Milliyet Asrın umdesi «MİLLİYET» tr 24 T.EVVEL1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: Tet Milliyet Telefon Numaraları Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç için E.M Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- Tuştur, Gazete ve matbaaya ait hava az bulutlu olacak İmütehavvil esecektir. 23/10/932 tarihinde hava taz. . ye . Söyliyeyim.. Bazı çocuklar vardır: — Yavrum elini ağzma sok- ma! dersiniz.. Aksini yapar.. — Ayağınla oynama! dersi- miz, Oynar... Bazı adamlar da vardır. Ay- ni şekilde bir şeyin yapılmasını rica edersiniz. Yapmaz... Bu © bir ruhi hâlettir ki; başkasının © reyini beğenmemek ve haşka- Wi sından gelen fikri tatbik etme. Yi küçüklü telâlki etmek me. “© ticesidir. Esef ve tesssürle yazabili- rim kiş bizim belediyenin bil hassa fen işleri dairesinde bu © bâleti ruhiye hâkimdir. Orada pişirilen fikir yemeklerinin ta- © dından şüphe etmek en büyük © kabahattir. Kimse o daireden daha iyi düşünemez ve oradan ” hatâ doğemaz. Onun içindir ki; © ben ne zaman bu daireye karşı bir mütalea beyan etmek cür'e- tinde (!) bulunsam mutlaka aksi tesirini görürüm. Buna iğmen bugün gene bu daireye ait bir kararı tenkit edeceğim. Bunu benden bir okuyucum isti yor. Unkapanı köprüsünü bilirsi- bir tahta ge Kir, Bu köprünün yeniden © yapılması için senelerden beri karar verildi ve senelerden be. ri de İstanbul halkı bu iş için muayyen bir (Overgi (oOve- — riyor... o Gene (senelerden evvel (oObu (köprüye projeler / yaptırılmıştı... yanı hayret bir vak'a olarak ö © Dün gece Zünbüloğlu bahçe- zayıflığını ne idi, hâlâ bilmi- sinde Kemalizmin ç gösteren şey, | yorum. irsin ki, biz harp » giştirdiğimiz zaman, Türkiyede o herkes sağdan yazıyordu. Kendi- miz için de en kolay yazı, otuz kırk senedenberi, bütün klişeleri - ne alıştığımız, yarım arşın uzak- tan sekiz on cümlesini bir arada © okuyabildiğimiz eski yazı idi, «Kemalizm, bir ihtiras hamle- si değil, dir akıl iradesidir. «Bir insanın asıl kudreti, düş- manın bk ha kendisini yenmesin Kemalizm, Ankara- de görün! ya gittiği zaman, © İstanbul güzelliğini tatmıyor değildi. Sa- tı Ankara toprağına ağaç tohu döktüğü zaman, bu ormanın © cak bilmez değildi. İstep'te “bilir. Ben de alaturkada hatıra çocuklarını gölgeliyeceğini tohum- odan orman yetiştiren Kemalizm » ihtilâlciliği , Şark musikisi denen bir medeniyet musikisinin kökle- ri ne kadar derinlerde olduğunu renmiştik ui projeler Avru padan İstanbula gelirken kay- bolmuştu. Polis romanı gibi bir şey!. Koskocaman projelerin ne olduğu anlaşılamamıştı da galiba ikinci bir nüshası isten- işti, Bu köprüyü inşa Hipler de çıkmıştı... Lâkin köp rü senelerden beri yapılamadı.. İ Bir köprü kolay kolay. çabucak yapılamaz.. Amma çabucak ta başlanamaz mı ya!... Hayır biz- de çabuk başlanamaz. kat lâzımdır. Amma kellef vergiyi vermektedir. Onu belediye fen heyeti düşüne. İ mez... O muhasebe işidir... Tabii Gazi köprüsünün ya- pılması böyle gecikince Unka- panı köprüsü aki halkın- dan daha çabuk sabırsızlanma- ğa başladı. üstünden araba ge- m hale geldi ve en sonra İ şu gülerde piyadeye bile yol vermeyecek kadar kağşayınca | belediye fen heyeti buradan in- san geçmesini de yasak citi. | İşte Unkapanı tarafında otu- ran bir okuyucum bana bundan sikâyet ediyor. “Her sabah mek tebe giden mektepli gündeliği. nin yarısını, işe giden amele gündeliğinin onda birini karşı- İ ya geçmek için kayığa vermek: te ve bu çeşit kayık nakliyatı | tehlike ihtimallerini de arttır- maktadır, Yarın kar, kış başlayınca bu yol bir hastalık yolu şeklini lacaktır. Acaba belediye köp- rüyü şöyle bir parçacık tamir ile piyadelere açamaz mı?” di. Vallahi nasıl söyleyeyim. Haklı da söylesek haksız çı yoruz. Unkapanı köprüsünü; madem o ki; tahammülü bu kadar kısa idi ne den yeni köprünün şasna başlanmadı? Madem yeni köprünün yapılmasına ko lay kolay başlanamayacaktı, ne den Unkapanı köprüsü muvak- kat hizmetine devam edebilecek kadar tamir edilmedi?.. Gönül istiyor ki; bizdede bu işlerle meşgul olup belediyeyi kontrol etmek için intihap edilen şehir meclisi azaları benim kadar ol- sun bu meselelerle uğraşsın. Ben Unkapanı tarafında otur- madığım için belediyenin ei köprü (o hakkındaki m bir okari öğrendim. o Eğer sak yapıldıysa halkın nebü- yük güçlüğe sevkedildiği bil- mem düşünülmedi mi?.. Acaba © taraflarda belediye azasından kimse oturmuyor mu?.. Şimdi bunları yazıyorum ya! Biliyo- rum ki; bu satırlar tamamen aksi tesir edecek ve belediye fen heyeti karimin istediği şe- yi yapmayacaktır. Buna rağ- men ben gazeteciye düşen vazi feyi yapıyorum. Üst tarafı bana | değil, bu işler gözlerinin önün- de cereyan eden şehir erkânına düşer. » Bu müasebetle aklıma, İs- tanbul limanının ıslahı fikirle ri arasında ortaya atılmış olan “dahiyane” bir proje geldi; Galata köprüsünü kaldırıp hal- kı bir yakadan öteki yakaya çatanalarla geçirmek teklifi, Al lah ülemayz zeval vermesin!.. Bizde öyle ağızdan dolma mü- Yazan: Falih Rıfkı kılar, hatıra besteler arıyorum, â- ma, bu musikinin öleceğini dö bi- liyorum. de- burul şamki nim oğluma, söyliyecektir. çelik tel taktı. Zanniyenin kasidele, malizm hükmünü man? lan mu an- | sına ba, — Evet! demedi, şar «Alaturka yeşermiyor: yaprak döküyor! Hem de kuruyan dalın- dan kurumuş yaprağını... kanununu, gazelini bıraktı; Dün Hanımın kızı varsa, o be- göğsünden «Dün geceki heyecan, bir eğ- lenti * coşkunluğu idi, Ben öyle i- ki bin değil, on bin kişilik bir ka rar heyecanı da gördüm: burnunda lâtin harfi ile Arap mu- karşı Ke- iylediği za- Orada 10,000 boğaz yırtılırca- ıZırdı. Boynunu bükerek : Halk o geceden beri değil,çok tanberi yeni bir ses bekliyor. Da- rülbedayi operetinde, Sünbüloğlu kantosunda bu sesi arıyor: Ne se- Karımı Öldürdüm Nazmi Bey polis karakoluna girdi. Kapıda duran polis memu- Tura sordu: — Serkomiser bey içeride mi? Polis memuru gayet sade ve alâkasız — Gir, bak! dedi. Nezmi Bey girip baktı. Serko- miser odada, elindeki zinciri s€- hadet parmağınm etrafında re çevire dolaşıyordu. Birisinin | kapıdan baktığını görünce, seslen | — Gel, ne isteyorsun İ Nazmi Bey içeri girdi: — Efendim, ben, teslim olmağa geldim, dedi. Serkomiser dik dik kendisine baktı. Üzerinde şık bir kostüm, | parmaklarında pırlanta yüzükler, kravatında zümrüt bir iğne taşı | yan halinden zengin olduğu bel- li olan bu adamın, bir de aklı bo olmadığını anlamak iste | olmağa geldi: | şaşırır gibi imi bozmadı: — Dur bakalım, dur bakalım! dedi. Derhal masanın üzerindeki zile baştı. İki polis göründü. Serkomi- serin ancak polisler arasıda anla | şılabilen bir göz ifadesile, orada | bulunan şık zat: sıkı bir taras al. | unda bulundurmak emrini almış ardı. Serkomiser masasına oturdu ve | cinayet işlediğini söyliyen zatı da karşısına oturttu. tehi var ki; benzemiyen bir fikir 0: mak için vapurların dümenini | baş tarafına takmaya kalkarlar. | Unkapanı köprüsünden halkın geçmesi menedilince ortaya cı- kan müşkülât, Galata : köprüsü | kalkarsa ne nisbette büyür, bu. nu kariler yorulmadan takdir edebilirler. Bereket versii böyle baştan yukarı projeleri tatbik edebilecek kadar ileride değiliz... Garip teklif! Dünyada her türlü huy, her | çeşit zihniyet mevcuttur desek te bunlar arasında tuhaf bir nu maraya tesadüf edince yadırga mamak elden gelmiyor.. Benim daimi karilerimden olduğunu söyleyen bir zat bana muayyen bir adamla alay etme yi tavsiye ediyor... Böyle bi: teklifin sizde ilk yaptığı tesir. bu mektup sahibinin o adam- dan öç almak istemekte olduğu dur. Şimdiye kadar bu sütunla- | ru me şahsıma ne de başkasına ait yaralayıcı hisleri tatmin et- meye vasıta elmediğin için ta- bii bu teklife de iltifat etme dim. Amma dünyada ne garip zihniyetler olduğuna bir kere daha şaşmaktan da nefsimi alı- | koyamadım. FELEK | vererek sokakta Udunu tam- ak- şarkı ratuvara benzer bir içine Saray- tün damarlarının kı Bu yarı - hava sız, buzsuz bir tü cı zevk, asifatkârdadır... Bana ö- nun bulunduğu yeri söyler misin? Ağzına sen ve ben, biz fikir ve san'at adamlarının İsveç türküsü dolaştırdığımız çocuklarımızın, Tango bestesi ile mülli marş söylettiğimiz kalaba- Uıklarısı, Avrupa türküsü diye ba- loz kantosu dinlettiğimiz halkın zevk kargaşalığı, zevk bozukluğu, neyi ispat eder, kimin suçunu? F.R. İL İstanbul radyosunde bir gece.. — Size 16.500 metrodan inen bir şiiri ben okumak isterim, Bu ses, Stratosfer'den geliyor. Labö- kapanmış, sıska ve gözlüklü bir âlim, sonsuz boşlukla yeryüzü rasından bize haber salı- yor. Eğer balon odasının zarında bir iğne deliği açılsa; vadislerini telgraflarda okuyoruz: Fırtmasız. yağmursuz, kar- kâinat... kuvvet “Profesör Piccard: Yeryü- bıkıp kaçmak Gin | — Çoktan beri beraber mi idi- | niz? — İki seneden beri... — Niçin öldürdünüz? — Efendim, apartımana başka larını alıyormuş, Su halde kıskançlıktan. — Evet efendim, “neye sakla- yayını7 Kaskançlıktan. — Nasıl oldu bü iş? — Anlatayım efenidm. Bende- niz haftada bir defn akşam saat beşte Lili'ye uğrarım. Dün akşam nasılsa saat dörtte gittim. Daha İ girer girmez, arka taraftaki mer- diven kapısının kapandığını duy- İ dum. Bir de baktım, Lili'nin oda-| sında bir erkak şapkast duruyor. Hiç şüphesiz merdiven kapısın- İ dan kaçan kimse, o unutmuş. Lili benim işin farkına varmayacağı- mı zannetmiş olacak, yine her za manki güler yüzle karsıma geldi, ra? — Fakat ortada sarahat var- ken benim yüzüm güler mi? Bir srimde bulundurdu #zm bıçağı çektiğim gibi. — Öldürdünü; Serkomiser meselenin ciddiye- tini kavrayınca, Nazmi Beyi mu- ında bulundurmakla be erhal mevzuu bahiz apar gitti. Ortalık karmakarı- şı kat ortada Lili'ni yok.. Bu muammalı hâdise karşı- sında konukomşuyu isticvap etti. Aldığı cevaplara göre — kimi gü.) li münakaşalar olduğunu i- it bir otomobilin apartıman önünde w- zun müddet durduğunu görmüş, kimi görmemiş... Serkomiser sonra tekrar karakola o döndü. Nazmi Bey orada, iki polisin ne- zareti altında,. Serkomiser hiddetli sordü: hiddetli sedini nereye götürdün? Cani bu suale karşı sadece: — Ne bileyim ben? dedi. — Nereye götürdün, ne? — Bilmeyorum.. — Fakat söylemezseniz, vazi- etiniz, daha vehamet kesbeder. — Bilmeyorum. — İsterseniz söylemeyiniz, biz o zavallı kizi nereye götürdüğü- mürü de öğreniriz. .. Nazmi Beyi adliyeye verdil İstintak hâkimi daha derin tal kata girişti. Nazmi Bey orada da Lili'nin cesedini ne yaptığını söy- lemeyordu. Aradan dört hafta geçti, Si yü bulmak kabil olmadı. Bir btintak hülimi Nazmi Beyi çağır — Beyefendi, dedi, siz cümhu- riyet adliyesini beyhude yere iş- gal ettiğiniz için hakkınızda ta- kibat yapacağım. — Anlamadım efendim, bir i oldu? Lili ölmüş d bulduk. Bili sapa sağlamı — Yok canım nerede? — Kadıköyünde, bir şoförle be raber oturuyor . Nazmi Bey içini çekti: — Hay Allah sizden razı ol- yi meşgul ettiniz? — Anlatayım efendim. Ben bu kadmla iki seneden beri münase pe bulunduğumu sizden sakla uştım. Fakat itiraf edeyim ki b Da kadın yaptığım bütün mas tosfer turizm yarayabilir.” rilâzım! Fen lacaktır. meyiniz. Ara balon odası Raşit: lim olacaktır. insanın bü- bir saniye" boşalabi- âleminin ha. düşündü: Burada var: Sür bu tahkikattan | söylese- | bir yeni yer buldum diyor. Stra- “Fakat Stratosferde rüzgâr u- zunluğuna estiği için tayyareler kolaylıkla 700 kilometre yapabile- ceklerdir. Yalnız tayyare motör- leini işletebilecek hava makinele. “Düşününüz, havamızı ekme- iz gibi. yanımıza alıp yarı - ha- vaya çıkacağız; motörümüzün ha- vasını da orada ayrı bir makine ile * Gazetelerimizden — Siratosfer bir yılan gibi, Piccard'ın kanını emdikten sonra, bir koyun gibi, kapitalistlere tes- kers, gelecek sene, Berlinden Nev. york'a Stratosferin işletilmesi şir- ketinin eshamlarmı Mehmet Ali: — Bugünkü gazetelerimizin en Bir İngiliz mühendisinin yaptığı demir-adam'ın hikâ; esini nasıl Bugünkü Proğram ISTANBUL — (1200 m.) 18 M. Şerret H. ile Mahmut B. tarafından alaturka konser, (19,5 orkestra, 21 Hikmet Rıza H. ile arkadaşları tara fından alaturka saz. BÜKREŞ — (384 m) 20 Radyo Darülfünunu, 20,40 şarkı konseri, 21 salon orkestrası. BELGRAT — (430 m.) 20 Al manca ders, 22,30 sarkılar, 121,30 Zagrep'ten maki i ROMA— (441 m.) 21 gramofon, İ2130 kitap ve muharrir, 21,45 hafif oner, PRAĞ — (488 m.) 20 Brüno'dan nakil, 21,30 sesli filmlerden parçalar. VİYANA — (517 m.) 20,40 Ay 'da optrası, 23,30 orkestra, İ parçaları, 22.45 haber, 23 gramofon, 24,15 çıgan orkestrası. VARŞOVA — (1414 m.) O mu- sahabe, 24 Kulman'ın bir opereti BERLİN — (1630 m.) 20,20 kon ser Yeni neşriyat ! Beni yakan bir ateş var! | Ragıp Şevki Beyin bu rüzel e- seri çıktı. Dört renkli nefis bir ka- pak içinde. 200 sayfaya yakın bir | dolgunlukla çıkan bu İewvvetli dir. Her kitapçıda bulunur. Olimpiyat 78 inci nüshası fevkalâde çok yazılarla çıktı. Kı İânik ve Rus milli oyuncularının İ dünkü şayanı dikkat maçları, taf- silât ve enstantane resimler. Çocuklara resimli yardımcı kıraat İstanbul maarif müdür mua | cukların serbest kıraati, hayat gisi, tabiat dersi mektep ves nıf kütüphaneleri için çok lüzum lu bir kitaptır. Tavsiye ederiz. m raflara rağmen, bana karşı soğuk davranıyordu. Son aylarda vazi- yet büsbütün vehamet kesbetti, Hattâ bir şoförün a erme ğim pa gezileceğini düşünerek sesimi karmamıştım. Bahsettiğimi gece, haftada bermutat ziyaretimi yaptığım gece, apartımanda kim- seleri bulamadım. Lili kaçmış, git mişti. Nereye gitti, kiminli ne bileyim? Ertesi gü: saldırdım, gizliden gizi kat yaptırdım. O kadar pa fettim. Kimse Lilf'nin nerede duğunu öğrenemedi. Polise mi caat edip te, o “Lili benim met- resimdir, kayboldu. Nereye kaçıp gitti. Bilmeyorum. Allah aşkı yunu araym!” desem, benim yi Süme gülerler. O zaman Tabi nın kuvvetli teşkilâtı aklıma di, Lili'yi bulmak için bü teşki tan nasıl istifade edebilirim, ye düşündüm. Apartmanın ki sını vermişim, elektrik masrafı vermişim. Geçenlerde bir rop yı tırdım, onun da parasını vermi şim. Anladım ki, bu işe (o cinayet şekli vermedikten başka, poli istifadeye imkân yok. Biliyorum ki, işi büyülütüm, fakat zanaatına pek güzel bunu da yakında bu- lamadı. Allahın şikâyet et- sıra, hayali günler- ce oynatabilir, böyle havadisleri de onlardan alıyoruz. Sümbüloğlu” bahçesi ciğerlerimizden atabilmek için 2- vakat Şakirin Çamlıcadaki ahbap- larından birinin. köşküne misafir 700 beygilli Yun- taşıyacaktır. var nesi ragümrük - Se | TRABFO 7 Önümüzdeki Çarşamba akşamını bekleyi Sinema artistlerinin en güzeli manasile KADIN olan MARLENE DIETRICH ile CLIVE BROOK tarafından temsil edilen Şanghai - Ekspres ELHAMRA Sinemasında TRADER HORN ( Tüccar Horn ) ve tam İsiz bir surette PEŞTE — (550 m.) 20,30 opera || Bugün MİLLİ SİNEMADA İki sözlü film birden David Golder ransızda söz sergüzeşt filmi İlaveten: ZOR NİKÂH Meşhur komik MALEK'in ilk sesli fevke iâde komedisi İİ Matineler 200-430 Suvare 030 LAR ARASINDA BÜTÜN FILMI külâdesi, er müheyyieidir. Halkımız tarafindan krallar. gibi tekrar tekrar görülecek bir film dir. Bir film degil bir harikadır. Bu perşembe akşamı GLORYA'da hissi aşk ve Pek yakında ARTİSTİK” te Fransızca sözlü film. ZAFER Fransız tayyarelerinin za- feri üzerine yazılmış ve BRİGİTTE HELM ve ANDRE LUGUET (ndan temsil edilmiştir İstanbul Belediyesi EVLİLER VE SEVDALARI (Un coup de velephone nükteli olduğu kadar şen bir film ve saatlik ki Beşe Artistik Sineması! Beyoğlunun bu şirin, zarif ve ki bar sineması, geçen hafta (Saadet Şarkısı filminde bize hiç bilmedi DİTA ALPAR'ı yeni bir arti” tanıttı, DİTA ALPAR yüksek v€ | ahenkdar sesi, mükemmel | dansları, ir Tiyatrosu | Şerkalide oyunile halkı mest ve tef Darülbedayi Temsilleri hi tez Ma tadi MARY GL Yarınki Salı günü akşamı birindi | RY defa ösyö, or. Mösyö, Madam ve har ten MARY GLORY' nin şi il ye kadar gördüğünüz. filmlerinin ©” mükemmelidir. Bunu tek bir salonu tamamen © dolduran halk fasılasız her sahnede kalılırcs” sma gülüyor ve filmi alkkışiıyorlard” Sinema idaresi çok güzel bir düşü ü estro Polianski'yi de an” Muallim ve talebe gecesi ir. Maestro Polianski 12 mmm | tiden mürekkep orkestrasile filmin” den evvel filmin bazı parçalerile 3“ in dapte ettiği havaları o çalmış fi esnasında da salonda güzel feti musikiye vererek dimağımı: el eenebiye beyninde: İ sia etmiy've çok alkışlanmıştır. En mükemmel ambalâj dahilinde areu edilirse sigortalı ehven $€- eaitle Eşya nakletmek arzu ederseniz. Yataklı Vagonlar DUMEARA SAHİPLERİ: 20 teşrinievvel | kumbarancı doldurma günüdür KUMBARASI OLMIYANLAR: Bu hafta için e iş Hankasın dan alacağınız. kumbaraya, ik İ tetkikatı Şer'iye azalığından müte- İ kait Hacı Mehmet Arif Efendi ve- İ fat etmiştir. Cenazesi bugün Süley- | maniyede Hoca Hamza mahallesi: eyi 3 de Devoğlu yokuşunda 72 No.lu, Sd il ca ler hanesinden kaldırılarak, öğle nama, İğğ <vvelde atınız. x Eyüp camii şerifinde Mei | Türkiye İş Bankası — sında son tecrübelerini muş. Fakat bir vidasında yanlışlık yaptığı için, demir adam, kolunu kaldırmış. bir yumrukta allahını öldürmüş. “Kitabr mukaddes'i ne kadar Suriyelisi olduğu için yarattı et-adam'ı kadın peşine taktı, A- dem, şehvetten cinayete vakit bu- işlenme yediler. Mehmet Ali, yol dönemecinin İstanbulun her köşesini gösteren yerinde durdu, geniş bir nefes ala- gidiyorduk. — Abdülhak Hâmidin dan ses” ini okumuşunuzdur. İşte © Bâlâ. burasi ratorluğunun yarı-havası, mat'ın fikir, edebiyat. ihti yulduğu, doğduğu yer, “Şarktan iğrenen tanzimatçı. lar, aşağı toprağa sürünen, aşağı suyu yalayan buraya sonra makberi mahsusuna defnedile | cektir. Mevlâ rahmet eyleye, tamamla- | Pariste, Bir ü gökteki yldezğ meşhur şaşı adam. tanzimat ada bu yarı.havada kundaklanmıst" “Tanzimat kömür ve çelik me” leketi olan İngilterenin mühem disi gibi bir demir-adam değil, bi | maymun-adam yarattı. Yeni-O*” | manlı. Jön Türk, Yeni Türk, bü | bu maymun-adam'ın lâkaplarıdı” “Darven insanları maymif” dan getirmeğe uğraşırken, biz © nun davasını, insanları reel götürerek isbat etmeğe kalkıştık- e “Her gün yeni bir marifet Öğ | yetiyordu: “— Otur bakalım. efendilerin” ze göster, Parislinin nasıl eği yediğini, o “— Kalk bakalım, paşaların | za göster. Parislinin nasıl kıra” taktı; in Allahı olsa şarklı, şarkında Fakat et-adam'ı yaratan ilk torunları biribirlerinin havasını Yürü bakalım, beylerini?” göster, Parislinin *nasıl kırıttığ” Lu “Maymun kadar yaptı; pepsi kadar söyledi. Yeni; ye ir. Osmanlı impa- Tangi- r eski o? i “Biz oyrattık, parsâyı Paris b yoksa, düşünüldi nd “Stratosferle Boğaziçi kıyıl#fi | na doğru, dar bir iklimde yaşayabilen maymun.adam: karanın 1000 metresinde öl (De yer-havasıudan - | . Bir gözü