16 Ekim 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

16 Ekim 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ka lisann kaidesini esas olarak i kelime icat etmeyelim. | cek-cak-ik- 16 T.EVVEL1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: Let. Mülliyet Telefon Numarala! | ne bakarak tayin etmeliyi: ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç için | gümü de saklamıyorum. LK LK — 3 Ti in liyim s — Sl Eveli yalnız sporcu-| . , 1 4 — om : me pişi lar idi.. Şimdi.. İ man sporculara söylerlerdi: — Canım! Dört buçuk siniz! Bir çinemezsiniz Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya sit işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların me- #uliyetini kabul etmez. BUGUNKU HAVA Yeşilköy askeri rasat mer kezinden verilen malümata ma- saran bugün hava az bulutlu, olacak ve rüzgür şimal istika- metlerden mütedil esecektir. Dün tazyiki nesimi 762 mili metre, azami hararet 25, asga- fi 15 derece idi. Buluşak. daya nak.abanak zaldı lar halka satmalı mı, a mı? Daha sonra - yepyeni bir iş: rasında bir şekvâ!.. Çok lara benzediler!. ham etmeyecekler! Belediye ve ' (V&-Nâ) arkadaşımız şu bir | ili gündür türkçenin mahal ve | |, mezarlıklar âlet isimlerini bulmaya ve | | Dikkat ettiniz mi?.. Belediye > (Akek) ilâve isim | hangi mezarlığa el atsa birisi ; ler yapmaya başladı. Böyle e- | Sıkıp: hemmiyetli ve zengin bir mev | — Yooo! Affedersiniz! Bura © zu buluşundan dolayı tebrik e- | sr bizim ceddimizden kalma ma 2 derim, Ancak: lımızdır... diyor. Haydi bir da- & , Bir şeye dikkat ettim. (Vâ- dön bunları görünce İs 7 Nü) arkadaşımız. bu yeni me- ulda ölü gömecek bir tek Kânveâlet isimlerinde daha | mezarlık olmadığına inanacağı Ziyade arapça ismi mekân ve | geliyor... ismi âletleri gözönüne getire | Vaktile birisi bi i İS a kaş hakyor; Boş 'aktile birisi bir memuriyet için ahbabı olan Şeyhülislâima e ike tünele kağ EL eder ve her defasın- İ lık uydurmayı pek doğru bul mam. Meselâ (Hazreti Hüse- yin) in makteli yerine (öldüre- gi) diyor. Buna üzüm lerden değilim, “Kerbel Ah! Biraz evvel gelseydin olurdu. Lâkin senden evvel fala | nı oraya tayin ettim! cevabını a lurmış.. Adamcağız.. Nihayet açlık sevkiyle bir kadıyı evinde boğmuş ve koşarak şeyhülis- lâma gidip, yerini istemiş.. Şey bülislâm tekrar: — Ah! Biraz evvel gelsey- din olurdu.. Demincek birini ta yin ettim, Cevabını verince da- yanamamış: — Aman devletlim! Kaldı ki; yer isimleri yalnız (akek) le türkçede âlet ve de yapılıyor. fındık kıracağı, , yiyecek, içecek; yata" cak gibi kelimelerde bu işi (cek ve cak) lâhikaları yapıyor. Ba- © zan da (ik - rk) lâhikası bu işi | yiyen ri kırık. yıkık, çı kık; sıyrık kimden bu yeni kaideyi koyarken dikkat edeceğimiz noktalar: | i ! A — Arapçada var diye ye- o ROMAN ni bir mekân veya âlet ismi ica dına kalkımamalı ve yabancı Yazan: Falih Rıfkı kırdı. bir dilin iştikak kaidesinin nü- fuzu altına girmemeliyiz... Ne | malımızdır. diyeceklerdir. olur?.. demeyin! şive bozulu- | lah cümlemizi belediye İk yor, mezarlık gibi kime ait olduğu B — Türkçe iki kelime ile i | bilinmez hale sokmasın. “Derken hocanın iki resmi- | ni bulduk. Birini olduğu gibi yazı tahtasma yapıştırdık; al- tına da; Taksimden numara kıran, Herifi beş dakika evvel ben öldürdüm. Nereden haber aldınız da baş- kasını tayin ettiniz? demiş, Bana öyle geliyor ki; beledi gömdürüp ertesi günü orası be nimdir dese karşısına gene bir takım mollalar, dava vekilleri, cemaatler, cemiyetler dikili; — Yoo! Burası bizim dede- mizden kalma sütbesüt KrYE fade edilen bir şeyi mutlaka tek FELEK — “Milliyet, in edebi romanı: Gözlerinizi açıp bakınız da memleketi ne hale Miyim > mi Me demin “Bir si (roman arıyorsunuz ha.. Roman İ siz, roman değil. Köroğlu des tanı!” Bu da bir delikanlı.. İmza orta mektep talebe- ; sinden Haydar: “Roman değil amma, benimkisi film... Geçen- İlerde “Mavi melek” e gitmiş- © tik. Oradaki hocanın halini bi- “ liyorsunuz. Hani evvelâ sert| te, sonra çocukların peşine dü- yor ve bir bar kadımma tu- duğu için maskaraya dönü- or. Ondan sonra da mektep- ten çıkıyor. “İlci arkadaş özüni. ta şındık, Bizim hesap hocasını nin başının yerine ekledik; tah- tan karşı tarafına yapıştır- dık. Altına da: Maksimde numara yapan.. Diye yazdık. Hoş olmadı! mı? Mâksim'i ben buldum, İskemlesine de üç iğne ge- girdik. “Efendim. o ne kızgınlık: o ne bağırış.. Kaleci ile hakemin kavgası gibi! Sildi, yırttı, boz- da, hiddetle iskeleye oturun” işte dil cemiyetinin Türk dili Bin iştikakı hususundaki tetkik | Etibba odası, eczacıların reçete ilâç vermelerinden dolayı Demek doktorlarla r onlarda sporcu- Ve artık yak nız sporcuları geçimsizlikte it- beline iie iade cöçeağii diye C — Yeni âlet ve mekân isim | lerini yaparken ak - ek mi yoksa ık mı kullanılma sı lâzım geleceğini emsalire, filin aşıl maddesinin son harfi nin sesine, fena ses İlim Başmuharrir ve Müdür: 24318 leri bize bunun mevcut veya Yazı işleri Müdürlüğü 24319 mahsus kaidelerini meydana İdare ve Matbam 24310 koyacaktır. Ben arkadaşımın fikrindeki ehemmiyeti kabul e- derknen onda biraz acele gördü Vaktile. vaktile değil her za- biribirinizle ge- Şimdi gazeteler de spor çekişmesi lehülhamt a- İ nam katıldı gülmekten! “ | şey ilâve edersek. daha rahat roman okuyarak kocasını bekli- yordu: diye düşündü. zavallı, işleri çok.. Bana daha iyi bakmak i- gin öyle yoruluyor ki.. O sırada kapı çalındı... Su | zanne şen ve mes'ut birden fır ladı. kapıdan giren kocasının kollarına atıldı. — Çok geç kaldım, cicim. fakat kabahat bende değil! Chondicu beni bıraktı. Mesele- yi de hallettik, Mecmuayı çıka racak, O ni ie bakacak.Ben de tahrir işlerine,. Oh ne iyi! Ne iyi, ne iyi Mecmua haftada bir çıka cak. İşi o kadar çok değil. Bu günkü kazancımızada birkaç olmaz mr? Haydi şu işin şerefi ne bu akşam çıkalım. Yemeği de dışarıda yiyelim, ondan son iyatroya ya bir bara — Ah: bara gidelim, daha iyi Fakat yemeği evde yesek te öy le çıksak ne olur? — Hakkın var.. Yemeği ev- de yiyelim. Sen de acelesiz, ra- hat rahat giyinirsin. Tekrar kucaklaştılar. Dört sene evvel evlenmişlerdi. Biri- birlerini severek (almışlardı. Şimdiye kadar aralarında bulut geçmemişti. Tam bir âhenki- çinde mes'ut yaşayorlardı. Hizmetçi kadın yemeği ge- tirdi, Yediler. giyindiler, çıktr lar, Gece yarısına kadar eğlen- diler, Suzanne ve Andr3 altıncı defa dansı bitirmişlerdi. Di; ki masalarma doğru gi dr. Suzanne kocasının gidiyordu. Aralarında biraz me safe vardr. Tam o sırada arala” rından yüzleri boyalı iki kadın geçti, Bu kadınlardan biri An | drönin omuzuna dokundu: Bosuvar Şeri. dedi: nasıl sın bakalım? Gecen geceyi w- nuttun mu? “Mavi Gül” de, na sıl eğlenmiştik.. bir cevap verdi: anrmayorum ma | - dam, rahat bırakınız rica ede rim, — Ah, erkek değil Bu sirada Suzanne geriye Bu muhavereyi duy ile konuşan ü. O da Su- seni tanrmamazlıktan gelmeli idim. Bir gaf yaptım. kusura bakma! Yüzü boyalı kadın bir kahka beraber geldiği kadının kolnua girdi. Nihayette bir masaya oturdular. Andrö karısı ile masalarına oturduktan sonra: Deli mi, sarhos mw ne dir? dedi. Ben bu kadını ne gör düm: ne tanırım. l Fakat Suzanne kocasının kıp kırmızı kesildiğini farketmişti. — Herhalde dediğin gibi ola cak. dedi. “Müdüre söylemiş amma. | hiç biribirimizi haber verir mi- | yiz? “Şimdi ne düşünüyoruz. bi- | lir misiniz? Hüseyinlerin bir | iği var. Yoluna çıkaraca- | ğrz. Eğer bir bakacağı tutar da | konuşursa, ya bir de âşık olur- sa... “Bunları evde anlattım. Ba- bam biraz surat astı amma, a- “Fakat siz ahretliğe âşık olmuş gibi yazmız. Bir şey w nuttum: Hoca esi ir, İs mini “Kara melek” koyamaz mısımız?” Tehlikeli bir gaf... Gazetelerde: — Hayatımızda yaptığınız en büyük gaf hangisidir? Di- ye hir anket yapıldığını hatır- larım. Eğer işadamı Al Kasım Beye bundan sonra bu Sual s0- | rulursa, şimdi anlayacağınız gafı düşünerek dili- tutulacak- tır, Bu akşam çıkalım Akşam zi hazırlandı- ğr masanın kenarında Sirrahne — Ne kadar da geç kalıyor, Ali Kasım Beyi hep caktınız. Bu zat, ilk işlere ban- | kalarla birlikte girişti. Sonra bankalar koydukları sermaye- istedi, — Herhalde öyle olacak. — Haydi cicim, biz bir şanı- bir mesele. Suzanne içini çekti: — Evet, evet., dehine boşalttığı İ içmedi. Yüzü takali ampayayı rassut ediyordu. Nihayet: sallana yürüyordu. Kimbilir, zy'ciğim, haydi gül biraz.. dansı da oynayalım mı? bahsetti: | — Haydi, artık gidelim. de- di. Döndüler. Soyunup yattr- lar. Sabah saat dörde doğru ya- takta bir hıçkırık. bir hıçkırık.. Andrâ hemen doğruldu: — Ne o Suzanne. niçin ağla» yorsun?., Kalkıp elektriği yaktı. — Ne oluyorsun Suzanne, bir şeyin mi var? — Öğrenmek istiyorum. Bu kadın senin metresindi değil mi? — Çıldırdın mı? Ben sana hiç ihanet eder miyim? Seni na sıl sevdiğimi bilirsin? Seni böy le bir fahişeye feda edecek ka dar daha düşmedim.. — Ah. işte ben ondan korku yorum. Suzy'üüna açıkçasını söy leyeyim mi? Chondie ile bera ber mecmua , meselesini konu e şurken bir Amerikalı gazeteci geldi. Ahbabı imiş. Amerikalı “eğlenelim” dedi. Chondicu “Mavi Gül" ü teklif etti. Ben de reddedemedim. Zaten müm- kün mertebe erken kaçıp gel- , Fakat re de olsa senin i- çin geç idi, — Eh, beni niçin oraya Ma- vi Güle götürmedin? — Canım, ben de zaten ora- ya gitmek istemiyordum. Va- ziyet öyle icap etti, yle ise neden bana ora- ini söylemedin? rim ki söylesem, ca- ak, Uzun uzun başi- ini yiyeceksin. Doğrusu lemeğe lüzum görmedim — Ah: sen yalancısın, yalan cı! Bir daha sana inanmayaca- ğım. Madem ki yalan söylüyor sun. demek ki orada kimbilir neler yaptın? Peki, bu gece ne- ye kızardın? Onu söylesene., — Kızardım. çünkü bu kadın “Mavi Gül”den bahsetti. Belki — Yahut ta müşteri arayor. Beni yalnız zannetti, takılmak panya içelim de bu meseleyi u nutalım. Zaten ehemmiyetsiz Fakat Suzanne kocasının ka etmiş. İ gözleri gölgelenmiştiKocası da yan gözle karısının halini ta- — Canım. sende tuhaf bir kadınsın, dedi, elin fahişesi mâ pasız bir lâf atmış. İnsan buna içlenir mi? Gördün ya sallana Derede içmiş, sarhoş olmuş. Su — Andrğ, üzülme.. Bu mese kyi düşünmüyoum bile. Şu Orkestra yeni bir tangoya başlamıştı. Tango bittikten sor ra genç kadın. yorulduğundan Kari sütunu Gazi grameri isteriz Bir rauallim okuyucumuz yazı yor: Osmanlıca fonetiği, morfolojisi, dehçesi, cümle dizileri, terkip şekille ri, cümlelerinin uzunluğu, vuzuhsuz ğu bülâüsn grameri itibariyle öz di lin bünyesine uyan tek noktası yok- tur, Osmanlıca sefil ruhlara alet olan | | karışıl şifreden başka bir şey İ değil Viyanadan koğulan, Balkanlardan | atılan, yurttaş o ve soydaşlarımızla asırlarca kaynaştırmıyan, smüterakki dilleri kolayca öğrenmemize mani olan, tercümelerde vuzuhsuzlukları | yapan bilhassa Osmanlı grameridir. Dil işine Osmanlı — gramerini tema- men yıkmak gazi gramerinin ana hatlarını kurmakla başlamalıyız. | Gazi gramerinin çerçevesi hakkın: | da fil Tarihin seyrine, zaferin hedefine, inkilabın hamlelerine, o Cümhuriyet rejimine, soydaşlığa, Balkan birliği. | pe, medeni ihtiyaçlara, müstakbel | genişliğe, dilin öz bünyesine, doğu. / rucu kabiliyetine, kucaklayıcı şefka- | tine bilhassa mevcut * ve müterekki | dillerin akışma uygun, dört bucak | tan nur ve ışık alacak ve yavrularını | birer birer bağrına basacak bir gra- | mer yapmaktır ki ben ona Gazi gra- meri diyorum Gemide pusula ve dümen ne ise dil inkılâbındada g- büyük komedi: ve Eduardo neşeyi tevlit ve ösübi teskin eden PARİS KIZI operetinden bahsediyor. GLORYA'da kemali muvaffakiyetle devam etmektedir. Her akşam ve bu- gün 16,30 ve 18,30 matinele- rinde GLORYA CAZ çılamayız, enginlere açılmak için her şeyden evvel pusula lâzımdır. Kamus geminin hamulesinden baş ka bir şey değildir. Hamulenin de faydasını zararlısını, iyisini kötüsü ŞAİR ARTİST Matmazel Mary Dugan Aşıkı zengin banker RİCE katletmekle | ittiham edilerek aleyhine ikame edilen davaya önümüzdeki OPerşembe akşa- Pirim sene hatta yirmi sene bekli- | yebiliriz, fakat gramer için iki ay | değil iki hafta beklemekte güçtür. İnkılâp verilecek kat'i ve nihsi ka rarları sabırsızlıkla bekliyor. İlk me- deniyetle başlıyan türk dili Gazi gra | 5 meri ile hedefini tayin edecek hızını | alacak, yükselecek ve nihayet kema- Vine ulaşacaktır. Beyoğlu 35 inci İlk e muallimlerindi NURİ - UĞUZ | — aman bilir, Sarhoş, budala karı, bu gece de beni görünce, kimbilir aklınca; beni her gecesini bar- Neşe - Zevk ve güzellik saçan MAURİCE CHEVALİER ve JEANETTE MAC.DONALD larda geçiren adam mı zannet- ti. Gelip takıldı. Sen de bunu ciddiye aldın., — Yalan söylüyorsun. sana artık inanmıyorum, Andrö de bu sefer kabından | taşacak oldu. Fakat kendini tut | | tu. Karısı gözleri yaş içinde, saçları darma dağınık, oyunca” ğı elinden alman bir çocuğa benziyordu. — Canım Suzanne çocuk ol- ma! Elin fahişesine neden bu kadar ehemmiyet veriyorsun?. Karısı cevap vermedi. Fakat imdi dört seneden beri , tanımadığı yeni bir Suzanne görüyordu. Bir küçük şüphe, karı kocayı ne kadar a- yırmıştı yarabbi! Bir taraftan kadının şüphesi, bi Ben | SEN IN NLE BİR SAAT filminde <Aşk Resmi Geçidin nin bile fevkindedirler. Harik (oHayat bazan ne uğursuzdur. Hakikatte Andrö o gece kendi- © gece beni orada görmüş ola- | na yazıp elden gönderdiği mek tup bana geldi, İsmini değiştirmeseydım, tanıya- leri kurtarmak için, Ali Kası- mani bin türlü oyunlarını dü- zeltmeğe mecbur kaldılar. Ali Kasımın ilk kazancı, bankala- rı.kendi hesabına çalıştırarak ele geçirebildiği artıklardır. Banka garp zekâsı, Ali Ka- sım şark kurnazıdır. Garp 2€- kâsının ne kadar iğreti de ol- sa gene ahlâkı, satlığı, ınanır- lığı vardır. Şark kurnazlığı a- vucunda para sıcaklığı duya- İ cekti rak, kazanç nöbetine tutuldu- ğu zaman hiç bir kanun, kaide, ahlâk, hesap kitap tanımaz. Ovayı orman, dağlığı düz. ba- taklığı nehir, denizi kara gibi satabilir. Sahte tapu, cinayet, şark kurnazının silâh- ları sayılmakla tükenmez. Ö- lüyü diri, diriyi ölü gösteren şeriat mahkemeleri daha düne bahşiş, Ali Kasım Bey roman mev- zuunu İzmirdeki dayısına gön- nasıl bu hale koyarız. diye! kadar şark kurnazının adalet'i idi. Bu adaletin en büyük ka- dermiş olmalı, ki tehlikeli bir zsmunan ismi biyle olduğunu “amala muhasebeci yaptıracağız da, o da ii cı, kazi sine lâf atan kadını ne görmüş tü, ne tanıyordu. Çektiğimizi düşündükçe, çeke- ceklere Allah şifalar versin, de- mekten başka bir şey bulama: yorum. Bu yüzden vicdanım rahattır, “Hüseyinmi karısına gelin- ce, kocasmım iflâsı en çok can İ dokunacak. Kendisine karşı be- Bim kalbimi biliyorsun, onun da bana karşı kaskatılığını! İf- Şimdi mektubu okuyunuz: v.s “Gazetede senin tütün de- posu yangını telgrafını okudu- ğumdan beri, heyecan geçirip duruyordum. Fakat gönderdi- m en Ne. e İzmir Jandarmasının değil, aklına gelmez. pan “Ben iflâs hazırlığını bitir- dim. Son elli bin lirayı bu mek; | lâs dokunacak amma, burnunu tupla birlikte eniştem getire- | da kıracak, Deveran bu, onu da yumuşattığını göreceğiz. Men- faati de bundadır. Otomobili bilmem amma, esvaplarını ol- sun eksiltmeyiz. Kocası kadar değilse de gene az çok sevme- sini de bakmasını da biliriz. E- ğer kulak kulağa kalacak olur- sanız, benim zayıflığımı söyle ii fırsatını kaçırma! arın akşam gene Fahriye Ka bea Bakalım, bir yeni numarası daha varmış.. Önun da kocasına bir iki poker seansı kaybetmeli imiş.. Ne yapalım, bu adamcağızın da bir iki ful nin taş zeltilmi: rini bir de muhasebeci Lütfi ile baştanbaşa gözden Her şey tastammadır. Bildiğin münakasa işine eniştemi süre- ceğim. Zannederim daha em niyetlisini bulamayız. “Bizim iflâs hem Hüseyin Beyin, hem de bankanın bey- nini alt üst edecek... İflâsm galiba onlar yaps- caklar... Fakat kusur kimin? Krizi biz mi çıkardık. konten- janı fiz mi uydurduk? Devlet | kare düzmesine göz yumaca- bir daha nereden yol yaptıra” | ğız. Malının değeri kadar! Sen cak ta, bizde Lütfiyi tekrar | bu il kandıracak ta anacağız da, Vaktinizi hoş OPERA — SİNEMASINDA kemali muvaffakiyetle gösterilmekte olan meşhur komik LESLİE FULLER" insözlüveşarkılr | Şeyhin Dostu i gidip görünüz İFox halihazır dünya havadisleri ) ARTİSTİK SİNEMASINDA GITTA ALPAR ve GUSTAV FROHLICH Saadet Şarkısı Güzel filmlerinde muzafferane muvaifakiyetler kazanıyorlar. Kaza geçirmek için Möveten : Binnco orkestrası DASOS BELA ŞIK SiINEmMA Bugünden itibaren Meşhur tenor Tino Patiera ve sevimli kamik Armand Bernard tarafından HAYDUT AŞKI tekmili Fransızca sözlü büyük opera Filmi, Bugün görmenize luk Film ARİANE GENÇ RUS KIZI Hemn MAJİK sinemasma gidiniz. İlâveten: Dünya haberleri R K.O: İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbedayi Temsilleri Savar» sant 21-30 Pazertesi © Pef tembe, Yazan £ Musahip © zad0 Ul Celil Bey HALK NI GECESİ Darülbedayi © müdiriyetim Balet dersleri için talebe ka” bulü yakında kapanacaktır vü” İ cutları dansa müstait genç ba“ | mumların şimdiden her gün da" rülbedayide rejisöre müracaat- ları lâzımdır. ve Otomobil Sirgortalarmızı Galatada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayi muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptır. maymız. Telefon: Beyoğlu 4886. için güzel tırnak değil, insanı kâğıda baktırmayacak kadar alımlı surat ta olmalı... “Eniştemden münaki bahsederken aklımdan Dairedeki levazım müdürü çup atlamazm biridir, diyorlar, Müs teşar senin ahpabındır. kipi da bu adamın eli uzunluğun dan çok bahsedilmeğe başlan- dığını kulağına fısıldayamaz mısın? Ankarayı bilirsin ya: titizliği. siniri gene pek üstün- adan *| dedir. Hele bir tüccar ve ko- Mmisyoncu ahpapça bir şey söy- lerse, mahkeme kararı kadar hükmü olur.” ... Ertesi günkü gazetelerden birinde «Milli sanayiimize hiz met eden muhterem sermaye- darlarımızdan» diye bir ada mın beyanatı çıktı: — Evet, diyor; daireden itiş- tiğiniz doğrudur. Sebebi mi? Kontenjan usulünü neden ten- kit edeyim? Kontenjan bütün milli iktısadı korumak için ya” pılmıştır. Arada bizim gibi bir (Devam var) İİ EEPSEEE, EEFETİEZ ŞEZTEMİİELESLEEİEİ e 7 zf öle, EFEFE ST, 3 SEFERİ z£ z 3 o YAP Bor ozur se EİFSIEIELIS

Bu sayıdan diğer sayfalar: