1 Şubat 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| î%lılhyet ASRIN UMDESİ “MİLLİYET,TİR 31 KÂNUNUSANİ 1929 B | BUGÜNKÜ HAVA Rasathanebe — tespit edildiğine göre, bu gün ruzgâr — mutavassıi | poyraz esecektir. Hava kapalı ve | karlıdır.. Dün âzamt hararet üç, asğari nakıs yarımdı. — DÜŞÜNDÜKLERİMİZ;) | KIMILDANIYOR |— Muhtelit Mübadele Komis- yonu bir ay kadar evel — şubatın ilk günü Gömülcü- neye nakletmek için bir karar vermişti. Bugün şu- batın ilk günüdür; fakat komisyon yerinde sayıyor. Dün öyleden sonra komisyon bir içtima akdetmiş ve nakil “için tahkikat olunduğundan imkânsızlık karşısında Gö- mülcüneye gidilmekten vaz- ıgeçilmeslne kara rverilmiştir. - Komisyonun Istanbul dan iGömülcüneye naklini icap ettiren esbabı vaktiyle bu sütunlarda izah etmiştik. — Ozaman yazdığımız üzre, komisyon —âzasının bunu — şahıslarına karşı bir hür- /— metsizlik, telakki etmelerine “ye yahut kendilerini ara- — mızda görmekten bıktığımız |— zehabına düşmelerine sebep — yoktur. Komisyonun Gömül- ' cüneye gitmesi- Lozanda “imza edilen mübadele mu- - kayelesinin ahkâmı iktiza- Osıdır. Bu mukaveleye göre - komisyon içtimalarını “Tür- “kiye ve Yunanistanda,, akd- Eedecektir, altı ay Atinada lcı'ayl faaliyet etti. Bu müd- /| detin hitamında Lozan mu- 'ıtıedeslnln ahkâmını bitaraf aya hatırlatan Türk mu- rahhası olmuştu. Komisyon bunun üzerine Istanbula Onakletti ve hâlâ Istanbulda bulunmaktadır. Gerçi esas itibarile Yunanistana nakli -kabul edilmiş ise de dünkü (karara göre aciz yüzünden komisyon kareket. edemiyor. Filhakika komisyonun bu kararı son zamanlardaki İıfaıllyet daha doğrusu faali- | yetsizliği ile hemahenktir. Atalet... öyle atalet ki iş :örmek değil, yerinden kı- ıııldınmak bile kabil değil. F ELEK İhtiyatsızlık ! | Bir kaç gün oluyor.. Maruf quharrirlcrden birisi kadını Nsaır insanlar içinde çok geri .Jca!mış iptidai bir mahlük ola- ak göstermiş ve hatta kadının ayvan postundan güzellik ve .Şüs beklemesini sözlerine dahil Colarak yazmıştı. Bu yazı şa- irler mahafilinde bir güna tesir yapmamış ise de kadınlar ara- YevUye T E ğ r KDĞ E mucip olmuştur ... O kadar'ki. eğer bu muharrir - evlenecek olursa kendisine ilk şart izdi- vaç olarak 1500 liralık bir kürk alması ve bundan başka kendinin de yaz ve kış kürk &iymesi teklif edilmesi hakkında Ppropaganda — yapılmaktadır . Kadınlar birliginin de işe ka- tışarak muharrirden izahat is- teyeceği de söyleniyor . HokkabaZlık | Beyoğlu sinemalarından bi- rinde bir hokkabaz var. Ge- çende görmeye gittim, aldatıl- dığımı — bile bile seyrettim . Adamcağizın yaptığı hünerler arasında bir kız uçurma vardı; bu hüneri seyre gelmiş olan- lardan ağzı içki kokan birisi! — Biz daha antikasını ya- parız . — Deyince — yanımdaki sordu ! — Ne gibi? — Biz böyle kız - değil papas uçururuz ! Dedi : Biraz sonra bir kanaryanın elektirik ampuluna ğirdiğini görünce : — Bak bunu yapamam, olsa olsa kafese korum! Dedi : — Düşündüm. Bizde böyle san'atkârlar varken — hariçten artist aramaya ne lüzum var? Tebdil cins! *Akşam , refikimizin ka- rilerinden bir zat, gazeteye gönderdiği bir- mektupta bir müessesede on iki saat rakkam toplamaktansa kadın olup ev işlerile uğraşmayı tercih etti- gini yazmıştır . Bir haylı tec- rübe sahibi olduğu anlaşılan yaşlı başlı fakat yüzü gözü boyalı ve parmakları rengârenk yüzüklerle dolu bir hatun bunu okuyup- yanımdaki daha gençce kadına gösterdi, ve — Sanki biz yetmiyormu- şuz gibi.. Dedi * PELEK Askeri bahis Gene Manş toneli Üç hafta evel Manş tüneli hakkında bir mekale yazmış. bu- rada tünelin yapılmasına saik olan iktisadi ve askeri mülaha- zalarla aleyhinde toplanan fikir- leri söylemiştik. Bu defaki meka- lemizde bu tünel hahkında söy- lenmekte olan şeyleri tamamla- mağa hasredeceğiz. Manş Denizinin en - dar bu- lunduğu Düvr (Duvres) ile Kale (Calais)arasını bir tünel ile bağ- lamak - için kendisine ilk evel bir fikir doğan bir mühendis, daha 1802 yılında Fransız Mat- yö - (Mathieu)olmuştur. Bundan 50 yıl sonra da diğer daha mu- fassal bir örüje ortaya çıkmış, bu da 1874te Versay( Versailles) Meclisinde müzakereden dahi geçmiştir. Hatta Pransada teşek- kül eden inşaat şirketinin işe başlaması için bir de - kanün çıkarılmış, şirket te keşif işlerine bile- başlamiştı. Ayni istek karşı tarafta İngi- lizlerde dahi belirmiş ve Siriohn Han Kshan adında bir zat “keneltonel kumpanyası,, namile birde şirket — vücuda getirmişti; Fakat bu projenin aleyhine der- hal ciheti askeriye ayaklanmış e: “Fransa ile İngiltere arasında hazırlanacak bir tünel, Büyük Beritanyanın Ayrtupa tarafından istilâ edilmesine sebep olacaktır.., ına bir haylı dedi koduyu Milliyetin tefrikası 4 Ş ŞÜPHE Demeğe başlumışlurdır — Kâzim bey korkuyordü. Kızı- yın yalanlarından, souk kanlılığın- ânn kurkuyordu. Bu-halin sonu nereye varacaktı? — Fakat bir gün gelecek söyle- ek her şeyi itiraf etmek mec- buriyetinde kalacaktı. O zaman, e olacaktı.. O zaman kızını illedebilecek miydi ? — Hayır, kizini kizinin bügün- kü yalanlarını bu günkü uzaklığı- Nt samimiyetsizliğini affedemeye- Baba kız odalarına çıktılar ve birlerinc hiç bir şey söyleme- Sayrıldılar, | Kâzam bey odasina »| irdikten ra kııpı—ını sürmeledi, ve da- — Selâmi İzzet — * Bu sıze ilk ve sön mektü- bum olacaktır Muhsin bey, Size bir daha bu facıadan bahsetme- yeceğim. Sizin yerinizde olsay- dim - yapacacağım şeyi — bilirdim demiyurom, çünkü bunu ben de bilmiyorm. Ancak bu gibi haile- lerde insanın- bir dosta- ihtiyacı | olduğunu biliyorum. İster misiziz sizin de ben bu dostumuz ola- yım? “ Bir an Sacidenin babası ol- duğumu, — kızımı fevkalade çok sevdiğimi unudunuz. Yalnız hatır- layınız ki; Sacideyle evlendiği- mizden sonra sizide hemen hemen kızım kadat seydim. Siz banâ damattan — ziyade, — hakiki bir evlat., ikinci hır evlı oldunuz 1924 te, Mıkdomldm başve- killiği zmanında tünelin inşası İşi tekrar canlandırılmış İse de, bo defa da Balfur, Loyit Corc ve Baldvin gibi muhalifler har- biye nezaretinin rüesası, tünelin vücuda — getireceği — tehlikeden ziyade bir harp esnasında muha- faza ue taarruzdan vikayasi güç olacağını, bunun iktisadt fayda- larının da şüpheli bulunduğunu /(dermeyan eylemişlerdir. Bundan dört yıl sonra yani bu günkü günde tunelin iİnşası lehinde İngilterede büyük bir ceryan hasıl olduğu, hatta Avam kâmarasında 186 mebusun, Lort- lar Kamarasında dahi 107 azanın tünelin inşası lehine çevrildiği, yalnız 72 mebusun bitaraf kal- dığı anlaşılmıştır. Bu ceryan, Ka- nal kumpanyası tarafından çıka- rılan eshamın fiyatlarının vüksel- mesine sebep olmuştur. Bu teşeb- büse ait sehimler ilk defa 4 şilin mukabilinde piyasaya çıkarılmış- ken :1928 yılında T şiline satılıyormuş. şimdi ise 5-6 şilin arasında oynamakta imişler. Ümanite (Humanite) - gazete- sinden hulasa ettiğimiz bu malu- mata, Fransız komünist gazetesi- nin bazı ifade ve fikirlerini de aynen katalım: Tünelin inşası Franız ve İngiliz askert teşriki mesaisini kuvvetlendirilmesi de- mek olacağını İngilizler söyliyor- lar. Renanda yapılan Fransiz kara manavralarına ve Paris üze- rinde icra edilen hava manavra- larına İngiliz ordusunun mensup- ları da iştirak ettiler. “ Bir zaman evel, Kanalın karşı "yakasındaki askerler, Fran- sız askerlerile temasa gelmekten bile çekinmiyorlardı. Malüm müs- temleke — milletlerine karşı ve Rus Şuralar ittihadiı hükümetine karşı müştereken mücadele etmek lüzümuFransız ve İngiliz askerle- rinin birbirlerindençekinmelerine nehayct verdi. Tünelin inşası etrafında top- lanan muhalefet bulutlarını dağı- şey, gelecek tanbir harbin kor- kusuydu. Artık İngilizler ile Fran- sızlar müstakbel harplerde daima kolkola — yürüyeceklerine - kani- dirler; çünkü mazlum milletler aleyhine ve kuvvetlenmekte olan Bolşevik Rusya aleyhine hareket bunu talep ediyor.,, Cinoğlu SIHHİ - i Bilüi Teshin ö v Bunun için gerek boruların geç- me yerlerinde uzak bir aralık ve gerek kendisinde cüzi bir - çatlak bulunmamalıdır. Borularda — anahtar bulundarmak iyi değildir; eğer mev- cut ise çok sıkmamalıdır, çüunkü temamile sıkılır ise cereyanı hava yuku bulmayacağından — gazati mu- zirre odanın içine vayılır. Hava gazı ve müteharrik el so- baları sıhhi değildir. Yerli ocaklar ve Şşömineler iyi çekmek ve tütmemek şartile teshin vasıtalarının en alâlarındandır , fakat ağızları geniş, boruları dar ve uzun olmalı; bacalarının üzerlerinde birer fırıldakları bulunmalıdır, yoksa hem çekmez tüter hemde odayı ısıtmaz. HB.Z. Ve bu gün emin olunuz ki, Dr. Mühittin cideden fazla sizi seviyorum. *Kızımın muvakkat - cinnetini tahlile oğraştım. İçinden çıkuma- dim, bir'şey anlayamadım, “Eğer; hissiyatına kurban git- tiğine kani” olsaydım; Onu - size karşı müdafaaya gayret ederdim. Fakat Sacide hislerine hakimdi. “Sizi artık sevmediğine de emin olsaydım, bu —mektubu yazmazdım. “Aranızda —bir-. geçimsizlik var mıydı?.. Her halde ben bil- miyöordum. Eğer böyle bir şey varsa bana söyleyiniz, - “Şimdilik sersem - bir. halde- yim. Biri karşıma çıkıp ta: Kızın kocasına ihanet ediyor! - deseydi, o adamı tokatlar, fakat inanmaz- dım. Sacidenin böyle - bir şey yapacağına inanılmazdı değil mi? Şimdi size Sacidenin verdiği karari :oyleyeyîm bana kir şey” söylemedi, Takat çok iyi hisse-. diyomm— Eğer ondan ayrılacak | olmamış üh üçük Hikâve Küçük hanım geldı... Rasathane o gün havanın bu- lutlü ve yağmurlu olacağını ha- ber vermişti.. Tabit hava çok güzel ve-çok güneşli oldu. Rafet Cemil de" hava güzel deye, yaya olarak - şoyle uzandı... Rafet Cemil mimardı ve san- ki ilk eser olarak vücudunu per- gellemişti, Umuzları, beli, kalça ve bacakları O derece muntazam ve mütenasipti... Bazı kadınlar vardır, mimar değldirler ama, üstat bir mimarın pergelinden çıkmış — gibidirler .. Mühsine Nilüfer işte bu kadın- lardan biriydi... Rafet Cemil için- den: Bu küçük hanım pergelimden çıkmış - kadar güzel! Dedi ve peşine düştü. benim Hanim gitti o gitti; o g'ııti hnım gitti.. Nihayet bitbirlerine yaklaştılar. Muhsin Cemil küçük hanıma yaklaşti... Bir söz söyledi, cevap almadı. Bir söz daha söyledi, yarım cevap aldı.: Üçüncü sözden sonra konuştular. — Ne olur. bana' bir rande- vu lütfetesenize.. Kim bilir belki beni seversiniz. Birbirimizi seve- rek belki de bühtiyar oluruz... Öyle tatlı yalvarıyordu ki,kü- çük hanım insafa gelir gibi oldu. — Peki, üç; gün-sonra Keşış- yan efendinin apartımanına ge- liniz. İşte adresi yazdım. irrez Kcşişyî'm efendi de kimdir? — Eski bBit'arkadaşımdır. Ap artımanına gelir Muhsine Nilüferi istersiniz. — Teşekkür ederim... Sizi se- viyorum... Mes'ut ettiniz beni.. — Haydi artık gidiniz..Üç gün 'sonra görüşürüz. Rafet Cmil üç gün sonra, tam saatında Keşişyan efendinin apartımanına geldi. Kapıda mükellef bir otomo- bil, otomobilin içinde mükellef bir köpek - vardı. Şoföre sordu: — Bu otomobil. bu köpek MuhsineNilüfer: hanımın değil mi? — 'Eveti İçine bir korku girdi. Mer- divenleri endişe ile çıktı. Birinci katta, kapının üstündeki yaftayi Taksime doğru İ ayeras h.(_—-x ağale /ı " Z aa bT Karşısına çıkan sıvri beyaz sakallı, altın gözlüklü zata keke- leyerek sordu: — Muhsine Nilüfer hanım? — Biraz sonra gelecek efen- dim. dişarı çıktı. Bileziği alacak olan beyfendimiz değil mi? — Ne bileziği? — Mühsine - Nilüfer hanım iki bilezik beyendi. Biri 2500 liralık, ötekisi 3000 Jİıralık. Bi- rinden birini almak için sizi bek- D> filminin mevzun. d MELEK Sinemasında İrae edilmekte olup her gün böyük bir halk kitlesini celbetmekte olan ŞARL MEREBİN "meşhur piyesin- en müktebes JAK KATELENve EMMİ LİN in temsili binaziri Kâbus (Lö Vertij) Hatikulâde filminden daha güzel, daha muhteşem bit eser tasavvur edilemez, liyordu; Rafet Cemil ke... ke, keledi: — Çok iyi.. Ben Muhsine hanımı. aşağıda beklerim...Beraber yukarı çıkarız... Odadan fırladı..Merdivenlerden |4 fırladi.. kapıdan fırladı.. Kendini : her akşam Frankardi Melek Sinemasında İcrayı lübiyat etmektedir * sokağa dar attı... O gittikten sonra Muhsine Şişlinin meşhur Muhsine Nilüferi, saklandığr yerden çıktı, kıvrak bir kahkaha attı... Ertesi gün Rafet mektubu aldı: “Bana kin bağlamayınız beyfendi, Dünkü vak'a size iyi bir ders olsum... hayatiım maalesef rande- vularımı kuyumcularda vermek mecburiyetinde bırakıyor... Sizde zengin Oluncaya kadar, sinama- larda, pastacı dükkânlarında ren- devu veren bir küçük hanım bulmağa gayret ed'iniğ.l:,ıd Selâmi İzzet Cemil şu Pertevniyal vakfı akaratından: Zirde muharrer emlâk yirmi gün müddetle müzayedeye vazolunmuştur. Taliplerin yevmi müzayede olan Şubatın yirmi üçüncü Cumartesi günü saat önbeşe kadar İstanbul ev- kaf müdirtyetinde Pertevniyal idare- sine ve encümene müracaat etmeleri. Şişlide İzzet Paşa sokağında Valide apartımanın 9 nümerolu dairesi. Köprü başında Valide hanı tahtında 2-8 nü- merolu piyazet dükkânı. Köprü başında Valide ham tahtıhda 2 - nümerolu dükkân ve 2 nümerolu Ooda ve mezkür han dahilinde 16-17 nüme- rolu mağaza. z ZaP Şehzade Başında & & gn HİLÂL SİNEMASI v çe ANNA MALEK BANKA KARENİN KOVBOY |HIRSIZLARI Con Jilbert Maleğin son Hot Kipsonun Greta Garbo komedisi büyük drami Duhuliye 21 localar 117 22 film birden Pazartesi gününden itibaren (ZEYNEP ) Versaydaki mutantan ziyfetler Fransa sarayının ihtişamı... Onbeşinci Lüi nin metresleri, sefahetleri, işte yakında MELEK Sinemasında irae edilecek olan Drotl Giş ile Antaniyo Moreno nun temsili muazzamı Madam Pompadurun bir macerası Alhamra Sinemasında Volga.. Volga.. Heyecanlı.- filminin iraesi 4 münasebetiyle saat 18,30 ma- tinesinde Rus hey'eti mugan- niyesi ve Balalayka işti- rak edecektir. Kin ve Aşk ren Riç ve Konvay Tearl Rus hayatına ait mükemmel film Gelecek Hafta .OPERADA Darülbedayi 'Tepebaşı tiyatrosunda bu gün 15 30 da ve akşam saat 21,30 da Zafer Sarhoşları 8 tablo. Sitrindergden eden Şaziye Berin hanım ŞELR KM Ferah Sınemada Serenat ve çılğınlığın pahasi ayrıca mükemmel varyete . v * Naşit Bey Temsilleri Bugün, Gündüz. ve akşamı Seh— .wı tercüme debaşı Millet tiy dâ Dü Şatosu “Cinayeti Dram 6 Perde, —— Gece Efeler arasında Komedi 3 perde Bale heyeti, Rakslar, düetolar GÜNÜN LÂTİFELERİ Taksi ücretleri iniyor okudu: A. D. Keşişyan Kuyumcu Şöyle bir duraladı, sonra girdi; kendini fevkalâde ağır — Artık hiç merak etme kocacığım. Bundan sonra döşenmiş bir odada - buldu, olursanız intihar- edecektir. Buna katiyen karat - verdiğini rinde okuyorum. “Siz neye karar verdiniz? Ne olur bunu olsun bana - bildiriniz. Evelden - haberim - olursa; belki onu da, sizi de kurtara bilirim. * Üç- gün . -sonra- kayın - peder damat. beyoğlunda -buluştular.KA- zım bey: — Kimsenin bizi görmeyeceği bir: yere, gidelim, dedi, Sacideye haber vermesinler. küçük bir mahallebiciye -gir- diler. Muhsin: Vö qoyleylniz, dedi, sizi dinli- yorüm. Kâzım bey kısa bir tereddüt- ten sonra: — Muhsıim - dedi, Sacideyi af- fetmelisin, Her şeyi unutmuş gibi ıvdet etmelisin. Emin ol Sacide Zannından, — tasavyurundan fulı seviyor. Gel. hiç bir şey gözle- otomobile binerim, — Ben onu :evmıyuı miyim sanıyorsunuz? — Sevdiğini biliyorum oğlum, bunun için avdet ediyorum ya . Muhsinin ağladığını görünce : — Gel, fakat zafını belli etme, dedi. — Ne vakit geleyim? — Bir kaç gün sonta. — O zamana kadar Sacideye bir şey söylemeyim mi? Kâzım »bey bir an düşündü: — Biraz daha tereddüt içinde kalsın, dedi hiç olmazsa günahını bu kadarla ödesin. : Ü Muhşin; bir hissi kablelvuku le üphel ye başla- h £| kar vAR mışti. Aldığı son mektupları okudu. Evlenmeden evel, henüz daha metresiyken bu kadar ateşli mektuplar yazmamıştı. Halbuki o zamın!a.rne mükemmel seviyo- rdu, ne Kusursuz bir mşmydu, glibl'xeL wonu ıffec..' D — Seni- seviyorum Muhsin.. Bana saadeti öğret. Ben seninim, bana istediğini yapl Ve Muhsinin bazı cesaretsizliğini utangaçlığını — görünce — isyan ederdi: — Sar, sım sıkı sar - beni: Seninim diyorum ya! Yorğun arğın başını Muhsinin omuZuna dayayıp göğsüne sokul- duğu zaman, bir van kedişi gibi mırıldanırdı: — Var ol sevgilim,beni ihya ediyorsun.. Beni yeniden yaratı- yorsun...Kendin için yaratıyorsun beni. Böyle söylenerek uyurdu. Sabahleyin gözlerini açtığı za- man, sevinç içinde haykırırdi: — Dünyanın en mes'ut kadi- nı benim.. Bu sözleri bir dua gibi söy- lerdi. | O zamanlar, bir gün gelip ayak kabi eskitmem , :Vleneceklenni akıllnnndan ’mle hep erkek, Sacide köcasiyle pek az alâkasiı olan bir kadındı. Günün birinde - kocasından ayrıldıktan sonra gene — Muhsine varmağı duşunmedl-r ilvaki Muhsinle olan münasebetini bütün alem biliyor- du. Fakat âaleme hesap vermek mecburiyetinde değildi yal Ama âilesi?., Ailesine hesap vermemezlik Karısından ayrıldıktan sonra babasının evine pbeldi ve genç kızlık odasına kavuştu. Memnun- du Kâzım bey: — Sefa geldin kızım, demişti, bu. güne kadar mes'ut olmamıştin, Bundan sönra seni mes'ut etmeğe çalışacağım . — Babana, — babanın kollarına sığın” mes'ut ol !. Bile- mezsi evlenip benden ayrıldığın zaman içim nasıl parçalanmiştı . Artik benden ayrılmazsın değil mi? Seni ben mMmesş'ut edeceğim... Seni saadete ben kavuşturacağım, — gİ _flı.(Bitmedı) ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: