Maverayı Erden emiri ile bir mülâkat Emir Ali Suryeye kral olursa, üç kardeş hükümdar ne yapacaklar? (Bundan takriben beş altı ay evvel İstanbul'a genç ve sarı- $ın, son derece sempatik Danimarka'lı bir gazeteci gelmişti, Bu gazeteci ile görüştüğümüz zaman, bize Kopenhag'da çıkan Po- Ütiken gazetesinin muhabiri olduğunu söylemiş ve meşretti kitaplardan ve makalelerden bi. ir dolaşmış, arapçayı öğrenmiş, en nihayet Arap memleketlerini ir kısmını da göstermişti, Bütün yeti kabul ederek Ali Ahmet ismini almış. Tıraplus'tan geçerken büyük bir tehlike atlattığını da söylemişti, Bir kaç gün evvel Dar nark'anm”Ritjam ajansı asıl ismi Knud Holm- boe olan bu gazetecinin Traplus'tan Hicaza geçerken Vhabiler terâfından katledildiğini bildirmektedir. Bütün İskandinav mat buatı bu cinayetin esrarını öğrenmekle meşguldur. Biz sadece Politiken'de çikan son yazısını iktibas ediyoruz. | Kopönkagda çıkan POLİTİKEN den Maverayi Erden, dünya ha: binin doğurduğu bir çok yeni memleketlerden biridir. Eski Türk idaresinde £ olduğu gibi bu memleket Suriye ve Filisti hin bir cüz'üdür. Mustakil bir hükümet haline kalbedilmesin- de ne coğarfi, ne iktisadi hiç bir sebep yoktur. Bu yeni hü- kümetin ihdası da ne oradaki tabiatle, ne de ihtiyaçlarla ka- bili telif değildir . 500,000 i geçmiyen nüfus muhtelif ırklara ayrılmıştır: Bedeviler, Çerkesler, Türkler Ve saire... Öyle ki milli bir te- *anüt yoktur. Tabiat mülâyım olmadığı ve memleketin ik bir kısmı dağlarla bat bu- hınduğu için, yeşilliği küçük ir ova Maverayi Erden'i bes. liyemez. Bu sebepten. kimseler hayatlarını kaza: mek için, işi eşkiyalığa muşlardır. Memlekette aşağı yukarı &- hemmiyeti haiz dört büyük şe- hir var: Amman, (20,000 nü- Fuslu bugünkü payitaht), Ma- ân, Akabe ve bir de Filistin hu dudunda Salt, Kral Hüseyinin büyük oğlu Emir Abdullah memleketin ba yndadır, Arapça “Emir, «de- mek prens gibi bir şey.. İngiliz miralayı Kirkebirde Orada bulundukça, Emirin sa- İâhiyeti son derece mahduttur. ynı zamanda, gene İngiliz o- lan Peak paşa Maverayi Erde- hin siyasetini idare etmektedi Eğer hakikaten (o mes" memleketlerin tarihi yoksa, Maverayı Erden'in tarihi, bir 4z da Emir Abdullahın tarihi tir, Bunu iyi anlamak i- çin Emirin karakterini | anla- mak lâzımdır. Bu Emir dört vur- kârdeşin en büyüğüdür: Fey-| | sal, Ali ve Sait. Kardeşlerine hiç benzemez. ın derece zekidir. Etrafında- kileri kend ral Hüseyinin Harici- İ ve nazırlığı yaptığı o zamanda Böstermişti. Ancak Abdullahın iyaseti sayesindedir ki, baba- saltanatı Gene udun bir çok rını suya d i işti, Bu zamanlarda erayı Erden'i mü ülcümet haline kalbetmeği dü tünmüyordu. Şimdiki payitaht “lan Amman Filistinin bir ka- Sabası idi ve İngiliz fevkalâde iseri Sir Herbert Samuel tarafından idare ediliyordur Abdullahın ne fedakârlık pa- sına emniyet kazandığını ve laverayi Erden tahtına otur- ğunu burada anlatmak çok Uzun sürer Abdullahın İngiliz- re karş saçtığı mücadele, onu Milletdaşları arasında başka ir Mustafa Kemal olarak ta- Mimiştı. Türkler Büyük Reis- lerine nasıl minnet ve itibar #österiyorlarsa, — milletdaşları Abdullaha karşı aynı hissi esliyorlardı. Arap zabitleri tin Emir halkına, Ve hararetli sözlerini Man unutamıyacağım, Dört se Ne İngiliz kıtaatımı muvaffakı. etsizliğe uğratan Abdullah Sin bunların muhabbetleri pa- tansızdır. Bu dört senelik çe- in mücadele içinde Abdullah Mabitlerine ve neferlerine p ürebil- muvaffak olmutşu. O kadar ki kendilerinden istediği en yük fedakârlıkları bile, bun bü yük bir feragati nefisle kabul ediyorlardı. e Abdullah yalnız Bedevilerden değil, Suriyedeki diğer Araplardan da müzahe- ret ve hattâ mali muavenet gö- rüyordu. Bu sayededir ki Sir Herbert Samuel ile bir itilâfa vâsıl oldu ve İngiltere ken. nin hükümdarlığını ve Mavera yi Erden Emirliğini kabul etti, Amman da iken Emir tara- fından kabul edilmekliği i ca ettim. Emirin mukarribinin den ve dostlarımdan iki zabi- tin delâleti sayesinde o Emirle görüşebildim. Emir beni yük bir salonda ve yazıhanesi nin önünde ayakta bekliyordu. Orta boylu, sevimli o ve müte- bessim çehreli bir adamdı. Sa- kalla çerçevelenmiş çehresinde iri iki siyah göz pırıl pırıl ya- nıyordu. Bu nazarlar o Emirin rüşt ve enerjik oldu- oğluna karşı gösterdiği şiddet etrafında bu- ralarda söylenen sözler çoktur. Gösteriş dostu olan kardeşi Feysala nazaran, Abdullah son derece sadeliği sever. Bürno- sunu (bırakmamıştır. Siyasi konferanslara gittiği zaman da kıyafetini değiştirmez. Emir beni oturttu. (Daha konuşmağa başlamadan, iki ha deme kendisine ve bana kahve getirdiler. Emir sordu: — Kemalettin Efganiyi ta- nir mısınız? Tanımadığımı - söyleyince, Emir izahat verdi. Bu izahate nazaran, Kemalettin Efgani modern islâm dünyasının bü- yük bir âlimi, bir (e filozofu ve r şairidir. Bu zat, semavi il- bamlar rile müslümanlığı 16 lah etmek üzeredir. Bugünkü bediatları kaldırarak, eski esas kı prensipleri daha kuvvetle or- taya çıkarmak istiyor. İslâmi- yet doğuşunda bir inci idi. Bu incinin kirlerini temizlemek lâ e geliyor. Emir Abdullah de Bundan sonra Emir seyaha- timin hedeflerini sordu. Mekke ye ve Medine'ye leceğimi söyledim. Dedi — İslâmiyeti kabul edişini- zin derin bir membadan besle- nip beslenmedi. bilmiyo- rum. Sizi aramıza getiren kin sadece bir tecessüsten il ret olup olmadığına da vâkıf değilim. Fakat mademki müs- lüman oldunuz. o Mekke'ye ve Medine'ye gitmekle ie niz şeylere nazaran islâm dini hakkında hüküm vermeniz doğ ru olamaz. Çünkü islâmiyetin bu mukaddes beldelerinde sah- te müslümanlar çoktur. Demek isterim ki, Mekke ile Medine bizim imanımızın hi: kay- nağı değildirler, Muhavereyi siyasi sahaya intikal ettirdim. Kardeşi Ali- nin Suriye tahtına © geleceği hakkınadki şayiaların nederece ye kadar doğru olduğunu sor- dum. Bu sualimi başka bir sa- haya çevireceğini zannediyor. dum. Hayretle dinledim ki, su- e tam cevabını veriyor: — Bu noktada kat'i bir şey bilmiyorum. Fakat şayiaların muhakkaktır. “Talâka hücum!, Amerikadaki Reno şehri para kazanmak için böyle bir film Sabık şampiyon Jack Dempsey'in karısı Estelle Taylor'ia boşanacağı zamanlarda Renoda alınmış resimleri. Dempseyin Reno! Belki siz bunu yeni artist zannedersi, Hayn ema yıldızları sayesin de şimdi Amerikanın o meşhur rlerinden biri oldu. Çünkü altı haftalık ikametten Itı dakikada talâk elde Hollyvood'dan yirmi dört, otomobille on altı, yyare ile beş saat mesafede- On sekiz bin nüfusu, Ame- rikan şehirlerine hâs o mimari tarzı olan murabba evlere da gılmışlardır. Burada her içti mal sınıfa mensup insanlar var dir, il yardere kadar. tahtına çıkmasını ii , eden bir taraf varsa, bu projenin bir çok müşkilât ve mukavemetle- re maruz kaldığını da saklama mak lâzım © geliz. Kardeşim şimdi Bağdat'ı ziyaret etmek- tedir, Avdetinde bu meseleyi öğrenebilece orum. Eğer sa, bu hâdise gayet mühim ve ip için ağır | nelayici Bir defa üç caklardır. Çünkü her ü lekette de üç kardeş hüküm sü recek. Gayet sıkı bir irtibat bu ü biribirine rapte- memleket ara- sında bir nevi o vahdet husule gelecek demektir... Emirden müsaade alarak raydan çıktım ve otelime git- im, Yolda Emirin müşaviri ve İngiliz komiseri Peak paşaya otomobilinde tesadüf ettim. Bu tesadüf bana Emiri; ği üç memleket a: deti hatırlattı. Acaba siyaset İngilterenin hoşuna gi der mi? O İngiltere ki tayyare- dile bu memleketin semalarm- da her gün dolaşıp durmaktı hareketi tarassut etmektedir. Böyle bir siyaset, Suriyede kı- taat bulunduran Fransanın ho- şuna gidebilir mi? O Böyle bir İ siyaset serseri İbnisuut ile te- İ vabiinü teşkil eden Vebabile- rin hoşuna gidebilir mi? Öyle teressüm edecek her hangi bir | kucağında sinema artistlerinden iki hemşire: Anna ve Gloria Kelly. sin giremiyeceği yerlerde viski içmek ve poker oygnmakla va- kit geçirir. Polism giremiyece- ği isin girmek isteme yerlerde. Çünkü < Reno'- nun bu nevi milyarderlere çok ihtiyacı vard. hir geçer. Truckee “denilen bu ir nişan yüzüğü mezarıdır. Çünkü Reno'da boşananlar yü züklerini âdeti beldeye iktıfaen bu nehre at Bu kadar sür'atle boşanmak kabil olan bir ( şehre nasıl o- lur da Hollyvood'un artistleri can atmazlar? Çünkü sinema artistleri izdivacı di €ssese addetmezler. yıldızı için mazide dört beş de fa evlenmek nasıl âdet hükmü- ne girmişse; budan sonra bu adedi sekiz on misline çıkar- makla yanlış bir tahmin yapıl- miş olmıyacaktır » Yalnız altı hafta mecburiyeti var. - Bu müddet zarfinda (o hür Amerikanın en hür şehrinde bu Ziyaretçileri eğlendirmek lâzımdır. Bu zen- gin müşterilerin eğlencesi Re- no'nun otelcileni de haylı zen- gin etmiştir . Onun için bu şehirde muh- teşem oteller, en Jül iy lar yerden biter gi dir; Kumar salonl: dansingler Amerikenm en iyi orkestralarmı buraya getirmiş- lerdir. Şehrin büyük (bir koşu «eydanı vardır. Golf, tenis yer leri de gayet mebzuldür. Hülâ sa Reno'da ikemeti unutulmaz bir hale getiren her vasıta te- min edilmiştir Ya barları? Namütenahi| Maruf cihan boks şampiyo- nu Jack Demsey'in bu şehirde irginin caddesinde bir yazı- Karısı Estelle Taylore'den bu şehirde ayrıl. dıktan sonra, kendi şehirden ayrılmadı .Bir at koşusu acen- tacı açtı. Bütün Reno kend ni sviyor, Sokağa çıktı mr, halk etrafını sarıyor. Reno'lu zat diyor ki: — Eskiden artistler boşan- mak için Parise kadar ihtiyarı zahmet ederlerdi. Aynı zaman da da orada mücevher, tuvalet ve saire satın alırlar, Ameri- ikamet İ kan dolarlarını bırakıp döner. | lerdi. Halbuki bu buhran zama nında dolarlar bize daha lâzım, ! ri de şüphesiz Trader Horn'dur filmi idare eden Van Dyke yazıy çıkan ve çok sevilerek okunan hay- kat bulunacak. Hayatımızı bir çok tehlikelere koyacaksınız. Fakat bir böyle teklif ederler. Kabul ettim. içiyordu js İ Dünbelekler çalmıyor, belleri bükük, Büyük filmlerden: T rader Horn Rejisör Van Dyke, bu filmi Afrikanın göbeğinde nasıl çevirdiğini anlatıyor Senenin en güzel filmlerinden bi- Bı 78 Nisan “Beni Metro Golduvi nin giremiyeceği muhteşem mü: yeti odalarından birine soktular ve aşağı yukarı dediler ki: — Azizim Van Deyke, bu sene rethahiş Trader Horn romanını fil- me almağa karar verdik ve müdür olarak sizi intihap ettik, Çünkü siz| Afrika» çöllerinde. film çekmesi ve... Tehlikelere göğüs germesini bi- Tiyorsunuz — Nasıl? Dedim, filmi Afrika'da çevireceksiniz? Mümkün değil! | — Burada mümkün olmayan bir şey yoktur. Bunu siz de bilirsiniz.Yi ne Afrika'da “Boyaz gölgeler, i çe- viren sizsiniz. İştediğiniz kadar para vereceğiz. Burada herşeyi yapmağa kadir insanlar da imal ediyoruz. Bu insanlardan ne kadar lüzumu varsa, alırsmız. Filmde kaplanlar, arslanlar, gergedanlar, her çeşit vahşi mahhi- | macera, bir şöhret ve nihayet güzel bir film meydana gelecek. Kabul edi yor mısınız? Sinema payitahtında insana işi 18 Martta Hollyvoot'tan trene| bindik. Onbeş kişiidik. Edwina Bott güzel saçlarını, vagonun penceresin den gösteriyor, müstakbel Horn o- lan Harry Carey püfür püfür siğara Diğer kompartimanlarda ör, iki elektrikçi, iki Bagajlarımız ise hususi bir trenle bizi takip ediyordu. Zira heyeti mec muası dolesan ton tutuyordu. Trenin çanı çalındı. Geçecek u- zun aylardan evvel son defa tanıdığı mız simaları görüyorduk 7 Mayıs,Mosamba Burası İngiliz Afrikasında büyük bir şehirdir. Üsarme ismindeki vapu- rum ve yine bize ait City of Chang- hai vapuru bu sabah Mosamba lima na girdi Gümrük memurları dağ| Sö gibi yığılan eşyamızın üzerinden at- layorlar. | Bu akşam çaydan sonra, Afrika-| nın damarlarıma girdiğini hissettim. | Karşı tarafta bir yerli düğünü var. yarı çıplak insanlar şarkılar söylü- yorlar, Bir taraftan da tramvay geçi ar. İngilizler benimle alây ettiler. — Çöle çıkacaksanız, bir tondan azla eşya ile seyahat edemezsiniz, iiyorlar Halbuki benim onsuz birşey ya- samiyacağım, yalnız elektrik tefer- ii MELİ) Ni B2 tif. dl ? ü Trader Horn filminde Edvaina Bott rüatı on ton tutuyor. Hele bakalım, görürüz. Yarın bavullarımızla ve techizatı- mızla Nairsbi'ye hareket ediyoruz. Nairobi, 4 mayıs On sekiz saat tren yolculuğun- dan sonra buraya geldik. Otelin tap- kı Nevyork'taki Baltimore gibi bü- tek-| yük bir barı var; Içi Afrikaya avlar mağa ve eğlenmeğe gelmiş avcılarla dolu... Bu şehir, bircok Amerikan şe utandırabilir. — Fakat etrafı diyarı; hâlâ bile aslanlar şeh rin civarma kadar gelerek, çocukları parçalıyorlar. Yarın işimize gelecek Yerleri tayin için mütehassızlarla be Ayrıca beş Yüz timsaha, insana benziyen may- munlara, irbaz zencilere ve daha saireye ihtiyacımız va: Kampala 21 mayıs kıyafetindeyiz. son on üç iki bin kilometre katet- Z hirbazları ve timsahları ve Viktorya Nilinden evvel yüz bin gergedan bulduk. Fakat çeçe denilen bir takım ,sinekler daha bulduk ki bu sinekler maazallahtır. İserdılar mı, uyursunuz, bir daha uyanmazsı. nız, Beyaz Nili çıkarken, fil sürüle rine de tesadüf ettik. Bu filleri öl- 'dürmek memmudur.Biz de bütün tec bizatımızla buralara geldiğimiz za- man, hücuma uğrarsak, bilmem ne apacağız? Her şeyi bulduk. Yalnız Rench ero rolünü yapacak zeki bir zenci bulamadım. Buradaki zenciler iri de İ ği, uzun boylu değil, Halbuki ce- İ muptn adeli ve uzun boylu ne çok zenci vardı, Sonra adamlarımızdan birini Manba denilen bir yilan sok- tu, Tedaviye çalıştık, Adamcağızm İ feryat ve fiğanını dinledik, en sonun da kendisini gömdük. Afrika'da ilk defa ölümle karşılaşmıştık. | | Yarın, trupumuzun keavvayi kül. lisine iltihak edeceğiz. Panyamar, 24 mayıs Hareketimden © evvel buraya be ismimi koymalarını © zencilere söyliyeceğim. Zira bir kaç gün için- | de burada çadırdan ve tahtadan bir köy vücude getirdim. Burada filmi İ sevirmeğe başlıyacaktık. Yer gayet | güzeldi. Viktorya Nili ile Beyaz Nil | burada birleşiyorlardı. Bizi ve eşya- İ mızı buraya getiren Samuel Baher mindeki dibi düz vapur nehirde de mir atmış, bekliyor. Etraf papiros | ve filler diyarı.. İki &y eziyet ve me * şakkçattan sonra nihayet burada ti- İ pik Afrika dekoru içinde, film çevire cektik Operatör Ceide Vinna iki #- #aç arasma telsiz telgraf antenini gerdi. 27 Mayıs Bugün film çevirmeğe başladık. Ben işleri bir günde bitirecebileceği mi zannediyordum. Fakat yağmar. lardan dört gün sürdü. Uganda'nın başdoktoru Carpan- İ ter bize Murchison şelâleleri kens- rında karargâh kurmağa müsaade etti Fakat burada uyku hastalığı mevcut olduğu için, içimi iş yakalanırsa, me yeceğinide söyledi. En nihayet aradığım Renchero'- yu buldum. Eşyanm arasında bir maymun derisi vardı. Arkadaşlar. dan biri bu deriyi giyerek kendisini Renchero yerine koymak . istemiş. Tam o sırada iri bir zenci elinde harhe üzerine doğru koşmaz m? | Bende yerimden fırladım. Arkadaşı kurtardım. Bu suretle de zenciyi 0- muzlarından tuttum: — Sen Renchro rolünü oynıya- caksın, dedim. Kabul etti ve harikulâde bir ma- haretle oynadı. İşte Trader Horn filmini biz böyle çevirdik. Douglas'ın son filmi Douglas Fairbanks'in “Sek sen dakil mindeki en son da gösterilmeğe başlanmıştır. Douglas bu filmini son devriâ- lem seyahatinde (çevirmiştir. Hindistanda geçen bir macera- sında Douglas elinde silâh na- İ mima hiç bir şey olmadığı hal. de bir kaplanla karşı karşıya görünmektedir.