Asrın umdesi «MİLLİYET» ti 20 K.EVVEL 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 Ne. Telgraf adresi: Tat Milliyet Telefon Numaraları: Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 #'uliyetini kabul etmaz. BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy askeri rasat merke- sinden verilen habere göre bu- Yanlış hesap Bağdattan döner Bizim (Refik Osman) ın, ha ni futbolcü (Refik) in kendi kendine çıkardığı (Gol) isimli gazeteler vardır. — Bundan bir nüshasını abonelerinden birine göndermiş.. Bu abone bizim bildiğimiz tpa fabrikasında i- miş, Haliçteki.., Abone kâğıtla rının üzerinde (Karaağaç) ye- rine Kırkağaç yazılmış amma (kırk) kelimesi harfle yazılma mış ta rakamla 40 ağaç şeklin- de yazılmış.. Buna göre gazete nin Karaağaç yerine Kırkağaç gitmesi gayet tabiidir. Ve öyle de olmuş amma üstelik bir de (Bağdat) a gitmiş.. Oradada bakmışlar ki; iş İstanbuldaki Lıpa fabrikasında bir zata sit- tir, iade etmişler!! İşte size yan ış hesabım Bağdattan bile dön- düğüne canlı bir misal!, Kadınların Ziyaretleri Bir mesele çıktı... İki Hanım kendi evlerinden başka bir yer- de tanışmışlar. Yaşları da biri- birine yakın amma biri ötekin- den farklı... Şimdi bunların bi- ribirine gidip ziyaretler yapma ları iktiza ediyor ve bu mesele aramızda görüşülüyordu.. Ben sordum... Altın İngiliz Telefon şirketi İngiliz lirasi- nı altın olarak tanırmış... Hep eskiden yazdığım şeylere rücu | ediyorum senmayınız: Yeni ye- ni haberler alıyorum da onlar- | dan bahsetmek için pilâvı taze- İliyorum: Malüm ya! Telefon Şirketi hükümete karşı İngiliz tirası Borsada 850 den aşağı dü şerse konuşma ücretlerini indi- İririm diye taahhüt etmiş... İki İ senedir bunun kimse farkında ! olmamış. Derken nasılsa birisi Şirketten — nedense — bir (o komisyon teşkil etmişler. Şirket muhase- becisi, belediye şirketler komi- seri ve posta müdiriyeti mü- messillerinden mürekkep. (Ak- şam) güzetesine nazaran bele- diye şirketler komiserile posta | idaresi mümessili de İngiliz İi- | rasından maksat altın olduğu- na kadar vermiş.. Bu ilini hakir olarak O Maliye V. i linlememiş ve işi Devlet Şurası | na sevketmiş.. Şimdi benim me rakım şudur: İ 1 — Acaba posta ve belediye Imurahhaslarına atfedilen bu mesele doğru mudur? Yani bu giliz lirası) nın piyasası var- kâğıt değil altın anlaşılır fik- rinde midirler?. 2 — Bufikirde iseler, pek me rak ediyorum, bu kerameti ne- ye istinat ettiriyorlar ve Borsa nm hangi listesinde (altın İn- lirası) nm piyassar var- SA Ayp değil ya! Ben böyle bilmece gibi şeylere pe Bana bildirirler mi?.. E ğer bildirmezlerse aklıma türlü türlü şeyler gelecek!.. “Dünya,, imzasile mektup gönderen okuyucumuza 19 Kânunuevvel tarihli mek- tubunuzu » M. (Vemize- los) hakkındaki yazılarınızdan istifade edeceğim. Ondan evvel ki mühim mektubunuz da gel- di. Tarihi tefrikayı yazan ve Ankarada bulunan arkadaşa gönderdik. Hürmetler, FELEK Davetler Yeni mikyaslar hakkında konferans Istanbal O Helkevi | reisliğinden: 23-12-932 cuma günü saat 15 te Ca- öaloğlundaki Halkevi © merkezinde senebaşından itibaren tatbiltine baş- lsnacak olan, yeni o mikyaslar hak- kında bir konferans tertip — edilmiş tir. Arsu eden herkes gelebilir. Meccanen muayene İstanbul (o Halkevi Reisliğinden: Birinci sınıf Viladi ve Nisai Cerra- bi mütehassıs Doktor Nadire Ha- nım Halkevinin vesikası ile müra- cantta bulunacak hastaların Nuruos- maniyo caddesinde (34 O numaralı muayene hanesinde meccanen mua. yene ve tedavisini kabul © etmişler- dir. Arzu edenlerin > Halkevi İdare memurluğuna müracaatla vesika al- Akşam saat dokuza geliyordu. Razıbın babası masanın üs tünde birşeyler aranıyotdu; — Ayol, çocuklar, dedi, limon | yok mu?.. Bu balık ta limonsuz Yenmez ki... O gün aksi tesadüf evin Hmon bulunamadı. endişedir aldı. o Boyacıköyü gibi sayfiye bir yerde bu / saatte açık bakkal bulup limon almak ta bir mesele idi. Ragıp Bey, oğluna: — Oğlum Hüsmü, dedi, & sana zahmet olacak ama, haydi şu kö- sed i bakkaldan bir limon al da geliyor. Şu yemeğimizi ağıztadi- le yiyelim. . Hüsnünün © sofradan kalkıp bakkala kadar gitmesi zor bir iş değildi. Fakat (o yemekten kalk- mak lâzrmdi. Onun için Hüsü- nün canı sıkılmıştı. dp yer Beye beli etmemek lüsnü otuzunu geçtiği iz silgi sile enler ei lunur, yanında hattâ mezdi. ta süt dökmüş bir kedi gibi idi. Hüsnü evden çıktı. o Bakkala geldi. Bakkal Şaban Efendi dük- kânı yarı kapamıştı. İçeriden de Ml li uzaktı. jeban Efendi içenleydi. Yengi; him başma geçmis, hazırladığı gör zel mezelerle bir yüzdirhemliğin bayan bilmek için uğraşıyor. du. Hüsnüyü görünce '— O; buyurun Hüsnü Bey, de- di. Böyle bu vakit... Nerelerde- siniz ayol... görüşemiyoruz? — Evet.. birkaç aydır köyde yoktum. Şehirde pansiyon tut- muştum. Bugün şöyle bir anmemi, babamı görmeğe geldim. . — Buyurun e ver, Şaban Efendi.. bekliyorlar. ban Efendi, limonu kâğıda ı, Hüsnüye uzatırken: — Efendim, dedi, ikbal buy- rulmaz mı?,. Fakiranedir. ama, kusura o bakmayınız. ye evvel bir tek atsanız fena olmaz. İştah açar, Hüsnü biraz akşamcı idi. Ra- kıya dayanamadı. Fakat: — Şaban Efendi vallahi ye - mekte bekliyorlar, dedi. — Yoksa ne olacak hatırın için rdim. . İnşallah başka v — İç bir tane... — Allı Hüsnü Bey.. Hatırım kı — Eh.. madem ki bir tane içeyim. Hüsnü Şaban Efendinin uzat- tığı kadehi bir yudumda ağzma boşalttı, Bu bir tek rakı nekadar tatlı gelmişti. Hüsnü bir tekle ik- ifa edemedi, Şaban Efendinin ya- ikaz iskemle. vam etti. geşiyordu ki Hüsnü yemekte ken- disini beklediklerini, limonu; her- şeyi unuttu. Şimdi gülüyor, kah- kaba atıyor, hovardalıktan bahse diyorlardı. Belki bir saat böylece dev. fen lik Şaban Efendi: — Vallahi Hüsnü Bey, — dedi, sana, doğrusunu söyliyeyim mi?.. Benim bu akşam niyetim zaten bozuktu. Dükkünr erken © kapa- mış, şöyle biraz keyifleniyordum. Ondan sonra da son vapurla şeh- | re inecek biraz hovardalık yapa- | caktim. Hüsnünün gözleri güldü: Bir limon hikâyesi dedi 5 Fena fikir değil vallaki. Hem ben de şirketten on zunum... Yarın işim yok... söyle seninle bu gece tabesabah bir 4 â- lem yaparız. | Rakı, şişede durduğu gibi dur t için bu iki ahbap çavuşu ğı gibi son vapura ye- tiştirdi. O gece sabaha kadar gez diler, tozdular. . ... Ertesi günü sabahı Hüsnü doğ: ruca eve gitti, zannedersini: yır... Hüsnü tam altı ay sonra Boyacıköye avdet edebildi. Çünkü mış. Hüsnü Boyacıköye altı sonra avdet edince Şaban Ef: nin dükkâna uğramış vaziyeti anlatmıştı. Şaban Efendi . katıla katıla gülüyordu: — Peki, dedi, şimdi altı ay son ra, eve ne yüzle gideceksin?. On- lar seni hâlâ yemekte bekliyorlar- dir. Hüsnü kıs kıs gülüyordu. Elini esbine soktu. Bir limon çıkardı: — Bak, dedi, beni bu — limon kurtaracak. . Altı ay sonra da ol sa gene bana verilen işi yapıyo- ... Aziz kariler bunu alelâde bir hikâye diye okumayınız. Bu, ol- muş bir hadisedir. Yeni eserler İcra kanunu şerhi Yazanlar: Kayseri mebusu Sait Azmi, Tokat mebusu Nazım İzzet Büyük Millet Meclisinin geçen içtima devresinde kabul edilip 4 Eylâlden beri tatbikma başlanmış olan yeni icrn kanununu şerhet- mek maksadile yazılan pek yakında neşrolundüca! . Ese lmrı ve şerhi) dir. Yazanlar da Kayseri meb'usu Sait Azmi Bey Tokat meb'usu Nâzım İzzet B. dir. Bu iki meb'usumuz da Büyük Millet Meclisinde Adliye Encümeni azasndandır. Yeni kanunun tanzi minde pek yakindan sâyü gayret leri olmuştur. Bu İtibarla yazmış oldukları şerhin ; vazii kanunun maksadın va, hedefini göstere cek en iyi bir #ser olduğu kanaa- tndeyiz. Sait Azmi Bey bund. irkaç ay evvel yeni kanun hak- kında gazetemize yazmış olduğu makalelerle zaten bu husustaki derin vukufunu göstermişti. Ese- rin © bilçimle © hükukçularımız için pek faydalı bir müracaat yeri | sea şüphemiz yoktur. rin ünvanı (Yeni icra kanunu esas | — Milliyet bu sütunda iş ve işçi istiyenlere tavassut ediyor. ve işçi irtiyenler bir maklıpı la İş büromuza müracaat et- melidirlert İş isteyenler * Tahsilim orta, iki sene sezaha- nede bir sene de yazı makinesinde çalıştım, Eczane ve ecza depoların- da iş ariyorum. Her hangi bir tica-| rethanenin yazı işlerindede çalışmak istiyorum. ee ütevazidir. Arzu Si Milliyet gazetesi iş bürosu! Li, Bugünkü program | 18—18.45: Makbule Hanım. 18.45 —19: Orkestra, SON 19:20 1948: Fe dere (müpte dilere mahsus). 19.45 —20: Orkestra. | 20: Ertesi günü için radyo proğ | ramı ve saat ayarı, 20—20.45: Stüdyo saz heyeti. Ma Servet Hanım. borsa haberleri, saat ayarı, VARŞOVA 1411 m. 13.15: Gramofon. 16.55: Keza. | 18.05: Senfonik konseri, ve ve hafif havalar. 23.20: be, 24.05: Dans için fantazi par- çalar. VİYANA 517 m. Gramofon & meri, 17.80: : Müsahabeler. 20: Viyana üyük operasından naklen Bizet” nin “CARMEN” operası. 23.20: Charly Gaudrio caz takımı (Mu- | ganni Dario Medina'nın iştiraki- İei ). BUDAPEŞTE 550 m. | 18.35: Hafif musiki (Zampa, | Olfenbach, Waldteufel, Perey ve | Kalman). 20.35: Operadan nak- len: | — Leon Weiner'in “Cson- gor ve Tünde”; 2 — “Cavallerin Rustikana” temsilleri. Müteakı- ben Sigon isi ve operetler- den taganni, PRAĞ 487 m. | 17.15: Mütenevvi musiki, 18.55 | Gramofon, müsahabeler. 18:40: Almanca Noel şarkıları (piyano). | 20.25: Kuator takımının mod: şarkıları. 21.05: Wagnerin oserle- rinden “FANTHOM" isimli 3 per delik opera. 23.50: Çek car fan- | tazileri, l 18. UANE HAD ve ALMANAK Matbuat Cemiyeti tarafından tertip edilmekte olan Almanak yakında çıkıyor. Teşekkür kıben 2 perdelik Redentore” "ismindeki temsil, BÜKREŞ 394 m. Zevcim Samih Rifat Beyin vefatı münasebetile gerek cenazesinde bu- 13.05: Gramofon. 14.05: Ke. | lunmak ve gerek bizzat ve bilvasrta za. 18.05: Motzoi orkestrası. | taziye etmek lütfunda bulunan zeva- tarafından hafif ve Romen hava- | ta ayrı ayrı teşekküre imkân bula ları, 19.30: O Melzoi orkestrası. | madığımdan kendim ve çocuklarım 2048: Gramofon. 21.05: Mozart, namına teşeklrür eylerim. Massenet, Ronald, Grieg ve Re- Merhumun refikası İ Askeri tebligat | | İLE. As dairesinden: İstanbul! Vilâyeti muntakasında bulunan ma-| İ löller ile şebit ; yetimlerinin kanun İ mahsusine tevfikan o 933 senesinde| | tevzi olunacak beyiyye ilramiyeleri | için defterlerinin tarzimine askerlik şubelerinde 1 Kâmunsani 933 tari. hinden İtibaren * başlanacak — ve 15 | mare 938 tariinde defterler kapatı- İ lacak ve tarih mezkürden sonra mü- | racaat kabul edilemiyeceğinden es- habi istihkakın mükayyet oldukları ger'in eserlerinden tağannili kon- ser. 21.25: Radyo orkestrası. | 22.05: Konferans, — Beethoven'- in 7 No. İı senfonisi. BREİLAU 325 m. 17.05: Noel şarkıları. 17.38: Dresd'ten naklen: Filharmonik konser. 20.45: Gramofon. 21.08: Noel skeç 2218: Konigabere Opera takımının halk musi- va MÜNEVVER ZAYİ — 1940 sicil mumerolu araba- cılık ehliyetnamemi kaybettim. Ye- isi almacağından hükmü yoktur. Arabacı İbrahim Esrarengiz ve fevkalâde filmin iraesine başlıyor. rollerde EDMOND LOWE, OPERA SİNEMASI I Yarın akşamdan itibaren: Fransızca sözlü i GRETTA NİSSEN, Bir FOX filmi: TAYYARECİLER... Her bir sahnesi bir faciayı tasvir eden; her heye- canlı manzarası bir insan hayatı bahasma elde edi- len müthiş ve hissi bir şaheserdir. Yakında: MAJİIK”'te ISTANBUL HALKINA Bir Millet Uyanıyor GÖZLER KAMAŞTIRICI KURTULUŞ TARİ- HİMİZİN EN MÜHİÇ BİR. PARÇASIDIR! Kânunevvel 22 Perşembe ALEMDAR Sinemasında İzdihamdan korunmak için yalnız bu filmin de- vamı müddetince matineler GÜNEŞ PRENSİ En muhteşem ve em cazip operetlerinden biri olup “HAYALİN SONU” Filminin unutulmaz mümessilleri tarafından bir sureti fevkaladede temsil edilmiştir. ŞENLİK — NEŞE — ZEVK — STOLZ MUSİKİSİ Bu Perşembe aksamı GLORYA sinemasında İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Sigortaları halk içir için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Harımda Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. MYRNA LOY, LOİS MORAN baş- liyor -10da WİLLY FORST İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbedayi Temsilleri Bu akşam sant 21,30 da (UÇ SAAT OPERETİ) ku Yazan: Ekrem eşe ney MN Besteleyen Cemal Reşit Bey, İmuna 3 perde" 27 tablo, Urmumun arzusu üzerine bir haf- ta düha temdit edilmiştir. 1336 Tel: Beyoğlu : 4887 1444 maları ilân olumur. —- Hay yaşa Şaban (Efendi, gale ekme “ | kaskançlık ta var | dr altında beraber geçirdiğim | bulduğum gibi“ çok mer küçücük bir sandalyada onun Ee nz Evet, on beş gün, evimizde Be; | tayyarecim!!! muş ve burada bir âlim gibita | dizlerinin dibinde bir şeyler an di Muamerin sözünden başka bir Evet Güzin... Rüya görüyorum alen bile sönük buldum.. latıyoru. Arkası kapıya dönüktü, 5 E N ve B E N şey olmadı. Hattâ, her şeye karşı | sanma! Gözlerini hayretle açma! i girerken beni görmedi, ayakları- lâkayt olan Nejat bile, vakit va- Uzaklardan gelen teyzemin oğ- | biliyor da pie 1 mn ucuna basarak yaklaştım: M Tahsi kit: bizim telâş ve helecanımıza | lu Bedi Muammer, meğerbenim | yalnız de ih — Bonjur tayyarecim!.. MAZZEZ n itşirak eder gibi oldu. günlerce m ta bitiremediğim » — Umumi O meelislerde Ses kesildi, Bedi Muammer iğildi, penceresinin camlarını ok: Bu kısım, meselenin harici ta- | maceramın kahraman tayyarecisi | dağma susar, bili ayağa kalktı. teyzemle baş başa şayan ağaçtan bir parça çam ko pardı ve bunun kokusunu ciğerle- rine sindirirken, karşısındaki bir yabancıya söyler gibi kendi kendi- ne — Haydi yavrum yat uyu. İş- te memleketine, 1928 LEYLADAN GÜZİNE Güzinciğim, Bana gücendin öyle mi? Üzül me. şimdi barışırsın.. Sana verile- cek öyle çok havadislerim var ki Dur bakayım. Kafamın için deki filsirler, karışık bir ipek çile- si gibi biribirinin içine girdi. Om ları dikkat ve sabırla ayırıp açmak k Tele bu ipek çilesini itina ile İ ko- satıp senin gözünün. ve dün Bey katlan le bine çelmiş- tenis oynayarak eilekiş, tik.. İşte ogünün akşamı köşkü- müzün içini çok mühim ve hele- çahlı . bir » haber. . kapla dı: Büyük teyzemin senelerden beri Avrupada yaşayan oğlu Bedi .. ; bütün bütüne yerleş- Kİ e le Sen, benim . küçükten beri “candan arkadaşım Güzin, bu Bedi Muammer ismini. hiç işitmemiş- tim değil mi? Onu ben de tanımı- ümüz. Feridun ordum. İşe bu uzakta kalmış teyze oğlunun avdeti, evimizi alt üst etmişti. Ayşe teyzemle birlikte, le, onun köşkünü temizle- mek, süslemek. düzeltmekle vakit geçirdik... inanır mısın? Teyzem bu uzak yeğenini benden daha çok seviyor sanıyorum. Bunun için, De eminem leremekrri rafı... mı toplayarak onu hatırlamağa ve çocukluk hatıtaları- oldum da,; günlerimi ıştım ve muvaffak akat, bu sana yazmak pek uzun.. bunun için görüştüğümüzde anlatmak vadile o kısmı geçiyorum. büyük bir parçasını Avrupada ya- şamış bir teyze oğlu nasıl olur? Bizi nasıl görür? Bizim iy ne içini i Ve nihayet.. beklediğimiz meş- hur gün geldi. İçimde garip bir halecan vardı, inanır msm? Bu halecan sebepsiz değilmiş meğer... Bedi Muammer kim çıktı dersin Güzin!? Kabil değil, senelerce dü- şünsen bulamazsı, Benim, bütün değil mi İmiş!, Mütecessis sarı önlerinden “Peki.. sonra ne oldu? Nasıl bull” tunuz? Biribirinize ne dediniz? ih...” Süzlleri feşkırıyor. EAA Mame La güya kırk yıldan biribirimizi ta- nıyor ve bekliyormuşuz gibi bu- Tuştuk.. Biliyor musun Güzin? Bedi Muammer hiç. amma hiç mağrur, kendini beğenmi ve ukalâ değil. Bilâkis gayet sade ve samimi bir çocuk; Onda çok okumuş,çok gez- miş ve görmüş biradamm tabii sadeliği ve tevazuu var. Hepimiz. le, kendimze göre, pek cana ya- kın tavırla konuştu. Ne kadar akıllı ve bilgili adam, bilir misin Güzin! Onun yanında ben kendimi çocuk kadar aptal ve manasız ir giyinişi var. Giyindiği şeyi var sanki... O kadar hepsi bir ara- mel bir tek hayat gibi biribirine yaşıyor sanırsın, “Onda beğendiğim bir şey daha var: Teyzeme sokuluşları. Bir çocuk gibi onun dizlerine ri yor, ellerini öpüyor, şuyor. Geçen akşam Nm ili ediyordu: — Anne, sana kedi gibi soku- lan bir Leylâ vardı. şimdi birde Bedi Muammer çıktı; artık seni we geldiğim vakit, teyzem- ie Bedi Muammeri yemek odasın- da buldum 'eyzem, pencerenin yanındaki Bedi Muam | | | kalmadığı için canı mı sıkılmıştı nedir? Gözlerinde ilk defa mana- sız, hattâ sert bir bakışla bana baktır: — Bonjur Leylâ.. Rica ederim tayyarecim — deme! Muammer, Bu sert bakışta ve bu başlar ken haşin iken perde perde tatlı laşan seste ben, beni ölümden kur- taran tayyarecinin sesini yud- — Teyze Nejat nerede? — İstanbula indi kızım, — Hani bugün Bedi Mani in şerefine tatil yapacaktı ya" Gece böyle demiyor muydu? — Sonradan vazgeçmiş olacak: Senden niçin gizleyim . Güzin, esasen hayatımı o kadar b bi- lirsin ki ben söylemesem de bir,