Erzurum'da münteşir Albayrak refikimizden: Ermenilerin Kürdlere Müraca'atı Hamit Bey'in ve Ali Mirza Bey'in ve Ahmed Hasu ve Yusuf Bey'in Huzur-ı Alilerine Zat-ı devletleri ile hüsn-i münasebat meydana getirmek ve bil'umum Kürdlerle hal-i sükunetde ve uhuvvetde yaşamak bizim en büyük emel ve maksadımızdır. Zat-ı devletlerinizle biz er geç nihayet dost ve muhib olacağız. Taraf-ı alinizce de aynı gaye ve fikrin takip edilmekde bulunduğuna kaviyyen ümitvarız. Hangi esbab ve hangi avamil bizi ve sizleri yekdiğerimizden uzak bırakıyor. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa öbür gün muhakkak dost ve kardeş olacağız. Bu uhuvveti ve ahengi bizzat ve kendi re'yimizle husule getirsek tarafeynin her suretle müstefid ve memnun kalacağını tasavvur buyurabilirsiniz. Bizim gayet alicenab ve asil bildiğimiz Kürd milleti neden dolayı bizimle uzlaşma tarikini tercih idememiştir. Şu uhuvveti ve biraderliği te'min ve takviye etmek üzere bendeleri senelerden beri kesb etmiş olduğum müşahedat ve tecaribe müsteneden zat-ı devletlerine işbu tezkireyi yazmaya lüzum gördüm. Kürd beyleri, Kürd aşairi ve Kürd milletiyle getirilecek bu uhuvvet cebhemizde müstahdem umum Ermeni zabıtanı ve umerası arzukeş ve amadedir. Bu satırları onlarla icra kılınan meşveret ve mülahazat neticesi olarak zat-ı alilerine hitab idiyorum. Fikir ve nokta-ı nazarlarınızı hemen iş'ar buyurunuz. Şeraitinizi bildiriniz. Bendeniz alicenab beyler sizlerin ve aşairinizin kaffeten mutalabatını Ermeni hükümeti namına te'min idebileceğimi arz idiyorum. Sizler arzu buyurduğunuz menatık ve mahallerde yaşamanızı ve sizlerce icab idecek her türlü suhuletin ibrazını keza te'min ve ta'ahhüd eylerim. Kürdlerle Ermeniler hiçbir zaman birbirlerinden uzak ve soğuk kalmayacaklardır. İşte bu ma'ruzatı cidden nazar-ı itibara alub biran evvel görüşmek ve mübadele-i efkarda bulunmak üzere münasib bir vaktin ve münasib bir mevkin zatıdevletlerince tayin ve bize tebliğini istirham ider ve kemal-i samimiyetle ellerinizden sıkarım. Devletlü Hamit Bey, Ali Mirza Bey ve Ahmed Hasu Bey ve Yusuf Bey Hazretleri 30 Ağustos Sene 1919 Dost ve muhibbiniz Haçator Ağa Baron Haçator Ağa'ya Mektubunuzu aldım. Ermenilerin ağuş-u İslamiyetde pek mes'udane idame-i hayat ettikleri sırada bile yine makasıd-ı asliyeleri uğrunda hafi ve celi her türlü fenalığı ikadan geri durmamışlar ve ezcümle bu hadde cebheden musallahan firarla Rus ordularına iltihak etmişlerdir. Bunu inkar idemezsiniz. Binaenaleyh ihanetleri tamamen ve gaye-i maksadları zahiren anlaşılan Ermenilerle İslam Kürd milleti meyanelerinde uzlaşmak imkanı kalmamıştır. Ve beş seneden beri İslamiyeti mahv itmeye fırsat buldukça nüfus-ı islamiyeyi şiar-ı insaniyete muğayir bir tarzda balta ve süngülerle katl ve mukadderat-ı islamiyeye tecavüz itmeyi mübah gören Ermenilerle Kürd milleti bir araya gelemez. Ermenilerin on misline faik olan Kürd milleti Ermeni himayesine giremez. Ve girmesi imkansızdır. Evet; biz de kan dökülmesine tarafdar değiliz fakat cümle-i amaliniz olan nüfus-ı islamiyenin tenkisi yolundaki azim ve harekatınızı var kuvvetimizle men' ideceğiz. Siz Ermeniler böyle vahşiyane İslam nüfusunu katl etmekle ihraz-ı ekseriyet idemezsiniz. Böylelikle icra-yı hükümet de hiç idemezsiniz. Bizim sizinle hal-i sükunetde yaşamamız şerait-i atiyeye bağlıdır. 1. Sulhun takarrürüne değin Ermenilerin Aras nehrinin arkasına yani öbür tarafına geçmelidir. 2. Iğdır havalisini tahliye ve Kürd milletine terk eylemelidir. 3. Netice-i sulha kadar hiçbir Ermeni sudan geçmeyecekdir. Arzularıyla bu havalede kalacak yerli Ermeniler bizim teşkilat ve emrimize ita'at idecekdir. 4. Ermeniler içimizde kat'iyen silah taşımaya salahiyeti olmayacakdır. Ve Ermeni askeri sulhun neticesine kadar bu havaliye gönderilmeyecekdir. 5. Aras nehrinin arka cihetinde yani Ermeniler içinde kalan İslam kardeşlerimizin hukuku, canı, malı mahfuz kalacakdır. 6. Bu şerait kabul ve icra kılındığı takdirde tarafeyn ta'arruz ve tecavüz itmeyecek ve sulha intizar eyleyecekdir. İşte Haçator Ağa! Nokta-i nazarımız ve şeraitimiz altı maddeden ibarettir. Kabul olunduğu takdirde saire-i harb itfa olunacak aksi halde tevessü' iderek İslam milleti rakabe-i esaretinizden kurtulmak çarelerine tevessül ve Cenab-ı Hak'dan nusret tazarru' eyleyecekdir. Bu vesileyle mukabeleten ellerinizi sıkarım; Haçator Ağa Cenabları 4 Eylül Sene 335 Aşiret rüesasından Hamit Beğ Bu dahi Ali Mirza Bey Bu dahi Ahmed Hasu Ağa Bu dahi Yusuf Ağa Ayıntab'da Mu'azzam Bir Miting Mütareke zamanında Ayıntab livası hiçbir devlet tarafından işgal edilmemiş idi. Fakat İngilizlerin Haleb'deki kuvvetlerini taht-ı emniyetde bulundurmak için mütarekeden iki mah sonra livamıza bir mikdar asker sevk etmişlerdi. Ahalimiz öteden beri sakit ve kanuna muti' olduklarını ve aramızda bulunan Hıristiyan vatandaşlarımızın mal ve can ve ırzını kendi ve can ve ırzımız gibi muhafaza etmekde olduğumızı İngilizler ra'yul ayn müşahede etmişler bu kere Haleb'deki kuvve-i askeriyelerini kaldırdıkları içün burada kuvvet bulundurulmasına lüzum kalmadığına kanaat getirerek yakında Ayıntab'dan çekilmeye karar verdiklerini işidiyoruz. İngilizlerin de istiklal ve hukuk-u meşru'amıza vuku' bulan şu ri'ayetlerinden dolayı bütün mevcudiyetimizle teşekkür ideriz. İngilizlerin burada bulunduğu müddetçe dahi mu'ahede ettikleri vecihle Ayıntab livası nüfus-u mevcudesinin yüzde doksanı ve bini mütecaviz karyeler kamilen Türk ve Müslüman olduğu gibi emlak ve arazinin hemen kaffesi dahi Müslümanlara aid olduğundan ve tarihen ve muhiten Suriye ile bir alakamız bulunmadığından Wilson Prensipleri mucibince bizi kendi mukadderatımıza hakim kılmak insaniyet ve vicdan nokta-i nazarından müttehid hükümetlerin borcu olduğundan İngilizlerden sonra herhangi bir devlet işgale teşebbüs iderse izzet-i nefsimizi rencide ideceği cihetle bu kabil işgali bütün mevcudiyetimizle redd ider ve kat'iyen kabul idemeyeceğimizi beyan ile beraber karib bir atide Paris'de taht-ı karara alınacak olan mukadderatımızın bila kayd ve şerait istiklal-i millimizin muhafazasını ve hukuk-u meşruamızın müdafa'asını insaniyet ve medeniyet namına rica ider ve işbu arzu-yı millimizin sulh kongresine izahını istirham iyleriz. 25.10.335 Otuzbin kişilik miting heyet namına Belediye Reisi Mehmed Lutfi -------------------------- Şarki ve Garbi Trakya Garbi Trakya'nın Bulgar ve Yunanlıların mezalimi altında ezilmesine komşu bulunan Şarki Trakyalılar tahammül idemeyeceğinden Garbi Trakya'nın arzu-yı milli dairesinde takviyesi ve mümkün olan müzaheretin icrası şarki Trakyalılarca takarrür etmiştir. Ahiren akdedilen Bulgar mu'ahedenamesiyle Bulgaristan ve Yunanistan lehine taksim idilen Trakya aksamı içinde yazılan protestonameler aid oldukları mahallere keşide edilmiştir. Garbi Trakya'da Garbi Trakya'yı işgal etmiş olan müttefikin kıt'aatı baş kumandanı Fransa Desire Karargahı Gümülcine'de te'sis etmiştir. Gümülcine'nin garbı ve Eskice şehri ile deniz arasındaki mıntıkayı Yunan kıta'atı işgale başlamışlardır. Dokuzuncu Yunan fırkası İskece'ye girmiştir. Bu münasebetle Yunanistan'ın her tarafında şenlikler yapılmıştır. [Anadolu ve Rumeli Müdafa'a-ı Hukuk Cemiyeti Trakya Paşaeli Hey'eti Yunanlıların hiçbir hakka müstenid olmayan bu işgallerini hükümat-ı mu'telife nezdinde protesto etmiştir.] Yerli Rum ve Yunan Mezalimi Ika idilen mezalim-i vahşiyanenin tahkik idilebilen aksamı hakkında vücuda getirilen kitabdan: Hiçbir icab-ı ciddi ve mantıkiye müstenid bulunmamak hasebiyle makam ka-imakamı tarafından şifahi, tahriri yapılan protestolara rağmen ve Mondros Mütarekenamesi'nin yedinci maddesine tevfikan kasaba, Yunan kuvva-yı askeriyesi ma'rifetiyle düvel-i mu'telife namına 16, 29 Mayıs 335 tarihinde işgal idi. Beyne'd-düvel "işgal"in mahiyet ve mefhumu, yalnız asayiş ve inzibata vaz'-ı yedden ibaret bulunduğu halde ahden ve tabiaten baki olan Devlet-i Osmaniyenin her türlü hukuk-u hükümranisine el uzatılmış, hatta resmi ağızlar [kumandan ka-imakam Gragor Padis] tarafından vasıtasıyla buralarının Yunanistan olduğu belediyede resmen ilan ve beyan idilerek Divan-ı Harb-ı Örfeden başka hukuk ve ceza mahkemeleri teşkil edilmiş ve derece-i kıymet ve ulviyeti bütün Avrupa hukukiyyun ve cezaiyyunca da müsellem olan ilm-i celil-i fıkhın halledebileceği İslamların nikah, talak ve nafaka gibi gayet nazik ve haiz-i hususiyet-i dini davaları bile ru'yete kıyam olunarak bu meyanda İslamların isbat-ı müdde'a için ikame idecekleri şahidlerin mutlaka Hıristiyan olması meşrut tutulduğu gibi bir borç meselesinden dolayı bazı İslam müdde'i aleyhlerin gice yarısı asker ve yerli sivil Rumlar tarafından cebren hanesinden alındığı da vaki' olmuştur ki umur-u diniye-i adliye ve idrariyeye de bu suretle müdahale ve vaz'-ı yed edilmesi muvakkat işgal askeri mahiyetini ihlal eylemiştir. Güya heyet-i i'tilafiye namına te'min-i inzibat için taharri-i silahdan mukaddem kasabaya gelen Yunan kuvve-i işgaliyesi kumandanlarından Mösyö Zafiryo tarafından kışlaya celb ve davet olunan erkan-ı kazaya: [Müslümanların hepsini düşman tanıyorum. Binaenaleyh bundan sonra işgal değil, harb kumandanıyım] denilmek suretiyle resmen ilan-ı zamir edilmiştir. Esasen hiçbir Yunanlı ve yerli Rum tarafından izmarına lüzum hissedilmeyen bu zamiri, Müslümanlar; Mora'da, Teselya'da, Epir'de ve bilhassa Balkan harbinde Makedonya'da, Trakya'da iki asırdan beri mütevaliyen ma'ruz kaldıkları fecayi-i imhakarane dolayısıyla pek iyi takdir etmekdedirler. Hal böyle iken Versay Konferansı'nın kararına intizaren şu son hadise-i işgalde de ahali-i islamiye sükun ve vakarr-ı fıtrisini ve hüsn-i halini kemaliyle muhafaza etmiş iken sırf sevk-i husumetle duçar olduğu işkence ve fecayi'de o kadar ileri gedilmiştir ki tarihin zalim diye kayd ettiği "Neron" gibi canavarlar bunlara nisbetle çok rahim ve çok şefik kalır. Nasıl kalmasın ki -Cemiyet-i Akvam- namı altında bütün sekene-i arzı bir aile-i beşeriye görmek isteyen yirminci asır, şu son üç ay zarfında Yunanlılar tarafından ağaçlara adamlar asılarak sakalları yakılmak, zatu'z-zevc ve hatta bakire muhadderat-ı islamiyenin behimi bir hırs-ı leim ile cevher-i azamet ve bekaretler parçalanmak, başları kırılarak beyinleri ma'sumun eline verilmek, bazılarının başını ağaca vura vura ve taşlarla eze eze hayatına hatime vermek gibi pek hunin ve pek feci' işkence ve mezalime şahit olunmuştur.