10 Ocak 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

10 Ocak 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İktibaslar — Diş ağrıları için hıfzıssıhhasında “Vitamin > Bilhassa 'portakalda bulunan bu | vitaminin diş büyük rolü var! Bundan bir o müddet evvel fen âleminde yeni bir şey öğre- inilmişti, Nobel mükâfatı nam- zetlerinden Goettingue darül nunu profesörü M, Windau te- “miz D, vitaminleri ihzarma mu vaffak olmuştu.Şimdi de İsveç te Upsala darülfünununun genç âlimlerinden Norveçli M.Ohtar Rygh'ın aynı şekilde ikinci bir keşifte bulunduğunu haber alr- yoruz. M, Rugh-ise C. vitaminleri- 'nin esrarını halle muvaffak ol. muştur. | Bu keşif muhtelif hastalık- larla, bilhassa Scorbut ile müca deleye yeni sahalar o açmakta- dır. M. Rygh uzun seneler pro- fesör Windau ile beraber çalış tığı için, bu haberler | alâkayı celbedecek mahiyettedir, Hoca sı D. vitaminini saf bir halde elde etmek için senelerce çalış- tığı helde, şakirdinin C. - vita- minlerinin sırrını iki senede bul duğu anlaşılıyor. Genç âlim Upsala darülfünu nunun İaboratuvarlarında muharririmizi kabul etmiştir. Mumaileyh İsveç kraliyet aka- derisinde, kral da hazır olduğu halde bu mühim ve müheyfiç keşfi hakkında izahat verecek- tir, C vitaminlerinin teşekkülü Muharririmize İtıyor: t şunları anla- — Hepsini size » söyleyömü- iğim için beni mazur görünüz. Salâhiyettar fen adamları hu- zuründa bu keşfimi izah etme- den evvel, matbuat yolu ile faz la şey söylemek istemiyorum. Belki de raporumu © verdikten Kristof kadar ba sit görünecek, hattâ - şimdiye kadar niçin bunun bir başkası tarafından keşfedilmemiş olma sına hayret edilecektir. Maamafih şunu kabul etmek lâzımdır ki, şirdiye kadar kim se saf bir halde C, vitaminini el de edememişti. Bu yolda teşeb- büs ve tecrühelerde bulunanlar çoktur, Eğer bunlar netice ver medi ise, talihin bana daha mü “sait davrandığına hükmetmek âzım geliyor, Uzun zamandan beri herkes biliyor ki, C. vita- mini bilhassa meyvalarda, seb- zelerde ve sütte vardır, Ben bu vitamini saf halde elde etmek için portakal usaresinden istifa de ettim. Bir buçuk sene sadece | takip edilecek yolları bulmakla uğraştım. Alt: ay kadar da bul duğum vesaiti tatbik sahasına geçirdim, Bu müddet zarfında şunu da keşfettim kiC.vitamini henüz husule gelmeğe başlayan 'meyvalarda mevcut — değildir. Fakat meyva olgunlactıkca, bu Yunanistanda bir ” sulistimal ATİNA, — Yunan Hariciye Ne- zaretinde mübadele işleri ve bilhae- sa gayrimübadillerin Yunanistanda terkettikleri elik işleri ile meşgul kalemin müdürü olan M. Papadopu lor'un idaresine ait birkaç milyon drahmiye baliğ olan bir sui istimal meydana çıkarılmıştır. M. Papadopulos hakkında tahki- kat yapılmakta olup yerine , sabık aris konsoloru M. Nikolopulos ta Yin edilmiştir, Gümüş para ile tediye ae ASİNGTON, 8 A.A, — Ameri- lan Porelu olan devletlerin, borç gümüş para ile | ödemelerine olan ka. | Yiha, bir tekum banknet ve van ki lesesini ve fakat bunla: zatan ha inin rümüş fistına ma- it olur bezine tarafından tes- vasa01 teklif etmektedir. ir, bir | Vitaminlerin sırrını öğrendikçe, insanların gün- de bir hapla yaşamaları kabil olacak.. - Kopenhagda çıkan POLİTİKEN'den - | birkaç yüz metreye inhisar e- vitamin de meydana — geliyor. Tecrübelerim esnasında muhte lif olgunluklarda azim mikdar- İda portakal kulandım. Nihayet aradığım maddeyi kristalize | etmeğe muvaffak © oldum. Saf halde C. vitaminini elde edince, bu maddenin ziruhlar üzerinde. ki tesirlerini anlamak için baş. ka tecrübelere geçtim. C vitamini ve skorbut Tecrübelerimde evelâ kobay lardan istifade etti meden de C, vitami, diş etleri hastalıklı hassa skorbut'ta büyük bir rol oynadığını gördüm .Bu rolü kadar büyük bulduk ki, C. vi minine “Antiscorbout,, ismini cerdik, Bazı kobaylarda skorbut has- İ talığı husule getirdik ve C. vi- tami, kullandığımız zaman tam bir tesirini gördük. Hattâ İ şunu de anladık: Üzviyette Cc. İ vitamininin fıkdanı bu hastalı- İ ğı husule getiriyor. Bu müşade İlmiz bir noktayı da izah ediyor. | Malümdur ki şimal memleketle | “ rinde skorbut cenup memleket. | lerinden daha münteşirdir. Çün | kü şimal memleketlerinde bulu nanlar, cenuba nazaran daha az | Bana öyle geliyor ki, insan- | lar vitaminlerin sırlarını öğren dikçe ve bu maddeler | saf ve Kristalize bir halde meselâ hap şeklinde imal edilirse, insanla- rm kendilerini — beslemek günde bir hap Yutmalari kâfi gelecektir. C, vitamini filvâki tagaddi bahsinde sebze ve mey vaların bütün hasais ve fazilet- İllerini cami bulunmakta bird gbkilui | Norveçli bir âlimin ifadeleri ne nazaran, C, vitaminlerinin | bu suretle keşfedilmiş olması fenni ve tıbbi büyük bir ehem- miyeti haizdir. Bir defa beşeri- yeti en müthiş diş hastalıkların dan kurtaracaktır. Diş tedavisi büyük bir inkılâbın arifesinde bulunuyor. Diş tabipleri zaten uzun za- manlardan beri diş ER ile gıda arasında bir münasebet mevcut olduğunu ( seziyorlar-| dı. Diş hastalıkları için de bazı rejimler tavsiye ediliyordu. Fa kat kimse bu rejimin hangi nok tadan diş tedevisi üzerinde mü essir olduğunu bilemiyordu. İ Muhtelif vitaminler sayesin İde son zamanlarda yapılan ke- ler, bir çok hastalıklarda re- imin ne için fayda (verdiğini İ tesbit edecektir, Bu suretle has larda, bilhassa skorbut'ta e şu ve yahat bu mikdar min vermek kâfi gelecek Terki teslihat ve sebze ve meyva istimal ederler. | / Niçin Dökümanter Film Göstermiyorlar İstanbul. .sinemalarında her büyük filmden evvel veya son- ra dünya. haberlerini bildiren vak'alar gösterilmektedir. Fa- kat bu halkın asıl büyük film- den ziyade hoşuna gittiği hal- de, maalesef, bizde o mahdut diyor. Birçok büyük şehirlerde ba- gı sinemalar, sıri dünya vukua nı taze taze bütün canlılığıle irae için yevmi İ kabet edecek derecede bir s İ sa, Avrupa ve Amerikanın bü- yük şehirlerinde sırf dünya vukuatın: göstermek için tesis İ ödilmiş sinemalar vardır. Bu sinemalara gidenler ne Greta Garbo'yu, ne Marlene Die- #riche'i görmezler. Fakat buna mükabil meselâ Çinde bir demeyi Hindistan'da bir nümayişi, Londra veya Pariste her hangi bir merasimi beynel- milel büyük bir maçı sanki 9- rada imişler gibi beyaz perde- j gazetelerle re- | Pat göstermektedirler. Bilhas | Lİ de heyecan ve zevkle seyre- derler, Sesli sinemada, “dünya Vu- kuatı, bugün gazetelerden da- hi erakla tâkip edilen bir şümül iktisap etmiştir. Bunu- da bir nevi sinemalara karşı halkın gösterdiği rağbetten anlıyoruz. Büyük Aktüalite” şehizlerde sadece İmleri gösteren si memalar gün geçtikçe çoğali- yor. Film şirketleri, sesli si- nemanın ilerde alacağı inkişaf hesabâ katarak, bütçe. na öğre yer ayırırlar, İ O kadar ki, sabahleyin gazete- de okuduğumuz her hangi bir vâk'ayi akşam üstü sinemada eşhas ile, vak'anın cereyan et- tiği yer ile ve sesli olarak seyr ediyorsunuz! Yâni aşağı yuka- tı, sinema bu bahiste havadis veren yevmi gazetelere taş çi- karacak bir hal iktisap etmiş vaziyete girmektedir. Bu noktai nazardan halkın dünya vukuatırı günü gününe tini pek hakir bulmak icab e- der, İstanbul woktayı hiç te ihmal etmiş de- Zillerdir. Vakıa buraya kadar geler Aktüalite filmler vak'ayı za- manından bir hafta on gün ve hattâ daha geç gösterebiliyor- Jar. Resim sergisinde Yunanistan ATINA, 8 — Türkiye sefiri Enis Bey dün Yunan hariciye nazırını zi yaretle Cenevrode toplanacak — olan terki teslihat konferansında Yuna- nistanın takip edeceği hattı hareket ye terki teslihat meselesi hakkında Yunanistanın noktaj mazarı hakkın- | da izahat istemiştir. Yunun hariciye İyi malümüt alan rüzhüfil; Cenev. re mürakoratinda Türkiye ile Yuna- nistanın teşriki mesaisini sauhtemel görüyor. Hatta, Enis Bey, Yunan hariciye nazırından Cenevreye (bizzat gidip gitmiyeceğini sormuş ve müspet bir cevap almıştır. İspanyada bir manastır daha yakıldı MADRİT, 9 A. 9 A.A, — Burgoş vi âyeti dakitind cezyit Sergiden bi Pariste bazı artistlerin para ile değil, aynen mübadele sure tile bir resim sergisi açtıklarını yazmıştık, Yüz kadar ressam, heykeltraş ve akuvarelist tarı fından açılan bu sergi ayın onu na kadar devâm edecektir, Ser gi büyük bir rağbet kazanmış- tır, İlk bafta zarfında iki * yüz bin frarklık tablo ve heykel tılmiştır, Hayır satılmış değil, eşya ile mübadele edilmiştir. Pariste meselâ her hangi bir resim sergisine hiç ayak basma mış olan bakkal, kunduracı, ter zi ve sair esnaf bu' sergiye şa- yanı hayret bir rağbet göster- mişlerdir. gösteren filmlere karşı rağbe— | | cekleri asıl filmlerin “başında sinemaları. bir! veya sonunda Aktüalite film- Greta Geç te olsa bu filmler hiç | gün egçtikçe artıyor. Bu rağ- te kıymetini kaybetmiş adde- | betin ilmi bir kıymeti de var... i dilemez! Lâkin bu kadar cığını da kâ fi görmiyoruz.Demek ki İstan- bulda büyük filmlefe fazbet e dildiği kadar dünya Vüküatım gösteren filmlere de alâka var- dır. >. Bize öyle geliyor Ki, İstan— buldaki sinema Sahipleri de halkın bu temayülünü pek âlâ anlamışlardır. Ve onun içindir ki: göstere- lerini eksik etmiyorlar. Hal- buki, bunu biraz daha" teşmil ederek Dokümanter filmleri de programlarına idhal etmeleri icab ediyor. Zaten büyük şehir lerde sırt * Dokümenter' film gösteren © sinemalartiy adedi aynen mübadele ir manzara Bu suretle tablolarını sata mayan artistler ihtiyaçları olan eşyaya kavuşmuşlardır. Kimi beş altı ay içinde pansiyon bul- muş, kimi bir kaç kat komple kostüm yaptırmış, hülâsa çama | şırsız, Şi kundurasız ar- tist kalmamıştır. Bazıları bir kaç ay için lokantaya abone ol muşlardır, İki artist otomobil almıştır. Bazı fransız gazeteleri diyor ne- mezlerdi. Rusyada bile iflâs €- den bu sistem, Fransada muyaf fak olacak mı?,, Nisser Meselâ, şehirli, Afrika orta- sında bir zenci kabilesinin ya- şayiş tarzını, sanki oraya git- miş gibi görüyor. Bir İstanbul- lu da meselâ, Nevyork'un nasıl Bir şehir olduğunu, baş döndü- rücü faaliyetini, canlı bir su- rette ve daha yakından anla- | yor. | Onun içindir ki, İstanbul si- nemalarının da büyük fedakâr- lıklar ihtiyarile getirttikleri en son yeni ve — hâkikaten güsel filmler arasında halkın cidden, memmuniyetle .- karşılayacağı na emin olduğumuz doküman- ter filmlere de biraz yer ver- melerini gönül ne kadar arzu | ediyor. Sinema haberleri Fransada: * Simone Genevois İle Piğrre Pat- hö evlenmişlerdir. * Stella - Film isminde yeni bir film sütüdyosu açılmıştır. sadece aktünlite film- Almanyda: i M. G. M. müdürlerinden George Kann tetkik seyahati için Berline de uğrayacaktır. * Alman sansörü Maurice Cheva- Her'nin “Sokak şarkıcısı, ismindeki filmini menetmiştir. Amerikada: * Meşhur kibar hırsız Arsöne Lu- pin filme alınmaktadır. — Bu filmde Arsöne Lupin rolünü John Barry- more, polis bafiyesi rolünü de kar - deşi Lionel Barrymore idare edecek- erdir iştir, , * Joseph Sehenck Greta Garbo'ya sessiz bir-film çevirtecektir. * Amerika Maliye Onazmı M, Mellon sinema biletlerini on sent da ba yi niyetindedir. Cooper üç ay için Misira gidecetkir. Yanında İngiliz asarı ati» ka mütehassısı William White de be raberdir. * Washington'un hayatı hakkında bir film çevrilmektedir. © İngilterede: * İngiliz himayei hayvanat cemi- yeti, film çevrildiği zaman hayvanla ra fena muamele edildiğini görenle. rin, cemiyeti haberdar etmeleri için bir beyanname neşretmiştir. * İngiliz himayei etfal © cemiyeti neşrettiği bir raporda, çocuklar için sesli filmden ziyade sessiz film göste! İş rilmesini talep etmiştir. | İtalyada: * İtalya hükümeti, ithal edilen ee Bebi filmlerin gümrük . resimlerini yüz altimey tesiyit etmiştin LZ Şik Mütemadiyen şikâyet nevi çocuk vardır. Bunların — arkası kesilmez. Eve gider | ve ehöveynine | fena not aldığım faliat Butun kendi kabahati olmadığını söyler. Muallim onu sevmiyor, daima en zor sualleri; ona soruyor ve doğru, söylediği za- man bile fepa not veriyor,'deri Annesi, mualliminin değiştirilme- 8i için metkâbe yazar Pics eder /Eğör muallimi değişirse eminim ki çocu- #um daha iyi çalışacak, der. Maallim ders ortasında onu inti- zama davet ettiği zaman “benim ka- bahatim yok, arkamdaki çocuk sıra- nın altından ayaklarını sokuyor bana hiç rahat vermiyor #onra ben kaba. hatli oluyorum, yerimi değiştirin,, di ye şikâyete başlar Arkadaki çocuğun yüzü samimi- yet ifade etmiyor ve mualimin mazar larında içerden gelen bir şevk yok tur, âyetçi çocuk eden bir Sömestirler gelip geçer ve mot -| larda iyiliğe doğru hiç bir fark gö- rülmez. Ebeveyni onun lüzumu oldu ğu kadar ilerlemediğine ve bir şey | yapmak lâzım geldiğine karar verir. Bir daha müdür ve muallimlerle gö- rüştükten sonra çocuğa dönerler. ve bu cevabı alırlar: “Ben bu mektebi sevmiyorum, Orada — yapamıyorum. ! Beni baska bir mektebe gönderin de bir tecrübe edin, Bu mektepte tali. im yok, benden hoşlanmıyarlar., Ebeveyni onu oradan çıkarır bağ- ka mektebe verilen fakat neticede ge ne aynı fena notları alırlar. Mektehi nasılsa bitirir ve ailesi onu bir mes. leğe sokmağa çalışır. “Mektebi sev- miyorum. Müdürle uyuşamıyorum. Burada ilerilemiyeceğim. Tarafgir- lik ediyorlar.,, diye seneler biribirini takip ottikçe onun şikâyetleri de te. | vali eder uydurmağa çalışır. “Çocukları değiştir. Muallimi değiştirin. Mektebi değiştirin. İsmi | değiştirin. Her şeyi, herkesi değiş tirin, yalnız beni değiştirmeyin. Bu çocuğun sonu âşikârdir. Fakat o | Dun böyle büyümesine niçin müsaa | de edilsin? Niçin şikâyete bazlar baş | lamaz durdurulmasın? O henüz pek küçükken kahvealtı sını önünden itip başka bir şey iste mekle buna başladı; oyuncağını at tu bir başkasını istedi. İşte bu şikâ- yetçi tabiat o zaman islah edilebilir di, Bi: çocuğun derdini dinleyip o- nun çaresini bulmakla şimarık bir| vızırtıcı olmasina müsaade etmek a- rasında çok büyük farklar vardır. Çocuklar ancak karnelerindeki not lara löyiktirler. Bir çok muallimlerle mıştım, fakat bunların içinde çocu- ğa not vermek meselesine gelince, merhamet cihetini iltizam etmiyen bir tekumunllime tesadüf etmedim. Onlar bir çocuğun karnesine fena not koymaktan çok çekinirler ve bu- Bu düzeltebilmek için ellerinden ge- eni yaparlar. Bir çocuk eve gelip muallimlerin den, arkadaşlarından şikâyet etmeğe başladığı vakcit, iyi biliniz ki o kendi! ni harap edecek bir itiyat ediniyor, Ve onu bu huydan vazgeçirmek için elinizden geleni yapımız. YENİ RUSYA Yazan: FALİH RIFKI havaya salıverirsiniz. İki kişi karşı Çlemırşa; i, Bu küçük elbise, mini miniye kışın da; yazın da yaraşan alamod bir şeydir. Yazın elbise üstüne, ku şın manto altına giyilir. Yün örgü ile üç parça üzerine örülüdür. Evvelâ arka kısım, sonra du ön sim, Arka kısım için çocuğun boyuna göreli kısmıdan başlanır. ve kol altlarma kadar dümdüz örülür, on dan sonra kolların biri hesa edilerek örgü halkaları daraltılır. Ön kisim. lar da aynı suretle ve aynı boy üzeri De örüldükten sonra, , bu parçalar yanlardan birleştirilir. Kenarlarına bir de brodür geçirilince, mini mini- nin triko paltosu hazır demektir. Yukarıdaki patronlar size güzel bir fikir verecetkir, ve ebeveyni dünyayı ona Köpük baloncuklar , Sabun köpüğü güzel ev eğlencele rinden biride. için bir kap içi ne sabun köpüğü © hazırlarsınız. Bu köpüğün suyuna biraz giserin veya şeker koyarsınız, yapacağınız balon» lar daha elirtiki, ve daha mukayim lar, Bundan başka ayrica elinize bir kumaş parçası alırsmız. o Köpükten balon yere düşerse derhal patlar, fa kat üstüne düşerse bir müddet pat lamaz, Küçük baloncuklar | havada uçar ve yavaş yavaş düşerken bün- ları kumaşın üzerine döşer ve tekrar a olursa, İâstik top oynar küçük ea da biribirlerine irler. Yalnız bir kişi daha içi boş bir sa man çöpü — ile mütemadiyen küçük kalanları yaprp havaya salıvermeli. Kiki ami

Bu sayıdan diğer sayfalar: