i r zi € Milliyet | Asrın umdesi “Milliyet” tir. 23 24 TEŞRİNİEVEL 1930 e No: vü Telgraf adresi: Milliyet, İs. madan bugüne kadar ti E.İ | Em A, al d vw u 1 y İ tir. Fakat, üstadım siz iri, “hezimet “ lekesiz mağlübiyete uğratan meşhur © seyahatin bulunmuş ve gel- 1 dikten sonra herimetin mezayasın- y dan, mağlübiyetin tadından, faydasın © dan ve bizim ilerilemek için mağlöp v 1 dım görmeden hazırlayıp Atinaya gö b t LU İDAREHANE — Ankara caddesi Telefon numaraları: İstanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ kiye için Hariç için Ed bar 750 1400 , 2100 , 1400 Gelen evrak geri verilmez Müddeti göçen nüshalar 10 kuruş| tur. Gazete ve matbaaya ait işler! için müdiriyete müracaat edilir. İ Gazetemiz ilânlarm — mes'uliyetini! gen Dün en çok hararet 22 enaz || 14 derece idi Bugün rüzgâr mute- evvil eşecek hava bulutlu olacaktır. J.—. Daver Bey Ağabe- gimize... Ustadım!, Atinaya gidip gelinciye kadar hak kımda ibsal buyürduğunuz iltifatla- rın şükranınden âcişim. Tesadüfen alet olduğumuz iyi bir hareketin “be| zimet,, namile tersil edilmesi uğrun- | daki menfi mesainie şayani hayret Herkesten iyi, hepimizden iyi tatmış, daha yaz “Galatasaray takımı- nı müh ) i ismi altında o beş © olmamız Hizumundan bahseden uzun © “urun malkalât yazmış bir zatsınız. Bize gelince, biz biçareler milli bir temas zaruretini düşünerek elimizde ki bir kaç istidadı hiç birimizden yar- türen ve götürürken, 25 sene evvel © tesis buyurduğunuz klübümüzün şim “di başında bulunanların fili mümanaa ine rağmen Atina stadına beş defa ürk bayrağı çektiren, Balkanlarda — sürat koşularile 000 metrede Bul- © ger, Yugoslav ve Romenleri. geçerek e © stadın sahibi olup memleket| in Yunanir atletlerin bıçak sırtı ar- manzarası itibarile sevgili milletimize hürmetler toplamağa, kazara muvaf fak olan âcizlerir.. Bizim, “Hezimet,. « payesine varmamız mümkün müdür, | İnsaf edin! Üstat! Huda âlim gündür ilü- datlarınıza cevap v: için çırpmı- yordum, fakat dünkü yazınız üzerine Artık cevap vermemeyi size karşı hür © metsielik telâkki ettim “Hezimet,, rütbesine namüstahak ol duğumuzu atletizm noktasından zati- Alinizle münakaşayı pek isterdim, ne çareki bu işin teknik dili zatiâlinize) pek çetrefil geleceğine eminim. Haya tınızda değil müsabaka, hattâ vapura yetişmek için bile 10 metre koşmamışı olduğuna muhterem göbeğiniz şahi - di âdildir. Atletizmin olan atlama ve atmaya gelince; has-| belmeslek bir çok yerlerde atlatıldığı! mz gibi defat İle bir çoklarma atladı- | Zınırı ve her fırsattan istifade ederek lir ve teslim ederim. Lâkin. üstadim,| © bunlar atletizm değildir ki, sizinle o! mevzuda görüşebilelim. Hürmetle arzettiğim şu naciz satır! ların hoş görülmesini daverliğiniz- den beklerim efendim. Müellifin ilk sözleri Gece. Karanlığın en çok koyulduğu bir gece, Boğazın geceleri. . İstırap ve neşeye soluk vermeden Yine bu geceleden biri idi, O.. Ös teki ve.. Ben. Hep beraber Mısarli- ların korusuna çıktık. O zaman beş yaşında idim. Birisi: — Ablam.. Öbürü: — Ağabeyim. . Ben, böyle | söylüyordum. Birisi) Fikir, EE iri başlar başlamaz, Isünde, hükümetin yüz kadar ek Yeni intihap edilen Alm: | meclisi, nihayet geçen pazarte- si ilk içtimamı akdetti, İlk içti- lür eden vaziyet şudur ki, Brüning hükümetinir. mukadderatı hak- kındaki enuişelere mahal yok imiş, Gerçi hükümeti bu defa- ki intihabatta kazandıkları ka- hir muzafferiyetle herkesi tet- hiş eden Hitler'in Milli Sosya- list ismini taşıyan Faşistleri ilke içtimaa iştirakleri hayli kor- kunç olmuştur. Fırka azası, teş- rit masuniyetten istifade ede- rek ilk içtimada taşradagiyilme si meranu olan hâkt üniforma- larile girmişlerdir. Fakat bir de fa Millet Meclisinin Rutin işle- intihabat| mücadelesindenberi bu fırkanın etrafını bürüyen esrarengiz ha- va dağılmıştır. Onlar da diğer meb'uslar gibireis intihabma iştirak etmişler ve söz söyler- ken çıkardıkları gürültü, komü- nistlerden fazla değildi. Yalnız verdikleri bazı takrirlerle naza- rı dikkati celbetmeğe çalışmış- lardır, Bu takrirlere göre, Hit- ler'in fırkası, 1914 senesinden- beri Almanyada yerleşen ecne- bilerin ve bütün Musevilerin mallarını müsadere ve Alman milletine mal etmeğe taraftar- dır. Daha buna benzer bir takım tal ler daha vermişlerdir ki, bunların kabiliyeti tatvikiyesi göyle dursun, kabul edilmesine imkân olmadığını kendileri de biliyorlar. Fakat her şeye rağmen hükü- metin mevkini muhafaza edece gi anlaşılıyor. Hükümet fırkala rile muhaliflerin kuvvet ölçü- seriyeti olduğu görülüyor “Hü-| kümetin itimat reyini aldıktan sonra meclisi Kânunuevvele ka dar tatil etmesi beklenmekte- dir. Rilhakika şimdiki Alman meclisi çok tehlikeli bir teşek- küldür, Ve hükümet selâmetle iş görmek isterse, bünün politi- ka dedikodusundan azade okları aleyhinde yapılacak taki- İçen | kit |bat Hakkındaki kanun lâğilinsı eme mak istemesi pek tabiidir, “x Fakat Alman meclisinin zan- duğu anlaşılmakla beraber, doğurduğu endişe devam &t- dişeyi Almanyanın Fransaya ya karşı harp ilân edebilecek bir vaziyette bulunduğunu söy İiyecek kadar ileri götürmekte dirler; Temps gibi daha mute- dil gazeteler efkârı teskine ça- Tışmaktadır. Fakat Alman; Ja| ki Vaziyet Fransız efkârını har bi umumidenberi her zamandan ziyade işgal etmektedir. Alman Başvekili Brüining'in yeni mec liste irat ettiği nutuk ta Fran-! sız efkârmı teskin için kâfi gel x şubeleri memişir, Brüning, sarih süret-| habat kanununda şu tadilât ya te Almanyanm Young plânmı değiştirmeğe veya tamirat te- İdiyatında malt möratoryum i-| daima hatdâ salvo ile attığınızı da bi-/ lâ in etmeğe niyeti olmadığını söylemekle beraber, Almanya- nın iktısadi vaziyötinin pek fe- ha oldüğunu ve esasen cihan iktısadiyatının da günden gü- ne daha ziyade fenalaşmakta bulunduğunu söylemişti. Bazı Etem izzet gibi kaypak, onun gibi kıvrak, onun gibi ele sertti. Siyah, bir bakışta kalp eri biribirine bağlayıp arkasında sü- rüyen güzel gözleri vardı. Şakrak, bir bakışta bütün gözleri kendisine çeken ve tabiatin bütün işvesini yine kendisinde bulup esirlerine serpen! bir vücudü vardı. Yüzünde bu farçari nin rengi, saçlarında bu rengin bera- berliği, sesinde bu beraberliğin bütün abengi canlamırdı. On yedi yaşındaki kız bu idi. Ve... Bütün Emirgânm; — En güzel kız... Dediği Belkiys o idi. Korunun güneş sızmıyan İdi sağ fırkalarla beraber yürü-! MİLLİYE CUMA 2x TEŞRINİEY VEL 193 Fransız gazeteleri Alman Baş- vekilinin © iktisadi vasiyetin fenalığna işaret etmesini sui niyete atfetmektedirler, Alman intihabatının ve Al manyadaki bugünkü had vazi- yetin akisleri Sosyalist Radikal fırkasının senelik içtimamda da hissedilmiştir. Sosyalist Ra ! dikaller, tahdidi teslihat için! teklif edilen projeyi reddetmiş ler ve yerine Müsyü Poincar& bir proje kabul etmişlerdir. Sos yalist radikallerin tahdidi tes- Hihat hakkındaki” bu kararları Almanyadaki “vaziyete atfet- mek lâzımdır. Diğer taraftan Sosyalist ra- dikallerin diğer sol cenah fırka larile koalisyon yapmaları hak| kındaki karar Fr msız hüküme | tinin şeklini büs itün değişti. rebilir, Malâmdur ki radikal sosyalistler, şimdiye kadar hü- kümete diğer fırkalarla koalis yon halinde girmeğe muvafa- kat etmiyorlardı. Bunun için de en kuvvetli fırka olmasna rağmen, hükümet sağ ve vasat fırkaların koalisyonu ile ve Tardicu tarafından teşkil edi- lebiliyordu. Şimdi radikal s0s- yalistler hükümete girmeğe ka rar verdiklerine göre, bir radi-! kal sosyalist ve sosyalist fırka | ları koalisyonu karşısında Tar- dicu vaziyetini muhafaza ede-| memelidir. Böyle bir sol cenah | frrkaları ittihadı üzerine, şim-! yen sol vasatında sol tarafa il-| tihak edeceği şüphesiz telâkki ediliyor, Sosyalist radikallerin | son 'kararları. üzerine ansızm Fransız dahilipolitikasının man zarası değişti. “.. Gecen pazartesi günü Mısır Meclisinin tatil müddeti hitam | bulmuştu. Meclisin ne gibi va | yil altında-tatil edildiği hatır-| termişti.Bu Jardadır. Kanunu esasiye kar- | şı hareket edecek devlet adam | kral tarafından kabul edilme- vince Veft fırkasınm hükü- de ve kendi halkı huzurunda ko- nedildiğinden daha mutedil ol meti istifa etmişti; hükümetini istifasmı fırsat addeden kral ında kalan, hele kafilenin umumi Fransada Alman intihabatının | Fuat, derhal İsmail Sıtkı - Pa-| şanin riyasttinde kendi âmali-! İmektedir. Bazr gazeteler, bu en | ne hizmet edecek bir hükümet | teşkil etmiş ve Veft” fırkasr- |” nın kuvvet aldığı meclisi tatil etmişti. Artık sarih surette an- laşılmıştır ki, kral Fuat daha kuvveti eline aldığı günden meclise tekrar toplanmak fırsa tını vermemieği kararlaştırmış- tr Çünkü şimdi intihabat kanu nunu tadil ederek kendi amali- ne hizmet edecek bir hükümet gibi bir de meclis teşkiline ka- rar vermiştir. Öyle anlaşılıyor ki bunu temin etmek için inti- prlacaktır. Bir defa meb'usların adedi azaltılacak. Sonra âyan meclisi takviye edilecek” İnti- hap hakkı takyit edilecek yani okumak yazmak vergi mükelle fiyeti gibi bir takım - kayıtlara tâbi olacak, ve sonra da iki de- receli olaçak. Kral Fuat, bu tedbirlerle Veft fırkasının - kuvvetini — -kıraca- | menfatine ik ğımı ve intihap edilecek mccli- sin kendi emeline hizmet edece ğini zannetmektedir. Filhaki- ka Veft fırkasının Okuvvet memba Mısır fellâhıdır. Fel- Jâh intihap hakkından mah- rum edilirse, Veft fırkası da siyaseten zaiflamış olur, Fakat ne kadar da zâiflasa Veft Mr sırda vaziyete o derece hâkim- pdirki, kıralım maksadını elde e- el * | debileceğine ihtimal vermek İnin bile mübalâğalr bulacağı | güçtür. Fuat, kendi maksadına hâdim bir hükümet teşkil etti. İntihabata kanununu - değişire- rek, kendi maksadına hâdim bir meclise teşkil etse, meseleyi hal letmiş olmaz.Çünkü milletin te mayülâtmdan uzak bir hükü- metne derece âciz ise, ayni sa katlığı ibraz eden bir meclis te âciz olmak lâzımdır. Tütün bun lar beceriksiz politikacıların a- cemi siyaset oyunlarıdır. Fakat haftanın en mühim me selesi, İngilterenin Filistinde takip etmeğe karar verdiği si- yasettir. Öyle görünüyör ki, İngilizler, Filistindeki musevi yurdu mese lesinin çıkmaz bir iş olduğunu anlamışlardır. Bu yurt, musevilere, harbi u- mumide İngiltereye karşı yab- tıkları yardıma mukabil olmak üzere, Balforun 'neşrettiği be- yanname ile vadedilmişti.. Fa- kat o zamandanberi, Filistin nü fusunun kahir bir ekseriyeti A- rap olması dolayısile yurt tesisi için sarfedilen emekler heba ol İmuş ve Arap unsuru aleyhine ve musevi muhacirleri lehine alı- 'nan tedbirler bir netice verme- miştir. Nihayet geçen yaz, bu siyasetin çıkar bir yolu olmadı- ğı kanlı hâdiseler ile tavazzuh etmiştir.İn; geçen ağus tostanberi niğsevi yurdu siyase ti aleyhine fir cereyan baş gös- ©yan,geçenlerde Cemiyeti âmin manda ko- misyonunda #ilistin siyasetini lenen sözler ile ütün bulmuş ve İn- giliz hükümeti vaziyeti idame ettiremiyeceğini anlamıştır. Ge- içen gün neşredilen beyanname, İngilterenin, vaziyetin 4 icaba- itma boyun eğdiğini göstermek- tedir. Beyannamenin metnini he z okumadık. Fakat anlaşılı- iyor ki, Filistin, diğer manda al itmdaki memleketlerden farklı bir idareye Yöbi olmıyacaktır . Yani, bundan böyle memleket musevi ekajliyetinin - nam ve edilmiyecektir. “İngiltereğin Filistin hakkımda ki bu kararı, museviler arasmda heyecan uyandırmıştır.Siyonist teşkilâtı rdigi doktor Weisman istifa ettiği gibi, Amerikada pro testo mitingleri aktedilmiştir. Musevi yurdu fikri, bu sütün larda her vesile ile izah ettiçi- miz gibi, ölü doğmuş bir çocuğa benziyordu: İstikbalihitarihşinası bu mese leyi tetkik öderken, bunun inki şaf edemeniesinin amillerini. a- raştırmaktah 'ziyade,belki böyle ildiğine hayret edecekti: Ahmet Şi bir fikrin nasıl olup ta akla gele k | iyatro hayatı Deli Yalnız şairaneliğile ka- zanan piyesleri adapte i veya tercüme etmek, ondaki asıl zevk unsu- runu feda etmek demektir Tiyatro tarihinin en yüksek iki gahikasını. işgal eden “Shakspenre,, ile “Molliğre,, in hem müellif, hem de oyuncu olması, son zamanlarda bazı | Fransız oyuncularında eser yazmak, İbazı piyes muharrirlerinde de. yaz- dıkları eserleri bizzat oynamak heve- sini uyandırmıştır “ Sucha Guitri, «Louis Vernevils, “Maurice Rostan,, bu kabildendir. Evvelki gecedenböri “Deli,, adlı adap tasyonu Darülbedayi sahnesinde se cedilmeğe haşlanan “Pâcheurs dom. bers,, yani «Gölge | Avcularır pi- İ yeninin muharriri “Jean Sarment,, da bunlar arasındadır. Üslübu zarif ve şairane olan “Jean Sarment” bu sayede Fransada hay: lice rağbet ve iltifat görmüştür. Fa- kat üslüp güzelliği maalesef mevzu gibi her dile nakli kabil sabit bir kı- yanet değildir. Başka bir dile çevrilen Jeserde en evvel uçup giden üslübun İ cazibesidir. Meğer ki çeviren kalem her iki dilde pek kuvvetli ve kendi dilinde eserin asıl sahibine o muadil olabilsin. Çevirme (tercüme) yerine evirme (adaptasyon) yapılırma — bu noktanın ehemmiyeti bir kat o daha artar, Meselâ Ahmet Vefik Paşa merhu mun “Molliğre” gen yaptığı adapta- syonlar, üzerinden bunca sene geç- tiği halde bile kuvvetini muhe'aza ediyor. Neden? Çünkü Vefik Paşa o eserleri cidden hazmederek âdeta ye- ni baştan telif edercesine, kendine has bir üslüp ve kudretle yerlileştire- bilmiştir. “Zor nikâh” taki hâkimlere bakınız: hiç yabancı kokusu var mı? Tamamile bu memleketin tipleri ola tak evrilmemiş mi? İşte.ancak bu türlü adaptasyon- lar cidden tiyatromuza faydalı olur, yazanda ilerde kendi başıma telif is tidedını #emalandırır, Darülbedayi in tetssiünden son ra âdet hükmünü olan isim değiştir- meden ibaret adaptasyonculuk ise sadece gözboyacılıktan başka bir şey değildi. Hattâ bir aralık bu türlü adaptasyonlar tercümeden bile daha kolay olmuştu. Çünkü “tercümede hiç olmazsa aslına sadakat borcu var dır. Bu adaptasyonlarda ise güç gö- rünen parçalar tercüme (edilmeyi veriyom ve adı da “adaptasyon te beddülleri" konuyordu. İşte bunun içindir ici adaptasyon sistemi umulan semereleri veremiye- rek çürüdü, gitti; gene (o tercilmeye dönmek ihtiyacı görüldü. Fakat ister adaptasyon, ister ter- cüme olsun bir eseri dilimize çevirir. ken daima uçucu olan üslüp kuvve- tinden başka bir kuvvet aramak zaru- sidir. Zira aslındaki lisan ve üslüp! kuvvetini aynen o muhafaza etmek) muhal derecesinde müşkül olur. Jean Sarment” dan şimdiye ka- dar tercüme yapılmamasında © belki) bu mülâhaza oda yer tutmuştur. Genç bir mektepli tarafından . yapı" lan “Deli” adaptasyonu bu mülâhaza mn yersiz olmadığına gahit sayılabi- | Rilkakika “Deli, de yalnır sahne düşüncesinden doğan ve o da ekseri. ya natamam kalan bazı — “Coup de tböâtre,, lar İle üslüp cazibesinden| başka me vardır? Güya esere mevzu olan marazi hal, yani ağır bir tees-| sür altında hafızanın ziyar pek te fenni. arazlarile tavsif edilmiş de- ğildir. Seven ve sevilmiyen, içi şair- lik duygulariye dolu bir gencin, sev diğinden mukabele görmediği için ha fızâsını kaybetmesi tasavvuru şalra- nedir. Hattâ meşhur “Leylâ ve Mec- nun,, menkıbesinde bile böyle bir va- va vardır. Fakat arada hiç olmazsa Mecnun aşk yüz gellik timsali İnokta seyircilere en küçük bir şüp-| Mizah, Edebiyat, Sarr'at Tiyatrodan çıktıktan sonra Kazanova barma gitmemi tav-| siye etmişlerdi. Bu barı işleten- ler Rustu. Dediler ki: — Hakiki Rus asilzadelerini görmek istersen oraya git. Ka- pıcı Pfenstir, garsonlar Çarın yaverleri var, vestiyerde mütekait bir ceneral oturur. Gittim, Solumdaki masada hafiften sarhoş genç bir Ameri kalı kadın vardı. Her yeni gele ne bir bardak şampanya ikram ediyor ve bir yudumda içmesi için zorluyordu. Masasında do- kuz boş şampanya şişesi vardı. Bana da ikram etti, Biraz son ra ahbap olduk. On ikiye on ka- la bana: “My dear, dedi. On iki yi on geçe ayni bardaktan şam panya içtik, Yarımda gönül dertlerini anlattı: — Orkestranın önünde duran garson yok mu?.. O beni bed- baht ediyor. Garsona baktım. İri yarı, sık ve temiz giyinmiş, asil bakışlı bir gençti, Diğer taraftân gelen delikanlının evvelâ sev dır, yoksa -ağabeyisinin bir aralık idi din ettiği gibi- teselli için getirilmiş ona benzer başka bir kız mıdır? Bu he de bırakmıyacak derecde vuzuh| ile gösterilmemiştir. bunun gibi valide ile ihtiyar) maziye ait hatıralarını gös-| teren iki küçük sahne yama gibi kali mıtşır. Acaba bunlar mücerret bir a- ralık sahnesi midir, yoksa çocuktı şiddetli inhimakir irsi membam: gös- termek için mi düşünülmüştür.? Bu- rası da örtülü ve belirsiz. kalmakta dar, Fikrimizce zehmet ihtiyar. edip,! gör nuru döküp tercüme ve yâ adap! te yapan gençlerimiz, en evvel “eser! intihabma çok ehemmiyet vermelidir | ler. Pek çok ve mütenevvi eserlerle meşbu olan garbi ve vasati Avrupa muharrirleri arasında mücerret müm tariyet hevesile garabetlere kadar dü zenler çoktur. Biz o sayısız eserler den en cazip ve güzidelerini seçer- sek tiyatromuza daba faydalı olmuş oluruz. Yalnız şairaneliğile müvaf- fakıyet kazanmış olan piyesleri adap, te veya terelime etmek, ondaki asıl zevk unsurunu evvelden ve bilerek feda etmek demektir. “ Deli, nin temsili çok kuvvetli i- di. Bir defa dekor ve sahne tertibite pek güzeldi. Tek sahneden ibaret 6- İan dekor, en güzel ziya tertibatı ile parıl parıl parlıyordu. Yağmur sesle- ri çok tabif olmuştu. Sonra mümessiller cidden çok ça- lışmaşlardı. Neyyire Neyyir o Hanım anne, Bedia Hanım genç kız rollerini pek iyi oynadılar. Talât Bey enfes bir deli rolü yaptı. Eğer Ertuğrul Muhsin Bey in sesini ve söyleyişini o kadar aynı ayhına kopye etmekten de kendini kurtarırsaTalât B. yarınki sahnemizin en mühim ve kıymetli un surlarından biri olabilir. Hüseyin Ke- mal Bey ağabey rolünü kusursuz ba şa çıkardı. Paşt rolünde bir seneden ziyade hasretini çektiğimz Küçük Ke| mel Beyi yeniden sahnede görmekle sevindik. Tiyatromuzun en kuvvetli ve kıymetli unsurlarından biri olan bu müstait sanatkârın sıhhatini yeni- den bulmuş ve sahneye dönmüş oldu- ğunu görmek sevinci oyunun bazı ku Surlarını örtecek kadar kuvvetli oldı o ahenk, o gülüş, o söyleyiş, o anla- tış içindedir ki çıldırıp sesleri kısı ıncıya, boğazları kuruyuncıya kadar dem çekiyorlardı! Bu dem arzın son çocuğunun ku- lağında da yine yer yüzünün en çık dırtıcı nefhasından daha çıldırtıcı olacak, kalp ve ruhun derinliğine da- ha yakın kalacaktır. Keman susacak, Tambur duracak, ney ses vermiye- cek; fakat, bülbül durmadan, dinlen- şeyden üstün Belkiysin sevgisini bu- lan bir gençti, Belkiyse tapınıyordu.| öper, Belkiysin bir iç çekişini kendisinin İedikleri tek şey. — Çocuk... Tu. Benim de kendim için bildiğim tek şey o idir — Çocuk!, Çok zamanlar, onu görmediği za- manlar, Cahit: — Yavrucuğum » Der, yazdığı mektubu elime adkrş- tarır: ; > Diyerek çenemi okşar, yanağımı ana, habasından gizlediği mek- tubu hemen avucumun içinden çeker, son nefesi biliyordu. Onun için yaşa-| alırdı. Sonra, en çok dığını zannediyordu. — Anne ben bu gece teyzemde. — Yeryüzünde yalnız © vardır. ..| yim... Diyordu! Biribirlerini böyle sevi.) | Der, anmesine seslenir, bize gide- Jorlardı. . Aşklarım coşkunluğu ö-! ceğini haber verir, sahiden de gelir. Diye kalkar, beraber evden çıkar- dık. Fakat, mektebin önünde Cahitle buluşup doğru koruya giderler, beni de götürürlerdi. Orada gece yarıla- rına kadar oturur, konuşur, sevişir, bazan ağlaşır, bazan da gülüşürlerdi. Çok zamanlar ben de kucaklarında uyur kalırdım. Bütün bunları şimdi hayal meyal seçebiliyor. . Götürdüğüm mektupla ad ördüğü de ifadesini, neden bensiz gitmediklerini En son gece, beraber çıktığımızı söy- lediğim gece hiç gülmediler, hep ağ- laştılardı! Büyük bir fıstık ağacını bugün bu roman! Roman da değil, onun yazıları. Belkisin yirmi beş se- ne sonra elime sıkıştırdığı bir deste küğittaki satırlar, Ben onlara bir tek kelime ilâve ot- medim, bir tek cümlesine bile dokun- Istırap çocuğu alın terine müda- fan hakkını verdi. Aşk Güneşi Bütün bir milleti mü- dalan etti, Fakat, bu sadece Belkisin romanı. O yazıyak, ösöylüyor, o haykırıyor: — Beş hasta varl. “Birinci kısım Akşaı Boğaz, hüzünlü bir karartı içinde sislere boğulup yavaş ya özden siliniyor. İstinye — Dahilo'yu beğendiniz mil — Danilo da kimdir?. — Garsona taktığım isim. $İ hane bir genç değil mi? — Evet. — Bir haftadır ona kur yaf” Yorum, amma nafile. 1 — Bu garson kimdir? | Rus Çarınn ıstablı âmil müdürü. .. İsmi Boris'miş. Tekrar baktım. Arada si yan gözle Amerikalı kadı! bakmak lütfunda bulunuyor Amerikalı kadının ismi Ketf) idi: Bittabi kocasmdan - boşaf| inıştı, Pariste dulluğun keyfi) sürüyordu. — Danilo çok hoşuma gid yor... Ona da söyledim. — Ne cevap verdi. — Ben ancak satım alınır” dedi. — Alaydınız. — Ne değeri olduğunu #9) dum. ğ — Cevap?. — Bana siz kıymet biçin! d) di. ! — Güç... — Acaba ne yapayım? — Yapacak şey çok, basit,$ Nİ çıkça bir fiat söyleyin. — Durun. € Kitti Boris'i çağırdı: a — Boris geçen gün kon! ğumuz şeyi biliyorsun. ya hesabile değeriniz nedir? — 250 Madam. Kitti hesap etti: — 200 franktan 250 50,000 frank eder. Pahâlı, — Siz bilirsiniz. — Düşüneyim. Nim aydınlıkta Rusların 9 hur romansı: “Siyah gözleri söylüyorlardı. S Di ş * Ketti bir hafta sonra bafl telefon etti. Klaviç'te kokti içmeğe davet ediyordu. Salo girdim, — Danilo — — Oldu. — 50,000 mi? — Evet. Fazla bir söz söylemedi. ka şeylerden bahsetti, Kitti riste çıkan bir Amerikan gö” tesini açtı. Birdenbire ürperdi” — Olur şey değil. Şa, hayret! yun, Nöyi'de bir Fransız — Ef hastanesi yapılacaktı. Tane ©€ | veli neşrediliyordu. Başta Ke” vardı: gi M. Ketti Rashvyn 50,000 — Ben metelik bile yolla”) Boris ne olduğ im. yl Telefonu açtı, iane topl cemiyetten sordu. . Şu cevab $ g — Evet Madam, parayı di sizin namınıza binbaşı BO, Çernof getirip yatırdı, Li zun minnettarıyız. gi Ketti etlefonu kapadı, hay”. le yüzüme baktı, .. Dedim Ki —Şaşma Ketti, bazı Rus“ töcilerinin böyle asil cakalfi| vardır. m Moris Dökob'ü, | ileri de çekildi yulaştı. Cahit kürekte, ben dümeni, Şadan yanımda, Etrafımızda ha bir çok sandallar var. şüyor, konuşuyor, kalıkahs' muzla denizi çınlatıyoruz. g Bu kadar neşeli olduğun ya manı hiç hatırlamıyorum. “y fımızdakiler de yadırgadıla y, galiba sık sık bize bakıyo” gözlerini bizden ayırmı Bir ara, Ekrem bağırdı: # — Cahit, “Bebek,, e kada” rişa var mısın?.. eri mektep - arkadaş£ Sl nim de mahallelim, Cahidif cevap vereceğini beklemede” — Varız... Dedim. Şadan da: | — Sahi. Hem koyda bira# bi Zik dinleriz... 6 Dedi. Cahit bilmem K lığından mı, tenbelliğinde” | istemediğinden mi neden: — Yavrucuğum... Şi bek mahşer yeri ir. ci ki nı Cu