26 Nisan 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

26 Nisan 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Her çocuk, san'atkâr ola- rak doğar. Onun, havayi ilk teneffüs ettiği an son ne- İ fesini vereceği ana kadar bü- tün temayül ve iştiyaklarında bu istidadın tezahürlerini gör. mek kabildir. Kundak denen parçasının hariçten aldığı inti . ; baları iç âleminin süzgecinden i geçirdikten sonra onları kay- detmek, onları başkalarma an- latmak iştiyak ve ih cuğun ilk resim hevesidir. Her © çocuk etrafındaki insan, hay- İ van ve eşyayı anlamak ister. İşte çocukta çizgı çizmek sevki bi bu merak ve tecessüs l gelmiştir. j Çocuk için palet, fırça, kur- İ sun kalem, tebeşgir olmasa bi- i i | | | İe, bir kömür parçası, bir yan- mış kibrit çöpü kâfidir. Çocu ğunuz varsa mutlaka duvarlamda kollar kulakların- dan fırlamış, gövdesiz, tek göz lü, çift burunlu, kübik insan Sölgeleri, şimendifer veya ör- İ dek resimleri vardır. Duvarla- İ rmizbubir buçuk yaşındaki afacanımızın san'at iştiyakı na karşı gerilmiş tuvallerdir. İşte çocuk denen mahlük, ©$- İ Kâli hariciyeye karşı it bu yaramazlık , haylâzlık & “itiğimiz faaliyetinden alır ve ğrenir, : Çocuk, bütün afaki bilgile- rini resime meydun olduğu bi, insan da kemal ve kültürü- Nü resim sayesinde kazanır. İ Son kabul edilen tedris sistem | lerinde resime verilen mevki ve ehemmiyet te bu davayi is” bat eden bir kaziyedir. Velha- “ıl hayati ihtiyaçlarımızın hep- sinde resime karşı bir hissei #innet mevcuttur. Resime bir fantazi nazarile bakanlar bence, kablettarihte Yaşayan insandan daha geri in- İ sandır, ğ Resmin hayata öyle bir savleti vardır ki ondan ne şah siyetimizi kurtarmak, ne de İ Onsuz bir şahsiyet edinebilmek İ imkünsezder. Canım efendim İ Böz olmayınca görmek müm | Kün müdür? bez parçalarma sarılan bu et | evinizin | Çocuğun, bedii şahsiyetini Tekevvününde en mühim âmil | resimdir. Nitekim çocuk bunu | sevki tabiisile kazanıyor. Ço- cuğu resimden meneden terbi- İye, çocuktaki bedii istidatları | katleden bir sistemdir. Sözle öğrenilen her şey nakıs bir an- layıştır. Resim, bu noksanı ik- mal eden bir tedris ve terbiye unsurudur. Bu her | çocuğun ressam veya san'atkâr olacağı demek değildir. Çocuktaki bu resim (arzusu ve terbiyesinde resimin aldığı mühim mevki her çocuğun ressam olabilme- sini temin eden bir vesile ola- maz. Çocuğun her tecessüsü- ü tahrik eden eşya ve eşkâl üzerindeki ittilâmı temin ve bu eşkâlin teferiüatını zabıt ve idrak etmek lüzum ve ihtiyacı- nın doğurduğu sebeptir. Yoksa mekteplerde resime verilen ehemmiyet çocuğu res İ sam yapmak gayesine matuf değildir. Çocuk intibak etmek istediği muhitini resim sayesin de anlar, çocuğun ilk zaptetti- İ ği eşkâle dikkat edersek onda ki soksanlarla harici âleme kar İşi çocuğun ocehlini kolayca J anlayabilir ve müteakip resim- lerinde onların nisbi bir tekâ- müle mazhariyetinden de bu cehlini nasıl bir meleke ile telâ fi etmek (istediğini vazıhan görebiliriz. İşte san'atkâr, anlayış ve melekenin Oo azami haddine vasıl olmuş muhsyye- rülukul insandır. Basiti mürek kepleştiren, mürekkebi bas leştiren o san'atkâr ki tabiatin | bu o tahavvüllerini büyük bir dikkat ve ihtimamının, his v idrakinin tekibile © sezmiş ve melekesini edinmiş insandır. Çocuk, bu melekeyi kazan- mak iştiyakile resmi kendisine oyuncak edinen san'atkâr, İ san'atkâr ise bu melekeyi ka- zanmış ve oyuncaklarınm içine gömülmüş bir çocuktur. Çarpuk çurpuk resimlerile duvarlarınızı kirleten çocuğu: nuzun alnından öpünüz. Çünkü o yarınki neslin büyül adamı. | dır. Elif NACİ KIRİTİK Karl Witkowaki | Turfanda çilek geliyo? | m MİR. 25. — Senenin ilk Çilek ! sulü Bayındırda Yahya Beyin bahçesinden toplandı ve bü (ya getirildi. Turfanda olarak İs tanbula sevkedilecektir. Üsküdarda | Himayetietfal Li | tr Izmirdeki Gazi heykeli IZMİR, 24 — Gazi heykelinin kö resminde hazır bulunmak üzere İkala ve Ankaralı Liz iek kimselerin gelmek arzusunda olduk. ları belediyemize vaki müracaatlar. dan anlaşılmıştır. Belediye İstanbuldan hususi va- purla ve Ankaradan hususi trenle misafirlerin sühuletle gelebilmeleri | için şimdiden teşebbüsata pl Belediye heykelin küşat resmi ya pılacak olan günün akşamı için de mükellef bir garden parti hazırla- Heykel montajına devam edilmek- Kabartmalar kaideye yerleşti- > 4 Çocuk ve Resim | evvelâ bunu tarif edelim. MILLİYET SALI Yüz yirmi seneye yakın bir 2: mandanberi Avrupa milletleri ta rih edebiyatında en fazla kilüka- le sebep olmuş, en hararetli kalem kavgalarma yol açmış bir tabir varsa oda hiç şüphe yok ki, roman tizmdir. Şunu da hemen ilâve ede lim ki bu kelime etrafında kopa- rılan kıyametin galgelesi susmak şöyle dursun, şu son seneler zarfın yeniden yeniye şiddetlenmek adını göstermeğe başlamıştır. Uzupn mi edebiyat müca hitleri elinde bir ilim gibi taşın miş olan romantizm tabirindeki yuzuhsuzluök, anlaşmaktan de döğüşmek maksadını eden bir rümz, diğer bir zümre in dinde aczin, sukut ve dalaletin bir timsali haline girmiştir. Fakat haddi zatinde romantizm ne dir? Fransa'da 1820 plağa ba 1850 ye kadar devam e- resimi edebiyat sahifelerine romantaizm ismile kaydolunan bü yük bir hareketi edibiye... Öyle bir san'at ki bütün feyzini muhay- «le ve hassasiyetinden alıyor ve ikliyeyi diğer bütün iyor. On yedin ci, in sekizinci arı tabana zıt bir san'at | İşte romantizm. Ancak romantizm tabirine ve- rilen bu sarih mana pek geç ola- | rak tüpler edebilmiştir. Filhakika, Fransa'da husule gelen romanti- zm buhranı dünyanın hemen bü- tün memleketlerinde mevcudiyeti Bi hissettiren cihanşumul hareke- | tin son tezahurlarından birini teş- kil eder, Fransa'da olduğu gibi İngiltere, Almanya, hattâ Rusya da bile romantikler yetişmiştir. (Viktor Hüzo) ismi, İngilterenin (Bayren) ni, Almanya'nın (Goe- #he) sini, Rusya'nın (Toletoi) ni hatırlatır. Romantizm. ırpte inkilşaf eden hi- rıstiyan edebiyatıdır. En geniş ma nasile romantizm “roman, lara hâs olan hayat telâkkisidir. Bu te lâkkinin ifadesine, roman millet- humması destanlarında te- sadüf ederiz. İlk önce Kurunuvus ta dehâsını inkişaf ettiren roman lar olduğu için, roman ismi Kurun dehâsna alem olmuştur. Halbuki Garbi ve Şimali Avrupa milletlerinin mah müştereki olan bu dehâ, hurıstiyanlığın zuhuru gibi büyük neticeler doğuran bir hâdiseden meş'et etmiştir. Demek ki bu itibarla romanti- m, ilhamını hurustiyanlıktan alan Garp ve Şimal akvamınn zihniyeti dir. Nitekim bunun aksi olan Kuru nuulâ klâsile edebiyatı da ilhamı nı pütperestlikten ve Yunan - Lâ- tinliketen alır. Garp ve Şimal zihniyetinden, enahiyeti ifadeye çalışan, zihni beşerin yetişamiyeceği şahi- kalara yükselmeğe, aklın k edemiyeceği hârikal esrarma nüfuz etmeğe çalışan, ve- esaleti, vuzuhu bulmağa dı. Romantizmin Kurunuvustai zih niyetinde huşu dindaraneye, ba- hadırane bir cemiyete karşı duyu çalışır. lan vecd ve arzu, manevi şeylere karşı muhabbet esas oldu. Roman tizm imana, hisyata, fantaziye ehemmiyet veriyor, bilâkis tenki- de, akıl ve tedbire lâkayt kalıyor du. Hasılı, akıl ve ahlâk hocalığı eden pütperest Kurunuulü sanat- kârlarınn temayüllerine tama” men muakkisi temayüllerin ifade sidi, biyat kadimede müşterek bulu- nan evsafa tamamen zıt bazı evsa rini © farketmemek örüleceği veç hile insan artık cisim olmaktan. âp etmiştir. Eede- ni İztrabat artık bir haile mevzu u değildir. Kahramanların çektik leri azap, bedeni değil, ruhi ve de runidir. Aşk, havastan o derece tecerrüt ediyor ki adeta serap har lini alıyor, zamanın, mekânın, hat tâ mematın oda ili ru- hun mücerret sarette telâfisinden, mütekabil incizabından ibaret ka | lıyor. | Tabint haricede değişiyor, oda insan gibi heyecan ve endişe ile örperiyor; insan tabiatle ruhun inikâsı görüyor; her biri kendi öl 26 NİSAN YA Romantizm nerede ve nasıl doğdu? eden ve dünyayı hüümleri altına almak için aralarında mütemadi yen çarpışan ervah, cinler, periler kaim olmuştur. Her şeyin kıymeti havas İle değil rah ile ölçülüyordu. Kaza ve kudret telâkkisini yerini 3e- rbest surette hareket eden ârsil- lere terketmişi Hür ve yalınız insan hür ve kendi ki ilâhiye nizamı ta müdaheleden ziyade ruhlar üzerinde tesirini gösteriyordu. İş- te hırıstiyanlıktan, Kelt — Roman ve Cermen akvamının ruhundan doğan ve adına umum ve geniş manaaile romantizmi denilen fikri inkılâbın ana hatları bundan iba- retti. On beşinci ve on altıncı asır ro esansı bu cereyanı en fazla Fran sa'da tadil etti. Bu değişme hiç bir yerde Fransa ka seyahatte (Vir- zil) i kendine rehber edinmiş ol- vir ettiği hayali ne de Şiki tın Fraontzlar derecesinde esira- ta taklidi derecesine gitmediler. On sekizinci asırda Fransiz €de- biyatı tarsamile tarzı ka ö küldü. Bu tarzda yükselip Avru- pa'da parlamağa başladı. Kurumu vustada Fransanın geçmiş, fakat diğer illetlerde, farklı * olarak tün terketmiş olduğu müşterek romantizm yo- Romantizmin edebiyat tarihin de kabul edilen ikinci manası bun nada romantizm, on sekizinci a8- rın sonunda ve on dokuzuncu as mel demektir. Fransa'da on altıncı asırda mo da olan kii t takliteili asırda haddi kas. Fransa edebiyatı ğer milletler nazarında kadim biyatm asri bir nümunesi hali karşı yabancılık hissetmiyen ye- kâne millet Frnnsa idi; Fransa i- çin, Yunan ve Roiâ'yi taklide ne moda, ne de esareti, Sadece ayni sileye ait an'anatın devam ve te- madisinden ibaretti; Fakat nihayet öyle bir zaman oldu ki klâsik edebiyat ekseri Av etleri için tahammül edil mez bir boyunduruk haline geldi. Edebiyatı kadimeden alınmış bazı esaslar üzerine kurulan bu san'at telâkkisi, yavaş yavaş kendini hösnün ve kemalin tağyir kabul etmeyen bir enmuzeci süsünü ver. meğe başlamfıştı. Halbuki hare. ketsizlik, tab'ı beşere muhalif ol duğu kadar, e: tebeddül ar zeden fikir panoramasına muak. kes olmak itibaril. hassa ede. biyatla taban tabana zıt düşüyor du. sasi dehâsı, alınan şekillere gi eder. Esasen, Fransız dehâsile yu ğurulmuş olan yeni klâsik edebi, yat, cihanşumul mahiyetine men tamamile Fransız çaşmisi £ Bu aksülâmel ilk önce, Fransiz edebiyatının şiddetle hâkim oldu ğu Almanya'da baş gösterdi, ora. dan ingiltere'ye geçti bu suretle, ondan daha çok sonra Fransa'da romantizii aksülâmelinc mühim bir tesir icra etti. Kâmuran ŞERİF — —e — Jül Vern Bugünkü keşfiyat ve terakki. yatı bir asır evvel gören ve haya, İinde yaşattığı medeni bir eserlerinde tasvir eden Jülvern' hayat ve eserleri hakkında F, Sabri Bey bir kitap neşretmişi Bu eser, gerek muharririne hâs selâset, vukuf ve sadeki ile yazıl. muş olması gerekse zarif ve renkli k drununda güzel bir tab'ı Kanaat kü- tüphanesi tarafından neşredilmiş olan bu kıymetli eserin fiati 50 kesinde hüküm süren mabutlar kuruştur o .Karilerimize tavsiye e kas | 1932 Konserler Celile Hanım 22 Nisan cuma günü Gala" | tasaray mektebi merasim salo- !nunda Kolonya konservatuva- İrından mezun Celile Hanım bir konser verdi. Bu konser, © gerek Türk kadınının musikide ki kabiliyet ve muvaffakıyeti ni isbat etm. gerekse kendi. sini dinlemeğe gelenlerin çok- itibarile | halkta musiki zevkinin ve ihtiyacının ne ka- dar tekemmül etmiş olduğuna delil olması itibarile şayanı dikkattir. Celile Hanım gayet ve yumuşak bir sesin sahibidir. Büyücek bir salonu doldurabilecek Okadar gür ve gümrah olmayan bir sese fa- kat tınnet ve ihtizazile hilka- müstesna bir yaradışmın eseri olan bir hançereye sahip olan Celile Hanım büyük bir meleke ve terbiye görmüş sesi. le cuma günü kendisini din. İliyenleri hayran bıraktı. Oku- duğu parçalardan bilhassa Mo zart'ın Zauberflöte opera dan Kö igin der Nacht aryesi | “ harikulâde bir muvaffakıyetle okumuş ve Brahms'den Sere-! nade'i ve Mehmet Nurettin Be yin tercüme ettiği “Tünay. din çocuğum,, ninnisi çok be. enilmiş ve çok alkışlanmıştır. | Celile Hanımı tebrik ederiz. Konservetuvar talebesi Yine cuma günü Tepebaşı atrosunda İstanbul Konser- tuvar talebesi üçüncü konse- rini vermiştir. Kemanla Nihal Hanım Debussy'nin Prelüd'ini piyano ile Cemal Reşit Beyin talebesi Şefik Beyin oLiszt'in “Macar Rapsodisi,, ni büyük bir muvaffakıyetle çalmışlar ve Matmazel Rozenthal'ın ta- lebesi olan Münir Bey de Schu mann'ın melodi'sini gayet iyi okumuştur. Bedriye, Semiha, Güzide, Pakize o Hanımlarla Matmazel Diladuriyan'ı da teb rik ederiz. mam Sam'atta çocuk ve | Çocuk resmi Yapan ressamlar San'at mevzularında ezeli e ilham memba olan çocuk, tarihte büyük ressamların hayalhanelerine girmiş ve onların bugün müzelerde üzerine takdir toplayan şaheserle-i. ne azametle kurulmuştur. Hemen her ressam çocuk denen bu büyük ilham mernbamdan istifade etmiş ve beğenilmiş eserler vücude getirmiş tir, San'at eserlerine Eros ile giren çocuk, hara madonnaların ku- cağmdaki yavru mesih ile uzun sa- man hükümran olmuş bilhassa on beğinci asırdan sonra gelen restam. ları fazlaca meşgul etmiştir. Şato- larda, saraylarda izaz ilen bazı büyük ressamların oOkibar o sınıfa mensup çocuk portrelerile, hüküm- dar çocuklarının resimlerini yap- tıldarını görüyoruz. Bunlardan baş ka kendi çocuklarını ve lâalettayin bir masumiyeti ifade © etmek için kendisine çocuğu mevzu ittil eden büyük şöhretler de az eğil- dir. Murille ve Velaguez, Chardin, Greuze, Reynolds gibi. Kendi hüsnü ne kendisi de hayran olan Vize) İ Lebrun'un yavrusile beraber yap- “Rubens,, in hayat ve eserleri (1577 - — Başı 12 Nisan 932 salı günkü suretle ifa ettiğinden ertesi sene İspanya Kralına bir siyasi mesele işmek üzere tekrar Evelce Mantoue'den Madrid'e iki günde gidilirdi. Fa- kat üçyüz sene evvel büyük bir tehlike idi. İspanya Kralına götür Dok towe) İspanya'da bulnan (Annibal İberti) ye Rubens'in bü yük bir san'atkâr olduğunu ve 0- ranın büyük ailelerinin kendisine mesini tavsiye eden bir mektup göndermişti. Getirdiği hediyeler meyanında bazı kıymet li tablolar da vardı.Bunların bazı ları yolda zedelenmişti. Kendisine bazı İspanyol ressamları vererek bunların tamirine yardım ettir. mek istediler. Fakat Rubens (ya rn o tabloların İspanyol ressam- rafı çıkacak şayinlardan çekinerek ka bul etmedi. Velhâsi | İspanyı bir sene kaldı. Gerek saraydı tekse kibar ve san'atla alâkadar bir cemiyet nazarında büyük mu vaffakiyetler kazandı ve orada bir çok portreler yaptı. Vi yolladığı mektuplarına nazaran bu portreleri yapmaktan pek hoş mut olmadığı anlaşılıyor, Dönüşte kendisine hizmeti kabi hiye bir para tahı we'de bir kaç tablo yaptıktan son ra tekrar Roma'ya avdet eti ini alda bir ailenin yanında mürebbilik e- diyordu. Orada ikameti esnasın- da (Caraveze) in bir eserini satın aldı. Bu tablo şimdi Luvi sindedir. Kardeşile Roma'da ( panya meydanı) denilen bir ma | hallede oturdular ki buram sey- yahların ve İtalyan ressam model dö Mantoue'nin çağırmasile eseri yarıda bırakmağa mecbur kaldı. O zaman hareketinden evvel Do- ka (kendisine tahsis edilen mahi- ye 140 ekü ailesini geçindirmeğe kâfi gelmedi tirmeğe mecbur olduğunu ve hâlâ wrar ederse derhal Ceneve'- ibi ile geldi. Fakat annesini ancak mezarında haber göndererek Anvers'e ziyaret edebildi. Evini matem için de görünce ruhunda bazı tahav- | vüller hâsıl oldu. San'atından e- min ve İtalya'da kâfi derecede is tifade etmiş bulunduğundan vata yatını ka- ver bir adamın paramı almağı çirkin buldu, Ve doka teşekkür oderek -vatanında kalınağa karar verdiğini yazdı. Kardeşi Philipe Anvers şehir bulunuyordu. Ru- İ yasi hem de büyük bir i | portrelerini yapı 1640 ) ikameti asnasında tesiri al- tında zevk duyduğu Ceneve saray j larının mimarisi ile alâkadar oldu ğundan bu asarın bir albüm kalin de yüz tane kadar resimlerini yap tı. Başka memleketlerden hekkâk lar getirerek bu minyatür mimari #serleri bastırdı ve bir çok mec» mualar yaptırdı. Gayet malümatlı ve şık bir a- dam olan Rubens senede elli bin filoren kazanıyordu. 1611 sene- sinde büyük bir ev aldı. Bu ev Wappar' dedir. Ve sokağınada el yevm Rubens sokağı deniyor. tamir ettirip mükemmelen tefriş etti. Atelyesinde çalışırken (Pla- ton, Söndgue ve Plutat lerini okutur onları bi vkle dinlerdi. Bilâ yapmakla iktifa etmemişti. Cene- ve'de Pays - Bas sefiri Mös tasile Loksenburg bens'e panolar ısmarladı. Bu sıra- da da Rubens kırk yaşında idi. De İşe başlamak üzere | döndü. 1625 senesi şubatında Pari- Anversa se tekrar çağrıldığı zaman bu ı lerden on dokuzunu ikmal etmiş bu | lunuyordu. Mütebakisini de Paris- İ te yaptı ve talebesi(Van Egmont) İ da kendisine yardım etmiştir. Ru- bens'in eserlerile süslenen © galeri- nin resmi küşadı on üçüncü Lou in kız i Henriette'in veliaht la nişanlandığı gün yapılmıştır. 1624 senesi İspanya © kralı ailesine bir asalet © arması ve kendisine de Jantiyom ünvanı verdi. 1628 sene- sinden itibaren hem büyük bir si- stat olarak tanmıyordu ki mesaisinin ikiye tak simi hiç bir zaman san'atine © tesir » (1627) senesinde İspan bir vazif köndüriğ. orada bu tarihte yirmi do» kuz yaşımda bulunan (Valasguez) i Madritte teşrifata ve âsarı atika- yı gezdirmeğe memur ettiler. VE lasgusz Madrit ve Sevil © şehrinde henüz tanınıyordu. Rubens kendisine İtalyaya git. mesini tavsiye o etmişti. Madritte bulunduğu müddet zarfında kirk. tan fazla tablo yaptı. Ve birçok ta banedandan mühim şahsiyetlerin i yaptı, — Mabadi gelecek salıya — Arif BEDİ iRaşit Rıza ile oynayan Yunan artisti Sanatkâr Raşit Rıza B. in evvel ki akşam Fransız o tiyatrosunda Yunan artistlerinden Mel Elena Halkusi ile temsil ettikleri Yunan Halkusi çok alkışlanmışlardır. Bir İtalyan ressamı bens'in avdeti geçen bir muhare- beden sonra herkesin — san'atına | bağlandığı bir devreye tesadüf et | işti, Kiliseler, meclis salonlarına * tablolar ve dekorlar yaptırılıyor. du. Bu sıralarda Anvers'te İtalya da çalışmış ressamlardan bir cemi yet teşekkül etmişti ki bu cemiyet azasından Jeon Brüghel (Ru. bens) i oraya âza kaydettirdi. İki si beraber (Yer yüzünde cennet) adlı bir tablo yaptılar. Bu eserin tin portreler hemen © herkes tara. fından tanınmış tablolardır. Sonra Rubens, Vandyek gibi söbretlerin boyadığı © çocuk tipleri eserleri en ziyade beğeni va lara hükümdar çocuklarına çoban- hık ta yaptırdı. — Kuş, kedi ve kö- pekle oynayan çocuk tipleri yara- tan Olivi, Reynolds'dan başka Bow cher'nin ahlâk ve fazilet dersi ve. ren uçuk renkli tabloları da ço. cuktan alınan ilhamlarla boyanmış. tablosu ile Stakholm müzesindeki Sabah tuvaleti namınaki eseri Mu rillo'nun Münih müzesindeki vun yiyen çocukları, renk ve da zikretmek | her devirde çocuk ta. | ribi san'ata geçmiş büyük ressam ların müzelik olmuş eserlerinde | mevki tutmuş, yaşamış ve yaşa | maktadır. Bugün © modernislerden | Alman ressamları bilhassa çocuk modellerine fazla rağbet göster. gün İ sergilerinde isimleri etrafında şöh İ leri dağıtır, hayvan resimi bu şubede ihti an Brughel yapmıştır. raym ressamı oldu. Aylık bağlan. dı, ve vergiden daima memleketi için çalışma | &a sevketmiştir. Fedakârlıklarile, | harpciliklerile memleketlerine şe | dıranlara mukabil o da | ribten itibaren hakiki Rubens doğ mağa ve eserlerinde büyük bir mükemmeliyet ve olgunluk belir meğe başladı. Siparişler o kadar şoğaldı ki Rubens bir mektep aç- &. Genç, ihtiyar kendisile çalış mak arzusunda bulunanlar mek. tebe kosuştul! Kalemle itimat et kizler çizerek talebelerine bu eser. resimler biti ip hatalarını tashih ederdi” Yasa 2 cılardan da ekseriya | tal Van Dayck ve Snyders gi yvan , ressamı eserlerini hiç tas- i söyl sergi açacak Şehrimizde bulunan İtalyan res samlarmdan M. Rino Villa İtal yan kulübünde eserlerinden mü- rekkep bir sergi açacakt Faiih Rıfkı Beyin eserleri 1— izaşırı Cenubi Amerikayı anlatan ye- kitapların en nefisi İPapyekuşe üzerine tabedilmiş müteaddit resimler. 2 — Faşist Romi Kemalist Tiran 5 Rus inkılâbından, bolşevikle- rin terbiye ve telkin metotların- dan, Rus inkilâğinm bugünkü İvaziyetinden bahseden yeğine türkçe kitap. Bu eserlerin hem san'at, hem fikir kıymetleri vardır. Yeni ya: İz: ile herkesin hem lezzet, hem Hepsi Muallim Halit kütüpha- İnesinde bulunur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: