i | i yl İdarehane; 100 No. Telgraf adresi: j9 İdare ve Matba i BONE ÜCRETLERİ: Türkiye için LK işler için müdiriyete edilir. Gazetemiz ilânların me- ,#ulüyetini kabul etmez. BUGUNKU HAVA Yeşilköy askeri rasat merkezin- “lem verile mmalümata nazaran bu şün hava bulutlu geçecek rüzgâr voyrazdan esecektir. Dün tazyiki mesimi 762, en faz- a sıcaklık 31, en ax iMerece idi. gidliyet wn ömdesi «MİLLİYET» tir. 7 AĞUSTOS 1932 Ankara caddesi, İst. Milliyet | Telefon Namaraları: 1 (Başmuharrir ve Müdür: 24318 İ «Yazı işleri Müdürlüğü 24319 ruştar. Gazete ve matbaaya nit 24310 Hariç için! LK müracast sıcaklık 17 i FELEKTEN Seyahat mektupları. , Biraz spor dedi- kodusu Vichy, 20 ağustos 932 , Vakın memleketten uzak- ayım. Lâkin hak- sporumuz imdaki his ve fikirlerimiz, bi- iimle beraberdir.. Dün gazeteleri karıştırırken Los Angeles) te yapılıp bi- ön 10 uncu olimpiyatlar hak- lında bir yazıya tesadüf et- * 1920 olimpiyadından be fi. olimpiyatlarda mum aıştır. Bı milletlerin tasnifi esası kaldırıl. sebebini burada zaha lüzum görmüyorum. F: sat bu umumi tasnif bilhassa erdi sporların hususi meziyet- erini gidermesi yüzünden dai- na muzir oluyor... Bu ayrı ba- 2S... Fransız gazetelerine na- saran —umumi tasnif olmama- una rağmen— birinci, ikinci, içüncü nazarı itibara almarak yapılan hesap: 1 — Şimali Amerika 795 pu- van, 2— İtalya 257 puvan. 3 — Fransa 213 puvan 4 — İsveç 168 puvan . 5 — Almanya 165 puvan, 6 — Japon 153 puvan, 7 — Finlandiya 143 puvan, 8 — İngiltere 139 puvan, 9 — Macaristan 117 puvan, 10 — Kanada 96 puvan. Almışlar... Fransız gazetesi bu tasnifi muvafık bulmuyor. Onun mülâhazalası şudur, Ma- dem ki; olimpiyatlarda her tec rübenin bir tek galibi vardır bir tek olimpiyat şampiyonu var- birincilik. dır. O halde yalnız ler nazarı dikkate alınarak he- 2 — Fransa 9 birincilik. 3-— Italya 8 birincilik, A — Japon 7 birincilik » 5 — İsveç 6 birincilik, 6 — Fenlandiya 5 birinci- lik, 7 — İngiltere ve Macaristan (beheri) 4 birincilik, 8 — Almanya ve Arjantin (beheri) 3 birincilik. 9 — İrlanda, Kanada ve ce nubi Afrika (beheri) 2 birinci- lik, | 10 — Hollanda, Lehistan. Çekoslovakya, Hint. Avustu- ralya birer birincilik. Şu listeyi gördünüz yal. . Göğsünü gere gere “eh biz de eyi bir şey kazandık” diyebilecek Şimali Amerika, Peli; İtalya. Japonya. İsveç ve Fenlandiyadan başka millet kette hâkim olan zihniyete na- zaran kepaze olmuşlar. Meselâ İngiltere de eğer bizim gibi dü şünmek lâzım gelse “Biz İtak yadan. Fransads, hattâ Fen- landiyadan da mı aşağıda idik? Öyle ise nedeni gittik?” diye â lemin barbar bağırması lâzım.. Halbuki öyle yapmıyorlar. His siz adamlar mı diyeceğiz... Bu listede ismi okunmayan Belçika, Danimarka, İspanya, Avusturya, Norveç, Baltık dev letleri Balkan milletleri, cenu- bi Amerikanın Arjantinden baş ka memleketleri ne desinler?. Hele Almanyaya ne deye- lim.? Dünyanm büyük ümitler bağladığı korktuğu Almanya- ya ne deyelim?. Evvelâ Amerikalıların azim farkla galebesini kendi memle- ketlerinde bulunmalarına atfet meliyiz.. Başka bir yerde bu ka dar farkla kazanamazlardı. . Şimal memleketleri halkının cenubilere nazaran kaybetmesi le (Los Angeles) in sıcak olu- ii İya bu hususta çok kâr etmiştir. Esasen bir memleketin spor vaziyetini diğerile mukayese i- çin bir tek müsabaka kâfi de- ğildir. Bir müsabıkın kazanma sı için onun ruhan. ve bedenen m formunda © olması, şeraiti atiye ve iklimiyenin tam uy gun bulunması şarttır.. Bunla rı cemedebilen talihli atlet ka- zanir. Bununla demek isteyo- Fum ki; bizim olimpiyatlara iş- | tirakimiz meselesi mevzuu ba- his olduğu zaman: — Kazanacak mıyız?.. Sualini sormaktan artık vaz Sn ?.. İşte milyonlarla atleti, dünyanın en veye sr Spor işlerinin cenubi Ameri kada siyasi şekil aldığını ve ba- zan bu yüzden iki memleket a- rasında hâdiseler çıktığını oku yorduk.. Lâkin bunun ticari te- İ siratı olduğunu işitmemiştik.. Bunu da öğreniyoruz. Fenlan- diya meşhur koşucu (uçan a- dam) lakabını kazanmış olan (Nürmi) yi beynelmilel atle- tizm fı yonu amatörlükten çıkardı, Fenlandya bu kararın hiç değilse olimpiyatlardan ev. vel geri ğını umarken federasyon kararda ısrar etti, Nürmi de müsabakalara (gire- medi, Bu hâdise Fenlandya ile beynelmilel atletizm federasyo- Ru reisinin mensup olduğu İs- Milliyet'in Edebi Romanı : 75 Ölüler yaşıyorlar mı? (Felsefi fantastigue roman) Yaz an: HÜSEYİN RAHMİ Dilâver — Şimdi kalkar e vine gider hilesini yüzüne vu- fa da güme gittiğini bilmez miz sin? Dilâver — Peki amma haki katin müdafaasını. deruhte e- denlerin hiç bir güçlükten yıl- mamaları içap ettiğini bilmez misin? Orhan — Biz şimdi sırf ha- kikatin avukatlığını yapmak vaziyetinde değiliz.Hakikate te vafuk etsin etmesin biz işimi- zin icabına göre hareket edece- diz. Dilâver — Herkes doğruluk tan ziyade işinin çıkarına bakar Doğruluğu kendinden değil di- ğerlerinden bekler.. Ve sonra da dünyan niçin düzelmedi ğine teessüf eder.. İşte sen de umumi zihniyette bir fertsin. Orhan — Dilâverciğim bu serymentleri bırak. Beni dinle. Şimdi bu üfürükçünün evine gi | arabası ısmarlamış imiş. yok... Üst tarafı bizim memle. | veç milletisarasında siyasi bir gerginliği mucip olmadı amma, Fenlandya €fikârı umumiyesi İs veçe karşı bir boykot talep ede- cek kadar teessür gösterdi. Hat tâ beynelmilel federasyon reisi olan İsveç tane tramvay (A- bo) nun en büyük gazetesi bun dan bahsederken bu arabaların getirilmemesini. çünkü getiri- İirse bunlara kimsenin binmek istemiyeceğini yazıyor.. İşte bakınız efendim... Spor deyip geçmeyelim, nereden ne- reye sirayet ediyor. .<. Öğrendiğime göre bugüne kadar İstanbul mintakasının spor kongeresi toplanmamış.. hali hazırda iş başımda bulunan lar için bundan büyük nimet ol maz. Bazan vapur karantineye tabi tutulur da yolcular fazla gün vapurda kalır fazla yer içer ler.. Bundan memnun olanlar vardır. Bu memnuniyetle, beri- ki rın memnuniyeti arasın da büyük müşabehet bulurum. Memleketten aldığım haber lere göre kongrenin teehhürüne sebep. İstanbul sporunun ba- şina otorite sahibi bi ge tirmekmiş... Bundan iki sene ev vel halk fırkası İstanbul mer- kezinin büyük salonunda İstan- bul sporunun idaresindeki dert leri tetkik için otuz kırk kadar spor mensubu toplandığı za- | man ben de vardım. Bu hastalı | ğın otoritesizlik olduğunu ve o zaman iş başında bulunan arka daşların henüz şahsi otorite te sis edemiyecek kadı lunduklarını ileri MİLLİYET CUMARTESİ 27 AĞUSTOS (e) Askeri bahisler | | Türkün Büyük Zaferi - 40 uncu yıldönümü münasebetile - 27 Ağustos Dün fecirle beraber başlayan taarruz, 26/27 ağustor © gecesi de yer yer devam etti. (Afyon) un 3 — 4 kilometre kadar garbi (Erikmen cenubundaki aeg Oyum rapor: man her tarafta çekiliyor; yon) yanıyor.,, diyordu. ber ve rapor da gösterdi ki düş- manın artık bu sahada tutunma- ya, ümit ve niyeti kalmamıştı. . Saat 16 ya doğru gelen diğer rapor, “(Tanastepe) © şimalinde ki sırtların da, askerlerimiz tara- fından zaptedildiği,, haberini ve riyordu... Saat 17 ye doğru gelen bir di- ğer rapor dahi, “Afyon cenubun daki (Meşecik) sırtlarının,, ; ya rım saat sonra gelen haber de “ (Afyon Krahi yenler bulundu. Oradaki genç- lere yağcılık ederek mevki kap | maya kalktılar ve kaptılar. Amma netice bugün hepimizin teessürle gördüğümüz fena şe- kilde tecelli etti. Her işte oto- rite şarttır. Nizam var deyip önümüze geleni oraya — getire- meyiz, Eğer nizam her şeyi te- min etseydi, memur zum kalmazdı. Kanun var ya! Der ilk rast geldiğimizi iş ba- şuna getirirdk... Temenni edelim ki; bu sefer | Istanbul sporunun başıma, bi- garezsiz, spordan anlar, kahvehane köşe âmiyane zihniyet. lerden değil memleket ve spor | muhabbetinden alır kimseler | söylediğimiz gibi, kuşatmayı y gelsin... Hele aczini, nizamna- menin eksikliğine hamletme yen ve İdari zaafını âli kuvvet- İerin himayesile tazmine kalk- mayan bir reis gelsin!. Geç te olsa böyle bir intihap İstanbul sporu için hayırlı olur. FELEK Devredilecek ihtira beratı “Gaz yağı mamulâtı” hakkındaki ihtira için Sanayi Umum müdürlü- ğünden istihsal edilmiş olan 8/12/921 tarih ve 3275 numaralı ih tira beratı üzerindeki hukuk bu kere başkasına satılacağı veyahut icara ve rileceğinden fazla malümat edinmek İsteyen zevatm İstanbul'da Bahçe. kapu'da Taş Hanında 43-48 numara larda vekili Tstok Efendiye müra- caatları ilân olunu: Dilâver — Hazırım... Orhan — Fakat kavgaya, Bizaa değil. Dilâver — Ya neye gidece- üz? Orhan — Rica; Dilâver — Anlayamadım... Orhan — Anlatayım... Gü zellikle herifi annelerimizin da valarmı gülmekten vaz geçirip kendi lehimize çevirelim. Dilâver — Güzellikle “değil. Bu iş para ile olur. rhan — Tabi İstediği | kadar du püra vereceğiz... Dilâver — Herif bir taraftan annelerinizi yolarken diğer ta- raftan da biz kendi ğımızla yolunmaya gideceğiz Orhan — Başka çare yok... Annelerimize karşı Battal za- deye söyletmeye çalışacağımız efsun Dilâver — Nedir? Orhan — Yıldızlarına bak- tem, Bu çocuklar biribirile ev- lenmezlerse ikisi için de ölü; iyor... Herife bunu dedir | mandı tebilirsek annelerimiz bu keha- Detin meş'umiyeti önünde ar- tık hiç bir mâniaya bakmaya- rak izdivacımızın taciline uğ- İle bir hal'vukuunde inci fırkamız tarafından zapte- bildiriyordu.,, Bu suretle, düşmanım birinci ve en kuvvetli mevzileri çorap 8ö- | küğü gibi birer birer, ve bütün | derinliğince zaptedilmiş ve edil | Düşman, perişan bir surette (Afyon) ve (Süphan) ovalarma atılmış bulunuyordu... Düşmanı, takip eden o ordu- — (zmir) demir muz, (Afyon) "Bu suretle, düşmanın orada | yerleşip tekrar bize (karşı koma: | s1) imkânı da bırakılmamıştı.. Acıklı bir haber: 57 inci fırka, dün (Çekil te- pe) ye yaptığı taarruzda, dün dı pan alayın uzaktan dolaştırılma. sı ve vaktinde kuşatma tesirini ya: pamaması yüzünden, bu , tepeyi henüz zaptedememişti.. Vaki © lan suale, fırka kumandanı imu- ayyon müddet zarfında bu tepe ceğini o kumandanma tedilemediğini fn edememekten mütevellit tece sür ve heyecan ile intibar etmiş- ti. Bu hâdise Başkumandanlık ve Garp cephesi karargâhların- e çok teessürü mucip — olmuş- “a hâdise; feci lala bar dar, İstiklâl harbinde, Milli mü- cadelede çalışan Türle evler m. harekete getiren, ietikl et aşkının feveran derece Sini Eee bir ölçü olarak alı nabilir. ... Şimdiye kadar cereyan eden —39— Şeyhin evinde ruh- ların tezahürü Orhan bu karar üzere gitme ye Dilâveri ikna etti. Şehamete de beraber gelmesi teklifinde bulundular. Kız küçük bir tered | dütten sonra şu cevabı verdi: - Bende beraber gitmek is- teyorum; Zaten de böyle icap eder. Lâkin bir mahzur var. Ondan çekiniyorum... Orhan —-Nedir o mahzur?. Şehamet — Ben namuay- yen zamanlarda asabi bir buh- rana tutülurum; vehleten böyle bir hale uğrarsam sizi rahatsız etmekten korkuyorum.. Orhan aşkının kıvılcımları. nı saça saça kızın göz bebekle- rine bakarak: — Şehamet hiç korkma böy- annenden, babandan ziyade şefkatle sa-| na ihtimam göstereceğimizden | — Evet Madam Şerlih ismin de Avusturyalı ve kuvvetli bir medyum bu nöbetleri seyrelt- i bulmuştu. Şim- 1932 27 âğustos 1922 vaziyeti muharebelerin verdiği netice ve hasıl olan vaziyet Başkumandan lik karargâhında tetkik edil. di “Düşmanın (Döker) şarkı — Resulbaba © tepeleri — Bakırcık sırtları — Toklu sivrisi hattında tutunmak ö müzakere edi Bu ihtimallerden hiç birine meydan bırakmamak için, şu ted birler alındı: a — İkinci ordunun birinci ordu ile hareketini birleştiren, mürettep süvari ve 61 inci piyade fırkaları ile Vİ inci Kolordunun düşmanı © şimalden ve garptan kavrayarak, onu (Kütahya) isti- kamekini gekilmekten menetme- “b — Birinci ordunun, — hattâ sol cenahı ile düşmanı | garptan kuşatarak garba, Uşak istikame- | tine kaçmasına meydan verme- mesi ; & — Süvari © Kalordusunun, düşmanın gerilerine — saldırarak ordularımızın düşmanı kavrama ve kuşatma hareketlerini kolay- laştırması ; ç — Şimaldeki Il. üncü Kol- ordumuz ile, Kocaeli O gurupu- nun; garpla (Denizli) mmtaka- sındaki 3 üncü piyade limata göre vazifelerine, taarruz larma devam etmeleri cap eden emirler v Düşmanım 30 ağustosta, kıskıv rak — sarılmasını ve bir (İmha meydan muharebesi) ile yok edil mesini temin eden kararlar ve e- akşamı verilmiş bulunuyordu. A. Rıza ÇANAKKALE Şehitlerini ziyaret 15 EYLÜL GÜLCEMAL vapurile Dr. TAŞÇIYAN gadiye caddesi, Hüseyin efendi han. Dr. HORHORUNİ | Zührevi ve Bevli hastalıklar tedavihanesi — Beyoğlu Mulen- ruj yanmda Zambak sokak No.41 Dr. A. KUTIEL Cilt ve zührevi hastalıklar tedaviha- mesi Karaköy Börekçi fırını sırasım- da 34. di o kadın burada yoktur. Ya- kında gelecek... — Böyle bir hal vukuunda yapılacak tedavi çarelerini söy le, — Pek basit boyun ve kol da- marlarımı oğacak size verece- ğim küçük bir mill şişesini kok İatacak ve kulağıma da bir ziye: “Korkma korkma gitti- ler, gittiler.” diyeceksiniz. Orhan bu tedavinin son ga- rip cümlesi hakkında istizaha girişmeksizin: — Peki hiç merak etme Şe- hametçiğim... Tıpkı böyle dedi ğin gibi yaparız. Dedi. Şehamet köşke girdi. Bir kü çük manto giydi. Milh şişesini aldı.. Beylerin yanma Yöndü, Hanedekilere hiç bir şey sez- dirmeksizin şöyle kırda bir do- laşmaya © çıkıyorlarmış O gibi | semtten uzaklaşarak | Nuhku- İ yusu yolunu tuttular.. Tak, tak ika zadenin kapısını vurdu- Herif bahçede ağaçlara aşı vurmakla meşguldü. İki gencin arasında gayet güzel kızı görün ce işi anladı. Zengin oldukları kadar toy sandığı bu çocukları | iyice tırtıklamak için derhal ef- “| iki mutaaruzın kafasına ik İ mirler, böylece daha 27 ağustos | kaj | ME 20 sene kürek cezası Detective'de şöyle hakiki ve İ canlı bir facia gördüm. Aynen a- yorum: “Ben talihin haksız yere zal- şinna uğramış çok in- . Fakat talihin bir insana bu kadar vahşiyane bir şe- kilde saldırabileceğini zannetme- yorum. Marius Martin bundan kırk s6- kiz sene evvel Nimes'de doğmuş tur. Bir çiftçinin oğludur. ilk tah- silini yapmış, on iki yaşında tâli tahsiline başlamış, on sekiz yaşın da askere yazılmış. Kendisini birinci sipahi alayı” na vermişler ve alayla beraber Af rikaya gitmiş, orada Gardeyo'da muharebe yapmış, Elgula'da mu- harebe yapmış. Mac Mahon kale- si önünde muharebe yapmış ve burada Dy O tarihte es genç bir Fransız kızını kıstırmış- lar, maksatlarına nail olmak iste- yorlar. Martin derhal oraya br kabzası, lamış ve kılıcının ve kızı kurtararak evi müş. Kızın ailesi Fakat kıza talip olmak vaziye- tinde bulunan bir yüzbaşı da ai- lenin dostudur. Yüzbaşı Bol court de Boisfeleury,. Martin'in hop tin'e anlatıyor. Fırsat çıkdıkça de maiyetindeki ee eziyor. Gree ek yor. Fakat heyhat, retie'nin romanları bir düğünle bitmeyor. Martin böl an izzeti nefsinin hırpalanacağı- nı ve buna tahamül edemiyeceği- ni düşünerek, taburunu değiştir mek için müracaatta bulunuyor. Bu müracaatını kabul etmeyor- ir Bir gün Celbe'de manevra ya- pılırken, yüzbaşı yaklaşıyor ve Martin'i bir defn daha haşlayor ve ceza veriyor. Her ikisi de at üstünde. O ande soğukkanlılığını | den Martin eki kırbaçı | zabitin yüzüne indiriyor. O devirde bu nevi askeri ser. keşlikler bili merhamet tecziye e dili dı zayir divanıharbi Martin'i idama mahküm ediyor, 23 şubatta Marsilya divanıhar bi, kararı nakzederek, sipahi ne- ferini yirmi ay, Kayen adasında hidematı şakkaya mahküm edi- yor, Martin boynunu eğip gidiyor. Fakat orada ve model bir mahkümdur. 8 ağuster 1907 de rıhtımda kendisini çalıştırırlar *< | lar, kaldırıp hastaney, ğe | Ben o tarihte e kaldıkça, her —Eransızcadan— | ken, bölük çavuşunun küçük kızı köpek balıklarile dolu denize dü şüyor. Bunu gören Martin bilâte- reddüt denize atılıyor, kızı yaka- İıyor ve rıhtıma doğru yüzüyor. Fakat bir köpek balığı kendisini takip ediyor, sıkıştırıyor. Sahilde- ki askerler şiki zavallıyı kurtar mak için köpek balığına ateş açı yorlar. Martin nihayet rıhtıma maşıyor, çocuğu uzatıyor. Ti kendisi de çıkacağı sırada, balık müthiş dişlerile sol bacağını ka- pıyor ve derin bir yara açıyor. senelik mahkeniyilima sonra Mar tin'i tahliye ediyorlar. Guayanne toprağmda metelik siz ve tek başma kalan Martin memleketine dönmek için bir kaç bin frangı bir araya maksadile Kayen'de Saint Na- £aire antrepolarnıda çalışmağa başlayor. Bir gün ormanda yalnız ağaç keserken, bir ağaç evvelce balığnıdan yara aldığı ve daha ev velce Fasta kurşun yediği sol ba- cağının üzerine yıkılıyor. Martin ormanda yalnız. Üç xün ymeden, içmeden yağlı ça murla yarasını kapatma; yor. Nihayet kendisini görüyor- götürüyor | lar. Fakat orada — olan sol bacağını kesmek mecburiyeti ha- “.l oluyor. kendisini gör- düm. Marsilyaya döndüğüm za- man, hâdiseyi sanayi ebrabından mk ele anlik 5 AMB çok müteheyyiç oldu. Onun ve bi- zim yardımımızla Martin'i menfa- dan getirttik. Şimdi yanmış yüzü ve takma bacağ ile karşımda oturuyor. Göz leri yine sakin! Dedim kiz — Mösyö Joubert seni fabrika- sına alacak. Artık kurtuldun. Bu- ban filân var mı? nün hiç bir adalesi oyna- madan şu cevabı verdi: — Annem 1811 de öldü, hem- irem Marne da bir manastırda Umum harpte oda kötürüm düştü. Kardeşim muharebede iki i kolunu kaybetti. 1920 de kardeşimin karısı bir tren altında parçalandı. Babam 20 ha- ziranda öldü. Kötürüm hemşirem de bi rhafta sonra babamı takip etti. Kardeşim büsbütün yalnız kalınca, iki gür sonra isini İ pencereden attı.. | Şimdi sağ kalan benim. En Son Sistem Sesli ve Sözlü Makinelerle techiz edilmiş olan ASRİ SİNEMA Pek yakında kapıl rın Yeni Müdiriyet ELVERİŞLİ FİATLAR açıyor İTTİHADI MİLLİ TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi iczs eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. suncu kafasından plânlar kur- maya başladı. Genç misafirleri gizli tekke salonuna aldılar.. Püfçü bah- çıvan kıyafetinden heybetli bir şeyh kisvesine girerek yanları- na geldi. Çok ağır bir tavur gös teriyor dudaklarının arasından gizli evrat çeker gibi nağmeler kesiyordu. Bir müddet misafirleri göz- lerile tetkike koyuldu. Hiç ağız açmadı. Lâkırdıya başlamak için Orhanla Dilâver biribirine bakışırlarken Şeyh keramet tas lamanın tamam sırası geldiği- ne hüküm ile — Söze hacet yok. Ne mak- satla geldiğinizi biliyorum, Ge- leceğiniz bu akşam bana ma- lüm oldu, dedi. . Dilâver — Niçin geldiğimi- aksadımızı iza ha lüzum yok. Hacetimizi is'af buyurunuz da gi Şeyh hemen çatkınlık gös- tererek: — Ya velet bu karışık aklın. la sen yine karşıma mı çıktın? Beni imtihan mı ediyorsun ? — Estağfurullah ; sizi imti- han etmiyorum.. Niçin geldiği- mizi sınız... Malümu göstererek) bu beyefendi şu gü zel hanımı seviyor. İzdivaçları için büyük maniler vardır. Bu işi teshil maksadile bana müra- caat ediyorlar. Lâkin mümkün Dilâver gülümseyerek: şimdi bize keşfil de satıyorsunuz, gafil olmadığımızı e da kehünetten ziyade" zeki tevakkuf .. Battal oğlu zikreder gibi durduğu yerde dalgalanarak: bahis... mümkün değil diyorsunuz. — Evet yine de tekrar ede- rim mümkün değildir. ( Devamı var )