Jiilliyet Asrın amdesi * My 8 MAYIS 1933 İdarehane : Ankara caddesi, 100 No, Telgraf adresi : İst, Milliyet Telefon Numaraları: Başmubarrir ve Müdür : | 24318 Yazı işleri Müdürlüğü : © 24319 İdare ve Matbaz £ 24310 ABONE ÜCRETLERİ : BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy © Askeri Rasat Merkezinden verilen malümata göre bögün hava aşık olacak, rüzgür şimali istikametlerden ha» Fif kuvvette mencektir. 7-5 . 33 Tarihinde hava tazyikli 765 #ilimetre, en çok sisaklık 17, en me İZ derece idi. Darülfünunsuz Istanbul Gazeteler, Profesör Malche'm Da- * ve belki fen fakültelerinin Anka- nakli olacağını yazıyor. İstanbul payitahtlıktan çıkıp alelâ- merkezi maruz kalacktı, Hükümet merkezinde bulunması lâzım gelen resmi dairel bunlara teallâku olan dari cihazların Ankaraya nakli, bu meyanda cn tabi hâdiseler idi, Lâkin Darülfünunun arada bulunduğu kim- senin hatırma gelmezdi. Eğer dedikleri gibi Profesör Malehe "ın ıslahat programının başında bu ge- liyorsa bu zahmeti muhterem profesör den daha kolay ve ucuz yapacaklar bulunabilirdi. İstanbul, | hudutlarımızım umumi harbi müteakıp daralması ve meml değiştirmesi üzerine ufalmıya başla- muştar. Ümümü harpte bir milyonu ge- çen nüfusun şimdi 700,000 olduğuma şüp bem vardır. Bu küçülüş ehemmiyetini | ve iş verme kabiliyetini kaybeden 46- irlerde olur, Fakat İstanbul bu me- yanda zannederim bütün rekorları kırmıştır. Zira on beş senede nüfu- sunun üçte birini kaybetmiştir. Başka yerde olsa bunun sebeplerini, gidenle rin neden gittiğini, senede ne kadar gittiğini, gelenlerin neden azaldığını istatistikler ve grafiklerle bulup çıka ran müesseseler, cemiyetler, ofisler yapılır. Bizde öyle şey yoktur, olma- sı da kimsenin aklına gelmez. Bu bah se dair biraz fazlaca söylerseniz size içerlerler de, Bütün bu içtimai hâdizelerin önüne geçemiyorsak bile, acaba un senelerden beri tecssüs etmiş, munta- zaman çalışmış, adam yetiştirmiş ve hâlâ ağzına kadar dolu Darülfünunun- dan bir kısmını kaybetmemesine ol- sun çalışamaz mıyız?.. İstanbulda, büyünkü okuma yaz- ya hevesi ve bugünkü orta rülfünun lâzımdır. Ali tahsil için mem leketin başka yerlerinden vi tale- beye İstanbulda olduğu kadar kolay. | lık ve hayat ucuzluğu temin eden yer yoktur, Buradaki talebenin bir kısmı adedi her yerden fazla olan ecnebi, hususi ve resmi mekteplerde muallim- dir. Bu suretle kısmen yaam temin etmektedir. Talebe iz İo- | kantalar gibi yerler de bu Kada ucuzlatarak gencin tahsilini a mektedir. Fakültelerimizden bir kısmının ida- resi, profesörleri eğer sempati tevlit edemedise, mü: bunda bizzat MHWnetin edebi roma, ten ve İstanbul şehrinin 700,000 nüfu. suna tam bir darülfünunü çok gör. mekten vazgeçer. Ben bu bahse sadece bir İstanbul çocuğu, ve bir İstanbul darülfünunu mezunu olarak iliştim. İstanbulu, ida» re, İstanbulu temsil salâhiyetlerini ta- şıyanlar bilmem bu hususta ne düşü- nüyor? Münakaşa edilemiyecek bir hakikattir ki; hastahane ve Darülfü- nun taşmmaz.. Adetleri arttırılır. Tramvay kabadayıları Kabadayı nevi neyidir. Her biri kon di muhitinde öter. Bir sınıf kabadayı da vardır ki; tramvay biletçilerine ve kondöktörlerine musallattır... Onlara çıkışır, bağırır, çağırır. Ayda otuz, otuz beş kâğıda çalışan bir biletçinin böyle muarifelere cevap vermiye si- nirlerinin gerginliği kâfi değildir. Ce vap alınmıyan hücumlarda da bazıla- rına göre tatlı bir kolaylık vardır. Geçende bir arabada bunun bir nü- #munesini gördüm. Orta yaşlı bir zat kadınlara tahsis edilen yerlerden biri ne oturmuştu. Tramvay kalabalık ve ayakta kalmış kadınlar da çoktu. O sırada arabada bulunan kontrol me- muru bu yolcuya yerini ayaktaki ka- dınlardan birine vermesini rica etti ve bu zatın bomba gibi patlamasını mu- cip oldu... Kontrol memuru muttasıl kapıda yapışık ilânı göstererek iki ön sıranın kadınlara âit olduğunu ile- ri sürüyor, yolcu da harıl hard — Şimdi müsavat var. Kanunu me- deni çıktığından beri bu ilânm hükmü kalmadı. diyordu.. O kalkmadı, öte- ki polise müracaat etti , fakat hükü- met kuvveti araya girmeden bu inatçı yolcu kalkarak yerini bir kadına ver- LU — Senden korkarak değil, İkum- panyanın emrinide dinlediğim için değil, sırf nezaket ve terbiye için ye- rimi hanıma veriyorum... Biraz gecikmiş te olsa bu nâzik ha- ! reket kendisine biraz sempati getirdi. Fakat o devam ediyordu: — Sen cahilsin, sen vazifeni bilmi yorsun. Ben kanunu senden iyi bili- rim. Kontrol memuru da cevap veriyor- du: — Ben kanunu sizin kadar bilmem bilirim. Kumpanya ümetin müsaadesi ile te- şa ediyordu... o. khdar dehşetli bir hak eleyorda kiz | nefeslerini o söylerken ekseri yolcular Bulgur boyası Neler görüyoruz... Boyacılık | sanati | ilerliyor. Vaktile gerip © boyamalar. dan olarak eşek boyanmasını gösterir lerdi, Eşek azaldı, bunun da ehemmi yeti kalmadı idi. Göz, dudak, yanak boyası da artık tabii hal Lâkin bulgur boyandığını Evet bir sanatkâr bulguru sarıya bo- yamış ve Karaman bulguru diye sür- müş. Bundan dolayı mahkemeye ve- rilmiş... Size br ufak hikâye: Evvel zaman içinde bir padişahın hazuruna hezarıfen adamları getirir- lermiş. Bir gün bunlardan birisi gel- iş, cebinden çıkardığı yedi tane di- | miş, cebinden çıkardığı yedi tane di ye. | ğa yokuşunda pehlivan sokağında 22 kiş iğnesinin altısını yere dikmiş, dilesin ate wv elir iğmenlar deliler > | lerinden geçirmiş. Padişah bu hünere hayret etmiş ve — Şu adama yüz altın veriniz, yüz de sopa atınız... Adamcağız şaşırmış: — Aman Sultanım, demiş, altınla- ra teşekkür ederim, lğkin dayak ne- den? Padişah cevap vermiş: — Yaptığın şey şayamı hayrettir. Takdir ettim ve sana altın ver- dim. Lâkin istidadını işe yarar mıyan bir hünere sarfettiği için de sana dayak attıracağım... Ben olsam bulgur boyacısına ayni muameleyi yapardım. Bulgur boyaya- cağına bir boyahane açsa ne olurdu?. FELEK MAKEDONYA Aşk, Hin, Politiha-ve Kan. Ve galiba bu düşüncesinde haklıydı. Çünkü güzel kızın bu kadar telâş göstermesini hayra yormak ko- lay değildi. Sonra. . Lübinska'am Aliye söyledi. gi sözlerle bu sözleri arasında tam bir uyeunsuzluk vardı. Köyden kaçtıkla. Aliye, Lolâ'nın Tane Nikolef'e ini söylemişti. Hattâ, bu gidişin ini de Lepiska'nın © katli işine hamletmiş, çok çalıştığı halde Lolâ'yı fikrinden alıkoyamadığını da yana yakıla anlatmıştı. Nikolef'in sözleri gösteriyordu ki, Lolâ kendisine gelme mişti. O halde Selânik Cafe Chantant” mun berkesi çıldırtan güzel rakkasesi itmişti? i bulmağa çalışırken bir arafından mı kaçırılmış- | tı? Yoksa bir suikaste mi maruz kal- #muştı,? Olabilirdi ya... Belki de yolda Müellifi: Nizamettin Nazif saaaaseseeseramasemeeaaaa aa bir kar fortmasına tutulmuş, diri diri görmülüvermişti. . Bunların hepsi ola- & i, Fakat bu takdirde ler sorması, hiç olmazsa kızın âkibe- #nden biraz endişe duyması lâzımgel- mez miydi?? Hem bu ani sinir buhranmdan, sonra birdenbire buz gibi soğuk bir likay- diye tahavvül ediveren bu garip halin karardığı zaman iki Bulgar bir tepsi yemek ve muhtar da tek mumlu bir kurşun şamdan getir- mişti. Tane Nikolef oturduğu yerde oturuyor ve hâlâ düşünüyordu. di ve kontrol memuruna şu sözleri at- | İ in SAN'AT — Sinema sam'ati ME kaç muhafazakâr şiddetli inkâr- larına rağmen sinemanın bir sanat ol. ğuna inananların sayısı gitgide çoğalı- Yor. Sinemanın sanat olmadığı İspat i- çin kötü filmleri ileri sürenler, her sa- nat şubesi için aynı şekilde bir iddianın meselâ bayağı macera romanlarını misal olarak edebiyatın sanat olmadığı şeklin. de bir fikrin ortaya atılabilceğini düşün- miyorlar . Yeni her yerde ve her zaman muhale- fetle karşılanmıştır, bilhnasa yaşlılar ta- rafından. Bugün de sinemanın sanat ol. duğuna kani olan pek az genç buluna. cağını sanıyorum. Harpten sonra, kâğıt para nasıl altını koğduysa sanayiin mahsulü iki yeni sa- mat sinema ve radyo, elele vererek pek | çok edebiyatcıları, musikişinasları ve ak- törleri işsiz buraktı. Sinema başlı başma, diğerlerinden ta- mamen ekil hir anak şubesi olsalar ziyade, sanatin edebiyat, temsil, musiki ve hattâ biraz da resim şubelerini bira. rada toplıyan terkibi bir sanattır. Ve ö- teki şubelere ayrı ayrı galebe çalmasın. daki en büyük sebebi de bunda aramalı. der. Sinemanın en amansız bir şekilde mü- €adele ettiği rakip tiyatrodur. Sinetha. nın tiyatrolaşmasından sonra pekçok ti yatro kapandı, pek çok tiyatro da, şimdi, günlerini yaşamaktadır. Tiyatronun nat şubesinin gitgide perilemek! ğu ve mechul bir istikbale doğru gittiği muhakkaktır. Şimdi halk daha az kitap okuyor, da- ha az konsere ve ek tiyatroya gidiyor, pek seyr: Çünkü bütün bu ihtiyaçla. tenin etmekimdiz. Küçük tarafın. dan söylenen parçaları dinlemeyi tercih ediyor. Ve hem de çok daha az bir mas. rafla Sinemanın, köylere varıncıya kadar garp misikisi zevkini aşılamak için pek uzun zamanlar ve kg Üyeyi lazımdı. ki bu şekilde ve pek Gia bir istikbalde başa. racaktır, Bugün en büyük muharrirlerin sinema senaryosu yazdıklarımı, on meşhur aktör lerin bu yeni sanat hizme. | ine girdiklerini sördülten sonra, bül | sinemanın sanatten başka bir şey oldu. ğunu iddin etmek inatçılıkdır.. henüz emekleme ve yolunu - araştırına devresindedir. l Sinema, tecrübelerini muvaffakiyetle | neticelendirerek, beyaz perdeye, en bü- yük noksanı olan renpi de ilâve ettiği 2a- man çok daha büyük bir zafer kazanmış olacaktır. Sinema en insani sanattır ve istikbal bu sanatındır. Yaşar NABİ İstanbul Asliye mahkemesi altıncı hukuk dairesinden: o Necmettin Bey karısı Tepebaşı civarında Mahmut a- numaralı hanede mukime İsmet H. a- leyhine ikame edildiği boşanma dava sından dolayı verilen arzuhal ser nin ikametgâhmızın meçhuliyeti ha- sebile tebliğ edilmediği mahalle muh- tarı ve tebliğe memur mübaşirinin tah şiyesinden anlaşılmış ve biltalep bir ay müddetle ilânen tebliği tekarrür 6Y lemiş ve arzuhalin bir sureti ile daveti ye varakssmm divanhanesi ne talik edilmiş olan mezkür müddet zarfında cevap verilmediği ve yevmi tahkikat olunan tayin olunan 12.6-933 pazartesi günü saat 13,30 da bizzat ve ya bilvekâle isbatı vücut edemediği takdirde tahkikatın gıyaben icra edi- leceği malüm olmak ve tebliğ maka mına kaim olmak üzere ilân olunur. (3029) Kapalı zarf , — Kumandana benden selâm söyleyi- niz. — Ne 0? Sen kalıyor musun Ali ; Elleri akil dit silâhlı süvari, atmın üstünde korkak ve endişeli ba- >— Haydi uğurlar olsun. . — dedi — Eğer yançizmiye kalkışırsa iki bir de- - Rahatmızı bozduğum için affi- nızı rica ederim. Ne yaparsmız? Z: mıza ilişilmiyeceğini size tekrar delerim. Hele kumandanın yanında istirahatinizin temin edileceğini bile ümit edebilirsiniz. Fakat arkadaşların imal ettiniz mi, âkı- | bet vahim olur, Politika işlerinin şa- kaya tahammülü yoktur. Bunu siz de Yeni mali sene | (Başı 1 inci sahifede) rüz ettirilmektedir. Posta, telgraf l Encümen mazbatasında (o Posta ve Telgraf memurları üzerinde durul- muş ve barem kanununun tanzimi esna sında bu memurlara mesailerile müte | nasip olmıyacak mikdarlarda ve em- sallerinden aşağı derecelerde maaş tahsis edildiği ve bir kısmının da ba- rem sistemi haricinde bırakıldığı tas- rih edilerek bu memurların ikdar edil | meleri için büyük meclisçe her fırsatta | izhar edilen arzu ve temayüle işaret | olunmuştur. Bu maksatla mezkür u- | mum müdürlüğün yeni teşk yısile bütçesinde gözükecek patılması için Maliye bütçesine 215 bin liralık tahsisat konmuş olduğu en- | cümen mazbatasında tebarüz ettiril- mektedir. Hazine tahvilleri Diğer taraftan hazineden alacaklı. lara verilmesi mukarrer hazine tahvil lerinin tev: ının bir an evvel ikmal e dilmesi lüzumu kaydedilmekte ve na mümasil muamelelerin kısa bir za- manda yapılmasının 933 bütçesile bun dan sonraki bütçeleri bu karışık he- saplardan kurtarmış olacağı ifade o- lunmaktadır. Mazbatada umum muhasibi mesul- lere taallük eden ve muhasebei umu- miye kanununun sarib hükümlerine is tinaden yapılmış olan muvakkat sarfi- yalının da tesviye ve mahsupları için Maliye vokâletince bir lâyiha hazır lanmasını Tüzumlu ; addettiğini encü- men beyan etmektedir. Vaziyeti sağlam 1933 senesine 1932 senesinden da- ba iyi ve sağlam nakit vaziyetle giri- leceğini - mazbatasında o tereddütsüz söyliyen bütçe encümeni, banka hesapı carileri dahil olmak üzere yeni mali seneye takriben 10 milyon lira borçla girilmiş olacağı ümidini izhar etmek- Encümen 932 senesinde devairce riayet edilmiş olan tasarruf fikrinin bundan sonra da ayni şekil eylemesni temenniye lâyik görmekte- dir. Encümen önümüzdeki sene fazla bir varidat tasavvur etmek ihtiyatarz- lık olacağı mütaleasile varidat fasıl- larını birkaç senelik tahsilâtın vasati- sine riayet usullerini nazarı dikkate almayarak ancak bu sene hazineye, giren paraya göre tesbit etmi: Gümrük resimleri 933 senesinde kontenjantman liste- evvelki senelere nisbetle daha geniş tanzim ederek ticaret hacmini bir mikdar yükseltmek ve bu suretle ihracatı da teshil etmek yolunda tasav- vur edilen teşebbüsler sayesinde 933 de gümrük resimlerinde yükselme ola cağı mazbatada beyan edilmektedir. Kazanç vergisine gelince, ticaret miu- amelelerinin seneden seneye darlaş- masınm 933 icin bu verginin cibayeti ni daha sekımtılı bir hale koyacağı zan mını encümen mazbatasıma kaydetmiş tir. Diğer vergi ve resimlerde ise tah- min edilen mikdarların emniyetle el- de edilecği kanaatindedir. Spor Sipahi Ocağında atlı | müsabakalar Istanbul Sipahi Ocağından: 2 Haziran 1933 Cuma günü saat 14 te Pangaltıda Sipahi Ocağı meydanında yapılacak 1933 ilk bahar programıdır. 1 — Hiç müsabakaya girmemiş “ha- ve yükseklik 90 santimetre genişlik 1, | metre mani adedi. 6. ü dereceye dahil lmyan hamam ve beyler He EA gabakaya girmemiş beyler sürat dakika. metre yükseklik 1,10 metre ge- ime 3 — Mümabakaya girmiş dahil olmuş hanım ve beyi sürat dakikada 400 metre sus sürat dakikada 400 metre yüksek. lik 1,40 metre genişlik 4 metre mânj a- 5“ HydiYeceklar, > öurlar olsanlı, © çi gittikçe azalan nal ses- lerine kulak yerdi. Salar, bir zıpla- yışta atma atladı, beş süvarinin uzak- laştığı istikametin aksine, bir yamaca dik yukarı sürdü. T. Kenarları üst üste konmuş taş yı ğınları ile çevrili yemiş bahçeleri ara- smdan doludizgin geçti. Bir iki dar sokak dolandı. Şeklinden © resmi bir daire olduğu anlaşılan kâğir bir bina- nın az ötesinde gem kastı. Çifte ka- natlı büyük bir kapıyı çaldı. İki üç dakika sonra, bol ziya veren > lâmbası ile merdiven başında Kaymakam Kâni Bey kaçakçı — Hoşgeldin amn.. — diyordu — Bu saatte hangi şeytan seni dürttü? — Anlatırım. . — diye cevap ver di genç adam — Ohri Kaymakamının evi pek ide döşenmişti. Kâni Bey Alinin | ö yı masanın üstüne koydu: MYRİAM ve meşhur “The Canadi GECE KUŞLARI HOPKİNS s,, cazbandı tarafından Bu çarşamba akşamından itibaren MELEK Sinemasında ©0n rın akşam saat 9,30 da MELEK SİNEMASINDA Cevdet Kerim Beyefendinin yüksek himayeleri altında Feyziye Mektepleri Cemiyeti Menfaatine Fevkalâde Müsamere Müsamereye Münir Nurettin ve Mesut Cemil Beyler, Darül- bedayi artistlerinden Galp Zozo Dalmaç iş Macar numarala, ve sinema, Beyin hiç görülmemiş bir Karagözü, ve ve sinema numaraları vardır. Fia Biletlerinizi şimdiden Muammer Beyler, Matmazel k “edecekleri gibi Azerbaycan numaraları, Darülbedayi “ artistlerinden Hazım ir ii çok varyetsler Birinci mevki 100 kuruş, ikinci a 50 kuruştur. inema gişesinden alınız. (3031) gg Dil anketi 54 ncüliste ve gelen karşılıklar Liste 52 İstibdat— yasasız buyruk, İstida — Şilemek, İetidiâl — klâvuzlu anlayış, | İstifade — kazanma, İstifa — çekilme | Cişten), tatille değişme, İstihfaf—| küçültme, İstihkak — pay kazanma, İs- tihsal — toplamak, İstiğna — nazlanma, İstiğnap — şaşmak, İstiskal — Beğen- memek, İstisna — seçilen, İstişare — 80- ruşturma. 21 inci mektep muallimleri rss Liste 50 Afiv — Bağışlama, Ahit — sözünde durma, Akar — gelir, Akel — Anlama düşünme, Akim — Sonsuz, Alika — İ- lişiö, Alâmet — damga, Alil — Eksiklik, Ameli — İşcilik, Asır — yıllar, Aşk sevgı, Avam — aşağı adamlar, Ayıp — kötü, Aynen — benzer, 29 uncu ilkmektep muallimleri ves Liste 49 Tahakkuk — (doğrulmaktan) doğru- luç, Tahakküm — baskı, Tahkim — sağ| lamlatma, Tahkır — aşağılatma, let me, Tahlil — ayırma, Tahmin — (fiat biçmekten) biçik, Tahsil — alım, alıç, kazanma, Tahsis — ayrık, bölüç, Ta. hayyül — tasarlama, Teçhiz — donatma Tedavi — direltme, Tedavül — değiş- m ln — saklanma, korkma, Tuhaf a uncu illmektep müallimleri ””» wste 50 Afiv — suçundan “geçme, “Ahit — söz verme, Akar — Ev, tarla, han, Akıl — Us anlama, Akim — kısır, i Allâme — çok bilen, Alâmet — bilgilik, iz, Alil — Sayru, gör, Ameli — İşlenme ile, Ase — Yüz yıl, Aşk — çok sevme, Avam — aşağı takım, Ayıp — çirkin gi Aynen — olduğu gibi tıpkıtıp- 8 inci ilkmektep muallimleri ... Liste 49 Tahakkuk — belirtmek, anlaşılma, Tahakküm — buyruğu altma almak, Tahkim — sağlamlaştırma, Tahllir — aşalamak, gam Tahlil — Ayırmak Tahmin — ölçme, kararlama, Tahsil — toplama, alma, Tahsis — yim Ta hayyül — düşünme, kurma, Teçhiz — donatma, hazırlama, Tedavi — sağlık verme, iyi etme, Tedavül — ciden ele » Tahaşi — korkmak, çekinmek, gülünç. 13 üncü meklep okutma heyeti sas Liste 49 Tahakkuk — ortaya çıkma, anlaşılma Tahaklçüm — abanma, asılma, Tahkim — sağlamlaştırma, Tahir — alçakla- mak, Tahlil — eritme, özlerini ayırma, "Tahmin — gözalımı, oranlamak (kamu- su osmani kk. 3 5, 54). Tahsil — ele geçirme, Tahsis — ayırma Tahayyül — kuruntu, Teçhiz — donat- — Kahve inter mizin? — Yek hayır. — Eh anlat bakalım neye geldin? — Onu henüz ben de bilmiyorum. . — Tuhaf şey.. Öyleyse öğren de bari bizi de meraktan kurtar. Bu ak- — Rahatça kal. - © Yükün içinde yor- gan vardır. Sedire uzanır uyursun. dem ki söyliyecek bir şeyin yok. . Bari beni uykusuz bırakma, — MHayhey.. Allah rahatlık” ver. sin. — Sana da. Kâni Bey efendi efendi yürüyerek odadan çıktı. Arkasından kapıyı da çekmişti. O zaman Ali Niyazinin ver- diği zarfı büyük bir merak ve acele ile yırttı. Dörde bükülmüş küçük bir kâ- ee yazılı şu kısa mektubu üst üste «Çetemizin dağa çıkması, köy köy dolaşarak halkı ayaklandırması İstan- bulda top gibi patlamıştır. Selânikte Nâzım ve Manastırda Osman Rifat Paşaya atılan kurşunlar Abdülhami, fona halde korkutmuştur. Fakat bi tün bu hareketler payitahttan uzak 54 üncüliste İİ ANKARA,Z(A.A) — Türk Di li Tetkik Cemiyetinden: Karşılıkla rı aranacak arapça ve farıça keli- melerin 54 numaralı listesi şudur: 1— Mahsus 2— Mahzen 3— Medar 4— Medeniyet 5— Muhabir 6— Muhalefet 11— Müdavele 12 Müddet 13— Müzepzep Lstelerden çıkan kelimelerden manaları birden fazla olanların her manası için ayrı karşılıklar ileri sü- | rülebilir. Karşılık gönderen zatla- rm gönderdikleri | karşılıklardan || duyulmuş ve işitilmiş olmıyanları hangi kaynaklardan aldıklarını gös termeleri rica olunur. kullanılma, Tehaşi — çekinme, korlama, Tuhaf — görülmemiş. 18 inci mektep munllimleri ... Liste 49 Tahakkuk — doğru çikmak, Tahak- küm —, © Tahkim — sağlamlaştırma. Tahi aşağılamak, Tahlil — ayırmak Tahmin — aşağı yukarı, “Tah geçirme, kazanç, bilgi — birini bir işe ayırmak, Tahayyül — Kuruntu, Teçhiz — © Tedavi iyileştir- inek, Tedavül — geçmek, Tehaşı — çe- kirmek, Tuhaf — tuhaf, 16 nc mektep muallimleri “e. Liste 49 mek, — geçmek, Tehaşi — inmek, Tuhaf Sai Gi 116 ncı mektep muallimleri Milliyet bu sütunda iş ve işçi isti- yenlere tavassut ediyor, yasi istiyenler bir mektupla İş büro- muza müracaat etmelidirler. İş isteyenler Yazıhanelerde müstahdem olarak ve yeni türkçe okumam yaz- mam vardır. Aylık yirmi beş liraya br çalışabilirim. İres: Beşiktaş Köyiçi küçük ha- mam arkası şair Vesii sokak numara 41 Şevket. mıntakada cereyan İstanbul kendini gene & emniyette ve tehlikeyi henüz uzaklarda addetmek- ' tedir. Eğer Selânik ve Manastırdaki kurşunlara benziyen bir o kurşun da İstanbulun göbeğinde patlıyacak olur- sa emin ol bunun neticesi pek parlak olacaktır. Çetemizin ire ire sında İstanbulun takındığı sükün ce tehditlerle doludur. şüphe zi ram ki Abdülhamit, milletin umumi kaynaşması önünde bir defa daha kuv yi tecrübeye kalkışacaktır. Büyük p bulunabili oynan yeme sare supra bizi men' mi eder? Hayır.. Yalnız yeniden bir çok big sanlarm kanı akar; olacak olur, fakat gecikir. Lâkin dediğim gibi, eğer Is- lut tanbul yacak ve bilfarz Fehim Paşa gibi ci sınıf mel'unlardan biri yere serile- cek olursa Abdülhamit için bu müthiş bir gözdağı halini alır. Esasen zayıf olan iradesi bir kat daha sarsılır, Beş ay sonra kazanacağımız zafer, beş ay evvel güler yüz gösterir. Binaenaleyh ( Devamı var )