İ | İ Hdi OD & b | A © ' b | | kaçit ü gün evvel, (En Son Da- | Rm Nasrettin hocası, yazı" | Süsi SÜzzamlılara ait bir fıkra ile V| mniüi. O yazı, bana- birkaç ğ iw fıkrası hatırlattı, '| -nı bir adamda bit bılun- * onda cüzzam hastalığı ol - Tün İanılan ve tedayisine başlar h bir adamda, hakikaten bü Za musap olup — elmadığımı w İisin eyvelâ saçında, üş » - “© bit aranır, bulunmazsa güz damgası vurulur, * 6 günle« f 'tabiriyle - “kehle zühur ve o, » ederse bu bastalıkla malül Ti kükmedilirdi. b ıı"mlll bir adamım cüzzamlı olup M Gömr nasıl anlarlar, hasta - naaııl gelir, alâmetleri ne gibi İ lerdir? Nen bunları anlatacak a_ Mi Hatiırıma — birkaç — fıkra Soşş ? OMlari yazacağım, hi CÖzzamii, Üsküdarda, Beli - SeRaın 'dyede, Mistinler — tekzesinde, p, ETde, hiç , kımuldanmadan Kİ beş yül - otormuğşlar, Fakât | Rü“ı Ayni yerde — oturmaktan | ç 6 do Ukanç gölmis, Biri ar- Hna: , 1 ı’J;aıl'ııı! demiş, ben biraz hava | _*i Şapmak İsfiyorum. i'*'lı e ayni fikirdeyim. Var h __.____ml yansak bu işi? ı—hn“!dmı kolay Be var? Ben ;“h Yörine geçeyim, sen de be- | ! ymiîng g'x“ e yarayan bit ! Hemen hbiribirlerinin yerlerine geçmek jçin hamte etmişler, fakat yerlerini değiştirinceye kadar 5 yıl geçmiş! Kanuni Süleyman kızımı — Riis- tem paşaya vermeğe karar ver » mişti, Fakat, paşanın kalçasımnda süzzam olduğunu baber verdikleri için huylanmıstı, İhbarın doğru o- lap olmadığını anlamak için gij * vendiği adamlarından birisini pa- şanm hizmetine tayin etti, Adamçcağız urzun zamanlar, uğ » raştı, çırpımdı, paşanın kalçala - rından birinde cüzzam yarası olup olmadığını görüp anlıyamadı, Ni- hayet bir gün, teli yardımcısı ol- da, Rüstem paşanım çamaşırların- da bit gördü, büyük bir sevinç - çinde vezirin yanma koştu: — Çok şükür devletlim! — dedi. Temizliğiniz sabit oldu. Rivayet - lerin yalan olduğu anlaşıldı. Padi- saha lüâyık bir damat olduğunuz meydana çıktı, Eibiselerinizde bit gördüm, Pasa hayretle adamm yüzüne baktı, uşak vaziyeti anlatınca, Rüstem paşa gülerek: — Desene ki, dedi, Bir bit sa- yesinde sultana kavuşuyoruz, Devrin şairlerinden biri buna telmihen şu beyti söylemiştir: Olacak bir kişinin bahtı yaver, talii yar, Ânın işe yarar! LAEBDRİ Kehlesi dahi mahallinde “Biş ; & Küç bir iş ama, güzel bekliyen et * Yarısından fazlasının birbis Üldürmekle meşgul olduğu bu vinaş Sönlerde yeni bir keşfin se. ' !iccri.—îîr:de bayram vapmak- im; Hai '" '.?'-ı; “rak ilmi araştırmalar yapan Na &R?Et tufandan evvel yaşamış , ğif hayvanm tam iskeletini *SA muvaflak olmuştur. Bu Teheşir devrinde yaşayan i İYOzorus ismini taşıyan İfi 37.' kertenkelesinin iskeletidir. hü; , CAm 5 metre olan bu iskelet: İ SSimların Bbeşanlarma göre üm, F 180 milyon sene evyel yak 'keâîf münasebetiyle okuyu- Yam, Za ezkirlen yaşayan hays %'—m bakiyelerini aramaca 19 hı.% 9Stin iptidalarında — başlane %—m?;*'-ğ“nu hatırlatmak faydalı y , Müstehaseler 1805 tari- z ,h“lunmuştur. Demek oluyor '1”;, © Senedenberi bir çok heyet- pg“' î'?.'î'tnün her tarafında do ÜN Saki hayvanların taşlaşmış " ü'-l İ ğ"ıım aramaktadırlar. 'j"kl hayvanları arayan he- » A asında bir Amerikalı her _hırb”'şmdan Sibiryada çok güe h Macera zeçmiştir. 1878 y Dü ği"î'anm şimalinden ger Kabn. . Tevet, orada bir Samoid i “İNİ ziyaret etmiştir. Yerli N, 4  $ İ » j 'Ügı *Yeti merasimle istikbal efx ,7.1* *Mw aksamı heyet serefine bir ;üuy%çaknüşlorcîir. Bu ziyalette- 'yuğ:“m' arasinda çok tatlı ve Şi G M$ak bir etten. yapılmış lşlı; lq: *mhınuyn:'du. Hevet £f« #lini bilmtadikleri bu etin Ve ::%;Yl& yahut fok eti olacağı. Ncrek tatlı tatlı yemişler ı 'et' n sonra — yedikleri bu ??tlş ihne eti eolduffunu sörmüş- Tn ŞHG_"GİSİ köye çok uzak 'obk “Bingı ! verde bir buz dağı içe- M Mülü bir et madeni o- Söylömiş ve heyet. üzası ziyareto gittikleri vam ğ:-“ tufandan evvel buzlar lttt Bömülü kalmıs bir ma« y ç Olduğunu anlamışlardır. İratle Yüz -. €Vvel ölmüş bir hayvanın Amerikalı hayet, ye _ığğ Ülemi, yeryüzündeki İnsan- | eli bin, yahut iki yüz | ' Çok söyliyen insanlardan ba'ı. sederken “Aman Yarabbi, ne yo- 'rulmaz bir dili varmış,, deriz. - Dür bakikaten çok yorucu bir hareket- tir. Çünkü bir tek kelimeyi telâf- fuz etmek için ayrı ayrı yetmiş iki adele hareket eder. Su nalde kadınların erkeklerden daha fazla yorulmalarının sebebi de meydana çıkmış oluyor, kadın- “lar erkeklerden daha çak söyler. ler, onun için daha fazla yorulur- lar. V Ansiklopedisi Uykusuz gecelerin ertesinde Uyku, vücudumüzün hava ve gida gibi muhtaç olduğu bir şey- «dir,. Çalışan vücut, birikmiş zehir- leri ancak uyku ile temizler. Uy- 'kusuz bir gece geçirdikten sonra 'ertesi gün vücudünüzün âdeta Ze- 'hirlenmiş gibi uyuştuğunu hisse- dersiniz. : Fakat, seyahat dolayısiyle veya 'bir eölence sebebiyle, bazı gece« leri uykusuz geçirdiğimiz olur. Er- tesi gün de aksi gibi, akşama ka- 'dar işimiz vardır. İş başında bat ! tıran uyku da çok müziç bir şey- dir, w İşte, böyle hallerde uykusuzlu. #un ağır tazyikinden kurtulmak “için bazı çareler vardır. Bunları 'kısaca yazalım: Uykusuzluktan kapanan gözle- rin soğuk su ile yıkanması, göz Si 'nirlerini tenbih edeceği için, uy' 'kuyu açar, Âyni şekilde, soğuk bir duş da uykuyu gidermeye yarar, < Bu gibi hallerde isana uyku xte 'bahlayin saat 10—İ2 arası ile, ak- şam 7—8 de bhasar. Bu zamanları -da sıcak yerlerden uzakta dürmalı, kitap okümemalı, ne - fazla avydın- Irk ne loş yerlerde durmalıdır. Fazla ve ağır yemek yemeit de “uykuvyu getirir. Bundan da kâçım - Dilsiz mehmercikler Mohaç meydan muharebhesi- din şehrine girmişti; burada Türkiyeye tâbi bir hüküm” dar sıfatiyle Macar Reylerinden Zapotay Yanuş'a Macar tacı giydirilmiş, kral yapılmıstı. Almanya imparatoru beşinci Karlosun küçük kardeşi ve Avusturya büyük dükası Ferdirand Mohaç ölen eski Macar — kralı akrabalığını ileriye o dı. — Bodini zaptetti. sürdü ve Bunun * üzerine meydan — muharebesinde ile alan — yakın caristana — saldır- 1529 da La Türk - ordusu tekrar Macaristana girdi. Badini ikinci defa olarak aldı. Oradan Viyana önlerine kadar gitti, Avrupanım bu büyük şehrini muhasara etti. Fakat bu muhasaraya evvelden karar verilmediği için büyük mu” hasara tapları götürülmemişti. “ i Viyana öründe yapıları muharebelerden birinde beş Türk neferi Avusturyalıların bir pususuna düştüler, esir oldular. Doğruca Viyana kumandanımım huzuruna çıkar rıldılar. Kumandan, Türk orduşu ve kuvveti haklında malümat edinebilmek için Milâdın 1526 yılımdı ni kazanaı Türk o'dusu Macaristanın payitahtı olan Bo" j $ İ esir getirecek askere büyük mükâfatlar vaadetmişti, Viyana kumandanının beş Türk neferine ilk suali şu oldu: — Siz hangi paşanın Hkirler ::e.v:;.p vermedi. dı: niz?!.. Yine cevan yoktu. — Ordunuz kuvvetli “erem Ç e & 4 * maiyetindeydiniz?!.. Kumandan hiddetle haykır — Size soruyorum !. Hangi paşanm maiyetindeydi: mi?,, Kaç top var?.. Viyana kumandanı tepeden tırnağa ateş — kesildi. karsısımnda duran bu beş delikanlı, bir sey söylememek iç_în sanki dillerini çiğneyip yutmuşlardı. Kumandanm yüzüne, mert ve korkusuz, ve hattâ alay ediyormuş gi- bi ba_lnyorkrdı._ Viyana kumandanı emir verdi. Beşini de, bir donca, çırılçıplak soydular. En hafifi demir zin” cirli kamçı olmak üzere - çeşitli işkenceler başladı. Beş askerin güzel vücutları, parça paraç o kesildi, & zildi, kızardı, morardı, ağardı, kan içinde kaldı. Fakat her yeni işkencenin karşısında, hu beş yiğit yine müte- bessim ve sessiz durdular. Hiddetinden adetâ deli olan Viyana kumandanı emretti, bes çuval getirdiler. Türk asr kerlerindem birini bu çuvala kaydular ve kalenin üstün” C!-eıf Tuna kıyısmın kağagldanm fırlattılar. Fakat ölüme Gağru uçanm ve geri kalan arbadaşlarının ağzmdan ufak bir korku cığlığı işitilmedi. Sğ ç- — Hangi pasşanm maiyetindeydiniz? — Ordunuzda kaç bin kisi var?! — Ordunuzda kac top var?!.. Cevap bir ölü sessizliği .. * & d Ücinci, ücüncü, dördüncü nefe'r!er de çuvallara ko- nuklu ve biribiri arkasından Tunanm yalem kayalıkları üzerine frlat!'d.. Besinci Mehmetcik, ancak sessiz ve gü” Terek sırasımı bekledi. li Beş yiğit, ordularmım sırlarımı söylemedikleri icin ö .r.l_ı;'ıler. Avusturyalılar da, Türk ordusunun ağır toplarr mr öğrenemedikleri icin bütün kuvvetleriyle bir cıkrs yan- . ; r mağa saret edemediler. Birinciteşrinin on dördünc'ü günü Türk kumandanı Viyana kumandanma söyle bir me!i_h"ı ""7'!'!40"!;:_ “Ş'ğ-'"';'l;?: zanleatmnal- ? -İn ge!mmğ tik. - Ferdinandı arıyorduk, hulamodık, dönüyoruz!,, Ve Vivana muhasarasını kaldırdı. Türk ordusunun hatkmda bir sey öğrenemiyen Avust Türk ardusumu takin etmek ceraretini de vöst RESAT EKRFEM KOCU , a ULLA, hakkı tar Oyukarıki düşüncelerin beni hangi teklife coğru götürdüğü artık anlaşıı. Tntştır. z ben diyorum ki kılavuzun harf lis, tesinde (harfin adı)stünu bir (harfi seslendiren heceye ÜÖrnek) stündan ayrılmalıdır.bu iki vazife başka başka şeylerdir. ) 29 bariten 8 seslinin adr kendi sect« Yeridir. bu tabit ve bu adların lüğati. mize hatf inkılâbilylo birlikte girme, si de tabildir; eski elifhamizde müse takil olarak sesli harf bir taneydi: Ce tif. gekliyle beraber harfin .adını da değiştirmiş oluruz, bu yeni aldığımız harfterin adları da bu harfleri kullas nan milletler nrgsmda hemen müÜşt€e rek gibidir. alfabenin kalan 21 sesşsizinden be, pe, re, te hecelerinde grödüklerimiz, bizde eskidenberi bu adlarla anılır, lar; yeni şekillerini de gene bu harfa leri Kullanan milletlerdekiler gibi âade landırmak doöğrudur. ce, ge adları da böyle kalır: şekilm lerin bizdeki vazifelerin! 'a 4lta milleta lerdekilere en yakın bir benzeyişle ad. landırmış olacağız. yeni şekline başka alfabelerde Ve- rilmiş ad olarak (de) yi almak da yerinde olur. ye de bu zümreye Blim nabilir. he, ye, ze harflerinin adları, bazı alfabelerde başka olmakla beraber bunlara kanan adlar bizde bu hüceea lerin sessizlerine eskiden verilmiş ada lardır. (h) harfinin muadili bir yerde (ha) ise bir yerde de (he) idi. —— dje) harfinin bizdeki eski adı bu olduğu gibi bunu böyle söyliyen Av, rupa alfabesi de görüyoruz. bu hnrflerln_ad]&r'ma sözüm yok demeyip de böyle tafsilâta girişmem yeni harflerimize ad kahül etmekte bana hâkim olan fikirlere İşaret &ete miş olmak içindir. bu fikirlerledir ki kılavuz Histesie nin harflerin adı sütununda dokuz kee limenin değiştirilmesini istiyorum. (£) için (fej, (k) için (ke), ()) için (Üe), im) için (me), (n) için (ne), (r) için (re), (5) için (se), (5) tçin (şe), bir de (ğ) için (okunmaz ge) denilmemelidir . bunlardan (k) nin adı hemen mile letlerarası ad olarak (ke)y değil (ka) dır. eski elifbemizde de (kef) yahut (kaf) adı verilirdi. (ke) ne bizimdir, ne başlktasında var.harfin sesi zaten S€5e üye tabi; kalın olunca (ka) olacak. o halde harfin başita milletlerdeki tek ve müşterek adını değiştirmek Için sebeb kalmaz. () için (lâm), (m) için (mim), kuvveti â kılavuzu ik us'un buna daır düşünceleri harflerimizin adı ? (8) - okunmaz harf midir ? için (şin) diyemiyeceğiz, eski - nu. eski şekillerine bırakmış — oluyoruz. aldığımız bu yeni şekillerin âadları ise galiba bütüm avrupa dillerinde — (ei) dir, (em) dir, (en) dir, (e8) tir. (ef)e (fey, (r)e (re) demekte de büsbütün yalnız kalıyoruz, vakıa bunların mMüe adili elifbemizde (fey ve (re) admı alırdı;fakat şeklin değişmesile kendi asli adını alması prensip yapıldığına göre başka milletlerde müşterek Ce lanı (ef) ve (er), (fe) ve (re) den üştün tutulmak lâzmgelir, gessiz harflere hep (e) seslisiyle yapılmış hecelerden adlar takmaya! 1 — kendi koyduğumuz' adlar öle mak, 2 — biribirine benzemek, belki leh. te söylenebilecek sebebler arasındane dır. fakat ben bir kelimeyi değiştirme veya bir yeni kelime kabul etme küle fetine girerken garpta olsun şarkta olaün, daha geniş bir anlaşılma, bir iştirak kabiliyetinden doğacak fayam daya dahi dikkat ediyorum ve iki ye« nidan bangisi bunu teminde Üstünlük gösteriyorsa onu Üstün görüyorum. aynı sesli harfle teşkil edilecek hee celeri sessiz harflere ad kabul etme« nin de belki yalnız sessiz silsilesi Üzem rine dikkali celbetmek gibi bir hust, siyeti, bir öğretim kıymeti vardır; bu da belki sessiz harfleri tanıtma bakımından, ayrıca bir — (seslere Ör« nek) sütunu açıp izah etmek ihtiyas ema karşılık sayılahilir, ancak böyle bir ad listesinden de öyle bir Çetrem fillik, bir dil çapraşıklığı çıkar ki esam şen ameli kıymeti bize bir izah sü. tunu tasarruf ettirmekten iİbaret Kâe lan fayda d çetrefillik yanında sıfıra düşer. harflerin adı, bence, bir alfabe lise tesini ağızdan yYazmak demelitir ve lüzüumunda 29 harfi ağızdan bir çe pida söylemek lâzımdiır. şimdi sizi bu 29 hartin kılavuzda yazılanlarla ada larmı saymaya davet ediyorum: â, bo, ce, çe, de, fe, ge, he,... tam bir tena, füre örneklir. çocukluğumda banâ N rapça okutmaya başladığı gün: — — (yensuru), aslında yenesşare idi, dört üstünün yanyana gelmesinden hasıl olan sikleti men için.. diye ilâl ile kelimenin istihalesindeki illeti anlatmaya savaşan hocama şimdi hak veriyorum, nasıl ki bütün aruz vezni de işte bu âhenksizliği gidermek gaye retinden doğmuştur. hir kelimenin bir dilde yaşamasında bu şartım tahakku. kunu tesbit güç değildir. A işte bunun için bu dökuz harf için öteki railletterdeki — adlarmı — âle makta, bir heyeti mecmuaya âhenk temini kazancını da buluyorum. kim bilir, öteki alfabe adlarımnm — takare rüründe bu bhece - dağişikliğinin —de belki bir tesiri polmustur,. (a, be, ce, çe, de, e) den sonra (ef) deyip bir nefes almak bile bana bir ferahlamak gibi geliyor. ğ bundan fazla olarak, sessiz harfa leri heceler başından kendilerine bir tevazu dersi verip sonlara almakta an ların heçe terkibindeki muhtalif rol, lerine örnek olmak faydası bulmryor musunuz? harflerimizin gekli, sayısı bir kanie nâ bağlı; fakat adları için ne resmi, ne ürüü — bir kanun yok. — 18 yaldır — pajsimde teerübemle inan, süyle rim sana — kararlaşmış Ü şiklir de... imlâmızın yeni kılavuzu şimdi buna daha salim bir istikrar noktası veree bilecektir . —— () harfinin adına gelince: buna önce (yumuşak ge) denilmişm ti. zavallı harf hu yumuşaklığı yüms zünden 13 yıl içinde okunmaz hale gelmiş olacak ki kılavuzun yeni liste, sinde buna (okunmaz ge) adı könüle imuştür. bu adı alfabemizin, imlâmte zın bütün prensiplerine dahi aykır bulurum: fonetik denilen bir imlâ sisteminin alfabesinde, bulgarcanm kelime Süle larıha koyduğu okunmaz hariler gibi (a). isin KayaDKA) la. Celada ) - < ça ge— “—Ankara Jandarma satınalma komisyonundan; Beher kilagüna elli nir kurş fiyat talımın edilen iki yüz ton kesme şe. ker Eskişehirde teslim şartile 24.5,041 pazartesi günü saat 11 de Ankarada komisyonumuzun bulunduğu mahalde kapalı zarf eksiltmesile alınacaktır. Muvakkat teminat attı bin tç yüz elli liradır. Şartname İstanbul ve Ana« kara Jjandarma Batınalma komisyonlarile Eskişehir V.LE., lğmdan “5lü, kuruş hedel kararlığınza verilir, Istekiilerin kapalı zar! teklif maktupmı | İbale ğünü sa:* ona kadar komisyonumuza vermeleri. (206243620), : bir harf bulunmalı, hattâ vazifesi bir şekli, bir harf kıymetile, — hiçbir ta. rihi zaruret olmadan, yalnız harfler sırasında yazılıyor diye « 1941 yalm.. da bile Dile tertip ettiğimiz bir alfa. * (arkası öbürgün ) düzelttme — dün çıkan — kunmdaki (me) adlı harfi yazmıyalmı cümleşi müsbet okunmacak.... $ ba yazılarda görülebilecek imlâ ıttıratsızlıkları hakkı tarık us'a ait yor. Dünkü ihracatıbız 500 bin liradır, Almanyaya, Fin » lândiyaya tütün, Romanyaya z€ya tin, İsviçreye susam satılmıştır. I * Yeni iç ticaret umum , nüt vokületi iç ticaret u » mum müdürlüğüne dış üe*;a resi reis muavini Celâl ıu= tayin olunmuştur. Yeni ııııı"ıgçt Küçük çocuklarda zekâ muayeneleri (testler) Yazanlar: Prof. Dr. — €harlatte Bühler, Prof. Nr. Hildegard Hetser Çeviren: Prof, Dr. Şevket Salih Saysal : İ Bu kitabın meyzuunu — teşkil eden l« yaşlarına ait tekâmül teatleri, te. kâmül psikolojisine dair yaptlan tet. kikatın neticesj olan hususli hir siste, mi tasvir etmekte ve bu testin hedef Ayrıca metödler halinde tanzim & dilen testlerin kullanılma — tarzı da mufassalan anlatılmıştır. Doktorlare dan haşka öğretmenleri, ana ve baba.- yı alâkadar eden bu esar, gocuk 2e. kâsı hakkında bir kıymet takdirinde ehemmiyetli noktaları ve bu yolda kul iandacak usülleri vazıh bir — şekilde göstermektedir. Kitap 178 sayfadan ibaret olup i. çinde 50 resim e mühtelif — cetveller mevcuttur, Fiyatr 225 kuruş. Maarif matbaasında, basilmış ve maarif vekil - ği yaymevlerinde satılmaktadır. ——