Bulgar Ajansı LELE KURUN"an Edebi Ter No, 39 izim Kanadı Yaralı Kuş WNakleden:.Selâmi IzzetKayaca SEM ORA ARADA z v ; . i Bağı gru koştuğunu gör * 7 a başladılar; ii yl irsi beriler. herkes izi önünde yakacaklariı. nehirde boğularak ölmeyi k ölmeyi istiyordu. Bu M, değirmen taşı arasında ezilmekten daha hafif bir ceza idi yı elin yakı- | ban kesmiştim... Ondan nefret e - di ii “Bl vücudundan Mİ e suları süzülüyor- çin bana söylemedin de şarap ta sıma- haberim olmadan - boşalt - tın?. — Beni ölümle tehdit — Başka bir şey mi mi?. — İskendere başkumandan ola- | cağını, benim de bir ei ğımı söy! — Sen de bu rine inandın Beni mn şehri kolayca düş” mana teslim ğe razı oldun, 2. ei tekrar yerlere atıldı: — Beni affediniz, haşmetme - çk ödesin bu ihanetin - Mütecssir olmuştu. Hü- Na kadar hiç bir ik Yapmayı düşünme- Şi darda ne isti - Hakikati söyle N e Beni zehirlerin de eli » i dalin bulunan a - bükümdarmi etrafın ©“ Herlces telâş ve he - ap, yi Şirde'nin başı önüne iyikti... Artık sorulan suallere cevap vere- di, na, a kahpeyi.. Sirden: Iğryordu. ikeyi görünce şaşır “| hirde boğulmağa razı olalım.. Diye söyleniyor ve karısın be- Üitap tası Dârânm önün. ceriksizliğine kızıyordu. Eğer o i -sarbest. i ,- Şirden ölüm ceza >dedi.- Beni bu ek dırılacağını yel İçinden: yi kocamdır. Beni | — Hükümdar, belki karımı af” feder.. Diyordu.. Fakat, hükümdar çok : Birden, hiddetl'ydi.. İkisinin de ateşte ya: vi, slirken, davetliler a: a7 öldürülmesini emretmiş - zabitlerden biri : e pehirde boğularak ölme- yi tercih ediyordu.. Bu ölüm, diğer kaçıyor ölüm cezalarının en haf'fiydi. Ne höbetçiler | elindeki | hire a pu mahkümlarının > « genç (o zabitin Kn erdi. İnsan pri suyun dibine iner ve iğ e taşı arasın “| feciydi.. Bu İşkenceye Si » İ hammül edem Cellâtlar saraym kaleli mey» danda, odumları bir araya yığarak derhal ateşlediler.. Mitlâ ve ln burada, herke- sin gözü önünde ya ılacaktı.. Davetliler: — Bu hai inlerin külünü bile top: yak kabul etmez... Onları kaleni » | burçlarmdan düşmana doğru sa vurup dağıtmalı... Diyerek kükümdarı My Bana ve stererek ar, ağ ettiğin karm ne- Ya, e yllar ie işaret ettir yi, Yatırm haini teselliye zun ie Şirden'i Mitlâ'nm ve al ş adılar rını iplerle bağlamışlardır. be y iye iftira ediyor.. Onu si- | Başk verdiğimden |” çe Mig ir, Srlüyor Miyan olduğunu siz şi Sanayicilerin a i birli bu haf- sana; dır. Toplantıda sanayici - lerin dilekleri meselesi görüşüle- cekdi —-Talisizliğimize küserek ne -! Hudud hâdisesi hakkında neler söylüyor ? Sofya, 8 (A.A.) — Bulgar A- jansı bildiriyor: Bu'gar efkârr i 29 umiyesi İkinci Teşrinde Yunan - Bulgar omaklarla | Yor; duvarı duruyordu: Tak, zi Senelerdenberi, ilk defa söyledim. vukua gelmiş olan hâdise dola- yısiyle Türk matbuatınm ittihaz etmiş olduğu hattı hareketten do- layı hayret içindedir. Bazı Türk gazetelerinin edası- i ve husu - iki alâkadar tarafça bir ka den beri tasfiye iie bulun - dır 5 Bulgar komisyonu AE tan- ilmiş olan emi teessüfe şayan olan bu hâdiseni ne gibi ahval ve şerait altında vu- kua gelmiş olduğumu tenvir etmiş- lerdir. Bulgar hudut ed Bir gün kemancı bağırmışdı: — Ne istiyorsunuz? — Güzel besteleriniz varken ne diye böyle Won şevler çalıp | rım ca: baş yar Bütüi i, e bestesini bu ressama dinletmekti. Buna mu- vaffak olamadı. o Ustaca intihal yaptığı zaman bile ressam kanım. — Hiç... İnsanın bazan ağzım- kaçar. eri mii kabadayıları da vardır. — Canım efendim, ikimiz de sanatkârız.. Oturunuz, bir siğara içiniz, kel anlaşalım.. sam iyi bir adamdı: — Peki, dedi.. Sizin iki şahsi - yetiniz var,. Biri saçma sapan şey * ler çalıyor, biri eğlenir in - letiyor, b Bilmezsin Süheylâ, bir ihtiya rm gönlünde çocukluğundan nele; neler kalmıştır. Bütün hatırala », Sanki hiç bir şe; m m... o Kapıyı ani emekliyerek merdivenle söz kii insan Desin yaşıma gelin cesaret emiyor, artık gidelim kızım.. Bura ya gelirken ü üç dört yaşındaydım. kalırsa yüz ya» şında olacağım... > gidelim! İS Anlayan me? « — Anladım.. İn orada henüz yeni ve acı var. —Hı Tâ oraya kadar konuşmadılar.. Süheylâ yarı yolda otomobili in — Artık yaya yürüyelim... Bu » rada dan çiçek almiştım., hatırlıyorum... Elinde bir Hz şiçek vardı... o Bağrına o günden « ecnebi propagandanın tesiri altın- ar şeyler çalanın el ©-| beri hiç yon mit. da gayri kanumi bir surette hudu- du geçmek istiyen Bulgar Pomak- ları takip ederken kesif bir sis ve karanlık içinde aldanarak ve is - temiyerek bir o kilo metre kadar Yunan arazisinde ilerlemiş olduk- | larını bir kerre daha tasrih etme- yi vazife addediyoruz. Başbakan İsmetin ğır taş bağlarlardı ber fi tiplere sıcak br surette teşekkür- den sonra bilhassa demişdir ki: dan gördüm. Gençlik air m yanınızda | zim için çok değerli Türk varlığı- la odlu olan Edirnede, bahtiyarlık duyuyorum. Özel dikkatimi çeken bir nok- kocasının kolla *| larıdır dik! e kii bu nazı çel e ten zevk duymaktadır, Buradaki Fakat akat a Siz şayam hayret bir insansız. erece baya « ğı şeyleri, şaheserlerle nasıl bir- leştiriyorsumuz?. İnsanda uçma kudreti varken, yerlerde sürünür mü?.. Siz yerde sürüklenen kır* langıç gördünüz mü? Duvara vur- | duğum için memaun olmalısmız .. Çi 4 ke i 1 J ö ü mia Geçmiş ziyaret İşte, bak, hemen hemen de- ğişmemiş, hep o ev... Altında dük- kânlar... — Gezip görmek söyleyiniz... Doğduğumuz evi istediğinizi run derler... — İsmimi e kim oldu- ğumu anlatmam mu yas pamıyacağım.. ağ neye yarar? tedirler. Edirnenin bütün. memle- Ir, Bu sözlerimle Trakyanm ima kültür yin nee mar zikretmek iste, eplerine göndermek - silik kabul mr — İşte meyhane.... e evi ne kadar değişmiş - se, İhsan babanm evi sy de» gişmişti.. Bir kabilâe edilmiş, yağlı boya ile pırıl seli boyanmış- İlin —Ah, bu th li İhsan babaydı.. .— me da yenileşmişti... Yanmı hah iş gülümsedi: ben ihtiyarla « e il mı? i iki yz Huzur içindeydi.. mlleğ bu soğuk odanm bir pe: den üye Gini Ki nnesinin kendisini kur- tardığını bilmiyordu. Hem cina - yeti hatırlıyor, hem de omuzunda Miş Şefiğin elini hissediyo uzaklaştı... Şefik farkma vardı.. ve sordu? i yalnız bırakayım mı?, — Hayır, b sokuldu. Elini tuttu, öp - — Haydi gidelim., — Hemen eve gitmiyelim, Sü- beylâ... Esasen e enkei Misafirlerim var.. ız sıkı - bi - | Ur. Şöyle, rast di e idelm. Oto mobili savarım.. Bir zaman, öksüzü dei ağ getirirken de böyle e yavrum dem we er çocukluğundanberi iel Fakat şimdi sesi daha sr rağ Biribirlerine her zaman den fazla bağlı, birbirlerine he vi zamandan fazla uzaktılar.. Cina - yet işlenmiş bir evde, katlin izleri kalır mı?. Boya ki İ Kuşları en şen