Alkâr, Mizah, Hikâye. Romamn, y illiyeti ASRIN ÜMDESİ “MİLLİYET,TİR 13 Haziran 1929 BUGÜNKÜ HAVA şehrimizde (30) de Ü ceyi bulan baranet dün « bah 12 dereceye kedar düştü ve havular şerinledl. Fakat bu da devam ct hava — muhtedi! ve hararet (18) dereceye Şükselmiştir. - Rasateneye göre bu gün hava daha Sıca olacaktır Evelki Türkcesi erfane ile lâfetme! Gürültülü bir kongreyi şöyle ta- L df edebilirsiniz : «Küp üstünc dizseler> galtından birini çekseler> «seyreyle sen gümbürtüyü» Geçenlerde bizim yani erbabr .ğınııbuıımda bir köngresi oldu. Bir haylı kalabalık vardı. Mat- ıt kongresi her zaman - öyle bılık olmaz. Hani zeytin koçayemiş gibi bazı meyva- lar iki senede bir mahsul çok ve- rir, bizim köngrelerde böyledir, ler zaman kalabalık olmaz, ya i ya üç senede bir çoğalır. Ge- günkü kongrede dikkat et- tim, her kes, her kesten, oldu- dan başka şeyler - bekliyor, ne isek o yuz ne az, ne l Park tehlikede — Bir orman mütahassısı Cül- hane parkının, adı kaleme - gel- yen bir haşere — tarafından, tulmak tehlikesinin varit| lduğunu söylemiş. Şehremini| yfendi, bu haberi işidince : Pırkıı buı hmm güzü- bunların yarkı — kurutabileceklerini — hiç, netmem! demiştir. Ben hiç rka gitmem, bu — söz biraz dan düşer gibi oldu ama kü laşıldı, fakat bir çuvaldan neka- —dar ekmek çıkacağı anlaşılama- - dı, işin gırihi bazıları bunu ilmi € bir nazariye gibi içtihat mes'e- ge lesi haline soktular, kimyager . M. Bey: — Ben 104 ekmek - çıkacağı “kanaatindeyim, diyor. Lâkin bu atlerin pratik kıymeti yok- Vaktile biz de bu işle biraz neşgul olmuştuk, biz de bir çu- val undan kaç ekmek çıkacağı- araştırınış, bir gün sabahtan aksama kadar Galata fırınların- dan birinde bu işle uğraşmıştık. O tecrübenin verdiği kuvvetle iddia edebilirim ki, en iyi ame-| d le, en kuru un, en iyi kesici ile alınan netice mutavassıt şart- darla alınmıyor, onün içindir ki şimdi şu kadar çıkar, / çıkar diyenlere pek kulak asmı- orum. Bu ekmek işi bizdeki ip tidai şeklinde kaldıkça amele- min elinde bir silâhtır. ik müvaffakıyet! Istanbul Ticaret odası bizde I! bu kadar! “Wamlekotmize nasıl para gi e_ln!ll “Madenlerimiz,, Iktısat meclisi âlisine Birinci makalemizde demiştik ki, hangi vilâyetimizi dolaşsak,bilâ kay | dü şart bir kaç maden sahat ras- geliriz. Hatta bazı aileler - Anadolu dahilindeki seyahatlerinde ya o mu- hit halkımdan rasgelerek aldıkları ve ya bizzat kendi buldukları bir ma den numunesiyle ne büyük, ne zen gin hulyalara kapılmışlar ve kapıl makta bulunmuşlardır. Bu — suretle karısının son elmasını satan, tarlasını rehine koyarak imtiyaz al- mağa teşebbüs eden hayalperestler de çoktur. Her halde nazari olarak haklı bir — hayalpereslik... öyleya, mademki maden bulunmuştur, paza- 1 Avrupa borsaları olan bu meta halde insanr zengin eder değil mi?... Senelerce bu ümitle yaşayan- lar, hatta görünü kaparken hükümet ten aldığı yüzlerce altına malolmuş bir kahat İle ahfadına bu ümidi dev- redenler bir haylıdır. Misal olarak arzedeyim ki bu emelle şimdiye ka- dar Türkiyede imtiyaz için — edilen teşebbilsat mıktarı takriben 1800.hal- buki imtiyazı almıpta hükümete dev rolunan maaden de—resmi tabiriyle mekşuf-yene tahminen 280 kadardır. Bu âzım yekünlara karşı ise esaslır olarak işleyen madenlerimiz parmmak- la sayılabilecek bir kaç taneyi teca- vüz edemez. Bunlarda yalmız ecnebi sermayesiyle işlemektedir. İşte Ere- yli havramız hariç, 1913 senesindeki maden hasılâtını gösterir bir istatis- tik Altın Türk lirası 371,387 Kurşun «Baliye şirketi tarafından» 166,614 Borasit «Boraks şirketir 152,926 Kromit *Paterson şirketi tarafından» 182,092 Muhtelif küçük — madenler 873,049 evini, Zunguldak havzasını da hisaba ka-| < tarsak maden istihsalâtı umumiyemi zin nisfını ve şimdi ise belki fazla- sını, yene eenebi sermayesiyle müte- şekkil “Ereyli” şirketi temin etmiş tir. Görülüyor ki, bukadar zengin olan bukadar imtiyazları ve talipleri bol olan madenlerimizin işleyebilen kıs- mı mahduttur ve laşeydir Mukaddememizden sonra muhtasa Tan memleketimizdeki bazı madenle- rimizi şöylece bir gözden geçirelim. Kömür madenlerimiz: — Hepimi- zin tanıdığı gibi Zonguldak havzası elyevm Türkiyenin kömür deposu- dür. Fakat havzamızda — Almaların (Vestefalya) havzası gibi tamamen tanınmış, keşfedilmiş, çerçevelenmiş bir şeklü vaz'iyet yoktur. Bu kadar senelik aaiye rağmen Zonguldak hav zasının imtidadı, büyüklüğü, sahip bulunduğu kömür mıktarı — meçhul denecek kadar takribtdir. Bugünün etüdlerine nazaran havza 170 kile- bir saha dahilinde ve 6—7 kömürü ihtiva etmekte- hiçtemühim bir ye- kün değildir. Hatta havzamız mese 1â Almanya, İagiltere gibi bir kaç yüz milyon ton kömür istih- sal eden bir memleket için hçmen de, on senelik bir istihsal istikbaline ma- senede kayatın 1914 senesine nazaran Ü 15 misli pahali olduğunu tesbit| | iştir. Geç oldu ama bu bu—4 sinde olduğundan havza gimdilik da Ü luş temiz oidu! FELEK lıl':ıılm edebi lelrikası : 7 lik değildir. Fakat bizim nihayet se- nevi istihsalimiz bir milyon radde- |ik ihtiyactmızı belağan mabelğ de- fettiği gibi, pek az mıktarda cıvar / ÇAPKIN KIZ Çıt yok! Orta yer bom hoş. Caz- band habire çalıyar. Ne olur bir!| ' çilt olsun kalkta ya/Hayır! Ö- —ü evinde cenazenin kelenlen- sekler gibi sus pus! — Bir gün Hayret beyle bera-' T oturüyordum. i le neş'esiz, sıkintı- bir kaç beyi hanıma işaret ettim: Dans etse- hize! Kaşla gözle rahatsız oldukla- tnı anlatmak istediler. — Canım fena halde'sıkıldı: — Hayret bey! Dedim, İlk çalacak blakbotomu - beraber oynuyalım. A! Nasıbolür çapkın? De-! — Pek âlâ olur ağır başlı bey Yazan : AKHA GÜNDÜZ — Fokstrot neyse ne, bu yaş ta, akpak bir adamın blakbotom Çarleston oynaması. .. dedi. — Bir kaç viski yuvarlasanız pek âlâ olur ya! Dedim. —Ozaman iş değişir! Dedi. O dedi, hen dedim. Ve tahii galebe bende kaldı. Bilirsin ya| bu güzel, temiz ihtiyarın bana karşı samimi bir zalı var. Kıra- madı. Hele kırsın! İki gün, tam iki gün hem iki gece konuş-| mam! Nihayet kalktık. İkimiz. Baş- ka kimsecikler yok. Kabarede numara yapar gibi dans ettik. | Oturduğumuz vakit Hayret bey| |gülümseyerek sordu: — Bu çapkınlıktan ne zaman | vaz geçeceksin? — Evlendııııı zaman. İnamen ı SÜa DBD MİLLİYET J memalike cat yapabiliy Fa kat burada da karşımızda mühim bir takıp var... İngiliz gömürleri. | Britanya adalarından İbu kömürler çok kolaylıkla bizimle | tekabet etmektedir. Ve aramızda ge- rek nisbetsiz bir mesafe, gı mele ücretlerinin İngilte n çok halde yene muvaffak olmak yüzdendir ki, Cumhuriyı n bütün himayesine rağmen Zon guldak madenleri Gzemt istihsalâtı ©r yapamamaktadır. Bir çok küçük madenlerin işlemeleri duruyor dene cek kadar lâşeydir. Bugün havzada belli başir işleyen “Ereyli şirketi” Kömür Ttalyanlar” ve cinsinin iyiliği hasebiyle «Çamlı ©- cakları> madenleridir. Zonguldak kömürlerimiz ne piya- sada yapılan propağandalar gibi çok fena, nede İngiliz kömürleri ayarın- da yüksektir. Kömürün piyasaya fe- na Çıkmasında tarzı enimizin iptidai liği de çok mühim rol oynamakta- dır. Hatta mühim bir ecnebi serma. ye ile teşekkül eden «Ereyli şirketi» nin de wai tarzını tetkik etsek Avru- padaki muasırlarıyle mukayese ka- bul etmeyecek kadar gayrı fenni bu luruz. Kömürlerimizin istihsalinde tin gali olmas'-da makina kuvvetin- den kdâfi derece istifade etmemek, ve hakiki manasıyle maden amelesi ne sahip olmamak sebeplerini bulu: tuz. Bugün bizdeki “Randıman” 1 hizabedecek olsak Avrupa madenle rine nisbeten nısfından çok — aşada kalır. Bu da bittabi ihtisas fıkdanın dan mütevellittir. cuz olması fark duğu leri şirketi fi sederken İngiliz kömürü ayarında değil demiş idim. Ben hiç bir zaman kendi memleketim metamı diğerin den aşağı görmek istemem, fakat ha |kakati takdir etmek bir için farzdır. Zonguldakta kırkı geçen da- marlardan içlerinde kardif kömürü- ne tins itibarıyle yakin damarlar bu lunduğunu profösör (F. Frech) in 'öhlen Vorrase in derwelt” namın- da fenni bir kitalımda okudum. Me selâ çamlı damarı. çay damarı bu söz leri müeyyittir. Fakat bize tablatin kömür havzası olarak bahşettiği yalnız Zonguldak değildir. Kastamoni civarı “Söyüt özü” havalisi kömürleri gerek ke- miyet ve gerek keyfiyet itibariyle| ——— Türkiyenin istikbali için bir hazine- dir. Burada öyle damarlara tesadüf edilmiştir ki tahlitine ancak (9 1,1, $)y kül bırakmaktadır. Bu ne kadar mühimdir. biliyormusunuz? Bunun €hemmiyetini anlatabilmek için Zon guldağın yıkanmış olarak pryasamız- da satılan kömürlerinde (9 —i£) kül bulunduğunu söylemek kâfidir. Zannederim. Zonguldağın Tüvenan kömürlerinde (© 16- Çıkdığı çok vakidir. Söyütörü kömürleri belki kardifin de çok fevkmdedir. Tatikbalde şüp- hesiz Türkiyenin kömür havzası bu- rasıdır. . İanan bui geniş saba bakkında top- ladığım malümatta Zonguldak hav- zası hakkında ilk ve bu gününe ka- dar da et esaslr etüdü yapan ihtisa- sına çok itimat ettiğim beynelmilel İbir salâhiyeti Tenniyeye sahip Mö- 4yö (Ralli) den çok istifade ettim. Bu zat te maden kömürünün Türki- yedeki istikbalini Söyütözü havali- sinde bulmakta ve çok chemmiyet İşte el sürlilmemiş ha- zinelerimizden biri. .. Linit kömürlerimiz.— Türkiyenin vermekte: — Canım istediği zaman. — Ne zaman - canın isteye- cek? — Hayatı anladığım zaman. — Ne zaman hayatı anlaya- caksın? — Hiç bir zaman. -Biz işte böyle, Hayret beyle her vakit eksantrik konuşu- ruz, Fakat bu sefer lâfm sonun- .dı mutat olan kısa kahkahası- nt zaptetti. Yere bakark içini çekti. Bu güzel ihtiyarın birdenbire| melankoliye düşüşleri var. A- man sende cicim Ali! Dur, Hay ret beyi anlatacak başka fırsat- | lar yok değil. Yine beni lâfa tut tun, sana baloyu anlatacaktım. 1Bak anlatayım, hem gayet mu- |fassal, etraflı ve tumturaklı. e- fendim balonun tafsilâtr şudur: ısıf"' | Tafsilât bitti! Sahi bitti diyo- rum. Sen olsaydın ikinci bir sı-| |fır bulamazdın. AMLALAARZ b llli BZ -| içinde (Soma), (Samsun) civarında Zonguldağın kömürlerinden bah | Daha bakir vaz'iyette bu-| PERŞEMBE 13 HAZİRAN,İ! kemen her da pek mebrul te sadüf edilen Linit kömürleri Alma nyanın hc mahrukatı temin & en her tarafında — beyti land) leti dahilinde umumiyetle sına eselerin rekte yaşı vvei müharrikesini | uf madenin harbi umumi- deki mahdut faaliyeti istisna edilir- imiz uyumaktadır. | kalorisi (3500- at şanu da söyli | Vakia bu. kömü (4000) kadardır. elim Almanların meşhur Raya li itleri de 4000—1500 - kadardır. Bu madene harbı umuümiden pek az evel bir İngilir şirketi alâkadar mevadı şalımiye ve kimyeviyesinden | olmuş, |istifade etmek üzre imtiyazına tali polmuş idi. Son senelerde mahrukat örker mizde pek mütezayit olduğuna göre hiç değ mürden şimdilik beyti mahrukat ola rak iatifade imkân dahilimdedir. Bil son şeh hassa fen âlemin senelerde Linit kömürlerinden mangal kömü- rü istihsali de temin edilmiştir. Ve elyevim Yunanistanda Linit kömürle İrinden ağaç kömürü yapılarak . isti: fade edilmektedir. | “Ağaçlı madeninden sonra zikrede- bileceğim, mühim linit madenleri (Çeltik), Kütahya cıvarında da(Sey yit Ömer) Linitleri çok mühimdir. Soma madeninin kalorisi 5$00 zü bul maktadır. Seyyit Ömerdeki Linit ma İdeni cins itibarıyle — (Raynland) |Linitlerine çök müşabihdir. Tama- men Raynlard Linitleri gibi sathı arza yakın çıkmakta ve'çok kalın da- marları ihtiva etmektedir... Bu Li nitlerden istifade ihtimali çok ümit- |bahş değildir. Çünki; Linit Kömür- leri, cıvarlarındaki fabrikalara kuv-| İvei muharrike temin etmek üzre çok kârlıdır. Halbaki bizde sanayi ve fa- brikalar o derece ilerlemediği için Linif madenlerimizin istikbalini şim dilik sanayiimizin inkitafına terket- b günlük bunlardüan, ormalarımızı tah- ripten vikaye ve mahruktt ihtiyacı- Mizi mütlâk olarak temin suretiyle istifade edebiliriz. Hatta şurada şu-; nu da ilâve edeyim ki, Bulgaristan | şömendüferlerini: arada taş kömürü istihsal edilme, leriyle işletme SANREDDİN ENVER Yeklepller - müsabalası ——— Türh Milletini sevmek için Mektepiller müsabakasında dördüncü Notr Dam Dösiyon talebesinden Rikkat Hakkı Ha. mun kazanmıştır. Bu yazı şudur: Altıncı hafta; dt mühim haber Türk - Talebe - Birliğinin Iştirakile Balkanlar Talebe Bir. | ikleri tarafından & Temmuz Istanbulda —ukdolunaca! gradır. | Bir çok eccnehi talebe müme- salilerinin memleketimizde bir- leşmesi bizi cihan efkârı umu- | miyesine daha iyi tamıtmak için güzel bir veslledir. Biz Türkleri olduğumuz gibi şanıyanlarlın hakkımızda muha- bbet beslememesi mümkün değildir Beynelmilel talebe arasında | hissiyat İtibarile pek az fark vardır. Talebe yekdiğerine m buttur ve samimiyete meftun- | dür. Birleşmenin, fikir döğüş- türmenin faydalarını — anlatmak ise zalttir böyle vesilelerin taa- ddüdünü görmek elbette arzu © Dunu: mek mecburiyeti vardır. Fakat inden, kendi Linit ların bin tanesineden yüzbin de | fa daha güzel ve şen oluyor. — | Yenişehirde bir muzip türe- di. Gece oldu mu? Rasgele bir; telefonü açıyor, olmıyacak şa-| kalar ediyor. Geçen akşam A- janscı Alâettin - beylerde idik. Çin çin çin! Telefona giti. Allo kimsiniz? — Efendim Mosyö Pol ora- da mı? — Tanımıyorum efendim! bu | Mosyö Pol kimdir? | — Ahmet bey efendinin mah |tumu! — Hele böylesini hiç tanımı- yorum, Beş dakika &orira yine çın gin çin! Yine telefona gitti. Bu sefer karakol telefon ediyor: Efendim Burası karakol. Şimdi bize telefon ettiler. Mos- İyö Polun mahtumu bu sabah- 929 Pudra, sürme, dudak boyası İ akıllı bir sına bir Necip Saffet; uslu, gençti. Evlenirken, k 'ıırgm kendisini aldatabileceği- ni düşüncrek, görgüsü kıt, tah- sili az, g kinliği çok, kendi kızcağız aldı Necip Saffet, Fatma Gülsüm hanımla evlendi Fatma Gülsüm, Necip Saffete ar oldu. Necip te, Gülsümü se- viyordu. Altı ay kadar, karı ko- ca seviştiler. Altr ay sonra, Gül- sümcük, Saffetini gene sevmak- te devam etti, fakat Saffet, Te- randil hanmma aşık oluveri ... Necibin Toto dediği hanıma | aşık olmak kolay, fakat onunla buluşup görüşmek kolay değil- di. Hanım efendinin anası, baba- sı, kaynanası, kayınpederi, ve. kacası vardı. Bu kadar kişiye işi sezdirme- halinde bir mek için, ta Maltepede küçücük| gün. . bir köşk tuttular ve haftada bir iki defa buluşmağa başladılar. Ama bazen Toto kaçamak ya pıp gelmiyor, zavallı Necip, Maltepeye kadar beyhude yoru- luyor, beyhüde bekliyordu. Buna çare?.. — Sana mektup yazayım Ne- cip. — Sakın ha! okur. — Öyleyse ne yapalım. — Bilmem. Karım açıp Bir gün, Maltepedeki köşkte Necip Totoyu öptü: — Ne güzel bakıyorsun?. — Yeni bir pudra. Eşatiyon| göderdiler. Bak ne güzel kutu. Terandil çantasından nümu- nelik minicik bir kutu çıkardı ve sordu; — Senin karına yollamazlı mı? — Yooo... — Bana daima gelir. . * Ona da bundan sonra gelecek. . Çare bulunmuştu. Toto, ran- devuya gelemiyeceği zamanlar, pudra, sürme, dudak boyası nü- munelerinden birini gönderecek ti. Bu suretle mektuplaşmış ola caklardı. .. *.. Fatma gülsüm, ilk pudra &| İşantiyonunu alınca şaştı. — Allah Allah! dedi, bu da ne... Ben ömrümde dudağımı boyamadım. — Bu reklamdır. karıcığım, boya, boyanana gönderilir. »** Ve o günden sonra, eşan- tiyonlar gelmeğe başladı. Necip, eşantiyon geldiği gün İler, Maltepeye gitmiyordu. . . Altı ay böyle geçti. Yedinci ay, bir gün Necip an sızın karısının - odasına - girdi. Gülsüm okumakta olduğu bir mektubu hemeni göğsüne - sok- Y .. Ben telefonu elime aldım ve söze karıştım : — Efendim, ben Mosyö Po- lun madamıyım. Zevcimle bura dayız. (Çocuğu bulduk. Telefon ederlerse böyle cevap veriniz. Beş dakika sonra yine tele- fon: — Madam Pol orada lütfen. . . Hemen (işidir) i kaptım: — Allo! Madam Pol. ; oui c* est moi möme ki parle. .. Fransızca konuşmağa başla- dik: ; — Affedersiniz madam, Çe- mişkezekten bir kağnı arabası iki kavrulmuş meşe kömürü ge- lecekti, sofrada bekleyoruz, gel miş ise Mosyö' Pola yükletip lütfen gönderiniz. — Geldi efendim. fakat pek ağır olduğu için yardımınıza imiş, tan beri kaybolmuş, annesi me- rak ediyor, — Mosyö - Pol sizde Bizim buradaki Yenişehir ge| ma usrm,.mu;gıqıımıu muhtaç olduğunu Mosyö Pol, Aıı tarafını — getiremedim. Çünki dayanamadım, Inhkıhı- d | Iıu[ndsn saklanacak ardı? ihanet edi-| , le- | Ne?.. Karısının bir mektubu mu v Demek Gülsüm yordu ha!,. Bu saf, kesiz kadın bu işi Hakıl tı? Gülsüm göz yaşları içinde an| lattı: — Evelâ süslendim, sonra| güzelleşmek istedim. Daha son ra güzelliğimi herkese göster- mek arzusuna - kapıldım. İste- dim ki erkekler, güzel olduğu- mu bana da söylesinler. Sade giyindiğim zaman beni rahat bırakıyorlardı. Fakat süs- lenip boyanınca musallat oldu- lar. Bir gün birinin sözüne ka- pıldim. — Peki ama birdenbire ne- den güzelliğini göstermek ar- zusuna kapıldın. Sana bu arzu- yu ne verdi? — Sık sık gelen o pudra, sür me, allık, dudak boyası nümu- neleri verdi. Bir gün o gelen boyalardan birer kere sürün- düm... Hepsini sürdüm ve o apı | Necip Saffet karısının yüzü- ne baktı: Gözleri bol sürmeli, yanakları bol allıklı, dudakları bol kırmızdlıydı. , . Nakleden SELÂMI IİZZET Istanbul — İcra resinden: Fuat Arif beyin Aydin - vaporunun dörtte üçüne sahip Mustafa Zeki beyden alacağı olan 1700 Jizanın te- mini tahsili için borçlunun mezkür vapordaki dörtte üç hiase ve hem ha- müle ve hem yolcu nakline müsait 200 ton hacmi iatiabisinde ve içinde 600 beyir kuvvetinde bir adet tır- pi makine ve bir kampavunt kazan ve bir müstamel zais çift dürbün, üç admiraltı demiri maa 13 kilit zencir 1 grivafişka mataforası 1 irget 2 vinç mantakım birisi üç ve diğeri 2 çift can kurtaran sandal 131 can kurtaran yelek 1 rodalif halat 2 otuz kulaç tulünde Tif halat 1 adet ba- rometto 1 termometro 1 pareketa, maatakım 30 muhtelif harita 1 divar saatı 30 muhtelif anahtar 2 mengene 1 pafta takımı maakılavuz 4 çekiç ve süngü gelberi ve tırnak ve ateş küreği ve 48 battaniye ve 19 yor- gan Si çarşaf 30 yaştık yüsü 2 sofra örtüsü 8 kadife masa örtüsü 3 mu- şamba örtü 10 beyaz kanape Örtüslü ve muhtelif çatal bışak kaşık tabak bardak kadeh tencere tepsi tava ve ottan 30 yatak 8 kadife salon takımı 12 sandaliye 1 konsol maa ayna ve Bhir eşya ile Aydın — vapurumun dörtte üç hissesinin fruhtuna karar verilmiş ve üçüncü müzayedesi Ha- ziranın 19 inci çarşanba günü saat ondan on ikiye kadar Salr pazarı önünde demirli mezkür vapurun için de tera edileceğinden talip olanların yevm ve saat mezkürda vapurda ha- zır bulunacak memuru — Halil Rifat beye 1200 lira pey akçesile müracaat eylemesi ilân olunur. ZAYİ: Tatbik mühürümü yi ettim Bu mühürle kissseye borgum olmayıp yenisini hakkettirdim. Zayi mühürün hükmü yoktur. Evkaftan mütekait. — Güzel mukabele hanım e- | fendi! İ — Hangi hanım efendi? — | — Çapkın kız hanım efendi! — Vay! Beni nerden tanıdı- nız? — Sizi candan seven bir ar-, kadaşım sesinizi ve kahkahanı- zı tarif etmişti, o tariften tanı- dım Çapkın hanım efendi, — Vay! Sizmisiniz? — Ben kimim? — Siz işte. Tenisten çıkar ken ilk defa tanıştığım bey efen| di hazretleri. | — Nasıl tanıdınız? — Söylediğiniz yeni aşıkım bana sizin için çok muziptir de mişti de ondan. — Yeni aşıkınızın aşkındaki | kuvv mes'ut isabeti - tebrik| ederim. Beni de taziyet etmoz misi- Hayri — Niçin? — Mukabele edcmıyecııünd: onun çin, —allbısan E.M.M. Unumi kalıl Büyük Müillet mec Trolunan — cahsisarı 1930 — seneleri: t ce mecliş matbazsı içi A — Bir adet te € yahut 100 e 68 3 Augahul arörlü momatik Bir udet kabartma makimast Bir ader thanc içiM İ mücellithane Bir “adı istampa e. yakd İ makinssı F — Biradet meşin traş maki: — ğj Bir xdet kambura makinâtl Bir adet taksimadlı KÖŞE ç kesmek için kupuyar 75 kilo pirinç çizki 18 , fantazi çizgi 25 , çiçek takımı 4 takım demir garnitür 40 santimlik 4 adet pirltik 4 det S7XB2 ve 15 -dl XS çinko gele ıı — 4 adet tipo meerm £ adet mücellit ürüsü 20 adet mürettip çili — Z adet mücellit kumpast 175 adet mühtelif vizo Mevcut — 63098 — Mtogref mahinesi için yelpaze tertibatı ÜU — Bir adet kitap dikiş maki nesi satın almacaktır. £ — Talip olanlar bu hasustaki şarılarım ve tesilm müddederini ( ağustos sant 14 te kapalı yarile idare hey'etine bildirmelidirler Istanbul İkinci Ticaret mal- kemesinden: Müflis Avunduk zer de biraderlere ait ve Alyanak bunlf” daki mağazada mevcut manifaturaft müteallik emval ve yazıhane e$97” sımın bilmüzayede sâtılması mukar” ter olduğundan - taliplerin yert müzayede olan — 16/6/929 taribirte müsadif Pazar günü ve anı müteakif günlerde mezkür handa masa hey'er tine müracaat etmeleri lüzumu İ unur. stanbul Mahkemei birinci ticaret dairesinden: İSPİRTO ve İSPİRTOLU LER UMUM MÜDÜRLÜĞÜ ç ne DEVELÜ ZİRAAT BANKA' NIN 1STANBUL şubesi üzerine "j şide ettiği YÜZELLİ liralık 16/4/ tarih ve 7088 numerolu çekim olduğundan bahisle iptaline itası talebile Avukat İSMET b vukubulan müracaatı üzerine ::'“ kür senedin kimin yedinde iet boş gün surfında Mahkemeye ibEN ve ibraz edilmediği taktirde ipti' karar verileceği lüzumunun © havadisle ilânma Mahkemece İöğe verilmişolduğundan bermucibi mahkeme keyfiyet kanunu ııı'"" maddei mahsusası mucibince İ lunur. j aai stanbul İl icaret Mi kemesindan: Müflis Yakop fusi tarafından teklif odilen n';' dato müzakeresi Haziranın 17 Pazartesi günü saat 14 oııw"' ra edileceğinden cehabr —d*:,_ yevmi mezkürda ımwl ] ğiz. Dedim, işidiri kapât? “ı— daha rahatsız ed*lılkl“ . miz için fişi çıkardı çait | Herkeste bir merak. K#R” | Kimdir? Hepsine yalan sövl'd"" p& $ —- Tıgıımıyorum İÇKİ- caret mahkemc AYİ: St senesini lik dairesinden aldığım ıırl" MiT dını kaybettim. Yeni nı n dan hükmü yoktur. ZAYİ: Seyri sefer -:'İ" aldığım 1657 numerolu otomobi kası zayi olmuştur. Y..ıııln' Kımdan eskisinin ınımııı tır. Şöför Ali-Ekretf Pardon! Masa b ni bekliyorlar, mu;nıul' nt söyliyemezdim. telefonlara da can far yapmış: Bir bilinirse, bir kaç defa pestilini î' karır güneşe sererler İşte böyle cicim Ai? Şimdi ben Anhı—ıdıJ aşık daha peydahladım ı.ar' Daha doğrusu © A 4 dine peyda oldu. gadi sayf Kaç etti buı-nınll I « lun. Istanbuldakileri — | çe Başta Cevat, bir! MÜLCE yar iküi!”Kaya bilmem ne, " cidenin kardeşi P*"“' döön! 'Dokıdly