ir. izahın diğer mevzuu, cereyan ahval mevcut olan tedbirlerin dinlemek ist: b müşahedelerimiz vardır. Eğer dis emıltahık olursan alınması lâ- Başvekili müteakip birçok hatip- söz aldılar. Kürsiyi ilk işgal eden ay Meb'usu Süreyya Bey ol Genç meb'us ezcümle dedi ki: 'Hükümetimizden © yaptığımız izah takririni imzalıyanlardan bi- de benim. Takririmizit mânası» tavziha lüzum görmüyorum. Tak sarih birvuzuh ile yazılmıştır. Yal bizi hu takririn yazılıp verilme- icbar eden vakayi ve gidiş tar, İm Sezdiğimiz mâna üksek Türk inkılâbının müvace- inde bazı meşriyata temas mecbu- tini hissediyorum. oksa samimi bir muhalefet ve rbest münakaşaya dalma tarafta - Kirli eller, çok mühterem ve mü olan marbuat serbestisini bir pa- ivan yaparak bir kaç gazetenin düş a parasile çıkmasına ve rejime licum etmesine müsaade edemeyiz. emleket düşman çizmesi altında inlerken İdraksiz, faziletsiz insanların ne ıpimak istediklerini hepsini, hopai- i cok iyi biliyoruz. Bu hilkatte olan rafa n öket düşman çizmesi altında inler- Düşman ve Sultan ordulara irdiler, Milli kuvvetler cephelerde ciğerinden, tediler. Onlar bugün Dumlupmar gibi ürk tarihinde ve inkılâbında başlı şina bir sembol olarak kalacak 0- in Dumlupınara bile mazidir. .. de- hek küstahlığında bulundular. Kontrol Matbun: bir müessesedir. Hürri- et bir hak. İstanbul tramvaylarına tonirol vazediyorsak o matbuat ta ir haktır. diye neden onu kontrol ve kayıtsız bırakıyoruz. Bizim memleketimizde bilhassa bu nokta Şayanı dikkatçir Bizde nasıl oluyor da bir adamın elinde koca bir cemi- yerin vaziyeti kontrolsuz ve kayıtsız tevdi ediliyor Nasıl ki.. Hükümetimizden bu noktayı 80- Tuyorum: Nasıl ki bir cebe el sokan bir yankesici yakasına polis yapıştı. i zaman şahsın hürriyeti iddiasin- 'da bulunamazsa, kırılan kalemler de tahrir hürriyeti var, diye ortaya çı. kamuz.. Teşkilâr esasiye kanunu namuslu vazandaşların kanunudur, namuslu vatandaşlara verilen hüsnü istimal kanunudur. müşterek duygudur,, diyor. Ben sını talep ederim.,, Süreyya Beyin çök alkışlanan nut kunü müteakip Mazhar Müfiç Boy söz aldı. Denizli meb'usu muhalif marbuatn bügün yörüdüğü yolu ve bu rüşriyatı yapanların kısa bir kro kisini çizdi. Ezcümle dedi kiz — Bu gazeteler diyorlar mendifer yapılır mi?.. Araba var, kağnı var.. Ölülerimizin yattıkları topraklar üzerine ray dizilir. mi? Bunlara cevap veriniz... O halde yap yayalım. Bu sefer diyecekler kiş Efendiler bu ne gerilik, bu devirde herkes hava seferleri ihdas ederken bâlâ Kağnı ve araba mi7. Maske altında Tasarruf devri başlıyor. Memur adedi azalıyor, sefalet artıyor avazc leri başlıyor, Tasarruf yapmayalım, memur çıkarma: KO m çe mönü Javier Güren pie bas Sonra matbuat hürriyeti... diye haykırıyorlar. , Kemalizm Biz tarihin hiç bir memlekete yaz» madığı sstıraplardan, felâkötlerden ders alarak detnokrasiyi biliriz. Bi- zim demokrasi başka demokrasidir. Biz ancak vatanın itilâ ve refahına Çalışarak önümüzde yürüyen Büyük Ga, demokrasisini biliriz. Biz :ktep bir meslek mensupları" Yız. O meslek Kenmliza:dir. Biz Ke malisçir, Mazhar Müfi: Bey bundan sonra memleketin hor tarafma zehir caçan gaze'elerin bu nevi neşriyatına kar Wi tedbir alınmasını mevcwe ma'b ant olan tedbirler hakkında uzun | Bir Alman âlimi: “Hürriyet bağ. | ılıktır, vazifedir, mesuliyettir. ve | marbuat için kat'i tedbirler alınma. | Mozhar Müfit B. ne diyor? | yalım... Yecekler ki: Efendiler nedir binler- |. | kanunu kâfi gelmiyorsa bu kanunun tebdil edilmesini ısrarla talep etti. Ve hürriyeti matbuatı boğmayı, öl- dürmeyi aklından geçirmediğini, bi- e matbuat hürriyetini yaşatmak için böyle bir tedbire lüzum olduğu- mu söyledi. Tahripkâr tesirler Müteakıben Ziya Gevher Bey söz alarak matbua? aleyhine söz söyle mek için kürsüye, çıkacağını şimdi- ye kadar hiç tahmin etmediğini ve bu halden müreessir olduğunu, mu- halif gazetelerin gençlik üzerinde en tahripkâr tesirler yapmak istiyen mücrimler olduğunu, bu hareketin bir formül altında cereyan ettiğini ve o formülün adına hürriyeti mat- buat denildiğini da vardır ki bu daha mühimdir.Bun- larla mücadele zamanı geçmiştir, || Akmet İhsan B. kürsüde Bundan sonra, Ahmet İhsan B. kürsüye gelerek: “Muhterem arka- daşlarım, bütün efkârı temsil eden matbuatın en eski mensubuyum,, de- dikten sonra hariçte sözlere nazaran Mecli: duğunu ve bu hmirler sö çe eller kalkar zümü hâsıl olduğunu ve bu zehabin eskiden kendisinde de mevcut bulunduğunu itiraf ettik- ten sonra dedi ki: Fakat Meclise geldikten sonra bütün kalbimle millete söylüyorum ki inansınlar; burada samimi çalış mak vardır. Hariçteki sözler hep herzedir.,, Bir tarihçe Ahmet İhsan Bey bundan sonra tercümcihalini anlatarak 1307 sene- sinde aldığı ilk müsaadede zirub re- sim koymamak şartile Servetifünu- sun çıkarılması imtiyazı aldığını söyledi; “.— Sordum ölü resmi koyabilir miyim? Bu kadar zamanda, bu ka- dar fark görülebileceğini tahmin et- mezdim. Bu farkı içtimai inkılâp yaptı, Kadınları açtı, fakat bunu ça- İişsınlar diye yaptı. Harf inkılâbinı yaptı, bu inkelâp milletin her tabaka sına girdi. Bunun neticesinde bu fena gazele lerin tehlikesi arte, Çünkü köylüler de okumağa ve o zehisieri yutmağa başladı. Hüküme: de yazılı iş anarı 8 gider. Ben matbuatın, edep ve terbiye dersi vermesini istiyorum. Hürriyeti mat- buat mukaddesata hürmetle kaim 0- lur, Matbuat şakilerinin önüne geçmek için Bir güzete göçenlerde Taksim a- bidesine para buluyorlar da verem hastanesine para yok, derler diye yazıyordu. Şimdi bu gazetenin iş | he gü miyosağln. Çünkü gazete | iyim. (Bunu yazan ya deli, k olmalıdır sesleri) Abk EDA liyi körletmek ve sarayı yükselmek istiyordu. Bu, efendiler bu rejimi çürütme ğe çalışırlarsa, kimi yükseltmeğe ça lişacaklar? Matbuat şakilerinin önü- > ei için istizah takririne im- Ali Saip B. (Kozan) atıldı: — Men'i şekavet kanunu var!. Ahmet İhsan B. devamla: — Mademki halk gözetelerin yaz. dığı her şeye inanıyor. Ona göre matbuatı da düzeltmek lâzımdır. Ah lâk ve fazilet aleyhindeki neşriyat ır kısmıdır. Biz de ar kelime- ızlıkla karıştırdılar. Mrat, tef için, fenalarını bağlamak için bir ka- Bun yapılsın, Şeref - Reyin beyanatı Bundan sonra Şeref B. (Edirne) kürsüye geldi: “ — Dört, beş maskara, hürriyeci düşü el rn Bürün ar izah ettikleri gi- bi, bunların yaptıkları maskaralıkla rı düşündükçe cidden elem duyuyo- rum. Zavallı Nadi! Ben bilirim ki ilk defn küçücük bir makine getirmek için zavallı Nadi'nin beş paras: yok tu, Ben eminim ki İsmer Paşa hükü- meti bir kanun yapacaktır. Fakat bü kanun kaf'iyyen kâfi değildir. İnkı- lâp için bu, kâfi mi? Refik B. (Konya) — Asla! Şeref B. (devamla) — Biz menfi her şeyi çiğniyeceğiz. Inkılâbın yü- eimeşike mâni olacak hürriyet ola. mazi, Ciddi bir tehlike Müteakıben söz alan Refik Bej (Konya) devam eden meşriy itibarile ciddi bir tehlike olan matbuatın birçok zaman evvelki matbuatın vaziyetini © zaman bunlar yüzi — büyük tehlikeye düştüğünü an- az — O zaman da hürriyet gidiyor! Diyorlardı. Zavallı hürriyer! Senin olacaktır, ve olmalıdır. Artık kâfi « Daha ziyade müsamaha ederiek Bunlerm açacakları. yaraları talâfi için çok uğraşılacaktır. Hücum in : kılâbadır. Bunlar mil istiyorlar | (yaş ri) artık kâfi, bu, tahammülse ye- tişir, Bunların hadlerini bildirmek zamanı gelmiştir, hattâ geçiyor... (zamanıdır sesleri). Bundan sonra Yunus Nadi, Tur. gut, Eskişehir Meb'usu Emin Beyler beyanatta bulunmuşlardır. Yunus Nadi B. in izahatı Yunus Nadi B. üzün beyanatta bu lanmuş, matbuatın bugünkü vaziye- izah etmiş ve ezcümle demiştir ki: — Malak surette iyi olan her şe yin içinde olduğu gibi matbuafta dahi zaman zaman tıpkı çok güzel bir çiçek tarlasma karışan yabani, muzur battö zehirli orlar kabilinden fena unsurlar da bulunabilir. Bu fe- na unsurların mazarra'larını izale e. derken alelitlik iyi olan matbuatın çok kıymetli faidelerinde herhangi bir noksana meydan vermemek birin ci derecede nazarı dikkate alınacak bir vazifedir. Ali Saip Beyin beyanatı Yunus Nadi Beyi takiben Ali Sa- ip Bey (Urfa) dedi ki: — On iki seneden beri marbuat kamınanun tâdil ile uğraşan bir ar- kadaşınızım. S—6 serserinin her me pahasına olursa olsun gemi * azıya alarak acaba cümhuriyeti yıkabilir miyiz. Zehabına düştüler, Sönelar- ei bu gibi hâdiselere şahit ol- Çerkes Ethemin avenesi Çerkes Etem hiyanet etti, düşman Fakat bütün cephesine iltihak ei avenesini birlikte kefte kalanların hiyanete geçenlerin den biridir. Tarikati Salâhiyeciler, İzmir sui kastını hazırlıyanlar, Men:men vak” asını ihdas edenler acaba tamamen yakalandılar mı? Menemende ismi geçmiyen, fakat alâkasr dolayısile kaçan Abdülkadir Kemali bunun bir misalidir. Acaba Arif Oruç, Zekeriya, Kad- ri, İsmail Hakkı, Zeynel Besim, Sır- rı noşriyatlarından maksatları nedir? Zamanı geldi mi zannediyörlar, Ali Saip Bey, bundan sonra, isim- lerini saydığı bu gazetecilerin mazi- leri hakkında kısa cümlelerle mec- Msi tenvir etti, İzmirde, işgal zamanında — İzmirde bir Sırrı vardır, dedi. Buna kirye Sırrı derler, İşgal zana. nında Rumca bir gazete çıkarmıştır. Ve bu “mukaddes mavi bayrak du- rurken, bu kırmızı bayrak ne olu- yor?,, diye yazı yazmıştır. Bunun avukat bir arkadaşı da vardı. Arka. daşını linç ettiler. Bu adam kaldı. Olmuş bir hikâye Ben Şeyh Saide sormuştum. Iş; nı neden yaptın? diye geseiderin yiyim cür'et almıştım. dedi, şte bugün ortalığı körüldi; melüm şahıslardan Arif Oruç hak kında olmuş bir hikâye: Anadoluya geçtim, harbe iştirak ettim. diyor. Bu Arif Oruç bir gün İstanbuldan Anadoluya bir kafilenin yola çıktığı ni görüyor. Bunlarda para var zanmi- Ie peşlerine koşuyor. Yolda ipsiz Re. <ep diye bir çeteye tesadüf edili- yor, İpsiz Recep, 30 bin lira Akşam olunca Arif Oruç ipsiz Re- <ebe yanaşıyor. Onadiyorki: Bu yanımdakiler İttihatçılardır. Musta- fa Kemale 30 bin lira götürüyorlar. Bunları boğalım, paraları alalım. İp siz Recep bu teklifi kabul ermemiş, ben ıslahı hal ettim, demiş!. . Anadoluya vatanı İurtarmak ii öeçtkn ye küfilede diğer vatandaşla” | ri keyfiyetten haberdar ettim diyen Arif Orucun tnetini meydana vü- vaa hir mesele... Bu kafilede bulu- nanlardan bir çok kimseleri şahit gösterebilirim. Gazeteci Sadri Etem Bey, Devlet demir yolları sabik müdürü Haşim Beyin biraderi Salâhattin Bey, yeni sinema sahiplerinden Hüseyin Bey... İşte izde yazı yazanlardan bir tanesi, (Salonda bir ses: Tuh. . Allah ce- zasmı versin.) “ Zekeriya'ya gelince.. ,, Zekeriyaya gelince, bu adam zamanlarda misyonerler ine ya zi yazıyor Sakın aldanmayınız. Bu adam misyonerler tarafından okuttu rulup memlekete hediye edilmiştir. Rasih Bey (Antalya) bağırdı: — O dönmeydi, hiristiyan m ok muş? ie Ali Suip Bey (Devamla) — Mis- yonerler Ermeniden başka bir mille. nin mânası nedir? Bunları yapıyor. Unutmamalıyız ki bu adam an niş emesi va ine seneye mah “Yılmaz'a gelince., Yılmaza geçiyorum. Kadri Düyu- muumumiyede yetişmiş bir adama Oğlu imiş. Gazetecilikre en evvel A- lemdarda çalışmış. Pehlivan Kadri ve Refi Cevat hainlerinden ilham al- mış. Sait Mollanın gazetesinde ikma Ki tahsil etmiş... MUGLA BAŞAR Haydar Rüştü Bey (Yerinden ba- Zırdı)! — Şehadetnameyi de Yal mazdan aldı. Yazıları yazan kim? Ali Saip Bey (Devamla) — Ne Bali Efendi, ne Kadri bir #atır yazı yazamazlarmış. . Bu yazıları yazan içimizdeki hainler kimlerdir? Yole- sa bu yazılar hariçten mi geliyor?” Yılmaz kapandı. Fakat Kadriyi za- bıta sorguya çekmelidir. Sıkı bir ne zaret altında bulundurmalıdır. Acaba Abdülkadir Kemali Mene- men hâdisesini kaçmadan bilmiyor muydu. Kadri de bir şey sezdi de ondan mı gazeteyi kapadı? “Zeynel Besim için, Zeynel Besim için “fırıldak zade dönek, , diyorlar, Bu adam kambur İzzein maiyetinde çalışmış, Alsye- hirde Yunanlılara hizmet etmiş.. Ismail Hakkıya . gelinör; bunun da'netıynette adam olduğunu herkes Bilir, Görüyorsunuz ya kimlerle mü- cadelö ediyoruz. Dolandirıcılarla, ha inlerle, namussuzlarla biz daima mü endeleye hazırız. Şaki dedim, bain dedim. Tasvip sözleri işittim. mü. Büyük Meclis bunlar hakkın | da hain ve şaki kararını verin- ce hangi mahkeme önları mu- hakeme eder, Bunlara yattale- rını vermeli vatân haini gibi vatan haricine atmalı. . Bir yılan gibi Mersin Meb'usu Hamdi Bey kür- süyü ti ve muhalif matbuar gezetecilerini birer yılan gibi zehir kusmakla tasvir ederek hapishane kaçkınları tâbiri ile bunları tel'in €t- “. Rasik B. ne diyor Rasih Bey (Antalya) bu kürsüde kaç mahkemenin gicili okundu, kaç dolandırıcının sicili okundu. Vatan hainlerinin sicilleri ortaya arıldı ve bütün bunlar sonra hürriyeti matbu- attan bahsediyorlar, Böyle bir hür- riyetten istifade etmeğe hakları yok ur, Celâl Nuri B. kürsüde Rasih Beyden sonra Niğde Meb- usu Galip Bey tedbir alınması lü- zumundan bahsetzi, Celil Nuri Bey küçük bir ifadem var diyerek söz aldı. Yılmazla olan alâkasını, neden çekildiğini izah etti. İsmet: Pş. Müteakiben Ismet Paşa istiraha cevap vermek üzere Millet kürsüsü- nü işgal etti, Sörekli allaşlarin kar- sılanan Başvekilin izahatını mütea- kıp takrir sahibi Fadıl Ahmer Bey kürsüye davet edildi, Bugünkü vaziyet Elâziz Meb'usu matbuatın buğüm- kü vaziyetini uzun uzadıya tahlil et- ti. — Hürriyeti matbuat değil istib- dadı matbunt vardır dedi. Hangi ş6- ref sahibi kalem tasavvur edebilirsi- niz ki kendisini bir derebeyi vaziye- tinde milletin ırzına, şerefine, namuı suna taarruz etmek hakkını kendin- de görsün. Halil B. in tenkitleri Son sözü İzmir Meb'usu müstakil lerden Halil Bey aldı, dedi ki: — Ismet Paşa Hazretlerini dinle- dikten sonra söz söylemek. edimi hissettim, İsmet Pa Ismet Paşanın mühim beyanatı (Başı i inci sahifede) | ciddiyet ve ehemmiyet peyda etmiştir. Bunun için hükümet bir şey teklif etmiyor, Size bu istikamette cevap verece- Bir defa vaziyet nedir? Ha- tipler bu meseleyi muhtelif ci- hetlerden izah ettiler. Ben bu- | rada geçen sözleri dikkatle din ledim. Zaten hatiplerin göster diği endişeyi yalnız burada Bü | yük Millet Meclisinde vuku bu lan müzakerattan değil, halk- tan ve bir çok vatandaştan da | işitmişimdir. Mesele ehemmi. | yetle nazarı dikkate alınacak, müstacelen düşünülecek bir ma hiyet almıştır. Müsaade buyu- rursanız bugünkü vaziyet imâ- naşını izah etmek için size bir az eski zamandan bahsetmeli- yim. Matbuat hürriyeti ameli | sahada vâzih ve kısa bir ifade ile nasıl anlaşılabilir, Bu mem leketin öteden beri istediği mat buat hürriyeti nedir? Bu mem. lekette -tabii her memleketin istidadı öyledir. bir matbuat ürriyeti diye ilk önce mevki iktidardabulunan hükümete kar şı ulu orta ölçüsüz söylenebil- mesi kasdedili Milletlerde matbuat hürriyetinin ilk miya- rı budur; bu imkân katoluna- cak ilk merhaledir. Memlekette her hangi bir gazete çıkabilsin. Doğruca hü- kümete karşı mevkii iktidarda bulunan kimse al lâ İsmet Paşa- söz söyleyebil- sin bunun böyle olabilmesi mat buat hürriyetinin ilk miyarıdır Söylenen sözlerin doğru veya yanlış olması münakaşası on- dan sonra başlar, Milletler ev- velâ bir neticeyi elde etmek i- çin uğraşırlar ki biz de bunun için uğraşmışızdır. Hattâ ço- cukluğumuzda böyle bir manza ra görmek için müştak ve müte hasir günler geçirmişizdir. Hü kümetler ise bilhassa uzun müd det söz söyletmeden kapalı kal muş devirlerden sonra kendileri aleyhinde söz söylenmesine ta- hammül edemezler. Her mille- tin hususi istidatları vardır. Kendi halkımızın da kuvvetli yerleri olduğu gibi, rini de bilmeliyiz. Meselâ: Ya- zı ile gösterilen her şeyi doğru zannetmeğe halkımız daha ziya de zem ag Gazete Min kitap basmış. Bunu mu doğru olarak alır. Saniyen hal kımız aleyhinde söz söylenen mevkii iktidar sahibi bir ada- mın muhakkak itibarından kay bettiğini zanneder. Üçüncü nok ta, kapalı devrlerden sonra mat buat hürriyeti ilk devrede dai- ma bir inkılâp vasıtası olarak kullanılmışıtır, Bundan hükü- metler çok korkarlar. İktidar ve nüfuzunun sarsıldığı bir zaman da 15 günlük bir fırsattan fade edebilen gazeteler mevki iktidardaki hükümeti devirebi- ti kat'iyyesini Şayı hitabe: kürsüsünden ilk defa dinlemek “şerefile | karşılaşıyorum. | Çok kuvvetli hatip imişler. Kendile- | rinden sonra bu kürsüye çıkmak ha- | kikaren müşkül ve belki de bedbaht hik olur, Buyurdular ki matbuat me. selesini halletmek zamanina geldik. Ben de kendilerile im, Gene İsmet Paşa dedi ki: “Memlekette is tarap var,, Filvaki dünyanın üzerine bir felâket çökmüştü, buna bir çok esbap ve avamil gösterilmektedir. Bu felâkerlerin nasıl geldiğini, nas gideceğini söyliyen yoktuğ, Biz çok bızlı yürüdük, Hata mı ettik? Hayır onu söylemek İstemiyorum. Hızlı gi derken felâket Yüzgürma * çarpdik. Başlamış ve artmak istidkdını haiz bir felâket karşısındayız. İstırap var dır, Bunu böyle bilmeli ve âcil ted- bir almalıyız, Bab İhracat, ithalat İhracatımız düştü. Biz milletçe ve devletçe bızmmıza devam ettik. Tera zi aşağı giderken ihracat azaldığı halde ithalât yükseldi. lk Gazi'nin en büyük hizmeti:| «Bence Gazinin memlekete en tü: yük hizmeti ne büyük zaferidir, ne eler odaya pmdarri yle Hürmetle eğilmek borçtur Hüküme 1500 kilometrelik çimen iiaryaptı ve dalin dA yenıkdor be Senle vakaimporvonliğin Su daniln'ç. serleri iinde hürmetle eğilmek keri tesisat yaptırmış. Bunu ben An- karaya gelince gördüm. Anadoluyu j cudiyetlerini Irler. Bu da bu memlekette ö- teden beri heves edilen bir mev zu olmuştur. Bu sbepledir ki hü kümetler matbuata kendi mev etlerinin | tenkit edilmesi; hammül etmişlerdir. Bu tahaşi nin aksülameli olarak matbuat hürriyetinde ilk istihsal oluna- cak şey hükümet aleyhinde ii tediği gibi yazı yazmak hevesi olmuştur. Bu safha matbuat | hürriyetinin ilk siyasi kademe- sidir. Tehlike tasavvur elmeyoruz Bir millet siyasi hayatında in gayri kabili teslim bir vaziyete sok- muş dedi, Herşeyden evvel Halil Bey sözünü şöyle ikmal et- Li dalimizi muhafaza lâzımdır. Muhale fet marbuatı eğer kasfen hareket edi yorsa ben de diğer hatiplere iştirak ederek hiyaneti ediyorlar diyorum, Gafle ediyorlar diyorum. Bu ten dönsünler. , Nevmidi Türklere yakışmaz Gazi ve İsmet Paşalar bugüne ka dar olduğu gibi bundan sonra da is- tediklerinibehemehal yapabilirler ve Yeşil gözler © Ben yeşil gözlerin iç bakarak GE AE ye kişaf ve tekâmül ettikçe onu idare edenler tecrübeli ve muk tedir oldukça bü siyasi safhayi | atlatmak kolaydır. Büyük Mil. | let Meclisi milletin mukaddera * tına hâkim olduğundan beri ge | çen safhalar ve geçirdiğimiz tec rübeler o kadar mühimdir ki, matbuat riyetinin hallolun- maz zonnolunan bu ilk sarsıntı- hı safhası muvaffakıyetle halio- lunmuştur. Mevkii iktid. luran hükümete, hattâ olarak ulu orta herşey söylene biliyor. Ne rejim kuvveti, ne de mevkii iktidarda olanların nü- füzu derhal zail oluyor. Esas olarak bildiğimiz zâfları müte- madiyen terbiye ve ıslah etme- ğe vakit ve çare bulabiliyoruz. B. M. Meclisine itimat edip te cesaretle söyleyebilirim ki, bir muhalif cereyanın derakap vü- cude getireceği bir tehlike der piş etmeyoruz. Böyle bir tehlikeyi tasavvur etmeyoruz. Arkadaşlarım, şimdi bundan sonra geçirmeğe mecbur oldu- ğumuz safhalar matbuat hürri- yetinin daha güç, daha muğlâk olan safhalarıdır. Asıl hallolun ması lâzım gelen güç şeyler de İ bunlardır. Bilirsiniz ki propaganda bu asrın başlıca silâhlarındandır. Matbuat hürriyeti bu gün yüz sene evvel zannolunduğundan daha ziyade ehemmiyet peyda etmiştir. Kıymeti bundan yüz | sene evvelinden dâha ziyade | artmış değil, ayni kıymettir. Tehlikesi (o daha (o ziya de artmıştır. Propaganda eğer müsait saha bulursa bir memle İ kette, bir millette yıkılmayacak zannolunan en kuvvetli bir bi- nayı dahi yıkabilir, Muntazam, İ şuurlu muayyen bir hedef aley bine tevcih edilen propaganda- nın zaman ile sarsamayacağı hiç bir kuvvet yoktur. (doğru sesleri) Arkadaşlar; propaganda ile kasdolunan hedefi yıkmak için hakikate muhalif söz söylemek İ te lâzem gelmez. Hattâ doğru söyleyerek limaksadin yapılan tertipli bir propaganda hakika- tı yere sermek için kâfi gelebi- lir. Hiç bir memleket bütün me selelerini halletmiş ve cemiye- tin bütün ihtiyaçlarına kâfi ge- lecek vesaiti elinde tutar değil dir. Her memleketin bin tane ihtiyacı vardir. Eğer bir cemi- yetin hayatını mutlaka fena gör mek ve göstermek ist: nun her muvaffakıyetli tarafına veya eksik tarafa gös- termek mümküdür. Ne kadar şuurlu ve anlayılı olursa olsun hiç bir millet mantazam, mi temir ve daimi bir propaganda- nın tesiratına tahammül ede- mez. Bunda 50 - 100 sene ev- velki nazariyeler nihayet fikir münakaşasından ibaretti. Siz söylersiniz, ben söylerim, dinle nilir. Hangi tarafı doğru bulur larsa onu kabul ederler denilir. di. Halbuki bu gün bir çok dev- letler hattâ aralarında münase- bet kurmak için yekdiğeri aley hinde propaganda yapılmasını şart koyacak kadar ileri getir- mişlerdir. Bu memleketler a- sırlık, hürriyet memleketleridir ki, bugün milletler tarafından yekdiğeri aleyhine (o maksadı mahsus ile yapılacak propagan daların zararlı tesirlerine ta- hammül edilmeyeceği iddia ve ilân etmektedirler. Demek ki den hitap ediyorum. Devlet otorite. #ine karşı emniyeti selbedocek yazı lara gözünü kapasın, kulağını tıka- sin, memleketin o yeşil gözlü büyük evlâdına, büyük oğluna itimat etsin, e bütüm mesele biter | (Alkış- Takrirler İtimat Bu takrir Afyan Meb'usu Ali Be- Bu fakrirde hükümetin izahatının kâfi görüldüğü, matbuat kanununun tâdili suretile almacak tedbirlerin şimdilik maksadı temin edeceğinden hükümete beyanı itimat edilmesi me alinde idi. Bu takrir reye kondu, ittifakla ka bul edildi ve ittifakla hükümete boya mı itimat edildi. vi DA İZ EE Ee Va İ şey olmadığını duya duya, oku l .erereeeksaneaasan aaa ski kikesieeieke | lebilmesi hırsız muamelesi gör ! dilerile beraber olduğu zannına muayyen maksatla yapılan pro pagandaların tesiratına mille- tin müdafaa edilmeksizin muka vemet edebileceğini zannetmek hatâdır, Bir cemiyetin hayatını mütemadiyen fena gösteren neş riyat o memlekette hiç bir ha- yır vücude getiremez. Gençler ve çocuklar mütemadiyen fena idare olunduklarını, her şeyin fena olduğunu, milletin büyük diye, iyi diye tanıyacak hiç bir ya okuya, yalnız bedbin ve me- yus adamlar olurlar, milletin istikbalini idare edecek çocuk- ar genç yaşlarında bu kadar z€ hirli hava teneffüs ederek istik bale çıkarlarsa milletin âtisin den nevmit olmak lâzımdır, (Bravo sesleri). Muttarit ve mütemadi fena neşriat memleketete ahlâkı if- sat eder. Matbuat bürriyetinde bilbassa sui istimalâta karşı beklenen bir faide vardır. Mat- buat vazifelerini iyi ifa ederse mevkii iktidarda bulunanlar, sahibi nüfuz olanlar, sui istimal den tevakki için ayrıca bir mü- rakabe içinde ve tayakkuza mec bur bulunurlar. Matbuat hürri- yetinden beklenen başlıca faide lerden biri budur. Fakat şuurlu bir mürakabe ifa etmek değil de münhasıran fena görmek ve göstermek olursa bununla yapı lan mürakabe sui istimalâtı ter kis etmez. Bilâkis bütün akl. erenleri hırsız olmağa teşvik e- der. Çünkü namuslu adamın kolayca hırsızlıkla ittiham edi- mesi asıl hırsızları herkesin ken düşürür ve hırsızlar utanacak bir mevzü kalmadığını iddia e derler. (Bravo sesleri alkışlar) Ahlâki meselelerle hüküm â- dil olmazsa hükümden bekle- nen netice berakis olur, Madem ki matbuat dediğimiz mevcudi yet bir mürakabe salâhiyeti id dia ediyor, eğer ayni zamanda kendilerinde mesuliyet hissini bulmazlarsa ahlâk üzerinde, fi- kir üzerinde tesiratı tamamen akim kalır. Hayır tamamen mi zır ve maküs olur. Arkadişlarım: Bir çok müşahede. lerinden bahsettiler. Müsaade huyu- rursanız sizi teferruata girmiyerek yormayayım, Bugün heyeti celileni- zi istiraba sevkeden ve bir çok va- tandaşlarda ayni istirabı ve endişeyi uyandıran der? şudur; “Bir nevi çaresizlik vardır ki hal. edilemiyor. Bu çaresizliğin manıl bir neticeye varacağını kimse tahmin edemiyor. Iktisadi ahval üzerinde ise menfi neşriyatın tesiri ahlâk üze © rindeki tesiri gibi fazladır. Onun ka dar tahripkârdır. İktisadi meselede, zaten tedbirinin bulunması anlaşıl. ması güç ve bir çok şeraite tâbi olar mulâk mevzulardır. (Gazetemizin makineye ve- rildiği sabah saat beşe kadar nutkun sonu alınamamıştır. Bu mühim nutkun mbadini yarın- ki nüshamızda dercedeceğiz.| $' Mümeyyiz ibrahim B. le bir müfettiş | Sultanahmet evrak mabzenindeki evrakın tetkikine devam etmektedir- ler. Bu vesile ile evrak da tanzim edil ir. ği $ Murat B. namında bi zat her hafta cumartesi gün- leri. intişar Oetmek Üzere “Hayret,, isminde bir gazete çıkarmağa baş'amıştır. Aksaray Meb'usu Süreyya matbua: kanununa bazı de lâvesini teklif ediyordu. Hüki