. Sasa,» âN râ Se SERE Pİ w cd ,* # # PR 5 € varmış... dairenin kutru, muhi- mililiyet 12 K. SANİ 1932 İDAREHANE — Ankara cadde. ji Nez 100 Telgraf adresi: Miliye Memleketimizde yeni bir tiyatro cereyanının baş- Telefon mumaraları: 24310 — 24319 — 24318 ABON: een G ea amy e 3 meli 0 krş 800 krup ir . MO, My 1400 : . Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen mushalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracmat edilir. Gazetemiz ilânların mes'aliyetini kabul etmez. BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy — tasat merkezin; verilen o malümata göre bugün hava ekseri he geeçeek, rüzgüz tikamet lerden esecekti tarihin. İde tazyiki mesimi 768 milimetre azami sıcaklık 6, asgari 1 derece kaydedilmiştir. b. Terakki! Her şey terakki ediyor, te- kemmül ediyor değil mi ya! Lâ kin bazı şeyler var ki; bir türlü değişmiyor. Gördükçe fena hal- de içerliyorum. Meselâ ben ço- cuk iken okumuştum: — İki kere iki dört eder... Hâlâ dört ediyor.. İngiliz li- rası değişiyor, artiyor eksili- yor, bu değişmiyor.. Gazetele- rin satışı artıyor eksiliyor, bun- da hareket yok... Bizim yaşımız | artıyor. Bu olduğu yerde, para mız eksiliyor.. Beriki hep ora- da... Daha var: — Dünya yuvarlaktır. Be gözü kör olası! her şeyin biçimi değişti... Elbisenin, şap- kanın, çehrenin, kunduranın, vapurların, evlerin ne bileyim benim bile şeklim değişti, genç lik arkadaşlarım tanıyamıyor- lar.. Dünya hâlâ yuvarlak! Mek teplerde hâlâ; — Kürrei arz top yuvarlak- tır, Yuvarlaklığı isbat için ufuk tan gelen geminin evvelen dire ği, sonra çanaklığı... ilâh. Allah aşkına hanginiz ufka ba en evvelâ vapurun direği ni görürsünüz?,. Ben burnumu görmüyorum, bu bana ufukta- ki geminin direğini soruyor.. Dünya belki eskiden yuvarlaktı, yahut yuvarlak denirdi.. Şimdi öyle mi?.. Dünya bir çukur... Biz de içinde haşır neşir oluyo- ruz, Böyle olmasa çoktan dışa- rı dökülürdük., Sonra: Kürrei arzda beş tane kıt'a varmış.. Beş tane büyük deniz varmış.. Asya Avrupadan büyükmüş.. Müsellesin üç dıl'ı den leri ti, merkezi olurmuş. Yahu! artık bıktık! Biraz ye Bilik, biraz hareket.. İlimde de | biraz terakki!.. | Kürrei arzdaki kıt'aları arttı | ralım... Harpten sonra hükü- metleri nasıl çoğalttık.. Deniz- leri azaltalim.. Sade paralar de Zil denizler de biraz suyunu çek sin!.. Müsellese bir dılı' ilâve e- Milliyet'in Edebi Romanı:10 Güzellik Kraliçesi Ona karşı . gösterdiği soğuk muameleyi şimdi haksız bulu- yordu. Güzellik (Kraliçesile dans ettiği için müvahaza et- meğe hakkı yoktu. O hiç şüp- hesiz medeni vazifesini yapmış tı. Birden bire kendisini gö-| yağ rünce nasıl candan O gülerek yanına koşmuş olduğunu hatır İadıkça bir raşe ile ürperiyor- du. Acaba o da kendisine şim di muğber miydi? Dans bitip masalarına avdet ettikleri za- man Lâmia şeytanca güle- — Taşı gediğine koydum... A rek: 23 diye fısıldadı. Harun Mecdi, Belkisi ne getirdikten sonra çekilip gi medi. Belkis Vedat Naci ile Pi baş başa kalmak istiyordu. Bu yabancının — aralarında İ hayal ve fantezi mahiyetinde değil Şit | yordu. Genç adamı bizar ede- Faruk Nafizin (Akın)ı | — langıcı olan bu eser, bir hazırlanırken, diğer taraftan Ankarada mektep- lilerden mürekkep bir heyet tarafından oynandı Yeni şiir mek- tebimizin — bir (Akan) ismini Nafiz (Cana var) mm bir tecrübe hükmünde bara- kan bu yeni ve mütekâmil eserini gü! nümüzün yirmi bin yıl evveline gö- türmüştür Ankara'da bir seneden ziyade bir zamandır çalışan (Türk tarihi teticile encümeni), ortaya yeni bir çok haki katler koymuştur. Bu hakikatler, öy- le zannedildiği gibi, yalnız kelime iş- tikaklar: üzerine kurulmuş basit bir dir, Encümen tarihin karanlık baş- langıçları üzerine Avrupa'da yapı lan muhtelif tetkikleri bir araya ge Girmiş, en yeni ve en ileri faraziyeleri yanyana koyarak bunlardan yeni bir yapmıştır. Elde bulunan bilgiler bize şunla- rı öğretmektedir: Cümudiyeler devrinden sonra buz ların eriyerek dünya yüzüne su halin de yayılması, her çukur yerde su birikintileri vücude getirmişti. Yavaş yavaş bu suların bir kısmı, olan buzların tükenmesi, di binin yüksekçe bulunması, güneşin harareti gibi sebeplerele kuruyarak evvelâ bataklığa, sonra çöle münke- Hip olmuştur. Büyük çöl mmtakaları nin hemen & hepsinde derinlere inil- dikçe eski bir denizin bıraktığı de- niz nebatları ve deniz hayvanları fo- silleri bulunur. Bu cümleden olarak şimdiki Ha-| zer denizi, Aralgölü ve Balkaş gölü| arasında bulunan Orta Asya Bozkır| larmın da Milâttan 9-10 bin sene ev yel su ile örtülü bulunduğu, oralarda | büyük bir içdeniz mevcut olduğu haf | riyat ile tahakkuk & etmiştir. Pom- piliy'nin hafriyatı bu kum sahaları. | nm derinliklerinde yalnız deniz! haya ve nebat fosilleri değil, eski | denizin sahillerinde mamureler baki ei bile bulunduğunu göstermek. | Biye taraftan i ! diye gösterdiği medeni İdelim, Dairelerin muhitini da- raltalım... Kuturlarmı uzalta- Iım.. Merkezi ortada olmayı ver sin... Ne bileyim bir şeyler ya- Sittin senedir hep bu bina... Dönüp dönüp onu okuyoruz. FELEK Nezihe Muhiddin kalmasma hiç te memnun değil di. Halbuki Harun Mecdi Be- yi prezanle eden eski ahbabm, Adnan Beyle karşı karşıya de- rin bir müsahabeye dalmış ol- maları Misirlinm O ekmeğine sürmüştü. O da, Belkisin sol tarafında ki boş sandalyeye yerleşti. Onun bu teklifsizliği (oVedat Naciyi adamakıllı sinirlendir- mişti, Harun Mecdi mütemadi yen Belkisa hitapla kızı ken- disine cevap vermeğe mecbur ediyordu. Belkis konuşurken, çok dalgın cevaplar | veriyor, bir taraftan da Vedat © Naciyi tarassut etmekten geri kalmı- rek, hiddetlendirerek kaçırmak tan korkuyordu. Korktuğu ba şına geldi. taraftan Darülbedayide doğru nüfuz edildikçe bunların da- ha eski bir başka medeniyete dayan dığı, o medeniyetin de oraya başka bir yerden geldiği tahakkuk eylemek tedir. Hint, Çin, İran, Asuriye, Mı| sır, Yunan v. s, medeniyetleri hak. kındaki en son tetkikler hep bu neti | ceyi vermiştir. Bilhassa Mezopotamyada yapılan | tetkikler Asuri ve Keldani medeni- yetlerinin Sumer, Akat, Elam mede niyetlerine dayandığını göstermiştir. Küçükasya medeniyetlerinin en es- kisi Hititlere mensup olduğu tahak- kuk etmiştir. Her gün yeni yeni el- de edilen bilgiler nihayet şöyle bir bükme bağlanabilmektedir:. Milâttan yedi sekiz bin yıl evvel Orta Asyadan medeni bir millet üç tarafa akmış, bir kolu Çine, bir ko- lu Hinde, İrana, o Mezopotamyaya, ir başka kolu Rusya'ya, Baltık sahil lerime, oradan Cermanya'ya, Galya'- | ya, İberya'ya, İtalya'ya ve bir kısmı da Meriç sahillerine, m. yaran adasına doğru yayılmıştır. Bunlar gittikleri diyarlara, oralarda mev-| cut olmıyan bir medeniyetin eserle- rini götürmüşlerdir. Sonralki mede. | niyetler bu gelen medeniyetin kur-! duğu temeller üzerine oturmuştur. Uzun arayışların verdiği bu ne- Gceler biribirine bağlanırsa, Orta| Asya içdenizi etrafında teessüs eden | bir medeniyetin, bu deni- in kurumasile akına (mecbur olan sahipleri tarafından o zaman malüm | olan dünya'ya yayıldığı o nelicesine| varılır. Türklerin ans yurdu olan Orta Asyadan o çıkarak her tarafa yayılan bu halkın Prahisefal bir ırka mensup olduğu anlaşılmaktadır. Bu kafatası şekli de Türk rrkınm alâmet lerinden biridir. İşte ( Akım ) mevzu olarak bu en yeni tarih bilgisini © almış, Orta Asyada içdenizin devresini canlandırmıştır. Akın'da vak'a ve dram enirikası Faruk Nafiz, Ortaasya'da bir Türk Hakanı esas şahıs olarak almış tir: Orhon abidelerinde geçen bir is- mi taşıyan İstemiHfan, m, kurumağı baş İsyan içdenizin caki sahillerinde Par san ve Sağanak gibi mamureleri bt- Casbanti başlar babi Ve dat Naci Lâmiaya kısa bir iti zar yaparak yerinden kalktı ri ile kırılmıştı. başladığı zaman muhakkak Ha run Bey, kendisini kaldırmak istiyecekti, o da evvelce Vedat | kis Naci Beye söz verdiğini söy- liyerek reddedecek ve genç ah- babile aralarına giren soğuk- luk eriyip gidecekti . Tahmin ettiği o gibi Harun Bey hemen ayağa kalkarak Bel kisi dansa davet etti, Genç kız eksiz isteksiz yürüdü. Yüzi- le, tavrile, zengin Mısırlıdan asla memnun olmadığını Ve- dada ihsas etmeğe çalışıyor. du. Halbuki O genç adam hiç oralı değildi. Bütün bir neş'e ve arzu ile sarışm dilberle dans ediyordu. Güzellik Kraliçesinin saçla- e | din, beraber harekete başlamış bir milletin başındadır. Baksi denilen eski bakıcılar telkin lerine uyan balk, on iki yıl kıtlık ve kuraklık devam ederse Tanrıya Ha- kan başımı kurban olarak takdim et- mek eni vi emiş. İstemi Han Hakan bu yolda kur- tekrar on Adete göre memleketin Hakan- dan sonra en büyüküç Başbuğu, Doğu Beyi Batı Beyi ve Gün Beyi,d ni reis hükmünde olan Başbakıcı ile müzakere ederek, Tanrının reyini aldıktan sonra, Hakanı kurban eder- ler ve üç Bey de bu iş için gelmek- tedir. Beylerin oğulları Haka: dindedir ve üç de Hakanm genç, gü- - mavi gözlü, sarı saçlı kızı Suna- ” Üç Başbuğ, Başbakıcı ie görüş tükten sonra şu haberi getiriyor: Göktanrı bu defa Hakanı kurban Bu da tabii Hakanın biricik yavrusu Sunadır. Hakanın ve kıza âşık olan üç kahraman Beyzadenin bütün feryat- ları, halkın acıklı; tecssürleri Sunayı gökten gelen hükümden kurtaramaz | dı. Fakat Beyzadelerden biri, Demir, koşup Başbakıcıyı yakalıyor. Bıçağı boğazına dayayınca hakikati öğreni- yor: Meğer işte hile varmış. Tanrı Su- mayı istememiş. Yalnız Beyler Ha- kan kurban olursa yerine kendilerin den biri geçeceğini, o geçecek olanın da on iki yıl sonra kurban gideceği- Hakan da kederinden. ölecek ve ken dileri artık ileride kurban edilmek korkusu olmadan. Hakanlığa geçebi | lecekler... Bu hakikat ortaya çıkınca İstemi Han en büyük aciyı duyuyor: De- mek kuraklık, yalniz kıtlık yapmakla kalmıyor. Yüreklerdeki - kahraman. lığı, mertliği, doğruluğu da kurutu- yor. Artık koca bir irkın böyle mad- di, manevi mahvolmasına nasıl ta- hammül edilebilir? Başbuğların yalancılığını öğrenen halk, köpürüyor. - Yalancılar halkın gazep tufanında-boğuluyorlar. Yerle | rine göçen oğulları Hakanın önünde İ akına and içiyorlar: iliyerler Her a ana yurtta Gençler | akma çıkacak. Ya Suna? Piyesin üçüncü ukde noktası Su- nanın kiminle gideceğini tayindedir. Genç kız bunu da üç altın olda tayin ediyor ve artık akın alayları, Ortans yolan dünyaya medeniyet götürmek İbfahim NECMİ ATA ara > SOiR DE-PARIS Zarafetinin . i- damesi icin her kadının ” kul - landığı alamod parföm ve pud- ra Bourjois - Paris Yeni Rusya Falih Rıfkı Beyin Yeni Eseri Komşu Devlet için dilimizde yazılmış ilk tetkiyk. Gençlik ve halk terbiyesi metotlarının, hayatnın, kızıl fırkanm en eyi tahlili, ON FORMA, Tevzi Mahalli: Muallim Halit Kütüphanesi. “| ediniz. MEVLİDİ-ŞERİF” Mâbmüt Muhtar Paşa Zade Merin Halil Muhtar Beyifi Tuhuma ittihaf olunmak üzre Ramazanı şerifin yedinci Cu- ma günü cuma namazi- hi müteakip (o Kadıköyünde iskele camiişeritinde mevlidi şerif kıraat edileceğinden arzu | eden ihvanın teşrifleri rica 22) Tunur. BUGÜN AKŞAM saat 21,30 da İstanbul Belediyesi MUM Şehir Tiyatrosu sö R DÜ vav hipzede Celal Yakmda : m | YALOVA TÜRKUSU 1 ilk müsükili komedi Perşembe günü AYNAROZ KA- DISI. m | Yunan Milli Opera Heyeti Fransız Tiyatrosunda Yarın akşam büyük gala olarak AİDA Perşembe akşamı | FAUST ai — Şehzadebaşı FERAH SİNEMADA bu gece tam 9,30 da. Emsalsiz Ra- İ mazan programı: Beynelmilel Bü- İ yük varyete ve Cambaz Kumpanya- ları 55 artist 38 numero 4,30 saat bilâfasilâ zengin grogrüm. Locala- &inizi lütfen o gündüzden tedarik ISTANBUL VİLÂYE- TİNDEN: Beyoğlu kazası dahilinde bu lunan binaların umumi tahri- | rinin icrasına Maliye Vekâleti Yüksek makammnca karar ve- İrilmiş olduğundan keyfiyet | 1837 No. lr bina vergisi kanu- İmunun #I inci maddesi muci- bince ilân olunur, Askeri fabrika- lar ilânları 23-11931 tarihinde münaka- sası yapılmayan o Tezğâhlar | 16-1-932 tarihinde saat 10 da ayrı ayrı pazarlıkla almacak- (tr. Taliplerin müracaatı, İ ZAYİ MAKPUZ — 18500 ve 16265 öümerohi beyannamelerin 392496 ve 392497 numerolu gümrük makpuz- larını zayi ettiğimden ve yenileri İ almacağından zayilerin hülemü kal- İ mamıştır. Galata, Çeçeyan Han 18 İ No da A. uryan. şehir ve cemiyet 150 KURUŞ rı güneşten kopmuş ziya hüz- meleri gibi parıl parıl ışıldadık ça, Belkis genç kızın güzelliği ni kalbi kanaya kanaya tasdik ediyor, büyülenmiş gibi göz- lerini inden ayıramıyor- Evet rakibesi (o idi.. Hem her cihetten rakibel Galip ve muzaffer rakibe... imei dü ürken gururu siddetle isyan Ky iradesi fevkalâdelikler yapmak için şahlanıyordu. Bel elinden güzellik mefhumunu kaldıra- cak, o imtiyazı yalniz ve yal- nız kendine hasredecekti. İçin de şiddetli, yenilmez bir arzu daha vardı. Vedat Naciyi, ona hayatın Oenacı üzüntülerini çektiren bu genç ve güzel er- keği ayaklarının altında bir kö pek zilletile & süründürmek!.. Onu seviyor miydi? Niçin her | dakika bu yabancı adamla meş gul oluyordu?.. Bu suale, ruhunda kayna- şan meçhul membalardan ge- len sesleri susturarak — ha- gelse dünyadan! Ondan nefret edi rel. yorum.. nefret., nefret, nefret!. İ Bir aralık Vedat (o Nacinin Harun Mecdi Beye tuhaf tu- i haf, adeta istihfafla © bakarak İ Zühal Ferdaya bir şeyler fısıl- dadığını fark o eder gibi oldu. Yine hakaret (o ediyordu!.. Bu küstah adam mütemadiyen kendisine hakaret ediyordu!.. Ondan intikam almalı Hem öyle bir intikam Belkisin benliğinde uyuyan İcinsiyeti, bir ejder gibi uyan- İmiştı.. Zehirli ıslıklar çalarak İ ruhunda korkunç boralar, ka İ sırgalar yaratıyordu... Babasınmı yanına avdet et- tikleri zaman iki eski o dostun arasndaki omüsahabe hâlâ de vam etmekte idi. Lâmia yanlarında değildi. | Harun Mecdi Bey masanm or tasında soğumakta olan şam- panyayı kadehlere boşalttı. Belkis hiç bir teklif bekleme- den önündeki kadehi dudakla rma (kaldırdı, ve son katresi- ne kadar içti! RICHARD ELHAMRA Talebi umumi üzerine MARLENE DLETRICH'in temsili ve haftanın fev- kalâde muvaffakiyeti 21.Nulu GA filminin iraesini görmeyen- ler veya tekrar görmek arzusunda olanlar için tem- dit ediliyor. Bu akşamdan itibaren TİYATROSUNDA (Tepe Başi) zenci dansözleri — zenci cazları — zenci kızlardan mürekkep OPERET VE REVÜ heyeti turafından ve dansörler kıralı DOUGLAS ile yeni Jozefin Baker MİSS COOKS iştirakile ASRI ZENCİ ZENCİ ŞEHRİ 2 perdelik ve 18 tabloluk muazzam revü opereti KAHKAHA — KAHKAHA Her gün matine saat 17,30 te matine suvare saat 21,30 Cuma günü matine saat 16,30 te Koltuklar: 100-150-200 localar 600 kuruştur. Talebelere tenzilât Babası ona hayretle bakı- yordu.. Kızmın midesine giren bu ilk İspirto idi. Belki marları (o birden bi tutuştu, başi penbe buharlar içinde dön | mamak için meğe başladı. Onun hareket- lerindeki kar tra acemiliği gö ren zengin Mısırlı coşmuştu. Üzerinde maharetle (| taşıdığı aristokratlık bir iğteti elbise gibi sıyrılmış altından hakiki hüviyeti: çılamıştı. — Yılışık, cr vik, şımarık, bir zengin hüviye ti. Şampanyaları biribiri ardın dan içiyor, etrafındakilere de içmeleri için ısrar (o ediyordu. Belkis ikinci kadehi içtiği za- man gözleri büsbütün karar- . Harun Mecdinin uzattığı ve yaktığı cigarayı, iki gün ev- vel baloda gördüğü yeşilli kız dan daha efkârlı , efkârlı çeker ken ta önüne kadar gelen Lâ- mia ile Vedat Naciyi fark ede memişti. Onların gözlerinde beliren hayret te Adnan Bey- den aşağı değildi. Lâmia Ve- dat Nacinin kulağına bir şey- ler fısıldadı, ikisi birden Bel- kisin yanına oturdular. Büyük Varyete filminde gören ve dinliyenleri teshir ediyor. Yarın akşam İKİ BÜYÜK FİLM Bel. | dız TAUBER SiNEMASI Ayrıca şimdiye kadar vü- cuda“ getirilen filmlerin en fevkalâdesi Akil (ORANG - OUTANG) İnsan ayağı girmemiş or- manlarda kaplanlar ile vah- şi hayvanlar arasında çev- rilen bir filmdir. BİRDEN EĞLENCELERİ Muayenehane nakli Dr.Celâl Tevfik Frengi ve idrar yolu has- KULAK, BOĞAZ, BURUN mütehassısı Dr. Ihya Salih Paris tetkik seyahatinden av- det edip hastalarını her gün saat onbeşden sonra Cağaloğlunda Em- niyet Sandığı sırasındaki muayene hanesinde tedavi etmektedir. ZAYİ — 1963 numerolu taksi oto- mobilimin plâkası zayi olmuştur. Hükmü olmadığını ilân ederim Hasan Fehmi, delikanlınm göğsüne | başını dayayarak hıçkıra hıçkıra ağla kendini zor zapte diyordu. — Vödet Nacinin Belki sa müşfik bir nazarla (o bakan gözleri (o birden ateş saçarak Mısırlımn yüzüne (o dikildiler. Fakat başı adamakılir duman- lanan zengin adam bunun hiç farkında değildi. Şampanya ile doldurduğu kadehi Belkisa w- SANI kendine mahsus şivesi- — Rica ederim, diyordu, Kra liçeler Kraliçesi!.. Bunu da içi- BiZ... Adnan Bey nezaketle müda- hale etti: O zaman Harun Mecdi Bey büsbütün coştu. Şef dö garsona işaret etti, Hemen emre koşan kırçıl adama portföyünden çı kardığı bir binlik kaymeyi fari tarak konferans vermeğe başla d Devamı var)