16 Ocak 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

16 Ocak 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ıiwım A — A ER , Asrın Ümdesi “Milliyet” tir 6 Kânunusani 1930 İZAREHANE — Ank h 100 Telgraf adresi: Telefon numaraları: Kstanbul 3911, 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ Türkiye için Hariç için 400 kuruş 800 kuruş 1400 geçen nushalar 10 kuruştur. Jazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. azctemiz ilânlarm mesuliyetini kabul etmez. Ğîd en evrak geri verilmez yi KEREME'N i Tlpep “DPelelon rehberi rehberini a- iyor. muüsü- xa sıra telefon a bir numara a “ rayorsanız, mutlaka siz de m gibi bir çok güçlükler ve| r karşısında kalmış -| larmın kzı,ılaxı benim talihim gi adine mahı | bi kapalı . . Rehb İçrde de insaf yok. * Konu olduğunu pek iyi bildi W YN bit zati aramak icap ediyor, sın amma |olr baka-| hafta |ummak istiyorum. ÜYi ve san'ati malüm, ) a bunu rehberde bul ıyorsunuz : Cemal| yok( Mesleek sı- ve neşriyat) kısmıma bakı- gy unuz — Orada zaten ara -| âm ahyanen - bulunur! yok. * Acaba doktor Cemal Bey, İ yazılmış olmasın? (D) har açıyorsunuz, orada da yok! : M amıza şimşek gibi bir fikir *Cor: Muhakkak bu doktor | pbir göbek ismi olacaktır, Lhunu nasıl keşfe.meli et Cemal B. mi, Mahmut IHat B. mi, Hasan B. ? Hüse- ! Eğemal B. mi? kiden bir (Tamga müdü- ) vardı, ben bunu — telefon i içinde kaybetmişimdir, müdüriyeti) mi (Pul ) mü, yoksa şimdi l4 bir isim mi var, hangi kı- ÇA, nereye tabi, bilmediğim ç4 |ttafile zahmet edip aramıyo W Kihbitet Vezi isimlerde var ki rehbere İaşhallinmeyen şekilde yazılmış “pldonti bira fabrikas) gibi. V Şifses bu meşhur fabrikanın (eMtâ bir ismi olduğunu nebil - " Rehberde (bomontı fabri- 3, diye ararsam 4 #cisınız; meğer horikası) diye arayasınız! '0 (Türk) (Türkiye) (Mil- ııH şimdi her müessesenin “Ülrtİsa süs diye konan fazla isim A€ Slesanı büsbütün şaşırtıyor. İnız sana bir şey soracağım.. Se- ’E; dedikodulu siyasetten € tiyorüm , « et — Ben de senin fik- lılnı, fakat.. , — Benim fikrim de isen, ” fıknmı aynen kabul et- ı( dte— Fikrim şu: Karısı ta- *yan aldatılan koca, alda- nı, herkesten sonra di- ; arkesten evvel bilmelidir. esten sonra dedim, halbu- shnya_ hiç öğrenmiyor ve tden haberi olmadığı hal- Bazan, |tin £ İdisini bulup demiş ki gazi şirketin aramak icap etti,| (Hava gazi şirketi ) diye ara-| dam, bermutat bulamadım, (A-| lektrik şirketi) ile birleşr niyordu, Alektrik - şirkıi tımı, orada da yok; meslek sıle neşriyatta aradım, yine yok, Arnavudun dediği gibi* iş i nada bindi!,, ille bulacağım, di- ye israr ettim; hatırıma ne ihti mal geliyse o suretle rehber mü racaat ettim: (Türk hava gazi şirketi) yok; (Milli hava gazi Şi yok; (Türkiye hava ga zi şirketi) yok, hatta, eski bir müessese olduğu için (Osmanlı bankası) na kıyasen (Osmanlı ha va gazi şirketi) diye bile ara dun, yine yok. Meğer, bu müba reğin smi: - (Der saadet hava gazi şirke- ti) değilmi imiş! İlâhi, benim bu sıkıntı da, bu zamanda, bir şirketin isminin| başında fi tarihinden kalma(der| y si olduğu nerden | ğ yecek | y saadet) kelim hatırına gelsin? Amma siniz ki: — Bu kadar uğraşacağına matmazelden istihbaratı istesey din? | Ağızlarından dirhemle söz çıkan o matmazeller daha ko- lay cevap verseler dediğin doğru! Orhan Seyfi FELEK KAPILAR KAPANDI Bir iki gündür tramvay araba n kendi hesabıma nunum. Cunku böy. i ederim... a kapının kapanma- sıkışmakta na rağmen bu kararın bir sonra — bozulmiyacağını Kös dinlemiş bir arkadaşım var, bu tramvay kapılarının ka panması meselesinden — bahse- derken bana: —“ Bir kapıyı bendiderse bin kapı eyler küşat,, Mısramı söyledi Umalım — k bu meselede olsun, o mısra tat bik edilmez. VAK'A HAKKINDA TAFSİLÂT Hakkı Tarık Bey - arkadaşı- mız çok şükür siyileşmektedir. Bir taraftan onun sıhhat haberi ni alırken diğer taraftan dacerh vak'asının mütemmim tafsilâtı nt almaktayız. Hadise esnasın- da tesadüfen “Vakit,, matbaa- sında dolaşan bir seyyah daha tabanca muhabbeti başlamadan | evvel H. Tarık Beyin yanma girmek istemiş ve odasının kapı sını açıp içeri gireceği sırada, Bedi Beyin tabancasını hoşalt- mağa başladığını görünce, — Affedersiniz, rahatsız et- tim! diye itizar ederek hemen kapıyı kapayıp çekilmiş.. Vak'a hakında malümatına müracaat| olunmak üzre aranmışsa da bu| lunamamıştır. VEDAT NEDİM B. Dostumuz Vedat Nedim Bey| |Tasarruf cemiyeti umumi kâtip İliğine tayin edildiya.. Bunu ilk işiten iri yarı bir arkadaşı ken- — Tebrik ederim? Âlâ! yal- de, gülünç mevkie d.uşuyor. ıexyıf ediliyor. .. müddet düşündü, yüzüme tı, gizli bir maksadım - olup ol- dığinı anlamak - istiyormuş gibi beni süzdü, sonra, biraz şaşmış gibi sordu: Nimet — Evvelâ öğrenecek olursa ne çıkar? Ona bunun ne faydası olur? Ben — Bir kere gülünç ol- maktan kurtulur . Nimet — Gülünçten ne kas- tettiğini anlamıyorum . z aye. var? Sen toktor musun? Hekim lik etsene! — Azizim! Ben iktısat dokto yum: Hekim değil.. Anladın mı? Bu güne kadar da hayatta ik| tısattan, tasarruftan aynlmı dım.. — Doğrusu! . Sözümü geri ldım.. Hatta bu fikri bile tatbik eti gibi alabildiğine boy atmamış-| sın! FELEK | Kulak >misafiri Iı |almması unutulmuş olabilir. Mamafi Allaha kızıyormuş! Yapışkan — bir casına havadis alır. vadis! icat eder Geçen gün bir zatı, sokakta Çenesini gevşetme- Muhatabı, ne koşar adımla kaçıyordu. Öteki de arkasından .. O kaçtı, bizimki yakala- — Buğün sizin canmız bir şeye sıkılmış olacak! Dedi & — Evet, kızıyorum . — Herhalde bana değil? — Neden mi? başıma belâ Kulak mişatiri Heklepiler mözakatası Uyanıyor! 35 inci haftanın $ inciliğini Darüşşafaka — lisesinden — 969 H.T.B. , kazanmıştır. —Yazısı şudur: *12 inci asırdan 16 uncu asra! kadar Türklerin 16 mcr asırdan bu güne kadar Avrupalılarn hakimiyeti altında - yaşayan “Hint,, bugi yor? Asırlar süren uykusundan yeni mi uyanıyor? İşte bir mu- 23 nunu evvel; La hor kongresinden sonra Hintliler İngilizden isti! yorlar. Bu gilterenin bütün nazarlarını ü- zerine çevirmeye kâfi geldi Hindistanda olup bitenleri mek, senelerden, astrlardan be- ri ezdikleri; ölümlerine, ıstirap larına ehemmiyet vermedikleri © insan kütlesinin ne yapacağı- nt görmek, anlamak istiyorlar. İngilterenin sağ kolu demek olan Hindistana istiklâl verile- cek mi? Hintliler istiklâllerine kavuşacaklar mı? Bunlarm hep si meçhâl... Lâkin füyüzatile bütün dünyanın gözlerini ka- maştıran, esrarlarile âlemin tüylerini Ürperten Hindistan bugün de siyasi sahada kendi- ni göstermek istiyor. İhtimal gösterecek ve bunda muvaffak da öolacaktır. La hor kongre komitesi dominyon idâareyi red- |deden Gandhi'nin takririni-hiç bir noktasma ilişmeden - kabul etmistir. Şu süretle Hint milli Ben — Bunda anlamıyacak bir şey yok. Karısı tarafmdan aldatılan bir kocayı gülünç bu- luyorlar,.. Nimet — Ben zannetmiyo- rum. Ben — Aldanıyorsun. Eğer karısının ihanetini biliyor ve bilebile göz yumuyorsa © baş- ka... Onun baş üzere yeri olu- yor. Eğer bilmiyorsa, herkes arkasından gülüyor: «Şu enayie bakt» diye alây ediyorlar. Dedim ya, muhiti- miz iğrenç oldu . Nimet — Demek kadın koca- sına ihanetini anlatmalı öyle mi? Bunu o kadar garip bir tarz- da söyledi, ki eğer karşımdaki Nimet bulunmasaydi, ona em- niyetim olmasaydi şüphelenir- dim. Ben — Hayır ... bunu demak istemedim . Mahaza bu da pek ÂAlâ olabilir . mdine mi geli-! boyunda | tede bir tebliği intişar etti. Bu tebli- işsin! Bak benim | &e göre, Futbol Heyeti, yapılan tem arkadaşımız | dik. Bu vardır. Gittiği yerden koparır- | si Hamdi Emin Beyle görüştük. Ham Havadis | di Bey muarızlarına lâf yerine alamadığı gün de mutlâka ha- | cevap vermek fikrinde bile olsa dost çattığı- |F İnın farkında olduğu için âdeta |" “kavaladı. i- | değildir. Amatör demek, sporu | mağıda seviyor olacak ki fsabaka tebir cd de tmuartrlar aleyhine Ve fikstür le-| Muhtelit takımlar meselesi |Futbol heyeti reisi Hamdi Emin Bey tenkidata toptan cevap veriyor Futbol Heyetinin yalnız bir gaze- ta cevap vermiyecekmiş. Bu tel yalnız bir gazetede i |için Heyetten ya yanlışlılda gönde- rilmiş ve yahut ta bu fikirden sarfı- nazar edildiği için gazetelerden geri mmaş ve yalnız o — gazeteden geri | | İne olursa olsun, biz bundan istifnde edelim ve bir gazetecilik yapalım de maksatla Futbol Heyeti Rei- işle larının suallerini cevapsız kma- üşüncele- rini tamamile söyledi. Bir müddetten bori bazı gazete- lerde, muhtelit takımlar maçlarının vak bu maçla- leyeti tenkit & < bu hususta Ho min Bey ne diyor: mahadefsi dolaytile mecburiyet likmaç- insızlığından üklü oldu- zamsuzluğunu iddia bu noktalara lar bu çürütmeğe ki- üi bafta Hkemaçla- batın dört| haftasını d ve Şubat &; içinde geçiyor farzadelim. O zaman dört haftalık likmaçlarını tehir lâzım gelir. Halbuki t ayr tamamen bo zuk havalarin geçse bizim fikstürde yalnız ilci haftalık likmaçı tehir edil- | miş olacaktır. Görülüyor isi itirazlar boştur. Likmaçlarına başlıyalı iki ay kadar olmuştur vg henüz bir bine kaydetmek lazımdın. Hattâ müş-| külâtı havaiye yüzünden hir ay müsa | baka yapılmasa dahi likeaçlarını tirmeğe vaktimiz vardır. Yalnız yorlar ki “amatör oyuncü dokuz ay kendini futbola hasredemez va bizim onları sıkmağa hakkımız yoktur": Bu fikirde bulunanlar acaba bilmiyor | d, lar ma ki Avrupada futbol Eylüldan Mayısa kadar doka ve amatör oyuncu yalnız Türl seven, onun ( Avrupa amatörlerinden daha az fe- dakâr olacaklarını im iddia edebilir? | va inde bulün- ha Onları daima idman üsi durmakla sıktığımızı söylüyorlar. Biz | her memlek-tteki dokuz aylık müd- detten fazla müsabaka — yaptırtmıyo- t görülsün. Bahı sus yüklü dedikleri program haricin- de kulüplerin takımlarma hafta için de ve Pazar günleri maç yaptırmaları da müsabaka yapmağa ne kadar tej 'ne bulunduklarını ve bundan sıkılma- dıklarını gösterir. Fikstürdeki maç- larla bir futbolcuya mevsim zarfında azami on beş oyun düşmektedir. Fut | bolun fenni bususatına c az — vakıf birisi dahi bir futbolcuya ön beş ma- çın çok olacağını iddia edemez, eder- kat'i ve vazih şeklini almıştır . intli milletseverler bu gaye üzerinde âzami azmü sebat terirlerse Lahor köngresinin ehemmiyetini az zamanda bü- anlayacaktır .» sana ihanet edersem, hâaber ve- reyim mi? Bir kere ortaya fikri atmış | bulundum. Artık geri dönemez | dim . Ben — Ver ya... evvelâ bana haber ver. Hem de| | Belki | kızarım, hiddet ederim, kavga | ederim, müfekkirenle mücade- | leederim, münakaşa ederim, Seni değil, gönlünü, âşkını yen- | meğe çalışırm ,.. | Nimet — Yenemezsen?... Ben — Yenemezsem.., Nimet — Yenemezsen razı olur, başkasını sevmemi kabul mü edersin? Bir an duraladım: Ben — Eğer onu cidden sev- diğini, beni terkedecek kadar sevdiğine kani olursam evet. Bilmeden kabul etmektense, bilerek kabul etmeği tercih ederim . Nimet — Ya,. Derin bir sessizlik oldu . De- Nimet — Pnkiı_'m?ıeli*bfmd nizin seşini dinliyormuşuz gibi i| simde, yani likmaçı mevsiminde, bü- Jedır. Muayyen bir kadro mesolesi -| muhtelitle her hangi Sa: Htin |öir, |tirdin? İam asıl aldanması ne demeletir bir iddim yürütmüş olur. Ecnebi takım getirtilemediğinden. ve bu yüzden kuluplerin mutazarrır. olduğundan dem vuruyorlar. Bu mev tün ecnebi takımlar meşguldür. Bu zamanlarda ecnebi. takımları - get mek hemen hetnen bir hülyadır. B dan başka her hangi bir ecacbi mu getirtilebilirse Futbol Heyeti ıı.1 mıı;lıımıhıı fodakâ l Yeter ki kambine- zon © tarihlere tesadüf ettirilsin. Ama diyecekler ki acaba © tarihlerde on- lar gelmeğe razı mıdırlar? Bunu 9Ö-| yliyenler pek âlâ bilirler ki biz para almadan dahi her hangi bir ecnel ları varsa alacağımız 1 olduklarıdır. Onların riayet leri kavaide biz niçin riayet et- miyelir it maçlarından maksadımız, al'u lüzumunda temsil edecek bir talım hazırlamaktır. Başka mem leketler de bu kabil maçlar yap- maktadırlar. Bu maçlar hiç şüphesiz| ki onlardan ziyade bizelâzımdır. Bu faideler pek| ur: muhtelif kulüplere monsup n yana oymaması dola (ei sı kendilerinden bir arada veya kar-| arşıya oynıyarak istifnde edebi idatların me- . Diyorlar ki; elecek bir takım yok ve muhtelit yyen bir kadro h ”. Mühtelitleri don yetiştirmek, bazırlı ki icahmda s#ıkmtı çekilmesin. Mem- leketin muhtlitini her hangi bir maç- tan ancak bir hafta evv. işe etmiyenlerin har- ise memlekette on bir. futbolcudan başkasını düşünmiyenlerin harcıdır. Muayyen bir kadro - çalıştırdığımızı farzedersek muhtelit çıkarmak lâzım geldiği bir gün futbolculardan üçü fevkalâde ahval dolayısile oynryama-| mak yetinde kalırlarsa; tanı izel devşirdiğimiz oyun- culardan bizim teşkil edece; Mehmet Ağanın yapacağı arasında ne fark kalır? Bir de son muhtelit maçı dolayı- sile çağırılıp ta galmiyen oyuncular. lan büyük kulüplere - mensupların | hoşgöcüldüğü, kücük kelüplere mon: supların tecziye edildiği yazıldı. He- timiz nazarında bu gibi bususatta iyük, küçük kulüp yoktur. Disipline riayet etmiyenler hangi kulübe men- sup olurlarsa olsunlar tecziye edilir- | muahtelit 5 halda stadrcina gll te seyirci kalan tek bir oyuncu yok- tur. Mazeret serdedenler kendi mı larında bile oynamamışlardır. Bu dan başka Beşiktaş kulübünden Hüs nü Bey Balıkesir'e gideceğini bildir- | diği halde gidemeyince gelmiş ve kendisine verilen vazifeyi yapmıştır. Mamafi şunu da kaydedeyim ki ulu- orta ve tevsik edilmiyen mazeretle- İrin serdi devam edecek zannedilme- sin. | Müttehit bir cephe halinde ve n maksatla yapıldığını pek iyi bildiği hücumlara lâzam gelen cevapları ver- dim. Sözlerimi bitirmeden evvel son sporeuluğun mevkiini düşüren ve nihayet büküme orculardan yardımını noz'etti- ven insanların hâlâ ve hâlâ hicap bit duymadan tenkide kalkışmaları- dır. 5. GALİP sustuk. Hakikatte — denizin de- içimizin sesini dinliyor- duk Sözlerim de samimi mi idim? Bıraı evvelki mülâhazamrı, bi- raz sonra cerhetmiş olmiyor- miydim?.. Hissiyatımı tahlil etmek is- temedim. Maksadıma doğru yürüdüm . Ben — Seni severim Nimet, çok severim . Belki seni, senin anladığın tarzda sevmiyorum, fakat herhalde seviyorum . Nimet — Sözü neden değiş- Ben — Değiştirmedim. Ayni mevzu üstündeyim . Bir koca- bilir misin? Karısının, onu fik- ren aldatması demektir... Nimet — Pek iyi anlryama- dım , Ben — Bir kadın tasavvur et, ki kocasmım koynunda iken, yanında haşka bir erkek tahay- yül eder... İşte bir koca için |etmiyor mu? li Cemil sözünü bitirdi, sustu, | heyecan içinde" Ferdiyenin ce- vabmı bekledi . Ferdiye cavap vermedi . Altında oturduğu çamım göv- desine başını dayamış(ı Sol- guün yüzü, ayın altında biraz daha solgun görünüyordu. Ba- kışları çok manalı, fakat dün- yaya lâkayitti Cemil endişe ile sordu: — Söylediklerime darıldınız mı? Ferdiye, verdi: — Neden darılayım? Siz er- keklik vazifenizi yaptınız . Çir- acı bir sesle cevap . |kimn almrıyan dul, genç bir kadı- na ilâni âşk ettiniz. Mazursu- nuz . — Sözlerime inanmiyor mu- sunuz? Hissiyatımda çok sar miyim, Sizi aylardan beri sevi- yorum . Bu kış, İstanbulda size biraz içimi açmıştım. Adada bütün kalbimi döküyorum . — Sözlerinize inanıyorum . Fakat mes'ut olmak için âşk mütekabil olmalıdır. — Beni sevmiyor musunuz? — Bir arkadaş gibi. — Bu kadar mı? — Evet. ... Ferdiye, pek gençken, kaba, sefih, çapkın, ihtiyarca bir a- damla evlendirilmişti Kocası hayaâtta olduğu müd- det çok ıstirap çekmiş, erkek- lerden nefret etmiş; öldükten sonra dul kalımca, hiç bir erke- ğe yüz verm Şe ahtetmis- ti. ... — Benden nefret mi ediyor- . İsunuz? — Hayır, eğer etseydim, bu güzel gecede, sizinle beraber gezmeğe çıkmazdım . — Bu gecenin büyüsile bü- yülenmek istemiyor musunuz? Ayın tılsımı kalbinizi teshir d — Alây etmeyin. Maaemki geldiniz, hakkınız'yok . Şu ses- İsizliğe bakm. Çamların hışır- |tısından, kalplerimizin çarpın- tısından başka bir şey duyul- |muyor. . .. Ferdiyeye biraz daha yaklaş- tı: — Gönüllere sevdayı ilham eden bir gecebu ... İşte bu sözden sonra, çam- |lardan birinin altıma oturmuş- lardı. Gecenin ilâhi gaşyolmuş - gibi, sustular sessizliği ile bir. müddet * * * Cemil son bir gayret daha gösterdi — Bir misiniz? — Ne yapayım, sizi istediği- niz gibi sevemiyeceğim . — Kalbinizin taş olduğunu zannetmiyorum , — Akdanıyorsunuz . Kalbim- de his namına hiç bir şey kal- madı. Su çamlığa bakın. Güzel, fakat mezar gibi sessiz. Bir kuş bile ötmüyor. Benim kalbimde ki kuslar da öldü. Kalbim me- zara döndü. — İnanmıyorum — Ferdiye: Bırak seni seveyim . Askımın kuvveti, beni size sevdirecek- tir, buna eminim . — Çocuk! dedi. Sonra ilâve etti: — Belki bu çamlık uyanır, fakat kalhim uyanmaz . Cemil boynunu büktü. Tam da bir beste duyuldu, ilmit te vermiyecek diye ile Cemil hayretle |baş kaldırdıdar . P Bülbül, durmadan, | madan şakıyordu . — Dinle Ferdiye, Juyandırdım . Cevap vermedi. Ve bülbül öterken, dudaklarımı, Cemilin dudaklarından kaçırmadı . mefes al- çamlığı ANADOLU SIGORTA ŞIRKETİ Türkiye İş Banka! Yangın - Hayat - Nakliye maliye Sigortalarını tarafından teşkil edilmiştir. * Kaza - Otomobil « mes'uliy © abul eder. Adres: 4 üncü Vakıf han İstanbul bundan daha fçci bir aldanma olamaz . Kadının en feci ihane- ti bu fikri bunu bir misalle ispat edeyim. Meselâ sana: «Bundan iki ay evvel bir metresim vardı» desem ne ya- parsın? Nimet — Ne yapacağım, hiç bir şey yapmam . Ben — Peki, ya sana: «Ben bir kadın seviyorum . Bu kadın bundan sonra metre- sim olmıyacak, fakat onu gene seveceğim, aklım, fikrim hep onda olacak» desem ne yapar- sın? Cevap vermedi , Sustuk , Ben söyliyeceğimi, söylemek istediğimi söylemiştim . Nimetin aklına, masamın al- tında bulduğu mektup geldi. Bunu - hatırladığını, ayağa kalkıp dolaşmasından anladım. Terasin parmaklığına dayan- dı, bir müddet: «Neden cevap vermedin?» de S31 Ti memi bekledi . Benden ses çık- Mayınca, başını arkaya çevir- meden konuştu. Nimet — Bilmem ... Eğer bu muhabbet bir dostluktan ibaretse, mcnetmegl'.hlkk!m olmaz: Ben — Değil mi? Birden bire döndü, hiddetle :ııştmı oturdu, sesi- titriyor- u: Nimet — Bu sözünü, bu su- allerini biraz garip bulmiyor mısın? Ben — Bunu başka birinden duyman, başkalarından haber alman, daha mı iyi olurdu?. Nimet — Sus artık.. Bir müddet sustum sonra su- suyormuşum gibi, yavaş yavi konuştum : Ben — Bu dünyada iki yüz- Kilükten kurtulmanın imkânı yok. Doğruluğa sen bile taham- mül edemiyorsun. Herneyse, ben sana bunları misal diw (Devamı var.)

Bu sayıdan diğer sayfalar: