PE imz GM i tı e “& im da 25 ih p a. rs ay i& .g “v > N “ z e elemi mami ei İSTANBULUN TR RA INI) Yazan: M. Yavuz “İki kardeş tutuştu ! Nihayet imparatorun tavassutu ile her şeyi yatıştırmak mümkün oldu (Drakola) Sultan Muradı öy le sarp geçitlerden ve çorak | yerlerden geçirdi ki, ordu açlık tan büyük telefat vermeğe baş- Iadı. İkinci Murat bin müşkilât | içinde Macarlarla çarpıştı, fa- | kat muvaffak ve muzaffer ola- madı, Drakola türkleri iğfale mu- vaftak olmuştu. Bizanslılar, Sultan Muradın bütün bu hareketlerini gözden kaçırmıyorlardı. Padişahın (Bi zans) tan uzak bulunması on- İar için büyük bir nimeti. | İmparator Yuanis, kardeşi Kostantin'i çok severdi. Hattâ kendisinden sonra Bizans tah- tma onu geçireceğini açıktan a çığa söylerdi. Yuanis, son O zamanlarda, belki âni bir hâdise olur diye kardeşi (Kostantin) i Yanın- dan ayırmazdı. Yuanis'in bu harketi, kardeşi Teodoros'un aleyhine i | di. Teodoros ondan - büyüktü; | büyüklük hakkını Kostantin'e | vermeğş de razı değildi. i Teodoros da Bizans'a geldi. | İki kardeş arasında rekabet başlamıştı. Kostantin mücadeleye giriş- mek istemedi ve Mora'ya, kar- deşinin idaresinde bulunan yer | lere gitti, Arkasından Teodo- | ros da gitmişti. İki kardeş tutuştular. Mücadele gittikçe şiddetleni yordu. Nihayet impararorun tavas- sutu her şeyi yatıştırdı: Teodo ros ile diğer kardeşi Tomas'ın Mora'da kalmasına, Kostanti- nin de Bizans sarayında bulun- | masına karar verildi. Bizans prensleri taç ve salta nat endişesile çarpışırken, Şi- | malde, Karadeniz sahillerinde | Tatarlar Cinevizlerin ellerinde- ki yerleri aldılar. Bu, cineviz- ler için mühim bir ziya idi. Fa- | kat, onlar bu ziyat rumlara te- lâfi ettirmek istemişlerdi. Ce- nova'dan donanma getirttiler. Bizans jenerale Lcünter'in ce- saretine karşı hiç bir şeye mu- vaffak olamadılar. Üstelik mu- harebe esnasında, şehirde yap- tıkları hasarları da tezmine mecbur oldular. İmparator kulesi de bu hasa rat meyanında idi. Cenevizler | yalnız bu in inşası için Bi | zans "hazinesine bin altm ver- mişlerdi. Yuanis bu beklenilmiyen za- ferden sonra, büsbütün cesare- te gelmişti. İmparatorun bütü Bü Bizans ve Türkelrdi. Türke leri mağlâp etmek, hiç olmaz- sa Bizans'ı Türk tecavüzünden masun bulundurmak için, Lâ. ! İ tinlerin yardımlarına nail ol- . Bu da ancak Şark ile Garp Kilisesinin birleş mesine müevakkıftı. Zaten Papa Beşinci Marte- rün halefi Dördüncü Ojen de hiristiyanlar beynindeki bu ay- rılığı izaleye taraftardı. Yuanis, babası Manuel'in te şebbüs edip te bir türlü muvaf fak olamadığı bu işi başarmağa | azmetmişti, “Kiliseler birleşirse her iki i millet de rahat edecek!,, inler Şarklılardan kız al- cinsi münasebette bu lardı. Yuanis, bu maksadı temin i- çin evvelâ (Venedik) e Bizans patriki de kendisini ta- kip etmişti. Papa tarafından karşılandı. lar. Uzun müzakere ve münakaşa ! lardan sonra, nihayet (Floran sa), da iki kilisenin birleştiği i- lân edildi, Yuanis bunu bü; bir mu- vaffakiyet addederek, menuni- yetle Bizans'a döndü. Halbuki, Bizanslılar bu bir- j leşmeden hiç te memnun olma müşter. Rumlar kiliselerin birleşmesi | nin şiddetle aleyhinde bulunma ğa başladılar. Dini ihtilâflar Bizans'ta bü- yük bir hoşnutsuzluk tevlit et- mişti. Halk: “ Siyaset noktai naza rından da bu birleşmeden hiç | bir faide memul edilmez!,, Ka- naatindeydi. Çünkü bütün Garbı harekete getirme- ğe muktedir değildi. Kilise itti hadı, millet kavgalarının önü- nü alamamıştı. Bilhassa Bizan sn maddeten hiç bir faydası do | kunmadı. Bu vaziyetten bizzat Yuanis bile memnun olmamağa başla- mıştı. Bu esnada imparatoriçe Ma- ri'nin ölümü, Yuanis'i şaşırt- muşta. Sarayda elim bir matem var dı. Herkes meyustu. Maamafih imparatorun kede ri yalnız bundan ibaret değildi: Bu sefer 'de küçük kardeşi | mitvios) ; halkın hoşnutsuzl ğundan ve imparatorun aleyhin | deki temayül ve tezahürlerin- den istifade etmek istedi. Ev- velâ iki kilisenin birleşmesinin aleyhinde bulunarak, bu ittiha- dın feshini istedi. Yuanis razı olmadı . Bu esnada İkinci Murat der Haftalık Edebi musahabe: San'at ve taassup Bugünkü Rusya'nın eş yanlarına sit kitap, mecmua gazete makalesi, hâsılı küçük çi lere kadar ker ne görürsek bizi, ya- 'ni insan kafasından çıkan her şeyi Öğrenmek için yananları alâkadar €- © diyor. Hem bunu söylerken yalnız. sinemacı Eisonstein ve tiyatrocu Meyerhold gibi kendilerine daha şimdiden, cihan san'at harekerleri- Bin ön saflarında yer edinmiş insan- © ları düşünmüyorum. Orada, bunlar. dan başka, ne vereceği henüz belli olmıyan bir takım kaynaşmalar, yük sek perdeden iddialar, inkârlar var ki bunlar da fikirleri, lehlerinde ve- ya aleyhlerinde, tehyiç ediyar. “lem, 1917 ilime kdar, Ar rapa münevw iyilerinin ğe ağa oeprilmdeciş Bilede: © sehe gelip te zamanının bütün gençle rini eski dünyanın kıymetlerinden © şüphe ettirdikten sonra susamış kafa © larimanedilecek yeni kıymerleriTosl toy'da ve Dosteyevaki'de buldular. Biz bugün, din ve siyaset sahaların. «dali akidelerimiz ne olursa olsun, Fransız Rousseau'nun olduğu kadar Rus Tolstoy'un da evlâtlarıyız; va» kın Jsan — Jacgues gibi Yasnaya— “Palyana ihtiyarın da taşladığımız, , kitaplarını yırtıp akidelerini çürüt- mek istediğimiz oluyor. Zararı yok; onlara karşı kullandığımız. silâhları da ekseriya genc onların eserinden alıyoruz, Esnsen onları yıkmağa ça- lışmamız; bu hususta gösterdi asabiyet te gene ehemmiyetlerinin, üzerimizdeki resirlerinin tasdiki de- ğil midir? Maneviyatımızda Tolsroy'u imesi zor izlerini bulduğumuz. yegâne gayesi boş vakitlerimizi oya" İnmatkan ibaret olmıyan edebiyat eserlerinin çoğunda da gene onun, Dostoyevski'nin, Gozol'un tesirleri. ni görüyoruz. Bilhassa tahlil roman- ları. .. Apna Karenina'yı, Cürüm ve bir şey anlamaları pek kabil değil dir. Rus musikisi de, bilhassa İgor Siravinski, zamanımız Avrupa me- deniyetine, binanın esas taşlarından addolunacak kıymetler ilâve etti, Bugünkü Avrupa'da gördüğümüz cereyanların bir çoğu, Garpran şüp- he edip Şarktan yeni hakikailer ara- mak; Hindistan mistiklerine göste rilen rağbet; insan ruhunun en €s- rarenyiz taraflarını dahi farassuda İMeb'usan ve ayan mec- | hal vaziyetten istifade etti: Bi- HARİCİ HABERLER.. ltilâfı devletler tasdik edecekler Italyanlar Hoover'in teklifini temmuzun iptidasın- dan itibaren tatbik etmeğe başlamışlardır Fransız Meclisleri lisleri evvelki gün tatil edildi PARİS, 4 (AJA) — Bugün “saat İ 245 te mebusan ve ayan meclisleri- nin törilini mübeyyin emirname 0- kunmuştur. Laval, Franklin, Bouillon hâdisesi nasıl oldu? | PARIS, 4 (A:A) — Medis, gece colzesi esasında Fransız tersanele rinde inşa olunana ecnebi Karp. ge- milerimi - resimden istisna eden ka- nun lâyihasını kabul etmiştir. Celse- Bin sonlarına doğru hâsl olan heye- can koridorlarda da devam etmiş ve M. Laval ile M. Franklin —Bowil- lon arasında küçük bir hâdise olmuş tur. Bu bapta alınan izahata nazaran Franklin—EBouillan M. Laval'i ima devresini derhal tatil etmeme. iknaa çalışmış ve kolundan tutarak: “Dostluğumuz namina bu- Bu yapmayınız.,, demişrir. M. Laval, | biraz şiddetli bir tarzda kolunu çek. miştir. M. Gerard bunubir kavga zannederek ayarmak için araya gir- miştir Hakikatte ise biraz şiddetlice bir münakaşadır. Başka bir şey olma mıştır. Vak'a anlaşıldıktan sonra he yecan sükünet bulmuştur. Gerek Mi Laval gerekse M, Franklin — Bouil lon bu harekete bir ehemmiyet veril memek lâzım geldiğini ve bunun sa- ikinin munhasıran müzakerenin he- yecanından mütevellit olduğunu söy lemişlerdir. M. Laval, bağcılık ka Bunu ayanda biter bitmez meclisleri tatil etmek fikrinde olduğunu ve i- np öderse ilerde tekrar meclisleri davet etmek hususundaki vazifesini yapacağını ilâve etmiştir. | Melilada vaziyet kötü MELLİLA, 4 (A.A) — Şehir ber bat bir vaziyettedir. Sokaklarda pek az kimse dolaşmaktadır. Caddeler süprüntü ile doludur. Maamafih u- | mumü grev müsai? bir safhaya gir. miştir Fırıncılar taleplerini kabul e? tirdiklerinden tekrar çalışmağı baş- lyacaklardır Grevcilor komitası hü- küme? ü ziyaret ederek itilâF aletine intizaren © amelenin işe başlamasını teklif etmiştir. Sekiz | gün zarfında itilâf hâsl olamkzsa tekrar greve svdet olunacaktır. Hü- kümer mümessili bu teklifi kabul etrai zans imparatorları, Türk beyza | delerini nasıl teşvik ediyorlar. sa İkinci Murat da Dimitriosu eme güzellik bedi. girin ermek; . meselâ ML le grain ne meurt.. sümli ilanda Yapkığı gibi, cemiye tin en fena ve ayıp t ettiği de- mayülleri bile etmek arzusu; hattâ M: Bergton'un felsefesi; hep o Rus peygamberinin ve o Rus ro- mancılarının eseridir, hiç olmazsa onların izini taşır. Vak şimdiki Rusya, Telatey'a, bazı kayıtlarla, hâlâ hürmet ediyor. sa da, Dostoyevski'ye o kadar ehem- miyet verilmesini pek kabul edemi- yor, Zaten o milliyetperver ve mür- teci romanci sağ olsaydı, kendi de vecesinde olmamakla beraber gene büyük bir kaç meslekdaşı gibi, şim- di memleketinden kaçıp bir yere si- ğınmağa mecbur olurdu, Fakat bam- rupa münevverlerine yağdırdığı lâ- netlerde, rationalisde Ivan Karama» zof'a karşı yalnız bir melek tabintli Alyoşa'ya değil, sade insiyakları ile hareket eden Dimi, bile > ve fikir cereyan | ları hakkındaki haberlerin bizi alâ- iğ ü bazen söylemek değildir. | Onların her se) ca etmeleri, her şeyi. olduğu gibi san'ati de iktisat işlerine hadim kıl mağa kalkmaları, benim bilâkis hiç (öğ Prenses Ileana Ps. Ileana BÜKREŞ, 4 (A. A.) — Pren ses İleana ile Arşidük Antoine de Habsboruz'un izdivaçları 26 temmuzda Sofyada gayst hususi bir tarzda icra olunacak» tır. İngiliz donanması KİEL, 4 (A.A.) — Baltık denizinde hayli uzun bir ceve- lân yapmış olan ikinci İngiliz filosu 1914 senesinden beri ilk defa olarak Kiel limanına gel- miştir. Ahali, bu ziyareti bü- yük bir merak ve alâka ile bek- lemekte idi. Bir çok meraklılar filonun gelmesinden bir kaç sa at evvel yunda toplan mış bulunüyordü. Saat dokuza © doğru İngiliz harp gemileri sahil bataryaları- nın önünden sıra ile ve biribiri arkasına geçmişler ve batarya- ları selâmlamışlardır. Kantre Amiral Astley Bushon'un bay- rağını çekmiş olan Dorsetshire gemisi Alman bayraklarını çek miş, sahildeki bataryalar bu ge minin selâm toplarına birer bi- rer mukabele etmiş ve ayni za- manda İngiliz bayrağmı çek- mişlerdir. İngiliz harp gemile- rile bunları karşılamağa çıkan Alman gemilerindeki muzika- lar Alman ve İngiliz marşları- nı çalmışlardir. Gemilerin mü- rettebatı geçit resimlerine mah sus elbiselerini giymişlerdir. Dorsetshire gemisi limanda de- mir al tmaz İngiliz konsolo su gemiye gelerek amirali se- Tâmlaraıştır. Sabahleyin mutat ziyaretler teati edilmiştir. İngi liz filosunun bu ziyareti resmi bir mahiyette değildir. kabul etmediğim şeylerden biridir. San'ate kendisinden başka bir gaye tasavvur etmek istemem. Eserlerini pek sevmediğim bir Fransız Roman- cısı, M. François Mauriac, bir gün somansınm, dolayısile her san'atkâ- rın yegâne gayesi Allah'a rekabet, Yâni efsiz ve kansız olmüsına rağı men gene canlı | diyebileceğimiz mahlüklar olabileceğini söylüyordu." Şair, ressam, ' bestekâr, heykeltraş, münakkir, bir takım haleti rahiyeler, insanlar, fikirler. yaratarak; hat, renk ve sav ahenkleri vücüde geti” rerek; muhtelif unsurları biribirini tutacak hayali âlemler kurarak; ben © gayeyi, Allah'a rekabeti istihdaf Fakat bizim heveslerimiz, kana- atlerimiz böyledir diye başka | gaye- ler peşinde koşanları görmek isteme- ö- | mele te doğru değildir. Hem, doğru. | İ iliyerteyizdir su, biz öteden beri ekal kârlar raber değildir. San'atin kendisinden başka bir gayesi olmaması nazariye- dini âyin, ballıta ilâhlardan elek İ takviye söccek eserler; Hamiros'un. destanları devirlerinin bütün ilim ve malâmazını cemetmek ve halkın İ re yirmi kala bitmi terbiyesine yaramak istiyen birer Almanlar I Memnun ! Fransızlar Young plânına dokundurtmadılar PARİS 4 (A.A.) — Ame- rikan - Fransız müzakeratı bi- r. Matbu- ata şu tebliğ tevdi giremez | “M. Mellon ve Edge Başveki lete saat 21,30 da M. Brini Flandin ve Ponce'ye mülâki olmuşlardır. Parlamento mesa: isinden dolayı ayan ve meb'e- san meclislerine giden Başvekil M. Laval, mülükatın bidayet- lerinde bulunabilmiştir. İki hü- kümet mümessilleri o Hoover teklifinin ve Fransız noktasının | ter. Zabı M. Briand ve Flandin tetkikine doşam etmişlerdir. M. Mellon, hükümetin Alman- ya tarafndan yapılan gayri meşrut senelik tediyatın idame sini kabul ettiğini söylemiştir. Diğer noktai nazar ihtilâfları hallolunmuştur. Henüz hallo- lunmayanlar az ehemmiyetli- dir. Ve bu günkü kabine içti- maina arzolunacaktır. Müzake- ratın fenni ve mali kısımları hakkında pek yakında itilaf basıl olacaktır. Bittabi diğer a- lâkadar devletlerin de iltihakı meşruttur. Almanlar memnun BERLİN 4, (A.A.) — Fran sa ile Amerika arasında dün ge ce itilâf hasıl olduğuna dair ge len haberler memnuniyetle kar grlanmıştar, Fransanm: Young plânı- na dokunulmayacağı hakkın daki noktai nazarını kabul et- tirmeğe muvaffak olduğu ehem' miyetle kaydedilmektedir. Teminat sermayesi meselesi- nin halli hususunun — tatbikat sahasında müşkülâta sebep ol- mayacağı © zannedilmektedi Fransız - Amerikan itilâfı bor- sada zait bir tesir yapmıştır. BERLİN 4, (A.A.) — Fran sız - Amerikan müzakereleri- nin itilâfla neticeleneceğine da ir olan haberlerin tesfile ecne- ders kitabıdır. Aristofan'ın komed- yalarının her biri siyasi bir mücadele için yazılmıştır. Büyük Yunanlılar arasında kendimize çekebileceğimiz. belki yalnız bir Evripidis vardır. Şimdiki Rusya'da iki sınıf muhar- rir var: Proletarya muharrirleri ile yal arkadaşları denen muharrirler, Bu ikinci sınıfa ancak bir müddet için, o da amele muharrirlere edebi- yat öğretsinler diye, tahammül olu- Duyor. Bu amele muharrirlerden bi- ri, Panferof, diyor ki: bilen amele sınıfının elinde bir silâh- çi geler ir bare el hı Biz fabrikalarda şalışıyor, mağ İt ei Anneye çep <ası diye yer vermeleri, halka büyük bir hizmetleri dokunmadığı için şa irleri cümburiyetinden uzaklaştır. mak istiyen Eflatun'un fikrinden pek uzak değildir. Rusya halıkında Avrupa gazete ve mecmualarında yazılan şeylere pek | inanmık olmuyor; ekserisi ora ab-| valini ya yülünç etmek, kanlı gös termik için ve yahut ki pek yükselt. mek içim söyleniyor. Bir gazetenin | iddiası doğru ise, bir tek romamet | | miyet veriyorlar; fakat ferdi Gece Maslak yolunda iki otol çarpıştı. Yaralılar var Gece saat on birde Maslakta yine iki oto'üs feci bir müsademe olmuştur. Üsküdarlı şoför Mehmet dinin idaresinde Şişliden Büyükdereye giderken Büyü den gelen Yılmaz şirketinin şoför Salâhattin sindeki otobüsile efendi Maslakta çarpışmıştır. Otobüsler p mıştır. Yalculardan beş altı kişi agır sörette” yaralan Yolculardan biri kadındır ve yarası yırdır. Bu müsad şoförlerin bilâ fasıla 20 saat çalışdırılması * yüz! geldiği alâkadar bir şoför tarafından beyan edilmiştir. —————— Muğlada bir idam kararı “ MUĞLA 4 (AA.) — Geçen sene Mullanın Bozarmut kö- yünde öküz çalmağa geldiği halde ahır kapısını açamadığın dan Arnavut İsmail isminde birisni katleden Muğla köylüle rinden Ali oğlu Memiş hakkın- da idam kararı verilmiştir. Müslümanlar ile me- cusiler gene çarpıştılar LAHOR, 4 (A.A.) — Mul- tav civarında Sikanderabed ka- sabasında vuku bulan bir arbe- dede müslümanlardan 4 ve me cusilerden 30 kişi yaralanmış- ükün ve huzuru ia- de etmiştir. Bir çok (kimseler tevkif olunmuştur. Ankara Maliye meslek mektebi ANKARA 5 — Buradaki Maliye meslek mektebi için Maliye Vekâleti yeni bir proje hazırlamaktadır. Bu proje mucibince mektebe asri bir şekil verilecek, bu su- retle mütehassıs Maliye me- murları yetiştirmek o mümkün olacaktır. Bir senelik tahsil müddeti iki seneye çıkarıl-ış- tir, Dahiliye veki Ankarada ANKARA, S5 (A.A) hiliye Vekili Şükrü Ka bugün İstanbuldan avdet! tir, Brezilya sefiri itin namesin takdim ANKARA, 5 (A.A.) ya elçisi M. de Pimentel dao Reisicümhur Hz. taff dan bugün kabul buyu itimatnamesini takdim tir. Amerikan istiklâ VASHİNGTON 4(A Amerikan istiklâlinin yıl mü memleketin her tar: tes'it edilmiştir. Muhafız gücü bisikletçileri KALECİK, 4 (A.A.) karadan Kars ve Ardahi dar şark vilâyetlerini bir müşkülât ve ağır şeraite! men büyük bir muvaffı ikmal eden Muhafız Güci sikletlileri Ankaraya 70 metre mesafede Kaleciğe mişlerdir. Sporcuları, ka: kı hükümet memurları bö bir alâka ile karşılamış Yarın Ankaraya hareket ceklerdir. in bi dövizleri evvelki günlerde | İtalya ve Hoovr p, kinden daha az mikdarda aran- maktadır. Sauerwein Matin gazetesinde neşrettiği bir makalede Cema- hiri para kudreti önünde bütün ET Fransa müstesna olmak üzere, müna- kaşasız boyun eğdiğini söyle- mekte ve cihanı alâkadar eden her hangi mali bir uzlaşmanın Fransasiz bir kıymeti olak'lece ğini Alman matbuatından bir | kısmının düşünebilmiş olması- na teessüf eylemektedir. Mu- maileyh diyor ki: “Fransa hükümet, Almanya- ya, Almanya ve dünyanın di- ğer taraflarına göstermiştir ki 12 ay sonra Amerikanın mürüy vetkör hareketinin tesiri kaydi muhakeme edildiği zaman da bu gün olduğu gibi Fransasız hiç bir karar almamayacak ve — bir müzakere edilemiyecek- ması ve eserin ag a olana tm yormuş. Bu da, ilk zanne- dileceği gibi, ne gülünç, ne de yeni bir şey. Bütün Orta — Zaman ka: geder ba eerele vücade, gelmiş birer san'ar eseri değil midir? Es sen bugünkü Rusya ile Orta — Za. | çürür, kalır. man arasında iştirak noktaları pek çoktur; vakıa o devri sevmiyor ve onun aksine olarak maddeye ehem- inkâr *melerinde, yalnız cemiyeti düşü- nüp ferde hiç bir hürriyet istememelerinde, insaniyetin hep © devrini hatırlatan bir Bâl var, z > ROMA, 4(A A) — d'italin yazetesi Hoover sinden bahiste diyo: “İtalya, Hoover'in teki 1 temmuzdan itibarın tal ei Bütün cihen Milletimiz ne müstemleke manda, ne de harbi umum büşük ganimetlerinden bir almıştır. Tamirat üzeri semiz ufak bi: şeydir. Fi bütün bunlar M. Musolinis merikaya ve Avrupaya bu yüksek tesanüt hareketi bulunmasına mâni olman Almanya, Macaristaır, Bi ristan ve hattâ denebilir ki tün dünya milletleri bu ha: ten iktisatları için istifade ceklerdir. Avrupa, beynet teşriki messi, medeni mill rin tesanüdü gibi sözler İti için bir yalan değildir. R bütün milletler için adaleti nesi olarak gözükmektedir. melerini. alsiyabildiklerimiz da, öyle çok güzel ratgelemedik; fakat yarın bir sini görebiliriz. Hem buna imanım var, çünkü insan oğ devirde, siyasi itikatları ve mayülleri ne olursa olsun, ö serler bırakabilmiştir. O & ür, temayüller değişir, fakat bizim, kendisine hariçt i edinmiyen san'at Tarımı; nokta da dur. Vakın asri büyük ve kül sarsan, tarihte iz bırakan lar yazıyor bizimkiler asırda ancak bir kaç kişiyi Faka' biz onlardan zenginiz; inin | onların eserlerinin zevkine de faf ettiklerini iftiharla söylüyor. Bu hususta da yeni değiller. Her ede- duymuştur. Bundan başka, aksine ne derece gayret et sek, edebiyat haricinde uzlaşsmadı ğımız Adamların edebi yağılarını sev mek elimizden pek gelmez. Vakın bazı kimseler kendilerini yenip si- yasi, hartâ şahsi hasimlerinin eser. lerini beğeniyorlar; fakat gene kendi taraflarından, velev ki pek zayif bi. rini bulup tercih etmek şartile, | eek en büyük muharrirler o #6, eserlerinin yeni olmasına mâni | değildir Yalan şimdiye kadar tercür | ancak biz varırız. Pascal onla dı, Dostoyevski onlardandı, ra dı, harırımıza > gele diş aka onlar bügün dinsiz eski dindarların, dinli iseler tan, peşin in uzak ol istiyorum, çünkü onlar o güzel lerin zevkine varmağa i yer Murullah A