Verem aşısı -Bir facia münasebetile - Yazan : Dr. Rusçuklu Hakkı Profesör Halmet'in verem a-|de olmadığını, aşılanmıyaların şısı bugün elimizde vereme kar) ise yüzde yirmisinin öldüğünü Bir otomobil ge şı müdafaa silâhıdır. Geçenler- de Almanyada hâdis olan bir vak'a aşı hakkındaki emniyet ve itimatları sarsar gibi oldu. Bu hâdise işin iç yüzünü bil-; miyenleri şüpheye düşürmüştü, Vak'a şudür: İ Almanyada Lübek şehrinde henüz meme emen bir çok çocu ğu veremden korumak için, ve- rem aşısı yapılmıştı. Aşılanan gocuklarm hepsi ölmüşlerdir. Bu hayat koncalarınm böyle | birdenbire sönüvermeleri halkı heyecana düşürdü; bir çok dedi İkoduya sebep oldu. Hakikat ise pek aşikâr idi: Aşının içine bir| diri verem basili kaçmıştı. Bu zavallı bebeklerin ölümü gele- cek nesiller için büyük bir ders olacaktır. Bu korkunç felâket, işin iç yü zünü, aşının ehemmiyet ve ma! hiyetini bilenleri, asla şüpheye düşürmedi. Şimdiye kadar yal-| ruz Fransada iki yüz elli bin ço! cuğa verem aşısı aşılanmıştır.! Kat'i tecrübelerle hâsıl olmuş) bir kanaat tek bir vak'a ile sar! sılamazdı. | Bundan başka itimada şayan bir çok tecrübecilerin kıymetli! ve salâhiyetli fikir ve reyleri de profesör Halmet'in eserini tar- sin etmiştir. Almanyada Pr. Kantaküzen- in üç sene içinde yapmış olduğu! geniş tecrübeler B. C, G. aşısı- nım zararsız ve müessir olduğu 'nu göstermiştir. Veremli muhit te doğmuş ve B. C.G. ile aşi- lanmış çocuklardan veremden! ölenlerin yüzde bir, ikiden ziya-. i Gürültü şehri ani büyük şehirleri a- büyük ü İstanbulda bulabi- alelhusus, o bizi bulabi- söylüyorum, İstanbul ın, gündüz olsun artık edilemiyecek kadar - olan bir yer oldu. Va- 'a, tramvayda, trendesiniz, ağlaması, gramofon, . im: Üç evvel bir gece bir zatin evine bir kadın tarafmdan telefon edilr yor: ve ingilizce soruluyor: — Siz filân zat misiniz? O zat ingilizce biraz anlar, cevap veriyor: — Evet Madam, ne istiyorsu nuz? — Rica ederim siz evli misi- niz? — Evet! — Vah, vah, yazık. — Lâkin Madam neden sor- 'dunuz, neden teessüf ediyorsu- nuz, hem siz kimsiniz? — Ben seyahat etmekte olan dığım şehirde eğlenmek için ga rip usuller tatbik ederim. Mese i |lâ ilik bindiğim otomobilin şofö- rü, ilk yemek getiren garson fi- lân gibi. Burada da telefon reh- berinden isim tuttum, sizin nu- maranız çıktı, eğer evli olmasa- İydınız şimdi sizi odama çağıra- caktım. Geceniz hayrolsun. Ve telefon kapanır.. Bu zat hâlâ müteessirdir. FELEK ü ücret tarifesi yapılma- daha iyi olmaz mı- İ illiyet, in edebi romanı : 4 Mahmut Yesari Zihninden binlerde sey|değil mi idi?.. İhtimal bu ro- fakat hangisinde karar man, Nevres Vacit'in son eseri) kestiremiyordu. (olacaktı. Ona, bu son heyecanı, MW roman işinden, Rasib'in) aşkı, harareti veren kadın, kız yoktu. Belki vardı da,'için de bir şeref hissesi ayrıl- deye söylemiyordu. Fer|mıyacak mı idi? evvelâ, bu noktayı elel Belma, havai bir kızdı. Bunu, ih'e çatacaktı. Eğer Ra| göz göre göre kaptırmak, affo- beri yoksa, Ferhunde-| lunmaz bir alıklıktı. Zaten bu- madığına dair ikinci defa olarak; İvermiş olduğu konferansı neşir! İsemları şunlardır: amaaa hernen müessesemize müraca- gün |atla bebeği aşılatmalarını cesa bir Amerikalı kadınım. Her var)... İş'ar etmiştir, İspanyada Prof. Saye çok fay dalı, ve çok müdekkikane ilmi bir maksatla neşir olunmuş bir çok müşahedeleri toplamıştır. Norveçte gene hasta bakıcı kızlar arasında verem sirayeti- nin çokluğu Dr. Hembek'in gö- züne çarpmıştı. Köylerinden sağlam olarak gelen bu kızlar, staj görmek i- çin veremliler hastanesine git- ikleri zaman vereme tutuluyor lar, ve bir çok kurban veriyor- lardı. Dr. Hembek bunlara B. C. G. şırınga edilmesini teklifi etti; teklifi kabul edildi, kızlara aşı yapıldı. 1927 senesinde has-| tabakıcı mektebi 56 kız talebe-| sinden 44 ü aşılanmağa muva-| fakat etti. 1928 de 58 talebeden kırkı aşılandı. 1929 da evvelki-| lerden örnek aldıkları için 56 ta| lebe 5:n yalnız dördü aşılanmak tan çekinmişti. Aşı yapılmadan önce bu has- ta bakıcı kızlar arasında her se ne veremden yüzde ikiden be- $e kadar ölenler oluyordu. 1929 da ialebe arasında - bir tek ve- rem vak'ası görülmemiştir. Amerikan çocuk hifzüssihha- sı mecmuasının Mayıs 1930 ta- rihli nüshasında Nevyork hıf- züssihha müessesesi Vilyam Perk B. C. G..nin mazarratı ol- etmiştir, Konferansın mühim kı “İçinizde akrabasından ve yâ hut komişularından verem olan- Yar varsa ve bu veremler bir be- bekle temasta bulunuyorlarsa retle tavsiye ediniz. Sizi temin! ederim ki bundan dolayı hiç bir! istırap duymıyacaklardır.,, İnsanlar üzerinde vereme kar şı B. C. G. ile ilk aşı 1921 sene sinde yapıldı. O tarihtenberi, bir kaç kişinin itirazma rağ- men, aşı seneler geçtikçe taraf- tar kazandı. germek, karşı durmak için... Büyükçe çocuklar ve mütever | rimlerle temasta bulunacak o- lanlar B. C. G, ile aşılanmalıdır- Vereme istidadı olan kimse- leri, gayet basit usullerle tanr- mak mümkündür. Bunların aşı- lanmaları hastalığa karşı dYrı- ca bir galebe, bir kat'i zafer te- min eder. Hastalık meydana çıktıktan sonra iktisadeh ne büyük feda- kârlık yapılmak ve ne kadar ça Iişmak lâzım geldiği düşünülür se bu zaferin kıymeti daha 3i- yade artar. Belma, o arkadaşmın tundan sinirleniyordu: — Somurtma, Feriş, bir şeyi söyle... Ne yapayım? Ferhunde, hüsnü niyetinden ziyade, durgun suları bulandır- mak fikrile: — Bana kalırsa bunu Rasihe soralım. Dedi. — Babasının yapacağı bir $e- yi, yazacağı eseri, o, ne bilsin... — Babasına soramaz mı? — Sen, nereden biliyorsun? Derse?.. İdin düşün... Kocası ye Kialm Bir siga-; ti. Nereye gidiyorlardı?.. Bu su ra ol ide Şaşma al birdenbire kadının gözü önün mülmüş, okuyı de canlandı. Genç âşık ta sevgi Genç karısı da piyano çalıyor- du. Geceydi. Saat onu çaldı. Ko- cas: gazeteyi kapadı, sigarasını söndürdü, ayağa kalktı. Bu yaş-| k bir adamdı: — Ah, dedi, saat on olmuş. .. Bu gece uykudan bayılacağım. Ben gidiyorum. Yatacağım. Ga! liba musikinin tesiri olacak...! Sen yatmıyacak mısın? . Karısının böyle bir arzusu | dan ileri geldiğini düşünerek yoktu: — Ben, dedi, yatmıyacağım, henüz uykum gelmedi. — Öyle ise bana müsaade ei İkisi de biribirlerine hayırlı geceler temenni ederek ayrıldı- lar, Kocası çekilip gittikten son- ra kadın piyanoyu bıraktı. Canı sıktlıyordu, Gözünün önüne ma zisi, çocukluğu, - kızlık. zamanı geldi. Sonra kendisinden hayli yaşlı olan bu adama nasıl var- dığını düşündü. Bu genç değil- di, fakat servet ve mevkii var- dı. Bu kocayı sevmemekle bera ber bu adamın kendisini mes'ut yaşatabileceğini düşünerek mü- teselli oluyordu. Fakat genç kadın bunda ya- nıldığını çok geçmeden anladı. Sevmediği bir koca ile genç bir kadının mesut olamıyacağını sonradan anlamağa başlamıştı. | Kocasile kehdi arasında bir çok noktalarda fe büyük ayrılık lar olduğunu sonradan farkedi- yordu. ? Nihayet genç kadının hayatı Ha genç bir delikanlı karıştı. Evvelâ bir tesadüf ile tanıştığı bu genç ile görüşmeler arttı Al tr aydanberi sevişiyorlar. . . Saate baktı. On bite çeyrek var... Genç kadın kendi ken- söylendi. Hakikaten bu gece için söz- leşmişlerdi. Delikanlı otomobil le sokağın köşesinde bekliye- cekti, Genç kadm kocasının odasın- da uyuduğundan emin olarak gitmeğe hazırlandı. Çok geçme den sokak kapısmı açarak ev- den dışarı çıkıyordu, Kalbi çar pıyor, hizmetçilerden biri tara- fından görülmekten korküyor- du. Fakata etrafı dinlemiş, kor kacak hiç bir şeye tesadüf etme mişti. Yavaşça sokak kapısını kapa dı. Hızlı adımlarla ilerleyerek köşede kendini bekliyen otomo bile kadar gitti. Genç âşıkı sa- birsızlıkla kendisini bekliyordu. Ona bu geceki saadetinden bab- sediyordu. Otomobil hareket et İ hastalığından kurtulamıyarak İvefat etmiştir. — Peki, kiminle şakalaşabi- — Biz, Rasihe bir kere sora- lm. — Amma, alay tarzında de- ğil. Nevres Vacit Beyin kula- ğına giderse'gücenir. Belma, bahsin uzamasına $£- kilrwermişti.: — Haydi, giyin, Feriş:. — Nereye gidelim?. — Deniz kenarma doğru sar kalım. Muhtarı görürüz. Ferhünde, esvap çıkarmak i- — Bu kadar yıllık komşuyuz, ahbabız, arkadaşız... Söz ara- sında, senden duymuş olamaz mı? — Nevres Vatit Bey, bunun saklı kalmasını istyorsa? çin gardrobu açıyordu, hayretle! döndü: — Muhtarla barıştın mı? — Darğın mı idik?2.. — Şikâyetleri cilve mi idi? Belma, gülümsedi, ata biner Belma, elleri kalçalarda, | gibi Edebiyat, > zintisi —Fransızcadan— lisinin heyecani: bir halde bu- lunduğunu anlamıştı. Onu bu halinde rahatsız etme mek için artık bir şey söylemi- yordu. Fakat kadının kesik, can sız sesi bu sükütü bozdu: — Geri dönelim, diyordu, ge- ri dönelim. Genç delikanlı bu talebin bi- raz sonra geçecek bir heyecan- otomobili mümkün olan sür'at- le sürmekte devam ediyordu. | Bu sefer kadının sesi emreder gibi kuvvetle yükseldi: — Size rica ediyorum, dedi,| geri dönelim. Genç kadın neden -korkuyor-| du?.. Kocasının intikamından mı Hayır... Fakat kendisi- nin de tahlil edemediği bir kor-| ku duyuyordu. Gözünün önüne evindeki sakin hayatı, kocası nın her istediğini yapması, lâsa evinde istediği gibi hâkim! olması geldi, | Sonra bütün bunları bırakıp! gece yarısı bir genç âşıkın oto-| mibiline binerek meçhul bir ma ceraya atılmak?... Geriç kadın daha kuvvetle: — Eğer geri dönmezseniz de di, kendimi atacağım. Genç âşık sevgilisini ikna et- meğe beyhude uğraştı. Çünkü kadın kuvvetli bir irade ile; — Eğer, dedi, namüslu bir erkekseniz siz, dedi, geri döner siniz... Artık tereddüt yeri yoktu. Delikanlı otomobili çevirdi. Ge ri dönüyorlardı. Döndüğü zaman kadm kolay lıkla içeri | görmemişti. Sonra doğru koca- sının yattığı odaya çıktı. Uyku: daki adama bir müddet baktı. , Sonra giderken bu adamm al nından öptü. Kocası uyanmış- tı: — Sen misin sevgilim, dedi. Genç kadm: — Evet, benim... Müsterih! uyu... Daima senin olarak kala- cağım. .. ———- İRTİHAL Maarif Vekâleti erkânmdan Ali Nadir Beyin zevcesi Meb- rure hanım müptelâ olduğu tifo Cenazesi bu sabah saat 9 da kaldırılarak Teşvikiye camisin- de nâmazı (o kılındıktan sonra Maçka kabristanma defnedile. cektir. liyorsun?, — Mazharla, Hrfzr ile. Çöok! Belma, kıvrak bir kahkaha ile omuzları sarsıla sarsıla gü- Tüyordü: — Yamansın, Feriş! Ferhunde, içini çekti: — Hayat, Belma! Ne yapar- sın?, — Fena görüyorum, zannet- Me, — Elbette, şekerim. Sen, mo dern kızsın! Agla Rasih Nevres, (büyüdükçe, yaşı ilerledikçe, kalbinde, şüp- he (halindeki kanaate, imanı artıyordu: meşhur adamlarin oğlu olmak, bir hayat başlangı- cı için bir bedbahıtlıktır. Spor Macar takımı Bugün Rum muhteli- tile karşılaşacak İstanbula üç maç yapmak üz- re davet edilen Macar (gençler takımı bir galip bir berabere ve bir mağlübiyetle şehrimizi terk ederken Rum takımları tarafın- dan vuku bulan bir teklif üzeri- ne dördüncü Pera- Kurtuluş muhtelitile bugün Tak sim Stadyomunda saat 18 de ya- pacaklar.. Zaman Zaman kuvet- li bir teşekkül olan Rum takım. ları bu maçı galebe İle bitirmek için fevkalâde gayret sarf ede- ceklerdir. Futbol oyunlarını an- çak yerli takımlar (karşısında gördüğümüz Rum oyuncuları- nın seri ve mukavim bir oyun tarzları vardır, tarafeynin gale- beyi temin için bütün kuvvetle- rile çalışacakları pek tabiidir. 4 temmuz cuma günü Beykoz sahillerinde 1930 o mevsiminin ilk kayık yarışlarını . İstanbul denizcilik “heyeti o yapacaktır. > 2 : l Mevsiminhayli ilerlemiş olması hemen her klüp kürekçilerinin lüzumu kadar hazırlanmış ol- malarını icap ettirmektedir. Bi- rinci teşvik müsabakası bize bu sene için takımların tam kuv- vetini gösterecek bunu takip e cek yarışlar için her kese bir “sSam'at Büsabakai İtilâfın tasdiki 59 uncu haftanın birinciliği. ni Türk biçki yurdundan 3150 Muzaffer Ahmet H. kazanmış. tır. Yazısı şudur: “Bu haftanın en mühim hahe- ri Türk - Yunan itilâfnm Yu- nan Millet Meclisinde büyük bir ekseriyetle tasdik hâdisesi- dir, Muhacir grupları arasında hoşnutsuzluk tevlit ettiği söyle nen bu itilâf hakikatte Yunan milletinin arzusma (O muvafıktı. Mecliste muhacir meb'usların 'M. Venizelosa hücumu nihayet © zevahiri kurtarmaktan (ibaret bir hareketti, asırlardanberi uza yıp giden bu ihtilâfın iki mille- ti biribirine yaklaştırmak gibi mes'üt bir netice ile itilâfa bağ- lanması Türkiye için olduğu ka- dar hatta ondan fazla Yunanis- tan için hayırli olmuştur, buna hiç şüphe edilmemelidir.” ———- de en başta yer alan Galatasa- ray ve onun en mühim rakibi Beykoz yine birinci mevkii ih- raz için çala kürek çekişecekler Altmordu ve Fenerbahçe ise bu zinciri koparmak için cehtü ga- yret edeceklerdir. Yarışlara cu- ma sabahı saat tam 10,30 tek gifte ve 1200 metroluk mesafe ile başlanacak bunu hanımlar, fikir vermiş olacaktır. Senelerdenberi deniz işlerin- müptediler ve Kıdemsizlerin ya rışları takip edecektir. Yeni anketimiz Yeni harflerle en kolay nasıl okuva- bileceğinizi düşünüyor sunuz? En çok okuduğunuz yazılar ve üslüp- larını sevdiğiniz muharrirler hangileri- dir, nasıl mündericat istiyorsunuz? — e Yeni harfleri kabul edeli iki sene ol. erkes okuma- ga, yazmağa alıştı, Mecmua ve kitap henüz eski revaçta değil ise de gündelik gaze teler aşağı yukarı eski satış larını buldular, Uzun müddet arap yazısı- nı kullanmış olanlar için yeni Türk hârfleri ile bütün keli- meler henüz kılişe haline gel- memiştir. Bu sinif kariler. Önlerine sürülen her yazıyı okumuyorlar ve kıraetlerini seçerek yapıyorlar, Yazıda hususi bir ehem- miyet ve üslüpta kolaylık arıyorlar. İşte bu sınıf kari lerimizden şu sualleri sorü- yoruz 1 —En çok ne okuyor- sunuz? 2— Gazetelerin derece derece hangi kısımlarını ter- cil ediyorsunuz? 3 — Yeni-yazı ile yazan hangi muharrirlerin Aslâpları yoz, bütün manevi varlığı üze- rine inivermişti. Babasının, en basit bir teşeb- büsüne, en saçma bir fikrine bile itiraz hakkı verilmiyordu. Babâsı (Nevres Vacit Bey, her fikrine hürmet edilen bir adamdı, En ufak bir itiraz, onun; otoritesine bir taarruz, tecavüz demekti. Nevres Vacit Bey, tesir ve nüfuzundan -€min a- damlara has bir-vekar ve sü- künetle her hangi bir itiraz kar- şısındâ temkinle - gülümsüyor-| du. Onun, protestosu bu ka- dardı. Cevap vermiyor, sükütle| tahkir ediyordu. Esasen onun ağız açmasına da lüzüm yoktu, etrafında bin- lerce gayretli müdafi vardı, Râsih Nevres, bir fikir ileri! size kolav geliyor? 4 — Roman ve hiküye, fıkra, uzun ve kısa makale, bütün bu yüz nevilerlade nasıl hassalar arıyorsunuz? 5 — Hangi çeşit harfleri tercih ediyorsunuz? Tercih ettiğiniz. harfleri | Milliyetin muayyen bir nüshasında mu- ayyen bir yazısını işaret ede. rek gösterebilirsiniz. Bu süallerimize verilecek cevapların 20 satırı geçme- mesi, ve kâğıdın bir tarafına okunaklı olarak (yazılması ve “ Mülliyet anket memur- luğu ,, adresine gönderilme- si lâzımdır. Cevaplar bir ay neşredil- miyerek toplanacak ve ondan sonra sırasile neşredilecektir. Bu anketin neticesi, gaze- temiz, bütün karilerinin ar- zularma hizmete daha ziyede yardım edeceğinden okuyu- Cularımızın . iştirakini rica ederiz. İnışmağa geliyor!.. Müesses kanaatlerin kuvveti ne kadar çetin olursa olsün, Ra- sih Nevresin fikrini, mantığını eziveriyordu. Rasih Nevres, babasına hür- met etmiyor değildi, onun şöh- retile de iftihar ediyordu. Lâkin bu şöhret iklili Rasih Notresin, başında, bin bir dikenli bir taç olmuştu. Çekemiyordu, taham-. mül edemiyordu. Bazen bir yerde - güzel bir şey söylüyordu. O zaman, şu tarzda bir takdirle karşılaşı — yordu: — Bravo Rasih Bey, peder Beyefendinin ( nüktelerini hiç ıyorsun! Hem de yerin: de sarfediyorsun! Her fikri, her nüktesi, baba- bir iskemleye oturdu, ba- : çe ei sallanarak söylüyordu, Ferhun caklarnı sallamağa başladı: > Rasih Nevres, her geçen! sürecek olsa, gayretli müdafi h vasıtasile, “İlham pe-İmemişti ki... Belmanın arsızlı! ER n Mi Ma deli ve hattâ dakikanın, bu ha- ne muhasarası başlı- işti il ola-İğr idi. N Vacit Bey gibi| — Bir eser yazacak, dünya|lü aşkı ne yapayım. dme y öoçüiğal Gali : değiştirmek kabil ola-|ğı idi. Nevres Vaci: y gi yı hiç : pi Seveni > DEYİ ri emmi erhunde, ke- ; bu tesiri hisset- | böyle şeylere daha aklın ermez.İça ve ayni takdire maruz kak idi?., Bununla, Belma- im çe fl e Mer Pi e es Vaci üzerinde| kızın teklifini reddeder, arzusulsi, mu? i . hil mler Du yerine getirmez imi idi kiç? ' — Belki, sonradan bilİnmesi-| ten bluzünu başından geçiriyor-|memişti. Fakat biraz serpilme-| Bakalım, bir kere bey baban ne| sa, Rasih Nevres, gene bir hak . Bunu neye Ferhunde düşüne|ni istiyordur. San'atkâr kaprisi| du: ğe, kendi fikirlerini kullanma:|diyor? Onun fikerini al.. Her $€-| iddia edemiyordu. Çünkü Rasih > | sn alet ederek, ba|memişti? O, atik davranmış ol| bu! ç — Rasih, kalbimin ciddi cep-| ğa, kendi kafasile hareket et- | yi, ona danışmalısın. Gör mü-| Nevres Bey, - etrafın takdirini mek, biraz çirkin| sa. Belma, açıkta kalırdı. ” — Bilmiyorum artık. . Kem-|kiesi... Onunla saka edemem, İmeğe baslayınca, bir ağır balİyor musua?Âlem ona fikir da, (B di) sina malediliyordu. Rasih Nev- resin hakkı mülkiyeti oyoktu. İBöyle bir fikri, bir nükteyi ba- miş olacaktı. nu, Nevres Vacit Bey teklif et-