OTOMOBİL SANAY iL Karada giden nakil vasıtaların en | serik a otomobil umumi harpten beri her yerde taammüm etti. Bilhassa do- #up büyüldüğü memleketleri işba hâli- ne getirdi. Fransa'da otuz kişiye, Ame- rika'da beş kişiye bir otomobil isâbet e- diyor. Turizmin, umumi nakliyatın, askerli- #in hizmetlerinde azami istimâi sahaları bulunduğundan dolayı çabuk tanmmüm eden otomabil, son senelerde bizde de çoğalmağa başladı. Şehirlerimizde, nak- İiyatta mühim bir mevki aldıktan sonra bir de amâtör sınıfı meydana getirdi. Bugün Anadolunun henüz demir yolile yekdiğerine bağlanmamış Şehir ve Ka- sabaları arasında âdi nakil vasıtalarının erine geçmeğe, demir muvazi osalarda bu yollar için hakiki bir rekm- bet tesis etmeğe Or. Böyle olmakla beraber, © otomobilin bizdeki taamenüm derecesi bir. işba hâ- Tini ai gok uzaktır. Esasen bu nakil vasıtasının süratle tanmmümiüz yel o mutavassıt servetlerin bol. ğ i hususi bir takım sebeblere tâ- yakalarını kurtarmaları kabil Meğer ki toprakları üzerinde bir otom bil sanayii kurmuş olsunlar. getirdikten sonra, binlerce otomobile va- ran gündelik istihsâlüti için yabancı el- lerdeki faaliyetini artırdı. Oralarda da o- tomobili yalnız Devlet müesseselerinin nakliye şirketlerinin, zengin bir sınıfım inhisarı altından kurtararak harer âlem yapmağa çalıştı. Bu gaye uğrunda, azami evsafı segari finte verdi. Hakikaten otomobil bugünün hayat pahalılığına rağmen — umumi barpten evvelki kıymetine nazaran — ucuzluğu en çok muhafaza etmiş olan bir eşyadır. 1914 senesinde bir otomobilin krymeti bin iki yüz ilâ bin beş yüz lirayı geçmi- tekâmil tipi iki bin beş yüz liraya alma- biliyor. Aradaki fint farkı 5,7 dir. Hâl buki ber hangi baska bir eşyanın bugün- kü fiatini, umumi harpten evvelki fiti- nin beş altı mislinden aşağı göremeyiz. Otomobil senayinin işçiliği ğer mevaddı iptidaiyesindeki fiat farkı da böyledir. Hem iptidai maddeleri hem işçiliği yüksek ve fakat kendisi ucuz bir eşya, eeeaaeaiaaee basit bir düşünce ile insana garip gözü“ kür, Hil ba bu işte bir garâbet olmadı- ğı hemen söyliyelim. Bütün kerametin imalin yeni usüllere dayanması ve istib- sâlin seri hâlinde yapılmasıdır. Otomobil sanayii imaldeki bu yeni u- sülleri kısmen tayyare sanayiine borçlu dur. Tecrübe devresini umumi harpte tayyarelerini kudretli motorlarla techiz Dea 1914 te kullanılan 100 beygir ıdretli motorlar yerine 1918 te 500 bey- Mi görülüyordu. Tayyarede siklet mühim olduğundan bu yüksek kudretli motorların mümkün mertebe hafif olmalarına mam landı. Esasen en mütevazi müşteri bile seri giden kuvvetli araba arıyordu. * Mügteri ile olan münasebetleri noktayı âdi hir tüccardan farkı olma- Evvelâ “6” silindirleri gördük. Bun- larda sürat en aşağı 100 kilometreyi ge- giyardu. derken “8” — silindililer e Şimdi moda bunlarda. “8” silindirliler. den sonra “12” şilindirlilerin geleceğin- den şüphe etmiyelim. Almanya.— Otomobil sana- yiinde canlanma hareketleri İktisadi buhranın büyük dar- belerine uğramış olan otomobil sa nayii yeniden canlanmağa başla. mıştır, 1931 senesinin ilk on bir ayın- da 56.000 otomobil satmış olan Al man fabrikaları 1932 nin ayni ay- larında ancak 41.000 otomobil su- rebilmişlerdi. Satışın 9p 27 nisbetinde suku- tunu gösteren bü rakamlar son ay- larda Alman aim lehine değiş- Amatör köşesi aareereresaeee bulunduğunuz otomobilin—ne- kadar yeni ve mükemmel olursa olsun —yolda bir arıza çıkarmasınm her za- man için ihtimal dahilinde olduğunu bi- finiz. Modren bir otomobilin yolda göstere- i âdi olmak ü- layısile nadir olan arızalar (o karşısında (motorun yanması, bilyalı bir yatağın kırılması, ve saire.) Amatöre düşen iş, arabayı tamirhaneye kadar yedekte çek- trmekten ibarettir, Adi arızalar için vaziyet böyle değil dir, Amatör bu sınıfa dahil olabilen ber in bertaraf ederek yoluna m edebilir. Amatörün bu husus için iktisap mecburiyetinde ba- lunduğu malümat bir iki sğtun yazıyı geçmez. Biz bu malümatı dört kısma tef- rik ederek hülâsa edeceğiz. Benzin kısmı. Motorun çalışmaması şeklindeki art- zaların bir çoğu motora benzin gitmeme- sindendir. Motorun benzinsiz kalması ise dört sebebten ileri gelebilir. —Motor çalışırken birdenbire veya sen- deliyerek durur. Yapılacak iş arabada bulunması lâzım gelen ihtiyat benzini depoya boşaltnaktır. Hareket esnasında benzin musluğu a- çılmamış olabilir. — Yapılacak iş mius- İuğu açmaktan ibarettir. deliyerek durur. Yapılacak iş boruyu te- mizlemektir. Eğer depo arkada ise, ara- badaki ihtiyat benzini muavin depoya başak eyi ger tamir etmek MİLLİYET SALI 28 MART 1933 Sür'at Rekortmeni Sör Campbeli ne za- man korkmuş? Amerika'da Daytona plâjında 22 şu- batta tesis o etmiş (olduğu 437,908 ki- lometrelik süratin rekortmeni Campbell, bu tehlikeli yarışta korkup korkmadığını soran gazetecilere, hayatında yalnız bir defa korkmuş olduğunu söylemiş ve kor. kuya sebep olan hâdiseyi şu suretle hi- kâye etmiştir: Yer yüzünde hiç'bir liman yoktur ki orada, uzak ufukların arkasında kalmış meçhül ve gayri meslkün adalara saklı servetler olduğunu hikâye eden, bakır yüzlü, ihtiyar deniz kurtlarına rast ge- İinmesin, Bir gün bunlardan biri, bana böyle bir adada eski korsanlardan kalma bir defi- nenin saklı bulunduğunu söylemişti. Colombie sahillerinden 400 mil açıkta Campbell bulmana: eğele Müş ME dek aile fine varmış. İlkisi meşhur korsanlardan Edwçart Dawis ile Dampier'nin üçüncü- sü de haydut Beinto Bouitas ın imiş. 1924 senesi tâtillerini geçirmek üzere Madöre adasına giderken yolda geminin suvarişi de Salwadge adasında saklı defineden bahsetmişti, Madöre de otomobil süret koşucula- rından dostum Les Guiness ile buluşun- cm şk adasına bir sefer tertibine bir önleri v4 Amiral (o Nicholon un seyyabat etmekte oldukları on iki müret- iraikeneemeasseesasenemeaasaceaaaaeeemameaaaeamameean ine 1771 tarihinde bir Fransız mü- bendisi üç tekerlekli bir araba ü- zerine bir buhar makinesi yerleş- tirmişti. Otomobilin bu ilk taslağı nın bu günkilere benziyebilmesi için aradan yüz sene gibi uzun bir zamanın geçmesi lâzım gelecekti. Filhakika bu günkü otomobille rin ilk ceddi 1891 den evvelki ta- tebatlı yatla adaya hareket ettik.. Hayatımın en korkulu günleri, işte o Salwadge adasında geçti. Hiç unutmam; adaya geldiğimiz gü- nün ilk gecesi idi, Bizimle beraber çadır- da yatan köpek birden bire bavlamağa ulumağa başladı. o kadar sert havlıyor- du ki hepimiz yataklarımızdan bir anda fırlıyarak ve silahlarımıza sarıldık, Gece karanlıktı, dişarda ses sada yok tu. Korkunç bir süküt içinde yalnız kö- peğimiz acıncı havliyor. Adanın ıssız olduğunu biliyordu. Bu- nunla beraber meçbül bir kaç çift gözün bize hiddetle bakmakta olduğunu tah- min ediyorduk. Ne'olacaktı?... Hiç bir şey olmadı. Köpek nihayet sükünet buldu... Sabah ta olmuştu. O göceyi takip eden diğer geceler de bep böyle geçti... Hayatımda o gecelerin korkusundan başka korku bilmiyorum. Birinci Sahifeden Geçen Yazılar Muahedelerin değişmesi meselesi (Başı 1 inci sahifede) Bütün milletler muahedeler tadil olunduktan sonra, bu tadilin ye-. güne gayesi Avrupada dostluk ve beraber çalışma siyasetinin kurul masi olduğunu ispat edecek şekil- de yardım etmelidir. Dört büyük devlet aralarında iyice anlaştık. tan sonra silâh bırakımma engel olan korkuların sebeplerini tetkik etmek mümkün olacaktır. O za man hiç kimse dünya harbinden sonra sulhun tesisi yolunda atıl mış olan adımların en mileesirini atmış olduğumuzu inkâr edemiye- cektir. İngiliz gazeteleri ne diyor? LONDRA, 27 A. A, — Pazar günü çıkan gazetelerin, M. Mac Donald'in söylemiş olduğu nut kun mumaileyhin Roma'daki mü- kâlemelerinin neticesi, Muahede. ken a tetkiki meselesini ilk plâna kaymış uleğn — lermekte bulunduğu şeklindeki tibaı kuvvetlendirmektedir. Ba ge umumi bir memnu- niyetle karşılanmıştır. Sunday Times diyor ki: Muahe- delerin yeniden tetkiki, harpten sonraki bütün meselelerin esası: dır. Observer diyor ki: 1919 muahedelerine basredilen yeniden tetkik tekrar ortaya atılmıştır. Bundan dolayı M. Mussolini'ye teşekkür etmek gerektir. 1 sere &. Bu gazete, İni 'nin bareketinin ve mesuliyetlerinin sahih surette tayin edilmesi lâzım geldiğini yazmakta ve $u süretle netice vermektedir: Eğer umumi harpten evvel bu tarzda hareket etmiş olsaydık, o büyük felâketin önüne geçilmiş olurdu. Fransızlar dediklerinden şa$- mayorlar PARİS, 27 A.A. — Sulh dostla- rı komitesi, beynelmilel matbuat mümessilleri şerefine bir ziyafet vermiştir. Bu münasebetle M. Boncour, bir nutuk söyleyerek şimdiki müş- küllerin pek vahim olduğunu ve fakat halledilemez olmadıklarını beyan etmiş ve maamafih yaşa- makta olduğumuz aylarda sulh duğunu ilâve etmiştir. Mumsaileyh demiştir ki: Silâhları bırakma konferansı. nm herhalde bir netice elde etme- si lâzımdır. Konferansın muvafa- kiyetsizlikle neticelenmesi, ne gi- bi akibetler doğurduğunu pekalâ büüiğimi silâhlanma yarışına demektir. Mİ ENEVRE 27 A.A. — Bu sa- bah silâhları bırakma konferansı umumi komisyonunda Mussolini projesinden bahseden M, Madari- aga, munhedelerin yeniden tetki- ki için sarfedilecek gayretlerin an cak bir sulh ve sükün havası için- de yapılabileceğini söylemiştir. Büyük Britanyanm plânını tet- kik eden M. Madariaga Fransız plânmda mevcat olup bu plânda ve ihmâl edilmiş olduğu bu arada bilhassa büyük devletlerin harp ps ,emileri hacmının indirilmesi as- eri ve bahri tayyareciliğin ilgası sivil tayyareciliğin beynelmilel bir şekle konulması, askeri bütçelerin tahdidi, esliha ve mühimmatın hu susi surette imalinin bir takım ni- nım ihmal edilmiş. bulunduğunu söylemiştir. Komisyon, İran, Portekiz, ve Sovyet Rusya murahhaslarmı ve M. mam ma eğme sonra içtimaımı sâat 11,30 a bırakmıştır. Komisyon bu akşam umumi müza kereyi bitirmeğe çalışacaktır. ———— dehiikesiz ve herakit en çok istimal olunan bir ilâçtr. Şaşılacak şey! (Başı 1 inci sahifede) maktadır. Mumaileyh bir sene ev- murudur. Garibi şu ki kendisi nü- fus sicillerinde ölmüş olarak gös kendisini ölü bildiğini söylemek- tedir. Bu zat hayatta olduğunu söyliyerek Üsküdar nüfus memur luğuna müracaat etmiş, fakat kay dındaki yanlışlığı bir türlü dü- zelttirememiştir. Etıbba odaları (Başı Tindi sahifede) vinde ve ne de muayenehanesinde. iş yapmıyan azalar Odalara iki lira ve- ir, Bu duhuliyeden başka azalar Oda- nın mesarifi zaruriyesi karşılığı ola- rak her üç ayda bir para taahhüdü daha yapacaklardır. Muayenehanesi olan tabipler, dişta- bipleri, dişçiler, eczahane sahibi ec- zacılar için senelik taahhüt miktarı 12, muayenehanesi olmıyanlar için 6, galışmıyanlar için 3 lira tespit edilmiş- anan muavenete Tüzum derecede malül olan aza ile vefat edenlerin muhtaç aileleri ef- radına yardım için Odalarda yardım sandıkları tesis edilecektir. Bu sandık- lar için vekâlet bir talimatname ha» zerlıyacaktır. 5 Edirnede yas günü EDİRNE, 27 A.A, — es E- dirne 1912 bozgununun kara gü- nünü dün çok heyecanlı bir suret- te yaşadı. Türkün kalbinde unu- tulmaz bir yara halinde daima kanamakta olan bu acı hatırayı yaşatmak için bu büyük yas gü- nüne on binden fazla yurtdaş iş- tirak etti. Yalnız Edirnenin değil, civar kaza ve köylerin halkı da bu yas gününde bulunuyordu. Saat 13 te sokaklarda akın akın halk tabakaları kadm ve erkek de- rin bir heyecan içinde yasın anıla- cağı Selimiyeye doğru ilerlemek- te idi. Selimiye avlusu dolmuş, | e Bir çok hatıpler Ki Dil anketi (Başı 1 inci sahifede) > Sn kullanmayayım? Hatta seve Bulabildiklerimi, b değiştirenler Belediye yazı işleri kalemi memur- reyya Beyin ismi Oral, Hüsniye Hanı mm ismi de Eren olimmçier .. Gelen karşılıklar Liste (14) karşılıklar: Paye: Ün. Pejmürde: Partal, Pençe: Beşparmak. Perhiz; Sakmış. Pervane: Döner, dünerböcek. Perver: Sever. Pe- rişan: Dağınık. Peşiman: Caymak, ca- yış. Peşin; Önec. Peyda: Beliriş. Pey- gumber: Elçi, yalvaç. Liste 44 Rumelikavağı #1 inci ilk mektepten gelmiştir: Payö: Ün, değer, Peymürde; Eski, püskü. Pençe: Beş tırnak. Perkiz: Pey- Tiz, Pervane; Çark, fırdöndü. Perver: Soven. Perişan: Dağnrk, bozuk. Peşi- man: Caygin. Peşin: Önce, Peyda: Ölü- veren, ortayaçıkan. “Peygamber: Kıla- vuz. ... Liste (15) Rağmen: Göre, Rekabet: Üstünlük. Rakam: Sayı yazısı, sayı, sayıç. Rakip Yarışer, Razı: İnanmak, inanıver, 1y- mak, uzük olmak. Refah: Bolluk im. Remiz: göstergi. Renk: Boya. Resim: Kılık, tepki, biçim. Resmi: Yabanlık, Rey: ea v.. Liste (15) Rağmen: tersçe, tersine. Rekabet: Üstgelmepüdüşü, yarışma, Rakam: ya- 21, sayı, 1 üstgelmesayaşçısı, yarış çi. Razi: İstekli, uyuşkan. Refa: Balluk, geniş yaşayış, zenginlik. Remiz: ma, kapalı anlatış, örtülügösteriş. Boya, sıva. Resim: Yazma, Günde - zerini yapma, vergi. Resmi: Beylik, Satı sınırmın evlâtları Türk tari- hinin bu kara ve acı gününü teş- kil eden 26 mart'ı yaşarken bugü- nün büyük kurtarıcılarını minnet ve Şükran ile hatırladılar. Akşam Halkevinde bir toplantı yapılarak bu mevzu üzerinde konferanslar | | Beyliğe ilişken. Rey: Görüş, düşünüş. e Piloiğak; Hikme ... Liste (15) Rağmen: Üngünlük, Körlük, karşıt- hik. Rakabet; Kıskançlık, yarışmak. (Gü reşme, seçişme, koşuşma, satışma, gibi, Rakam: İm. (Rakam işareti), Çimle mek, rakam yazmak), terkim). o Ra- kip: Kıskanç, engel, yarışçı Razı Üne- yen, (Ünet, Riza, ünemek, rar olmak, netmek, razı etmek). o Refah: Bolluk (Yaşayış bolluğu, geçinme bolluğun dan kesaltılarak, yalnız. bolluk olarak kullanılıyor). > İmlemek masta- yal Jin ve buna karşılık. olabilir. Renk: Boya. Resim: Türe, Vergi, Tas- lak, Sakınç, Sakımak , Hayâl etmek. Resmi: Türkçe, düzekçe. Rey: Düşün, ce, dilek, Eminönü Sebzehane 8. N. 8 Ruhi zade İbrahim İzzet ... Liste (16) Sabah» Tan, yarın. Sabık: Geçen, ge- çenki. Sabır: Çıdam, Tülek, Katlanma, Dayanma, (Aç ivek, tok tülek). Sada- ka: Yoksul borcu, (İçtimaiyyatta , tut- kal). Sade: Salt, yalnız, dür, bezeksir, katmersiz, katıksız. Sadet: Düşünce,ön- deki iş Saf: Duru, açık, bön, karışık. sız, eyi düşünceli. Safi; Darasız, pürüs- süz. Sahil: Yalı, kıyı. Sahip: İsi, İdi, meydan demektir, tiyatro alanı, tiyatro sahnesi demek olur). Eminönü Sebzehane 8. N. 8 Ruhi me Ibrahim İzzet Liste (16) Sabık: Geçen, geçmiş, geçen gün. Es- ki, eski vali, Sabr: Çıdam, acıya dayan- ma, katlanma, bekleme (sabırlı, çıdam- k, sübretmek, çıkamak). Sade: Dür, süssüz, düz giyiniş, temiz, karışıksız.te- miz süt, şekersiz (kahve), harçsız (börk), doğru; doğru adam, bön: bön kadın, tek, yalnız, yalnız suda pişiril- miş yumurta, Yalm kat, katmersiz. Kat- mersiz çiçek, Yalnız, ancak, yalnız ken- di işinin yapılmasını İstiyor. Saf: “Te- miz, arık, temiz yürek, bön. Sahil: Kıyı, yalı, Gişe suistimali Şark Şimendiferleri idaresinde- ki sui istimal tahkikatı yeni bir safhaya girmiştir. Dün de hareket müdürü ile şir- ket memurlarından Murat Beyin müracaat edilmiş- 1780 de bu oto- mobil saatte 5 hi- *İ lomefre yapabili- i yordu. 1933 ün yarış arabası sa- atte 250 kilomet- re yapıyor id rihi hatırlamıyor. 1891 bugünkü otomobilin ilk doğum senesidir. Makine sanayiinin her kısmın - da olğu gibi, otomobil de doğduğu tarihten itibaren baş döndürücü bir süratle tekemmüle başladı. 1894 te, daha henüz üç yaşında iken Paris - Romen müsabakala- rında saatte vasati olarak 21 kilo- metre katetti. 1898 de, yedi yaşına geldiği va- kit Paris - Berlin yolunda bu süra- ti 74 kilometreye çıkararak istik- bal için büyük ümitler verdi. O zaman için istikbal olan gün ler gelince ümitlerin boşa gitmedi- ği anlaşıldı. Bugün, sürat rekoru 400 den 500 kilometreye merdi- | ven dayamış mütemadiyen çıkma | ğa çılışıyor.. Bugün, otomobillere verilen sürat kabiliyeti bazıların- da 100 kilometreyi geçmiş bazıla. rında 150 yi balmuş.. Otomobililin yarım asırdan az bir zamanda geçirmiş olduğu tee ! kâmülün muhtasar ifadesi budur. Çocuk haftası Beş bin çocuk bir ara- da marş söyliyecek ANKARA, 27 A. A. — 23 Nisan ço- cuk bayramı "cemiyeti u- bu sene Ankarada bü tün mekteplilerin iştiraki ile kutlulana- caktır, Bayram programının csası Tür- kiyeda knk kili i rın alâkası celbedecek bir tarzda orta- Geni Karin oraza İtalya Veliahtının seyahatı İSKENDERİYE, 27 (A.A.) — 1 Malili De Prem Bi Savol, Ausonia vapuru ile buraya gel mişler ve selâmlanmışlardır. Prenses Marie du Pimount'a mülâ- ki olmak üzere Kahire ve Lüksor'a ha» reket edeceklerdir. vi. Italya Veliahtinin şehrimize gelece- ği hakkında resmi mehafilde malü- mat olmamakla beraber, Prensin, mü- tenekkiren seyahat etmekte olduğun» dan İstanbula da uğramssı muhtemel olduğu beyan edilmektedir. , Bununla beraber, İtalya Veliahti- nin akrabasından ve dostlarından ve Burbon Hanedanından Prens Pio Fal cone'un yarın Açuilia vapuru ile şehri» mize gel: i haber verilmektedir. Yeni erlenmiş Prona ve «Preness Fig