emme 6 — KURUN 4 NİSAN 1935 vu KEMİZDE| Rİ izmir, (Hususi) — Karşıyaka istasyonu ( civarından geçenler o yes oynayıp zıpladığnı görür - ler. Her e bahçesinin (o kapısı » halk vw yığıniyle dolu olan © burası Hebei ana kucağı- Bu kucak Türk ülkesine Türk büyüğü ri; uğraş- © maktadır. Çocuk esirgeme kurumu” nun İzmir ana kucağında Karşıyaka istasyonu yanındaki çocuk mn cennetinde bir saat ies İzmir ana kucağındaki miniminilerden bir grup rı elimi sıktılar. imi birisi - “Kimin oğlusı im. Hiç un?.,, düşünmeden: “Atatü air de - di.. inleme öteki küçükler de p bir ağızdan: “Ben de, ben de Maki in oğluyum!.,, si bağ - rıyorlardı. Birisine sordum — Sen büyüyünce ne olacaksın? — Yavuzun başkaptanı Ele ğım, em top atacağım e yanı başındaki yal rasi;yüzlerce iyle dolar. © Oyuncaklar hediye edilir, çocuk - lara şarkı söyletilir ve yn oy- Kabı ler, ski maarif Me — tarihi okutanı bay Mithat, - Himayeitfalinin reisidir. - cağını KURUN namıni istediğimi telefonla söylediğim va. ek ise İzmir iyetle kabul eder İzmirden Karşıyakaya geldi. m e a “ Henüz kapıdan içeri giriyorduk. llık bir enli kia birlikte çiçek kokuları kalbimizi serinlet - meğe aşmış Gözlerinde ze « sevgi parlaklığı bu - JTunan bu alyanak gürbüz Baci Kizin üstat bay Mithatm etrafını bir halka gibi çevirdiler. “Gün ay- “dın, gün aydın!..., sesleri oOkoca Nm i altüst ediyordu. — Yavrucukların hepsi de ayrı ay- | © Burada kırk küçük çocul i miz rel tee i3, 3l il ve y e - isime Cumaları bu - imada Tarzan ei a ie 1, wii Gülmekten katılıyordum. dım. Hangisini dinleyeceğimi şaşır. Kulağımda kalan sesler içinde : — Ben zabit olacağım, ben tay- yareci olacağım, ben de doktor o - lacağım, hattâ ben Atatürk olaca - bir zil sesi çocukları yanımdan ayır: Bir dakil Nİ wlii çocuklar şimdi sandalyelerine o - turmuş, masa önlerine gelmişler - di. Geleceğin rank olacak, bu yavrula: arı okuyucula; iza tarkit < mak için KURUN objektifi & önün - de ledli Bay Mithat, bu müesseseyi b: tanbaşa gezdirdi. Burası iddin temiz... rın giyi ai Teri örnek... Dolap gü > sandalya, işl ve lari ii - TL ayrı... Eşyalarının temizliği, muhafa - zası kendilerine ait ve kendi işle- Eski ve kıymetli arkadaşımız Vartan, ye arka münü, acı du- Ed Güz giliğe Sse- rce emek Vi iz yürekli insan, dün toprağa verildi. Onan için aranızdan ayrılışı- ymetli anlarm (sayısı İki dal sila aat 11 buçukta ruhani ayin başla- dr. Patrik Naroyan biraz rahatsız bu- Tunduğu için gelememiş, onun yerine ire ram Peskopos ei tl ekru ruhani ayin, saat a kaadr ii İlâhilere, iler bahardan sallıyarak günlük kokusu ğıtmağa ara verildiği bir sırada, dü nı - rada Vartanın yeryüzündeki iyilikle- rini ln onun ei bu sayede ma nie lattı. A iieie salla- TERİ günlük il dağıtışla, ruha- Törün lise avlusundaki yazılı mermer bir Ki ni ren dini merasim Orada da kr: ya-| le ve bu si bir cenaze oto- çelenkler de yer- mea Syieeni Ermeni Mezar- tebessümünle AŞ“ rini de Di e . lar. ğun mu - İM iş sapına hayran belen Gi değ fal temin etmektedir. TAS Ça- pa kız muallim mektebinden me- zun Âliye Açıkalın ve Melâhat is- minde değerli iki genç okutan üç yıldır bu müessesede bulunuyor - lar. Yedi yaşındaki bir e) ha- yat bilgisi derecesi ilk mekteplerin üçüncü sınıfma muadildi, buço- cuklarımızın olgun yetiştirildiğine bir misal olabilir. 'ocu “güle güle git, bir daha gel!.,, sesleri arasında iste - meye istemeye buradan ayrıldım. “Hayatı istirahate bir yol bilen Vartan, feleğe meydan oku- yan Allahının karşısına çıkıyorsun !,, Merasime iştirak edenler, Vartanın mezarı başında Lığına doğru yola çıkıldı, o Merasime iştirak edenler, otomobillere binip ce- naze otomobilini takip ettiler. Mezar başında da dualar okunun- ca, Vartanım tabutu kazılan çukura indirildi, hazır bulunanlar tabüta ii vg zerine bire ar küreklerle eğ ik, ru kapattılar. ü zeri pili le renk ren ne le örtüldü. Saat tam 13 ti asimde hazır bulunanlar e akla aga bir kaç sözle, Var- Ii tanıyan ve ğa 'ümseğin selek eriy- seven hel li in dns | sunu ifad i. Sesind. r heye- canını belli eden süreye söz ez en Ercüm göz lerinde yaşlar belirdi. Söyle a — Vartân!. Bir ay evvelisine e gelir Ten simanı yeryüzünde vE daha EZ miyeceğiz. Seninle ei bir arada | bulunduk. Yirmi gündür aramızda göremedikçe, hep emek ae de ini , soruşturuy yorduk. Meği en sana Km Hem de ne e şekilde... Sen, bize yalnız hayatı kolay çk menin, hayatın istiraplarına taham mülün dersini değil, doğruluğun, iyi. liğin, neş'enin, sevimliliğin, vazife se- verliğin de dersini öğretmek isterdin. Si yık hının da senden memnun olduğuna eminim. Sen, hayatı sonunda erişmek iş Dn itirmhate bir yol bilirdin. ei ni şu anda bu yere iren bu ml giri geçtin. Rahat et, Vartan! Zaten er, geç biz de sana kavuşaca- ğız! isedeki A He hazır bu- ir Vartanın ai e küçük kız mezar başına yaşi Erlen Ti e| in ve sevimli yavru, olan bitenin azin mahiyetini henüz kavrıyamıya- vi bakınıyo; Mei CM ise, hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Ercüment Ekremden sonra ayu- mak çakmağı diği baş- e sözlerine ii devası etti: için burada söylenilen $ emanet ettiğini hatırlatmaktır. Eğer şu masum koru- nur, münevver bir insan olârak yetiş- mesi için kendisine yardım lise; .i arzusu yerine ge- Yaa e un ütülüi yacağına o kadar eminim ki, şimdiden Vartanın gözleri a kalmadığını söyleyişim, yerindedir SAN vukat Edi e para, pul tin hi bini na anma debdebeli merasimle gö- mülmesinin temin edilişine, ailesi na- teşekkür sözüyle, o söyleyişini Bu suretle merasim sonunu buldu. e bir Nisan gününde gömülen tan, ebedi rahat od yerinde bıra- kaldi. ! Gelenler, gidenler | BAY MEHMET EMİN Kültür Bakanlığı tarafından Ankaraya çağırılan eski Kültür Müsteşarı Bay Mehmed Emin dün ağ trenle Ankaraya gitmiş- Ir. g ün yazdığımız gibi Bay M Ri Eminin İstanbul Kültür Mü dürlüğüne getirilmesi mevzuu- bahistir. KURUN'un edebi tefrikası: 17 İnansız, biraz da istihzalı dudak — Daha böyle kestirip atacak - yaşta değilsin. Kendine pek gü - © venme! Bu iddia gururumu kamçıladı: - — Kadın hakkında fkirim o ka- - dar sağlamdır ki değişemez Kap tecrübe ettim. Kendimi j ik yokladım. Anladım ki sevmek ığrma semi aşılıyım Hil Kaptanın mefistofelik gülüşleri belirmişti: PEN — öne sey, dedi. Bu aşıyı ne- 'n buldun — Yine albenili Kadınla- rm ruhunu, içyüzlerini gördükten sonra onlara birer mabut gibi tap- mak imkânı olmuyor. Bence seven bir erkek Odünyanınen gülünç|,, | mahlükudur. Hikmet Kaptanın gözleri büyü- dü: — Ne diyorsun e diye bağırdı. Çıldırdın mı sen? Şimdi gülmek sırası bana gel- mişti: — Bence böyledir. Düşünün ki hayatm bütün ağırlığını omuzla - rında taşıyan bir erkek herhangi o âşığ kârlığı bu. Halbuki bu onun zaten vazifesi değil mi. Tabiat o rengi, zi ttrrmak için vermiş. Onu an, şumuza gitmiyen kadın zaten lüzumsuz bir mahlük- ur. Şu halde sıcaklığı, ider el stiliyeti Ne Sintilüçler bize için çalıştırabiliriz. Fakat onları sevmek, onlara tapmak, onları şr- martmi n başka bir şey olamaz. sizin güzel bir deniz motörünüz olur, Boyası, sürati, işleyişi çok ho şunuza gider. Onunla a —— nir, zevkedersiniz. Fakat töre âşık olur musunuz. Gi için uykunuzu, rahatınızı, paranızı fe- da eder misiniz? Hikmet Kaptanın kaşları alnı- nı katmer kadar kalk- mışt iy İri dedi, Sen beni bni goc ğer bunu kendin de inanarak > eli öpülecek adamsi Ben bu tecrübeme, bu sağ- lam ii naim rağmen seni kendi. ederim. Han- tembeller şeyhinin hikâyesi gi- via hikâyeyi bilmediğimi anla- yınca e m on, on iki yaşla- iL haylaz, tembel bir çocuğu armış, mektebe vermiş okuma- mış, çırak vermiş, durmamış ya- mak vermiş tutturamamış, velha- ne işe koyduysa haylazlığı, anlielği yüzünden bırakmış. Bü- tün zevki evde, bahçede tembel- el yatıp durmakmış. O kadar ki yemeğini bile ayağına götürür- — Bu çocuk eray. - bari yu miskinler götüreyim. Yanmda müridlik iri Miskinli- ğe, haylazlığa istidadı var. Kim bilir, belki nasibi o yoldadır.