hulliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 11 MART 1932 İdârehane: Ankara caddesi, 100 No Telgraf adresi: İst, Milliyet “Telefon Numaraları: Başmuhacrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 V İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için O Hariç için Gelen evtak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku İruştur. o Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracası <dilir. Gazetemiz ilânların mes'i- liyetini kabul etmez BUGÜNKÜ HAVA Yaşilköy askeri rasst merke- İzinden verilen malümata göre İbugün hava bulutlu geçecek, ha- (fi? yağmur muhtemeldir. Rüz- âr mütehavvil mutedil kuvvette lesecektir. 10-3-32 tarihinde tazyiki nesi. İsmi 759 milimetre em fazla sıcak Oğük tiönar 3 santigrat kayde ğdirmiştir. Neden artar! Arkadaşlardan birinin iki dir &vurt ettiğini görüyor- © süre, Sordum sana büyüdüm, arttım.. — Desene! dedim. İşten art- — maz, dişten artar... © — Bu çeşit artmalar boğaz ve — kulakta da oluyor, Darbı mese li tevsi etsek iyi olacak. Zengin olmanın yolu! © Lindberg'in çocuğu hâlâ bu- olunmadı. İşi bu derece telâşa — verdikten sonra çocuğun bulu. nacağını ümit etmek safdillik olur,. Meğer ki tesadüf işe yar. drm ede!.. çocuğu bulanla ası için ip ucu vere one on binlerle dolar mükâfat “ ar... Macera peşinde gezmek ve sergüzeşt ile parayı birleştir. “mek isteyenlere işte fırsat! He men Amerikaya gidip çocuğu aramaya başlasınlar!.. Tez el. den elli, altmış bin dolar kazan “dı mı, üsttarafı aynadır. Şampanya gibi Bizim Kulak Misafiri dün © masasınm başına oturmuş, elin de beş kuruşluk bir gazoz, şapır data, şapırdata uzun çiyordu.. Dikkat etti .sında bir şampanya İleti, ve tadışta bir şampanya yudumunun kıymeti seziliyor- Gözleri bir şampanya bar. Milliyet'in va a 5” Her vakit: Buyur. Otur... — Ha sen misin?. Dedi ve kırgın bir sesle: — Londra sefirimizden hu- .susi bir mektup aldım, soru. p © Diye gözlerini gözlerime dik Edebi Römanı: 35 GÖZYAŞLARI! ı, HİKAÂY ala ” Cinire nasılsa, kocası diş ta bibi Lecalpein muayenehanesi. ne gittiği bir gün evine Jean İile Francis isminde iki genci mişler ve tanışmışlardı. Tam o sırada kapıdan doğ- ! ru bir ayak sesi o geldi, Genç kadın, o saniye gençleri evine kabul etmekle ne büyük bir ih- tiyatsızlık yapmış olduğunu an iladı. Ve o korku ile sokağa bak mak için pencereye koştu. i Jean ve Francis: | —Pek vehhamsınız, dedi- iler, madem ki kocanız. çıkalı beş dakika olmadı. Her halde| bu kadar çabuk gelmez değil! mi? Claire tekrar © pencereden | geldi ve oturdu. o Heyecanma | sebep olan adam, pastacı çıra. ğı idi. Claire evvelâ Francis'e, son | 'ra Jean'a baktı. Her ikisinin jde kortizanlık yapmasına mü- du. Fakat bu isini intihap et meli, Esmeri mi, sarışmı mı? | Dedi ki: | — Francis ve Jean size bir şey söyliyeyim mi? Artık beni unutunuz. Çünkü ben evvelâ | kocamı seviyorum. Sonra sami (mi bir destluk ikinizi bağlıyor. Bu dostluğu bozacağım diye i korkuyorum. Gençler itiraz ettiler: Hayır, dediler, siz biri- mizden birimizi tercih ediniz | İve tercih ettiğinize göğsünüz- İdeki çiçeği veriniz. Öteki der- | | hal selâm verip gidecektir... | Yeniden kapıdan doğru bir dağına dalar gibi gazozun yu- varlacık gazhabbelerine şefkat- le bakıyor ve bir taraftan gazoz hafif hafif ağzına akarken du-| daklarının birleştiği köşelerden de ağzının suları gazoz bardağı na akıyordu... Böylece bir bar- dak gazoz üç bardak mayi oldu ğu için içişi uzun sürdü. İnsan kibar içmek isterse, gazoz asa. let kesbediyor.. Ne cesaret, ne cesaret! Nezihe Muhiddin Hanrme. fendi hemşiremiz tavru edası i- tibarile cinsi lâtiften ziyade cin si kaviye yakın bir zat oldukla- rı içindir ki; çok cesurdurlar. O kadar cesurdur ki; Celâled. din Arif Beyin bir akıl buhranı &snasında yazdığında o şüphe edilemeyen ve bu gibi buhran. ! ların bütün vasıflarını cami o- lan ve hâtırat ismi altında bir l akşam gazetesinde intişar eden | hayalâtında Nezihe Muhiddin Hanımı idam edeceğime dair ya zıdan da korkmamış!. Halbuki bu korkulacak bir şeydir. Ya| Celâleddin Arif Bey dirilir de | halife olursa, o zaman Nezihe Hanımın hali nice olur. Bu ka- dar varit bir ihtimal ile hayatı tehlikede olan bir zatm hâlâ fe- rih fahur dolaşması ne cesaret. tir yarabbi! FELEK Etem İZZET ey İngiliz notasına ne tarzda cevap vermek lâzım geldiği ve Sö & 1 bileceği, “——Lort ile konuşurken hayret ten hayrete düştüm. Zatı devletle- rinden hususi şifre ile aklığım ta- limatin bir kopyası da sanki İngi- liz Hariciye mazırmın — elinde idi. Ne diyeceğimi biliyor, birinci ikin- ci, üçüncü plânda yapabileceğim, söyliyebileceğim ber şeyi bana söy- Tüyor, Babrâlinin bu meseleler et- m şel sand | kabul etti. Bundan üç hafta ev. | vel bir gün ormanda gezerken | bu gençler Claire'e tesadüf et-! Intihap ayak sesi duyuldu. Claire yine korku ile pencereye © koştu. | Gençler: — Yine beyhude korktu- nuz, mutlaka pastacı çirağı pas taları vermiş, dönüyor olacak, diyeceklerdi, fakat Claire bir sayha kopardı: — Eyvah, kocam! Hakikat kocası parmaklık | kapısmı açmış, bahçeyi “geçe- rek eve doğru geliyordu. Claire şaşırdı: — Aman kaçın, aman. ka- çın! Gençler kapıya doğru yü — Hayır, gitmeyin, rin, Merdivende karşılaşacaksı nız. Şurada bir yerde saklan. Francis masanın altına, Jean İperdenin arkasına girdi. Claire heyecan içindeydi: — Aman ayakların görünü yor, aman senin de başın gi nüyor. Bari meydana çıkm. Ey vahlar olsun, mahvoldum. Tam o sırada salonun kapı: açıldı. Diş tabibi içeriye giri Claire, dedi, ben geldim. Yağmur yağacak. Şemsiyemi almağı unutmuşum. Fakat salonda iki yabancının durduğunu görünce, hayretle kendilerine baktı: — Claire, sen yalnız değil miydin?. Ne söylemeli? Ne uydurma- lı? Claire kekeledi: — Şey, efendiler... Birden kafasında çaktı: — Şey, efendiler sen gittik- bir yalan İten beş dakika sonra kapıyı çal dılar. Galiba birisinin ön dişle- rinden biri son derece ağrıyor. muş, çektirmeden çıkmak iste- miyorlardı. Ohhh! Claire derin bir nefes aldık- tan sonra kekeledi ve gülümse yerek getçlere dedi kit Ben hiç yalan söylememi, |, öge Diş tabibi, gençlere bir iki dakika beklemelerini rica et ti: — Ellerimi yıkayayım, şim. di gelirim, dedi. İ genç kıs kıs güldüler ve meş'e- lerini aldıktan sonra dediler ki: — Doğrusu kadınların fendi, | hakikaten erkekleri yenermiş. İşte şu basit hileyi biz pe e zaman düşünemezdik. Sen dişini feda edersin. Üçümüz ri yakayı sıyırmış ölürüz. Fakat kim feda edecek? Francis dedi ki: — Ben mi dişimi çektirece- ğim. Yanlışın var. Pek tabiidir — Ben mi? Aldanıyorsun a- zizim.Eğer ikimizden birimizin , farzı hareket te onlarca > tamamile malüm oldu, Bu şerait altında ne yapabilirdim?. Benden ne bekliye- bilirdiniz. Mesele ihmal edilebilecek (gibi değildir. Her halde içimizde en ya kım devlet © sırlarını kendilerine emniyet ettiğimiz unsurlar arasın- da devlete hiyanet edenler, casus” luk yapanlar var. Şiddetli bir ta- kip, tahkik ile bu memleket hain lerini bulup Iâyık oldukları cezaya garptırmak lâzımdır. Zatı devletinize bu mektubumu hususi olarak yazmakla — bereber keyfiyeti ayrıca resmen de örzet- KİM İÇ Mektabun bu satırları biter bitmez yine gözlerini gözleri. me dikti: — Bu ne demek?, Dedi. Şaşırdım. Verecek cevap bulamadım. Üstün kö. rü: — Bendeniz de hayret için- deyim. Bu nasıl olabilir?, Dedim. Nazırın hiddeti gittikçe ar- | diyorsun, Claire'e aşkını isbat İha demin C düler. Claire fikrini değiştirdi: | gitme | İ vermek üzere hazırlanırlarken, | | dar yavaş bir sesle dedi hileyi her ikisi de İk beğenmek beraber, hilenin tarzı tatbikin. da fikirleri ayrılıyordu. Francis dedi ki: — Canım, neye tereddüt e- | için bu fırsattan hemen a- de edeceğini zannederdim. Da- e için kendini a- teşe alacağını söylemiyor miy- din? — Maşallah efendim, onu değil, sendin. de artık Claire'in güzelliklerini tadada başladılar. En nihayet Jean dedi ki: — Ben hödbin adam deği-| im. Mademki Claire'i o kadar | güzel buluyorsun. Sen kal bu- rada, benden allaha ısmarladık. mesi icap ediyordu. Aksi tak-| dirde iş çakılacaktı. Kimin bah tma çıkarsa diye | tura mı usulile ihtilâfa nihayet kapı açıldı. Kadmın kocası içe- | riye iri Gençlere: dalgın Galiba Francis'in çehresi da- ha muztarip görünüyor. Yahut diş tabibinin karısı esmer yeri. ne sarışın bi ıkı tercih edi. | yor olmalı rancis'i koltu- ğa davet etti: İ — Açın ağzınızı? Hangi şiniz ağrıyor? Şu mu? Evet, k çük bir leke de görüyorum. saniye, acı bile duymayacaksı- Zavallı Francis koltuğa otur du. Jean da taliin arkadaşma tevcih ettiğini acı acı düşünme | ğe başladı. Öyle ya, fedakârlr. ğı yapanın partiyi kazanması | pek tabii idi. Çünkü kadını müthiş vaziyetten o in oluyordu. Hülüsa Francis'in bir dişi çe- di — Alınız yüğüyü, çalkalayı: nız, ha şöyle! Simdi beş on da- | kika istirahat ediniz. Heyecanı | niz geçsin, Yalnız ben kabine- | me geç kaldım. Gideceğim. Allaha ısmarladık. Francis ağzının kanlarını a. lelâcele temizledi. Derhal Cla. ire'in yanma giderek, tercih e- dildiğini genç kadınım ağzın- dan dinlemek için istical ediyor du. Claire o sırada içeriye girdi | Francis bir tanesi eksik olmak üzere, bütün dişlerini göstere. rek gülümsedi: — Ah, zavalir Francis, be. nim için yaptığınızı hiç unut. mayacağım. Francis, Claire'in verdiği al. bümün üstündeki: “Minnettar bir kadından vefakâr dostuna” cümlesini okurken, gerç kadın göğsündeki çiçeği Jean'a verdi ve yalnız ai işideceği ka- — Francis “cesur bir çocük amma, ne yazık eksik dişi gü- zel » Müsteşarin bile * haberi olmadığ zârganlar çok olu- nun için nazıra haklı ve yerinde — olarak bir cephe al- dım: — Şifre müdürlüğünü sene lerden beri yapıyorum. - Her halde şimdiye kadar devletin iyi kötü, bazan daha çok mü- bim - ve çok hayati şifreleri ol- | du. Bütün bunları haklı olarak | bana tevdi ettiğiniz ve şu da- kikaya kadar da bunlardan bir tekinin — ifşa edildiği hakkında en küçük bir şikâyet, bir işaret bilealmadınız. Bu defa dı - Kabineye buyurunuz, de- /m deseler bile inanmak için çok müşkülüt Fakat, orta da da hakikaten zihin bulandı. mat çaldırılmış olabilir mi?. MELEK SİNEMASINDA gösterilen Komedi Branson artistlerinden MADELEİNE RENAUD taca- fından şahane temsil edilen GÖNÜL KİMİ leniyor, birer şaheserdi kahalarla göldüren Armand Bernard Tino Tatiera Suvare 9,45. Tenzilâtlı sabah scansı saat İl de Tenzilâtli sabah matinesi saat 10,45, Dün akşam MAJİK”'te SAL L.# Renkli operetinin büytik muvaffakıyeti. Bu emsalsiz temaşayı bugün her halde gidip görünüz. Saat 1 de tenzilâtir matine. Dühuliye 25 kuruş. KIRAL EĞLENİYOR (Le roi s'amuse) Çok nükteli, şen ve fevkalâde cazibeli bir komedidir. r Son ? günden istifade ediniz! ALEMDAR sinemasında Kemali muvaffakiyetle gösterilmekte olan KAÇAKÇILAR Neşe — Zevk — Musiki — gök şarkılar. JOHANN STRAUSS'un YARASA YARASA (La chauve Souris) muhteşem Eer taşlaca (Die Fledermaus) sonarcıdır. , a aya ilani il leke ARTİSTİK'”?te Mauricet , İ Georg Alexandre mm Denya BETTY WERNER tarafından temeii edilmektedir. İVAN PETROVİTCH ve ANNY ONDRA her iki kopyenin mümessilleridir. Her iki sinemada sabah sast 11 de tensilâtlı matine.Düheliye 25 kuruş. Askeri fabrika- Doktor Hafız Cemal Dahiliye hastalıkları mütebassısı Cumadan maada hergün öğ- leden sonra saat (2,30 dan Se) kadar İstanbulda Divanyolun- da 118 numaralı hususi daire- sinde dahili hastalıkları mua- yene ve tedavi eder. Telefon: İstanbul 22398. lar ilânları ayrı ayrı “pazarlıkla tır, Taliplerin müracaatı, (931) Cevabını verdim. mı, şifre anahtarları çalınmı: olmasın?. sualine de: .. Londra sefaretinden bu tali | bir endişe ile çıktım. Sen burada İyi şey olmadığı | Daktilo, Aşka tövbe, Kongre eğ- | Bu filmlerin kahramanı sizi kah- Metropolitan operası baş tenoru SE V ER SE | ile beraber (MİSTİĞRİ) filmini her kadının mutlaka gör- | a mesi lâzımdır. i Hakiki aşk nedir. anlar. her | ayaadığı erkek görmelidir HAYDUT AŞKI SOL MUS Bir kadının ne kadar sevebilece. | (Fra Diavolo) GÜLLER ğini öğrenir filminde sizi 2 saat güldürmeyi (Romance) 1931-1932 mevsiminde meydana vadediyor. İMümessilesi : getirilmiş en hissi aşk comanı, Pragrüra ilâveten: ALTIN GRETA GARBO Programa ilâveten: ZENGİN ARAYICILARI — VARYETE Şi! Pek yakında VARYETE NUMARASI İMEL EK sinemüsinde Seanslar: 12,45 - 445-645 o | Seanslar 1, 2,30, 430, 630, 9,45. Ancak 3 gün daha gösterilecektir. Henür görmeyenlerin istical etmeleri Baş döndürücü valsler — Danslar ve bir 2-3-932 tarihinde toptan pa- | zarlıkla almacağı ilân olunan on dört kalem Tethin yağları 16-3-932 tarihinde saat 14 te almacak- yapsınlar, Vaziyeti tetkik ede- Tim. — Müsvedde (dosyasında Nazırın yanmdan (müthiş SS ER AN > RADYO | Bugünkü program İstanbul — (1200 metre, 5 kilo- vat) 18 gramofon ile apera parça ları, 19,5 Vedim Riza Hanımın işti- rakile alaturka saz, 205 Habibe | Molla tarafından monoloğ, 21 İnci Hanımın iştirakile alaturka saz, 22 tango orkestrası, Bükreş — (394 metee, 16 kilo vat) 19,30 Romanya operasında nakil, Belgrat — (429 metne 2,5 kilovat) 19,55 Sokol konferans, (22,30 kon- İ ser, 21 musik karnaval (22,50 gr- mofon İC Roma — (441 metre, 75 kilovat) Prağ — (488 metre, 120 kilovat) Prağ milli / tiyatrosunda nakil, 22,20 gramofon. Viyana — (S7 metee ; 20 kile vat) 19,30 operadan” aklen “Ve madikte bir gece” ismindeki opera. Peşts — (550 metre, 23 kilovat) 19,15 opereti hakkında bir konfe- Tans 21 piyano konseri. Varşova — (1411 metre, 156 kio- vat 19,35 Gramofon, 20 muslkili musahabe, 20,15 senfoni, Berlin, — (1635 metwe, 75 kile- vat) 19,30 işçi saati, 20,20 Bocalav- dan nakil, dans havalar, Son 2 ümünden istifade ediniz0B hanma bitişik A No 21.— Tel: Beyoğlu 2797. Saat; 14-18. Işmdan kendimi alıp götürseler haberim olmuyacaktı. Onun İ. çindir ki, Ah Naran ah... Yaktın | Londra sefirinin bahsettiği talimatın aslına baktım. Hep- si ve her şey yerli yerindeydi. > —O halde kimden şüphe| — Müsaade ederseniz gide- LL a ediyorsun?, yim,. Dosyayı getireyim!. Kendi kendinaş, Dedi ve.. ilâve etti: im, — Ooh. ğ — Şifre anahtarlarımız ça- — Pek âlâ. Git her ği Dedim, geniş bir nefes a! Immış olabilir mi?. gözden geçir gel!. Odana gelip (— gidenler var Dedi, Sin daha ( hazlı, daha sonsuz bir zevk ve memnunluk! olamazdı. Sanki dünyalar be- nirmdi. Mırıldana Oo mırıldana Kendi kendime emniyetim | söyleniyordum: İvardı. Fakat, döne — Alim allah insanı ipe çel ye sonra | korkuyordum. Bir kâtip, i kerler. memur, odama gelen bir v si bir tanesi kaybolsay* bap bu dalgımlığımdan istifade eri