20 MAYIS 1931 m Telefon mumaralari: AZI — 24312 — 24313 İBONE ÜCRETLERİ Türki; “elen evrak geri verilmez şen müracaat edilir. İM etmez. ğ Bugünkü Hava © Dün enlazla hararet 2ö enaz 5d. Bugün ruzgir hafif lodos İc hava ekseriyetle açik “ Cambazhane ! meydanmda çadır ? Hi istiyorum. , Gazetelerin bu sirkten hav- , İ) sanmaya mahal yok! Ya nı insanlara kaptırmış bir 'esteki hayvanlardan yana 'pöri telâşa düşürüyor. ,,#madıkları için eğer (o vahsi de hariçten getireceğiz... ann dışarı çıkmasına İl yerde kalır, Ben bu kısımlarına itiraz etmiyo- zin. Benim iyim 4 — Vahşi hayvan mürebbi- Jİ nden fazla nezaket bekle miz; ir, Meselâ: una girersiniz... o Traş: emk yazılıdır.. Traş olursu- eyi ©, — Kolonya süreyim mi? li mızı tarayım mı? iraz krem ister i aim dersiniz... ve çıkar- ji, fe para vs fransızların kendi memle- ir cer usulünü bunl mi dediniz?... “istüne oturttu. YAREHANE — Ankara caddesi 100 Telgref adresi: Milliyet, İs. al, süddeti geçen nüshalar 10 kuruş 4 Gazete ve matbaaya ait iyiler! iazetemiz ilânların mes'uliyetini $ iç Vaktile gazetelerde Taksim i #dyomu için söylenen bu sö- | n >, nihayet hakiki bir muha- Tanı bulduk. Şu eski talimha- kurmuş İlm Cambazhaneden bahset- *” başyetle bahsettiklerine ba- ta bunu cidden müthiş bir | aslan, kaplan, fil falan fi- | .. Cins hayvanlar olsa kafe- * girer miydi. Binaenaleyh bu kafese girmesidir ki gaze- Diyor ki, paramız dışarı gidiyor.. kıâ yerli aslanlarımız var yna onlar böyle cambazlık Li | van seyretmek istersek her ince o bizim elimizde.. Kam vermeyince para da oldu- sırkin kızdığım nokta — Hayvanlara kodi yedir- 3 — İçeriye giren seyirciler 1 35 kuruş program parası Bu son nokta fransız siste- Bir berber dük- 2 iŞ bu suallere tabii kemal frank yerin: 7 frank 40 : 'xtim tediye ödersiniz. Sirk- Yi ve tiyatrolar da orada öyle- Sis ». İskemlenizi size gösteren | » kona 3,50 frank ister. Çünkü şessese ona değil © muesse- Benim kızdı- de ecnebilere tatbik et- İbrahim Bey mi! İbrahim Kerime inanmaz gibi bir det babasının yüzüne bak- on badem hıçkıra ağlama kızının buşiddetli teessü ında telâşa düştü, eği- imeyi kaldırdı, kancpe- Milliyet | T Memieieiiyei 1 yin nde we Rusların harici ticareti Türkiyede Rus dampingi var mı, yok mu?. Rus dam- pinginin harici ticaretimize te- siri oluyor mu, olmuyor mu? Bu meseleleri tetkik etmeden evvel Rusyanın harici ticareti- ni gözden geçirmek, bu yeni sistemin esasları üzerinde bir az durmak isteyoruz: İ Her sene muntazaman şaya- nı hayret nispetlerde inkişaf e- den Rusya ihracatı 925 de 568 milyon rubleye 929.da 878 mil yon rubleye ve 1930 da 1 mil- yar iki milyon rubleye baliğ ol- muştur. Son sene kendini kuv- vetli hissettirmiş umumi kriz dolayısile ihraç ettiği başlıca lerinin sukutuna rağ- ihracatı 929 senesine nazaran kıymetçe (iç İl teza- yüt etmiştir. 930 senesi zarfında ihraç et- ububat 929 a nazaran 27 ine çıktığı halde kıymet i- tibarile yalnız yedi defa artmış tır. Geçen seneye nisbetle kores- İ le ihracatı miktarca 9, 53 kıy- | metçe 9p 30 petrol ve saire miktarca Jp 25 kıymetçe Jp 17 artmıştır. * Geçen seneye nazaran bu se- ne miktar itibarile tezayüt, zi- di a So 9 sınai ihracat- So 20 dir. Sml dünyanın büyük bir kriz geçirdiği 1930 senesinde Rusya ihracatındaki bu inkişaf âti için cihan iktısadiyatında | bir tehlike olabileceği kani İni hemen umumileştirmiş! Bilhassa Rusların ihraç “ti tikleri emtiayı buldukları tan satmaları, bir çok piy: ve bazı hükü- alâta karşı teda- İ | bir almağa mecbur etmiştir. Bu cümleden olarak: Kanada, Romanya, Yugos- lavya, memleketlerine Rusya- dan yapılacak ithalâtı men et- miştir, Almanya 1930 senesi zarfm- da buğday, çavdar, yulaf itha- lât resmini üç misline çıkarmış iter. Fransa, Belçika, Amerika, çok aşağı fiatlardan satılan Rus kerestelerinin ithaline mâ mi olmak için,kereste ithalâ- tında hükümetin müsaadesi a- lınmak şartını mecburi kılmış- tır. Bazı memleklerin Rus itha- lâtna karşı vaz ettikleri bu te- kayyüdat Rusyayı bilvasıta sa- tışlara sevketmiştir. İşte cihan marsesini ve bi. bize tatbik etmeleri Ns odk in "adar çeldi İflâs masası Dün bir iş için Adliyeye git- Lim. Zaten tanidığım dairenin mahkeme salonları o kadar can çekecek bir halde © değildir. Yalnız bir ferah, güzel, hava- dar salon gördüm. Temiz, ra- hat möbleleri, aydınlik pence- releri ile insana neş'e variyor- du.. Merak edip neresi olduğu- na dikkat ettim... “İflâs masa- sı” imiş... Vallahi benim bile iflâs edeceğim geldi... O kadar cazip bir yer ki! FELEK yapman lâzım.; İbrahim Beye varman için çok . mübrem $6- bepler var ! Kerime ağlayarak cevap ver- di: — Ölürüm de varmam! — İbrahim Beye &öz Ver. | dim!.Şu müşkil zamanda onun yardımına muhtacım! Yusuf Paşa kendi. maaşını kürtarabilmek için, (yeminini kızının arzusunu hasılı herşeyi fedaya hazırdı. Kızının gönlü- nü yapmağa çölişarak sözüne devam ettiz “| larak inledi: Türkiyede Rus dampingi var mı, yok mu? nu zim gibi iptidai mevad ihraç e den memleketler iktısadiyatını büsbütün alt üst eden Rusya- nın bu bilvasıta satışlarıdır. Malüm olduğu üzere: Rusya, ticaret mukavelesi aktettiği hemen hemen bütün devletlere bazı ithalâtta bulun mak için mukabilinde deo memleketin bazı ihracat emti- asını mubayea etmeği kabul et miştir. Mseelâ bizim ile yaptığı mu- kavelelerde Rusya her sene biz den portakal üzüm gibi emtia mubayca etmek mecburiyetin- dedir. İddia edildiğine göre Rus- lar bazı memleketlerden muba- yea etmek mecburiyetinde ol- dukları emtiayı kendi ihtiyaçla fı için değil, diğer piyasalarda satmak için mubayea etmekte ve bunları hariçte buldukları fiattan satmakla beynelmilel marşeleri alt üst etmektedir. ler. Bu sene Çinlilerden mubaye a ettikleri çayı Avrupa piyasa- larında Yunanlılardan mubaye a ettikleri üzümleri Hamburg | piyasasında kendilerine mal et tiklerinden pek dün bir fiatla satmışlardır. Rusların bu sene Hamburg İ piyasasında yaptıkları Yunan üzüm satışı, bu piyasaya iyi | fiatlar ile satılması takarrür et miş büyük bir parti İzmir zümlerinin satılmasına mâni olmuştur. Bu marşelerin maneviyatı üzeri- tı pek feci olmuştur. ihraç ettiği veya ede- bileceği emtia üzerine ecnebi memleketlerde iş yapan tüccar İlar Rusyanın muhtemel ucuz stok bulundurmaktan çok çe- kinmekte; ve bu gibi emtiayı dirler. Rus dampinginin memleke- timiz ticaretine olan gelecek yazımızda anlatacağız. Mümtaz Yangın Adres: Aüncü Vakıf Han Tütün inhisarı umumi İ satışları karşısında ellerinde | mubayea etmekte haklı olarak | fevkalde istiğna göstermekte- | | tesirini | N — Beyefendi, altıncı bir odamız kaldı. — Sonra bunun da adı “ote- le inmek,, oluyor, değil mi? — Hiçte güzel tıraş olama- mışsınız. Halbuki babam her zaman sizin için “Tıraşçı,, der di. katta Patron babsına soruyor: —Bey baba, parton ne de- mek? — Yavrum, patron demek, İ ben işe vaktinde gittiği | man çok geç gelen, biraz geçik İ tiğim zaman da benden evvel gelen adam demektir. İ Mahkemede Avukat katili müdafaa eder- ken mahkeme âzasından biri uykuya varmış. Ö zaman avu- kat uyuyan zatı işaret ederek demiş ki: —Reis bey, müsaade eder- seniz, uyanıncaya kadar bekle- yelim. — Canım:'o da uyanmak için müdafaanızın bitmesini bekli- yor Avda — Dikkat! Bilirsin ya geçen sene tavşana nişan aldın beni vurdun. —Öyle ise bu sene sana ni- şan alırım, belki tavşanı vuru- rum. Hayat Nakliye Kaza Otomobil J ANADOLU SİGORTA ŞİRKETİ Türkiye İş Bankası tarafından teşkil edilmi Te'graf: İmtiyaz Telefon: Is. 531 Vs lde: gü A . müdürlüğünden Yeni Sayyat muşunun telvinalına sarfolunacak muhtelif nevi boyalar ile keşfi mucibince makine, kazan ve güverte- | sinde yapılacak “tamiratın o malzsme ve üstadiyesi 25-5 931 — Babacığım, söyleme.. Ak Ina fenalık gelecek... — Aman kızım, ne yapıyor- sun? Kendine gel! . Paşa şaşırıp kalmıştı. O, kı- zını daima her arzusuna he- men boyun eğer, itsatlı bir mahlük olarak tanıyordu. O- nun için Kerimenin bu inadı- lığı keyfini kaçırdı Ellerini kavuşturup kızının biraz sükü- net bulmasını bekledi. Bu sıra da aklına bir şey, iyi bir çare geldi. —Peki, dedi. Şimdi İbra- him Beye var da sonra boşanır sin, Olmaz mi? ği Bu suretle şu müşkül vaziye- in içinden çıkabileceğini ümit ediyordu. Fakat Kerime bu pazarlesi günü saat İl de Galatada mübayaa komisyonunci | pazarlıkla talibine ihale olunacaktır. Şeraiti anlamak üzre kom'syona müracaat olunmalıdır. Tamirat için 100 ve boya- lar için 10 lira teminat akçesi vermek lâzımdır. Beyden başkasına varmam! Yusuf Paşa nazarında kendi hayatı, kızının manâsız. arzu- larından daha kıymetli idi, O- na zorla boyun eğdirecekt —Bu hususta sana söz düş- mez! Babanın #mrine harfi har fine itaate mecbursun! İ Kerime babasının azmi kar- şısında eğilmekten daha doğru | su eğilmiş gibi görünmekten | başka çare olmadığını anladı. Kalbinde müthiş vahşi bir yan kudururken zahiri bir in. | kıyatla başını önüne N —Peki, babacığım.. Emri. niz başımla beraber... | Paşa meselenin bu suret- le kapandığına memnundu. G> ! celeyin Kerimenin gözlerine | ka ek gireli be | | Çocuk bir: mücssede çalışan | kör barsağa kaçarsa, apandisit | adam görmedim. Temizlikte til yeceği yemeklerde ti- tiz.. Şimdi siz bu adamı, bir arkadaşına apandisit ameliya- tı yapılırken, bir de hastaneye götürün. Her on dakikad bir elini yıkayan, kaşığı, çatal bir kaç kere silen, mikroptan dü kopan Necmi Bey, şimdi de yeni bir korkuya tutuldu. Hastanede ona demişler ki: — Eğer küçük bir çekirdek yapar. Bunun için ameliyat ya- ör barsağı almak lâzım dır. Biz de bu hastanın karnını onun için yardık. Şimdi dikece ğiz, bir şeyi kalmayacak. Necmi Bey artık çekirdekli şeyler de yemez oldu. Sofrasın da ne limon, ne kirez, nede ona benzer meyva kalmadı. Biz zaten kendisinin ifrata varan temizliğinden, bizar o- ur ve onu bu huyundan vaz ge girmek için: - Nemi, eğer bir gün ölür- sen, sen mikrop korkusundan öleceksin derdik. ler anlatmazdık. Birisi harbe girmiş, fakat ö lümden dehşetli yılarmış. İlk bulmuş. Birisi de cesurmuş ki, ölüm. nedir bilmez, kurşuna gö s açarak gidermiş. Bu adam > harbe girmiş, çıkmış, sapa- sağlam kurtulmu isi de varmış ki, otomo- bilden yılarmış. Eh, İstanbul sokakları da hani otomobilden yılınmayacak gibi değil.. Fakat bu yılan adam, iki yüz metro- dan otomobil geldiğini görün- ce, karşı kaldırıma geçer, du- rur, otomobile “ge; yiğitim, geç!,, dedikten sonra öyle ge- çermiş. Günün birinde adam- cağızı bir otomobil Karaköyde altıma almamış mı? Hastaneye kaldırmışlar, orada ölmüş. Fakat biz ne desek, ne hikâ- ye söylesek, ne kadar ısrar et- sek, fayda veri miyordu. Necmi, gene eski Necmi, bildiğini oku yordu. * Çok kereler kendi aramızda ne yapsak da, Necmiyi bu huy- dan vaz geçirsek ünü | yor, plânlar arayorduk. Bir gün Necmiye lokantada ras geldim. “pistir,, diye hiç lokantada yemek © yemezdi. kantaya girerek, yanma otur- i dum: — Hayrola Necmi! lokantada mı yiyorsun? Artık itadada yiyorum. Şu önüme | bak, vişne hoşafı da içtim. Şaştım kaldım. Bizim aylar- ca uğraşarak ıslah edemediği- miz Necmiyi hangi mucize bu hale getirmişti? Belki hoşafın çekirdekleri a- yıklanmıştır,. diye düşündüm. Hayır! Çekirdekleri tabağın i- İ çine çıkarıyordu. Sordum. — Dur anlatacağım, dedi, ha Mazharı tanırsın, Bir ün ona işim düştü, Parmağım dak hafif bir sivilce çıkmış, ne yapayım Diye soracaktım. baktım, doktor erik hoşafı içi- yor. Eh, içer a! Fakat apandi- sit ameliyatı gözümden gitme- diği için, çekirdekler aklıma rüşmek genç kıza bayağı ferah ık verdi. Sabahleyin erkenden yanına yalniz kalfayı alıp Ye- güne Hanımla buluşmak üzere Apandisit Ben Necmi Bey kadar titiz | Artık ona benzer ne hikâye- i ! Hayret ettiğim için hemen lo- | — Hem de mis gibi!.. Lokan | geldi. Gözüm gayri ibtiyari, doktorun masasında çekirdek aradı. Ne çekirdek var, ne bir şey! Sordum: — Doktor sen çekirdekleri ne yapıyorsun ? —Ne yapacağım? İrum — Ya apandisit olursan?. | — Kuzum, ben apandisit o- lacak olduktan sonra, haberim bile olmaz. Ben çekirdek yut- masmı seviyorum. İki senedir de yutarım. Ne apandisit ol- dum, ne bir şey ! Şimdi anladın ya! Ben hiç ol mazsa vişne hoşafı içiyorum. Saniyen çekirdekleri yutmayo- | rum. , İ Derin bir oh çekti: | — Zannediyor musun ki, İ ben de kendi halimden mem: nundum, dedi, değildim amma, İ ne yapayım? Menhus tabiat be ni bırakmıyordu. Nihayet ben de tedavi edildim. Hem de na- doktor tarafıdan. | yutuyo- Yaz mevsimi için BEBEK'te Kiralık Yalı Dalyan önlünde Salp Bey yalısı möbileli olarak ki- Gg. ralıktır. Derunundakilere müracaai mm Balkan muharebesinde kaybetti- ğim kardeşim Huriyenin Ankarada dülger Acem Hüseyin Efendinin nezdinde olduğunu öğrendim. Hüse yin Efendinin ve yahut ta kardeşim Huriye hakkında malümatı olanların lütfen adresime bildirmesini insani- yet mamına rica olunur, Birinci fırka muzikasında Çatal: cah Halil oğlu Mehmet z Kilimli Kömür Madenleri “Türk Anonim şirketinden: Alelâde heyeti umumiye ictimama davet; Şirketimizin o 1930 senei hesabiyesine ait alelâde hey- eti umumiye içtima haziranın 22 inci pazartesi günü saat iki buçukta Yenicami'de İş Bankasında dairei mahsusa- sında akdedilecektir. Ticaret kanununun ve esas mukavelenamem'zin 26 ıncı maddesine tevfikan sahibi rey olan hissedarların asale- İ ten veya vekâleten içtimada hazır bulunmaları ve hamil oldukları hisse senetlerini içti- İma farihine takaddüm eden on gün zarfında İş Banka- sındaki dairci mahsusamıza tevdi. eyleyerek mukabilinde dühuliye varakası almaları | rica olunur. | ORuznamei müzakerat 1 — 1930 senesine ait mec- lisi idare ve murakıp rapor- larının kıraat ve tasvibi (2 — 1930 senesi bilânço- İ sunun ve kâruzarar ve faizi mubassas hesaplarının tetkik ve kabulile mecl'si idarenin ve murakıplerin ibrası, 3 — Meclisi idare azasın- dan müddeti hitam bulanla- r.n yerine aza İntihabı, 4 — 1931 senesi murakıp- lerinin tayini hususlarından ibarettir. | Bu sözler Yegâne rikkatine dokundu. - C —Zavallı yavrucak! Kadri senin başka birisine varacağı öbürgün gelirim. Yi İki genç kız den ayrılıp Yeni şekli Soldan sağa 1 — Kibarlık (6) Meydan (4) 2 — Para (4) Siyahi (4) 3 — Insan (4) İz (4) 4 — Başındaki barf hazfedilirse çalışır (6) Epkem (3) 5 — Dudak (3) 6 — Öğretmek (5) Sinir (4) 7 — Yetişir (4) Zaman (2) 8 — Tenezzüh gemisi (3) Çalgı (3) Mevsim (3) 9 — Dinlenmek (4) Duman (3) 10 — Tarz (4) Kamer (2) 1 — Büyüklük (6) Motörlü mav na (4) Yukardan aşağı 1 — İşaret (6) Pıçağım açtığı (4) 2 — Ses (4) İrat (4) 3 — Havas değil (4) Hocanın par desüsü (4) 4 — Arap elifbasında lâm ve elif (7) Yakılır (3) 5 — Dokunmak hissi (5) Şart e datı (2) 6 — İstemek (5) Başına H ilâve edilirse kıskanar. (4) 7— Nota (2) Yerinden ötmek (4) 8 — Dal (3) Tahmin (3) 9 — Başma P ilâve ederseniz pa ra olur (4) 10 — Vasıtai nakliye (5) Beyaz © 11 — Kibar (4) Işık (4) Liseler mübayaat ko- misyonundan: Komisyonumuza 'merbut leyli lise ve orta ve musllim mek teplerile bünlara mülhak pansi- yon ve şubenin ekmek kirinte ları ve yemek < artıkları ve Sx bunları * 3155:931 tarihine mü. sadil pazar günü 'sant 16da ihale. edilmek. üzre kapalı zari usulite müzayedeye konulmuştur. taliplerin mezkür günde komi- $yona müracaatları, PERTEV Bİ /-DIŞ-MACUNU—-<İ PERTEV Diş macununun En büyük vasfı mümeyyizi: Kalay tüplerde oluşu ve fen- ni bir diş macunu olarak ih- zar edilişidi izmetçilerin- Caminin bir köşesin İ rime? Ayasofyaya gitti. Camide buluştukları zaman Yegâne sordu: — E... Ne var bakalım, Ke- — Babam, beni İbrahim Be ye vermek istiyor! Kaçacağım anladın mr?... Bana yardım et! Kardeşinin bir İngiliz dostu vardı hani.. Onun her halde bi- ze yardımı dokunabilir... İbrahim Be — Yok canım!.. ye nasıl varırsın! — Mecburum... Babam ıs- rar ediyor. Şayet İbrahim Beye varmazsam babama bir fenalık i kendi rum bilsen?... nı işitirse yaşamaz. Bir dakika aklından çıkmıyorsun.! — Ya ben?.. Fotografını da- ima koynumda taşıyorum. (Bu sözleri söylerken koynundan bir resim çıkarıp o dudaklarına götürdü, hararetle öptü) Oh görmeği neçok istiyo Ogün çarşıdan | çıktıktan sonra kendisine tesa- | düf edeliden beri. hep sanki çağırıyor zannediyorum.! — Hizmetçini adaya gel, Bir kaç gün bizde kalırsın, Geldiğin zaman Kad- edecekler, öldürecekler... O hin more lü nun sonra ne yapıp yapar sizi alıp Büyük- de başbaşa bu sözleri konuştuk tan sönra tekrar halayıklarının yanına döndüler. O sırada bir köşeden Fettahın hilekâr çeh- seri göründü. Hanımının arka- sından bakarak: — Ya.. Kerime Hanım! De- mek Büyükadaya gidiyorsunuz ha! Bu haberi İbrahim Beye verirs#&m kim bilir ne bahşışlar alırım! Arap bu düşncelerle sokağa çıktı. Kdari ile Kreimeyi bir birinden ayırmakla intikam ka dehinin ilk tatlı damlalarını ev- velce tatmıştı. Efendisinin her gün İbrahim Bey tarafından tehdit edildiğini biliyordu. İ