30 Mayıs 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

30 Mayıs 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

NAKLEDEN; thi Kardeş | Aşk, Istırap ve his romanı -29- a kapıyı aralıyarak cevap z “ Simdi geliyoruz. Bartkle beraber aşağı indi. Mk; delikanlıyı görünce güle - İni 2 yen dedi, Yalnız ilk gününde sıkıldı an Hayır baba! Annemle ke - Ba arımız vardı de , PAN fin e arken garip ve —.. ANA a» Bi de onu beklemeden sof- YA otururuz Tarığa döndü: a Gidip onu çağırsan oğlum. ÜS bekiemezsek gücenir. he kısa bir tereddüdü mü. ULAK. y Si ânne, dedi, gidiyorum. *diveni heyecan içinde çık- Ya korka korka vurdu. önüne otur. zıyordu. Ta, seli etme, âmladı Kk p Bor ir a ayağa kalktı. ve mukâ, ii İS neniz gibi el sıkıştı. Ta. Nu; Tneğe geliyor musun? TN Çok işim vardı. Şi ve kardeşine ba. ası lâzimgeldiği, & Bibi duruyordu. devum etti: O Bofrada seni beki iyorlar. gem aşağıda mi? rmağa beni semen hiç ko, kardeşine ndisine * “Ben gittikten sonra ralarmda. ne geçti? Ne 2. 'Tarıkın annesine « Müameleside her zaman. çok fazla bir muhabbet vardı. Ağzından m” lâf eksik olmuyor, NA inci e Siyor, bard so, başkasının teselli Ai yette değildi. Herkes teda derdine, ekmek, yi- tedarikine düşmüştü. Açlık ği ân, ephanesizlikten çok yö el bir felâketti. kağ anca, yayı germeğe Miyor, düşmana bir ok i aç lu, Yarın düşman, Mag ehe yüz gösterdi Olursa, burçlara" sık | hayıra başlarsa kaledeki lap, ve olacaktı? 2 ii © sabah güneş doğar baktı, Uzuktan gös Ya, 5 ty lada, hiçbir hareket gö- ye Yag a böyle ümitsizlik di vi günü idrâk rl & Bl yüksek ve korkunç İçinde tesellisiz yaşan larmı tahmin etti. Fakat düşün. celerine nüfuz edemedi. Tarık annesini mi suçlu, yoksa karde şini mi sefil zannediyordu? Korkunç sirt kardeşine etmiş olduğu İçin duymağa başladı, Cant ne yemek, , Ne de konuşmak isti, yorlu, Kaçmak, artk kendisine yabancı olsn bu adamları terket, mek ihtiyncmı duymakta İdi, Bu evde kalırsa istemiyerek ve hat, tâ sadece hüzuriyia aancsine, ba, banma ve kardeşine iztirap çekti. recek, onlar da kendisine taham. mül olunamaz bir azap verecek, lerdi, Tarık, Raife o konuşmalıtaydı. Faruk dikkat etmediği ve akika, dar olmadığı cihetle ne konuş, bıklarının farkında değildi. Fakat kardeşinin ara #ira kendisine ba, kında onun bir maksat gözettiği, »i sezerek konusulanlara etti, ga yeniden azap ne içim Tarık hararetle anlatıyordu: — Kabul edenler ne fevkalâde bir seyahat yapmış olacaklar! Ron kendi hesebımn öyle memieketle, plidai güze'liklerine halel gelmemiş olması onlara &y ri severim, rı ayrı bir cazibe verir, Raif sordu: — Seyahat usun sürer değil mi — Tabil, iyi bilmiyorum ama bir ay kadar sürer sanırım. — Harsirak veriyorlar mi — Evet, hem de peşin... —Orada'ne Kadar aylık vero; sekter? Yüz İngiliztirası"Müremmeli para değil mi? — Tabii Mükemmel Tor mu? Furuk başmı önünden baktı. olmaz 0. kaldıra , E göze gel, istediğini rak kardeş diler, Tarıkın ne demek anlamıştı, du: — Kouşmanızan âlkkat etmemiştim. Nedir bu kele. pir iş? Tarık cevap verdi: — Efganistan bizden bazı mü- tahassıslar İstiyor; muallim ve doktor... Üş sene işik o mukavele Dok yapılacak düdü müteakip sordu — İnsan talip olsa bul edilmekte mı? Tarık gözelri sevinçle rak cevap verd — Hem evet, hem hayr! Va, acaba ka, müşkülâta uğrar parlaya, talip fazla olursa t larin himayesine göre d imkân var mıdır? ZM EVE ÜMİTSİZ DÖNÜYOR RUS? O sabah Rüstem eve çok ümitsiz ve her zamankinden neşesiz ola. rak dönmüştü. Marta: arıceylânı getirmeğin mi? Diye sordu, teşte kızarttılar.. ter, Marta hayretle Rüstemin yüzü ne baktı: — Ne diyorsun, Onu nihâyet teslim lakat yiyemedi. t koca aslan? ettin, öyle Ae #7 Birak ağ ve acı imiş... kim #e yiyememiş. dürkat | baştangıcma | Ağır ceza Salonu o gün de fev. kalâde kalabalıktı. Heyeti hâli - me yerini aldıktan sonra mazmun iki jandarma arasında salona gir | âi. Maznunlara mahsus yere ge tirildi. Ayakta daramıyacak va. ziyette olduğu icin sandalyeye â- deta yıkıldı Bili beş, altmış (oyaşlarında gösteren, bitkin pejmtürde kiya - | fetli bir kadındı bu. Bir cinayet | islemiş, memleketin tannmiş doktorlarından Osman Cesendr öldürmüştü Ziwbrt kâtibi tahkikat evrakı . ni okuyunca, isminin Şehende olduğu öğrenilen bu kadmın bir gece sirkat maksadile doktor Osma Cevadın evine girdiği ve tesadülen doktorun yattığı oda ya geçtiği ve doktoru öldürdü - ğü anlştldı. Zabıta tahkikatımda doktorun uyandığı ve hırsizır yakalanmak tehlikesi karşısında cinayeti işlediği bildiriliyordu. değil ciarak bir kadını hirsizlik ve a. dam öldürmek suçile muhakeme ediyordu. Reis sordu: — İsminiz? — Şahende. — Babanız — Hâşim. — Yaşınız kaç? 55, 60 yaşında gösteren kadm, çok mihnet çekmiş gözlerini hâ. kime kaldırdı: — 42. Dedi — Zabıt varakasma göre ma- yısın 18 inci gecesi sazt 24 den sonra doktor Osman Ce ksadila girmiş adı? vine hirsizlik ve doktorun uyar lanacağınısı ar ca ile doktoru Maznun il dü: Öldürdüm fakat kati — Evet; deği, bul ediyorum... doktorun evi Ben öldürdüm a Çünkü... — Şa bnkde ne mksstka girdi. niz? — Evden hiç bir şey calmms. mış olduğu hırsızlık omaksadile girmediğimi isbat edebilir... Faz la bir şey sormaym. — Muhakeme her hususu ay dınlatmak vazifesile mükelleftir Eve ne maksatla ve nasıl girdi . ginizi öğrenmemiz lâzım. Çenesinin altından bağladığı başörtüsünden dışarda kalan saçlarımı içeriye itti, başımı kal dırdı, ai hâkimin, güzleri- is bey, dedi. Cinayeti işledim di. yorum, cezam noyse verin razi- yım. fakat beni hırsızlıkla # . ham etmeyin. mamusuma İeke sürülmesini istemem. Maznım kadının bu sözleri ü zerine muhakemeyi dinleyenler arasında gülü; er oldu.. maz- nun dönüp arkasma baktı; sonra hâkime: — 'Tabil reis bey, dedi.. böyle bir kadın, benim gibi pejmürde kılıklı fakir bir kadın gece yarısı meşhur bir doktorun evine ne - den girer? Hiç şüphesiz hırsız - lik icin değil mi? Acı acı gülüyordu. Jâve etti: — Gözel, doğrusu.. dedi. Fakat sunu, söyliyeyim ki, ben o gece © eve ilk defa girmiş değilim. pasıl girdiğime gelince: Seneler. denberi bende bulunan arka ka- pınm anahtarmdan istıfade et tim. Kapıyı açtım ve kedi evim gibi içeriye — Peki, neden girdiniz? Yüşidi İskender F. SERTELLİ 28 Diyerek, tekrar ağlamağaı başlar dı. Marta Rüstemin boynuna Sa- rıldı: Canım sağ olsun, rı ceylânı kendi elinle te şine hayret etmemek kabil değil, Fakat, mademki amcan böyle İs tedi. Ziyanı yok.. — Amcam değil... halk böyle is tedi. Yerliler o açlıktan kırılıyor. Marta! çoluk çocuk bii yele neredeyse... » «rna mühim bir şey gek miş gibi neşeli bir sesle bağırdı — Erzak tedariki için ben çare aslanım! sa” dim edi. buldum, Rüstem! dediğimi bil mem yapabilir misiniz? Rüstem ümitsiz bakışlarile seve gilisini süzdü: — Kale kapıları kapalı, nla Sarı etrafı yabilir, Marta! Buldulun ve bülâs ın çarelerin hepsi o vehimden ibarettir. boştur. Marte ısrarla fikirlerini söyle mek istedi: — Hele bir kere beni dinle! Sa» nirım ki sen de makul yaya hi le bir tedbir e Cenup kapısından bir gece kir yordum.. Söyledikleri doğru cık- tu. bende o meşhur doklora küçük bir ders oldum.. Müddeiumumi mazmının bir kere adliye doktoru tarafından muayenesine lüzum olduğunu söyledi Bu talep mznunu yerinden ok gibi fırlattı. — Ha hâkim bey, diye ba. gırdı. Ben deli değilim. aklım başımda, doktoru öldürdüğümü de itiraf ediyorum, vereceğiniz cezayı da kabul ediyorum, de minki ifademle seçmalamış deği- namuslu vermiş bir evme, bizmi kendisinin bana verdiği anahtar. a girdiğimi söyledim. İste a mahir Ve maznüfi pejmürde yeldir . mesinin iç cebinden küçüük bir nahtar çıkardı, Hâikimlere doğ- . ru uzattı: Anahtar tetkik edilip — Cinayetinizin sebebini söy - iememeniz aleyhinize netice ve - rebilir, İnat etmekte mâna yok. tur - söylerseniz belki lehinize bir delil elde etmiş oluruz. Söy . leyin doktoru nicin öldürdünüz” Maznun Daki süküet etme si Üzerine hâkim birinci şahit Zeyne çağırdı P ye miş yaşma yaklag. in! Doğru sö öyliyeceğine Söz ver. dikten sonra hi — Maznım mısın, bu cinây diğin nedir? Sualine gö; — Küçük hanımı elimde büyüttüm, yirmi sene denberi de ara sıra görürüm — Elim yüttüm demekle ne kâslediyorsun? — Küçük hanımın babası mer hüm Zühtü ler gi e sofracısıydım... emre mer nm elli kişilik biz pılsa, Rüstem güldü huruç b ti yan — Ey on ? bir trdir- ne olaca kale muhaf iz İğ avuç mak par istiyorsun? Böyle bi Doj makul b — Hay dan bile geç müdebbir ve carlar zak yok ki bü Yapılacak ıskınla ilk ler vardır, Ordunun en bol er ambarlar h sattaki- ileri gece karanlığında geriye ka- ü olabilir. Bu vazi le ederek, o cephe deki ersakı da sabaha kadar kale» ye taşırlar, Hattâ buna kale içim erliler de yardım edebilir. Rüstem birdenbire o düşünmele 1 O anna Şehende İbenem beni. ME yeşisrmda bir görülü. Be - vin. kız evide olmadı İse küçük benimm pek Sever, paşa etendilon beenelersizler gizli gisi kendişini okan Aradan neneler kücük hanımda verdi ve kil hanım on altı yasına gelince pa- vadzet yeis bey, ben Şabende hanımcı ğımmn bütün hayatmı bilirim. benim zavallı küçük hanımcı ğım. Şahidi kolları nda dinleyen mâzoun ihityar arabm fadesi sırasında birkaç dela kal kıp bir şeyler söylemek İstedi, fakat kuvveti kesi gibi tek- rar olduğu yere çöktü. İh şahit ağlıyarak ifadesine devam etti: — Küçük hanımım on sekizi . ne bastığı zaman sevgisini yal, nızca bana değil, bir de genc be- ye vermeğe başlamıştı. Bu gen komşumuz konağasıks! gelir haftalarca kalırdı. Küç hanımım bu gence gönlünü kap. tarmaştı... Bir gün bana açrld Aman kalfa dedi, bu doktor #eviyorum, ne olur annem ile ba. bum bir şey duymasın.. tabii ben de küçük hanımının hatırı ol - sun diye kimseciklere bir şeyler söylemedim. Aradan günler, ax lar geçti; küçük hanımcığım gün den güne sararıyor soluyorduy Nihayet bir gün dayanamadı, ağ. layarak yanma sokuldu : — Biliyorsun kalfa, dedi. Ben artık mahvoldum. Babam ile an nem duyarlarsa muhakir öldürürler. Gebeyim kalfa. Bir Şahit bu sözleri söylerken, mazmm kadın birden yerinden fırladı. Adeta feryad edercesine : — Yalvarırım kalfa sus. ter artık. Diye haykırdı, sonra hıçkırık . lar içinde boğularak hâkimler — Naden bir zavallının mesi - sini ortaya dökmek istiyorsun Ginayet işledim, diyorum, işte, varın asın beni, fakat fazla araş. trmayın. Diye inledi. Ve bitkin bir hat de yerine çöktü. Dalmış mıydı, bayılmış mıydı? Şahit ifadesine devam ediyordu: — Küçük hanımın gebeliği meydana çıkmea pasa efendi her ikimizi de kolumuzdan tuttuğu gibi kapi dışarı attı. Elimizde ancak beş on para vardı. O dok. tor, tuttu, hanımımı yanina al - dı, ben de beş on paramla bir kü çük kulübeye yerleştim. Bundan sonra hanımı pek seyrek görme. ge başladım. Bir kızı dünyaya gelmişti. Evvelâ hali vakti iyi &- ii. Fakat sonra ne oldu bilmiyo. tum, bir gün onu sefil bir vazi- yette karşımda gördüm, Ağlaş - uk. a pimi bazan şık, bazan da pek düş kün buluyordum. Nihayet uzun seneler omu görmez oldum. bösi ara miş yer evinde ya mis. De zaman eve geldi ve ne vaziyetteydi? (Sonu yarm) — o ram yabana atılacak kadar (o basit ve manasız bir şey değildi. de pa biliyordu ki söylediği o cephede en valyel yer almışir. e yok ki, bü cephedeki fer cephelerden Tartanın m! des başa. skın neticesin- tirmek mü klin olabilir, Fakat, muhafızlar a- caba böyle bir huruç hareketine r görünürler mi Doğan bey buna k dikten ha z; li verirse kalede kimse kal» maz. Herkes - karamız doyacak - ” canlanır ve amcamın peşin» koşar (Devam vx)

Bu sayıdan diğer sayfalar: