İçim Gerçi ba Kabiliy Li İni Vide teşvik Maca şey, Mit ve, ir, ak leri N altında Şöopenhavr'ın karanlık fel- “fesinde ümitsizliğe düşmeyiz. “Şüphe bir nur smaktır” fakat beni dine inanacak kadar ini fan bir bedbinl €esaretsizlik, bir korkaklık tev | edeceğinde şüphe yoktur. Garp ütefekkir ve san'atkârlarını tak- “Türkleri müt İ dedin onlardan büyük insan ye- “mez” kanaatini düşmanca aşılı yak isteyenlerin bmaktan kendimizi koruyalım. Ye daima bi Propaganda Bedbinlik Bizde garp kültürüne ifrat de- "ede hayranlık gösterip benli- | Sini inkâr edenler çoğalıyor. Sü- üyenin gölgesinde, bir pro- İstan papaza & İ “e mütefekkir ve san'atkâr yok- * diye ahuvah etmek »la bir bedbinlik değil midir? tenkit ve mi neticelere göre bizde san' Ve edebiyatın, ilim ve felsefenin Hadumiyetini tekrarlamak ve bu- garp asarından misal ve nuru Malarak göstermek bir moda ha- i verip acaba doğru in hiçli- a va insanda ya, ini öldürmeğe etmek yetişecek mesil- ii üzerinde zehirli ve menfi bir ir yapacağı da aşikârder. Eli kalem tutanlarımızla, bu işe : erenlerimizden temenni olu- ümitsizlik ve cesaret- #izlik tohumlarını ekeceklerine, ü- Sun ve şerefli bir mazinin hayati- Yet ve kudretini tahlil ederek, tarzını talim ve o nesli cesaretle teçhize ret et- sıt ırklardan dakçılığını im ki Michel-Ange, inanın hocası değildi. Protestan | yapmak isteyen- | sarı mumların ışıkla» günahları ile başbaşa brakalın ve biz Yeni camiin t0p altında lünyanma meydan okuyan çi € bakalım! O çiniler ki san'at ninin peygamberlerinin mucize- vin, di, “dirler, m #n, ta, yı Tetkikler Alfred de Musset Hayat ve karakteri — Muset, i mânasile tam bir şairdir. , EXI-1810 dan İ-V-185 “ Bourbon Kollâ; Zören şair, 18 yaşında manzu- velerini neşretti. Namouna unvanlı eseri 21 ya- 'da onu meşhur yaptı. O vakit- hr itibaren karışık, monden bir | Ayatın heyecanları arasında ti- trv, roman, nazım gi ad silesini on senelik ie vücude geti, Yorrunluk hisset toplanıp sa Ef NACİ suret- de iyi bir tah- dü. 1852 de Aka- Bü hissi am ki hari AFT eni En Mu Mantismrin za oldu. Musset, hayatı müddetince bir ve bir sinirli çocuk gibiydi; hayatın müntehasında | İm anla ve mütehavvil intiba- tersimine teşebbüs et- manzaraları aksettire- lâkin şairin en kuvvetli ta- füsi idir. garabetlerini göster“ İNE şekildeki vüzub ile tam bir olur. azımlikla Musseye o nazaran şairlik ayni kıymete » Les comedies et Proverbes Ânkara etnografya müzesi hazalardan | Ankara etnoğrafya müzesi uzun bir mesaiden sonra Anadolunun muh telif mahallerinden toplanan eşyala- rın mühim bir kısımı tasnif edi bir araya toplanmıştı. Küçüklü beraber bazı şubelerinin zenginliği | bu müzenin kıymetini arttırmakta | dır. Müzenin bilhasım Ali Şar haf riyatından elde edilen eşyaların hir edildiği müstakil Hitit ve Hi lerle alâkadar akvama ait şubesi hu- susi bir kiymet ve ehemmiyeti haiz. | dir, Müzenin gayesi Türk maddi ve manevi medeniyet ve har- | sile alâkadar eşyayı toplamak;tasnif | ve teşhir etmeler. İleride burası A- nadolunun hars ve medeniyet ayna- #t olacaktır. iptidai san'atlardan sirasi- hik, Avcılık, ekincilik, el lemeleri şubeleri ve dine ait eşya le muhtelif devirlerde kullanılan ev eşyasını ihtiva eden şubeler buluna- caktır. Bu suhelerden bir kaçı tesis Müzenin birinci | salonundaki ak vamı iptidaiye koleksiyonunun Türk lükle tabii alâkası yoktur. Darülfü- mundan naklolunan / bu koleksiyona askeri müzeden hediye edilen Ame- rike yerlilerine ait eserlerle Danimar ka hükümetinin hediye ettiği zarif bir Eskimo koleksiyonu ilâve edil. | miştir. Bu koleksiyonlarda daha yade tedrisi bir gaye gözetilmişti Ayrı bir salonu işgal eden tabi, lar da milli bir galeri vücuda geti rildiği zaman oraya naklolunacaktır. bir dünyayı, dakik ve ruhi bir tah- lille gösterir. Deniliyor ki, Müsset, burada arivaut gibi hareket ediyor, tıp- eserini yazabi- M kı La confesion d'un enfant du Siğcle'i hüzün ve kederle mücade- le etmeye muktedir olamıyan has | ta bir kalbi tahlil eder. | Müsset, selef- ve mübuz ettiği acı hin ve muvaffakiyet ae nliletir, “D« ksatsız ağlamak, ni etmek, ve bir bakışta bir kelimeden, letafet ve korkuyla meri ir abide vücude getirme! yl ak Ma İçte, bu dünyada, gairin ih- tirası, serveti, hayatı, arzusu bun: vd İşte bir misal ükemmel teganni ye betbaht olanlardır; evet, saf hıçkırıkların ebedi olduk larını biliyorum. eserleri, cidden ümitsiz- ilim zevkin — acılığını, ırmak için beşeri e ifayetsizliğini, çabuk unutulm e len flerini, hüznü ilham et- mek itibarile çok dikkata sayan- Şekil, Musset'nin yanında, mü- sahabede olduğu gibi kolay ve ih- | male lâyıktır. ! Musset, XIX uncu asırda, şiirin inkişafı üzerinde, Hugo'nun, yahut Lamartine'in tesirine mua- | ir tesire tan u Ankara Etnografya müzesinde çömlek ve işleme nümunelerinden bir kaçı EE İ yüyüp zenginleşmektedir. 1) Müzenin diğer salonlarını Anado- lu halkının kullandığı ev eşyaları ve bilhassa zengin bir işleme koleksi yonu, muhtelif mahalli kıyafetler ve tekkelerden toplanan kıymetli eşya doldurmaktadır. Lâkaydimiz yüzün den şimdiye kadar bir çok güzel par çaları yabancr ellere geçen eski eli- şilemeleri Türk kadınmın ince zev- teren vesikalardır. Kıyafet- ler ve tekke eşyaları türk inkılâbı mın vesikaları olmak itibarile çok mühimdir. Büyük bir inkılâpla ma- ziya gömülen âdet ve ananelere ait eşyanın bir an evvel toplanıp tes- bit edilmesi İlim namına bir kazanç alacaktır. Müzenin tedrisi ve terbiyevi kıy- meti aşikâ bugün de yarın için bir mh- Halka ehemmiyet verilmeyen bir devirde halk müzesi o yapmak gü bir şeydir. Onun için bu hususdaki teşebbüslerin de kuvveden file çık ması Cümhuriyet devrine nasip ol- muştur. Müzenin pek (kısa bir mazisi ol. makla beraber şimdiden salonlar kâ- milen dolmuş ve tevsie ihtiyaç ha- sıl olmuştur. Müze, gün geçtikçe bü Etnografya müzesinde ( Hitit ) salonandan bir köşe mmm zaktır. Bun kelime tenevvüüne maliktir. Musset, deruni hayatından ay- rılmasını fakat, hiç kimse onun kadar heyecanı, gok sari, çok nafiz bir şekle soka» rak elemlerini çok samimi bir tarz da ifadeye muktedir. olamamış tir. Doumic'ten naki Orhan Rıza AL Avni Beyin sergisinde teşhir edeceği resimlerden | dirici ortaya çıkı Edebiyat Kitapçılık 30 ağustos günü Halkevinin bir kitap panayırı açac. sevinçle haber aldım. Böyl heri uyandıracağı tesir hakkında şimdiden bir şey söylenemez. Fakat muhakkak © lan bir şey varsa kitabın insanlar için en lüzumlu bir ihtiyaç olduğu kanaatı idrak edilmeğe başlanmış tır. Hangi sahada olursa olsun İ- tiyatlar, telâkkiler, inkılâplar hiç bir zaman halk içinden kendi ken dine doğmuş değildir. Fakat bu zarureti gören bir başlayıcı, bir yol gösterici, bir alıştırıcı, bir sev Helkevinde açılacak kitap pa” nayırmda yeni Türk harflerile ba- lan bütün kitaplar bulunacak ve Fa a satış yapılacaktır. kat ben, kitaplar satn almak ii rum. Kitap sevgisini uyandırmak için böyle bir serginin fileal açılması ir çok şeyler ifade eder. Fakat meseleye esasından temas | etmek zımdır. Nitekim bundan bir müddet evvel de bir Kii venler cemiyetinin teşek duyduk. Cemiyetin bize şey, bir kaç gazetede, tun dedikodu oldu. Fransa kitapçıları sekizinde dokuzuncu kongrelerini aktettiler. Kongreye bir çok ma- | ruf muharrirler de iştirak etti. Konuşulan mühim meseleler me- yanında buhranı kitapçılık üze- rine tesirleri mevzuu ( bahsoldu, tedbirler düşünüldü. Başka mem- leketlerde kitapçılık en o mühim vazifeler arasında yer alıyor. Dev letin bu işe rabıtası ve kontrolü gittikçe artıyor. Çünkü anlaşılmış tr ki bugünkü cemiyetler kılıçla değil kitapla idare ediliyor. Fransada kitapçı ile muharrir arasında sıkı bir münasebet var- dır. Bir tarafın menafii diğer ta- rafın menafli demektir. Kitapç ile muharrir orada ayni işi yi pan, hemen ayni seviyöde bulu- nan İnsandır. Ankara caddesi ki- tapçısı ile ayrı bir mukayese yap- mal icap eder. e kitapçı ile muharrir ay- ni vazife ile mükellef insanlar ol- duklarını idrak ederek beraber çalışmak değil, biribirlerile bile uyuşmak istemiyorlar. Ki dirmek, çok kitap satmak için şu- urlu ve esazlı bir anlaşma yapma- lıdır. Okuyucuya her cins ki tan muhtelif fiata, muhtelif gö- zellikte kitap verebilmelidir. Tah- sil senelerinde olan genç, bir cilt rini iki, beş liralık yirmibeş kuruşluk ci Memlekette okumayı yeni bir din gibi tesis etmelidir. Okutmak için de güzel ve faydalı kitap ka- dar diğer tüccardan farklı oldu. ğunu idrak edecek şuurlu bir ki- tapçılık lâzımdır. Reşat FEYZİ biri: Natürmort ağustosan | | İMelâhat H. ın konkur da birinciliği kazanan Iâvhası Melâhat H. Her sene Güzel san'atlar a- kademisinde Avrupa konkuru yapılır veişti- rak eden tale- belerden birin- beri bu konfor- lar neticesinde kazanan talebe artık gönderile Melâhat H. o mez oldu. Ge- çen sene akademinin konfo'” runu kazanıp Avrupaya gitme İsi icap eden Melâhat Hanım gönderilmemek suretile hak- tan mahrum edilmişti. Akade- mi müdürü Namık İsmail Bey, bu hususta akademiye veril- İ mekte olan tahsisatın kesilmiş / olmasın sebep göster- imişti. Şimdi istihbaratımıza nazaran muhtelif mekeplerden Avrupaya yeniden elli telebe- önderilecektir, Bu talebeler a- rasında güzel san'atlardan bir İ tek talebe bulunmamasını şaya nı teessür bir hâdise kaydetmek icap ediyor. Biz her halde vekâletin ba hususta Me- lâhat hanımın hakkı mükte- sebini ihmal etmeyeceğine emi Biz, Bir resim Sergisi Müstakil ressam ve heykel- traşlar birliği müessislerinden ressam Ali Av ni Beyin husu- si bir resim ser gisi açacağını haber aldık. A, li Avni gerek Galata- saray sergile- rinde gerekse müstakillerin sergilerinde : muhtelif eserler Ali Avni B teşhir etmiş kıy metli bir san'atkârımızdır, Bu sergisinde teşhir edeceği resim ler, eski ve yeni olmak üzere elliye baliğ olmaktadır. San at hayatında geçirdiği safaha- tı bu resimlerde tetkik edebil- mek mümkün olacaktır. Yağlı boya tablolarından maada bir çok ta (desen) ve (krokiler) mevcuttur. Beyoğlunda müns- ip bir mahalde eylülün iptida- sında açılacak olan bu serginin muvaffak bir sergi olacağını şimdiden umarız, ön ili lira, bir buçuk lira | Tevfik Fikretin ölü- münün 17 inci yıl dönümü Büyük insan ve büyük şair Tev- fik Fikretin evvelki gün ölümü- nün 17 inci yıldönümü idi. Her se- ne olduğu gibi bu sene de Filre- tin Eyipteki kabrine gidilerek me- rasim yapıldı, şürler okundu, ha- tıralarından bahsedildi... Çok acıdır ki, Fikretin mezi rında toplananlar, her sene biraz daha azalıyor. Onun isyan halin- de feveran eden ruhuş sessiz; - lâyişsiz bir merasimle yadolunu- yar. Fikretin mezarı başında res mi, hususi bir müessesenin bir tek hatırlayıcısı bulunmaması bize a» <ı geliyor. Halkevi Edebiyat şube- si cuma günü acaba daha mühim p! il > Bey, | | FIKRALAR | Selâmi İzzet Bey bir ankete ver- diği cevapta şöyle diyordu: — Eserlerimin kıymetsiz olduk larmı şimdi anlıyorum. Eğer zengin olsaydım, eserlerimin hepsini yakar dım. Yalnız makalelerimi biralerr- — - Bunu okuyan bir arkadaş (dedi iz e Akşam gazetesinde İı gencin bir taraftan yunus emre di vanmı bastırmak üzere hazırladığı nı, diğer taraftan da Andre Jitten tercümeler yaptığı söyleniyor. Yek ine çok uzak olan bu iki kutup arasında muharririn davası o acaba nerededir?. a Deha cılızda mi, gürbüz de mi| tecelli eder. Münakaşa ediliyor. Peyami Safa Bey cılızda, M. Sami Bey gürbüzde diyor. Bir arkadaşımız gülerek: — Elbette dedi Peyami Safa kırk sekiz kile, M. Sami o Bey de iü iledur. # * Peyami Safa dün çıkan bir ya zısmda küçük (o Ayasofya caminm Mimar Sinanın eseri olduğumu ya- zıyordu. Bunu okuyan bir arka- güldü: Sila Küçük Ayasofya Sinai seri değil, eski bir Bizans kilise- sidir, dedi. Bir diğer arkadaş yu cevabı verdi! mesine delil teşkil etmiştir. Bak, büyük Ayasofya için böyle bir şey iddiam ediyor mu? m Bir not 13 ağustos 932 tarihli Cüm İ huriyet & inde O Peyami Safa Beyin “Bir taraftan ve öte taraftan,, ünvanlı bir makalesi intişar etti, Bu yazısında Peya mi Safa Bey, ik Ayasofya in avlusundaki odaların a verilip harap edilmekte olduğundan gayet haklı bir hi- sanla bahsetmişti, Yalnız Kü- çük Ayasofya camiinin mimar Sinanım bir eseri olduğunu söy lemek zühulüne uğrayan Peya- mi Safa Bey için faydalı olacak olan bu izahatı dercediyoruz: “Küçük Ayasofya (— Sultan Beyazıt zamanında Hüseyin a- İ ğa tarafından camiye tahvil o- İ unmuştur. Bu kilisenin dahilin ide firizler üzerinde bulunan İ hututa nazaran Ayasofya bani- İ si imparator birinci Jüstinyen tarafından “Ayaserg” e ithafen yapılmıştır. Bu kilisenin ismi “Serge et Bacchus” idi. Buna Küçük Ayasofya tes- miye edilişi dahilinin büyük A- yasofyaya müşabehetindendir . Jüstinyen Teodora'nın meth | Dünyada neler olüyör | Verem | Aşısı » C. G. aşısı hak- kında mühim raporlar neşredildi PARIS, 18 A.A. — Pastör ens titüsü dünyanın muhtelif noktala. İ rındaki verem, çocuk hastalık! İ rında en salâhiyettar mütehassu etibba ile ( baktiriyolojistlerden gelmiş olan ve vereme karşı isti- mal edilen B.C.G. aşısını tatbike tundan istihsal | mütalealarını kaydeden: 46 rape ru muhtevi ehemmiyetli bir eser | meşreylemiştir. Bütün bu raporlar B.C.G. ağıse nın muhakkak surette zararsız ol duğu ve bütün uzviyetet veremir karşı bir o mukavemet ekte bulunduğu neticesi ne varmaktadır. Muhtelif eşkâl altında yapılar tecrübeler vere: olunan netice ve ve hayatiyetini iadeye hiçbir za- man müsait olmamıştır . Bidayette ilân edilen bazi mü tenakız vak'aların Lubeck'de oldu gu gibi teknik © hatalardan iler geldiğinin izahı icap eder. Maa- mafih, aşı bizatini zararsız olmak la beraber vereme karşı ve hatt kısmen ilk yaşlarda sari olan bü tün hastalıklar için muafiyet bah. şedebilecek kabiliyette olduğu da muhakkaktır. Şimdiye kadar Fransa'da 454 bin ve hariçte 443,656 ve hususile Araguay'daki çocuklar üzerinde veyahut üçte bire tenezzül etmiş olduğunu gös. termiştir. Diğer taraftan bu aşı bilhassa veremli muhitlerde doğmuş veya- hut o muhitlerde yaşamağa mec bur bulunmuş olan çocuklarda da | ha müessir olmuştur. Romanya'da bu tecrübeleri ya pan mütehassıslar, bu aşınım Ç sürmektedirler . Kürenin nüfusu Cemiyeti akvam bir istatis- tik salnamesi neşretti, Bu sal İ namede yer yüzünün nüfusuns dair şayanı dikkat © malümat var, Bu malümata göre şu toj- İrağın üstünde 2.012.800.000 nüfus yaşayor. Yalnız bu he sap 1931 kânunusanisinde ya- pılmıştır. O vakitten beri mi milyon kadar (e bir tezayül tahmin edilmektedir. Beş kıt'a içinde en kalaba. lık nüfus Asyadadır: 1.092.000.000. Arkasından Avrupa. İlk defa olarak yarım milyarı geç mek suretile 508.000.000. On- dan sonraAmerika 252.000.000 Amerika nüfusu şu suretle tak- sim edilmektedir: Şimali Ame- rikada 134, Cenubi Amerikada 83, Vasati Amerikada 34 mil- yon.. Amerikada fazla nüfus te zayüdü görülmeyor. Afrikada 142.000.000... İsta- tistiklere nazaran son bir sene içinde iki milyon nüfus kaybet miştir. ve sitayişleri yazılı olan yerler Ikrmlar ve üzüm yapraklari- le süslüdür. Bunun için şarap ilâhma izafeten Bacchus tes- miye olundu. Rİ * Nafia Vekâleti | İmtiyazlı şir- ketler umum müdürü Ziya B. şehri- mize gelmiştir. * Liman şirketi umum wödürü Hamdi B. Rusyadan dönerek vazife- | sine devama başlamıştır. | Yunanlılar şişe sat- mak isteyorlar üşkirat İnhisarınm mübaya- 8 verdiği mühim mikt, da şişe münakasasma ( Piredeki Kanlapulos zücaciye fabrikası da iştirak etmek arzusunda bulun- muştur. Fabrika bu münakasaya iştirak edebilmek için buradaki Türkiye Ticaret Mümessilliği va- fık görüldüğü için Yunan fabrika» sı da münakasaya iştirak edecek» tir, Tütün tarlalarında tecrübe edilecek s.. Teferrunta gelince, Avrupa: da bir sene içinde nüfusu ar. tan milletler içinde Rusya 124 ten 127 milyona, Lehistan 31 den 32 ye, İspanya 23 ten 27 dçıkmıştır. Almanya da 64 mil yon olarak hali tevakkuftadır, İngilterede de keza 46 milyon olarak tevakuf halindedir. Fran sada 42 milyondan 610.000 ka dar fazlalık vardır. Bu isi tiklere göre, İtalyada nüfus İ41 milyon üzerinde 406.000 ek silmiştir. İskoçya, İrlândada da nüfus azalmıştır. Asyada bütün büyük mem leketler kesafet arzetmektedir. Mindistanm 348 milyon nüfu- su varken, bu mikdar bir sene- de 352 milyona çıkmıştır. Hin- diçini 22 milyondan 23 milyo- na, Japonya 64 milyondan 65 milyona, ya hele Çin 444 ten 453 milyona varmıştır. Yalnız milyondan sekiz milyona çık- | maştar. Mısırda da nüfus bir milyon artmıştır. Türkiyede ise so9 tahriri nüfus on dört milyon göstermişti. Fakat hakikt nüfu sun daha iki milyon fazla oldur aki