Küçük İtilâfın savaş sanayi ergi w yn Çe” daş ama Di bazı e veriyor. Avru ın doğusunda, gelecek savaşlara e- kk olmak eb a çe yer aldığı bu da, Romanya dahi, kendi ülkesinde güç- lü bir savaş sanayii kurmağa uğraşmak” tadır, Çekoslovakyada, fek ve makineli tufek fabrikası, 8 gaz savma(3) İuramı(4) vardır. Bir savaş olunca, diğer bir çok iye fabrikalar, ke aylıkla savaş haline Ri rilmek için şimdiden alınmış» tır. Cihan savaşı içinde 30,000 amele ile çalışan meşhur ikasında gü- > Koblen - ton ucurucu eşi) Poliska ise gün- de 7000 topçu yapıyormuş. Prag) daki Seğeeeki Tablar. yada bombası 3 Italyan Yugoslavyanın sa- vüş sanayii bir şey yazmıyor. man le lili faça glam (meğer <Çekoslovakya) dan 1,5 ma tü Dil anketi 62 nciliste ve gelen karşılıklar Gelen karşılıklar! Liste: (55) Nakil: Taşıma. Nakit: Akça. Nakış: Işleme. Nefret: Soğuma, bıkma. Nere ves: İstekli. Nevi: Türlü. Nezaret: Gö- rünüş. Niyet: Kurma. o Noktai nazar: Öz bakış, Nüfuz: Girme. Nükte: Ya man SÖZ, Beyoğlu 11 inci mektep muallimleri ... Liste: (56) i Selâkiyet, Samimi; İtçen. o Sanat İsçilik. Sarfiyat: Sıfat: Görünüş. Sıh- tiyet: yakınlık. o Sıf: bölüm. Sulp. Katı. Suni: yapma. Saret: Gidiş: kı lık ; Beyoğlu 11 inci mektep muallimleri ... Liste: (57) Anlatma, Tedenhi: Gerile- m3. Tedrici: Yavaş, yavaş. Terbiye: Ye tiştirme, Zercümeihal, Terfih: Bolluk, yenişlik. Terettüp: Üzerine düşme. Terhis: koyuverme. Tertip: Dizme, sıralama. Tezekkür, Tezkere: Tezel Jül: Katlanma. Beyoğlu 11 inci mektep ri ... Liste: (61) Tarziye: Kandırmak, uygunluğunu almak, Terakki: ilerlemek, yükselmek, yukarı çıkmak, üstünlenmek, üstün- lük. Tereddüt: Kemiremiyis, ene mayıs, anlıyamayış, öyle mi? Tere! yükselmek, ital yakarlamak, fırla mak, Terennüm: 'Türkü söyleyiş, şarkı yapış, ötüş, ötmek, Teressüp: suyun di bine çökmek, akıcının dibine toplan- mak, durulmak. Zerkip: birleştirme, bir araya Şetirme. Tersim: çizmek, ör- neğini yapmak, kılığını çıkarmak. Zer- viç: yürlitmek, isteğini yapmak. Ter- #İİ? utandırmak, alçaltmak, harlatmak, » maskara etmek, yüzüne tükürmek, 7a- e dai çatmak, incitmek, üs- tüne çökmek, lek saldırmak. Tes. Hilliyetin edebi Rom. ie 62 nci liste ANKARA, 15. A.A — T.D.T.Ce miyetinden Karşılıkları aranacak arapça va faraşa kelimelerin 62 No, hu histeri şudur £ 1HAMIYET Oo 7— HAVALE 2—MAMT 8 —HAVSALE 3 — HARAM 8 —Havuz “Hava 4—HAVA 10 — HAYAT 8 —HAVAT 1 — HAYVAN 6 — HAVADİS Listelerde çıkan kelimelerden Icarçılıkları cil: Kütüğe egçirmek, Teselli: avut— mak, açıyı giğertmek, tatlı aldatış, is- temiyerek aldanış. Teselsh!: birbirine bağlanmak, sıralamak, dizilmek. 7es- : İmrendirmek, büyülemek, ele ge- Teslim: vermek. Filorinalı Nâzam ... Liste: (59) İsaf : istek yapmak! İsraf: başa har- camak. Istihlâk: tüketmek, bitirmek, kullanmak. İstiklâl: a başına buy- ruk. İstikrar: Yerleşme. İstidat: yapa- bilirlik. İstilzam: İstimdat: Yardım is temek. İstimzaç: soruşturmak, sormak. İstinkâf: çekinme. İstinsah: örnek çi- karma, Iz'an: anlamak. İzdiham: kala- balık. İzin: yol vermek. İstanbul 25 ini Hk mektep muallimleri girmek. ... Liste : (56) Salihiyet: El yetme. Samimi : 1 Yürekten. Sam'at: İş, güç. Sarfiyat: Marcama, Sifat: Bet, Beniz, gösteriş. Sıhriyet; Güveylik. Srnıf: Kol, parça, küme. Sulp: Katı, soy. Sun'f: yapma, Süret: Biçim. Sarıyer 14 üncü mektep Muajimleri MAKEDONYA bi bir masaya saldı selâm bah etmede otu İ — etmedi — maştı. Imım tarafıma geçmiş, zavallılara bir kaç tokat da onlar yerli Sonra gene sille tokat, il kapı dışarı etmişlerdi. Bunun üzeri” p ne müşterilerden (mühim bir kısmı | Kin, Politika, ve Kan.. Müellifi: Nizamettin Nazif aeasesemesressssessasesasese salonu terketmişti. Herif bu umumi protestoya zerre kadar ehemmiyet vermemiş, kadmla- rın hepsini masasına çağırmış ve sonra KULAK ME ; külliyatina “dahil olan bu BSAF İki el —i Bundan kırk beş, “elli sene evvel, Harbiye mektebinde Kalafat Ibrahim Paşa isminde alaydan yetişme bir ku- mandan varmış. Geçen gün, © Güzel orman çiftliğinde Çiftlik Müdürü Nu- reddin Bey, bu zata ait hoş bir fıkra anlattı: — Bir gün Harbiye mektebinde iki erkânıharp namzedi talebe arasında büyücek bir gürültü O kopmuştu. İki genç, adeta boğaz boğaza (geldiler. Tabii hâdise, Kalafat İbrahim Paşa- ya aksetmekte gecikmedi. Alsylı Pa şa, iki genci karşısına alıp divana çekti: — Anlatın bakalım, aranızda me ol- du? Kavgacılardan biri atıldı: — Efendim; bir o fransızca kelimenin imlâsından çıktı. Kalafat sordu: — Neymiş o kelime? — Naturellement kelimesi efendim. Bendeniz bu kelimenin iki el — Il ile yazıldığını iddia ettim. Arkadaşım, itiraz etti: — Hayır! naturellement kelimesi, iki el — İ ile yazılmaz; bir el — Lile yazılır dedi. Kalafat İbrahim Paşa, bu izahatı dinledi ve anlamış gibi göründü. Neti- cede dedi ki: — Pekâlâ... Yaz bakalım, şu dedi- ğin kelimeyi!. . Genç, kalemi kâğıdı alıp naturelle- ment kelimesini yazarken Kalafat gö- zünü dört açarak, bakıyordu. Yazıyı bitirince: — Eğel., dedi, nerede kaldı senin iddian? Çocuk şaşırdı. Kalafat #ordu : — Hani iki elle yazıl — İşte &fendim iki el — ll. — Hadi hadi... . Sanki ben görme- dim mi, bir elle yazdığını... — Hayır efendim. . iki elle yazdım. Kalafat fena halde kız. — Ben bu yaşa geldim. - İki elle ya- zı yazıldığını ilk defa senden işitiyo- rum., Kimi aldatıyorsun be çocuk!,, M. SALÂHADDİN Yeni neşriyi Meşhur adamlar ansiklopedisi Bu isimle nefis güzel bir ansiklope- di intişara başlamıştır. Meşhur adam- lar Ansiklopedisi Şarkın ve Garbin en meşhur adamlarının isimlerini, isek. lerini, ve eserlerini ege elek a ve ün seg eğ ilemal edilecektir. çıkmıştır. Asabiye hastalıkları Dr, M. Hayrullah B. “Asâbiye has- talıkları,, na dair bir kitap neşretmiş- tir. Bu kitap doktorun Tıp Fakültesi bu eserinin i- kinci ir. Vilâdı fenni Besim Ömer Paşanın vilâde oz hakkındaki eserinin üçüncü cildi de çıkmıştır. Bu kitap marazi nifasiyet ve güç doğumdan bahsetmektedir. Teslih (Sadır ve Batın) Dr. müderris Nureddin Ali B. “Sa- dır ve Batım, muhtasar teşrihi ile Tes- lih,, hakkında bir kitap neşretmiştir. Bu kitap talebenin teslih salonunda çalışırke n elinde “usulü - istihzar,, # ait iyi bir vasıta olacaktır. Bu kitabın “etraf” a ve «Re's ve unku'a nit birim- ci, ikinci ciltleri evvelce intişar etmiş- ö İdare mecmuası Dahiliye vekâleti tarafından her ay muntazaman neşredilen “İdare m muası” nın altmış sayılı nüsahsı da ktı. Gayri resmi kısmı K. Naci, | çıl yeri nda Bür Ali Ragıp, Macit Ragıp, Macit han, M. Atıf, Süheyip Nizami beyle- sonra» — Me Germen:söyle bilek kızmı: yacağım.. Cebinden tıklım tıklım dolu bir cüz- dan çıkardı İçinden çektiği iki Osmanlı bankası kaimesini kızın göğ” süne soktu. — Haydı söyle! — Olmaaaz.. Benim canım varda Bizle Di canı yok mu? onlara da ver.. Ondan sonra,. — Seni kırarmıyım kız « alın kızlar. Al sana.. Al bu da senin payım. Dört kıza da birer bankonot verince Ker Avucuna başını eğdi: — Yazık... - Dedi » çok yaşamıya- caksın.. Genç yaşta matem tutacağız. — Deseneki güzel falcı.. Her söy- lediğin doğru değil. Vaz geç.. doldur Üsküp'te bir gün Wilhelm Von Stratzkappelu ile bil- mem nasıl oldu da tanışınıştım. Sozü sohböti yerinde bir adamdı. Akşamları otelin taraçasında siğaralarımızı tellendi rirken bir çok harp hatıralarından bah- sederdi. Bunların arasında 1918 Ağus- tosunda Üsküpte başından geçmiş bir macerayı da anlattı. Dedi ki: — O zaman Hussar mülâzımı idim. Daha yirmi yaşına yeni basmıştım. Bul- gar Erkânı barbiyesinden ayrılmış bir müfrezeye kumanda ediyordum. Haya- tımuz doğrusu pek tatsız, tussuz geçi” | yordu. Bir yün, ne kadar sevindiğimi tasav- | ur edin, ceneralır beni bir iş için Üs- | kibe günlerdi; Vüsiiik yemek! için | yirmi dört saat izin verilmişti. Akşam beşe doğru “Uskübe vardım. Bir Pazar günü idi, Çoğunu neferler teş kil eden halk Belediye bahçesine toplan mışlar, sekeri muzikayi dinliyorlurdı Aralarına bir kaç kadın da karışmıştı. | Gençtim, kendimi güzel buluyordum, sonra üzerimde bütün mukavemetleri İcracağını tahmin ettiğim şık bir onifor- ma taşıyordum. Hepsi de o dakikada güzel güzel gülüyorlardı. Hele bir tane si kibarlık, yüzündeki gurur- la ötekilerine tefevvuk ediyordu. Yak- laştım, Bu kadın kendisine dikkat edildiğini görünce, alıcı gözlerini gözlerime dikti, kızardığımı hissettim. Heyecanımı an- ladı ve gülümsedi Bu kadının benimle görüşmek arzusunu duyuşundaki sürate bayret ettim, Birdenbire elindeki çantasından bir kartıvizit cıkardı, üzerine bir kaç şey karaladı. Sonra kalabalıktan (sıyrılarak bahçenin hir ucuna doğru yürüdü. Ben de takip ettim, Nihayet dar bir sokağa saptı, Yirmi adım ileride durdu, Yanma yaklaştığım zaman, elime bir kart srkistırdı ve hiç bir kelime söylemeden sanki bir şey ol- mamış gibi hızlı hezlr uzaklaştı, Elimdeki kartıvizilte hir isim ve bir adres yardı. İsmi Stacın Karahozelov i- miş. Daha altında üç kelime: “Bu gece saat onda.” Akşam güneşinin son ışıkları da adresin verildiği yerde göyle bir tikşafta bulundum, Burası, şehrin dışm- da kalkanti yolu üzerinde, etrafı bahçeli ve bir katlı köşkü, Randevü saatine intizaren, ba kadı- nın Bulgar jandarma kumandanı Dimit- ri Karakorelof'un karısı olduğunu öğren miştim. Fakat bu adamın müthiş bir şey olduğunu da anlattılar, İtiraf ederim ki, bunu öğrendikten sonra, ilk hararetim biraz zajl oldu. Fa- kat elime geçen fırsatı da kaçırmak iste- y “yese” ve tatmaya hale nan bir gece de randevü yerine geldim. Köşkün kapısının karanlık çerçevesi içinde beyaz bir sölğe kımıldanıyordu. Anladım ki Stacıa beni bekliyor. İ cağız benim kadar çevi geçti, duvara saplandı. Kadın korkudan bar bar bağırıyordu. Benim yerimde olsaydınız, ne yapar- dınız? Hiç tereddüde mahal yoktu. Sa- niyenin dörtte birine sığan hir süratle kasketimi kaptığım gibi kendimi" açık dışarıya atım. akat iri yarı yölğe peşimi berakma- . O da kapıya fırlamış, küfürler savurarak beni kovalamağa başlamıştı. Şehir tarafına gidemezdim. Mutlaka nöbetçiler yolumu keserlerdi. Kırlara a- tıldım. Feci rolünü aldığım bu ko valamacayı hiç unutamıyacağım. Adam- olmamakla be- raber, ayaklarımın sesini takip ediyor, şikârı kaçırmamak isteyordu, Böyle beş altı kilometre koşmuştuk. Nihayet ara- mızdaki mesafe epeyce açıldı. Ben de bundan istifade ederek, sola kaybettirdim. Uzun müddet dağda tepede dolaştım. inemez dim, Ancak sabah olunca, ileride küçük bir istasyon gördüm. Üskübe dönmek | için ilk treni bekledim. Kararyâha döndüğüm zaman, Diler ceneralının bir ee a korktuğumu tasavvur ediniz. o Ceneral, müthiş binbaşıyı da davet etmesin mi? Sofrada yerlerimiz karşı karşıya idi. 1. 'çimden: — Mahvoldum, diye düşünüyordum. Sanki, bu endişemi takviye etmek ik teyormuş gibi, Dimitri Karakozolof sesini çıkarmadan iri iri lokmaları mide- sine indiriyor ve gözlerini de benden hiç pzyrmıyordu. Aman, ne gözlerdi © göz- ler! Yemek bitti. Müsaade alıp çıkmak ü zereydim ki, Karakozelof yanıma yaklaş t — Aşağıda otomobilim var, sizi gö- töreyim, dedi. Reddedemezdim. Fakat o saniye son saatimin geldiğini hüküm ettim. Merdi- vende bir şey olmadı. Kapın önünde, askeri bir şoförün kullandığı bir otomo- bil bekliyordu, Yan yana indik, Adresi- mi sordu. Sonra dedi ki: — Arkadaş evvelâ bize giderir. Sizi Ne Kara Kozelofa takdim ede- 7 Öremeki yürüdü, İçimden göyle dü- günüyordum; — Muhakkak bu adam ilimizi bir- den temizlemek istiyor. Fakat o dakikada da korku ve endi- şemden için için zevk aldım. Köşke var dıl. Beni karıma — takdim etti, Stacın aöaba ne olacak diye sap sarı kesilmişti. © Sonra beni tekrer otomobille gö” türd — Arkadaş, dedi, bu akşam mut laka seni yemeğe beklerim. Bende yi Alman şampanyaları var arkadaş. Bir kaç kadeh içeriz, Sahneyi şöyle bir tasavvur ettim. Tanıdıklarından bir kaç kişiyi daha davet edecek. Mükellef bir masada sampanyalar içilirken, binbaşı taban- casını çıkaracak, dan, dan, iki el ka- rısını da, beni de yere serecekti. Ertesi sabah yola çıkacağımı söy- liyerek, yorgunluğumu bahane etmek istedim. Katiyen razı olmadı. Biz de daveti kabul ettik. W . 'Yya İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi; Galatada Ünyon Hanında Acentası - bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktıdır. Tel.: Beyoğlu : 4887 2362 şu kadehleri. Haydi le la gerefinize kızlar kahkaha daha a- sürü Son i iki müşteri de hesaplarını — Pazarı. Vakit geldi.. — Ne vakti? vakit gelmiş. Nenin vakti gelmiş aceba? — Paşam... e kan Yok ee, Kü ser Bey kızacak — V Kataa gi - hahhah- hahaaaal. Çağır şunu bana, pasam., Sonra zannedecek ki ben sikdiyet ettim. a ümiğe halel Gaya biyik lop dan dışarı fırladı ve zavallının yakasın- dan tutup burnuna öyle şiddetli bir yum- ruk indirdi ki, garsonbaşı boylu boyuna yere uzandı. gi yn gi a bağrış- Bİ . po garsonlardan biri derhal koştu.. Bir kaç dakika süren korkume bir O sükün oldu. Sonra mavi şeritli e ee metine ölçü olmayan, mağrur yürüyüşlü — Gel buraya... verilen emre bir köpek gibi i- Şerrramekt Bir elinin a; ğer elinin tersile tokent sağir sollu iki kırbaç darbası gi- şaklayınca mağrur komiser kölrü bal. talanmış bir çam gibi, bir sağa bir sola sallandıktan sonra yüzü koyun yere yu- | a Bugünkü program ISTANBUL: i80 £ Gramefe ders (İlerlemiş ol Alaturka saz (Makbule hanım), 19,48“ 30,30: Alaturka ser (Hikmet Rıza han) 20,80 - 21.50: Alaturka sax Çüstüdyo saz he rel), 21,30 - 25 fe Üerekikeecinei abm9 eyer ANKARA: 1230; Gramelen kanseri. 18: Riyaseticüm” bur Tilharmönük orkesi » 19 : Fram 15/40: Alaturka saz, 19,35: Dana musikisi. 20,10: Ajanı haberleri, hava raporu. VARŞOVA, 1411 m. 5: lük. 1040: Pik. 10: Benlönik heel Kahve musikisi, © 2035: Müsahabe. 21,05: Madam Marie Ronaka İştirakile tagan” : Bir romaam bazı yerleri. 23,20 Ta" 245 Dans münikini. &anni, 23,50: Plâk. BUDAPEŞTE, 380 m İ in piyano © eserlerinden. 25: Haberler. tenberg orkestra ve Koce Sizan takımlarının kanserleri (Ostend kahve" sinden maklen). MÜNİH, 532 m. m 21,05: Nürnberg'de naklen: “Sehorotint zide senelik panayır,, isimli opera temsili, 2250: Bir perdeli (Kafkasya komedisi) isimle opera temsili. YİYANA, 517 sa, 20: Askeri konser. 20,30: Haberler. 20,40 Askeri musikinin devamı. 21 Muhtelif. 23,109 Dans musikisi: Rom orkestrası ve muganni Viktor Strmu iştirmkile, MİLANO - TORİNO - FLORENSA 20: Haberler. — Plâk ile —eşriyat, 20: PRAG, 457 m. 19,30; Masikili almanca maşi 20,0: Masenet'nin (Thala) operam, 23: Haberler. 23,20: Plik. rik komser. avam: 20/40: Pil. 2105: Taganni. : kle ZipE Hamam düzle GENİNİN ili İnal ras | Askeri tebilğler | Beyoğlu Askerlik Şubesinden: İhti- yat zabitanmdan olup Hesap memurlar mitübine gisiik-erya; edenler varak Beyoğlu Askerlik şubesine müracaatla” Fr ilân olunur. s#. Eminönü askerlik şubesi den: Şubemizde kayıtlı ve Eeninönü em - Talinden maaş alan şehit yetimleri ile malülini askeriye ve 10 senelik maaşı nı almış olan bu kabil kimseler hakkın da M. M. V. celilesinden gelen son em- re nararan şubemizce 930-31-932 sene erinde tütün ikrümiyelerimi almamış olanların bu kerre zeyl olarak defter. leri #anzim edilmiş ve vekâleti celile- ye taktim edileceğinden merkür sene lere git ikramiyesini almayupta bu gü ne kadar deftere idhal edilmemiş bulu pan, cahabı iatlkakın 20-5.933 tarihine müsadtf cürsartesi gühüre kadar mn. -g racaatla kayıtlarını yapdırmaları men İsatları namına son defa olarak ilân o- lanur, reisliğin- Teşekkür Koderimize iştirak ile ailemiz efra- dını müteeslli ve minnettar eden zeva- tı kiram pek kıymetli ve nüvazişkâr lütuflarmm müteşekkir ve minnettar yiz efendim İbrahim Sahip Bey atlesi nama bi- raderi İsmail, Gen Asrin umdesi “MİLLİYE T”tir. ABONE ÜCRETLERİ : 15-5.053. tarihinde hava tnmyiki 761 milimetre, en fnzla sıcaklık 18, ew ar 13 derece idi, dan #eçen bir ikinci araba da gene bu İ” ki katl: esin ö dc durmusta, Fakat bi