Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Mayıs ayı İçersinde —Japoanlar Sidney limanına karşı denizaltılar- a bir faarruz yardılar,. Bu taaarruz İapon amiralliğinin bütün dünya- lan gizli olarak yapdığı küçük de- nizaltılar üzerine bir dela daha mwe zarıdikkati celbetti. Bu küçük d-— nizaltılar ilk defa olarak Perl Har- vur baskınında meydana çıkmışlare lır, Japon amiralliği ovakıt neşret-| iği bir resmi teblit'. bu denizaltı. arın vücudunu kobul etti ve bun ardan beş tanesinin üslerine döne cediğini itiraf etti. Bu denizaltı- ardan dördünün —enkazı ve diğ->- virinin sağlamca olarak gövdesi kı tda bulundu ve bu yüzden bu kü- "" Canizaltılarının tetkiki ve mün- 'enesi mümkün oldu, Bu gemile, dldiğimiz — denizaltılardan — ziyade fevkalâde büyük torpilleri andıriır. iövdesi famamen düzdür, Dalma ubukları ve dümeni arkaya kon tuşdur. Pervaneler ve dümen harp amanında 'liman ağızlarının ve ge illerin etrafına gerilen ağlara ta- anlmamak için çelik — çubuklarla ıuhafaza altına alınmıştır. Makines ri sessizdir, Bu itibarla yaklaşdıx- ı dinleme cihazlariyle güç haber lınır, | Bu denizaltıların genişliği birbu: uk metre boyu 12-13 metredir. Gövdesi yalmız 6 milimetre kâas nlığında çelikden yapılmışdır., 5 öze bölünmüşdür. Kaptan kulesi« in yüksekliği 1 metre 40 santimdir 'aemi 10 ton olan bu gemiler tıp: ı öleki denizaltılar gibi iki motcre ıdur. Su altında elektrik motoru ile, su, üzünde dizel moloru ile hareket ler. Deniz üzerinde — 200 millik vesaleyi saatte 15 mil #üratle alı')'» rler, Daldıkları vakıt kısa bir za« an İiçin süratleri 20 mile ka" v ıkabilir. Sekiz saatte su altındı- alabilirler, ialakidia DA Denizaltının ön tarafında 457 mı: metrelik iki torpil vardır, Bu tir: illerin ağırlığı 110 ve 120 kilodur. Bu gemiler iki kişilikdir. Bu iki kişilik murettebatır. bivi 'ri bir subay diğeri bir makinist!i, sunlar faarruz sahasının yakınlarık a ana gemisiyle getirilirler. Het« angi bir ticaret gemisi kolaylıkla na gemi haline getirilebilir, Do'a 878 yılında Fransızlar Niver gemi ini hücum botları taşıyacak bir n- a gemi haline sokmuşlardı. Japon- lonanması da eski zırhlılarından dir veya birkaçını yakut bir iki yük 'apurunu bu yeni denizallıları için ana gemisi haline koymuş olacak« dır. Eğer Sidney taarruzu bu nakli nümkün küçük denizaltıları ile ya- dılmişsasbunuün böyle olduğunu zan ietmekde haklıyız, zira Japön ami- 'alliğinin Sidhey hücumuna da'r ebliğinde bu Cerizaltılardan 3 tas desinin dönmediğiyazılıdır « ve Vevkastel limanını & bu Jiman Sid- teyin 130 kilometre şimalindedir- aombardıman eden denizaltıda hu lenizaitılardan ise —Japonların bu: adar çok mıkdarda denizaltıyı an- 'ak büyük bir gemi ile taşıyabile- sekleri küvvetli bir ihtimal olarak ırtaya konulabilir, Muhlelif millek ere metisup deniz mütehassısları- gn beyanına göre bu gemiler Japon "ilosunda mevsut 2000 tonluk kru: vazörlerden — birisidir. Japonya bu 2000 tonluk kruvazörlerin inşasına 1922 de başlamışdır. 1919 da Japon deniz mühendisleri Almanyaya gel mişler ve Alman denizallı tezgâhla rında tetkikler yapmışlardı. Alman ya dönüşünde 2000 tonluk kuruva- zörlerin inşasına başlandığına göre, deniz harplerinde mühim bir iş gö receği muhtemel olmayan bu küçük krüvazörlerin daha o tarihde deni- zaltı ana gemisi olmak fikriyle ya- pıldığını düşünmek pek de hatalı olmaz. 1922 de yapılan bu küçük kravazörlerin 140 milimetrelik 20 İopu vardır. - Japon denizaltılarının Nevkast-i Hasanını ve Alman denizaltıtarının Amerikan kıyılarını. bombardıman etmesine bakarak denizaltıların kim Fransa nedir? Bir karış da da kullanılabileceğini ve Işe'yn- rayacağını kabul etmek hatalı bir ka rekel olur. Zalen kıyıları bömbare dıman elmek taarruz eden taraf için büyük bir istifade temin elmez. Meşhur İngMiz amirali Nelson“ka: rtadaki müstahkem bir mevkie deniz den hücum etmek cinnettir”” düs« turunu koymuşdur, Harp gemisinin bilhassa denizal: ftısının ateşi fazla Ytahrip etmez, Yalnız denizden bombardıman kuvvelimaneviyeyi kırar ve taarruz edenin de istediği budur, 1914-1913 harbi sırasında bir Alman denizal- tui Fransa kıyılarında Adur nehri mansabında Buko fabrikasının yük: sek fırınlarına birkaç gülle savur- muşdu, Zarar az oldu. Fakat gerek sivil halk arasında gerekse hükümet adamları üzerinde heyecan o kadar fazlalaşdı ki Fransız bahriyesi böy le bir hadisenin tekerrür etmemesi 4çin yeni tedbirler aldı ve bütün sahillere bataryalar yerleşdirdi, Hal buki bu bataryalar kara cephesinde daha çÇok iş görebilirlerdi. Japor denizaltıları da Nevkastele birkaç gülle savururken Avustralya müdü- faasına zarar vermeyi deyil, Avust ralyalıların gergin olarak kabul et. tiği sinirlerini birkat daha germeyi düşünmüş olsa gerekdir. e L F TT ” Ka Si ada —a HABER — Akşam ovaostası Deniz g Avusturalyaya ve Madagaskara Japon hücumları Küçük denizaltılar — Nevkastele hücumun manası — Denizden hücum karadaki müstahkem mevkileri tahrip edebilir mi ? — Japon denizaltıları Diyego Suvarezde ne aradılar, Mütemadiyen Japonyanın küçük denizaltılarından bahsetlik, fakıt Japonyanın 1500 tonluk, 15000 mile lik sahada hareket edebilecek ve su yüzünde 12 mil süralle Sidebilecek dev denizaltıları olduğunu unutma- malıdır, Bu denizaltılar kendi üsler rinden kalkarak gerek Perl Harba- ru gerek Sidneyi bombardıman ed « bilirler. Geçende bir İngiliz resmi tebliği Madagaskar adasındaki Diyz. go Suvarez üssüne yapılan hücum bu çeşit bir tahtelbahirden yapıl« miış olsa gerskdir. Bu hücumun maksadı Nevkastele yapılan hücumdan büsbütün başka- | dır. Diyego Suvarez İngilizler tard: fından veni işğal edilen bir üsdür, Japon denizaltıları burada Iı:ı_gilizla. rin tamamiyle yerleşmesine ve kı yıları kuvvetli müdafaa vasıtalariya le tahkim etmek istemelerine mani olmak istemişlerdir. 1933 de Japon Başvekili olan general Araki bir nutkunda,, Japon« yanın ileriye doğru —yürüyüşünü durdurmak isteyen herhangi bir millet merhametsizce — ekzilecektir. demişti. Bugünkü Japon bareke'i bu sözün o vakit kararlaşdırılmış hareketlerden doğduğunu ishat etmşi tir, Japonya 7 aydan beri giriştiği mücadelede mütemadiyen hücü'mn Japon filosu mücadeleyi Üüssünden binlece kilometre uzaklara nakletmiş dir, Şimdi Japon denizaltılar Hint kıyılarında müttefik nakliye gemis lerine hücum edebiliyorlar, Alüsyen adalarına ve Midvaya cüretkerane hücumlar yapıyorlar, — Avutralyı ve Madagaskar kıyılarına kadar sokuluyorlar, Fakat bütün bu muvafe fakiyetlerin altında gizli bir tehlike de var, Bu geniş sahayı Japon filosu nasıl kontrol edecektir? İşte bugün için cevap verilmesi en müşkül smal: ediyordu ve muvaffak oluyordu.. Kayıp aranıyor 1925 senesinde Kasımpaşada iskele civarımda otururlarken halen nerede bulunduklarını bilemediğim teyze | min kızları Bursalı Fatmanın torun. ları ve halen Bursada bulunmakta o. lan Ebe Bahriye ve kız kardeşi Bed. riyenin ve Krzılay memurlarından Ke mal Akyücel kızı Bayan Melâhatin nerede bulunduğunu bilenlerin insa. niyet namma “Haber,, gazetesi ser. mürettibi İhsana bildrimeleri rica o. İlll'. bt 456 -. —’l('g!j 5! ı'ı:l'i. ı_,i: eç Kadın ve Di - Kadın ve hayacılık Mısırda fransızca olarak, — çıkan İmaj meomüası Maısırlı bir kadın pilotla enteresan bir mülâkâ&t yap « mıştır, Bu konuşmayı İmajdan ter« cüme ederek sütunlarımıza geçiri- yoruz. İmaj, bana Mısırda ilk defa olae rak harp tayyareciliği ehliyetname. si alan Mısırlı kadınla bir görüşme yapmak vazifesini verdiği vakit âle let vücutlu bir kadımla karşılaşacas ğimı sanmıştım. Halbuki yanılmı « şım, Matmazel Linda Amin Mesut. zayıf, ufak tefek ve güzel bir kızdır. Kadın tayyarecilerin en küçüğüdür. Buna rağmen 26 günlük bir tahsil e den sonra imtihanlarda —muvaffak olmuş ve Mısırda tayyarecilik ehli « yetnamesini almak rekorunu kır - mıştır. Bu rekor şimdiye kadar matmazel Şazliye aitti, O 33 günlük bir tahsilden sonra bu ehliyetna « meyi alebilmişti. Azami tahsil müd« Pazar gününün öğleye yakın bir saati, Derebeyi Kamişav, yemek odasında mükellef bir masanın yanında oturmuş ;yavaş yavaş ka'n valti ediyor. Temiz elbiseli, itinay'a bıraş olmüş ihtiyar Fransız M, Şampun, kahvaltıya iştirak etmek. tedir. Bu Şampun, bir zamanlar Kamişevin evine mürebbi olarak - gelmiş onun çocuklarını terbiye et. | miş onlara iyi talâffuz ve dans öğret | miş sonra da, Kamişevin cocukları | büyüyüp zabit olunca, lala gibi bir ! şey olarak kalmıştı. Eski mürebbinin | vazifeleri basittir. İyi — giyinmek lavanta kokmak, Kamışevin geve. zeliklerini dinlemek, yemek, içmek uyumaktan ibarettir. Buna mukab'I yemek oda oda'mıktarı muayyen olmadyan bir aylık alır, ! Kamişev kahvaltı ediyor ve her zamanki gibi afıp tütüuyor , Kalın bir tabaka halinde hardalı bulanmış bir parça Jambondan son. ra gözlerine biriken yaşları silerek: — OÖh, öldüm; oh; Başımı v& bütün mafsallarımı sızlattı. Hâlbuki sizin Fransız hardalının bütün bir kavanozunu yesen yine böyle tesir etmez diyor, ARE Şampun, uysallıkla: , — Kimi Frarsezlarınkini, kimi de Ruslarınkini sever.., Diye işaret ediyor, | — Fransızlarınkini kimse seymöz Fransızlar kendileri — seviyorlarsa ona hiç bir diyeceğim yok. Fransı<ü gelince, Ne verirsen yer. Kurbafa demez, fare demez, hamam böceği demez., Ö ö.ö.! Meselâ siz bu Jam, bonu beğenmiyorsunuz, çünkü bu, Rus malıdır, hâlbuki önünüze kızar. miş bir cam parçası koysalar ve bunun Fransız malı olduğunu söyle. seler, siz hem de dudaklarınızı Şa. pırdalırsınız.,. Fikrinizce Rus olan ker şey kölüdür. — Ben böyle bir sey söylemedim: — Rüsların her şeyi fena, Fransiız- larınki ise; C'esf tres joli! Size göre -Fransadan daha güzel bir. memlek-t yoktür,. Halbuki bana,. göre. Elinize kâlbinizin üstüne koyarak söyleyi * topral! Bizim polis âmirini oraya gönder bir ay gecmeden naklini ister, çünkü dönecek yer bulamaz! Sizin Fransayı bir günde gezebilirsin, bizdeyse kapıdan dışarı çıkdın mi, ücü bücü. Bi görünmez git babam Bit,. — Evet monsieur, Rusya muazzam bir memlekettir. — Ha şunu bilseydin? Size göre Fransızlardan daha iyi insan yotur. Âlim, zeki millet, medeniyet! Kabul, Fransızların hepsi âlim ve terbiyeli. dir.. Bu doğru.. Fransır hiç bir zaman kabt bi harekette bulimnmaz Zamanında kadına yer verir, catallı ıstakoz yemez, yere tükürmez, Taktt GÜRBETTE i Yazan: A, ÇEHÖVı ' Rusçadan çeviren: SERVET LÜNEL | Bende size anlatryorum, fakat natıl söyliyeyim, Fransızda şöyle,. Nasıl anlatayım.. (Parmaklarını oynatır)' şöyle. Her neyse. Hatırlıyorum, bir kitapta okumuştum, sizdeki bü. fün zekâ kitaplardan alınmış, biz. dekiyse doğuştandır, Eğer — Rusu adam akıllı okutacak ölursan hiç bir profesörünüz onunla boy ölçüşemez. Şampun ister istemez: — Belki diye boyun eğiyor: — Hayir belki değil, muhakak Nafile Yyüzünüzü — buruşturmayın, söylediklerim bir hakikattir. Rus aklı İcatcı bir akıldır! Ne yazık ki ona yol gösteren yok, bir de öğün. mesini bilmiyor., Bir şey icat eder sonra kırıp atar, yahutçocuklarına oynasınlar diye, verir, hâlbuki sizin Fransızlar seçme bir şey İcat edar ve bütün dünyaya bağırır, Geçen. lerde arabacı Tona, ağaçkam hir adam yapmıştı: Bu adamı ipintden çektin. mi, ayıp bir harekettir yapiıveriyor Lâkin İona hiç öğünmüyor. Umumi. yetle., Fransızları beğenmiyorum!. Sizi kastetmiyorum, öyle umumiyet itibarile,.. Ahlâksız millet! Dışardan insana benziyorlar ama, köpek &ibi yaşadıkları muhakkak., İşte meselâ evlenmeyi ele alalım, Bizde, meselâ evlçndinmî, lam cim — yok, karına yapışıp kalmaya mecbursun, halbuki sizde işin İçinden şeytan bile çıka. maz. Zevç bütün gün kahvede va'ıt geçirir, zevce de evine Fransızları doldurur ve haydi bakayım kaşkaş oynamaya!, Şampun kendisini kızararak: ı — Yalan diye Bağıriyor. Fransada aile prensibi çok yüksek seviyededir — Bü prensibin ne olduğunu biliyoruz, Bitaraf konuşmalı: Ma. demki domuzsun bunu böylece kabul — etmeli.. Tepeledikleriyo'n Almanlara teşekkür etmeliyiz.., Va!, lahi, teşekkür etmeliyiz.. Allah on. lara selâmet versin . Fransız yerinden fıtlayarak we gözlerinde şimşekler çakarak: — Şu hâlde, monsieur, anlamiyor. tutamiyor ve ediyorsanız beni niçin burada al-. koyuyorsunuz?: — Ne yapmamı istiyorsunuz? — İzin verin, Ben 'de Fransaya dönerim! — Nö«sce0? Sizi şimdi Fransaya sokarlarmı zannediyorsunuz? Siz vatan hainisiniz, yahu! Gâh Napui yon büyük adam, gâh Hamhetta,, şeytan bile işin içinden çıkaşnaz! Şampun Fransızca konuşarağ: — Monsieur, diyor ve büyüğk bir hiddetle peçeteyi — buruştüruyor. Şimdi benim hislerime yaptığınız hakaret, düşmanımın bile hatırına gelmezdi! Aramızda her şey bitm'; tir!! | Ve peçeteyi nazik bir hareket'- masaya fırlatan — Fransız, mağ-ır adımlarla çıkın gidiyor, Üç saat sonra masadaki servis Hini masaya koyuyorlar. Kamişev yemeğe yalnız başına — ölürüyor, Yemekten evvel içtiği bir kadeh votkadan sonra gevezelik etmek ih-i yacıyla kıvranmaya başlıyor. Kantisş m>© İstİiyor. fakaf dinleyici yok... Uşağa: B — Alfons Lüdvikoviç no yapıyor? diye soruyor: — Bavullarını yerlestiriyor, efcn. dim, Kamişev: — Ne budala şey, sen bilirsin yarabbi!.. diye söyleniyor ve Fra 1, sızın odasına gidiyor. Şampun, odanın ortasında ye-a Oturmuş ve tilrevan elleriyle çara, şırlarını, İJavanta şişelerini, Tua kitaplarını, askı ve kıraya'senı Bavula yerleştiriyor., OÖnuün şık fis güründe, bavulunda, karyola ve masasında, her seyinde bir incelik ve zerafet hissediliyor, Büyük mavri gözlerinden bavola İri yaşlar dam. Kamişev, Biraz durduktan <aonra: — Nereye böyle? diye soruyor. Fransır suseyor. : Kamiser devam eğiyer: — Gitmek mi istiyorsunuz Ve yapalım, siz bilirsiniz... Alıkoayr- * Onda o ruh yok! Onda © ruh yok üm, diyor Fransızlardan ,nefret Şelimden gelmez,. Ancak şaşlığım bir nokta var :Pasaporisuz nasıl gideceksiniz? şaşıyorum! Biliyor. musunuz Ben sizin pasaportu kay. bettim. Kâğıtların arasına bir yere koymuştum, — kaybolup — gitmiş... Bilirsiniz ki bizde — pasaporf ' çok ehemmiyet verilir. Buradan bos kilometre bile uzaklaşmadan yaka. larlar | Şampun, bBaşını kaldırıyor — ve .ıKarnî-şevîn yüzüne şüpheyle bakıyaor |/ — Evet. Böyle iştel sizin pasa. portsuz olduğunuzu — yüzünürzden anlarlar ve hemen: Kimsin bakalıra? Alfons Şamnpun! Biz bu —Alfons Alfons Şampun uydurmalarını çek İyi biliyoruz! Şöyle cebri bir gezin« tiye çıkmazmısınız? — Şaka mı ediyorsunuz? — Ne münasebetle şaka edeceğim! Neme lâzım! Yalnız dikkat edin şart: Sonra mız miz. edip met'ımn yazmıya kalkışmayın. Kollarınızda kelepçe Öunümden Geririldiğiniz z man sizi kurtarmak için parmağımı bile kıpırdatmam.! Şampun yerinden fırlayar ve sol. ğun yüz ve büyümüş gözlerle odada dolaşmaya başlayor, Büyük bir yeis icinde Başını tu « tarak: — Bana ne yapıyorsunuz? dive inliyor. Aman yarabbi! — Vatanımı terketmek fikrine uvdutem — saal kahrolsun! — Kamişev, sesini alcaltarek: — Haydi, haydi., şaka ellim M-di. yor. Ne biçim a-, sahbadan anlamı yor! Bir söz söylemeye gelmiyor! “amişevin fteselli verici — sesiyle neşelenen Şampun * — ÂAÂziz dostum! diye haykırıyor. Yemin ederim ki, ben, Rusyaya, size ve çocuklarınıza çözülmez bağe larla bağlayan bağlıyım.. — Sizder aytılmak ölüm kader ağırdır! Fa. kat her sözünüz kalbimi parçalıyor. — Hay, budala, hay,! Ben Fransız Tara atın luluyorsart size ne? Sız niyo darılıyorsunuz? Bıiz kime atın tutmtyoruz ki, (hsosi de darılacak olurlarsa halimiz nice olur? Tuhaf edam! Biztm yarlal-rı kiralayan Te zar İsakiç ten misal alın., çıfıt &. diyoruru, şŞöyle de, böylede, diyorurr cetetimin etefinden dömüz ku!-7ı yapıp gösreriyorum, sakalını çe <. yorum., Darılmıyor ki! — Fakat o, bir köledir! Bir kapik uğruna yanmiyacağtı alcaklık yöktü.r — Haydi, haydi.. Yeter! Yemek Yemiye gidelim! Barışlık! Şampun, göz yaşlarriyle ıslanan yüzünün podrasını tazeliyor ve Ka mıştz ile birlikte yemek salonuna gidiyor. Birinci tabak sessizlik için. de yeniyer, ikimciden socnra aymı nakaret başlıyor. ve bu su_ı'e_'.Gr? Şampunun ezixellerinin sonu gorün. Am_ü_yor:l:_ l Misırlı bir tayya- İr ; reci kadın m j 'havaCMKİ . R ll nf deti de 90 gündür. — En heyecanlı uçuşunuz? — Ehn heyecanlı uçuşum bir gece | uçuşudur. Karanlık bir'gece, Gökyü 'zünde ay yok. Saat 11. Tayyaremin moltörü yıldızların. altında homur « danıyor. Birdenbire sağ tarafrmda yerden kırmızı bir fişek atılkdı, Yer den atılan kırmızı fişek tehlike işa- retidir, Ve derhal yere İnmeyi ema reder, Etrafıma bir göz attım. Aşm ğıda tam bir <Kkaranlık vardı. Bu karanlık bir düşman hücumuna a« lâmetti. Binsenealeyh iyerden atıla- cak uçaksavar toplarının aleşine hedef teşkil etmemek için derhal yere inmek lâzım geliyordu. Fakat etraftaki bütümn ışıkların söndüğü bu karanlık gecede tayyare meydüm nının İniş pistini nasıl bulacaktım ? Heyecanıma hâkim olarak alçalmaık için hafifçe pike yaptım. Yere 40 metre yaklaşınca solumda tayyare hbangarlarınım karanlık — hayalini gördüm, . Gözlerim âletlerimde idi, Şimdi toprağa birdenbire çarpmamak lâ « zımgeliyondu, Yavaş çok yavaş hae reket ediyordum. Tekerlekler topras | ğa dokunuyorlar, uçak bir müddet daha yürüyor, sonra itaatli bir v« rış atı gibi birdenbire duüuruyor. ÂAne | cak tayyare durduktan sonra vü « cudumun terle örtülmüş olduğunu farkedebildim. Görüşmemizde hazır bulunan Mi« | sir fayyare pilotlarından — yüzbaşı | Lütfi de söze karıştı: r — Bu şartlar altında bu şekilde | iniş kolay bir şey değildir, buna | inanımız. | Mısırlı tayyareci kadına snalitlmi sordum: — İstikbale dair neler düşünüyor sunuz ? , — Şimdilik istikbale ait hichir; tasavyvurum yok, Tayyareciliği de « Heesine sevdiğim için pilotluk kurs! larına devam ederek | ehliyetname aldım, Unutmayınız ki şimdiden | dev adımlarıyla ilerlemekte olan * tayyarecilik hearpten sonra yeryü « zünün yeğgâne nakil vasıtası halimi | alacaktır. Bu itibarla Mısırda piIm, vesikasını &lmış olan kadınların . yalnız 6 tane oluşuna çok esef el mekteyim, Harp halinde bulunan milletlerde kadınların her sahada gösterdikleri muvaffakıyete baktıke ça kalbimde acı hisler yer alıyor, Bikmcem neden Misirli kiz kardeşles rim erp kadınlarının yalnız süse, tuvale't ait terekkilerini taklit et « mekle iktifa ediyorlar. — En çok beğendiğiniz kimdir — En çok beğendiğim kadın şünp hesiz harpte ölen tayyareci Ami Molisondur. Evlenmeye gelince şim- dilik onu hiç düşünmüyorum. Tay« yarecilik insanı sihirli bir büyü ile kaplıyan ve başka hiçbir şey düsün dürmiyen güzel bir spordur. İnsan ların üzerinde uçduğum vakıt duv: duğum sevinç beni başka zevk aras maklar tamamiyle kurlarıvor, şaw:m—::—;mmexmf b LÜKLÜK ikinci | kadın HAFIZ CEMAL » “LOKMAN HEKİM,, € DAHİLİYE MÜTEHASSISI 4 Divanyolu 104 bi mnavene anatleri: 2.5.6.Tel: 22398 Ç 'Halid Ziya Konuralp İKİNCİ CERRAHİ DOÇENTİ Beyoğlu İstiklâl Caddesi Elham ğ — Martımanı 1 Numarada — | — THer gün öğleden sonra T ye kar v l’e_lefgn: "