MİLLİYET PERŞEMBE, Sailiyet Trenleri yollarından | Asrın umdesi «Milliyet» tir. 5 TEŞRİNİSANİ 1931 IDAREHANE — Ankara cadde- si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Üstanbul. Telefon numaraları: 24310 — 24319 — 24318 i çıkaran adam! Macaristanda Bia- Torbaay köp- rüsündeki suikast nasıl yapılmıştı? o > ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 3 aylığı 400 kuruş 800 kuruş) 77 eulâ/ gecesi, Budapeşte - Vi 6 , 79 , 1400 » | yana ekispiresi, Peşteden yir. 2 , M9 , 2 » | mikilometre mesafede, tam Bia-Torbagy köprüsünü geçti- ği sıralarda müthiş bir sui kas- ta maruz kalmıştı. Ansgdolu jansı da bu suikast haberini kı- Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya mit işler | Dan bir cehennem makinası ii ni lâk etmiş ve lokomotif, arka- Bugünkü hava Yeşilköy hava rasat mer- kezinden aldığımız malü- mata nazaran bugün hava açıktır. Kısmen sislidir.. rek 30 metre irtifadan boşluğa kişi yaralandı. El ile yazılmış ve ray kenarına konmuş bir kâ Rüzgâr şimal istikametle- rinden mütedif sürette ese- cektir, 4-9-931 tazyıkı nesi- mi 776 milimetredir. Aza- mi sühünet 11 asgari 1 dir. diği bildiriliyordu. O zaman- ince sonra, Budapeşte zabıtası niha meydana çıkarmış bulunuyor. EL Halkı iz'aç etmek Ve etmemek Vergi tahsilât: kontrol için bir takım Maliye memurla rı göçen gece sinemalara gir- mişler ve karanlıkta halktan bi let sormuşlar. Tabit gazeteler, o meyanda ben de bu işten şi- kâyet ettim, Çünkü yolunda bir sey değildi. Dünkü gazetelerde bu işin a- kisleri var: Defterdarlık ademi malümat beyan ediyor. Bu ge ne ümit verici bir şeydir, Lâkin Vali muavini Bey diyor ki: — Halkı iz'aç etmemek şar- tile vergi tabsilâtı kontrol edi- lebilir. İyi amma a devletlim! Bu iz- aç etmek ve etmemek kimin öl güsü ile ölçülecek.. Bakım! Ben size misaller göstereyim: m gidiyoruz.. Çak- mağımı çıkardım yaktım. Sön- | vet edilmez. İcra gece yapıl dürdüm. Cebime koydum.. Bu- | maz. Adam bile gece asılmaz... bir mem öy İsi emk İngiliz lirası düşerken isminde birisidir. Viyana polisi, etmediği muştur. Çünkü Viyana polisi Matusckha'nu her türlü şüphe nin fevkinde bir adam olduğu kanaatinde bulunuyordu. Viya mümkün müdür? Maamatih Peşte zabıtası Matusckha seyhine yeni yeni ve biribirinden daha. itteham- Zil, Austurya'da ve Almanya- ken beni çevirdi. dostu olmaz,, sö- — Çakmağı göreyim!.. Gös- | zünün gili lirasında olduğu de vapur kaçtı.. kadar kuvvetli bir hakikat oldu Ben iz'aç edildim mi, edilme | ğu pek enderdir. Şu hale bakın dim mi?.. Vaktile kapışdan bu para şimdi — Gece eve bir polis, mahalle | turfa oldu., İşin garibi şu ki; muhtarı, bekçi geldiler.. Hane | İngilizin düşmesine rağmen İn halkının adedin öğrenmek ve emteasmın fiatlerini kim- millet mektebi şahadetnamele- indirmiyor.. Ve bu yüzden rini görmek istiyorlar. Tedir. | halk ziyan ediyor. gin olduk.. Sinirlendik.. Acaba | (Bu düşme hevesi devam eder iz'aç edildik mi, edilmedik mi? | se galiba yakmda bir Türk li- — Akşam yemeğini yerken | rasına bir İngiliz lirası almak Kabede birisi peyda oldu. Beni | kabil olacak. aşağı çağırdı.. Tarik bedeli ver | Osman imzasile mek- memişsem sevketmeğe ö ii * bni vi tup gönderen karie: Makbuzu aramak için yemek yiyemedim.. İz'aç edildim mi, Mektubunuzu aldım, Beledi- edilmedim mi?. yenin kendi kırtasiyesile meş- Bütün bunları ölçecek bir öl | gul olmaktan kasap dükkânla- çü vardır. O.da şudur: Aklı se- | rindaki kaba kağıtlara bakma- lim. Eğer bu ölçü bizde varsa | ya vakti var mı? Onun için ken- bir daha gece yarısı kontrol yap i mazur görmenizi rica > mayız.. Çünkü gece hiç #imse | deceğim. hiç bir resmi vazife ifasına da- - Milliyet'in Edebi Romanı: 69 BAŞI DÖNÜ FELEK KLER İbrahim NECMİ -14— — Bu akşam geleceksiniz, İLK ACI , değil mi? Refik Cemal durmayıp Ah-| © Diye sormuştu. met Nebile yalvarıyordu: — Vallahi bilmem. Pek te ne olursun? | keyfim yok. — Kuzum, Muhteşem Nihat Hanımefendi ye telefon ediver. Sizin yük: sek salonunuza müştak olan bir genç muharriri getirmeme müsaade eder (misiniz, diye sor! Bak, nasıl müsaade ede- cek. — Yok, olmaz. Bu akşam mutlaka © gelmelisiniz. Hem Reşit Bey de sizi orada gör- mek istiyor. Kaç gündür mat baada görüşememişsiniz. Yolunda umulmaz bir israr Genç muharririn ısrarı o | da bulunmuştu. kadar arttı ki, nihayet Ahmet Nemika Sırrı Hanımın ge Nebil mukavemet. edemedi. | çirdiği buhranlı günden sonra Gardenbar gecesi o Muhteşem Nihat Hanımm kendisine gös- ilk defa olarak böyle telefon- terdiği soğuk tavırdan cesa- | reddetmek istememiş reti — kırılmıştı. Bu akşamki — Peki, gelirim. süvareye gitmeğe bile heves | & Vadini vermişti. kalmamıştı. © © Gİ Refik Cemalin ısrarları ü- (Hatırlardadır ki, geçen 12 i/ saca bildirdi, Demiryoluna ko- İ sındaki ilk vagonları sürükliye | yuvarlanmıştı. 25 kişi öldü. 80 Zıt parçasında, suikastın komü nistler tarafından tertip edil- İ Torbagy suikastının artık es- danberi devam eden uzun ve tetkikat ve tahkikattan | yet bu müthiş sulastın #ailini Bu adam Viyana'da tüccar-fab rikatör Constantin Matusckha Budapeşte Emniyetiumumiye memurları nın şüphe ve kanaatlerini kabul in, tahkikatın sevk ve idareside hayli müşkül ol- na'da üç apartmanı, birkaç fab rika, bir taşocağı ve saire sahi- bi olan, son derece mütedeyyin ayrıca iyi bir âile babası ve mo dern bir koca tanınmış bir ada- mın mücrimiyetine inanmak İ çük bir kasabada doğmuştur. kâr deliller yığdıkça, bu adam- sadece Bia-Torbagy'de dı e e ei fakat harbin başlangıcında as- da da birçok trenleri yoldan Va. la ettiği ısrarı Ahmet Nebil! kardığı tahakkuk etmiştir. Matuschka her yerde, gece | leyin çalışmış ve cehennem makindları kullanarak trenleri | yoldan çıkarmıştır. Bu esnada kendiside civarda bir çalılık ar kasından, bir hendekten veya orman içinden suikastının müt hiş neti: i derin bir zevkle | seyretmiştir. Umumiharpte is- tihkâm zabitliği etmiş olan bu adam, gecenin içinde infilâkı takip eden gürültüyü, feryadı fığanı ve ölüm harharelerini do yulmaz bir zevk içinde kılı oy- namadan dinlemiş, akan kanı zevkle seyretmiştir. Polis noktai nazarından Bia zarengiz bir ciheti kalmamış- tır, Bu suikast etrafında Macar gazetelerinin heyeti umumiye sinden aldığımız müthiş tafsi- Jât meşrediyoruz. Diğer taraftan Matusch'ka da her şeyi tamamen itirat et- miş bulunmaktadır.) Teker teker değil, toptan insan öldüren bu adam, aynı zamanda son derece mütedey- yin, çalışkan, ailesine fevkalâ. de düşkündü. Akıl ne kadar er- | mezse ermesin, bu adam, bir! vücut kalıbının içinde iki insan yaşayan bir adamdı ( ve bu iki insan, synı kalıbın içinde biri- birlerine tamamen bigâne idi- Bu işte polisin “tahkikatına nazaran, bir defa Matuschk'nın mazisine bakalım: Şimdi 39 yaşmdadır. Maca- ristanda Csantaver isminde kü Ailenin yegâne oğludur. Baba sı bu kasabada bakkallık eder- di. Matusthka * muallim oldu, kere çağırıldığı için çok mual- limlik edemedi. Alelâde bir ne fer olarak (okıt'aya girdikten sonra, müteaddit defalar kendi sini gösterdi. Bir kaç defa ya- ralandı, nişan aldı ve mü zim oldu. Terhisinden o sonra babasının evine döndü ve aynı kasabadan bir genç kızla evlen di. Bu izdivaçtan bir kız çocu- ğu doğdu ki, şimdi on bir ya; | şındadır. Matuschka karısına ve kızıma karşı daima derin bir muhabbet göstermiştir. İzdi. vaçtan sonra da hayatını tama- ' men değiştirdi. Muallimliği bı | rakarak, ticarete sülük etti. O | vakitki para meddü cezrinden de epice istifade etti. 1927 de oldukça mühim bir servet sahi bi bulunuyordu. O tarihte Ma- caristanı terketmeğe karar ver di. Ailesile Viyanaya gitti. Bir kaç apartıman, bir fabrika ve bir taş ocağı satın aldı. O za- man daha mütedeyyin kesildi. Sık sık kiliseye gitmeğe başla- dr ve üzerinde daima Saint-An toine'ın resmi — bulunu; olduğu kadar — > Kiminle müşerref oluyo rum, efendim? —Afsiz misiniz, Semiha Hanımefendi, — telefonda sizi bulduğumu bilseniz ne sevin- dim! — Hanımefendinin bendeni- ze biraz gücendiklerini zarne- diyorum da, efendim.. — Evet, vekin biraz da hak- b var, amma... riya iş ŞT - seyahati ve- sile ittihaz ederek, aile evinden çıkar, gider ve seyahatinin se- bep ve neticeleri hakkında ka- rısma malümat vermezdi. Esrarengiz seyahatlar O kadar mütecessis olma- yan Matuschka'nın karısı, ko- casına körüne itimat ve eminet hâsıl etmiş olduğu için, yerinde duramıyacak kadar a- sabi olduğu zamanlarda vâki olan bu seyahatler © hakkında hiç bir malümat istemezdi. Ko cası seyahatten avdetinde ta- mam:n değişmiş (görünürdü. Asabiyet ve heyecanı kâmilen zail olmuş bulunurdu. Yalnız bir şey Mrdam Matuschka'nın nazarı dikkatini celbetmişti. Kocası her söyahate çıkışında, cebine mühim mikdarda para alır ve avdetinde parasız relir- di. Matuschka'nın seyzhatleri gittikçe sıklaşmağa ( Kaşladı. Almanyaya gitti, Ho'anda, İ- talya ve Maca'istana gitti. Bu suretle de geçen eylülde Buda- peşteye hareket etti, İşte bu seyahatinde de 11-12 eylül ge- cesi müthiş Bia. Torbagy sui- kastini ika etti, Suikast gecesi Cehennem (makinesi, tren tam köprü başına geldiği sıra- da, gece yarısı müthiş bir tara- ka ile infilâk etti, Felâketten on dakika sonra polis ve aske- | ri müfrezelerle hastane otomo billeri Bia-Torbagy'ye gönde- rl Bütün bunlar facia ye- âman; vagonları tarif Moğiümez bir yığın halin. de, param parça (buldular ve bu ankazın altından yürekler parçalayan sesler, feryat ve fi- gan yükseliyordu. Meş'alelerle âz çok aydınla- tınlan bu yerlerde askerler tah lis ameliyesine başladılar. Ci- yardan koşup gelen (köylüler de kendilerine yardım ettiler. Polis te aynı zamanda tahkika tana başladı. O Zaman ray bo- yunc. her şeyi tetkik © ederek yürüyen polis komisyonu ucun ca boylu, çamur ve ter içinde, burnundan hafifçe. yarali çok müteheyyiç bir adama tesadüf etti. Bu adamda biribirini tut- maz hareketler.ve endişe âver bir hal vardı. "Bir çok e eyi söylüyor, bağırıyor, düa edi- yor, bazan çılgınca bir sevinç izhar ediyordu, Bu adam yol cular arasmda bulunduğunu ve nasılsa mucize kabilinden kur- tulduğunu da söylüyordu. (Arkası yarm) İRTİHAL Tüccardan ve milli müdafaa mütcahhitlerinden Harun Saf- fet Beyin hemşirezâdesi kıy- metli gençlerimizden ve Galata Saray kulübünden o Muharrem Tevfik Bey betliz yirmi dokuz yaşında iken vefat etmiştir. Naşr 6 teşrinisani 1931 cuma günü saat 11 de Şişli Etfal has- tanesinden kaldırılarak namazı Teşvikiye camii şerifinde ba del eda sevgili arkadaşlarınm eyadii hürmet ve tekriminde Maçka kabriştanındaki makbe- roi mahsusuna | vedii rahmeti rahman edilecektir. nız biraz korkuyorum da a bileyim? o Şayet gü- Eitmeillereir diye. — Teşekkük ederim, hanıme fendi, fakat. mefturları. Refik Cemal fısıldadı: — Canım, yalnız kulaktan İmi ya? Gözden de, | kulaktan da, istersei burundan da., Ahmet Nebil kulak asmıya rak söze devam etti: — Teşerrüf etmek / istiyor kendilerile... Eğer müsaade e- derlerse. — Evet, eferdim, — beraber 5 TEŞRİNISANI 1931 Hikâye Çıngıraklı saat — Fransızcadan — Edgar ıslıkla şen bir hava çalarak evine döndü. Neş'esi apartımanını sakin ve karısmın daima oturduğu koltuğun bom boş olmasından değil, bir hafta evvel hizmetçi- lerle Nis'e gidip te şimdi ken- disini orada bekleyen Madam Edgar'a mülâki (olmak üzere ertesi sabah trene bineceğini 'düşünmesinden ileri geliyordu. Islık çala çala, diş suyunu; yakalıklarma, biryantini çorap larına devirmiş olmasına ehem miyet vermeden valizini hazır- ladı ve sonra soyundu: — Sabahleyin saat istasyonda bulunmak için, her halde altıda uyanmak Saati kurulalım.. Çünkü kendi mi bilirim. Kurşun gibi uykum vardır. Saatin sabah altı- da ötmezse, kim bilir kaça ka- dar horuldarım, İyisi mi, saati kürup başımızın yanıma koyma I.. Şimdi yanımda karımda yok.. Saat altıya kadar istedi- ğin kadar horla! Edgar bu düşüncelerle mü- hmilâne kurarken, na- sıl olduysa oldu, saat elinden kaydı: Küt! haydi yere! celi bir eda ile baka kaldı: — Eyvah kırıldı, dedi, ya- rm saat altıda beni kim uyan- metçiler karımın yanında.. Ka pıcılara emniyet caiz değil! Ar tık onlar da kapıcı mı ya? Ko- cası mal sal damadı karı sı mal sahibinin kızı! Apartı- man bulamamışlar, kapıcıların odasında yatıp (kalkıyorlar. Hizmetçileri kahvaltılarını sa- at onda getiriyor. Ne yapsam ğa otursam da, sabaha kadar kitap okusam mı? — Bu koltukta ( yatarsam, Allah bilir yarın öğleye kadar uyurum. Allahım ne yapayım? Sen bana bir akıl öğret! Birden gözüne telefon iliş- ti: — İşte şimdi kurtulduk! de- di, Hmen ahizeyi aldı ve bir numara istedi: — Allo, Hanri sen misin? — Benim! Ne var Edgar? Azizim, evvelemirde 'ni- şanlanmışsın, Tebrik ederim. — Yarın evleniyoruz be! — Bravo! Fakat müstakbel İ kayınpederin ne iş yapıyor, ba na hiç bahsetmedin . — Çiftçi! — Yaşa yahu! Demek ki öm rünü kırlarda geçireceksin? tçi Ooamma, çiftliğin ” mahealür şehirde satılıyor; Bu” " rada bir de yazıhanemiz var. Ben de yazıhanede! — Bana bak, bu zat Vidal ol | olacağız bel | © —Ayın 22 sine kadar kim- | seye bir şey söylememeğe ye- min ettirdiler, rın sabah gelip seni — Refik Cemal Be ME ekle Mn limi Hanımefendiye telefonla söy- le, müşaade ederlerse götür de diler. Refik Cemal sabırsızlıktan yordu; — * — Ne haber, yahu? — Dur, canım, o Muhteşem Hanımefendiye soracak, cevap verecek. — Kim bu telefondaki? — Semiha Nazmi ( Hanım- efendi. — Ha! Yazıcı zadenin karı- sı, öyle mi? — Evet. Elile telefonun ağzını ii yarak reseptörü kulağında tu- yedide lâzim.? Edgar yerdeki saate düşün- | İ dırır? Evde hizmetçi yok. Hiz | yarabbi? Yatsam, treni kaçırı- rım. Bu muhakkak! Şu koltu- | KANLI edecektir. Halkın sevdiği O Çingeneler ASSO ve JANNA Tekrar şehrimize geliyorlar. | ŞIK Sinema ÇILGIN MACERA p İstanbul O halkmın en çok İĞ sevdiği dilber artist MARİE BELL | JEAN MURAT ve DAKTİLO mümessilesi MARY GLORY tarafından temsil edilen tekmil FPransızça sözlü bir şaheser; Cik ve zührevi hastalıklar teda- vihanesi. Karaköy, büyük mahallebi ci yanında 34. — Ytam ben saat yedi treni ile karımın yanına gidiyorum, Advette sana yazarım. — Amma, o zamana kadar iş işten geçer. Yarın saat yedi- de istasyona geleyim ini? — O kadar zahmete lüzum yok, İstersen sabahleyin bana telefon et. — Peki alti veya altıya çey rek telefon — Peki amma, ti kadar c- ken kalkabilir misin? — Nasıl kalkmam be bira- der? Bu anlattığın mesele ga- yet mühim.. Bilirsin ki serde sinir var, Bu gece uyuyacağım şüpheli! Yarın mutlaka tele- fon ederim. masın ? Edgar ahizeyi yerine koydu — Ta kendisi? ve derin bir uykuya daldı. — Peki amma, işittiğime gö | & Sabah saat altı! O Edgar'ın | re onun vaziyeti maliyesi pek | uyuduğu yataktan O horultular | kötü imiş! çıkıyor, Birden: — Deme yahu! Yarın nikâh — Direrrrr! Derrrrrr! rr.zesk yeuade Telefon sesi! Edgar gözleri- ni açtı ve geçi gibi sıçradı. — Dirrrers! Dirrrrrr! bah sabah bu vakitte ne telefona döndü; — Bendenizim, di.” ER kat... > — Arzedersem mazur göre- ceğinizi ümit ediyorum, efen- dim. — Elbette var, mübande &- derseniz şifahen arzederim. — Süvare müsaade olmazsa, başka bir günde rahatsız ede- rim, efendim. 2 Şey: Best lesiai. Fö ire yavaş yavaş işlere alıştım e # sile bö pişik elk be labiliyorum. Bu akşam ASRİ Sinemada İlk defa olarak gösterilecek Mevsimin en güzel, en mütebeddi!l Eve en alâkabahş filmidir. MUVVAKİYETİ TEMİN EDİLMİŞTİR! BUNU GÖRENLER İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ DEFA GÖRMEK İSTEYECEKLERDİR, Mümensilleri: ALİCE DAY - MİTCHELL LEVİWİS. Bu filmde İHTİRAS — SERGÜZEŞT — İŞİ NUŞ — SEPAHAT ve fevkalâ- de müessir sahneler görülmektedir. tarafından hususi sürette tatbik edilmiştir. söz PAÇUİTA PAGAN ile gitaristlerinin son suvareleri — Yeniden şehrimize gelen halk Çingeneleri OSSO ve JANNA'nın mumarâları Bulgar KOOPERATIF operet heyeti Sofya Tiyatrolarının en meşhur artistlerinden mürek- kep bir kooperatif operet heyeti Fransız Tiyatrosunda bir kaç temsil vermek üzre pek yakında şehrimize muvaselet Önümüzdeki 8 Teşrinisani Pazar günü saat 15,30 te matine olarak FRANSIZ TİYATROSUNDA Paris Konsetvatyarının fahri piyanist muallimi ROBERT CASADESUS tarafından bir konser verilecektir. m m A, Dr. A. KUTIEL PUSU Musikisi Maestro oPoliansky VARYETELER: Dan- DÜN AKŞAM iieiek ve Elhamre sinemalarında o gösterilen © ve şimdiye kadar emsali görülme- miş en büyük neşe ve KAH- KAHA muvaffakiyetini teşkil eden RENE CLAİR'in Muazzam filmi; Milyon Peşinde fevkalâde muvaffakiyet © ka zanmıştır. Heyeti temsiliyesi başında: ANNABELLA - RE- NE LEFEBVRE ve LOUİS ALLİBERT. İliveten: MİCKEY MOUSE GÖKLERE TEMAS EDE CEK DERECEDE YÜKSEK BİR BİNA İNŞA EDİYOR- LAR, PARAMOUNT haliha- zır sesli ve sözlü dünya hava- disleri, telefon eden kimdir be? Ahizeyi aldı ve sert sert sor du: | — Kim 0? Neistiyorsun? | — Ben Hanri! Yahu, bütün gece uyuyamadım. — Uyumadığını söylemek i- çin mi beni uyandırdın? — Yok be canım! Kayınpe- der için hani bana ( bir şeyler söyliyecektin? Ö zaman Edgar hatırladı ve bir kahkaha bastı: — Yahu, ben kayın pederi- ni tanımam ki, onun O için ne ; söyliyeyim? İşittiğime göre çok namuslu bir adammış. İş leri mükemmel O gidiyormuş. Yalnız ben bu sabah saat yedi dık. Sana böyle bir masal uy- durdum. Amma gece de uyku- mu uyudum. Teşekkür ederim sana dostum, teşekkür ederim. Edgar hemen telefonu kapa dı ve giyinmeğe başladı. Telefonun öbür tarafındaki çıngıraklı saat te boyuna küfür mal Bey. — Kimden bahsediyorsu. e efendim? yi — Peki; © halde, hanımefer — Teşekkür ederim, — efen- dim. Güle güle.. Ahmet Nebil telefonu kapa» dı. Alam çizgileri gerilmiş: ti. Zihni meşguldü. Refik Ce- mal sevincinden kabına sığa-