wwyüktür. Hire. ÜLKEMİ Müreftelilerin derdi “Şarapçılıkta kâr karılan suma da Mürefte, (Hususi) — Bizim genç » iğimizde o Müreftenin rakıları pek meşhurdu. Şimdi rakı yapılmıyor, şa- rabr şöhret almış. Buradan her yıl orta hesap olarak İstanbula bir Vi - çuk milyon o kilo Yapıncak üzüm gönderilmekte, bir buçuk milyon de ayrıca şarap ve pekmeze sarf- olunmaktadır. — a şarabın iki yü , bin çubuk dikilmektedir. 17 kadar da İ şarap yapanlar var Buranm al e şarapçıları arasında daimi bir a mamazlık | vardır. Kabahatın kimde olduğunu anlamak güçtür. o Her iki taraf da kendisini haklı göstermeğe uğraş - yn ar, 00 kilo üzümden ola - 2m ve kilo sarap sk szlml ve ge- cibr. vi e yüzde yok bahasına!,, rara uğramaları yüzünden bağcılık milin vi iye ni İnhisar ayı mayı rakı âmillerine 300 Pkikutim al imiş. Halbuki EZ eti İMİZ re ea e için sene rgiden EE kırması yüzi tin bu kre inal ilenie, mektedir, Binaenaley' ii ikinci umumi müfet- tişliğin o dikka gözün! arze dilmeğe ye şayan olan in akanamik ani üzüm satışına e olan mi u suma derdinin cl rımız in ma s0) re celerde teme sayı İnhisarlar mii aresi sumanın litre - sini ei gibi (92) kuruşa olur: alacak ütün Türkiyenin azami elli bin lira ir ksi takdirde ise yakında birkaç vi - ire, halkının bağlarının yerine yel- ler esecektir! R. T. Cantürk yok, cibreden çı- | ktadı e vasati olarak senede n kilo çi çıkarıl - mak ak) derenin erim ri si yk ii olduğundan lüambliş plarını tutmaktı bl öle ve e Hoş köyleri Mürefteden bü - e iler sene birer suretle hükümeti - bir kilo şarap çıkar. İmal mas e beraber şarabın kilosu dokuz kuruşa bir kâr- al bunun iki kuruşunu da olarak kesiyormuş. * Konya San'at mektebinde — Konya mıntaka san'at mektebin - den bu yıl yirmi genç mezun ola - Mektebin talebe mevcu - du gör dar dili rıncılar Kooperati- za İzmirdeki amcalar; (Fırınci- karar vermişler, işe başlamışlar ır. Kooperatifin esas nizamna - me projesi hazırlanmıştır. Kooperatifin yapacağı işlerden birisi fırımcılara (o lâzım olan unu toptan temin ederek kooperatif or- taklarına tevzi etmektir. Fırın - cılar ve ekmekçiler (o kooperatife sermayelerini koyarak girecekler- ir. Her üç ayda bir kooperatif ge. nel heyeti toplanarak sermayenin kazancını ortaklarına dağıtacak - tr » * Telefonla konsültasyon — iz. iii ee öyliyı İşte bağ sahilerilir £ ği za - haberesi ilk defa olarak bir sağlık rm o İdem e kullanılmıştır. — doktor Bay Abdi Muhtar e ela tedavisi için tele - slim Şişlide doktor Bay Ethemle konsültasyonda bulunmuştur. Bartında Bir köy muhtarı daha öldürüldü “Tarlayı kim ekecek?,, meselesinden çıkan kavga kanla bitti Geçenlerde Bartında Kozuca ğız yolunda bir köy muhtarının öldürüldüğünü yazmıştık; Bartın a son günlerde bir köy muhtarı daha öldürülmüştür. uü son cinayet Kurucaşile na- hiyesinin bir köyünde, bir tarla yüzünden olmuştur. Vakanın tafsilâtı şudur: Kurucaşilenin İlyasgeçidi kö yünden Hasan oğlu Aziz, bir tar - layı on yıldır e ekip biçmektedir. Kızılkilse köyü muhtarı Ali oğlu üzere yanına kardeşi İsmaili, üvey oğlu Ahmedi ve karısını alarak kalkmış| İlyasgeçidi köyüne gitmiştir. Muh. tar Hasan, Azizi tarlada bulmuş teklifini yapmıştır. Aziz buna ra zı olmayınca aralarında gürültü çıkmış; iki adam atışmağa baş - lamışlar, hattâ döğüşmeğe hazır - lanmışlardır. Bu sırada elinde bir en kav. ga yerine gelen Hasan oğ tafa adında birisi — kendi dedi. ğine göre — kavgayı yatıştırmak için kavgacıları ği kampa ve muhtar Hasanı © tutmuş! Muhtarın börübörmaslef 20 TM zizi tutmuşlarsa da o nasılsa el lerinden kurtulmuş, çektiği bıça- Hasanın üvey amış, onu göğ - sünden hai yaraladıktan son - ra, Mustafanın tuttuğu (muhtar Hasanın kn atılmış, koltuğu - nun altmdan omuz başına kadar derin bir yara açmıştır. Azizin bıçağı, bir şiryanla mü- him bir asabı kopardığı için, muh:- tar Hasan bir çeyrek saat sonra öl- şi et derhal merkeze bildi - iri sele Cumuriyet müddeiu - mumisi Bay Nurettin, berinde hükümet tabibi bulunduğu halde, motörle Kurucaşileye gitmiş, biz- üz barak ee idare ettikten sonra dönmi imüşti Katil yo anl muhtarı tutarak ona yardım ettiği iddia e dilen Mustafa yakalanıp tevkif e- dilmişlerdir. Bir Türk san'atkârı Koza şifleme makinalarını Avrupa dakilerden ucuza yapıyor Adanada mi AAA mekte olan (koza şiflem kinelerinin aynini yapan in Türk sanatkârı vardır. Bu * sanatkâr Yağ camii yanında ufak bir ate!- yesi bulunan Edip ustadır. Usta Edip, bu makineleri nasıl yaptığı. nı şu suretle anlatıyor: mektep mezunuyum. On dört yıldanberi marangozluğu bir çok ustaların yanında devamlı bir e ij Yapmak gibi işleri de Ak dan peni Lİ çabuk bozulü muş. Hakkımda bu propaganf' yı nr abi sakâl lık gelen komisyonculardır. Oyie ya fabrikalar; benim » makineyi bırakıp da lira versinler! Yaptığım makifi ler mevdandadır. Şimdiye kadi hiçbir suretle bozulmuş değildi! Fabrikalar Türk sanatkârli tarafından yapılan ve her şeyi Yİ Ti mi an bu makinelere isti gösterirler. yanın 5 ini sonunda Evyesi Bakeiki lar, Avrupadan Adanaya ( (koza şifleme) makineleri eoletiariki Bü makineler beş sene evveliye kadar Adanaya işler bir Cağ sayi 1700 liraya maloluyordi şündüm, taşındım. Bu ba ma Pile bir Türk sanatkârı niçin akineler üzerin - yaptım. Plânlarını ve hemen işe giriştim. De. ın? de tetkikat çizdim v mirci ustalarının da yardımı ile bir makine yaptım. Bunlardan beş sene önce Cum- huriyet fabrikasına iki tane, g çen yıl da Gilodo, iş fabrikalarına bir tane yaptım. Bunlar bugüne kadar ne aksamadan seline dur Şimdi de Kadı köyünde Halisin| fabrikasına iki tane yapmakta Bu makineler bildiğimiz gibi İ pamuğu kabuğundan ayırıyor ve kütle haline ( getiriyor. | Şimdi Avrupadan getirilen ve 1100 lira- ya malolan bu makineleri (o ben montajmı yapmak şartiyle ve işler bir vaziyette 650 liraya satmakta: makinelerin yedek par: çaları da tamamen Adanada Türk sanatkârları tarafından yapılmak tadır. Bu makineden başka, ei yn otomatik olarak maktayım. Bu suretle tabrk lar ali hususunda kazanmış © luyorlar. Yalnız al ettiğim bir taraf varsa o da güya benim yaptığım makineler Knl yapılanlar - .kespettikten sonra İzmir ve 1st3! Türk mahsulü Izmirde standardizasyofi bürosu kuruluyor İzmir, — On beş gündenbfi üzüm ve incir mahsullerinin st3' darizasyon işini tetkik için şeh” mizde bulunmakta olan heyet t kikatına (ait raporunu Ekonifi Bakanlığına göndermiştir. Heyet, üzüm, incir tetkikatın dan sonra zeytin yağı ve palar' mahsullerinin standarizasyon if le meşğul olmağa başlamıştır. Haber alındığına göre ma lün standatizasyon işi kanuniji Dul ve Mersinde birer ilandan zasyon) bürosu tesis edil: İhraç edilecek mahsuller bu bü' tarafından damgalanmadıkça ib raç RA A mamuülâtı,, damgası vurU lacaktır, * Ayvalık muallimlerinin gezi tisi — Ayvalık muallimlerinde! büyük bir küme Edremide gitmi erdir. Müfettiş Zeki Ülkenin f bulunduğu bu seyahat çok gür! mitte pek samimi bir su! karlarla orta mektebe ei” fir edilmişler Ertesi günü siler ve otomobili le Güre köyüne gidilmiştir. or! daki okutanlar da meslekdaşla” na kır ziyafeti çekmişlerdir. KURUN'un edebi tefrikası: 47 aptanın her zamankinden da- sa sür'atli adımlarla v döndü - “ günü e gör Bugün iii iğ hasta gibi döndüm. Başımda semlik, içimde bir saginlik var. Hasan - Reisin dolması midemi bozdu ga: iba... Ortalık aydınlık. İstanbula gel- va la daha akşama iki sa- at vi e işsiz bir adamın duydu- e Bürhan Cakid” 2) ğu can sıkıntısı bir burgu gibi dü- şündükçe içine işliyor. Ağır ağır Tunele yürüdüm. Bu saatlerde oraları âdeta ten- ha. Kapalı dükkânlar insana terk- edilmiş bir şehir hissi veriyor. Şimdi ro ne diye erken kaçtığımı düşünüyorum. Bunun enli vermek imkânı yo Can sıkılmadı. Bilâkis gece- nin uykusundan başlıyan bir he- canla oraya gidiyorum. Niçin. O- rası benim âdeta bir baba ocağı, Baba yarısı sandığım kaptan bana eski evimin hayatmı canlandırı- yor. Fakat eri iz mu? Bu olsa bu; ada deta kaçtım. anla bekliye, nim yoktu. Şu h Yavaş yavaş Min bir düğü- mün çözülmeğe başladığını hisse- diyorum. Bugünkü sıkıntının başı.. Evet oradan başlıyor. Onun eve <iğhiişinmlen sonra.. timal bir an içinde kafa- mın çime aktı. Kanımın damarlarımda âdeta Utandım değil korktum, iğrendim. Böyle 'bir düşünce, böyle bir duy- gu nasıl olur da bana gelebilirdi. O mağrur, dik başlı kız için Tünel başının inik dükkân ke - penklerinde kuru akisler bırakan bu kahkahadan kendim de kork- tum, Kendi kendime: — Budala olma Feridun — de- dim. Âlemi kendine güldürmek mi istiyorsun. Adımlarım kendi kendine hız- andı. Adeta arkamdan kovalıyan bir tehlikeden kaçıyordum. Konuşacak, oyalanacak bir a- dam arıyordum. Bana öyle geliyor ki yalnız kaldıkça o iğrenç, o mü- nasebetsiz, o saçma, o gülünç fikir kafamın içini kemirecek. (Löbon) a girdim. Tanıdık kimse yok. Aklı geldi. Telefon ai ei girdi Fazılı aradim. metci Adi defi gittiklerini, son ELE, geleceh lerini söyledi. Acaba İrmalar 2 miydi Onu bulsaydım evi vinecil tim, O beni ülendirebilir di. Teli fon ettim. Bugün de herkes gezmekte. o, lar da Bebekte bir ziyarete gitmi! ler. yi Muhakkak bir sia ya bir kadın bulmalı Her adımda özleri rimin önü gelip dikilen o ii yapraklari dan kurtulmak için ne yapm mal ım, T 7 (Devamı valf”