11 Kasım 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

11 Kasım 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

im - MR EE İG vii Mi kin henüz bilmediğimiz cihetle | nm vurması bundan ya fazla, ya ri var. İşin hakikatini tamamile | eksiktir. Hayatları bundan aslâ kavrıyamadık. müteessir olmaz, Napolyonun Laboratuvarlar kadar, Klinik| nâhzı dakikada $3 defa atar- dediğimiz hastalıkları, hasta-! mış, Bu hal, hayatında hiç bir ların başları ucunda. tetkik et- teşebbüsüne engel olmadı. mek usulünün gösterdiğine gö ri re bu bahsedegeldiğimiz keyfi.) “— Deveranı dem fâslında söy yetin-husulünde' diri mesiçlerin | (Ediklerimizi,emrazı semenin di iyat, Fikir, üliyet| | i 5 dörün umdesi “Milliyet” tir © m PEŞRİNİSANİ 1930 Li İDAREHANE — Ankara caddesi | | | No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs- 4 tanbul. "Sarv'at Düşküntansiyon - Hipotansiyon Dr. Rusçnklu Hakkı | Kırmizi kan damarlarında tansiyon düşkünlüğü bir mese- ledir ki; hiç şüphesiz, insanları like teşkil edeceklerini, ,düşün- miyerek bir hastalıkla birlikte yaşayabilir. . Telefon numaraları: İstanbul 3911, 3912, 3918 'E ÜCRETLERİ ABON G Türkiye için Hariç için Başlığı 400 İkuruş 800 kuruş l 750 1400 ,, ik . 200, Gelen evrak geri verilmez Müddeti geşen nüshalar 10 kuruş 45 Gazete ve matbaaya mit işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilinların o mes'uliyetini © Ksbmall etmez. Bugünkü hava Dün'en çök 18 Bararet eni 42 10) Se rece idi. Bugün rozgir hafif poytiz €secek hava bulutlu olacaktır. heyecanlandırıyor. Hekimler: €e bünun ehemmiyeti yok. On- lar 'vak'aları tahlil ederek bir netice çıkarırlar. Bizzat tansiyonları mevzuu bahsolan kimseler ise, bu türlü işlerle meşgul olmadıkları için işin içinden çıkamazlar; bu ka- ranlık meydanda el yurdamile yürürler. Bu ışıksızlıktan dola- yı da korkuları, heyecanları ar- tar. Epey zaman oluyor, damarlar- da tansiyonun yükselmesinden mütevellit korkuya dair bu sü- tunlarda biraz yazı yazmıştım; söz arasında demiştim ki: -Tan siyon tahtının gösterdiği esa- sen her an değişen ve ekseriya na tamam bir adedi öğrettikten sonra daimi bir istırap içinde, gecikmiyecek olan meş'um dar- beyi beklemekten başka yapâ- cak bir şey kalmaz. ... Hipotansyonun bir dereceye kadar şiddet kesbettiği zaman gösterdiği evsafı bir kaç kelime ile hulâsa etmek münasiptir. Hipotansyon hududu ' üzerinde tırmamak için tansiyon dercce- sini göstermiyeceğim. Yüksek tansiyonda söylemiş olduğum gibi düşkün tansiyonun vasati Jadedi de şahsa,kullanılan seme- ne semenin tatbik olunduğu gü- nün herhangi bir saatine göre değişir. bulunanların kuruntularını art-| ;İbir hassas olan Tonüs yahut| ger fasıllarına da teşmil edebi- Tonisite denilen hassanın tesi- ri vardır, Tonüs bir et parçası- nm ne sıkışık ve ne gevşek bu- lunmayıp daimi olarak sıkışma ğa hazırlanmış olarak gergin bulunmasıdır. Bir kan damarınm tevettürü tansiyonda damarın *cidarlarım- daki elâstikiyetin bu suretle i- çerden dışarıya gelen tesirata mukabele edebilecek bir halde bulunmasından ibarettir, Tansiyon düştüğü zaman da- marın Tonüs'ü zayıflamıştır. İ- Bu kararsızlık ve kat'iyyetsiz. lik kabul edildikten sonra, tan- İsiyonları düşkün kimseleri tet- İkik edebiliriz. Bu tetkike giriş- me kendimizi yorgun kimsele- rin karssında. buluruz; bunlar yorgunluklarına galebe etmek için çok çalışırlar. Tansiyonla- rı yüksek olanlar yorulmak hil çindeki kan dalgalarının tesiri ile kolayca genişler. Muhtevisi nin mikda”. artmadığı halde, damar genişledi, in; kan taz yikinin kuvveti düşer. “Tansiyonları düşkün olanlar da Tonüs'ün eksikliği yalnız damarlara münhasır kalmaz. Onların sinir manzumeleri de yıftır, Mideleri, bağırsakları liriz. Şahsiyetimiz hiç değişmi- İyen bir örneğe göre yapılmış değildir. İ Herkesin şahsı kendine, sırf kendine mahsustur, Marazi âri | zalar o örneği ehemmiyetli su- İrette değiştirebilir. İç bezlerinin ifrazatı az veya | İ çok olabilir. Bu azlık ve çokluk büsbütün tabiatin derecesinin| | haricine.çıkmadıkça, bunu 662- i mek mümkün olamaz. Farkım: | da bile olmayız, ifrazatm azlığı | ve çokluğu insanlar arasında farklar hasıl eder, Bu farklar ve belki de ahlâki ben- liğinizi, mâneviyatmızı eder. Fakat mesele hayata taal- İlâk edince, o farkların hu İ zerine tesirleri pek cüz'i | Çünkü bütün uzuvlarımız ara- sında bir nevi tesanüt vardır. | olur. | teskil) g ammül edemiyen kocâ — Fransızçadan — Kıskançlığa:. tah, Kadın tir tir titriyordu. Ko-|söylemiyorum. Fakat yemin casının odasına girdi, orada ma | derim ki, intihar edeceğim. S$€ san üzerindeki zarflardan bir|siz yaşayamıyacağım.. Eğ tanesini alabilmek için, bir tür- | gidersen, ben de kendimi öldü lü, cesaret edemiyordu. rürüm..— ağ Nihayet ttriyerek bir zarf! e vi tegebbüsü âldı, gene titreye titreye ora- | Korkutmuştu. Yalnız ölmeği dan çıkarak kendi odasma gel-; terek kâfi değildi. i 2 Bu hayata nihayet ve! di. Ne kadar müşkül seYmİŞe- | icin de kuvvetli bir cesaret Genç ve güzel bir kadındiz izımdı. Nasıl intihar eti Kendi kendine, zarfı ince ve | Tabancayı çekmek için, pi zarif parmaklarının arasından İmaklarında kâfi kuvvet bula bırakmıyarak şöyle düşünüyor | mıştı. Kendini yukari kattan” SH sağı atmak mı?.. Zehir içme — Ne kadar güç şeymiş. Ben / mi...? Bunların hiç birine cesf| bunu hemen karar vermekle, ret edemiyordu. a yapılıverecek bir şey zannedi- Kocası fena adam değil! yordum. i Yalnız çabuk hiddetlenen Sonra yapılacak şeyi, şimdi | kıpkırmızı olan kocalardan” İri yarı, kuvvetli bir adam. vaziyetle ; 3 z Se : hayıt Vazifeten biribirine yardım | hatırlamış gibi” bir , kuvve y Ni Paydos Bugün de bunun aksi olarak|miyen çalışkan © kimselerdir. düşüktür. çi ari 'Bir düzen de-| EREM | cası daima bir tabanca taşi ir yi tansiyonun © düşkünlüğünden | Tansiyonları düşük olanlar ise, Şimdi gelelim mb mb , mizin Mk al dia mii ie yüze di İEğer karisınm başka bir eriği © — Nihayet tetkik seyahatlerine de) bahsedeceğim. o Tansiyonları|bilâkis, hissettikleri tembellik! bu damarlarında tansiyon düş-|' : bO- den bir takım mektuplar ç liçin ölmek istediğini öğren Panos! dediler, Bir âra- hatırınızda mı- Ber yeni memur, daha yerine otur madan tetkik seyahatine çıkardı. Trp ke yeni evliler balayı seyahatine çe- © ker gibi, Bu seyahatlerden millet ve) devletin ne fajde gördüğünü bilmiyo- "Turn, fakat faydası görü!seydi, her hal “ de men'i cihetine | gidilmezdi.. Pek kat'i tayin edemiyeceğim amma gali- “ba Ticaret odası mecmuasında böyle © bir seyahatten sonra verilen raporun “sureti vardı. Hatırımda kaldığına gö- Ye bu raporda tramvaya m yoksa “metropolitene mi binerken kaç para verileceğini ve geriye ne almacağını izah ediyordu. Bunu bilmek için bir tetkik seyahatine hacet var mıydı? Hakmıza mı dokunduk? Bir yerde oturuyorduk. Kadın er-İ © kek karışık. Bir kâç zamandır hep) “bir arada oturula oturula galiba itiyat| larda benzeyişler hasıl oldu ki, bir kaç © erkek arasmda dedi kodu. yapılıyor. © du Kadınlardan birisi dedi kiz — Vay! dedi kodu ha! Hani onu © yalniz kadınlar yapardı?. . Derhal erkeklerden biri cevap ver 3 » — Yoksa hukukunuza tecavüz mü © Mk?! Hanım cevap verdi: — Hayır hayır! Zaten artık hukuk « Şa müsavi değil miyiz? . z Kıymışlar! Gazetelerden birinde okuduk. İn- gilterede 98 yaşında bir erkek ile 70 Yaşında bir kadın evlenmiş Yahu ârtık çocuklar da mı kıyıyor Tar!, Günah değil mi? Biraz gençlikle rini tutsalar'da sonra evlenseler(( FELEK a Reşat Enis Kılıcımı suruyorum | Neşriyat mevsiminin ilk ve en kuvvetli eseri olacaktır. AHMET HALİT Kütüphanesi Yakında çakiyor — Haydi yavrucuğum.. Ar- “tık seni eve götüreyim... Dedi. O zaman hissettim ki gözgözü görmiyecek kadar bir, > karanlık içindeyiz. Korunun en! © tenha, en sık ağaçlı yerine otur- muşuz. Tonton a uyu- yor ve, . Bülbüller durmadan ö-; © tüyor, şakrıyorlar! Hüzün, ne, “şe, istrap, çığlık... Bütün bu © tezatlar o ötüşme ve bizim hıç-, kırıklarımızda vardı! © O vakte kadar ben durma- ağladım, hıçkırdım, söyle- Cahit, durmadan ağladı; kırdı ve.. Söyledi. Söyleğ- ığla öyleşti k HM diliyetğin edebi romanı: (9 pi RE OZ TE YAN düşkün olanlara tesadüf olun- maktadır, Bunlar , tansiyon tah tiksek derecesini İşgal e- den yüksek tansiyonlular kadar mütcessir ve muztarip olmak- tadırlar. Yüksek tansiyonlular ile düşkün tnasiyonlular arasın da, denilebilir ki, şişmanlar ile zayıflar arasındaki ayni dava, daha doğrusu, ayni gıpta ve ha set hüküm sürmektedir. Birin- ciler ikincilere derler ki: —Ne mutlu size, başınızm üstünde şu tehlikeler olmıyarak ferih fa hur yaşıyorsunuz: Ne patlamak! İtehlikesi olan kırmızı kan da-) marları? Ne vazifesini görmi- yen böbrekler; ne çalışmasına kifayet edecek kadar kuvveti kalmamış kalp:.. Bizim gibi, her tarafına kan hücum etmiş, gerilmiş bir üzerinde müteva- zin yürümeğe mecbur değilsi- niz. Sükün ve huzur nedir? Bi- İirsiniz. Tansiyonları olanlar da bunlara söyle cevap verirler: —Her an bayılır gibi kendinden geçmek, sürekli hiç bir faaliyet- te bulunamamak; biraz çabalar çabalamaz yorulmak, “kalbim duracak,, diye tavur ve hareket- leri yavaşlandırmak.,. Bunlar sizinkilerden daha az müz'iç mi dir?... Bu şikâyetler ve bu grizi kor kular zahiren yerinde gibi gö- ründükleri halde, meseleyi lâ- zum olduğu veçhile araştırma- dıkları için, tansiyonların gerek yüksekliğinden ve gerek düş- künlüğünden şikâyet edenler haksızdırlar. Tehlike sem nin göstermiş olduğu tansiyon dere cesinde değildir âyet edilen! gayri tabülikl rahatsızlık. in, ların ifade ttiği mânada; ve asıl onları hâsıl eden sebeplerdedir.' Yoksa tansiyon derecem şü! kadara çıkmış, yahut düşmüş diye, sirf adede istinaden telâş| etmek -mânasızdır. Çok defa, yalnız o münasebetsizliklerine katlanmağa mahküm olarak ve © münasebetsizliklerin bir teh- Etem İzzet dik, ağlıyarak yürüdük, gözyaş rımızı kurutamadan ayrıldık, leşerek evlerimize girdik! , çok istıraplı zamarila- rında, bütün hüviyetini bir nok- ta üzerinde toplayıp kendisin- den geçtiği anlarda her şeyi, etrafını, eşyayı, rengi, içinde bulunduğu yeri, blitün hepsini basketi ve sanki bambaşka ei yaşıyor! İşte, ben bütün gece böyley- dim. Ne koruda olduğumu bil- miştim. Ne nerede oturduğumu biliyordum, ne bülbülleri işite- biliyordum, ne hiç bir şeyi, Acaba bütün insan ve atalete galebe için bazan pek yüksek bir azim ve ceht sarfe- derler. Gezip yürümekten ziya- de uzanıp yatmayı tercih eder- ler. Kolay kolay yataktan çıka- mazlar; bir hamlede işlerine başlıyamazlar. Bir arızaları vardır. Ayak üs- tünde bulundukça rahatsız olur! lar; bazan baygınlık geçirir gibi olurlar, Soğuktan mütcessirdir- ler, Harareti düşkün bir yerde bulunurlarsa elleri, ayakları mosmor kesilir, Baş ağrıları sık tutar, Müteyakkızdırlar. Pek o ka- dar hoşa gitmiyen bu haller ba- zan gelir geçer. Bazan hiç geç- mezler, sürer giderler. ss Gelelim büyük meçhule, ya- ni bu rahatsızlıkların, bu yor- gunluğun sebebine. . . Bu sebebi anlamak için ne kadar emek sarfolunmuştur!, . Birdenbire peyda olan ve tez geçen tansiyon düşkünlükleri ni bir tarafa bırakalım. Bunlar kolera, tifo, kuşpalazı ve saire gibi intani hastalıklar esmasın- da görülür. Bu hastalıklar geç- tikten sonra onlarda geçer. Böbrek üstü bezlerinin hasta- lıkları da tansiyonu irüyor. Bahsetmek istediğimiz bun- lar değildir; hiç bir sebebe bağ- kı olmıyan, başlı başıma olan düşkün tansiyondur. Yarım hastalar vardır ki her zaman hekimlik modasına gö, re türlü türlü adlar takılan bir takım âraz mecmuası izhar ede- rek yaşarlar. Muhtelif zaman. larda o âraz rwccmuasına Şu i- simler takılmıştır? Nörasteni; İspilin, Bukar, si- nir zaafı... Adlarının başka baş ka olmasına rağmen her asrın böyle biribirinin yakm akraba- sı olan çocukları vardir. Esi zamanda bü rahatsızlığı lâyiki- le bilemiyorlardı, bugün bunu tanımak vadisinde, geçmiş gün- İböyleyim?. , , ni Başbaşa verip ağlaştığımız. . Otururken ağladığımız, yürür- ken ağladığımız, ayrılırken ağ- ladığımız bu gecede neler ko- nuşmadık, neler? .. Bülbüller, vaveylâlarmı hep bizim bu ağlaşmamızda ve ko- nuşmamızda buldular. . Gece, bütün hüznünü feryadı- muzdan aldı!. .. Deniz, koyuluğunu istırabı-) mızın renginde buldu!.. Ay, gözyaşlarımızın dehşetin den sindi. . Bulutlar, gi derinli- ğinden ürküp yarıştıfar!. . Arzın sükütu buydu. . Yaprakların kımıldanmayışı| buydut. , Bizi saran ve kendimize bı- rakan gece buydu! Kanımızm sel olup gözleri- mizden akışı hep'bu istrraptan- İkün olan kimselerde damarların da, hattâ etlerinde, sinirlerinde İTonüs düşkün oluyor? Bu hâdise, kuvvetli bir ihti- male İraz ettikleri şeyle ri vücudün içerisine döken ma- hut bezlere tâbi bulunuyor. Bu bezleri tetkike başlanılalıdanbe ri emraz bahsinin her faslında bunlarm tesirini buluyoruz. Bel ki hepsinin, yahut hepsi dene- cek kadar bir çoklarının kifa- yetsizliği bu hususta müessir oluyor. Her halde bunların içinden bir tatesi, yukarda ismi geçen böbrek üstü bezleri faaliyet he- zi, Tonisite bezidir, o tonisite ki ehemmiyetli surette eksikli- ği tehlikeli Hypotansiyonlar ya par. Böbrek üstü bezleri vazi- felerini ne için lâyikile göremi- yor? Eğer bunu bilmiş olsay- dık bu kadarcık bir izahla me- seleyi halletmiş olurduk. Endokrin bezleri manzumesi- nin vazifesinde öyle bir karışık- or ki; bu man- ayatımızı, gay- ri şuuri hayatımızı idare eden sempatik sinir manzumesi ara- sında öyle bir dalavere var ki, bir kere yüzüne girince, mese- lenin “halli zorlaşır. inden İ hangisi? Bezler mi, sempatik İ sinir manzumesi mi?... Her hal de bu cürümde il de kabahat lı olsa gerek... € Şöyle bir süa! sorula bilir: “Tansiyon düşkünlüğü,yalnız ba şinâ bir tehlike teşkil eder mi? Düşük Tansiyon bir çok çiddi hastalıkların ârazından, âlâl- mından olabilir. Eğer böyle değilse, yalnız başma ise, hiç e- hemmiyeti yoktur. Düşük Tan- siyon bir çok ahvalde yaradılı- şin; yapılışın bir tarzı, bir şive- sidir. Bir başka misal alalım: İnsanların bir çoğunda nabız dakikada 70 defa vurur. Bir çok lere nazaran epice yol aldık, Lâ| kimseler de vardır ki, nâbızları. |leri ihtiva eden bir takım mu © Böyle konuştuk, böyle ağlaş tik, böyle ah edindik!. .» Ona: — Paşa beni istemiş! Dediğim zaman deliye dön- dü. — Ne?.. — Ne, dedin?.. — Sahi mi?. z Hepsini, her şeyi anlattım. Babamm söylediklerini, arme- min sözlerini, çekişmemizi, deli gibi sokaklara düşüşümü, . Hep sini, hepsini! Bütün bunları divaneler gibi hummaya tutulanlar gibi, sara- Bilar gibi... Çıldırarak, boğula rak, göğsü paralanarak dinledi. Fakat, o halinde bile beni tut: maya, beni diriltmeye ne kadar çalışıyordu?... Hiç çekindiği bir şey de yok. N K > ği © Mektep, istikbal, , Filân, (bütün bunları düşünme elkiys! zuk üzviyet makineleri vardır dı, Bunların arasından bir tane- ki, sahiplerine oklukça uzun bir | sini boş zarla koydu, yapıştır- ömür temin ederler. İ dı. Zarfın üstünü yazı makine- Tansiyonları düşkün olan-| sinde yazdı. Hizmetçiyi çağıra- larca en tedbirli hareket; tansi- vak bunu postaya yollamasını yon adedini bilmemektir. Onu | söyledi. ilmek Hekimin işidir. Hizmetçi çekilip gittikten İfade ettiği mânayi anlamı" | sonrü, genç kadın, gene kendi yanlar, onunla uğraşırlarsa, yok | düşüncelerile yalnız kaldı. Bir yere azap ve ıztırap çekmiş 0-İ müddet kararsız ayakta durdu. Turlar. | Sonra bir koltuğa düştü, yığı /Mektepliler aabelkai Em Artık intihar etmiş: e a G kadı bi kt Tahdidi'teslihat |, © “em Ma Vebiz Ona şöyle dememiş miydi: Ben. seni korlatma! 79 uncu haftanm 3 üncülüğü-. nü Pertewniyal | lisesinden 201| ahedenameler imzalamı vw Salimi B kazanmıştır. Yazısr şu, bilhassa bahri teslihat hususun dur: da müsavat esasını kabul etmek Cönevrede toplanan beynel-| hususunda tarafeyn mutabık mile: tahdidi teslihat ihzari| kalmışlardır. konleransma iştirak etmek üze| Diğer Balkanlı olan komşula re Hariciye Vekilimiz T. RüS-| rımızla olan samimi ve dostane tü B£. nin riyaseti altındaki hey | m ünasebetlerimiz nazarı itiba etimiz, bu hafta içinde Cenevre) ya alınmasa bile, Türkiye'nin ye hareket etti. Bu Joel li iz Sükmmölerie 5 Türkiyenin iştiraki ehemmiyer-| Yalnız nk Gi di MA İç nazarı dikkati celbediyor.| lan, dostluk ve ademi tecavüz PFilhakika: esasına müstenit muaheleri, Türkiye Cümhuriyeti, teşek-| kendisinin, Yakın Şark sulhü- Kül * günündenberi beslemekte | nün temini hususundaki rolü- olduğu “Sulh ve Sükün arzula-)nü bihakkın ifa ettiğini göste- ri” ni tahakkuk ettirmek üzere, | rebilecek bir mahiyettedir. son seneler zarfında siyaseti ha Gerek Balkanlı ve gerekse di riciyesine yeni bir istikamet ger yakm komşularımız hak- vermiştir, Bu cümleden olmak|kındaki sulhperverliğimizi, şu muahedat ile teyit eyledikten sonra, bunu teşmil etmek isti- or ve, sulhün umumi olmasını arzu ediyoruz. Cenevredeki tahdidi teslihat 11 — İtalya ile olan münase-|ihzari konferansma iştirak batımız çok müsait bir şekil al-| eden heyetimiz bilhassa bu nok mış ve günden güne düzelmek | tada ısrar edecek ve bu arzumu te bulunmuştur. İzun tahakkuku için de: “Tesli- ILI — Son günlerde, komşu-/ hatta müsavat,, esasını şart ko- muz Yunanistan ile, gerek si- yacaktır. Görülüyor ki tezimi- yasi ve gerekse ticari münase-İzin ifade ettiği mâna çok açık- betlerde her iki memleketin meter: nafiine hizmet edecek madde- | Umumi bir sülh ve sükün ar- Zusu, — Hepsini, senin için şimdi| masını alamasın?. le bi- taraflık ve ademi tecavüz mua- hedenameleri gibi çok kıyme (1 muahedat akdetmiştir. İ İne payardı..? Hemen bu tab İcayı çeker, karısmı bu arzW”j na kavuştururdu.!. Fakat buna ne hâcet Vi İri yarı, kuvvetli adam, nı tabancasız da öldürebili Zarfa âşıkının mektupl dan birini koymuş, Yoll Şimdi beklemekten başka yapacak bulamıyordu . Ab h dan türlü türlü şeyler geçi” du. Fakat bunların hiç intizam yoktu. Gelecek ce' bir türlü gelmiyordu. Aşıkı tık gitmişti. Kocası gelecek" Beklediği o idi. Nihayet <a i İçeriye giren kocası idi. İri yarı adamın nl genç kadın, büsbütün küçük £ rünmek için, kanapeye bir daha gömülüyordü. Kocası, odada bir ledi. Kadın, korkarak gözle! tı. Kocasınm çehresini Sapsarı ii Elleri titriyo Heyecanlı bir sesle: — Fabrikadaydım, bir m tap geldi.. Zarfın içinde bir XX, mektubu çıktı. Bunu, bir er” bir kadına yazmış.. Bu me bu bana kim yolladı?.. Her h* de bir düşman ki, sevdiğim “& dının beni aldattığını anlat” istiyerek saadetimi bozacak , İl Okudum.. Ah, ne olursa “ef sun kıskançlık, şüphe, mük3lu, met edilmez şeylerdendi. zarfın bana bir düşman tarsf iz dan yollandığına emin olmak beraber, işimi bıraktım, he fabrikadan çıktım... Koca adam, karısının oi | kın: bir an evvel tatmin e©” İl olmak için ilâve etti 6) — Evet. Sevdiğim kadın!'E. | dip öldürdüm.. Şimdi sari | da için geldim.. Çünkü po ri ar | y adım il içirdi 4) beni bulamadan, ben gidip ları bulacağ Diyebilirim? Bu, şımarık feda edebilirim. Zannediyorum ki, ben şiddet!zengin Arap bunu da me yi En son Karar verdik. Babam)le: nemedi?.. Çirkinliğini, iht La biraz daha zorlar; — Olmaz... ğını, yabancılığını da mt iy İl — Paşaya mutlaka varacak-| o Dedikten sonra babam da: | saba katmadı?.. Ne zann€€” sın?. — Olur!... acaba?.. ik Derse, annem de: Diyemez. Annem için de öy-l o— Paşa... yal | — Öyle... ie. Hele ona ki, her şeyi, Cahi-) Olmak, zengin olmak,” | Diye boyun bükerse bir sani-| di sevdiğimi, Cahitle evlenece-| köşkülü, konaklı olmak, ye bile evde kalmıyacak, hemen) gimi, bütün bunları anlattım. çantamı alıp çıkacağım, Cahit: | Zannetmem ki; bunları bildik- | — Bir oda tutar, hemencecik İnikâhımızı kıydırır, otururuz... l Ben hamallık eder yine seni ten sonra, hâlâ paşa ile evlen-| satım almak için kâfi memin kârlı olabileceğinde 1ş-| Eğer paşa, böyle rar etsin, Fakat, bu paşa da ne|budalalık ediyor! — Zamanm Karunu..: . g0 İl Adını almak bir gönülü,. | zannediy0” | beslerim, . tuhaf adammış. Bunak herife, | “Belkiys'i tasm almakı Diyor. Onun da hiç kimseden) — Ni: E Hamitten paşalık almaya 9” pervası yok! Dedim de, Hem demeğe ne ha| mez efendi! . 4 — Mektebi bitiremesem bile, Cahidi de, aramızdaki yine yüksek tahsili yarılamış İcet? aşk bağının kuvvetini de gördü.| (o Artık çok ferahladım. 3. — ir adamım. Nerede olsa ekme-| İnsanda biraz. . Efendi ile değil, bütün i kazanacak : iyi bir işbula-| — Hayâ... . | Jile karşı karşıya kalabiliri” ibilirim. .. Sen, kendini hiç üz) Dedikleri şey olur. Beni alıp) kadar kuvvetliyim, o kada” Ve je. ta: cüme inanıyorum. Cahitl€ Diye bana cesaret veriyor, Fa| . — Torunum... imdeki bütün ” kat, ben böyle olmasını istemi- * yorum On beş, on altı sene e- gibi Arabıma nasıl varabilirim?, mek verdikten sonra niçin mek-| Ona hasıl; bitiremesin, neden diplo-| Mu diyecek?.. Ben elin sırım! dütleri sildi, nuşmam ci onunla ağla

Bu sayıdan diğer sayfalar: