1 Aralık 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

1 Aralık 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MİLLİYET milliyet © Asrın umdesi «Milliyet» tir, 1 K. EVVEL 1931 pm — Ankara cadde si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İstanbul. > Telefon mumaraları: — (5 24310 — 24319 — 24318 M. ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için “e aylığı 400 kuruş 800 kuruş 70 , 140 , 2. 100 2200 5 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen masbalar 10 kuruş Bugünkü hava Yeşilköy askeri rasat merkezinden aldığımız ma- lümata nazaran bugün hava ekseriyetle o kapalr (ogi çecek rüzgâr şimal istika- metinde kuvvetli esecektir. Yağış muhtemeldir. 30-11- 31 tarihinde tazyikı nesimi 761 milimetre, azami sıcak! lık, 8, asgari sıcaklık beş santigrat o kaydedilmiştir. Yağan yağmur mikdarı 36 milimetredir. Karadenizde şark ile cenup arasından kuvvetli bir rüzgâr esmek- tedir. Fırtına vardır. Fırtı- na devam etmektedir; —..— Hikâye Şampiyon — Pransrscadan — Birden boşanan yağmur yü zünden küçük bir kahvehane- ye iltica ettim. Yanı başımda- ki masada dört kişi kâğıt oy- nuyorlar. Dışarda yağmurdan kaçan insanlar, içeride sanki yağmur yağmuyormuş gibi künetle kâğıt oynıyanların hi line bakımca, içlerinde bir ra- hatlık duyarlar. Bende ora- hatlığı duydum. Küğıt, hangi çeşit oyun olursa olsun, heye- « canlıdır. Dört oyuncu, soğu- yan kahvelerini unutacak ka- dar kâğıda & dalmışlar. Oyun süküt içinde bitti, Fakat biter bitmez de oyunculardan yaşlı- ca bir adam bağırdı: — Chopnard! Sen budala- sın, sen aptalsm. Elinde ka- ronun onlusu varmış da, ne di- ye koz oynuyorsun? ci 5 — Siz o inceliği anlamazsı niz, i — İncelik mi? Hay hay- vaaaaan! İncelikmiş! Hayvan dedikleri adam der hal hoşuna gitti. Bi ru çıkmış, kısa ihtiyarlarken kıyafetini ihmal etmemiş, yüzü mes'ut günler görmüş birisiydi. Yüz sene evvelkilerin “mu- kaddema genç zat, diye tarif — ettikleri adamlardandı. Haka- retleri hazmedişi (o tuhafıma gitti. k Yahu, daha saat yediye “gelmedi. Dışarda da yağmur var. İsterseniz bir parti daha » geçelim, dedi. Oyunculardan biri evine gi deceğini söyliyerek kabul et- Milliyet'in Edebi Romanı: 94 medi, Bir diğeri der — Chopnard, £ kesabı gör. Ale buçuk frank borcun yar, Chopnard kullanılmaktan dökülecek hale glemiş cüzda- nını çıkardı ve parayı Ötekiler gm Chopnard tek başına masa daki kâğıtları karıştırdı. Son- ra bana doğru gülümsiyerek: — Bir parti geçelim mi? de Teklifi kabul etmedim. — Evet, dedi, iki kişilik oyun pek tatlı olmıyor. En iyi si üç kişidir. Dört kişi olunca da bir maraza çıkıyor. Demin şu budalanın söylediklerini işit tiniz değil mi? Ben ters cevap vermek istemedim. Çinkü kal bi sakattır. Hiç koç... synamaz olur miyim? Çünkü iyi onlu yoktu. Onlar sadece kendileri ni beğenirler. Başkalarını hor görürler, — Ne, cevap vermediniz? — Artık filosof olduk. — Bir sigara içer | misiniz? — Evet, insanlar filosof 0- İ luyorlar. Ben eskiden çok zen gindim. Konağım, otomebi- lim, metresim ve dalkavukla- rım vardı. Ah, bu dalkavuk- İhtisas meselesi. Ben de adamlara (dostlarım der- Halbuki (o nerede olursa | masraflarının o benim kisem- deh çıktığını hatırıma bile ge- | tirmezdim. Kendimi çok kuv- vetli hissederdim. Çünkü han- gi oyun olursa olsun yenildiği mi hatırlamıyorum. Bana kı- saca “Chop, bir gün de seni ye ?,. derlerdi. Dünya; zanneder- dim. Halbuki on aylık çocuk- tan farkım © yokmuş. Kumar oynamadığım için servetim kırk beş yaşına kadar bana kâ- fi geldi. Param kalmadığı hal İde yine hayatımın tarzını boz madım, Fi etrafımdakile- İ rin vaziyeti anladıklarını his- İ sediyordum. Nasıl hissettim, biliyor musunuz? Mesele mü- himdir. Sizi tanımıyorum, fa- kat anlatırsam, faydalı bir ders olur. Meselâ Sepelluks ile hiç bir gün oyunu kaybetmediği. | mi hatırlamıyordum, çok defa lar oyun ona teveccüh eder gi bi olmuştu. Fakat bence kat'i ” ben ka: . Bir gün Sepelluks ilk defa kazan- dı ve dudaklarının kenarında çok mana ifade eden müsteh- zi bir ei mi Ben bi- dayette bu tebessümün manasını belir e da Charmin biribiri mars yaptı, partiyi aldı. Side sından di — Azizim, hiç oyun bilmi- yorsunuz, dedi. Birkaç gün sonra metresim pılıyı pırtıyı toplayarak sırraka dem bastı. Bütün bunlar para sız kaldığımı benden evvel ha ber almışlardı. Kendi dü medim. Çünkü servetlerini ye dikten sonra kendilerini öldü- renler, bence para için yaşı- yanlar kadar kötü insanlardır. Şimdi oyunda bir parti kaybe- dersem, ucu o günkü yemeği- me dokunur. Ben kırk beş ya- şıma kadar tatsız bir peri ha- Li Maarif bahisleri Viyznada mektep ve çocuk Mecburi ilk tahsil müesseseleri in Ana mekteplerinde kendi ruhi temayüllerine uygun bir faaliyet içinde maddi ve mane vi kabiliyetleri ihtimam gör- müş olan çocuklar 6 yaşından itibaren ilk tahsil müessesele- rinden birini ziyaretle mükel- leftirler. Avusturya'da ilk tah sil mecburiyeti 26 senesinden beri muvaffakıyetle tatbik edil mektedir. 1869 da neşredilen “İlk mektepler konunu, © za- mank? Avrupa'nın en modern mektep kanunu idi. Bu kanu- ret-olah bir ilk tahsil vii sesini ikmale mecbur idi. Bun- dan dolayı muna “mektep mec buriyeti,, denil Bugün ise a şu şekilde tadil edilmiş : Çocuk 8 senelik ilk tahsil Sebra ikmale mecburdur. Bunu isterse resmi veya husü- si (*) bir müessesede ikmal eder; isterse ( evinde hususi mürebbi ve muallimler v. sile hazırlanarak resmi bir ilk “ mektebin imtihanlarına iştirak eder. Bu sebeplerdir ki şinidi buna “tahsil mecburiyeti, di- yorlar » Kö , sağırlık, dilsizlik, lük veya kolsuzluk gi bi uzvi bir kusuru olan çocuk- | larla manevi bir noksanı olan- İ lar için de - ki bunlar O; 3 nis petindedir - ilk tahsili temin e- den ve hususi terbiye - tedris sistemlerile idare olunan mücs seseler vardır. İlk tahsilden lenler, ancak bü tün imkânsızlıkları © nefsinde toplamış çocuklardır. Bunlara da 9p biri geçmez. Viyana'da normal çocukla- ra mahsus mecburi ilk tahsil (9) Viyana'da kuğüsi İlk mektep- detin adedi 100 ü bulur. Bu mektep- lerde resmi program ve talimatı ta- kibe mecburdurlar. Ancak bunlar haricinde diğer barı dersler de gös- terebilirler. (Din, &cnebi lisanı, ste- | “Chopnard fincanında kalan bir yudum kahveyi de — İşin garibi nedir biliyor musunuz? Ben şu yakınlarda yine zengin olacağım. Kimse- nin ölümi istemem. Fakat doksan yedi yaşında ihtiyar bir amcam vardır. Bütün mirası bana kalacaktır. O vakit eski dostlarım tekrar yanıma gele- cekler ve ben yine onları dost diye alacağım. . Çünkü artık filosof oldum. Hiç birine karşı kinim yok. Kendilerini besliyen adama dil dökmeğe, o zata karşı başka ve diğerlerinden farklı tavır al mağa mecburdurlar, değil mi ya? Tekrar bilârdo, tavla ve kâğıda “dalacağız. Yalnız bu defa lütfen bana kazandırma- ğa ihtiyaçları kalmıyacak. Çün kü fıkaralık çetin bir mektep- tir. Bu mektepte - hepsinin de ne oyun oynayabildiklerini ö rendim. O kadar da terakki et tim ki, tekrar oyun masasın- da karşılaştığımız zaman, ba- yatı yaşamışım. : Halbuki şim- BAŞI DÖ Ahmet Nebilin sabrı tüken mişti. Birden bire sesine bir hiddet geldi: — Afedersiniz, Semiha Ha nım, herkesin (o hususiyetine karışmağa bir sebep yoktur. Kimi seversem severim, Muh- teşem Hanım bana darıldise © nu da kendisi bilir. Bu sözler, bir çırpıda birden bire delikanlının ağzmdan fır layıvermişti. Ahmet Nebilden böyle bir celâdeti ümit etmi- © yen Semiha Nazmi Hanımın telefonun öbür (o ucunda dona za adeta (o hissolunuyor- —A!A!A! Taaccüp seslerini hafif bir mırıltı takip etti. Ahmet Ne- bil daha fazla dinlemiyerek te tı, Hiddetinden el - kalemi eline al- A NÜKLE Jbrahim NECMİ Fakat iki üç cümle yazar yazmaz, telefon tekrar öttü, Delikanlı hiddetle âleti eline aldı: ; / — Alo, buyurun efendim. — Ben, Muhteşem Nihat. — Ne istiyorsunuz? — Bir alçak adamın sesini işitmek. — Alçak ben miyim? — Benim gibi bir kadını bin türlü hilelerle tuzağa düşü rüp kocasına karşı olan vazife lerini unutturduktan sonra ya kadan silken adama ne deme- >? — Ben mi sizi tuzağa düşür düm? Ben mi size vazifelerini zi unutturdum? — Ya kim? | Ahmet Nebilin gerçekten | kan beynine (o hücum ediyor- du: Hanım, artık yeter. kalım bu defa ne yapacaklar? Ben bü- tün maceralarınızı biliyorum. — Benim mi? Benim mi? Benim maceram, filânim yok. — Kâfi, Hanımefendi. Mü ânade © buyurunuz. Çalışaca- ğım. : — Ha! Yine mi işiniz var? — Evet, işim var. - — Pek âlâ, pek alâ. Herkes kendi işine... Telefonun hiddetle, çarpa- rak kapandığı akseden sert gü rültüden anlaşıldı. Ahmet Nebil geniş bir s0- luk aldı. Beyni alt üst olmuş, iki si bir araya © getirecek hali kalmamıştı. Geceki * aşk sahnesile bugünkü sinema mü Ikatı arasında sevinirken Atıf Cemşit Beyin ziyareti, Neri- man Cemşit Hanımın evindeki kargaşalık haberi, Semiha Naz minin, sonra Muhteşem Nihat Hanımın telefonları, münase- betlerin kırılması, biribiri üze- rine yığılıyordu. Delikanlının beyni çatlıya- cak gibi yanıyor, şakaklar atı yordu. Elinden kalemi atarak İzof ve terbiyecisi İ çılan , | kışlık teneffüs yerine ve teras | bizzat Şal LI me iki devreye ayrı- Aa) Volksschule (6 - 10 ya- şına kadar) B) Hauptschule (10 - 14 ya şına kadar) Bu tasnif; takip edilen müf | redat programlarındaki husu: yete göre yapılmıştır, İlk dev ! rede e tedris - Gesamtun tevvicht) , ikinci devrede ise (temerküz - Konzentvation) e sasından ayrılmamak © şartile (Tek tek tedris - Fachuntev- vicht) esastır. Ancak; il renin dödüncü sını gram toplu tedris ile tek tek tedris arasmda bir geçit vazi- | yetimi görür. İ Bundan maada Bürgerşule | denilen bir daha vardır ki | 4 - B inci sınıflara muadildir. ... Mektepler sabah saat sekiz de © açılır ve 12 - 13 & kadar devam eder. Öğleden sonra mektep yoktur. Ders saatleri bilhassa ilk devrede muayyen değildir. Büyük Alman Filo- Herbart (1776 - 1841) ın talebine uy- gun olarak dersler zile değil; çocukların alâkalarmdaki de- vama ve faaliyetin er , Fakat bu, teneffüsü zamanı haber vermek i- Birinci sınıfta 6 - 7 ya şındaki çocukların, canlı bir a- lâka içinde, tam iki saat, tenef füse çıkmadan çalıştıklarma, pek çok tesadüf ettim. İkmekteplerinin es buttâ tenefi Talebe, mesai rahat zamanını, pencereleri a- sınıfta veya koridorda geçirirler. Yeni yapılan mek- tep binalarında ise bahçeye, lara çok ehemmiyet verilmekte *.. Tedrisatis ferdi faaliyet en mühim pfeösiği teşkil eder. Ta lebe, mümkün olduğu kadar, çalışarak & hakikatleri bulmakta ve lüzumlu hayati bilgileri elde © etmektedirler. Muallimin vazifesi bu faaliyet €snasında rehberlik ve nâzem- lk rolünü oynamaktır, Ders mevzularının merkezi ni bilhassa çocuğun hayatı ve muhiti teşkil eder. Bu mevzu- lar - merkezleri müşterek daire ler halinde - inkişaf ettirilir ve merkezden uzaklaşılır; ancak hareket edilen nokta ile (yani çocuğun hayat ve muhiti ile) ibat muhafaza edilmek : şarttır. Ayni zamanda çocukların ferdi ve cinsi hususiyetleri, kabiliyet ve istidatları göz ö- nünde bulundurularak tedris ve terbiye - faaliyeti ona göre idare (olunur. Bunun için de her muallim (Schülerbeschrei- bung) denilen müşahede karne leri tutar. Burada ruhi ve bedeni noksanları tesbit edilir. Bunun için derste, | teneffüste veya mektep inde muallim gö- zünden kaçmayan karakteri- z düşünmeğe başl dı, Muhteşem Nihat Hanımla yardağı Semiha Nazmi Hanı- ma karşı yaptığı muameleni neticesi acaba'ne olabilirdi? Ahmet Nebil bunlardan bık- mış, usanmıştı. Fakat Neba- batı “Fatihli sevgili,, diye dil. lerine doliyan bu kadınlar, bir gece evvel Nemika Sırrı Hanı- mın kıskançlığını âlet ittihaz ederek İstanbul içinin tert: kızını kendi salonlarına lemişlerdi. Acaba kendisinden | intikam almak için Nebahata bir fenalık edebilirler miydi? — Bugün Nebahata her şe yi söylerim. Uyanık ve ihtiyat İ: bulunmasını anlatırım. Diye düşündü. Fakat, Ne- bahata “her şeyi (o söylemek. O! Bu da mümkün (değildi. “Her şeyi,, söylemek için, deli kanlı bütün bu kadınlarla ge- çen maceralarını da anlatı O tertemiz kıza bu maceraları anlatmak kabil miy di? KN — Ne yapmalı? Ne yapma | 1? KANUNUEVVEL 1931 Bu akşam Melek ve Elhamra Sinemalarında birden ISTANBUL SOKAKLARINDA Birinci Türkçe oörlü muazzam filmin ilk iraesi mitnasebekile FEVKALÂDE MÜSAMERE Haşiye: Bu akşamki fevkalâde müsamere esnasında, bu filmi çevirmiş olan Darülbe- dayi artistleri filmi bizzat takdim ve filmde tagamni ettikleri şarkılardan bazılarını ta- gavni edeceklerdir. Bu akşam için bütün yerler numaralı olduğundan evelden tedarik edebilirsiniz, Fiatlar yalnız bu akşam için: 60, 80, 120 kuruş - her iki sinemanın tek- m'l locaları satılmıştır. Biletler bütün hafta için satılmaktadır. Melek: Telefon B.O, 868 e Elhamra Telefon B.O. 118 Akit Osmanlı Bankası sabık müdi Hanımla Selânik eşrafmdan Zi ya Beyin mahdumu Sedat Be- yin akitleri dün Beyoğlu nikâh memurluğunda icra kılınmış- tır, İki tarafa da saadetler te- menni ederiz. ———— tik müşahedelerini işaret eder. İcabında talebe velileri ile te- mas eder. Çocuk diğer bir mek tebe naklederse (o veya daha yüksek sınıflara geçerse bu kar ne de onunla beraber gider. Viyana o İlkmekteplerinde sibedükasyon hemen yok gibi- dir. 929 - 30 ders senesinde 648 ilk mektepten ancak 50 ta nesinin ilk devresi muhtelit i- di, Erkek çocuklarla kızlar ay rı dershane veya mekteplerde toplanmakta idiler. Bugün de vaziyet bundan farksızdır. ». Mecburi ilk tahsil müesse- seli iyetlerin hedef- lerini şu maddelerde toplamak | mümkündür: 1 — İlkmektep; tedris mev zuları ve usulleri vasıtasile, ço cuklara kendi ferdiyetlerini id rak ettirir. 2 — Onların fikri, ahlâki ve bedeni kuvvetlerinin tenmi- ye ve inkişafma hizmet eder. 3 — Çocuklara kendi âlem lerinden hareket ederek, tabii ve beşeri hayat hakkında bir görüş kazandırır. 4 — Etrafmdakilerle anlaş mak; muhtelif vasıtalarla mak sadmı ve duygularını ifade et mek yollarını öğretir, 5 — Ve nihayet içtimai, medinevi, halki ve dini - ahlâ ki muamelâtta iktidar / sahibi kılar. Bu sayede seciyesi küv- vetli, vazifesini seven, ve men- sup olduğu cemiyetin efradına ve vatana hayırlı bir vatandaş hazırlar. Yukarıda çizilen hedeflere erişmek için'nasıl © çalışıldığı rlıyacağımız bir ma in mevzuları ola- Viyana: Muallim Kemal KAYA çine bu süal bir burgu gibi gir mişti. Beynini oyan ve bir tür nı sıkarak, üzüle üzüle odayı dolaşıyordu. — Bonjür, Nebil Bey. Nen var? Sevinçle odaya giren Refik Cemal, Ahmet Nebilin halini İ görünce adeta şaşırmıştı: — Ne oldun allah aşkına? Yüzün pek bozuk. -- Hayır, bir şey değil. Bir şeye canım sıkıldı da ., — Vah, vah! Bir hizmetin- de bulunabilirsem.. — Mersi, kardeşim, öyle bir şey değil. Ey, ne var, ne yok bakalım? — Haberler fena.. — Hangi haberler? — Piyasa haberleri. Haraççı Za- de ticarethanesi iflâs etti. — Kim burlar? fa Bir tayin Sabık İstanbul vilâyet mer Eminönü kazası beledi tarlığına tayin edilmiştir. bay. Balatta yangın Evvelki gece Balatta kara- kol karşısında baki a Todorinin sebze yang çıkmış, bu dükkân kâ- | milen, yanmdaki Miçoya ait fı- rın da kismen © yandığı halde söndürülmüştür. Ateşin nasıl çıktığı tahkik edilmektedir. Yeni neşriyat | Yaşamak yolu Veremle mücadele cemiyeti tarafından her ay neşredilmek- te olan Yaşamak yolu mecmu- asının teşrinievvel nüshasi Çık- mıştır. Muayenshane nakli Dr. Celâl Tevfik Frengi ve #drar yola Hap talıkları mütehassısı:Sirkeci, Muradiye caddesi No. 35 Sa. 14-18 MÜTEHASSIS ARANIYOR İstanbulda Beyoğlunda Pangaltı. da Nizamiye sokağında 9-13 munsa- Talı Arslan: mensucat “fabrika ve boyahanede mevcut APRE makine- lerinde çalışmak üzre bir mütehas- srsa ihtiyaç olduğundan istimaline bihakkın vakıf ve yedinde ehliyet- mamesi mevcut olanların istihdamı arru edildiğinden bu gibi ehliyeti haiz olanların ehliyetnameleri / ile Türkiye Cümhuriyeti | tab'asından bulunduğunu o mübeyyin hüviyet cüzdanını hâmilen evvelâ İstanbul Mintakas: Sanayi Müdiriyeti aliye- sindeki Fen Müfettişliğince bade- limtihan ehliyetleri tebeyyün eden lerin fabrikamızda istihdam edile- cekleri ilân olunur. sonra Yazıcı Zadenin ve ve Nihat İlhami Beyin kurtulmasına da imkân kalmadı diyorlar, — Neden? — Haraççı Zadelerin en mü- piyasadaki karğaşalıklar sında bunlar malların en yük kısmını satmışlar. İki yüz bin liradan fazla parayı ceple- rine atarak memleketten kaç- mışlar, — Ey? — Esi ne olacak? Ortada kalan mal bugün © satılsa üç, dört bin lira ya tutar, ya tut- maz diyorlar. Borç ise elli, | altmış bin lira imiş. Alacaklı lara yüzde üç düşerse iyidir di yorlar. — Yazıcı Zadenin alacağı | m ranından Nuh Beyin kızı Alis | kez mücadele baytarı Hilmi B. | ESRARENGİZ TAHTELBAHİR sözlü ve şarkılı filminin çev- cilmesi için bütün Amerikan Bahriyesi POX filmin emrine made bulunmuştur. Bahrimuhitin derinliklerinde cerüyan eden bu dram GEO “ GES -O'BRİEN MONA MARİS tarafından temsil edi- Tiyor. Yarın akşamdan itibaren OPERA sinemasında VAZİFE KURBANI Fabrikamızın en kıymetli fen mü tebassıslarından o Pavli Hristof B- fendi 29-11-31 pazar günü müeasif bir kaza neticesinde vefat etmiştir. Cenazesi 1 Kânunevvel 931 Salı gü nU saat 14 te Şişlide Bulgar Ek satanesinden kaldırılacağından ce- İsmâzesinde hazir bulunmak arzu © denlerin teşrifleri rica olüpür. Zümre zade Şakir Türk Sanayii Harbiye ve Madeniye fabrikası sahibi, Zayi ehliyetname Seytisefer 207 sicil numaralı yo- İ för ehliyetnamemi kaybettiğimden yenisini — çıkaracağımdan © eskinin hükmü © olmadığı ilin olunur. 207 sicil numarasile Şoför Artin. NORJSKE ORİENT LİNİE Nörveç bandıralı “Hallingdal” va puru 5-6 Kânünevvel tarihine doğru Jimanımızda beklenmektedir. Has mulesini tahliye ettikten © sonra, mal kabul ederek, Burgaz, Varna Köstenceye hareket edecektir. Tafsilât için Galata, Frenkyan anında Theo. Reppen vapur hcen. talığına müracaat olunmadı, Tel B. 0. 2274. ZAYİ — Seytiseler merkezinden alınan 52 numeralu tecrübe plâk: zayi olmuştur. Yenisi alınacağın- dan hükmü yoktur. Oto Motor Şir- iz O da kimbilir kaç ay son — Ey, ne olacak? — Evet. En doğru haberi ondan alabilirim. — Aman, çabuk al, — Neye böyle merak ettin? — Neye mi? Şey.. canm, Reşit Bey istiyordu da.. — Şimdi öğrenirim, Fakat evvelâ sana tekrar teşekkür e- deyim de.. — Neden? — Dün akşam beni Muhte şem Nihat Hanımın salonuna götürdüğünden dolayı canım. Bilsen ne hoşuma gitti? — Ne? Salonmu? — Salon da, âlem de, Ha nlar da... Hepsi! i bin lira.. Biro ka dar da Nihat eni e şir ketinin alaca; — Kırk bin eyi İzar şim “di bin iki vüz lira mı ali — Çok şey! — Niye şaşıyorsun? — Benim hoşuma gitmiyoı da... (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: