Almanlar nasıl çalışıyorlar ? Mağlübiyetin açtığır derin yaraları kapamak için çalışan bu milletin karar ve hızi şayanı hayrettir.. Bir tarihte Napoldon ordularr | lerce insanın nasıl büyük bir fe- lman topraklarını sık sık çiğ-| rağat ve faziletle hedefe yürü- fer geçer ve her geçişte Alman| düklerini gördüm. Bana delâlet| Z2€ti nefsini bir parça daha ren|eden genç bir doktor yüksek tide ederdi. Alman milleti buna dihayet vermek ve kendi hudut ..nd.ıhilinde tecavüzden ma- yaşıyabilmek çarelerini a- famağa koyuldu; bunun için Sütün Alman mütefekkirlerini araya toplıyarak hepsinden AYt ayrı mütaleca sordu. Her- bir çare söyledi. Bu meyan- Ha dilozof (Fihte): — İptidat mekteplerini ço- ltmalı ! Dedi. Filozof (Fihte) nin ©- toritesi o kadar büyüktü ki, Al- af idare adamları onun fikri- hi derhal tatbik sahasına koydu e. 1871 de “Alman orduları yı mağlüp ve üçüncü (Napolton) u esir ederek (Bis Mark) Versayl sarayında - Al. imparatorluğunun ittihadı he ilân ederken mareşal (Mol- İtke) : — Biz bu zaferi (Fihte) nin Mekteplerine medyunuz. Demişti. Bu tarihten kırk yedi sene Almanya, gene o Versay! Saraymda bir mağlübiyet mua- hedenamesi imzalıyor, bütün Tonanmasını ve müstemlekâtı- t kaybediyor, tarihi beşerin *msaline tesadüf etmediği ka- dar müthiş bir borç altına giri- Yor, €n zengin servet memba- ti haciz altına alınıyor, ordu mekten ve silâh yapmak- ftan menediliyor, toprakları de- ilge bile iktısadiyatı galiplerin Btilâsına maruz kalıyor.. . bedlman mütefekkirleri tekrar '$başa veriyorlar, tekrar (Fih- 2e) nin ilâcı tarzında bir ilâç a- “yorlar, Almanlığın belkemiği- | :lhımzk istidadını gösteren Müthiş tazyikten çabuk ve ız kurtulabilmek için ne Yapmak lâzım geldiğini düşü- Yorlar ve nihayet şu kararı | Yiyorlar: Lâboratuarları çoğalta- gİrİif Mektepten lâboratuara! Ve mütefekkirler sivri uçlu Atfer kasketini, parlak apoletli, bit n caketini, şakırtısı sokakla dolduran ceneral kılmcını bi- Mkarak boğazdan diz kapağına dar düğmeli lâboratuar göm i giydiler. Hudut boyların- Mmilyonlarca insanın boğaz- 1 kanlı muharebelerden. ört sene bütün beşeriyetin larını patlatan top sesle- sonra şimdi binlerce mü in tenha odalarında Al- h şevket ve kudretinin ses- inkılâpçıları kıl gibi ince şi- dirhemle koyup boşalt- şdarr mayilerle başka tarzda Ralebenin eksirini bulmağa Nl!l_yoılar. q: bulacaklardır. Kolsuz ba- aa z apartıman kapıcıların- v yirmi bin liralık otomobili- (ğ. $ başına gelip giden banka haşttörlerine, yüzü gözü kap- 'a kömür amelesinden ipekçi üzalarının tertemiz — satıcı- hülâsa ufağından en bü- € kadar gencile ihtiyarile, ile erkeğile, sakatile sağ- üle bütün bir milletin o hum li faaliyetini gördükten son- n 1918 mağlübiyetinin t milleti için bir zarar ve €t mi, yoksa bir vesilei sa- N:ü— olduğuna çarçabuk hük Miyor. TERİ T TEsE ü İ ü dz ZEFi F T $ Dünya tabâbetinin en kuvvet öküsüf merkezlerinden olan lı'q'?lıı:sucseyi yaret ettim, Künen yüksek şahikaların- ter kartal mehabetile dola aksaçlı hocaların idaresin- Tiyetin hayrı için milyon tavanlı salonlardan ve ucu bu- cağı gelmiyen paviyonlardan sonra beni karanlık bir koridor- dan geçirerek kapısının üstün- de (laboratorium) yazılı bir oda ya getirdi. İri gözlüklü üç er- İkekle solgunca gömlekli iki |kız, ilmin bu gürültüsüz ve alâ- yişsiz muhitinde - hatta bizim kapıyı açıp girdiğimizin farkın da olmaksızın ve yüzlerini dö- nüp bir tek kelime söylemek- sizin - çalışıyorlardı. Süküt ile girdiğimiz bu mabetten gene süküt ve hürmetle çekildik. Ba- na delâlet eden doktor: — İşte, dedi, istikbalin - sırrı bu odalardadır. Bize dünyadaki mevkilmizi tekrar verecek olan kuvvet bu odaların billur şişele- rinde hazırlanıyor. İnsan bunları gördükten son- radır ki memleketin dört tara- fından fışkıran feyzi, refahı, saadeti anlıyabiliyor. Amerika- lhılaşmak meylinin uyandırdığı yeni bir mesai tarzı her şeyi büyük mikyasta ve ezici bir me- habette yenileştirmeğe doğru gidiyor. Burada artık #ski, u- fak, renksiz manzaraya tesadüf edemezsiniz: Hep yeni, hep büyük, hep parlak! Altın yaldı. zLile elektrik ziyası - hatta zevksiz denecek kadar - israf ile kullanılryor. Tesadül, tali, kader kısmet: Bu kelimelerin hiç bir manası yok. Gizli ve ya aleni her kuvvet insandadır,| yaratıcı kudret zekâyı beşerde-| dir, bir pul şişenin dar ağzından bütün bir inkilâp doğabilir. Bu © kadar muhteşem, o kadar yük sek bir manzaradır ki, bunu sa-| doece görmek bile insan için bir ders, bir terbiye olabilir. *. * İki gün sonra beni Belçıkaya götüren tren, Vestfalyadan ge- çiyordu. Bir taraftaki ormanla. rın ağaçlarile rekabet eden öte taraftaki fabrika baçaları ve hesapsız şimendiler şebekeleri arasında ÂAlman san'atinin aza- meti insanın kalbine haşyet | vermekten hali kalmıyor. Bu, bir başka âlemdir. Tren yüz ki- fometroluk baş döndürücü bir sür'atle, bu zincir gibi biribirine bağlı fabrikaların ve evi biterken ötekinin ilk binası gelen mamurelerin önünden geçtikçe ben hayalen iki gün evvel bir tıp müessesesinin ku' tu bir köşesinde gördi lâ-| buratuarı ve burada sessiz sada sız çalrşan inkılâpçıları düşünü- yörum, Bundan dört sene evvel gene bu yoldan milyonlarca or- dular geçip vahi bir zafere yü- rtümüşlerdi. O ordular ne oldu? Hiç! Fakat bu mamureler hâlâ mamur, bu fabrikaların bacaları hâlâ tütüyor. Öldürücü kuvvet- le yaratıcı kuvvet arâsındaki farkı bu nokta, Almanyayı Bel çika hududundan ayiran bu hav! za kadar hiç bir yer bu derece belâgatla ifade edemez. Ben bakmaktan ve saymak-; tan yoruldum, onların hâlâ ardı| arkası gelmiyor. Şimendifer gü! zergâhından ta ufkun müphem noktalarına kadar hep ayni man zara: Homurdıyan makineler, tüten bacalar, çalışan insanlar, karada şimendifer, nehirde va-| purlar.... | Ğ Hareketi daime henüz temin | İolunamadı, fakat faaliyeti dai- me devrinde yaşadığımızı iddi- a edebiliriz. Ben şarktan gel- jdim, onların bu faaliyetini te- İmaşa etmekten yoruluyorum, onlar çalışmaktan usanmıyor- lal İsıe_ş k ile garp arasındaki MILLİYET Fiat fırlıyor Bu sene 300,000 ton buğday ihraç edeceğiz.. Bu yüzden memlekete 30,000,000 lira girecek Buğday fiatleri yükselmekte devam etmektedir. Dünya buğ day piyasasının takip eti re ve mütchasısalrın kanaati> ne göre fiatler daha ziyade de yükselecektir. z Tabifdir ki bu yükseliş un fiatlerine detesir — edecektir. Fakat bu tesirin ne derece ola- cağı şimdiden tahmin edileme- mektedir. Yeni mahsullin te - sirinin ne olacağı da henüz malüm değildir. Diğer taraftan mütehassıs zevatın yaptıkları hesaba naza ran bu sene asgari 300 bin ton buğday ve hububat ihracatı ya- pılacak ve bu, memlekete asga- rt 30 milyon Türk lirası girme- sini temin edecektir. veir Buğday ve un alım satımı 'Ticaret borsast borsa hari- cinde buğday veun' alım ve satımına mâni olmak ve borsa ve sair zahire alım ve satımını daha sıkı bir surette — köntrol edebilmek için bazı esaslar ha- zırlamaktadır. Bu esaslar ya- kında Oda meclisinde müzake- re edilecektir. —— Kambiyo fiatleri Dün borsada İngiliz lirası 1032,5 kuruşta açılmış ve ak- şam üzeri 1034 — kuruşta ka- panmıştır. Liret 8,95, altın 912 kuruş- tan muamele görmüştür. -—o— kongresi Sanayi birliği umum? kong- resi bu ay nihayetinde toplana- çaktır. Kongre ruznamesi bir- lik tarafından hazırlanılmakta- dır. Hrüğ Kalkan balığı Şehrimizde kalkan — balığı bolluğu vardır. Balıkçı motör- leri Karadeniz açıklarında bol balık tutuyorlar. Piyasada kalkan balığı 70 kuruşa satılı- yor. Palamutun — fiati 100 ku- rüştur. ği Bir senelik petrol ve benzin ithalâtımız Geçen sene İstanbul limanı- na gaz vapurları vasıtasile 34 milyon 962 bin kilo petrol 37 milyon 891 bin kilo benzin gelmiştir. Yapılan istatistik- lere göre yalnız Batum lima- nından 24 milyon 466 bin ki- lo gaz gelmiştir. Bu ithalâtla memleketimizde en çok Rus petrollarını sarfedildiği anlaşı- hyor. Limanımıza gelen motörle müteharrik vapurlar bir sene zarfında buradan 34 milyon 134 bin kilo mazot, benzin gi- bi ihrakiye almışlardır. süğel Gümrükte tetkikat Gümrükler müdüriyeti umu miyesi muamelât mi lâleddin Bey iki gündenberi İs- tanbul gümrüklerinde tetkikat ile meşguldür. Celâleddin Bey bugün Ankaraya gidecektir. DŞ Kambiyo borsası 17 -5 -930 ÇEKLER Landra 1004 0000 Kevyork 047 Döyes ! paris — TT 98 00 Atlas 86 Yx0) Cinevre — 24300 Roma o3 6550 Bükreş — 79 1200 Amesterdam t İKO0 ! Brükse! 32675 Sofya be B00 Bedlin — C70 — prağ 15 8600 Kiralık Sahilhane Bogaziçinde Bebekte dalyan önümde —eşcarı müsmireyi mühtevi ve bahçesi mezru; bulunan yalı yazlık olarak kikatıktır . Derunundakilere ve ya Bebek müezzini Ha- fız Osşman Beye müracaat PAZAR 18 — MAYIS Muhabir mektüubu Soğan kıralı ! Türkiyenin soğan kıralı Tekirdağıdır. Tekirdağ, (Milliyet) — Vilâ yet adliye binası işlerin rüyeti- ne pek te elverişli değildir. De niz kenarında sefartası gibi oda' larr üstüste yığılmış olan bu da irenin haricen manzarası cazip| ise de dahilen hiç te öyle değil, dir, Bir sene zarfında müddeiumu ) miliğe gelen 883 evraktan 107 si gelecek seneye devrolunmuş-| tur ki muamelede görülen bu sürat takdire 'lâyıktır. Vilâyet| dahilinde kız kaçırmak ve sir- kat gibi adi ceraimden başka vukuat olmamaktadır. Mülha-| kattan sevkolunanlarla beraber| merkezde 100 mahpüs vardır. Mahpuslara müstantik Osman Tevfik Bey ve hapi&hane müdü rü taraflarından tedrisat yı maktadır. Hapishanenin kısmı için lâzım olan havale he nüz gelmediğinden dolayı il mal edilememiştir. Ve bu hapis hane şehrin haricinde ve uzak bir mahalde yapılmaktadır. Soğan kıralı Tekirdağının milit iktısat cep burlyetln M hesinde müessir bir âmil olan, İsmail Efendi Tekirdağının so- ğan kralıdır! Ve herkes onu ta- nır, Aizınıvhdr damla işret koy- mamış ve sigara dahi içmemi; olan bu dinç kral asri hıyıtn: meftunudur ve sosyetelere işti-. rak eder, Sinninin ilerlemiş ol- masından dolayı istirahate Çe-| kilmesi hakkında oğulları tara fından dermeyan edilen mütale aya cevaben: “Mezara girinciye kadar çalışacağım!,, demiştir. Bu zat muntazam işlerinin ba- şında bulunmakta ve bu sayede yüzlerce ameleye temini menfa| at eylemektedir. İstanbula avdet... İstanbula avdetim cihetile ga zetemiz şerefine bir süvare ve- rildi. Kooperatif müdürü Baki Bey tarafından'tertip edilmiş o lgq bu ziyafette mülkiye müfet- tişi Hikmet ve Bank müdürü !'Ş_min Beylerle bir çok muteber tüccarlar ve sabık meb'us Rah- mi Bey bulunmuştur. R.K. Mi e Karakulak gibi Alaplı köyü, fasulyesi ve bilhassa iyi suyu ile meşhurdur. ALAPLI (H. Muhabirimiz yazıyor:) Ereğliye (3) — saat mesafede Alaplı köyündeyim. Nahiye merkezi — olmağa pek lâyik olan bu köyün pazarların- da haftada bir gün epeyce ka- labalık toplanmaktadır. Alaplı aynı isimdeki çayın kenarında- dır. Çayın suyu İstanbulun Ka- rakulâk suyu ayarında çok lez- zetli bir sudur. Köyün havası da zararsızdır. Sıtma yoktur, Alapimın bir şöhreti de fa- sulyesidir. Çok lezzetli, çarça- buk pişert bir nevi fasulye yetiş| tirir. Bu fasulyelerden senede 100,000 okka kadar Avrupaya ihraç edilmektedir. Okkası bu- rada şimdilik 40 kuruştur, Alaplının çalışkan halkı, iki sene içinde 200,000 fındık fidesi dikmişlerdir. Bu fideler, üç se- ne sonra mahsul vermeğe baş- İyacaktır. Alaplı köyü, güzel bir şose ile Ereğliye bağlıdır. Bu yolun dörtte üçünü, mükellef olmıyan kadınlar erkeklerile &l cle ve- rip çocuklarının beşiklerini a- gaç dallarına asarak yol inşası- na iştirak ederek yapmışlardır. Bu sene zarfında Alaplıdan Hasanbel ormanına kadar sırf ormanlardan istifade maksadi- le 45 kilometrelik bir yolun tes- viyei türabiyesini de köylüler YA pacaklardır. Z Bu ormanlar çok zengin ve balta girmemiş, bakir ormanlar dır. Alaplı köyü, 302 senesine kadar nahiye merkezi iken son- raları lâğvedilmiştir. Tekrar nahiye haline ifrağı çok mu- vafık ve halkının refahını mu- cip olacaktır. Alaplı'lılar bunun tahakkukunu temenni ediyor- - UŞ 1930 Hariçte neler oluyo edecek- mek mec- / de kalıyor lar!... En iyi koca nasıl Ş baskttür | kadın'a aşka başka — ve olur? &d yorlar.. Eskiden kadınlar, kocaları- |İr evlenmemiş olduğunla ne ka En iyi koca nasıl?., nt kendilerine nasıl bendecek- | dar memnunum, bilseniz!. . Ma lerini düşünerek pek çok üzün- tü çekerlerdi, O devirler erkek- lerin efendi oldukları, kadınla- rin da bu efendiye müşavi ol- madıkları zamanlardı, O zaman lara artık elveda!... Eskiden kadın şu üzüntü ile kıvranırdı: — Kocamrı nasıl zaptetmeli- yim? Fakat bir Amerika gazetesi- nin fikrince artık bugün, 1930 senesinde kadınların böyle bir endişe beslemelerine mahal kalmamıştır. Medeni dünyada artık kadın kendi haklarına sa hip olduğu gibi bunun fevkinde olarak erkekleri bugün Şşu en- dişeyi beslemeğe mecbur eden- ler de gene kadınlardır: — Zevcemi nasıl zaptedebi- lirim?... Kadınlar ne düşünüyot?.. Bu günün kocaları, zevcele- İrini nasıl zaptedebileceklerini İdüşüne dursunlar, diğer taraf- tan Amerikanın sinema yıldız- larından bazıları şayanı dikkat bir takım fikirler ileri sürmüş- lerdir. Güzel bir yıldız diyor ki: « — Kocamın beni zaptedemi yeceğinden korktuğum için hiç evlenmeği düşünmedim'!, Bu yıldız düşündi ederek sözüne şöyle devam edi- yor: N « — Bir kocanm, bir müddet sonra zevcesine karşı lâkayt kalması en büyük kabahattır. Zevcesine karşı muhabbet eseri göstermekte gittikçe geri kalan bir koca ailenin seadetini boz- maktan başka bir şey yapmış olur mu?,.. Bir kocâ zevcesini sevdiğini ispat hususunda hiçbir fırsatı kaçırmamalıdır!... Evde bir bebek mi?.. Amerika sinema sanatkârı şu nu da söylüyor: « — Eski kocalar zevceleri- ni kendilerile hiç müsavi say mazlardı. Şimdiki kocalarda da zevcelerini evde saklanan bir e- şya gibi addeden eski kocaların hâleti ruhiyesine benzeyen bir şey kalmıştır. Onun için zevce lerinin hoşlanmadığı şeyleri yapmakta devam edenler var- dır. Bence en fena koca yemek te sigara içtikten sonra sigara- sını sofra tabağının içinde bas- tıran bir adamdır!.. .» Mübalağaya müsaade!.. Diğer bir sinema yıldızr da koca intihabındaki müşkülât- tan bahsederek dünyada hoğş- ı « — Herkesin yanında beni lerini düşün , /» a RARE ÜN üAi VEŞ — Bir ince nokta: Eskiden kadınla kocalarını nası a zaptedecek lerini düşü nürlerdi, şi mdi kocala karılarını nası muha- Bu suali cevabını bazi Amerikalı san": « — Koca meselesini hâll mek zor bir iştir. Bu bir piyat kodur, Kocalarla iyi geçii meselesini hâlletmenin çaret hiç bir şey hakkında - bunlari! kavga etmemektir.» 1 Bu artist birçok kibar tir erkeklerin de yalan mek itiyadında olduklarını il ve ediyor. Demek ki yalan lemek bunların bir zafıdir.» yor. Bu artist şunu da ilâve diyor: « — En iyi koca kendine h kim olandır; yoksa zevcesir esir olan değil,» ksadımı anlatayım: meselâ bir vaka gördüm, bunu bir salonda fakat anlatırken vakaya daha ziyade can vermek için kendin den yalan denmiyecek bazı şey ler ilâve ediyorum, herkes me- rakla dinliyor. Lâkin tam bu sı rada kocam herkesin karşısın- da bana: « — Bunu ben de gördüm, fa kat böyle söylediğin gibi değil dil. Dedi mi ben buna tahammül edemem.” Başka bir artist de iyi koca- nın nasıl olacağı su ale cevap verinken diyor ki: Istanbul Hayvan Borsası 16/5/920 Diri satışlar Bt satışları -) Kilo Hati Cinsi — Adet (f <al aç Ai Kıvırcık 398 g6 20 | Kırak “ » 5e d0 Değiiç 5e »8 aa | Daliç “ 16 58 Kramıa A » 3 Karamıs a ıt $8 Ka 2080 —3 e | Kuzu “ w * eçi C CCC 00 00 00 Kazayaka poSğre Ber * he lll “ w « Seğar lbel ü ds | Siğir ».. Dasa V8 1616 Dasa 46 B0 46 Mazada İti 8 13 | Manda DA ... Tıcaret ve Zahire Borsası 17/5/980 - Buğday ASGER — AZAMİ | — Birinci vert KP KP | İkinci Yumuşak ©0 | izer 1400 Üçüncü Sünter c0 | 220 — 0opo | Rezmoit Kızıler 60 | ao — o0— | Kepek Sent ©0 | mas irse | PEpil Dönme | -- —- ZAHIRE Yuşmaşak mahlut kaksei * Rsüne' FE Çeklür 0810 Sört . 0000 0000 | Arpa 06.06 Romoaya -0 — | Misir 0000 Bulgaristan Yalat oA0 HUBUBAT Keten tohumu 6000 Küşyemi — 9400 0000 - Susam 29.20 00400 — Fasulye bye UN Mercimek aA Ekstra, ekstra 000000 000x,00 —| globak (00 tü vo 04 VP (00 İ Böralce ga Wb> Harik, hayat, kaza ve otomobil si; larınızı Galatada Ünyon hanında ktin ÜNYON TASINA Yaptırınız. 'Türkiyede bilâ fasıla Icrayı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. K Telefon : Beyoğlu - 2002 a : . a Karaman Çiftçi Bankası 'Türk Anonim Şirketi Sermayesi 150000 Türk lirasıdır. Merkezi: Karaman Bilümüm Banka müamelâtile iştigel eder. Tütün Inhisarı umum müdürlüğünden: e, Üskübi ve Çülmi anbarları yapık türün He Hendek — ve Akyazı anbi kilo- sürünün Adapazan tarikile Haydarpaşaya — kadar olan - nakliyar 2 mayıs 930 cömartesi ” günü akşamı ihale edileceğinden talip o'unlarıı a kü: terihe kadar Düzce merkez müdürlüğüne müracesatları. o