Arm umdesi “MEL LEYET”$r 7 MAYIS 1933 ldarabana ; Ankara enddesi, 100 No. Telgraf adresi ; , İst, Milliyet için e Garetemiz ilânların mes'u- İiyetimi kabul etmez. BUGÜNKÜ HAVA ülköy Askeri Rasat Merkezinden ve malümata göre, bugün kava bulutlu li istikametlerden rüzgürle ola devam edecek, rürgürm kuyueli asar İncaktar. 65.933 tarihinde hava taryiki 764 mi Timetre sicaklik en fanla 12 ve en mr 10 olarak kaydedilmiştir Bugün yağmur ihtimali yoktur. Y. riste Bufalo stadında gece 45 tane projektör altında yapılan bu maç Fransanın en büyük klüplerinden Racing klüp takımı ile İtalyanın Milâno futbol klübü arasında icra ediliyordu. Futbol sahasına kon muş olan mikrofonun önünde iki kişi nöbetleşe maçı gördükleri gi- bi anlatıyorlardı. Maç o kadar s€- ri cereyan ediyordu ki; beşer da- kika nöbetle söyliyen bu adamlar topun seyrini ve kimden kime git- tiğini söylemek için sür'ati arttırıl mış bir gramofon plâğı gibi çabuk anlatmağa mecbur oluyorlardı. Müsabaka 0 - 6 Racing klüp lehine bitti. Sonunda halk şarkılar söyle- di. Alkışlar oldu. Lâkin maç esna- sında çıt çıkmadı... Hattâ dikkat ettim. Fransızların altıncı golü pen altıdan yapıldı. Halk İtalyanlar a- leyhine verilen bu penaltı cezasını haksız buldukları için protesto et- tiler ve hakeme ıslık çaldılar. Maç anlatılırken, gözlerimi kapa- dım. Söyleyicinin sözlerini haya- limde şekillendirdim. Halkım uğul tusu ve hakemin düdüğü de buna daha fazla can verdi. Mükemmel, seri bir maç seyreder gibi oldum.. Müsabaka bizim saatle 11,40 ta bitti. Radyonun verdiği izahata gö re bumaç Fransada yapılan ilk gece maçıdır. Cuma günü de Taksim stadyu- munda Süleymaniye - Beşiktaş ma çını seyrettim, Ben futbol maçları rim. Futbole on iki gençlik senemi verdiğim halde onun aldığı şekil, doğrusu bu “spordan tiksinmemi mucip oldu. Halbuki sporun ne ku suru vardı?. Cuma günü esefle gördüm ki; biz futbolde ileri gitmediğimiz gi bi futbol seyretmekte de pek geri bulunuyoruz. Senelerden beri biribirile . oyna» yan bir şehrin mü- rekkep Süleymaniye - Beşiktaş mü sabakasında ortada fol yok, yu- murta yok iken seyirciler, ve ta- raftarlar arasında iki üç defa kav- ga oldu, polis müdahale etti,. Vak tile pehli güreşi ve horos dö- Milliyetin edebi romanı: 96 nı bayramdan" bayrama ! ğr ihtar olundu idi. Gene ayni has A ME b AF m5 Yüz lirayı bir arada görmedim! Küçük bir kunduracı dükkân: nın önünde, caddeye güç sığan bir kalabalık toplanmıştı. & Herkes, burnunu camekâna dayamış, içe risini seyrediyordu. Fakat bu camekânda . bir “bu- runluk,, yer bulabilmek kolay iş | değildi. Meraklılar, âdeta kaldı- rımda nöbet bekliyorlardı. Arala- rına yavaşça sokulayım, dedim. Ö- İ mümde duran iki kısa boylunun a- İ rayerinden gözüm, camın arka. sında bir noktaya ilişti. Bu, ne idi bilir misiniz? Gayet zarif bir kundura mr? hayır! Ho- şa gider bir reklâm numarasi mı? hayır! Mümkün değil tahmin ede- mezsiniz: Bu... — Heycanmızı zaptedi- niz! — Tamam * yüz liralık (o bir banknottu. Vitrine iğne ile iliştiri- len bu paranın oraya niçin kondu- ğunu yanı başında duran bir No- ter senedi açıkça anlatıyor: “Bu üç buçuk liralık iskarpinle- rin iki kat dikişli, şu şu evsafta ol- madığını ispat edene dükkân sa- hibi tarafından “100, lira verile- cektir.;, Ben yazıyı okurken arkadaşlar. dan biri, yanıma sokuldu; — Neye bakıyorsun? — Hiç dedim, kalabalığı merak edip sokuldum . . Bizim arkadaş, evvelâ korkunç bir sey görmüş gibi irkildi. Sonra, gözleri yavaş yavaş bir noktaya daldı, Âdeta kendinden geçmiş | gibi ii Kolunu dürttüm: İ | — Hiş... Yahu! Kendine gel! Hiç ucuz ayak kabı görmedin mi sen? Gözlerini saplandığı noktadan ayırmıyarak elile camekânda sal- lanan yüzlüğü işaret etti: — Ucuz ayak kabı gördüm am- ma dedi, yüz lirayı bir arada gör- medim!i.. . M. SALAHADDİN vüşlerinde de böyle vak'alar olur- lu. Seyirci ruhunun maatteessüf hâ lâ o devirde kaldığı görül Fransızlar gibi milliyet bahislerin de mutaassıp olan memleketlerde bile ancak mühim vak'alarda halk muaşeret kaideleri hududunu unu tur.. Bizde bilhassa karşı tarafı kızdırmak ve tabiri âmiyane ile (hır çıkarmak) için gürültü edili- yor. Bundan birkaç seneler evvel de böyle hâdiseler sık sık olmaya başlayınca bazı tetbirler alındı ve gürültü edenler stadtan çıkarılaca * talıkların nükseltiğini görüyorum. Eğer önüne ( geçilmezse işin a- zacağı muhakkaktır. Bu seyirci bahsini bitirdikten sonra oyun bah sine geçeceğim. Futbolde hâlâ ka- famızın işlemediğini, bazan hissi- | mizle ve çoğu alışkınlıklarımızla oy | nadığımızı gördüm. Futbolcüleri- mizin en büyük hastalığı topu aya- ğmda sürmeleri ve çalım yapmak zevkine bütün bir takımın şerefi- ni, emeğini feda etmesidir. Bu has talık kökünden tedavi edilmedik- çe Türk futbolünden hayır bekle- nemez.... —————————— m Turizm alâkası devam ediyor İstanbullular, şehirle: MAKEDONYA Aşk, Kin Politika ve Kan. kömüteci vazifesini yaparken inban ol e een pk dan ya üdürü, SA isen Dağa * — Uç dakika sonra banka berha- va olacaktır! Müdür Efendi çoluğuna” zu çocuğunuzu alıp durmadan kaçı. niz! — Bravo kahramana! — diye ba gırdı Lübinaka — Gözleri yaşarmıştı. Tane Nikolef, hilkâyesinin tesirinde. memnun, de vam etti; — Bu sada rıhtımda Elhamra ti- yatrosunun bahçesinde oturanlar, ka: yanlıkta barıtlı bir fitilin çıtırdıyarak yandığını görmüşlerdi. Korkudan no yapacaklarını - bilmiye- rek, avazları çıktığı kadar bağırarak çil sürüsü gibi dağılıyorlardı. Az sonra pat- i layan bombayı, topbanede Mısır oteli Müellifi: “2.2202 Nizamettin Nazif MİLLİYET PAZAR 7 Spor. e Çiçek bayramı Fenerliler güzel bir bayram hazırlıyorlar Fener Bahçe spor klübü umumi kâtip- liğinden: Senelerden beri unutulmuş bulunan çiçek bayramını canlandırmak | ve halk arasnda alâka uyandırmak mak sadile Kadıköy fukaraperver cemiyeti ve klübümüz tarafıdan 26 mayıs 1933 Bundan başka küçükler ve büyükler ara sında yapılacak eğlenceli muhtelif mü- sabakalarda vardır. Bu nezih eğlenceye resmi ve bususi müessesatla klüpler iştirak Kayıt için 20 mayıs 1833 akşamına kadar Kadıköyünde Cumhuriyet Halk | fırkası merkezindeki fukara perver ce- miyetine ve Fenerbahce sladındaki klü- bümüz merkezine müracaat edilmelidir. Yunanlı atletler de geliyor Rober kolejin her sene israr ettiği büyük atletizm müsabakaları bu sene her zamankinden daha geniş bir pro- gramla haziranın ikisinde yapılacaktır. Bu müsabakalara Yunan milli atletizm ekibine mensup dört atlet istirak edece. &i gibi müttefik İstanbul ve İzmir klüp-| lerine mensup yüze yakın atlet te müsa- Müsabakalara kayıt müddeti 13 ma yısta nihayetlenecek ve ilk seçmeler 19 mayısta yapılacaktır. Heyet tertibiyye müsabakaların ımuntazam olması için i- cap eden bütün tedbirleri almıştır. Her türlü karışıklıklara mâni “olmak e e rte ka ne suretle oluran ol&tin isimleri kaydedil i seçmelere girmeyen nihsi müsabakalara sokulmsyacakır. Tertip heyeti, yalnız haric memleket. lerden gelecek atletleri bu kayıttan iş- | tsna etmiş ve bir atletin üc müsabaka. dan fazlasına girmemesine karar vermiş tir. Programda 100, 208, 400, 200, 1500, 3000, metre koşular, 110 metre mânialı, yüksek, uzun, sırık, ve üç adım atlama. Tarla disk, cirit, gülle atmaları ve bay. rak koşuları vardar. Fenerbahçe avcıları Yalovada Fenerbahçe avcılık şubesi bir Yalova seyahati hazırlamıştır. Bu seyahate 30 avcı iştirak edecek ve domuz AV! yapı. İscaktır. Avcılar perşembe gecsi- sat üçte modern hususi bir muşin Yalovaya gideceklerdir. Ertesi gece döneceklerdir. yaya tanıtılması ve gelen söyyab- lara güzelliklerin gösterilmesi hak kındaki yazılara büyük alâka gös- teriyorlar. Karilerimizden B. K. Bey gönderdiği bir mektupta (Tu- ring Klüb) ün eçnebilerin bronz madalyonlarını Gülhane parkına asmasını kuvvetli. bir tedbir ola- rak bulmadığını söyledikten sonra İsviçrede memlekete seyyah çağır mak için yaptırılmış pullardan bir nümune gönderiyor. Dört lisanda | (İsviçreyi ziyaret ediniz) ibaresi taşıyan çok güzel basılmış bu pul- lar memleketin bütün resmi ve hu susi müesseselerine bedava dağıtı- lryor. Hariç memlekete her mek- tup yazanlar da bu pullardan bir tanesini zarfın üstüne yapıştır” yor. Postahanelerde de buna ben- zer şeyler vardır. İptal damgası Ye rine zarfların üzerine (falan ser- giyi geziniz) tarzında yazılar vu- rurlar... Bizde böyle (Turing) pul rum.. Zannederim ki yok. Varsa herhalde hiç tevzi edilmiyor. Eğer mevcut değilse şöyle birşey yap” manm faydası inkâr olunamaz. Â- caba muhterem (Turing Klüb) İs- tanbul belediyesinin Seyyahin ofi si ile müştereken böyle bir şey va pamaz mı? ii FELEK — Anlayamadım .. nedemek istiyor. | İ cis, anlıyabiliş, İstifade: Kazanmak, ka atletler | Küçü MAYIS “ 1933 2 > KANAAT #—KİN 3—KATİYEN © 10 KİVAM 4—KAYT 1 — KİYAPET $—KELİME 2 —KİYAS 8 — KEMAL 13 — KUVVET 7—KEYFİ M KÜLFET Listelerde çıkan kelimelerden manaları birden fazla olanların her manası İçin ay rı karşılıklar ileri sürülebilir. Karşlik © gönderen — iatlerin gönder dikleri karşılıklardan — duyulmuş ve işin dilmiş oluryanları hangi kaynaklardan aldıklarını olunur. göntermeleri Gelen karşılık ar Liste : (52) Istipdat: İstediğini yapmak, diledi- | ği yolsuzlukta bulunmak, İstidst? An- layış, kavrayış, isteyiş, biliş, gidiş, bö- ceriklilik. İstidiği: seziş, buluş, kesti- | zanış. İstifa; Bırakılmasını / istemek, gekilme dileği, bir işten ayrılma gidü- şü. ; İstihale: Olumsuzluk, değişiklik, değişme, İstihfaf: Hor görmek, değer vermemek. İstihkak; alacak kazanışı, kazanılmış alack, - İstihsal: “elegeçir- mek, elde etmek. İstiğna: yanaşmamak, uzakla; istememek, İstiğna: şaş mak, İstiskal: atlatış, soğuk görünüş, ağırdavranış. İstisna: Kökten çıkarış, başkalarmdan-ayırış. İstişsre: danış- mak, düğünme Florinalı: Nâzım ... Liste: (32) Nağme: ses, Naış:.İnsan ölüsü. Na- sip: Pay. Nefaset: İylik, güzellik, Ne- fis İyi, güzel Nifak! ayırmak, ayırı- Nimet: Varlık, yinecek yey. Ni- 'apılacak kadar şey. Nisbet: gö- Bayburt Ortamektebi Türkçe muallimi Mehmet DE Ve hee Milliyet bu sütunda iş ve işçi isti: yenlere tavassut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektupla İş büro- muza müracaat etmel İş isteyenler 35 yaşındayim, ingilizçe ve bulgar, sanlarma aşnaim, / traktörcülük, #teg- çilik ne iş olursa yaparım, her ye çe giderim. Bursada Gazi Paşa caddesi No. 177 vasıtasıle Mümin, Yeni neşriyat Frankfurt Seyahatnamesi Büyük şair Ahmet Haşim Beyin Av rupa seyahatinde yazdığı neşir perçala- rı bir kitap balinde toplanmıştır. Bu parçalar şairin lirik ve hassas kalemin- den süzülmüş enfes his katrecikleridir. Esasen (Milüyet) karileri için malüm olan bu nefis esirler, gerek ihtiva et- tikleri büyük ruh itibarile, gerekse mi- silsiz şairimizin imzasını ihtiva etme- si itibarile her türlü sitayiş ve tavsiye Dn fevkindedir. Yalnız bü iritabın imti- şar etmiş olduğunu söylemekle türk e- debiyat kütüphanesinin bu çok değerli kazancını haber vermekle iktifa ederiz. Doğu Doğu isminde yeni bir o mecmuanm meşrine başlanmıştır. İçinde kıymetli yazılar vaslır, Tavsiye ederiz. Yolların sesi Yölların sesi mecmuasının sekizinci sayısı münderecatla çıkmıştır. Bilhaam fatbolün, kan ve su saatinin, kopya kâğıdının Türkler tarafından &- 12 edildiğine ait kıymetli yazılar ver. Goethe Ankara Gari Terbiye Enetitiisi Se- 'at ve San'at tarihi o muallimi Cevat Memduh Beyin Goethenin musiki saba Kanbur Ali, Re- şidini meyhanesi önünde karşı karşı- ya geldiler. Cingözün gözlerinde kin ateşi birdenbire yandı, Kanbur Alinin yakasına yapıştı: — Ulan, doğrusunu söyle, Veli da yiyi sen pakladın? Kanbur Ali yakasını için silikindi Haydi maval okuma bana! Bu kurtarmak İ işi ya sen yaptın, ya Reşit. Az kaldı başımı nare yakıyordunuz. Şimdi de bu numara bana mı? — Ulan Ali, zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkma! Ben numara yapmam. Biliyorum, bu işi sen yaptın, ya Reşit. Tam o sırada isminir#konuşulduğu- nu işiten meyhane sahibi içeriden fir. ladı. Cingözle Kambur Alinin tutuş. İ kullarını görünce, o da katıldı: — Hâlâ utanmadan benim adımı ağzınıza alıyorsunuz be, dü namusunu iki paralık ettiniz. — Veli dayıyı birinizden biriniz becerdiniz, şimdi de başını yeniden mi belâya 50 kacaksınız? Bu Veli dayı bir kömür deposu tu- oturmuş içiyorlardı. O ge- ce Veli dayıyı bü meyhanenin kapını önünde vurdular. Polis içeride bulunan üç kişiden de ayrı ayrı şüphe etmişti. Bir defa Cine göz Mehmedin kız kardeşini ovlen- dirmek için Veli dayıdan borç para is teyip ğını ö işti, Kam bur Ali de bu'adama içerliyordu. Çün- kü göz koyduğu bir kızı Veli dayı inat olsun diye evine hizmetçi almıştı. Mey» haneci Reşit te bu hasis adamdan pek hoşlanmıyordu. O kadar parası var- ken, meyhaneye gelip içer, içer, borç bırakıp giderdi. Ne zaman istese bü- gün yarın diye avatulurdu. Fakat Ve- li dayının zengin olduğunu bildiği için elbet bir gün ödeyeceğini düşünerek nın adamlarından da çekinirdi. Ba a- içinde gözü kanlı | herifler de vardı. Hülüsa ber birinin maktul Veli da- yıya karşı iğbirarları olduğunu herkes bilirdi. Hattâ rakı içilirken: — Ben ona gösteririm, diye tehdit ler savrulduğunu işitenler vardı. Cinayet gecesi meyhanede Veli da- yı ile digerleri arasında atışmalar da olmuştu. Atışmalar olduğu her birinin istintaleta verdiği ifadelerle de sabitti. Tam o sırada bir elektrik kontağı da olmuş, ortalık kapkaranlık kesil. mişti. Ondan sonra ne oldu? Üç adamdan her biri sahneyi ayni şekilde tarif e- diyorlardı; — Ortalık kararınca şaşırdım. O a- ralık bir sandalya devrildi. Ben bir müddet kıpırdamıyordum. Sonra bir inilti duydum. Hattâ bağırdım; — Yahu, budalalığı bırakın! Bi birinizi i Ben böyle söyliyordum ama, öteki- ler de böyle söyliyordu. Kim kimi vu- Tuyordu belli değil. O zaman aklıma geldi, çakmağı yaktım. Meyhaneci Reşit mumu yaktı. Öteki de çakmağı yaktı. Ortalık biraz o aydmlanmca, baktık Veli dayı ortada yok. o Fakat yerde kan lekeleri ye Üçümüz de biribirimize bakıştık. Üçümüz de gibi donup kaldık. Kan” izlerini kelle yarak kapının önüne (çıktık. Birde baktık ki Veli dayı oracıkta, eşikte yatıyor. Ensesinden boyuna kan &- kıyordu. Belli ki sivri uçlu bir şeyle Harik Hayat İ daha uzun boylusun. va kemiklerine — geliyor. Veli vurmuşlardı. Biçak m, şiş mi? Neyse aradık, ne biçak, ne şiş bulamadık. Veli dayı kendine bile gelemeden iki saat sonra öldü. Mahkemede de itiraflar değişmedi- gi ve aleyhlerine de kav'i deliller bu- lunmadığı için, üçü de beraet kazan - dılar. ü FE Fakat böyle bir karar meğsleyi hal- letmiş olmuyordu. Nitekim beraete rağmen, üç kişi ne zaman biribirlerine rast gelseler, her biri ötekinin katil ol- lardı. Çünkü ötekinin berikini da dolaşan riayetlere de bir nihayet vermek istiyorlardı. Hele © meyhane sahibi Reşidin bu rivayetler hiç işine gelmiyordu. Pes perdeden ötekilerine karşı yumuşaklık siyaseti gösterdi: Bu i de bir elden bitire- ; kişi değilmiyz? Ü- çümüz de bribirimizden şüphe ediyo- — Öyle... — Mahkeme gelip burada keşif yap tı, bir şey anlamadı. Haydi biz de ara mızda bir keşif yapalım. z1 oldu. Mey- Ali dedi kir — Veli dayı işte burada duruyordu. Yüzü de kapıya bakıyordu. Vuran a dam ensesinden vurmuş. Demek ki o adam da şöyle Veli dayım arkasında olmak lâzim. Bu izahatı dikkatle dinliyen dizer ikâsi Veli dayı ile vuran adamın imu- hayyel vaziyetini aldılar. Vurulan a- damın vaziyetini alan Cingözdü. Ton- gaya düşmemek ö le bir geriledi. O srada iki kürek ke- miğinin arasma sivri bir şeyin dokun- duğunu hissetti, Hemen geriye dönün- i ün? Duvarda sivri man et astığı yer... saniye hakikati anladı. Reşit dedi ki: — Vay canma.. boyluydu. Ensoslae geldi Cingöz cevap verdi: — Ağam, şimdi iş anlaşıldı. Lâmba- lar sönünce Veli dayı bir tuzak sozdi. Arkasi düverü vörülek işim ” Benan geriledi. Hızlı gorilemiş ki, çengel de ensesine girmiş. Yaralandığını anla- Ymca, kaçmak için kapıya kndar yö- rüyebildi. Karanlık yürürken iskem- eyi de devirdi, sonra kapının önüne yıkıldı. Kaldı. O halde bu işi yapan liker O bele be rezan he etmiyelim. Şöyle oiMiŞGE elk, bundan sonra gözümüzü dört açalım. RADYO Bugünkü program Istanbul: 18 den 14,45 kendar Saz (Nihal Tesfik ha pa 1846 de 20 İendar Orkastmn. 20 den 2130 kadar o Bedayii Musikiya ha- yeti. 71,30 den 22,30 kadar Gramofon, Ajans, Bor sa haberleri ve saat ayarı. Umum miüfettişlerden © Selim Sırrı Böy 8 mayıs pazartesi günü ast 15,50 de erkek muallim © mektebi konferans salonunda «Meslek aşkı» adlı bir kon- ferans verecektir konferans umuma 8- sıktır, Kaza ve Otomobil Sigortalarınızı Galotada Ünyon Hanında Kâin ÜNYON. SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpauyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon: Beyoğlu 4.4888 mi eser Kanaat Kütüphanesi m ba sun? Gazal el ali e ppendem Fa ee daha — Sözlerine iyi li mert bir mında casusluk ismat edilemez. — O halde bu politika dediğin de ne oluyor. — Dağa çıktı.. Türk © ihtilâlcilerine katıldı. Onu bir Makedonyalı yapmak i- an li Salim; Paker. Karam — Niyazinin yanına gitti demek? — Evet. İkisi de sustular.. Lâbinska da Tane- nin yüzüne bakmaktan & çekiniyor gibi bir hâl vardı. Komiteci; ” Diye mırıldandı- Sonra sesini yükselterek gözlerini bir türlü kendi tarafına dönmiyen kızın ka- fasma dikerek sordu: — Rolüdan hir haber var aldın mı? dilkat et Nikolef! A- yim? Parmaklarile saçlarını — tarar gibi — Peki ama senin bu telâşın ne- den? — Telâş mr? Ben telâş mı ediyorm. Hayır ben telâş etmiyorum Nikolef, sana öyle geliyor. — Belki — Selâniktekilere sorsaydım. . olur a... Tekrar Cafe Chantant'a girmiştir belki. . — Zannetmem. Hem Küçük Paris. teki kızı da onun öldürdüğünü söyli- yorlar. Aaah. . Bu herif artık çek ol- du. Bir defa bütün gençlik hayalleri- mi öldürdü. Sonra kardeşimi de öldür- dü gibi geliyor bana... Ve sen hâlâ o- mu sever gibi görünüyorsun? Güzel kız nihayet sinirlerini yerine koymuştu. Daha fazla dinlemek iste- medi. Acele acele yürüdü, kapıdan çıkarken; — Beyhude telâş ediyorsun Tane — dedi — Gene kim bilir nereya kaç- mıştır. Korkma gelir.. gelir.. Alla hasmarladık. . Ve. eteklerini hışırdatarak avluda uzaklaştığı duyuldu Komiteci, o zaman başındaki astra» gan kalpağı çıkarıp bir köşeye fırlat- tı. Derin bir yeis içinde düşünmeğe başladı. (Devamı var)