Tarihi Tefrika : 8 | Sabata Jbrahim dilinde her harf bir adet ifade eder “re —— “Kabal,, denilen şey ifşa eder, bunu anlamak için de.. Mordehay anladı ki İngiliz #nilen insanların hem para ka Banmasını bilir, o hem de dini his ve meselelere yabancı ğildir. Mordehay, temas etti i İngili biliyordu. O de İngilizle anlaşmak im- sız değildi. Bu senelerde İngilterede de Sahili karışıklıklar oluyor, din mevzuu bahsoluyordu. kısım İngilizler musevili- (ğin kitabı olan Tevrat'ın ilâ hir kanun olarak kabulü lüzu- una kail bulunuyorlardı. Meş bur Cromwell'in başma geçti- fi bu hareketin taraftarlarınca | &vrat en mühim bir memba ekti. Bu meşhur adam bir ere beyanatta bulunurken i i bir kanuna malik olan İsrail oğullarının ıztırabı karşısında İbinin en derin © köşesinden Ybüicessir olduğunu söylüyor- , Cromweli yahudilerin Haz i İsayı kabul etmedikleri mekle beraber ahtü atik ve cedidin yani musevi ve hi- tistiyan dinlerinin telif edile- Yek © yahudilerie, © İngilizler *h altmcı ve on £ yedinci asır rasında dini ıslahat yapmış o- an kilisenin birleşecekleri ü- | İMidini besliyordu. Yahudilerin cumartesi Münü pazar yerine kabul etti, İ ek isteyen İngiliz ıslahatçı- arı görüldüğü gibi parlâm, “yu bile yahudilerin kut tabına göre ıslah etmeği ileri | Sürenler vardı. Yahudi böyle bir takım par | ömento işlerinden bir şey an- #mazdı. Fakat © onun İngiliz stlarma söyleyeceği | başka ir şey vardı. Bu istikbale ta- | sİlük eden bir kehanetti. Halkın esrarını keşfe uğraş- Mak iddiasile meydana gelmiş 9lan “Kabal,, dan yukarılarda | tirasile bahsedilmişti. “Kabal,, 2 dahil olan ve onun pek esaslı ir rüknünü teşkil eden “Za mr,, da mühim bir Yardı, Musevi takvimine göre İstikbale taallük eden bir takım ehanetleri ihtiva eden Zahar da gelecek “mesih,, e dair işa- tet vardı, Bu esrarengiz (sene Yahudi takvimine Yılı idi ki m hesap edilince bunun 1648 ol- duğu meydana (o çıkmaktadır. || İşte bu maceranm cereyan et- İl ği seneler.. Bu yıl “zarfında Pek büyük ve istikbal için pek | kat'i mahiyette bir takım veka Yi cereyan edecek! Sabatay'ın babası Morde- ây Zevi bunu İngiliz dostuna Açtığı zaman şu sual karşısın | da kaldı: — Acaba hakikaten bu söy- sene doğru mudur?.. Mordehay Zevi nazik bir tavurla muhatabı İngilize an- attı kiz © —İbranidilinde (her harf bir adet ifade eder, “Kabal,, de! nilen şey (istikbalin esrarını gösterir, Bunu anlamak için ise Yalnız hakikat arkasında ko- Taj bir adam olmak lâzım ge- ir. “Kabal,, da her kelimenin gizli manası ile o kelimeyi teş- kil eden harflerin delâlet etti- ği adetleri nazarı dikkate al- mak lâzımdır. Mordehay mevzuu bahsölan İbranice kelimeleri zikrederek bunların harflerini ve harflerin “adetlerini Bisap ederek musevi takviminin 5408 inci Yılına te- sadüf eden milâdi | 1648 tari- hünde ısrar ediyor, artık zama hin yaklaştığından ve pek him vekayi zuhur edeceğinden kuvvetle bahsediliyordu, Bunu dinleyen İngiliz Mor- dehay'm bu kadar o kuvvet ve “rarla istikbal hakkında keha- ette bulunması karşısında te- |bessüm bile etmedi. Çünkü'o da bu kehaneti akla mülâyım bir şey buluyordu. Yalnız İn- kehanet | y Zevi! Nakleden : R.N. ise istikbalin esrarını nin kat'i olarak tayin edilmesi hususunda Mordehay'ın gös- terdiği inat ve ısrar oluyordu. Mordehay milâdi 1648 senesin de ısrar ettikçe İngiliz de ge- ne milâdi 1666 senesini | ileri sürüyordu. Çünkü hiristiyanlı- ğa ait olan dini kitaplardan çr karılan ahkâmu göre “mesi ancak 1666 senesinde | di yüzüne tekrar dönecek hudilerin beklediği mesih baş- ka, hiristiyanların tekrar avdet edeceğinden bahsettikleri me- sih başka © olmakla o be: raber hiristiyanlık kitapların- dan ahkâm çıkaranlar gelecek mesih'in Kudüste zuhur edece ğini ve yahudiler için kendisi- ne tabi olmak artık bir zaruret olacağını iddi ediyorlardı. İ © Mordehay, olsun, bu bahsi açtığı İngiliz dostu olsun o za mana kadar musevilik ile hiris tiyanlığı biribirinden © ayıran ve iki din mensuplar arasında şiddetli bir nefret ve husumete sebep olan bu “mesih,, mesele. | sini hallederek her iki | tarafr barıştırabilecekleri ümidine de İ kapılmamış değillerdi... Mordehay o günkü mülâkat tan sonra hemen evine (döne rek sevgili oğlu Sabatay ile de bu bahsi açtı. Sabatay, dünyanm başka ta raflarında da kendi gibi düşü- | müp hareket etmek isteyenler İ bulunduğunu © öğrenmekte memnun oldu, Kendi kuvveti- İ min bir kat daha arttığını his. seden Sabatay için bu keyfiyet nefsine olan itimadını da daha ziyade arttırmış oluyordu, Ar- tık hayal ve intizar zamanların İdan geçilerek hükikate varmak sırası gelmişti. Artık Sabatay için yalı ve inzivaya çeki- lerek değil, harekete geçilerek İiş görmek zamanı geliyordu. Sabatay şimdiye kadar besle- diği hayallerin birer hakikat o- lacağından hiç şüphesi kalma. mışti, Bugün için birer hayal gibi görünen şeyler yarın birer hakikat olacaktı, & Dünyarm kurtulacağı zaman gelmişti, Ar tık “mesih, in zuhur etmesi za manı gelmişti. Sabatay Zevi'nin muhitinde kendisine olan merbutiyet art- tıkça artıyordu. Genç Sabatam İ heyecanı, hassasiyeti pek şid- | detliydi. Sabatay hep “Kabal,, alir istikbalin © ösrar'na nüfuz etmek için uğraşmıştı, | Bu edindiği Ganyede malğ. | mat filhakika onu hazırlamak. İ ta çok işe yaramıştı. F. im | İ di Sabatay artık öğrenip bildi. | gi behsnetlerin bir hakikat o- j Jacağı zamanı bekliyordu. Fakat harekete geçmek icin | Sabatay başka bir işarete, f bir işarete intizar ediyordu, Bir ! işaret ki doğrudan doğruya Sa | batay'a taallük etsin ve kendi. sini harekete getirebilsin. Bu İ olsa olsa mühim bir vak'a, bir | | hâdise olmak icap. ederdi. O. nun ne Zâmandan beri besledi- gi fikirlere, hislere © uyan bir | vak'anın zuburunu bekliyordu. Böyle bir vaziyet var mıydı?.. | Vardı, Avrupanın şurasında burasında yerleşmiş olan ya- hudilerin vaziyeti hiç iyi değil İdi. Lehistanda, Ukranyada ya | hudiler rahat yüzü göremiyor. lardı. Halbuki O Avrupanm bu havalisinde iyi kötü yerleşmiş | olan yahudiler yahudiliğin zen gin ve münevver bir o kısmmı teşkil ediyordu. Böyle olmakla i beraber bu yahudilerin vaziye- İtine dair alman haberler pek fena bir hâlde olduklarını gös- | ! teriyordu. Yahüdiliğin Kudüs. ! teki mukaddes makamları için para toplamak üzöre diyar di. yar dolaşanlar her © geçtikleri İ yerde yahudilerin vaziyeti hak | kında pek fena haberler neş- rediyorlardı. Türlü türlü riya, | yetler arasında bir takım da ha kikat var r yerde yahudile rin öldürüldüğünden, bir yerde çektikleri esaretten bahsedili- | İ defa tekrar ettirirler, Olmak için Neler lâzım? Figüranlık ta kolay şey değildir mf Bütün bu müşküllere rağmen, nihayet taliinizin yardım ederek fi- güranlığı kabul edildiğinizi tasav- vur edelim, belki bir gün kendinizi gösterirsinz de, o figüranlar sınıfın dan kurtulup, yükselmeğe doğru yol bulabilirsiniz. Zira sinemada €sas, bir defa o muhite mensup ol- imaktır. Figüran oldunuz mu, artık © muhite mensupsunuz demektir. Binacnaleyh her ttan İade edip işinizi yoluna koymak artık size düşüyor. Yalnız çok sabur ve müte- bammil olmak lazımdır. Kim bekler se, günün birinde belki kendi aya- vwna göre bir role kavuşabilir. » Lâkin figüran olmak ve ba şerait içinde sabır ve tahamül göstermek in altı, yedide| kalkarak doğru stüdyoya gidecek siniz. Ekseriya kahvealti etmeğe vakit bulamazsmız. Stüdyolar ek- serya şehir haricinde olduklarından | tramvay veya otübüsele | katedile- cek mesafeyi de hesaba katmalıdır. Sonra hiç uykusuz ve yorgun gö. Gary Cooper ancak 50 inci filminde nazarı dikkati celbetti Fünmemek, bilâkis genç, çalik, meş'eli. sıhhatli bulunmak lâzımdır. Stüdyoya geldiniz mi, derhal s0 yunursunuz. Makyaj, kovaför ve sa ire., Derken muavinin işareti duyu lur, Herkös sete! Set, film çevrilen yer! Burası bir. tayyare | hangarma benzer, Şimdilik içerisi buz gibidir, titrersiniz. Fakat biraz sonra, bura sı Sahrayikebiri | bastırır. Çünkü her taraftan ( projektörlerin gözleri kör edecek kadar kuvvetli ışıkları! yandı'mı, stüdyonun içi cehenneme | öner, o kadar ısmır. Sahne vazı amyant dekorların | arasından gider, (gelir, emirler ve- rir, küfür eder. Makinistler, elek. trikciler, muavinler, herkes senli benli konuşur. Nerede duracağınızı kestiremezsiniz. Çünkü birisi gel iter, öteki gelir, iter.. Onun için kiler ve tecrübedideler bir kenara çekilip kitap okurlar, & bazıları ise örgü örerler. Siz derhal film çevrileceğini zan nedersiniz değil mi? Ne hata! Mü- makaşa ile, şunu şuraya, bünü bura ya koymakla, ışıkları #ezim ile, de korların yerlerini değiştirmekle sa | atler geçer, verir. Ve makine gibi hissedersiniz. Ne der lere yaparsınız. Gözleriniz kuvvetli ışıktan ağrır, - size bir rolü bir kaç yüzünüze bo | yalar akar. O sırada açlıktan ayak- ta durmağa tabammülünüz kalmadı ğını hissedersiniz. . Çünkü saat on beşe iştir ve siz hâlâ ağzınıza bir lokma ekmek koymamışsmızdır. Akşam eve dönünce bitkin bir | haldesiniz dir. Projektörlerin bin- lerce voltu gözlerinizi bitirmiştir. yatmazdan evvel kamomil ile gözle m m mn, dükçe, diyar diyar dolaştıkça dehşeti artıyordu, Bunların ne dereceye kadar hakikat olduğu nu düşünmeğe hacet yoktu. Hele Sabatay için hakikat ile rivayeti tefrik etmeğe yoktu. Bilâkis yahud rap ve elemlerini | anlatan bü | sözleri Sabatay vaktile dinli- yor, anlatılan şeyleri sanki kal | bine yazıyordu. Bilhassa Istanbuldan İzmi- | re gelen şu haber Sabatay'ın zerinde pek derin © ve acı bir tesir hâsıl etti, Kırım yahu. dilerinden Obüyük bir kütle halinde satılığa çıkarılmıştı Jachie Coogan (yukarda solda) ve küçük kardeşi Robert (aşağıda ortada) Bütün diğer san'atlar gibi sinemanın da küçük hârikaları var, Hakikaten bizi masumane ve samimi rollerile o mütehey yiç eden ve güldüren ne kadar çok küçük aktorlar tanıyoruz. Stüdyolarda çok küçükten işe | başlayan çocuklar az değildir. Bunların içinde, bir çok “film ler vücude getiren Jean Mer- canton her halde rekoru tutu- yor. Babası sahne vazır Mer- canton şöyle anlatır; — Bu çocuk sinemaya nasıl başladığını o nasl anlatsın “Ayinn kızı Miorka, da ilk rol aldığı zaman daha on yedi günlüktü. Kendisini bir sepete koyduk. Bütün kuvvetile bağır | dı,ağladı. Zaten rol de bundan ibaretti, Görüyorsunuz ya, isti dat daha o zaniandan kendisi ni gösterdi. Sonra kendisi anlattyor: . — “İki yavru,, tilgiği hatır lıyorum. O zaman dört yaşın; daydım. Bu filmden sonra on lilm daha çevirdim, Ondan sonra Berline gittim, “ Peren ses, emirleriniz!,, filminde kü çük kıral rolünü oynadım, Çocuk artisilerin arasında birincisi ve şüphesiz en meş- huru Jackie Coogan'dır. Şarlo'nun bu çocuğa sokak ta nasıl tesadüf ettiği bir çok | : büyük filmlerinden birinde Kid rolünü vermişti. Jackie'- nin bu filmdeki harikulâde mu vaffakiyeti hâlâ hatırlardadır. Bir nokta daha var. Jackie | büyüdükten sonra busefer kü çük kardeşi Robert'i sesli til me aldı. Jackie Paramunt he- sabına Hollyvood'da yeni bir film çeviriyordu. Babası Coo gan küçük . Robert ile stüdyo ya gelmişti. Çünkü beş buçuk yaşında Robert büyük kardeşi nim nasıl film çevirdiğini gör »k istiyordu, Çocuk bu yeni lemin içinde hayran hayran eğlenirken babasının caköti İ ni çekti: / — Baba,hen de sinemada ıynıyacağım, dedi. O sırada .Paramunt bed- baht bir yavru rolünü oynaya- cak bir çocuk arayormuş, Ve stüdyo müdürü, derin bir arzu ile aktö oyununu seyre den küşük Cooğar'ı görünce, hemen çocuğu aldı, bir küçük tecrübe filmi çevirdi ve derhal | bir mukavele yaptılar. Çocu Zun yaşına göre hayale gelmi | | yecek bir mukavele! ? “ Mechul muğanni ,, filmin dede Denise Guillouy ismin de üç buçuk yaşında bir kız ço cuğu görüyoruz. Rolünü ne de güzel oynıyor. Şimdi bu kız de istikbalin defalar yazıldı. Şarlo, daha ço | yıldızlarından biridir. Çünkü cuğu görür görmez kendisine ' şarkı da söylüyor. Deniz Guilloux oyuncaklarından küçük Jean Mercanton “Venüs” rinizi yıkamak lâzımdır ve bu her gün böyle, Böyle olmazsa, demek ki stüdyo buhran geçiriyor. Bu bukran geçin siye kadar, on beş gün mü, yirmi gün mü, bir ay mi işsiz kalırsınız. Eskiden bir yerde dnktile Veya me mure mi aylığınızı muntaza- man alıyordunuz. — Şimdi cda yek. tur, Haydi bünyeniz kuvvetli, taham ü ii MR uzun müddet göğüs gerdiniz. bir gün tam size münasip bir rol çıktı, Stğd yodaki münasebetlerinizden istifa deyi ihmal etmediğiniz için, diyelim ki bir de hâminiz var. Rolünüzde muvaffak olduğunüzü kabul ediyo- ruz. Elbet haftalığınız. arttı, fakat masrafınız da hemen o nisbette ve belki'de o nisbeten fazla artar, Çünkü mutlaka yeni tuvaletleriniz, balojarda mevcudiyetiniz, itibarınızı muhafaza edecek mücevherleriniz olmak lâztmdir. Bu mevzuda hülâsa etmek lâzım gelirse, denebilir ki, Amerika'da si- tödyoların kendilerine bağlı ve mu filminde Ancak bunların haricinde acentele- re müracaat edör, tasarruf olsun diye, mümkün mertebe kendi figüranlarmı kullanır. Eğer stüdyo a yeni bir yıldız lâzimsa bunu figü slim arasından çıkarır. Çünkü onun kabiliyetinin nerelere kadar varabileceğini az çok kestirmek mümkündür. Sonra bu figüran ta. burlarının içinde, ne kusursuz gü| zeller, ne *idatları var dur bilir misiniz? Hi Amerika” da yıldız imal edilir, idhal edilmez. Avrupa'da ise yıldız imali yok. tur, Orada muvaffak olmak için pâ Ta, münasebet, tali ve san'at kabili- yeti lâzumdır. Bu san'at kabiliyeti ise ancak üçüncü filmden sonra kendini gösterir, istinatsiz, parasız, dortsuz, hâmisiz hiç bir kız, yıldız olmak sevdasına düşmemelidir. Ne kadar güzel, ne kadar kabiliyetli ve fotojenik olta dahi. f 5 * - GN Çocu Annelerle hasbuhal “Dinle,, “Dinle, anne dinle.,,, Çocuk sabah erkenden göz- (lerini açar ve geç #âkit onları | uykudan kapatmcaya kadar an İ besine “Dinle anne, kuzum an: | İ ne beni dinle!,, diye yalvarır. Dinler misiniz? Nasıl dinle- | nir bilir misiniz? Eğer çocuk- ları kendinize bağlamak ister- | seniz bunu iyi bilmelisiniz. Der | siniz ki: — Kabil değil! Her istediği zaman dinlesem çıldırırım, O bütün gün “dinle,, der. Evet, çünkü dinlemediniz, | ve hâlâ zihni, söylemek istedi- İ $i şeyle meşgul. Kendini din- | letme: için tekrar gayret &- diyor, Dinleyin bitsin! Onun anlatırken kekeleme- si, tekrarlaması ve söyleyeceği | ni kaybelmesi uzun sürüyor gi bi görünebilir, fakat bu, kulak larmızın hikâyesi için kapalı ol | duğunu kerdisine anlatırsanız | sizi Oondan (ayıracak olan süküt seneleri kadar uzun ve ıztıraplı değildir. Bir şair güzel bir şiirinde annesine (“Konuştuğum za- man dinledin ve düşündüğüm zaman an'adm,, diyor. İşte bir çocuğu dinlemenin manası bu- dur. O sizin dinlediğinizi hisse der. Süküt ederken fikriniz o- nunkini dinler; diliniz sözleri- ne cevap verir. İşinizi bırakıp bütün vakti. niri ve dikkatinizi ona hasret- mek icap etmez; Yalnız başlar Pariste geçenlerde bir balo verili Ucuz hayat balosu. Bütün dünyanm buhran i- çinde kıvrandığı şu sırada rop- lar, mantolar, kostümler esati- ri fiatlerle meydana (o çıkıyor. Bilhassa dünyanın en zarif gi- yindikleri telâkki edilen Paris kadınları, şöhretlerini muhafa za için hudutsuz fedakârlikla- ra katlanmağa mecbur oluyor- lardı. Bu sırada bir ucuz hayat balosu tertip edil, Bu baloda en şık, fakat en ucuza çıkmış tuvalet bir mu- vaffakıyet olarak kabul edildi. Yani alelâde balolarm büsbü. tün zıttı bir şey yapıldı Bu su retle balo tuvaleti gibi ağır bir masrafın önüne geçilmek is tendi. Şimdi İstanbul'da balo mev simine girmek üzeredir. Her İğ TEE Yi ve | zin için hikâye hne A gele Patri ken buna lüzum vardır. Az za- hikâyesini — iyi intihap ü Öylelerini da- ha çok dinlediğin Zi ve daha i- yi anladığınızı hisseder. Çocuk büyüdükçe ve hikâye ri müstakbel şahsiyetinin ren ha ziyade aldıkça, inleyici, münekkit (o ve dost mevkiinizde, onu en çok hoşlan dığınız ve kendine daha müfit görünen hikâyeye doğru götü- rebilirsiniz. Tabii sizin için da ha faydalı olan değil, Onur hi- kâyesine el © sürmeyiniz. Siz | kendi hikâyenizi yazdınız. Bü onunki dinlersiniz. Bir- den bire hikâye değişip mzcsra bülyası olur, uzak ve garip di- yarlara kaçmaktan * bahseder, hâsılı yakın tehlikeler hissetti- rirse ne yapmalı. ? Dinleyiniz ve anlayın: Söylediği hikâye © yeni ürkütücü olsa bile, siz hikâye- ciyi onun gitmek, & iş görmek ve muzaffer olmak ( iştiyakını anlayabilirsiniz. Sözü (ağzına tıkamaktansa süküt ediniz. E. ğer öyle yapmezsanız artık si- kalmamıştır. Onları başkasma nakleder ve siz de evinizde meyus kalırsr- | mız. Dinleyiniz ve anlayınız. İstikbalde hikâyesini tahek kuk ettirmek için ayrıldığı va- kit, dinlediğinize ve anladığını za emin olarak sık srk avdet &- decek ve size sonraki faslı, da- ha sonrakini ve ondan sonraki ni 'nakledecektir. Dinle valide! Çocuğunun söylediklerini dinle... Balolarda ucuz tuvalet müsabakaları ruf hedefini hiç bir yerde kay- betmemek için verilecek bütün balolarda ucuz ve şık tuvalet müsabakaları açılamaz mı? Ankara Hilâliahmeri, bu se ne vereceği balo için güzel bir fikir ortaya attı, Hanımlar. dan yerli malden tuvaleti ter- cih edenlerin, geçen seneki ba lo tuvaletlerine istiğna gös- termiyecek hanımlarm o daha makbul bir iş yapmış olacakla rını şimdiden ilân etti. Hayat için eğlence filvaki fakat tasarruf hedefini memek şartile. Onun seneki balolarda yerli maldan ucuz ve şık giyinmek müsaba kalarını hanımlarımızı teşvik noktai nazarından da biz çok faydalı buluyoruz.