31 Mayıs 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

31 Mayıs 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MM miren şüpbelerden kurtulmam iâzamdı. Beraber yaşadığımız za manlar bana verdiği anahtarı atmamıştım. İşte biraz evvel si > verdiğim o anahtarla arka ka Pıyı açtım, sessiz adımlaria doğ- ruca doktorun yatak odasına gitim. Oh, bu odada benim de birçok hatıralarım vardı. Kapı. dan dinledim. İçerden hiç ses gelmiyordu. İttim, bir gölge gi. bi içeriye süzüldüm. Gördüğüm manzara çok acıydı. Doktor Oş- man Cevat kızıma, kızımıza hay vani bir zevkle sarılmış horul . dayarak uyuyordu. Ne yapaca . ğımi evvelâ kestiremedim. Son- ra birdenbire aklıma şimşek gi. bi bir fikir geldi. Doktorun yazı. hanesinde daima küçük bir taban ca bulundurduğunu biliyordum. MUZAFFER ACAR (Dükü nushadan devam) İhtiyar arap kadın, hiç düşün- meden anlatmağa. başladı: — Sebaha karsı idi. Kapmın gürültüsü ile uyandım. Açtım. Baktım, küçük hanım pek pej. mürde bir halde, işte tıpkı gör. düğünüz gibi karşımda duruyor du. İçeriye girdi, kucağıma at dı ve çocukluğunda yaptığı / göğsüme sokularak: — Ah kalfa, artık ben tama , men mabvoldum ama gönlüm de rahatladı. Dedi ve için için ağiamağa baş ladı. Ne kadar zorladımsa da ağzından bir söz alamadım. Sa . NAKLEDEN; ethi Kardeş Ben öldürdüm... Çünkü... saadetini görerek müteselli olu - yordum. Nur içinde yatsm Şadi Bey kızımı hiçbir seyden mah . tum etmiyordu. Kızıma Nazan ismini vermiş, nüfus kâğıdı çı - karmış kendine evlât etmişti, Aradan zaman geçti, Nazan gelinlik bir kız oldu. Bir gün o . İşk, Istırap ve hisromanı -30- İacağı için memnon gülümsüyor. du. Devam etti: — Hemen bugün profesörle, mile görlüşsen. Vakt geçirmeğe gelmez, belki talipler çoktur. — Fazla talip olacağını zan, netmem ama ben de bugün te, şebbiklere girişmek niyetinde, büzülerek yavrumun bahçede oy namasını seyrediyordum. Ne de güzel bir çocuk olmustu. Ora yaklaşmak, oOOnu kucaklamak, bağrumda sıkmak istiyor, fakat yapamıyordum. Bu wralarda idi. Bir gün dok- utra benim için hayatını fedaya ii sordu: Mukavele üç sönelik mi 0, de, N deriştin? yı vet, Hayatta üç sene nos Bustular, düşünüyordu. Efganista- lecek doktor kafilesine ka, ise bu hiç şüph İ vaziyetten kurtaracak hir ekli olurdu, Sonrası için iso & kerimdir!” demekten bağ. © Yoktu. Hiç olmazsa ile, Sm olmadan hayatını ka, Sİ evel artık annesinden para Mİİ için, saatini osatmağı kalmıştı, Kardeşinin na ip SİtİĞİ iş onu hem avare, Bem de arnesiyle her gün Vize e onu ta fi saman duyduğu kurtaracaktı, * ternddüt ederek imirin olsaydı ben de git, k “Mim dedi Atridı; Tantrk ve 36 böyle Yök, hayret işindeydi: Beki ama tavsiye lazım. u bir tanı, senin br sürü vardı. Onları Aİ Ya ve ün ri bileter, #aruretiyle (o karşılaştığı Shi, Eennen orada üç se, iç “E meslek bayatımda ba, İş, Mlangıç olur, Biraz para Teride o burada bir iy tike Tilepi > İla öp M, , “m var Faruk. Üç sene iç, Zahmet çekmeden bir K tirebilirsin. Sen dere Verdi; zig Sükun hakkı var. Piksi ay rafı tar. N Ki, erdeyine döndü: Efganistandan dok. ildliğini razetelerden m #in> alcak sesle ht Sp kai râs de okudum, Fa akin beraber okuduğu. iç bir arkadaştan da » Bu arkadaşım nüfuz. Sileye mensup. Tavsiye. © müessir olacağından Bi biraz © düşündükten Muvafrkı fakütedeki * müracaat etmek ©. Nba, dedi. Profesörlerin i #everler, Himaye gö. <n eminim. oOnlarm : goklarmın a h dahı müessir 6. Çip etti: N Küzel, fikrin feakalâ. » #İmdi fikrimi beğen- mi? ta, Yapılabilir dedim ya. iş “tmin muvafakatine , Sonunda banada Miz, İYiliklerini unutacak Ma, Sağma değiliz, Marta! ty gideyim.. meseleyi in Metyim. Onu kandıra. Rüstemin sözünü kes- bu hüruç hareketin. yim. Ben kahve içmiyeceğim, yim, eği bitirmiş oldukları için kalktı ve odadan çıktı. 'Tarık ârnesine hitap etti — Senin işin var mı anneci, gim? Öğleden sonra ve yapmak fikrindesin? şim yok. Bilmem... Niçin nimle beraber Şükrana kadar gelir misin? — Ona bügün muhakkak git. meliyim, — Evet, evet, var Raif lâfa karıştı: — Neden muhakkak? — Ona verdim de... İ — Söz verdinse tabii. Hak, kın var Bu kadar müştü. Es kuvvetli d Sahi hakkın | hissi Ana oğul sokağa çıktıkları va, Xit 'Tarık: — Gördün mü anne, dedi, me. sele kalmıyor. Faruk gitmeğe razı oldu | Leylâ dandı: — Zavallı çocuk — Niçin zavallı? “Ayda bizim | içmi çekerek miri, paramızla beşyüz liradan fazla kazanacak. Onun yerinde olma, ğ teyerek çok kimse vardir, merak etme. ile elde edilemez oğlum. konuşmadan bir müddet yürüdüler, Leylâ bir sralık mı, rildndı; — Hayat ne acı! İnsan birde, facık olsun tathlık bulup kendisini ona terketse suçlu sa. yılıyor ve mesut olduğu zaman, ları iztıraplar'a ödüyor. Tarik yavaşça: — Anne artık bundan böhset, me, dedi. ruldu, bir hazan titriyordu: bahleyin gelip polisler ona al - dikları zaman hayretler Bütün bildiklerim bundan iba - rettir reis bey. ettim. Şahit gönderildi. hâkim hâlâ başmı kolları arasmdan avırmı. yan maznuna sordu: Şahidin ifadesine bir diye. Kadm ağır ağır yerinde doğ - yaprağı gibi — Var hâkim bey, dedi. Bu kadarını öğrendikten sonra artık hepsini öğrenin bari. Ve ağlıyarak, cümeleri hıçkı- rıklarla kesilerek anlatmağa baş. ladi: — Babamın evinden kovulduk tan sonra doktor Osmanın kü . çük Karrımda piçim vardı. Osman babası olduğu bu Ağ İ daha dünyaya imei düşman kesilmişti. Nihayet bir kız çocuğu dünyaya getirdim. Altı ay sonra yavrumu göğsüm- i den aldı, bir sütnineye verdi, ba- na da: apartmanma (yerleştim. Doktor — Bir daha çocuğunu görmek istersen bu evden kalkar gider . sin... dedi, Razı olmuş gibi görün . düm, fakat arada bir kaçıyor ço- çuğumu görüyordum, yakalandım ve o zaman doktor Osman beni evinden kovdu. ev- velee tatlı siniz ve sadece | hayatını fodaya hâzır olduğu Şabendenin artık bir kıymeti kal mamuıştı. Suyu içilmiş yalnızca posası kalmış bir meyve gibi s0. ağa atıldım. Uzülmedim.. çün . kü hiç değilse yavrumla beraber yaşamak imkânını kazanmıştım. Çocuğumu bağrıma bastım, henüz aylık bile olmamıştı Nihayet sözlerle kandırdığı, aldım, dokuz sütnineden Kendime iş aramağa başladım. Fakat kucağımdaki çocukla ba - na kim iş verirdi, Bir kapıys — İrnkânı varımı oğlum ? Hep | girip hizmetçilik bile etmeğe ra- o bahai düşünüyorum. — Düşünmemeğe çalış, unu, tacaksın! IX Doktor Farukun, tıp fakültesi profesörlerinden bir kaçınm ha, raretli otavsiye mektuplarıyla takviye edilen müracaatı, kendi, sinin de umunadığı derecede iyi karşılandı ve kabul edildi. Bunu bu sabah givindiği sırada getiri. len telgrafla öğrendi. Telgrafı alımca ilk intiba ce, zasının müebbet küreğe çevril, diğini haber alan bir idam mah. kümun duyduğu heyecanın eşi oldu. Uzaklaşacağı ve sakin bir hayat yaşayacağı düşüncesiyle ısurabının biraz hafiflediğini hissetti. (Devamı var) de sen bir vazife almıyacaksın! Beni burada yalnız bırakıp bir yere gitmiyeceksin? Rüstem mânalı bir bakışla gözlerini Martaya çevirdi: — Ne o? Bu isin sonundan e. min değil misin yoksa ?.. Benim gitmem! neden istemiyorsun? Merte tekrar Rüstemin boynu na sarıldı: — Her işin menfi tarafını da inmek lâzimgelmez mi? Ya gider de kavgaya tutuşur ve dönmezsen... — Olabilir ya. Harp zamanın- zı oldum, fakat yapamadım. Bir lokma etmek veren olmadı. Bir çok geceler aç yatıyor, yavru - mu sütsüz göğsüme basıyordum. Ikimiz de sabahlara kadar ağlı . Yorduk, O açlıktan feryat edi - yor, ben ıstırapla inliyordum. Nihayet bir gün çocuğu Da - rülâcezeye vermeğe karar ver- dim, Götürüp bıraktım ve yav . tumun anne! Anne! Anne! diye feryat etmesini duymamak için kulaklarımı tıkayarak oradan kaçtım. Aradan dört sene geçti. Bu müddet . zarfında çamaşıralık. hizmetçilik, bulaşıkçılık yapmış hayatımı devam ettirebilmistim. Hemen gün aşırı bir fırsatını bu- tuyor, Darülâ ezeye koşuyor, © - rada bir dilenei gibi bir kenara Yazan: hazır olduğunu söylediği halde, çocuğumla beraber beni bir kö. pek gibi evinden kovan Osman Cevada gittim. Ayaklarını yazı" hanesinin üzerine atmış bir yap- rak sigarası içiyordu. Benim içe. riye girdiğimi duymadı bile, gö. rünce de aldırmadı, valmzca sert bir sesle: Ne istiyorsun yine? diye haykırdı. Suçluyuuşum gibi bir kenara büzüldüm: — Osman ,dedim, dört yaşına girecek. Ona acı, ne olur, yanma al onu, ben ortadan tümsmaen kaybolurum. İstersen kendimi öldürürüm, Yalnız onu kurtar.. Günah ona, görsenrle güzel çocuk oldu, Bu sözlerim Üzerine yalvaran ağzımı tokafin kapadı ve beni tekme ile dışarı attı. Bütün ümitlerim kırılıverdi, fakat üç dört ay sonra yavru - mun kibar bir aile tarafından ev- lâtlık olarak alındığını görünce yüreğime biraz olsun su serpildi. Suçlu kadın sustu. Bu ifadesile çok sarsılmış, sanki yirmi yaş daha ihtiyarlamıştı. Korkak na . zarlarla hâkime baktı: — Hâkim bey, dedi. Hikâye . min sonunu anlatabilmem için salorlur tamamen boşaltılmasını isterim. Burada söyliyeceğim sözlerin yalnız sdaletin mümes. sili sizler tarafından duyulması - nı isterim. Heyeti hâkime kısa bir müza, kereden sonra gizli celse yapıl masma karar verdi. Halk homur danarak dışarıya çıkarıldı, Maz. numa su verildi ve hâkimin: — Buyurun, sizi dinliyoruz. İhitarı üzerine zavallı kadın da ha bitirin, daha sönük bir sesle sözüne le devam etti: — Salonun boşaltılmasını iste. dim, hâkim bey; çünkü bu bahis kizrmm bu cinayeti işleyen kadı. nın annesi olduğunu öğrenmesi. ne tahammül edemem. Biraz sonra onu şahit olarak dinlemek istiyeceksiniz belki. Yalvarırım size âdil hâkimler onu rahat bi. rakın.. o bu çirkinliğin içyüzünü öğrenmesin. Kadın sustu ve göğüs gecir - dikten sonra: — Evet, diye devam etti. Kızı. mun kibar bir aile tarafından ev. lâtlık aldığını söylemiştim. Kı zımı evlât edinen meşhur sabun tüccarı merhum Şadi Beydir. Al. lah razı olsun kızıma kendi yav rusu gibi bakıyordu. Esasen ço. cukları da yoktu. Kızım alçak bir babadan, bedbaht bir anne . den dünyaya geldiğini bilmeden, büyüdü, merhum Şadi Beyi ken di öz babası biliyordu. Seneler geçiyor, ben de kızımı adım adım takip ediyor, onun yavrumuz iskender F. SERTELLİ sapta vardır. — Yalnız bu mu?! Gelip gör- memek de ihtimali yok mu? Rüstem ayağa kalktı: — Bu kadar derin düşünme - mahküm olacağız. O zaman bir- birimizi mi yiyeceğiz? — O kara günleri görmiyece. ğiz, Rüstem! Tehlikeyi bu kadar yakın görüyorsan, dediğim gibi, dayız. Gidip dönmemek de he. ğe gelmez. Yarın biz de açlığa cenup cephesine kırk elli kişilik mın evleneceğini haber aldım. Bilseniz ne kadar sevindim. DÜ. ğünün yapılacağı gün Şadi Be - yin köşkünün bulunduğu sokağın başına çöktüm, her dakika ka . pıyı pencereleri gözledim. Bir an olsun yavrumu gelinlik haliyle görmek istiyordum. Göremedim. Akşam oldu. Köşkte ışıklar yan- dı, O zaman bir hırsız gibi ses. suxe yaklaştım, bir taşın üzeri, ne basıp boyumu yükselterek pencereden içeriye baktım. Yav- rum gelinlik elbisesiyle piyano - nun başıma geçmiş, bir geyler ça liyordu. Ne kadar güzel. Ne ka. dar neğeli, ne kadar mesuttu. Gözlerim yaşlarla dolduğu için Tümü iyice göremiyordum, yaklaşan Ayak seslerini de du - yunca korkarak oradan uzaklaş. tım. Biricik evlâdımın saadetin. den bir lokma olsun çalamamız> tım. Her hakle biliyorsunuzdür, ku. zımın evlenmesi Üzerinden iki se ne bile geçmeden Şadi Bey damadı Maslakda bir otomobil fâciasma kurban gittiler, Kızım büyük bir servetle dul kaldı. L ki sene yavrumu göremedim. Adaya taşınmıştı. Birkaç kere ya gittim, evini bulamadım, günlerce köprüde belki... tesadüf #derim diye bekledim, fakat hey hag 1009 ia : - Nihayet bir gün tali benden ldtfunu esirgemedi. Köprüde sörünürken boşalan Ada vapu - rundan kızımın çıktığını gör. Güm. Ne kadar şıktı, ne kadar güzeldi, ne ahenkli yürüyüşü vardı. Birkaç adım takip ettim. Kızım âz ilerde bekliyen bir oto. mobile doğru yürüdü. Beyaz bir otomobildi bu.. Nazan yakleşm - ca içerden orta yaşlı bir erkek çıktı.. Gözlerime inanamadım, derhal bir direğin arkasma giz. lendim. Çünkü otomobilden çı - kan örkek Osman Covattı.. ba - basıydı. Acaba? diye düşündüm. Belki aklı başma gelmiş, kızını bulmuş, yanına almıştır. dedim, İçimde bin ümit yandı, Maznun sustu ve nonra dahâ bitkin bir sesle devam etli: — Günleree doktorun kapısı. ni bekledim, kızım birçok ke. reler eve girip çıktığını gördüm. Fakat bu benim zannettiğim gibi giriş değildi. Hayır, Osman Ce vat bu güzel dul kadınım kızı ol. duğunü bilmiyordu bile, Vaziytei hissedince çıldıra . cak gibi oldum. İçime şüphe gir miş kemiriyordu. Artık her gün kaptyı bekliyordum.. Nihayet 18 mayıs gecesi geldi çattı. O gün kızım sant onda doktorun evine girmişti, Gece yarısına kadar çıkmadı. Duramadım.. İçimi ke. bir müfreze gönderip baskınlar yaptırınız. Getireceğiniz erzak halkı burada bir aydan fazla i- dare eder, Zaten o zamana ka. dar Yıldırım Bayezid de kaleye yetişmiş olacaktır. — BAlâ bu ümitle yaşıyorsun, il mi? â Yıldırımın gele. ceğini umüyorsun !! — Sen ümidini kestin.. üste - lik hiç bir tedbire de baş vurmu. yorsun! Eğer bu gece benim de. diğim baskını yaptırmağa mu - yaffak olursan, muhakkak ki, yarın kale erzakla dolacak. ve herkesin karnı doyacak. Gittim onu aldım. Hem İkisini, hem de kendimi ortadan kaldıra- cak bu müthiş fâcianm perdesi. ni indirecektim. Pe yaptığımı bilmeden kurşunla. rı boşalttım. sonrasını bilmiyor rum. ertesi sabah polisler gelip beni Zeynep kalfanm evinde ya. kaladılar.. vazifemi noksan yap. muş. hâkim beyler.. Kıztmı ök düremedim, kendimi öldüreme dim, meğer ne bedbaht bir anay. Mazmun sustu, sandalyesi ü - zerine çöktü. sonra aklima bir şey gelmiş gibi yerinden fırladı, Ağlayarak, hıçkırarak hâkimle. re yalvarmağa başladı: « — Bütün bunları anlattım.. fa. kat yalvarırım sizlere âdil hâ - kimlerim ifadelerimin bu kısmı açığa vurulmasın.. Kızımın me , Sut rüyasından uyanmasını is - temiyorum. Yalvarırım, sizeo bilmesin, Nasıl bir çirkef içinde yüzdüğünü bilmesin. bilmemek o da büyük bir saadet! Celse sona erdi.. Diğer şahit lerin dinletilmesi için başka bi. güne bırakıldı. Fakat acaba dı. ha şahit dinlemeğ 5 tahkiki derinleştirmeğe mâna var miy dı? Hâkimler kendi kendilerine ba suali MUZAFFER ACAR (SON) m —..... — — Eminönü Yerli askerlik şnbesin. de, Sınıf 8. muatsele memuru Yabya Nüzhet oğlu Recai (35489) Yedek piyade © teğmen (475875 Naci Celil Boranel, Yedek piyade teğmen Tevfik oğln Teşst San (45410) Yedek piyade teğmen Hüseyiy Hilmi oğlu Mustafa Adnan Bozeal (14213) ün kayıtları tetkik edilmek üzere nüfus hüviyet © cösdanlarile birlikte neele şubeye müracaatları? ... Kadıköy yerli askerlik şubesinden: Şubemizde kayıtlı emekli ve yedek tekmil subay ve memurlarm sçnelik mutat yoklamalarına şimdiden başlan smuşler, Ancak bu sene yoklamaya 20 haziranda nihayet verileceğinden bu tarihe kadar şubeye müracaat edilme. 4 Min otunar, —— Beyoğlu Halk Sineması Buğün LI da, Gece B de; 4 Miyük film birden: 1 — King Kong: Türkçe, £ — Şeytan Çetesi, 3 — Kumurbazlar gemini. — Kendimi hiç düşünmüyo . rum, Marta! Küçük çocukları gözümün önüne getirdikçe tüy- lerim ürperiyor. Dün kemik ke - miren küçücük yavrucakları gör düm; içim sızladı. Anneleri bu kemik parçalarını dövüp çorba yapıyormuş. kemikleri paylâş . mak için öyle bir kavga edişleri vardı ki Marta cevap vermedi. Rüstem, amcasını görmek & - zere o gün öğleden sonra kal? ye gitti.

Bu sayıdan diğer sayfalar: