ildir Meclisin kaç cephesi var? Zihniyet ve seviye noktasından Babil kulesine benzeyen fakat azası ANKARA: 2 Temmuz 1920 Tereddütlü günler, biribirini tanımamak yüzünden doğan te reddütler zail olduktan sonra Mil let Meclisinin hakiki siması daha iyi seçiliyor. Şimdi bu meclis hak- kında doğru bir tahlil yapmak mümkündür. Dünyan her mecli- sinde, azalar arasında seviye far- kı olur. Fakat bu fark; hiç bir yerde Ankara meclisinde olduğu kadar büyük değildir. Birinci Tür- kiye Büyük Millet Meclisi azası- nın zihniyetleri arasında dağlar, mesafeler, ummanlar var. Meclis azası arasmdaki fark yalnız içti mai mevki itibarile değildir. Si- yasi, fikri ve medeni seviye nok- tasmdan da ayni büyük fark göze çarpar. Yalnız müşterek bir has- sa, müşterek bir gaye var ki, meb” uslarımızı bir noktada topluyor: Vatanperverlik... Her halde tutu- ğu istiklâl mücadelesini bitirirse, birinci Büyük Millet Meclisinin Türk tarihindeki mev- kii pek müstesna olacak! ax Meclisinin cephelerin- de taassuptur: Her meb” us ya bizzat müteassıptır, yahut müteassıpların eseridir. Çünkü a- foroz edilmekten korkar. Burada vicdan hürriyeti yoktur. Dinin e- sasları üzerinde değil, ahkâmının tatbikatı etrafında bile münaka- şaya meclis havası müsait değil- dir. Mdb'uslar arasında müftü ve müderris o kadar hoca var ki; serbest düşünenlere ağız açtır. mazlar, Ellerinde bir mahkümi- yet damgası daima hazır duru yor: Kâfir!.. Hocalarımız her bulundukları yerde davalarını yürütmek, kafa- İarındaki kanaatleri şekillendir. mek için hiç bir fırsat kaçırmaz. lar, bunu dini bir vazife bilirler, Meselü meclisin açılışnın birinci haftasında idi. Encümenlerin inti- habı etrafında müzakere oluyor. du. Hoca efendiler, döndüler, do- laştıalr, müzakereyi mektep ve medrese mevzuuna döktüler. On- dan sonra şu teklif ortaya çıktı: “ mızın terbiye | ve tedris meselesi mühimdir. Bunun için bir program yapmak lâzım- dır. Bu programı, teşkil edilecek olan “Şer'iye ve Evkaf encümeni zaferle | vatanperver bir meclis yapsın. Yahut Maarif encümeni tarafından yapılacak olan böyle bir program mutlaka Şer'iye en- cümeni tetkik ve tasvip ettikten sonra tatbik edilsin!” Bu teklifi, yalnız hocalar de ğil, hocalardan korkan bazı sa- rıksız kalpaklılar da beğendiler. İsparta meb'uslarından bir hoca efendi: — “Evet.. Bugün umumi tedri- satımızı umuru şer'iyenin tahtı tasdikinde bulundurmakta, isabet vardır. Çünkü bizi Avrupanın s6- fil safahatından kurtaran dindir. Bendeniz bütün kuvvetimle ted- risatla umuru şer'iyeyi tevhit et- mek istiyorum.” diyor. Sivas meb'uslarından Naki E- fendi. “— Bizi terakkiyatta geri bı rakan umurun başlıcası din ile di- yanetin ayrı ayrı düşünülmesidir. Başka dinler, terakkiyata mani- dir. Onun için dünya işlerini din işlerinden ayırırlar. Halbuki bi- zim dinimiz öyle değildir. Mek- tep ile medrese arasında (ihtilâf vardır. Bu ihtilâfı kaldırmak için bunları o birleştirmek (lâzımdır. Şer'iye ve maarif encümenleri be- raber çalışmalıdırlar.” Bu fikre muaarız olan bir çok hatipir arasında Hamdullah Sup- hi Bey de söz alıyor: “.. Efendim, ülemayı dinin yetişecek nesillere bir terbiyei diniye verilmesini i temekte namütenahi hakları dır, Bunu inkâr etmek kimsenin aklından geçmez... Fakat.” Mu kaddemesile başlayan bir hitabe- si. Ondan sonra da: Nazım Beyin: “.. Biz buraya memlekette felâket vardır diye geldik. Burada din ve dünya me- selesini münakaşa etmekle iyi bir iş yapmış olmayız. Münakaşala- rımız vatan müdafaası meselesin- de çarpışmalıdır...” Yolundaki beyanatı takip etti. Fakat hocalarımız fikirlerine 1- rar ediyorlar. Bunun üzerine ri- yaset mevkiinde bulunan Muşta- fa Kemal Paşanın yerinde bir müdahalesi meseleyi kapatıyor: — Efendiler, © ruznamemizde din tedrisatı, maarif programı gi- bi bir madde yoktur. Yalnız encü- men intihabatı mevzuu bahistir!” MİLLİCİ Ankaranın meşhur grupları Tabiat; Ankaranın gruplarına bütün güzel renkleri vermeği ihmal etmemiştir. ANKARA, 22 (Milliyet) — Anka» daha güzel bir & Ankaralı. her akşam pencerelerinden . ir. Ankarada güneş şehre karşı olan ovanın tâ nihayetindeki tatlı meyil yenler varsa bildirelim: 3 Liradan itibaren Fevkaiâde odalar z akıe- siyasmın her saniye da gurup - izel renklerle değişen pırıltıları- ha gü Edebiyatımız Nasıl olmalı? Ankara'da bir toplantı ve verilen kararlar kara Halkevi Dil, edebiyat komitesi toplanmış “Edebiyatımız na sıl olmalıdır?” mevzuu üzerinde dik: kate şayan kararlar vermiştir. lantıda. şuüç esas umumiyet itiba rile kabul edilmiştir: 1 — Dilde yarının dili. 2 — Teknik de Avrupa tekgiği. 3 — Mevzuda mahalli tebarüz ettirilecektir. Toplantıya Halkevi Reisi Nefi A tuf Bey riyaset etmiş, söz alanlar â- ler ve diğer zatlar bu üç esası m iz ve takviye edecek sözler 8öY- lemişlerdir. Bu üç esas kararlaştırıl- dıktan sonra bunların izahı ile birlik Nafi Atuf ve Fazıl Ahmet B.ler te yazılması ve Halkevleri edebiyat şubelerinin umumi proğramı meyan na girmesi de karar altına alınmış ve bu hususta komite Halkevi riyaseti- ne müracaat olunmuştur. Ayni komiteye gelecek hafta Pa- zartesi günü bu kararlaştırılan esa5- İsrın da tatbikat © cihetini konuşmak üzere çaylı bik toplantı yapmağa ka rar ; Evlere su saatı konuyor 6 ANKARA, 22 (Milliyet) — Seri. deresi — santsiz si abonelerine Küfü nusaninin on beşinden itibaren saat koymağa başlamıştır. Çankaya sem- tinden başlıyarak | Havuzbaşı ve Pa- talar tepesine kadar yürüyen bu sa- at koyma İşine şehre doğru devam edilecektir. kadar bu santalz evler. den (720) sine saat konmuştur. Henüz snat konması icap eden (820) abone & daha varım da esatlerin ve saat vazı için lâzım gelen tasisat Sant konan evlerde yapılan iki ay hik tecrübelere nazaran | saati olm yan bahçeli evlerden veya apartı. simdiye kadar sarfiyat ne olursa olsun gene ayda iki lira alınmakta idi. Saat konunca buraların bilhesap verdikleri su para #1 ekser evlerde ayda bu iki lirayı bi- Ie tutmamaktadır. ep Mısır sefarethanesinde ANKARA, 22 (Telefonla) — Kral Fuat Hz. nümü 26 mart akşa- mı Mısır maslahatgüzarı sefaret- hanede bir suvare verecektir, Yür görünüm © vene'nt çiller de izei yaraya daha başka ovmak vermekte: lr ANKARA'DA Satış esnasında salonu dolduran halk. Lüzumlu bir müessese.. “Üçyüz otuz, üçyüz otuz, yok mu? haraçlıyorum; haraç, baraç,haraç,, ANKARA, 22 (Telefonla) — ,, Adliye sarayından belediyeye doğru yürürken köşeye yakın, solda bir ma- ğa © görürsünür. Camekânmda za man zaman mücevheraltan tutunuğ da yazı makinesine,halıya,hattâ eski kub beli Piryol saatlerine kadar bulunan bu mağaza, Ankaranm bir iki ay ev. vel açılmış yegâne müzayede salonu- dur. ... Eh dünya bu. Belki biz de bir gün satılacak bir oşyaya sahip oluruz da, yine diğer bir gün de satmağa mec bur kalırız diye bir gezelim dedik. Daha içeriye gi vitrini göz“ yazılı, Bir fo # makinesi; muhammen kıyme- ti on lira, elce bir yüzük kıymeti yirmi boş lira, kesme billör bir hizmet yaptığımıza kaniz. Çün kü hariçte satılan mallar kapatılıyor, zavallı mal sahipleri boğuntuya geti: riliyordu. Burada bu kabil değildir... ... Salonda bir hazırlık başladı. Bir zil çaldı. Şurada burada eşyaları tet- kik edenler sıralara çıktılar. Ortada bir me masaya iki memur gturdular ve ük bir deftere kayıtlar yapmağa başladılar. Tellâl işe hazırlandı 5 nünde bir etajer var, üzerinde mu- hammen kıymeti olarak üç lira yazı İıydı, iki liradan müzayedeye kondu; — Başlıyorum, iki lira, Tellâl arttıran müşterilerin yüzle- rine baka baka bağırıyor; — İki yüz yirmi, iki yüzelli, iki yüz seksen, üç, üç on, üç yüz otuz, üç yüz otur, üç yüz otuz.. Üç yüz o- tuz, yok mul haraçlıyorum.. o Üç yüz otuz, haraç, haraç, haraç... Yaz bes yim, numarası 1234... Salon vitrini Herkeste dikkat ve alâka var. Bir kısmının da yalnız vi geçirmek i- çin geldiği belli. Müşteriler de mallar gibi sınıf sınıf. Her tabakadan var; ağası, efendisi, beyi, beyefendisi.. Başka eşyaya geçildi, o müzayede müzayedeyi takip edip duruyor.. #a* Kapıdan çıkıyorum, vezne önün- de iki hanım konuşuyor; — Ölçtüm, tam bizim yatakodas- na göre.. Fakat on beş lira tahmin etmişler, müzayedede belki yirmiye de çıkar, amma İki kişide zor sığar, biraz darca.. — Kardeşim şu raf ta fona değil ama, aksi zamana rastladı. Ay başı erkek kunuşarak çıkıyorlar; — İyi gitti, bu kadar tahmin etme- miştim.. Caddeye çetin, “hala Tellâlın s0- 9 Deri yün ol, baş yl, beş yüz Rİ ... ——ome—— — ver. Mektep lik maçları ANİ 2 i — KANA (Mihiyet) Mal mın ruhu sayılabilir. Ayni takım 6 Nisanda Hukuklu gençlerle karşıla” ter, Toprak bayramı Gazi Hz. ve Başveki müsamereyi teşrif etti ANKARA, 22 (Telefonla) — Dün gece Halkevinde toprak kut- lalanmış ve bu münasebetle Gazi Orman çiftliğinde staj gören genç ler parlak bir müsamere vermişler» dir. Gazi Hazretlerile İsmet Paşa geceye iştirak etmişlerdir. Çiftlik Müdürü Tahsin B. de bu günün ne için tertip edildiğini kısa bir nutuk. la anlattıktan sonra program baş- lamıştır. Programın her numarası büyük takdirlerle alkışlar topla muştar. Gazi Hazretleri geceden çok memnun olmuşlar, gençleri tebrik etmişler ve yarın saat yarımda programın tekrarlanmasını ve An- hara civarındaki köylülerin Halke- vine davet edilmelerini arzu etmiş- lerdir. İsmet Paşa da genç ziraatçilere; “Sizde çalışan insanların canlılığı var” diyerek iltifatta bulunmuştur. Halkevinde Çiçek balosu ANKARA, 22 (Milliyet) — Bay- ramın ikinci gününe tesadüf eden 6 Nisan Perşembe akşamı Halkevinde İçtimai yardım şubesi tarafından ter tip edilen “Çiçek Balosu” verilecek- tir, Bu münasebetle Evin salonları İlkbahar çiçekleri ile süslenecektir. Baloyu hazırlıyan şube, bayram mü- nasebetile yapılacak külfetli ziyaret- lerden Ankaralıları küt ak mak- sadile, onları Baloda bayramlaşma- ğn davet edecektir. İ EVLENENLER | ANKARA, 22 (Milliyet) — Son bir hafta içinde o Ankara Evlenme me. murluğu on iki çift evlenme muame- Efendi — Zarife Hanım, Tuzcu Tev. fik Efendi — Fatma Nadide Hanım, Sabık mebuslardan Fikri Bey — Fat ma Zehra Hazım, SIâh fabrikasında İşçi Hacr Emin Efendi — Ayşe Ha- nım, Zahire tüccarı Abdullah Efen- di — Zeynep Hanım, Lokantacı Or- Ankara SİNEMALARI Yeni Halkrmızm en çok sevdiği MAURİCE CHEVALİEB ve JEANETTE Mac DONALD Bugün bugece tarafımdan fevkalâde bir surette tem- sil edilen emsalsiz bir eser BU GECE BENİ SEV Cazip bir müzik, muazzam dekor, baştan sonuna kadar me dolu 29. nenin en güzel İlâveten: Dünya haberleri. Çok i Şarkın En Muhteşem Oteli Amerikan bar . Lokanta - Oyun sa'onu . Danslı çay . Hususi salonlar . Kalton . Band orkestrası daimi | Bugün bugece Kulüp sanlığını kaybetmiş bir gencin aşkı, ARZAN piyonu JOHN WEİSS MÜLLERE ta- rafından şayanı hayret bir surette can- landırılmaktadır. İlâveten: Dünya haberleri, Fiatlarda Büyük Tenzilât 1057