büyük türk filo #ofu hakkındaki notlar mevcut olmak-, | la beraber, mubarrir aceleye gelen bu "otları tamamlıyarak, bir kitap halin- de neşretmiştir. , Hayatında muhtelif yüz Yirmi beş eser vücude getirmiş olan bu 106 Hin, Politika, ve Kan.. MAKEDONYA kardığı bir anahtar destesile eiakeaşin ve 0ve Geği AME ir ALi odn vardı. Hepsinin kapılarını birer bi. rer itti, göz 7 Ön kata olcak Diye rurıldan- “ riöreniei yavaş yavaş çıktı. Baba #num evi mi idi ne? gene önüne gelen ka- pıyı açarak, odalara göz gezdire gezdire kapısı açılmayan bir odanın önüne kadar geldi. — Aceba bu niçin açılmıyor? 'den kilitlenmiş olacak... Kapıya kulağını dayadı: içeri. Müellifi: Nizamettin Nazif “aaaaaaseee belli. Herif aslan amma. o Eşek gibi barlayor işe: Neyaparsın Allah vergi “Bir iki köre öksürdüHorultu devam ediyordu. Kapıyı hafiften başlıyarak git tikçe artan bir şiddetle tıkırdattı, Vurdu, ve yumrukladı. Nihayet tekmeledi de.. İşte ancak o zaman içeriden bir kar- yola gıcırtısı geldi ve boğuk bir sos ağız dolusu küfür savurarak; — Kim 0? hangi dey) Pıyı? - diye bağırdı Redinkotlu ye tatlı bir gülümse pedi amam ine lerini uğuştura uğuş- — No de iyi tanıdınız hazretleri, Dedi - deyyusun ta kendisi, — Ulan Süreyya.. Ulan hergele. Da- yağı tam hak ettin. Simdi imanını belli. yeceğim. deyyus vuruyor ka- L| Hikâye © — Tablolar Nerimanla İzzet Bey evli idiler. Balay- larin geçiriyorlardı. Mevsim yazdı. A- dadaki otellerden birindeydiler, Yanıbağ- içemdaki odada da şal Nesip Hikmet lendirir, hem ilham toplardı. Bütün bir mevsim Adada o kalmasa da, hiç | İ olmazsa bir ay otururdu. İzzet Beyin kadm işlerindeki vey ihtısası kulak dolğunluğundan ibaret- ti. Meselâ ona derlerdi ki, kadınlar cüretkâr erkeklerden hoşlanırlar, Fa- kat cür'et nasıl şeydir? o Ne zaman makbuldür, ne vakitlerde tatsız kaçar bunları kestiremezdi. Gene ona derlerdi ki, kadınlar mü tehakkim erkeklerden hoşlanırlar. Fa- Kat tahakküm ne demektir? Ne za- manlarda, ne vaziyetlerde kadma ta- hakküm etmek gerektir, buralarınm farkında değildi. Ona derlerdi ki, kadınlar erkeğin kuskanmasından belli etmedikleri bir zevk duyarlarmış. Fakat ne derece. ye kadar ve ne zamanlarda? Bunları hiç tecrübe etmemişti. Gene ona derlerdi ki, kadınlar ilti- fattan ve onlara karşı gösterilen dik. kat ve ihtimamdan çok mütehassis 0- Turlar. Fakat kadına nasıl iltifat edi- lir, hangi icaplarda kadına dikkat ve ihtimam göstermek lâzımdır. — İzzet Bey bunlar bilmezdi. | Bir akşam karısı ile gene başbaşa | kaldılar. Yalnızlık, akşam verdiği tatlı bir hüzün. İzzet Bey sevilmek, karısının gözüne girmek, onda kadın ruhundan anlıyan ince, kavrayışlı bir erkek tesiri bırakmak istiyordu. Norimanın boşuna gidecek bir şey yapabilmek için mütemadiyen beynini yoruyordu. Tahakkümü şimdilik za. mansız ve mevsimsiz buluyordu. Bul- masa da tatbik edebilecek vaziyette değildi. Daha balaylarında bunu zor ve çok müşkül buluyordu. Hele cüretkârlığın hiç sırası değil- di. Bir defa ortada cüreti icap ettire- cek bir şey yoktu. Kıskansa, ona da mahal yok. Kimden, ne için kıskana- cak? Geriye ne kalıyordu. 5 ladı. Zaten memuriyet (o hayatında inin yüzlerine güle güle, onla- rın yaptıkları hattâ en kötü şeyleri üyor, bakışları karısının vü ün üzerinde dolaşıyordu. Acaba ayağmdan mı başlasa? Ha- yır, düşman ayağa bakar, derler. Ka- rısran bir tarafını methedecekti ama neresinden başlamalı? Düşündü, taşın- dı, enini ölçtü, boyunu biçti.'Nihayet başından, bilhasan çok Koğuna giden özlerinden Karâr verdi. Şölen Bir Bema mara — Ah karıcığım, dedi, senin ne em- ne alıcı bâreli gözlerin var. “Asbli örlilir hendiiğiiden. oksi: müştür — Ah, karıcığım, ne * mevzun, ne muntazam burnun var senin.. Altın çerçeve ile çerçeveletmeli onu. . — Ah karıcığım, dudakların cen- net bağında açan bir gonca güldür ki, uzaktan manzarasına doyum ol- maz. Hele dişlerin kırmızı atlas kadi- feye konulmuş bir sıra inci gerdanlı- ğa benziyor. Ellerin bir çift beyaz güvercin. Ta biatin öyle enfes şaheserleri ki onları serçeveletse de, doya doya b - Kadının hoşuna gitmek için la- cak işlerden en geriye ala "iltifat bahsinde işte bu kadar can sikıcilrk vardı. İŞAMBA' ar MAYIS © 1933 “ tirmek, Sifat: yür, belli ecân (Bezek). İzzet Bey bu minval üzere tepeden Uurmağa doğru iniyor ve karısının her uzvunu ayri ayrı birer tablo farzede- tek'hepsini de çerçeveletiyordu. Tam © sırada kapı vuruldu: MN öiriniz, dedi İçeri Nesip Hikmet girdi. Yarım sa- attir açık penceresinden müz'iç koca- nın tasvirlerini dinliye dinliye gına £€- tirmiş, dayanamamışiı: — Çerçeveci geldim efendim, dedi. lk a mr a büyük türk filosofunu Mehmet Ali Ayni B. neşret kitapla medeniyet ve ilim dünyasma da duha iyi tanrtmiş ©- tuy, Ve., Bu mükellef iltifatların akabinde kapı açıldı. na beyaz bir e bire tari, göğüs bağır saçlar darma da- ğin bıyıldar maşalı Cafö Chantant kül Mk gösterdi. Yumruğunu da ha Kr e açmadan hazırlamıştı: . Fakat redinkotlu herif bir yılan gibi eğilip doğ- rularak, eteklerine sarılarak yaltaklsâ mınca yumuşadı: — Ne var ulan gene? Burasını da mı keşfettin be herif. Kapıyı nasıl açtın be > ü? — Aman paşam bunlar da söz mü Keşfetmek vazifemiz. Kilitli kapulara anahtar uydurmak da #anatimiz.. Efen- dimiz hu ihtisasımızdan dolayı kullan- miyor mu? — Ne istiyorsun çabuk söyle? Çabuk söyle... — Mesele mühimdir. Osmanlı Banka. sının yanındaki evi hatırlıyor müsunuz? Hani şu bir kaç sene evvel Bulgarların kiraladıkları evi.. Canım paşam. Hani tevkif etmiştik.. Komitacılar.. Siz döğ- müştünüz de sonrn Necip Melhame şe faat etti, kurtuldulardı. — Ey.. Ey. Ey. Bulgar ihtilâlcileri, Osmanlı Bankasını berhava mı etmek iş- temişlerdi ne? Tam kendisi. Biliyorsunuz ki o 6- Vi ihtiyaten kimseye kiralatmamıştık ve FETİTE Dil-anketi 63 ncü liste ve gelen karşılıklar Liste: (58) Hakem: Doğrulayan. Halâl: Temiz, Haletmek: Gözmek. Halim: Yumuşak Haya: Gölge, kuruntu, Hayır: iyilik. Hikmet, Hıyanet; Kötülük. o Hodbin: Benlik. Hulüs: Doğruluk. Hulya: Dak ga, kuruntu. Huy: Gidiş, alışma. Hü kümet: Hüküm: Buyunuk. H. Tahsin ... Liste: (59) Is'af: istenileni yapmak. İsraf: Saç- mak. İstihlâk: Tüketmek. İstiklâl: Baş Mbaşma olma, İstikrar: yerleşme, İsti- dat: işe yatık. İstilzam: Getirmek. İs- timdat: Yardım istemek. İstimzaç: Gö- nül yollamak, İstinkâf : yüz çevirmek: İstinsah: Örnek çikarmak. İzâ: nla- yış, duyuş. Jzdiham: kalabalık, İzin. H. Tahsin e e: (59) İs'af yerine getirmek. İsri çarçu- Tetmek, yersiz harcamak. İstihlâk: bi- tirmek, yetirmek. İstiklâ/: başlıbaşına şına olmak: İstikrar: yerleşmek, yerli- yerine gelmek, İstidat: | beceriklilik. İstilzam: yanlamale. İstimdat: — yardı- ma açğırmak, İstinkâf: karışmamale. /5- timxaç: dlanışmalk. Istimsab: benzerini çikarmak. İz'an: anlayış. İzdiham: ka- labalık, çokluk. İzin; salma, R. Kavak 41 inci mektep muallimleri *.»» Liste : (56) Selâhiyet: Yaraşma, yarama. Samimi: işli dişli. San'at: ustalık, bezenği. Sar- fiyat: Kullanmak, elden çıkarmak, bi- Sihriyet: Kan yakınlığı. Sınıf: Takım, Bölük, okuma yeri, Sulp: katı, Sum'i: yapma. Süret: Örnek. 22 inci ilkmektep muallimleri *#s Liste: (60) Merak: Düşünüp, Merasim: Şenlik, Mercis: Kaynak. o Merdat: Atılmış. Merhaba: Tanışma. Merkez: Kök. Mer siye: Sağu. Mertebe: Basamak: Murs- baha: Açgörlülük. Müracaa(: Başvur- mak, Murahhas: ilçi, Murakaba: yok” Jama. Murat: İstek. ... Liste: (61) Tarziye: Hoşmut etmek. o Terakki; yükselme. Tereddüt: Süneksir. Teref- İü: Yükselme, Terennüm: Eagi. Te- re, çirme, Terzil; ; Peşini b- rakmama. Tescil! Kütükleme. Teselli: Ayutlama. Tese/sül: Zincirleme, 7es- hir: Büyü. Teslim: İlişik. 29 vncu ilkkmektep muallimleri Merak: Kuruntu. Merasim: türe Merci: Baş vurulacak yer. Merdut: ko vulmuş. Merhaba; gün aydin. Merkez: orta. Mersiye: Deyişler. Mertebe: Başa mak. Müracaat; Başvurma,. Murahhas: Elçi. Murskaba ; göz altında bulundur ma 43 üncü ilkimektep muallimleri ..» Liste: (61) Hamiyyet: iyiliğe çalışma, iyilik kat lanışlığı, yurdu koruma, çırpmışı ye sevgi yararlığı. Hart: tanrıyıöğ, Mianaşı, Harası: Kaşıntı, çekimilecek işlenilti, verilmemiş esirgenilmiş. geri tutulmuş, yasak edilmiş yapışlar. Ha Va: soluma yazantısı, uçuntu, yerle gök arası, yüce boşluk, düzen, çalgı, eğlen- &, geçiçi sevgi, kötülüklere uyma iste Hi.Haval: Boşluklara düşlcün, boş işle- re, ilişken, süslere yorgunluk © açıkça mav. Havadis: okuşlar salığı. Havale: üzerine bırakma, çevirme, Havsalâ: an- layış, çevsintisi, kavrayış kaplantısı, iç Harik Hayat 63 üncü liste ANKARA, 16. A.A — T.D.T,Ce verilmiştir 4 B—IŞAA 9— İŞARET 10— İŞGAL 14 — İTAAT 12 — İTMİNAN 13 — İTTİRAT. S—ISTILAM 6 — İSTIRAF —OSTIRAR çıkan kelimelerden manaları yanları han, #östermeleri rica olunur. varlığı, giz gücü. Havuz: su biriktirme gukuru. Hayayat: yaşama, yaşayış, di- rilik, sağlık. Hayvan: anlayışsız. yüz yarayışlısı, yük çeken, düşüncesiz, bu- dala, duygusuz, düşüncesiz, dirilik. Filorinale Nâzım ... Liste: (61) Tarsiye: gönül alma. Terakki: İler- leme, yükselme. Tereddüt: — Tereffü: yükselme. Terennüm: ötme, türkü söy leme. Teressüp: durulma, çökme. Ter- kip: birleştirme. Tersim: çizme. Ter. viç: beğenme. Tersil: aşağılama. 7e- Sallut: saldırma, cluzatma, Tescil: kü- tüğe yazma, Teselli: avunma, avutma, Teselsül: sıralanma. Teshir: deyeçir me, Teslim; verme, 52 inci mektep muallimleri ... iste: (61) Tarziye: gönül alma. Terakki: iler leyiş. Tereddüt: duraklama. Teveffü; yükseliş, Terennüm: ötmek, Teressüp. durulma, Terkip: birleştirme. Tersim: gizginlemek. Terviç: oygun buluş, Ter- zi: alçaltma. Tasaflüt: saldırma, Tes cif: kütükleme. Teselli: avunmak. Te- selsğl: ardı sıra, Teshir: elde © etmek. Teslim: boyun eğme. 21 inci mektep muallimleri ... Liste: (61) Tarziye: Fönül alma, Terakki; İle gileme, yükselme. Tereddüt: Kuşkulan ma, eTreffü: yükselme, Terennüm: mek. Teressüp: Tortulanma, Terkin. Silmek. Zersim: Çıkartma, Terviç: İyi bulmak, Terzil: Bayalamak. Tesallde: Sarkıntılık, balta ölme Teslim: Be- yun eğme, tapşırmak, Teselsül: Siralan rak Teshir: Büyülenme, aldatma. Te- selli; Avunmak. Terkip: Katışık, katış “takliliçsoğil, ALANDA inaiamlğı l 28 isci ilkmektep müsllimleri ” sez Liste: (61) Taziye: Sağu, Terakki; ilerleme. Te reddüt: durumsama, Tereffü yükselme. Terenmüm: ötme, söyleme, ezgi. Teres süp: tortu, çöküntü. Terki, şti me. Tersim: çizgileme. Terviç: geçir me, silkme. Tersil: tandınmak. Tasal- İf : övünmek. Tescil: kütüğe geçirme. 25 imei âlk mektep müailimleri Resim sergisi Tutanbul Halkevi Reiliğimden: Sergi bir hafta devam saat 13 den 18 e kadar açık bulu- SÜ it: Duhuliye yoktur. Kaza ve Otomobil Sigortalarınızı a Galstada Ünyon Hanında “Köln ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede, bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan NYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefox Beyoğlu 4.4888 2363 ima tarassut eltnda bulunduruluyor. du. Bu sabah. Bir genç kadın. Amma ol- Bae amk re e kaktan öteberi almış. Gene o eve gir — İşte bu tuhaf., Nereden girmiş eve? Pie iisekmay Len ra vize muşuşundan Bulgar olduğu apaşikâr.. Bendeniz yeni bir suikast hazırlandığı- nı zannediyorum, Ne emrediyorsunuz? Derhal evin kapısını kırsmlar kal- takı yakalasınlar — Canım paşam bunu köşe başındaki mahalle bakkalı da yapar. Benim buraya kadar gelişimin sebebi şu, Krz fevkalâde güzeldir. Belki tahkikatı sahsen zati dev- etleri idare buyurmak isterler... Polisler mi tevkif etsin, biz mi edelim? yani zap- tiye kapısına ıı boylansın, yoksa köşke bayıklının abus yüzü birden bire tatlılaştı. Redinkotlunun omuzunu okşıyarak; le zaptiye kapısı uğraşmamalıdır. Ve kapısını herifin yüzüne kapadı. Anahtar kilidi de döndü. Somya gene gıcırdadı, ve anında horulu yükseldi. Redinkotlu ellerini uğuşturarak binadan girdiği gibi çıklı, arabasına bindi. u Süreyya meşhur Selânildi Süreyya idi ve gaytan bıyıklı paşa “Fo. him,in tam kendisi, ... Değişen bir karar Makedonya Rizverta locasının hürme. te şayan üstadı bu akşam pek somurt- muştu, Hürmete şayan üstadın yazı © dasından eksik olmayan ebedi ziyaretçi Talât Beyin de yüzü sülmiyordu. Cemal Bey elleri arkasında düşünceli düşünceli döleşryezdn. Odada dala biz kaç kişi ardi, Yala Mitat Şükrü Be Bey bu umu- mi endişenin içinde her & zamanki tatk gülüşünü muhafaza ediyordu. Karasu uzun uzun bıyıklarını burduktan sonra; Bu sefer atılacak kurşun.. - Dedi- bir zar atmağa benzer. Tattu- rabilirsen mesele yok kazanırız. Lâkin tutturamazaak... Tehlike büyük olacak- ar, — Yapılacak başka bir iş yok. - Diye söylendi Talât - ya harro, ya marro' Cemal — Bu Müşürü de bir hale yola koy- mak İzm. - Dedi - zannediyor ms nuz ki bu herif Şemsi paşadan daha ha- yırlı bir matabtır. Herif gece gündüz ça- lışıyor. Kâzum Nanimin dört gecederb ri gözüne uyku girmemiştir. İyi ki Fethi ' MELEK sinemasında FERNAND GRAVEY KADINLAR BERBERİ filminde. Tenzilâtı fiyatlar: Hususi 50 - dühuliye 30 kuruş 389) Bu akşam ELHAMRA SİNEMASINDA Kahkahalarla gülünecek bir film KADINLAR AVUKATI LUCİEN BAROUX ve JE ANNE BOİTEL tarafından Yaz fiyatları Hususi 50, dühuliye 30 kuruş (3381) | RADYO | Bugünkü program İSTANBUL: 18 - 19: Gramefon, 10, - 19,45 Alaturka ser (Muzafer Bey), e 20,20: Alaturka sax (Hamiyet hanım), 20, 20,55, Alaturka .x (Seniye hansm), Süsü tax (Mahmure hanım), 2130 - 22: Gramofon, 22 de Ajan» Borsa haberleri vazt ayarı. sikle 00: Ağsn habgeleri, hava raporu. VARŞOVA, 141 1015, Plâk 1638: Mebel 27, PAK, 8 Brabme'ın ewerlerinden mürekkep kehser. 2320: Pik 21,35; Kapsrantaca konferanı, 24; Dans mu- poo BUDAPEŞTE, 550 m. Car musikisi (Yeni havalar), 1035: derini sonra Sigan musikisi. 24: İtalyanca o konfe- MÜNİH, 532 m. Zi Mandolin konseri, 21,40: “Daverwelle Rokoko,, isimli neşeli musikili temail 2230: Bavyeri şairi, 2280: Bazı klâdk şarkılar. 2330: Gece musiklek, VİYANA, 517 m. 21,06. Brahma müsameresi © (Orkestra ve koro iştirakile büyük konser salomundun sak- lan), 22/80: Haberler. 73: Gsen kanseri, MİLANO - TORİNO - FLORENSA 20: Haberler — Plâk ila şarkılar. Zi: Söz“ tar, 2130: Temeli - Plâk. 2d: Haberler — caz b 48 yi nal SLM İLA skeçi Carla. pi Orkestra rı tile şarkılar. 13: Plak, 14, 15: Pik. 18, Raye orlenatra- 4. 20,45. © Pik. 236: Viyanadan maklen Birakma - ———— Askeri tebligat Arın umdesi “MİLLİYE T”'ör. ABONE ÜCRETLERİ : BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy rasat merkesinden verilen ma Hamata yöre büzün hava bulutlu olacak zg peker. oarak eek rr hara Mit ven vk SİL GA e İİ bare, Bey Jandarma müdür oldu. Mustafa Kemalin haline pe Cid den asabe o dandini re Bey.. Aman Ş, , Bunda daha şımarık paşa çocuğu görülmemiş islâh etmek güç di maz. Fakat şu kelağa Pala gi ğe Mustafa Kemsl yere dr . şünmüyorum. İni adam ya teşkilât içini dedir, yahut teşkilâtın düşmanları arat sndadır. Mustafa Kemal yüzde yüz bis den midir? Talât paşa hemen ayağa kalktı: — Böyle bir bahsa muhatap olmak i# temem. Bu arkadaştan zerre kadar gö! he edilemez. Yüzde yüz değil o yüzdü beş yüz inkılâpçı bir gençtir. — Sözlerine dikkat et Talât. Yüzd yüze yüzde beş yüz arasında ne dn dereev endişe vericidir. Sa “Karyotarı,, ların erüneşiler i hat Intmak isterim, Müfrit e lar, dair cemiyetlere başka kame lerdir. Bize bügün de yarın GA modejl (Devamı pe | İ