ç ; ŞT k k. İ | k — olamadığımı ÇS P A ST C P EOOR Ca Öilliyet DAREHANE —Askara caddesi. Ne 100 | şeye mahal yok. Kış artık gele, Emanet Telgraf adresi, Mintyet, lstaabal Teleton aumaraları: detanbul SoLu, So12, dötü ABONE ÜCRFTLERİ Türkiye için — Hariç için 8 aylği — #0 kurüş — 800 kuruş e * Tw0 M00 » 2 . NOo . $ön » Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen vusbalar 10 kuruştur. Güzete ve YA alt işler içim müdürivete mürancat edilir. Gazetemiz Hânların mesuliyetiri kabul etmez BUGÜNKÜ HAVA Dün heraret caçok 8 enaz 6 derece idi. Bugün rüzgâr mütehavvil hava kapalı, yağmur muhtemeldir. Çoban şiirleri Ruşen Eşref, eğer ömründe ifihar edilecek hiç bir vy yap- mamış olsaydı yalnız Virgilius' ün Bükolik'lerini Türkçeye ge- genç arkadaşmızın ettiği hiz- metten daha faydalı bir iş hatır lamıyoruz. ki Türkün kafası Klasik kültü- Tü almadıkça ondan Avrupa me deniyetine tam bir intibak bek lemek caiz değildir. Modern bil giler ve modern terbiye ile va- rılacak terakki ve tekâmül de - recesi nihayet bir Balkanlı mil- let derecesidir. Halbuki büyük ve asil Türk ırkma bir nevi şar- kkâri Amerikanlık demek olan bu sathi medeniyet şekli dar ge lir. Ve kendisinden beklenen in kişafa mani olur. Yüz seneye yakın bir zemandan beri yap- tığımız garplılaşma ve yenileş- me tecrübelerinin pek kısır, ka- İp meyve vermesinin sebebi bu- dür. Ruşen Eşref, Virgilius'ün ter €üme etmekle hakiki ve asil me deniyetin ta kaynağına gitmiş oluyor. Bize oradan - getirdiği , aslmdaki tadı muhafaza gorçi iddia olunamaz. en Eşref, bu suyu bir boşalttıktan sonra, lan buraya ka- anun içinde ta- dane hareketin herhangi bir m kıymetinden da Ruşen Eşref, Vir- k'lerine kendi li ruhundan da tmratır. Onun i- in yıllık şiirler ılmış — ve bi- kadar munis şairinin Musta- fa Kemal devrinin bir ince mu- harririnin icine bu sinişi, başlı başma enteresan bir hadisedir ve eseri lüa'ettayin bir tercüme olmaktan çıkaran ve ona oriji- nal bir kıymet veren şeyde bu - dur. YAKUP KAL | — “Mülyet,in lefrikası 16 Blamara külr haeeflrn ae S g 1â sevişmenin ülevi - yanıyor- — muş ... Ben bunu çoktan unut- muştum. Damarlarımdaki 0 â- © teş çoktan küllendi, kanımdaki © âlev çoktan söndü zannedi- yordum . Başlanğıçta Şefik de mahçup tu. Benim cr den geçti dı, hâyâsızlığı ele aldı. Âşkın sevişme faslında, fel- |— gefe ve prensip para etmiyor - kardeşir Hâyâyı deffettik, mahalle heyetilerinin intihabıha . | vadisini MİLLİYET Fikir, Mizah, Hi PAZAR — 2e Kâye. Ram KÂNUNUEVVEL FELEK Üraa e ai Kar makinasının î=ınhm cenıpl::'l:ı'krn(:'. tecrübesi Havalar suğuyor diye endi- kiyenin Stresemannı Tevfik Rüştü bey efendinin bu hafta imzaladıkları Ankara protoko- lu, vasi bir dostluğun temelle- rini attı. 1925 te Parlate imzala- nan bu dostluk ve bitaraflık muahedesi tecdit edilmekle be- raber, esiki samimi ve karşılık- kr dostluğun muhafaza - ve ida- mesi daha esaslı müeyyitlere bağlandı. Ankarada imza olu- man bu muahede, iki Cümhüri- yet arasındaki — sarsılmaz dos- tluk tezahüründe bir dönüm bilir. Çünkü tin kar ma- kinası gelmiştir. Yarısr kesilmiş eski bir fransız krrvazörüne ben ziyen bu makinayı gördüm.. Şi rince bir şey ! Gazetelere nazaran makina- nın provası yapı matlıba muvafık ç.ım.:lîı'î'..ı ettim. Kar makinası kar yok iken na - :Lıeı:ı—übe edilir? Temin etti- noktasıdır. Moskova-Paris-O- Buz fabrikasında. desa-Ankara. Bunlar takip etti ğimiz dönüm noktalarıdır. 1921 LOKOMOTİF ve PAPAZ... |deki Moskova mülâkatile 1929 Dünkü gazetelerde kar arasın | daki mükâlematı, iki memleket da kalmış bir lokomotif resmi | ve dolayisile bütün cihan sul- vardı. hü noktai nazarından şayanı Altını okumadan - birdenbire bir papaz resmi zannettim. Son ra okuyunca yanlış zihabı tas- sih ettim amma inanın ki bu yanlışlığa memnun oldüm. Çün kü siyah rengi karı lığı ve siyah şapkasile lokomotif rTum papazına mi?, birbirine candan dost - oldular. ALTI. PARMAKLI YILDIZ (Bi itibarlardır. di Askaca ile Dünkü Cumhuriyet refikımiz Moskova, çok kıymetli hatıra- larla maziyi her zaman aynı ta- zelikle yaşatıyorlar. Herhangi bir sebep, zemamnım, hadiselerin bin bir tahavvülleri bu dostlu- ğu sarsmadı. Çünkü bu - bağın metanetini, #ki milletin ruhları- nın derinliklerinden gelen yük- sek temayüllerden almaktadır. İzvestiya gazetesi de bu sar- sılmaz dostluğun tarihçesinden bahsederken: - “Türk - Sovyet muahedesinin 1921 de resmen imza edilmesini mütcakip bu dostluğun — temelleri üzerinde birinci kat atılmıştı. Mütcakip seneler zarfında bu abide hem yükarı, hem de yanlara doğru büyümüştür.” diyor. Bu teşri- ki mesai, beynelmilel münasi- betimize de bir temerküzü in- taç ettiği itibarile Avrupa sul- hünün devamı üzerinde esaslı ü ci izdir. Mos- Şaşırdım. Onun kardeşi yok- | © Müsbet tesiri haizdir. tu, olsa da a.m..a."îâf: öldür| Kova g'"“'ıî'.:t* Ş'ı'.'“':'l“." müş hali yoktu. Nihayet izah et | Çöv C0PE YAt Ütümetlerin : övyet işlerine müdahale etti- — Nüfustan aile kaydımızı ği bir zamanda imzalanması ikartmı. < lâzım geldi. Bundan buna çok orijinal bir kıymet ver sekiz sene evvel vefat etmiş o- dirmekte ve Türkiye ile Sovy- * imi, iğe | €tler arasında mevcut münase- Ça Ha daela Y ENDDe KGi Tatrlıdu sşerak beğlel '*’cs:.”k lli milel bir hadise teşkil etmekte — Bizde sağf görünüyor. — |Olduğunu söylüyorlar. Mamafi — Ne mutlu amma maalesef Dütün bu dostluk - tezahüra coktan öldü.. Hhiçbir maksada matüuf deği dedim. Behemahal vesika iste- 8 sene zarfında Avrupa sulhü- diler. Bin müşkül ile bir. vefat "ün temadisine Türkiyenin gös ilmühaberi tedarik ettim ve se- tendiği müzaheret, lı_urada de- kiz sene evvel ölmüş olan karde | ği cihan sulh tarihinde kay- #imi bir de kayden öldürdüm. da değer vakalardandır. Biz ye- FELEK ni imzaladığımız muahede ile, Heklepliler - müsabatası sulh sever olduğumuzu, siy Cihan sulhünde timizin sulh ve müsalemete Türk - Rus dostluğu 32 inci hafta birinciliğini Da rüşşafaka Lisesinden 257 Fethi Şezai B. kazanmıştır. Yazısı şu dür: Bu haftayi baştan sonuna kadar dolduran mühim bir 'ha- dise, iştikbalin sulh tarihinde en parlak sahifeleri kaplaya- caktır: Türk - Rus dostluğu!... İşte cihan sulh si kayt inkişafları gösteren canlı delillerdir. En felâketli ve ka- ranlık günlerde birbirlerini ta- nıyan ve aynı felâketin verdi- ği çok samimi hissiyatla birbi- rine bağlanan bu iki millet “ta- rihi mukadderatlarındaki çok derin benzeyişleri itibarilede liyor. Sandığın üstüne de ortaya bir ay yıldız küşelere de birer yıldız resmetmişler. Eh! Her kes ressam yahut nakkaş olmaz... Onun için bu millt alâmetlerin iyi resmedil- meyişine bir şey demiyelim, lâ kin taa üç yaşında çizmeye alış tığımız yıldızın da beş köşeli ol duğunu bilmemek te olur mu- ya? BİRADERİ ÖLDÜRDÜM DE Dün bir dostuma tesadüf ettim. Üsküdar vapurundan çı- kıyordu. Görüştük: — Nerden böyle? diye sor- dum.. — Üsküdardan geliyorum. Bi raderi öldürdüm! tiyetle ispat veilân ettik. İşte haftanım en mühim ha- beri, bütün teferrüatile takip et |tiğim Türk - Rus dostluğunun bu cihanşümül safhasıdır. ÇZ MA AT CAYT EECAN T VALTER FORT YIKICI Yakında Operada SESME CUT AMT sanlar, hayatta kestiremedikle- ri şeyleri düşünüyorlar ... Eğer yaşadığımız ânlarda, biraz da kavradık zannettiğimiz şeyleri tinat ettiğini bir kere daha ka- | Horozu Bir cuma sabahı, sant ona doğru, İçerenköyünde oturan Fatma hanım, kanter içinde, köşke girdi;. kocasına acı acı seslendi: — Gördün mü sen işi ; kasap- 'ta bir dirhem et yok . Fatma hanımın kocası Muba- rek bey, yüzünü kurulıyorak o- muz silker: Et yoksa ne yapalım?.. Bu da dert mi? — Elbette dert, misafirleri- mizene ikram edeceğiz? — Kurufasulya ile pilâv; mi- safir umduğunu değil, buldu- ğunu yermiş . — Bu davetsiz gelen misafir içimdir . — Dur, buldum. Horozu ke- selim. Sabah karanlığı zırlama- sından kurtuluruz . — Bak bunu iyi âkıl ettin . Fatma hanım muttağa gider, biraz sonra, sutatı çatık gelir — Peyman ben horozu kes- mem diyor. — Neden? — © katil değilmiş . — Bu da söz mü ya?.. Hem canım bana ne? — Sana elbet bir şey var, hay di git, horozu kes . — Ben mi? — Hayır baban!.. sen, — Ben biçare hayvanın kanı- na giremem. — Giremezsin amma, ortaya koyunca lüpletirsin! — Sen de lüpletirsin, haydi git sen kes. — Kimi? — Horozu tabit, beni değil. — Eğer ben kan akrtmağa a- Tışık alsaydım,evvelâseni keser dim', .| Hem evin içinde erkek varken, horoz kesmek kadına düşmez. - — Bökelt de kim?” Sen; yoksa erkek değilmi- Elbette sin? — Efkeğim, erkefim amma, müdafaasız bir cana kıyamam . — Korkak tabansız! — Olabilir. — Amma düşünsene muba- rek, sabahları öküz gibi bağır- mıyacak. Her sabah şafakla be- raber, sesini duyup gi Ü aç- doğsun,'bek ben seni nasıl bo- ğazlarrm!» demekten kurtula- caksın ... Haydi yavrum şu ö- küz horozu kes. — Ben o sözü hiddetle sö: lüyorum . — Gene hiddetlen... Yarm - |sabah rahat uyursun . — Burası da var ... Peki am- ma horoz nasıl kesilir? — Galiba makasla dilini kes- mek lâzım . — Ben bu zulmü yapamam . Engizisyon devrinde değiliz.. Sen yapahilir misin? — Yö00!.. yapamam . — Acaba boğsak olmaz mı? — Hoörozu mu? — Evet yastığın altma koyup, üstüne otururuz, ölür. — Olmaz, çok eziyetli ölüm olur. Sen böyle imansız şeyler di n. Yazı tığm zaman: «Hele bir güneş :ı keselim! zerine oturabilece misin?.. Ha- yır, Ben hiç oturamam , mağa bak. diyor kalırsak parlaktır... bir şey dü delinmemeli. Gözünden vur . — Söylemesi kolay! Sen hiç horoz gözü görmedin galiba. Toplu iğne başı kadardır yahu. — Tâ yakından vuramaz mı- «m? — Zannetmem. Vay canma, civarda horoz kesecek kimse yok mu? — Sen dururken ben elâleme müracaat edemem . — Buldum; Cemil beye kes- tiririz — Çıldırma, insan davet et- 'tiği misafirine böyle şey yap- tirmaz. Ben de karısına bulâşrk- mı yıkatayım?.. — Hakkım var... Pencerenin önüne - gider, so- kağa bakar, sonra dörder dör- der merdivenleri iner: — Marhaba müvezzi efendi?. Sen horoz kesmesini bilir mi- sin? — Ömrümde yaptığım iş de- ğil efendim , . . Siz hele şu telg- Tafmızı alın , Mubarek bey telgratı alır, a- çar, sonra karısına seslenir: — Hanım müjde! Cemilin ka rrsı hastalanmış, gelmiyorlar- mış. Ertesi gün, Şefak zamanı. Fatma hanımla Mubarek bey horul horul uyuyorlar. Birdenbire horozun sesi du- yulür; - — Kokoriko! Mubarek bey uayanır, yum- ruklarını sıkar: — Seni öküz seni! Hele bir güneş doğsun, bak ben seni na- sıl boğazlarım! SELÂMİ İZZET MERSL S0 ea TISSTaramaz: SALI gününe kadar (suva-i re dahiD) gösterilecek olan KONTE KRiSTO filminin v ini vm son devresi Her gün * at 16, 80 matinesile |: G ivarede ğİ ROSİTA BARİOS ve | KASTROLAR îl fiatlarda zam niyat yoktar, — Ğ BİTTRİRTTLİ İT Tepebaşı tiyat rosunda — bu akşam sant 21-30 da matine — saat 15, 30 da Hayvan, Fikri yeli 8 perde Kıdın, — Polis olursu.. Yazan: Vedar Nedim Per. : İ $EHREMANETİ — Sen gene Peymanı kandır- — İmkânsız, birakıp kaçarım Üstelik bir de hizmetçisiz Aklıma geliyor, Tabamca ile öl- ? — Olur. Yalnız tam kafasma nişan almalısın, budu kanadı )oıooooooı(ŞohuMıçındı HİLÂL SİNEMASINDA Bugün, bugece müstesna ve muazzam program: Bu senenin üç büyük filmleri birden gösterilecektir. Şah artist (Brigit Helm) in Amerikanın büyük artisti enson temsil etmiş olduğu Fred Tomsonun RUS AŞKI Köykabadayısı T n silen 0 DORARENGİZ KEYKEL temsil edilen Lacalar (20 - Duhuliye 21, mükemmel oıkmı-ı)ıOO'.î, . .....m..." i N Bugün ıi ) KA SINLMAĞI iîğ DUALAS PAİRBANASİN DEMİR MASKE İ Sesli ve dözlü filmi. î Ayrıca — progğrama p ilâveten sesli ve söz % Ç lü dünya havadisleri Ü * ÖOOOODODOOOOĞE © XAO ĞAĞ K Noel yortuları münasebetile V X MELEK - SİNEMASİ; 'Ü Son derece neşeli |;e eğlenceli bir profram 4 L Ğ ll gel ea M tertip ve Alî(lll)6 LO nl) I ğ " filminde takdim edecektir. Onümhdekiş ÇARŞAMBA gürü $i matinelerden itibaren iki saat kabkaha g ö Ç eĞ GXXXXXXXXXXĞĞO KIIXIXYIYIYILM Bugün M/ SİNEMASINDA H hafranın en ziyade muvaffakiyet gören filmi yi KOHEN ve KELLİ DENİZ HAMAMINDA İlâveten saat 16.30 ve 18,80 matinelerile suvarede meşbar şarkı bestekâri Pi JOSE PADİLLA NM ve refiklerinin ispanyol şarkıları. Her gün ssat 16,30 matinesile suvarede ıî ve önümüzdeki çarşamba günü sast 16,30 ve 1880 matinelerile Vi süvarede saat 21,80da Jose Padilla ve refikleri OIZIZIZIZKLILLI © 04099000 Rusya çarlarının devrini. saraylarını, lüks ve ihtişamlarını, sefahati Siberya nefileri gösterir gayet mükemmel bir filim olan önümüzdeki çarşamba akşamından itibaren Üpera sinemasında gösterlecektir. 0000009000000 0 - aa aA U KELEPÇE: En meşhur filim &00000000 ... BİLİK ÇERRELEİ tellil Heyecanlı bir haber Final sineması salonunda sasli makinalar ve ter tibat vazedilmiştir. Netice şayanı hayrettir 50 kişllik bir örkestra- « ?. mia oynamakta olduğu zannedi- KLAYV BRUK K liyor. Böcün ehali MARİ ASTOR || Ö EEEEĞA ve JİLBERT ROLANDın temsili l a . ENDÜLÜS GÜLÜ | #Hlhamra sinemasındı; Seyretmek Üzere akin akın gek İlle B h > gösterilmekte - olan mektedir. Bu filimde bütlin İspan- n yanın husüsiyetleri ve ezcümle EMİL YANİNGS in : j fandangos'ları habanera'ları çılgın | Tuazzam — şaheseri 'i; dansları, paso doble'leri görülmek- 'AN. tedür. İşidilen ve görülen barikul- TAÇLI CANAVAPI yfilmi umumun heyecan ve takı celbetmektedir. K İlâveten? Çok — mürenevvi sözl | dünya havadisleri âde güzel şeylerle insan behrli kayrette - bulunmaktadır. — Fiadler kımdıı. Dühuliye 30, Balkon 40 kr| İhsan Şetikten Nimete Bursa: 17 Haziran, Canım karıcığım, Tuzlaya artık mektup yaz- ma, ben İzmit tariki ile Bursa- ya geçtim. Galibin çifliğinde çok canım düşünseydik, bu derece saadet- ten mahrum olmazdık, Bed- bathlık, biraz da düşüncesizlik- ten ileri geliyor. EBen düşüncemi ve yahutta şüncesizliğimi düşündükçe, senin sözünü hatırlryorum Söylediğini unutma; mütemadiyen: felseteyi yan çizdik... Ondan |dü sonrasını da sen sorma,.. Semplonun hareket vaktine «Sen onu seviyorsun, o da se- gelelim , Otelden oğlunu!! geçirmek bahanesile çiktım . mi seviyor; anlaşın ve beraber «Senihanm oğlunu trene bin- | yaşayın; erkeğin sahibi karısı direyim, hemen gelirime de- |değil, sevdiği kadındır» derdin. dim. Belki hakkım vardır Seniha, Bu mektubu bir muhallebici dükkânında yazıyorum , Ekspresin hareketine dâha yarim saat var. Bir saat sonra otele avdet edeceğim Bana bana sahip . Seni, azbuçuk bir muhabbet- le kucaklar ve öperim . Azbuçuk di: sıkıldı. O kadar sıkıldım, ki ça- lerim üstümde, Çekirgede bir kaç ta banyo alacağım. — Sen, dühâ bir kaç gün İstan- bulda otur. Ben on gün sonra seni, yazar çağırırım. Srkımtın falan yok ya? Her- halde olmaması lâzımdır. Evi her gün güller gibi silip süpür- tür, keyfedensin , Seni özliyerek kucaklarım ca nım, yanaklarına da, ellişer gramlık birer öpüçük konduru- ce, yüz gramdan fazlasını pa- kete havale ediyorlar. Nimetten Galibe N Gali; lışamaz oldum. Esasen siyatik- alı ye mahal yoktu. Fakat zannedersem, Şefik bu |sefer yalnız beni değil, seni de idattı . Banyoya ihtiyacı varmış, Bur- saya geçmiş, beni de beş on gün sonra aldıra üŞ... Sana yazdıklarımı hatırlıyor- sun değil mi? Şefiği kıskanmı- yorum, fakat merak ediyorum. Hem Şefiğin gittiğini neden vernmedin?,. Senin sükü- tun beni dâhâ fazla meraka dü- şürüyor . Şefiğin, ânsızın Bursaya git- fakat şimdilik ben ona değil, o |rum... Posta tarifesi mücibin- | mesi neden icap etti? Bu hususta senne düşünü- yorsun? Şefik Bursada da yalnız mı? Mufassal mektup beklivyo- Dün ondan bir moktup aldım. | biraz rahat etmişti. Asabrm sü- | Galipten Şefiğe betimi, hörmetimi bilirsin. Ot' kün bulmuştu. Şefiğin çiflikte | 22 Haziran. İ|cevapsız birakmak istemeii yalnız oluşu kalbime su serp-| — Ulan külhani! İşimdi bana postayla, tzlzî’g'ç Mişti. Hiç bir mesele olmadığı-| Tuzlada oturduğun müddet- tayare ilebir haber ilet, NİM?” — na kanaât getirmiştim . Endişe | çe, sana, geceli gündüzlü külâh ne yazayim, ne deyeyim? e sallamaktan boynum tutuldu; | Hem söylesene allâsen, masal okumaktan çenelerim yo serseriliğin daha ne kadaf ruldu, -Efendimizin gönlü eğ lensin, konser dinlesin deye tel- izitamir ettirdim, akümülâ- törleri doldurttum, İstanbuldan plâklar getirttim. Hizmetçimi.. selâhiyeti vasıa ile, emrine â- mâde krldım, Kahpe, bana kafa tutmağa başladı. , Bütün bunlara mükabil, İs- ci # | man deva medecek? YA:X;: Taya gelmeğe niyetin n İstanbula mr döneceksin, YK — sa Kutupları keşfe mi gi sin? Her ne haltetmek ni! tanbulda imiş! Nakaratlr bir Senihadan Şadiyeye | mensur şarkı birakıp kaçtın. Aferin Şâşâcığım! ber Kaçman bana vız gelir. Bur-| Maceranın son g saya değil, istersen Kafdağımın ardma git, beni alâkadar etmez, Yalnız bununla alâkadar olan biri mevcut olduğunu unutma. Karından mektup aldım, seni soruyor, - Bursaya neden gitti- Hti anrmne ğendim, hoşuma gitti . — — ç Sarahanda, bana kalbitti Öi tığın zaman, sana ne söyl0€ ” — mi hatırlarsm değil mi? yf «Farzedelim ki Şefiktefi tuldun, fakat başka ER