“ Fikir, Ecnebi edebiyatı Gobineau İnsaniyetin tarihinde en şerefli sus müdürü olarak yanına aldı. Go- “ merhaleyi teşkil eğen on dokuzuncul bineau'yu resmi hayatının ilk senele- asrın karakteri: simaları arasında le öĞincau ön safta bulunanlardan bis) her hususta cazip bir adam olduğu “Tidir. Bu hayret verici adam ruhile;| nu, musahabede fevkalâde parlak ol. fikri temayüllerile, zekâmmın şeklile | duğunu, resmi muhitlerde hiç açılmı Mizah, Edebiyat, San'at EBEDİ SERSERİ LİANE HAİD - GÜSTAV FRÖLİCH olanlardan biri onun o asrın timsalidir, o asır ki, ayni za manda maziyi keşfetmek ve atiyi ba —,sirlamak gibi iki zıt işi harikulâde © bir ahenk içinde takip etti. Gobincau İ O bu müstesna devir gibi idi; o da ru hunun şualarını beşer hayatının iki kutpuna birden, maziye ve atiye tev- © eh etmiştir. İstikbal © insaniyetinin şeklini, onun kıymetlerini tarihin öğ rettilerinde keşfetmek usulünü tat- “bil ederek müstesna bir intuitlon has 5 : © © akvamın içtimai psikolojilerini can - © © “landırmağa, ayni zamanda bu muta lar beşeriyetin müstakbel şeklinde pe sürette müessir olacağını tespite © alışmıştır. Gobinizm bugün nazari kıymetini kaybetmiştir: fakat tarih fennine yeni bir unsur, yani intuitio- kaş ilâve etmekle zekâ nm maddi de —Mllere ve vesaika tefevvukunü ilân ct Lü i © © miş olması onun ebedi bir kalde ha- İlinde kalmasına sebep olacaktır. Fil- hakika tarihi hakikatları vesikalar - “dan, maddi delillerden ziyade görüş ve muhakeme nüfuzuna medyunuz. . “Bu, indi ve keyfi bir takım hü- © kümlere sevkedebilir; ancak (o böyle © hatalara düşmemek için kuvvetli bir şahsiyet kâfidir. Her halde tari- “hin, hakiksta emniyetle yaklaşma - & için ibdaj bir mahiyeti haiz bulun © mast müreccahtır. Zaruretile noksan olan bir vesikanm bize aydınlatma- © diği bir noktayı nafiz bir dimağ, mu- hakeme ve istidiâi tarikile ayıınlatır. Gobinesu bu dimağlardandı. Ga - tip bir sevki talile zamanında anlaşıl madı, istilfaf edildi. Bir cemiyi > © bir medeniyetin tekâmül yolunda bi- ç rer şahıs teşkil eden eserler yazdı , a ve kimse aldırmadı. Ölümünden İark sene sonradır ki, Gobinesu'yu © © Okumak modası doğdu. İşte on sene- © denberi devam eden bu modaya tevfi kan neşredilen bir tercümeihal bana, bugün size Gobineau'dan bahset - mek fırsatın: veriyor(i). Yanılmıyor! sam bu, Gobincau hakkında yazılan ük mufassal tercümcihaldir. Müellif, MM. Faure—Biguet, Gobineztı'nun ru hi sergüzeştlerle dolu hayatını pek güzel hikâye etmiştir. x Arthur de Gobinesu 1816 da Pa- Ti civarmda doğmuştur. Çocuklu - om Almanyaya yaptığı bir seya - it ve İsviçrede Bienne şehrinde ge- çirdiği tahsil seneleri onda Almanya ya derin bir muhabbet hasıl etmiş © ve bu muhabbetin tesiri, yirmi beşi otuz sene sonre yazdığı en mühim eserinde ortaya koyduğu Cermen tl © sedilmiştir, On dokuz yaşında Pa - “rise gelmiş ve hayatını kazanmak (- çin çalışmağa, uğraşmağa başlamış - tır. Fakat © ailesinin ve kendikinin “Meşru Kıral, taraftarı, yani idgiti- miste olmaları bu ateşin ve faal gen- gin muvaffak olmasına ciddi bir mani teşkil ediyordu. Bu yüzden - Devlet hizmetine giremedi ve gazetecilik yapmak suretile geçinmeğe baktı, © (On üç sene kadar bulunduğu bu mes — ilekte hayli muvaffak oldu. O devir de Mademciselie İrnois, le Prisonni- &r Chanceux gibi hikâyelerile Terno ve isminde bir roğanı meşrcdildi Şahsiyeti, kültürü ve sayii sayesin de Gobinesu, bu on Gç senelik faa - İiyet devresinde epeyce şöhret bul - © muş, kendine Asy Sheffer, Römusat, Alexis de Totgueville gibi pek kıy- — © metli dostlar edinmişti, 1846 da Clömence Monnerot is - #inde bir genç kızla evlenmişti. İki Sene sonra Hariciye nazırı e © egueville, Gobincau'yu kalemi mah- (YİN. Pavre-Bigüet, Godinesü. Na- Ayağa kalktı, kollarını aç- gözlerini tavana dikti; gi — A, şu insanlar!. o Bazan © © seni bana sorarlar, Sen ki baba- © muzır haşin istibdadından kork- tı, 'sanı sayesinde ruhi izleri kaybolmuş! irklarını faikiyeti nazariyesinde his-| yarak ancak pek mahdut meclislerde olduğu gibi göründüğünü ve deruni hayatı çok faal olan her insan gibi çok neş'eli olup en ehemmiyetsiz şey lerde bir eğlence bulduğunu yazı - r. Kitaplarından, eserinden hiç hsetmez, hatta onu tanıyanların bir çoğu edebiyatla iştiğal ettiğini bil mezlerdi. Gobinesu'nun hayatında daima hâkim olmuş bir hususiyet var dır ki, o da kalabalığa. kalabalığın fikirlerine, sözlerine karşı şiddetli bir nefrettir. etmiştir. Gobinesu 1649 da Bern sefaretine başkâtip tayin olundu. Oradan Han- over'e maslahatgüzar Bunu, her vesile İle izhar olarak gitti. üç şehirde yazılmış ve 1853-1855 se nelerinde neşredilmiştir. Gobincau'nun en ziyade alâkadar olduğu bahis etnolojidir. Bu meraka, kavimlerin eş olmayışı, bir olmayı - şena dair var'ettiği npzariye ile bir şekil vermiş. onu İfade ve tatmin ct- miş oldu. Bu mühim eserinde Gobi- neau Aryen'lerin diğer kavimlerin cümlesine faik olduğunu, sair millet- lerde görülen hassaların, onların ka- nına karışan Aryen kanı nisbetile ölcüleceğini iddia ediyor. Afgan aşi retlerinden garpta yerleşmiş olan Cermenlere kadar ayni haslat ve fa- İziletleri haiz bir tek kavim vardır ki, bu, diğer akvamın erişmesine imkân olmıyan fikri ve ruhi inkişaflara müs taittir. Bu esası vaz'ettikten sonra Gobi- heau, tabiatile medeniyetin bir tek ırkın eseri olduğuna hükmediyor. E- serinin başında Hanover kır taben yazdığı mektupta fikrini şu suretle telhis ediyor; de, wi bir faziiyetle hareketsizliğin hö- kim olduğu bu yerleri canlandırmmışlardı. Zayi irklar ve kuvvetli irklar © vardır. “Bazı kavimler, girdikleri memicketler | De rr Genç bir kadındı. On beş yaşm: da kadar bir de kızı vardı. Ana kız o hava tebdili için dağ eteği bir yere gelmişler, bir köy evi tutmuş lardı. Kızcağız çok zayıftı, Hekim ler böyle bir yerde bir kaç ayı ge- girmesine lüzum görmüşlerdi. Kadın genç bir yaşta dul kalmış tı. Kocası maruf bir adamdı. Fa- kat zengin olmadığı için karısma ve kızma servet denebilecek bir pa- ra bırakmamıştı. İ Dağ eteğinde yerleştikleri bu ev- den anası da kızı da memnundu. Her ikisi de buranın havasından az zamanda çok istifade etmişlerdi. Bir gece kız erkenden yatmak ü- zere bitişik” odaya gitti. Annesi yal- imiz kalmış, her vakıtki gibi eline bir kitap alarak okumağa © başlamıştı. İ Epey zaman geçmişti. Kızcağız çok tan uyumuştu. Yahut annesi böyle zanediyordu. Fakat birdenbire kı- | çağırıyordu. Elindeki kitabı o bir tarafa atan kadın hemen koştu. Ke zın feryat ettiği duyuldu. Annesini İ çağırıyordu. Elindeki kitabı bir tara- fa atan kadın hemen koştu. Kız annesini görünce titriyerek: — Anneciğim, anneciğim, dedi, o gene orada Apnesi bir şey anlamamıştı. Çocuk | kimden bahsediyordu?. Hangi kor- kunç hayalet gelmiş, onün uykusu- nu bozmuş, küçük kalbini korkut. | muştu?.. Yoksa kızcağız babasının hayalile mi meşguldü? Halbuki sevilen ve| kaybedilen - bir babanın hayali hiç | bir. çocuğu korkutur mu? ! Yer yüründe büyüklük olarak, feyz ola - zak pe varsa bir tek noktaya irca edile bilir, bir tek fikirden doğmuştur, dünya in mütemeddin sksamına muhtelif kollar bu na- ettirerek medeniyet lerih mehşeleri nokta tahlilini yapımış. dinlerin içtimai te şekküller üzerinde tesiri olmadığını iddia etmiş, ve muhtelif cemiyetlerin ne tarzda tekâmül ettiklerini yine ay İni nazariyeye tevfikan uzun üzadiye tetkik etmiştir. Gobineau'nun nazariye si (ki büsbütün kendini de değildir) sakattır. Fakat eserin kıymeti bu e - sastan ziyade müellifin nafiz görü- şünde ve ihata kabiliyetindedir. Her halde yüksek bir fikir adamınm eseri olan bu kitap, intişar ettiği vakit hiç bir alâka üyandırmadı, Münekkitle tin hemen hiç biri ondan bahsetme- di. Ancak bir hayli zaman sonradır ki, Almanlar Cermen ırkı lehine pek | cazip nazariyeler ortaya atan bur ese- ri tercüme ederek Almanyaya tanıt- tılar, Gobineau'yu pancermanizmin bir nevi müdafii yaptılar. REŞAT NURİ AVUKAT Kicip MANİA 8. xa Abit Fan 9 pri kar No 40 Telefon: BO. 1817 —— Mahmut Yesair gür hüngür ağlıyan küçük Nev- res değilsin! — Fakat bunlardan bana hiç bahsetmedin. — Ne cesaretle bahsedebi! nazarmdan | tuğun, çekindiğin için müstear İrim , Sen, beni söyleten, mü isim kullanmak mecburiyetin- - | him adam yapan bir kuvvetsin ; “de kaldm ve benim kardeşim|bunu itiraf eder miyim?. İnsan- © olduğu çok kimse bilmez. Evetllığm gurur (o şeklindeki aezini “Nevres Vacidin, Hakkı Beyin |meskenetini unutuyor musun?. “oğlu olduğunu kim anlıyabilir?| Daha garibi var. O kadar çok © Seni bana (sordular mı, ben|hikâye, vak'a icat ettim, söy-, © © derhal mühimleşirim, Senin ço-|ledim ve maziyi o kadar unut- cukluktan başlıyan istidadın- |tüm ki hangileri doğru, han- dan tutturur, ne hikâyeler, ne| gileri yalan?, Artık ben de bil- vak'alar, neler anlatmam! Çün-| miyorum!, kü sen, artık 5 itiraf ediyor- edi Ben de içinden çi-| go & İ Annesi, hiç aldanmıyan bir me dın hissile pek iyi anlamıştı ki kızı nı korkutan şey babasınm — hayali değildir — Kızım, dedi, neden korkuyor- #un?.. Kimse mi var?.. — Evet.. Evet Gene o var! — Hayır kızım, kimse yok. E- #er kimse olun burada senin karyo-| lan altına saklanırdı. İşte bok ben bakiyorum. Kimse yok Annesi karyolanın altına baktı, | Kızını kimse olmadığına dair temin İett Sonra devamla: — Kızım, sen her yece © burada İbir bıraz bulunduğunu zannediyei- sun, kim bilir ne kadar korkuyor, tit riyorsun değil mi?. Ben sana deme İdim mi okuduğun güzel hikâyeleri İ düşün, sen de büyüdüğün zaman © güzel hikâyelerdeki en güzel, en İ mes'ut kadına benziyeceğini düşün... | Ben de senin kadar küçük bir kz- ken her gece hirsizdan korkar, ye- tağımda titrerdim. Sonra bu hikâye- lerdeki kadınları düşünürdüm, a tık hursizn korkusu kaçardı. — Ben de düşünüyorum. Hem de evlendikten sonra bir o kadının nasıl mes'ut olacağını düşünüyorum. Anne sen de evleneceğin zaman dü. sünürdün değil mi? Kızım bu süaline verilecek ceva- | l | sun?. . — Dinle, arlatacağım. — Peki!, — İsmin tanınmağa başladı» 1 zaman, ne tuhaf vak'alar- İa karşılaştım. Bilsen! Bir gün vapurdâ idi. Seni tanıyan bir arkadaşla beraberdim; seni sor du, senden bahs açıldı. Yan. mızda orta yaşlı bir adam, bizi dikkatle dinliyordu. Söze o da karıştı, ahbap olduk. Tekrar te- sadüfümüzder bir sırası mi gel- di, ne oldu?. Adamcağız, tak-! dir ve hayretle ağzı kulaklarına! vararak: Peder (O Beyefendinin! yeni romanları cidden pek mü- kemmel! Sehli mümteni! De- rin bir tetkik ve tetebbu mahsu lü! dedi. Ben, alıklaşmıştım;: Hangi peder beyefendinin? de- dim. Zatr âlinizin efendim! demez mi?. Büsbütün afallaş- tım: Peder vefat edeli seneler oluyor, dedim. Adamcağız bu cevabıma evvelâ inanmak iste- i, garip garip gülümsedi, sonra dayanamadı, sordu- Nev- res Vacit Beyefendi pederiniz İdeğil mi ayağım sur! | i Kocaya vardıktan son raki seadet — Fransızcadan — bı bulmak © kadar kolay | değildi. Çünkü bu sualden sonra hangisinin geleceğini annesi | kestirememişti. Maamal — Evet, dedi, düşünürdüm — Bir kız evlendikten sonra. na #l mes'ut olur anne?.. İşte cevabı müşkül olan sual bu idi. Amnesinin titrediğini hisseden! kır sordu. — Niçin titriyorsun anne?. Hrsiz-| dam mı korkuyorsun? .. | — Hayır lözim,. Hırsz yok... Üşüyorum da ondan. Hava serin. Beni ısıtmaz mısın? i Kızını kucakladı, öptü. Annenin gözleri yaşarmıştı.: — Evlendikten sonra mes'ut ol- mak senin gibi bir kızı olmakla ka- ses Bu mevsimin en büyük Ebedi serseri filminin. Elhanr manları görmek bü Muazzam ndan li, şarkılı ve konuşan deme da gösterilmekte Olen frag eserin kiymeti bakkında bir fikir vermeğe kâfidir. İTTIHADI MİLLİ Türk sigorta şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Sigortaları halk için müsnit çeraiti ha Merkezi idaresi: Galatada Unyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. $8» Telefon: Boyoğlu—2003 <$6$ Devlet Demiryolları idaresi ilânatı bildir. Hiç bir şey ana olmak gibi değil- dir, kızım! . Bilmecemiz 1.2 6-450 rso9lol şekli 1011 | Bugünkü bi mecemiz Soldan sağa ve yukardan aşağı; 1 — Siyah (4) Su tayıyan (4) 2 — Orta (3) Sandal (3) 3 — Bir içki (4) Sert (4) 4 — Büyük bir hayvan (3) $ — Zengin değil (5) 6 — Zarif (5) Endişe (5) | 7 Körler (5) 8 — Geyiği ile meşhur bir nehir) (8 9 — Sinirler (4) bakit (4) 10 — Tabaka (3) Rusyalı (4) İ Vali konaği inşaatı 26368 lira 76 koruş bedeli heşif Üzerinden > 269 ron putrel ve 18 ton yuvarlak demirin kapalı zarfla mü- nakasası 27 birinci teşrin 930 pazartesi günü saat 10,30 da An- karada devlet demiryolları idaresinde yapılacaktır. İ Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektuplarını ve muvakkat teminatlarını aynı günde saat 16 ya kadar komisyon kâtipliğine vermeleri lâzımdır. Talipler münakasa şartnamelerini beşer lira mukabilinde Anka- tada ve Haydarpaşada idare veznelerinden tedarik edebilirler. ii .. 3000 ton katran yağının kapalı zarfla münakasısı 3 İkinci teşrin 1430 pazartesi günü saat 16, 30 da Ankarada Devlet De- mir yolları İdaresinde yapılacaktır. Münakasaya iştirak edeceklerin teklif mektupları ve muvakkar teminadarını ayni günde saat 16 ya kadar komisyon kâtipliğine vermeleri TAzımdır. alipler münakesa şartnamelerini * irmişer lira mukabilinde An- ve Haydarpaşada İdare vezaelerinden tadarik edebilirler. Ticaret işleri umum müdürlüğünden Sigorta şirketlerinin teftiş ve mü) sine karar verdiğini ve yalnız yangın meli erir Fa ri 927) sigortasile iştigal edeceğini bildirmiş! rihli kanun hükümlerine göre yan- ni ve hayat sigorta işlerile çalışmak olmalğa mezkür'girketin hazyak inn. Üzre tescil edilmiş olan yerli sigorta! ile alâkadar olanlarm girkçte ve ica- şirketlerinden “Güneş sigorta Türk | bında İstanbul mıntakası Ticaret mü- Anonim Şirketi” bu kere müracaatla) dürlüğüne müracaat eylemeleri ilân hayat sigorta muamelâtnın. ime olunur. Liseler mübayaat komisyonundan: Komisyonumuza merbut leyli lis ora ve Muallim — mekteplerile pensi yonların 41-8.031 geyesin: kadar itiyaçları Olun kuru meyva, pirinç, bezelya bir kısım süt ve sebzeleri, saman, gaz, benzin, vakum ve mazot yağları, ağaçkömürü, arpa kırması, 26-10-080 tarihinde - ihalesi Sera kılın- mak üzere kapalı zarf usulü ile münakasaya konulmuştur. Şeraiti anlamak ve tafsilât almak isteyen taliplerin komisyon kitabetine müracatları. — anisa viyelinden; Manisu'da mevcut keşif ve projeleri “dairesinde inşa. edilecek Teştinievvelin 18 inci cumartesi günü sâat 11 e Kadar müddetle ye kapalı yarf ustlile münakasaya konulmuştur Proje ve keşif ev. rakını görmek ve daha Je tafsllâr almak lerin Manisa Vilâyetine mü ilây olur ş e, | Manisa vilâyetinden: Manisa İ | ! at işleri için - Onbeşlik olmak hariç üzere ve b beher serisi 375 kuruş mubammine kiyme. iri le dinde 250 | — Sersem (4) Para mahfaza sı (4) j ya erdi. çük biraderdir! dedim. Adamca gız, yüzüme dikkatli dikkatli, baktı, tepeden tirmağa (Okadar süzdü.. Benimle alay mı edi- yorsun?. Senin gibi, tüysüz zı- pırm, küçük kardeşi ha?, de- mek ister gibi dudaklı vırdı, bastonunu aldı, söylemeden kalktı, giti bir değil, beş, de anlatsam, bitiremem ki Nevres Vacit, ne gülüyor, ne cevap veriyor, kâğıt kesece- ği parmakları arasında çeviri. - çeviriyordu. yor, Hürrem Hakkı, kardeşinin önünde durmuştu: — Belma, Ferhunde, senin eserlerini okumamışlar, hattâ isimlerini de bilmiyorlar, değil #mi?. Bunun ne ehemmiyeti var, Senin kuvvetine, kudretine i- nanıyor, iman (ediyorlar yat, Daha ne istiyorsun?. oOOkuma- maları sence daha iyi! — Acayip!. — Elbette.. Sen, onların na- İlân, san satın alınacaktir. Münakasa müddeti teşrinievvelin 25 inci cumartesi günü sar 0! e kadardır. Talip- lerin vilâyete müracaatleri. Belma! ürrem Hakkı, bunu kuvvet- ile söylemişti, Nevres Vacit, ba- Işimı doğrultti — Halâ ümit var mı? -— Onu, kalbine sor. mış, esatiri kahramanlarla baş başa kalmış, yıldızlarla konuş muş, ayla, güneşle arkadaş-- İlik etmiş, insanların ruhları /na, kalplerine girmiş, bir esir gibi, bir tayf gibi zamanı, me- mesafeleri istihfaf eden korkunç bir heyulâ, esrarengiz bir mahlüksun! Elinde, ruhla- rım, kalplerin sırlarını o açan, muammaların düğümlerini çö zen Sihirli anahtarlar var! — Okurlarsa, sükutu hayale imi uğrarlar? — Muhakkak! — Ne insafsızsın. — Aynaları kır, diyorum sa- rukladı: — Ona mı sorayım? O, hayal ki... Galiba yorulmadan yorgun- (luk hissetmeden bir gün duruve recek. — İşte sizin menfi tarafmız... Hayalden kazandığını, hakikata hediye et. Müsbet, menfiyi im- ha ediverir, İ günden: na... Okurlarsa anlıyamazlar , derinliğine nüfuz edemezler. İn- sanlar, anltyamadıkları, derinli- ğine nüfuz edemedikleri şeylere düşman olurlar. Eğer pek müs- bet bir şey ise, süküt ederler. Bu süküt, onların kalplerindeki alâ- kayı kirar, koparır. sına almıştı : zarında meçhul iklimleri gez- miş, efsanevi diyarlarda dolaş — Hayir, tamamen değil — Ne eksik kaldı?» — Hakkın var, aynalar krıldı. İni, Evet, her istedi, — Ne yapmalıyım? Hürrem Hakkı, gıptayı andı- ran bir iç çekişile güldü: — Ne yapamazsın ki? İster- sen mevkilerimizi - değişelim! Bir kere Belmanım, sade Belma- nın mı? Ferhundenin, Fazilet Hanım, bütün kadınların, kız Nevres Vacit, başmı iki eli araİlarn yanında münakaşa kabul et miyen bir otoriten var. İstediği- söyliyebi lirsin, İtirazi düşünmezsin. İti- İraz edilmiyeceğini bilerek, on- güliyet Asrın umdesi “Milliyet” 4 TEŞRİNİEV VEL 19 İDAREHANE — Ankara ea No: 100 Telgraf adresi: Milliyeğ İ tanbul, Telefon numaraları: İstanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç 3 aylığı © 400 kuruş 800 G.-w 750. , 1400 Küle 1400 , 2100 Gelen evrak geri verilmeğ Müddeti geçen nüshalar 10 tur. Gazele ve matbaaya ait için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uli; kabul etmez. Bugünkü hava Dön en çok hararet 15, en 12 derece idi. Bugün ruzgâr p rs2 esecek hava kapah olacaktı İs. B. Darülbedayi temsilleri Bu akşam gnat BA dı 4 perde | "Tercüme eden ler: İ Galip, H. Rasim Geçen seneki gibi sahi amları mual- İlm ve tale- İSTANBUL BELEDİ belere, çarşam Pt #niformalı zabitane | 1 nl ve “cumali akşamları umuma terizildt vardır. "Tayyare * Piyango — müdür 928 modeli kapalı yedi iik bir adet bülk otomobili tliktir. Talip olanların göre üzre Taksimde Senih Beyin 4 tana ve pey sürmek İçi 18 teşrinlevvel 930 tarihine dar piyango müdürlüğünde teşekkil tayyare mübayaat misyonuna müracaatları. dan emin olarak, insanın bü cüretile, bütün cesarctile sö yebilmesi ne kuvvettir!,. Buf derecesini anlıyabilmen için Nevres Vacit, göğsünü yum- | rarmı bizler gibi deliller, şi lerle t etmiyorsun, Bu, dur, böyledir! Diyorsun; ve için çarpmağa o kadar alışıktır | geliyor. — Bahsi karıştırdın, Hi Bu, nezaket meselesidir. — Erbabı nezaket, bana, na, buna gelince, kal mı? Birak, ben, sözümü biti yim, Nevres Vacit, yeni, m ve cazip şeyler dinliyen dam merakile boynunu uzat! gözlerini yarı kapatmıştı: —Peki, Hürrem; söyle. —Evet, sen, her istediğini liybildiğin gibi anlatacak 1 tatir dinletecek binli mevzu bulrsun. He roma! genç âşıkları konustu! mı? aşk entrikaları çevirti mi? Bitm