Haber 17 Mayıs 1941 sayfa 5 | Gaste Arşivi

17 Mayıs 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

17 Mayıs 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

W MAYIS — 1941 Z l Bi let Meclisi bütçe encümeninin — ŞEni yıl bütçesi üzerinde son - tet. Yeni bütçeyle alâkadar olarak —%e sevkedilen varidat kanun a keresine ayın yirmi beşinde umu- Mi heyette başlıyacağını,, haber Veriyorlardı. Bu arada, yeni yıl bütçemiz 41 Milyon fazla olup, bu miktarın 22 Milyon varidat fazlasile karşılana"- Salı işaret ediliyordu. | Bu haber bana, Osmanlı İmpa- H Tatorluğu devrinde ilk bütçeyi ya- Pan Tarlımcu Ahmet Paşayı ha- | Paşa, varidatla masrafı F denk getirmenin bir — devlet için hayat zarureti olduğunu anla- Misş, tamâm üç yüz küsur yıl ev- | — ** muvazeneli bir bütçe yapmıştı. | — Fakat, onun bu güzel, faydalı ha- "w Sahsi düşmanları çekememişler, i- | * bin bir fesat ve tezvir karıştr Tarak, vaziyeti devrin padişahma başka şekilde aksettirip, Tarhun- KI Sünun kafasınm kesilmesine se - | olmuşlardı,. Maliye işlerine pek aklım er - Mez ama, hesaplı, kitaplı hare- h'etl(’-l'ıieıı, yalnız şahıslarımn değil, letlerin de faydalanacağma, h“;"&zeneli bir bütçenin yurda ha- ar getireceğine şüphem yok - * Muhakkak ki para pek bü - bir refah ve kuvvet vasıta- OT. Ve bir imparatorluk maliye Szürmm dediği gibi “bütçenin ; î“:"cu terbiyetkârisi,, vardır. Fa- ' kaî'-, imparatorluk devrinde buna ' n Yyen ehemmiyet verilmemiş. L. lâ ; kitapsız, muvazenesiz ma yaranmak ’—e%, münasebetsizlikler yapıl- * Ve bu dalkavukluk ve ke« İ r yüzünden Türk milleti | %ca felâketli ve acı — günler tır. | — | Sultan Abdülüziz Mahmut Ne - ğ Ş"' Paşayı sadrazam — yapmıştı. | , “sah Ali ve Fuat paşalardan B dolayı büyük bir B yet içindeydi. Çünkü, ar- | “ —büği gibi makamının zevki- " Ö ti Karacak, bir müverrihin tabi. | “ x. “ağız tadile padişallık yapa- B N İiyihalarınm da tetkik ve müza- ”Bütçe dediğin böyle yapılır!” için birçok kepa- Halbuki buna imkân yoktu. Çünkü hazine tamtakır, iflâs ha »- lindeydi. Bu kötü vaziyeti önle - meök iİçin ve yine eskisi gibi har ca, Abdülâzizden işittiği ilk söz su oluyordu: “Bütçe isterim!,, Padişah bununla da kalmıyor, her gün Babiâliye bir yaver yol - İryarak ayni emri tekrar ettiriyor- du, “Bütçe isterim!,, Sadrazam, bu işin sudan bir te- selli olduğunu anlamakla beraber, padişahım emrini yerine getirmek için, maliye nazırı Yusuf beye bir bütçe hazırlamasımı söylüyor. Yu- suf bey gece gündüz çalışarak, kı- sa bir zamanda, Tarhuncu Ahmet paşanın kellesi uçurulduğu gün- H Düşman siperleri “Baş ABER — Soğuğa ve müthiş düşman ateşine aldırış etmiyen Mehr metçikler, açlıkla da pençeleşiyordu. Ağaçların çürük veya çürümüş bir dalının bile ke" silmesi şiddetle yasak edilmişti. Ağaçların evvelâ dal- ları, sonra kütükleri, daha sonra kökleri kesilip yakılr yordu. Geceleri ise ,bir kibrit bile çakmlamıyor: Bir kü- çük pırıltıya en az on on beş gülle koşuyordu. Askere tavin olarak günde yüz dirhem ekmek ve birer de mısır koçanı veriliyordu. Koçanları onbaşılar topluyor, suda haşlıryarak bir nevi yemek yapıp Mehmetçiklerine dağıtı" yorlardı. Tütün gözlerde tütüyordu. Asma kütüklerinin kabuklarımı kıyarak tütün yerine içiyorlardı. tabya” ve “Kanlı tabya” ya 6 - 8 adım kadar yaklaşmıştı. Öyle ki, her iki taraf ateşin hafiflediği sıralarda biribirlerine lâf atıp cakalaşr yorlar, cengin müthiş yorgunluğunu bununla gideriyor- lardı. Bir gün, Plevne civarmdaki Grivçil köyünde, bir köylü kadım birkac çanak yoğurt yapmıs, ve müthiş diüsman ateşi altında kasabava, Mehmetcildere getirmiş- H. Bu canaklardan biri de “Baş tabya” daki askerlere mö-'.rilmisti: Bir canak teze voğurt!.. Mehmetçikler Plevnenin Ahmet Onbaşısı Plevne muhasarasının en çetin günleri başlamıtşı: için cennetten gelmiş bir şeydi!.. Ahmet çavuş adında bir yiğit, çanağı ortaya koymuş, neferler etrafma toplan” mış, kaşıklarını çıkarmışlar... “Bismillâh!” diye başlıya” caklardı ki, altı adım ilerdeki düşman siperlerinden, Rus- larm o zaman müttefiki olan Rumen askerlerinden biri seslendi: — Hey!.. Ahmet çavuş.. Ahmet çavuş!.. Ahmet çavuş cevap verdi: | — Ne istersiniz?.. — Nasıl rahat mısmız? — Var yal!l.. Var ya!.. — İnanmam!. Bak ben sana bizim peksimetlerden atıyorum, sen de bize sizinkilerden at da inanayım!.. Mehmetçiklerin ortasına düştü. Mehmetçikler biribirlerine bakışstılar. Ahmet ça- vuş acı acr gülümsedi. Daha tadma bile bakmadıkları yo- ğurt çanağını aldı: - — Hey Ulah oğlu!.. Bizde yalnız peksimet değil, yoğurt bile var, yoğurt!.. Dedi ve çanağı düşman siperine fırlattı! RESAT EKREM KOCU Eı we .’ pd“ün'.' nar gibi bir peksimet den, yani iki yüz kırk yıldanberi unutulan bütçeyi meydana tekrar çıkarıyor. Karmakarısık defterlerden, he- saplardan, düzensiz. rakamlardan çıkan neticeden şu anlaşılıyor ki, meselâ varidat 5 milyonsa, masraf yüz milyon. Sadrazam Mahmut Nedim pa - şanm maksadı padişahı avutmak ve dalkavukluk etmek olduğu i - çin, iratla masraf arasındaki kor- kunç açık bir alev gibi gözüne çar- pınca, elindeki tomar tomar kâ - ğıtları nazırm yüzüne Tfırlatarak haykırıyor: â — Yusuf bey, Yusuf bey! di- yor, Şevketmeab efendimiz bütçe istiyor. Anlamadımızsa tekrarlı« yayım: bütçe istiyor, bütçe isti- yor! Yusuf bey keskin zekâlı bir in- san olduğu için hemen maksadı gine karşı zehirli bir gülüşle mu - kabele ederek vükelâ meelisinden çıkıyor. Ve ertesi günü varidatla masrafr müsavi gösteren bir büt- çe yapıp sadrazama sunuyor, Mahmut Nedim paşa, muvaze - neli bütçe karşısında, memnuniye- tini. gizlemiyor: — Teşekkür ederim Yusuf bey, diyor, Bütçe dediğin böyle yapı - ke! Çelebi, böyle olur bizde, konser dediğin! LÂEDRİ Âtletizm Seçmeleri hğ"hhhul bölgesi atletizm ajan- (Ü — borç Mayıs 1941 saat 9,30 da Ro- Lj 1euzğolej sahasında İstanbul at- ! hğlh bayramı seçmeleri yapıla- dan h&k isimleri asşağıda yazılı | — lepi & arkadaşların lütfen teşrif- l Tİica olunur. | Dhı — Bayan Mübeccel ve Jale, A% Tayfuroğlu, Mehmet Âli | döz e Mister Allen, Mister Ro- r ke ' Musa Kâzım, Enis, Tevfik Bö- A| — N,, Sami Polater, Firüzan Tekil, ÖÜ Çüş, Neriman Tekil, Sadık Cey- | 'nu.fN' Savcı, Agopyan, Halük, am, M. Satur, Cezmi Şa- " -.v%şfasr. Yasumidis, Peridis, De. * Cemil Venç. / 2 h p Üa — 25, 5. 941 tarihinde Bursa- Kİ — 3, ?&mlacak maraton birincilikle- #| ( ” secilen aşağıda isimleri yazı- r ügeletlerin iki fotoğrafla 20, 5. | Çi farihine kadar bölge atletizm ; — hin “Ema müracaatları tebliğ olu" ; K Ü b:ğğoüt&ntm, AH Karaduman ve Ertunc, Süleyman Koşgör, Bam Birinci sııf Mütehassıs doktor NURİ BELLER | “İSİR ve BUR HASTALIKLAR l Ankara Caddesi No, TI V hne saatleri: 15 den itibarer Ü,, * | Bu hayvanları tutmak istiyen iki Avustralyalı nerededir? PYT YT TT YYT TTTT UUUT UYT eee UU ee (Geçen sayımızdan devam ) Örnek olarak (alim) sözünü alalım, Bu söz “benim olan Ali adlır. adam,, “bilgin,, “çok bilen,, anlamlarına g€e Hr. Birinci anlamda düz okunduğunes dan . şahıs adı olmasından dolayı ilk harfi büyük olarak « sadece (Âli'm) diye yazarız. Ancak ikinci —anlamda (a) ve üçüncü anlamda (İ) uzun O« kunduğundan bunları da (âlim) ve(as lim) şekillerinde yazmakla biribirin« den ayirt ederiz. Bunların dışında kalan uzün — öokü. nur seslilere mutlaka işaret konulmak lâzımı gelmez. Z) (A) veya (u) dan — önce gelen (k) veya Üğz) hüarfleri ince okunursa bu (aj veya u)- üzerine- — (') İşareti konulmak 1Tâzımdır. «Yazıcı anlamına (kâtip), “öÖzene Bgin anlamına (rikâp), “türlü renkli,, anlamma (rengüârenk), “şüpheli,, Ana lamıma (meşkük), “sanki,, anlamma (güya) kelimelerinde olduğu gibi. Ayar halde bulunan (1) harfinin ine c& okunuşu, kelimenin başında — olan (Ü) ler ile berhangi bir seslisi ince o« lan veya (y) den sonra gelen (1)ler. de kalde halinde olduğundan — işarete müuhtaş değildir. “Pek kısa Zaman anlamma (İahza), *gçok acı — ile haykırma,, anlamına (vaveyla), “doğurgan,, anlamına (V« lut) keltmelerinde olduğu gibi. Bu hallerden hiç biri yokken ince okunan () den sonraki (a) veya (u) ya da Ü) işareti konulur: Ahlâk, kulüp... gibi.. 3) İkâ kelime aymı harflerle yazıl. dığı halde birinde kesik okunmak Sül- retiyle ayrı ayTı anlamlar gösterirler. ge, kesik bkunan sessiz harften sonra Ü) işareti konulmak lüzmdır. Meselâ (defi, refi, katı) gibi keli. meleri (def'i, ref'i, kat'ı şekillerinden ve (tav'an, kat'an) gibi gözleri da (tavan) ve (katan) kelimelerinden 9« yırmak için (') işaretinin kullanılmüm | sr zaruridir. Yukarda sayılan Tüzumlar — dışmda bir kelimede sesli harf uzaması, ses kesilmesi, harf düşmesi gibi — halleri bir işaretle göstermek mecburi değile dir. Bir metnin tam okunuşunu göster mek, yahut kelimeyt daha iyi okutu mak maksadile böyle — yerlerde () veya () işaretlerini kullanmak mut. laka yanlış sayılmaz. (Burada iş&retlerin — kullanılması mecburi olan haller gösterilmiştir: 1) Uzatmalar yalmız biribirine bene zer harflerle yazılan, fakat bir veya daha çok seslisi uzun aokunmakla başka anlamlar gösteren sözlerde göfe terilmek mecburidir. Bu hal, eski dil terimlerinde — (ilti. Yeni imlâ kılavuzu üzerine öntasar e Wi ©) () işarretleri nerelerde kullanılır ? bas) denilen benzerlik halidir. Örneklerden de anlaşılacağı üzere bu iltibas hali, kelimenin yalnız yas lm şöklinde değil, eklerle aldığı şekli. lerde de gözönünde tutulur: — Meselâ fikir kelimesinin 1i H meful haliyle nise pet şekli olan fikri ve fikri kelimeleri bir (©) ile ayrılmıştır. Bu yolda uzatma işareti alan keli. melerin ayrı bir listesi, hangi sözlere den ayırma — düşüncesiyle yapıldığı karşılarında gösterilmek suretiyle Ki« lavuzun sonuna konulduğu gibi uzun olduğu halde işaret konulmıyan keli, melerin de bir listesi gene Kılavuza eklenmiştir. 2) İnceltmelerde yalnız kâ, kü, gâ, gü şekiflleri işaretli olarak gösterilmiş, 1 lerde kelime başmda. olanlar ile her hangi bir seslisi ince olan kelimelere dektler ve bir de y den sonra gelenler gencl olarak ince olduğundan yalnız bünun dışmda kalan lâ ve lülara İşaâ. ret konulmuştur. Buna karşı ak, uk, ag, ug, al, ul şekillerindeki inceltme« ler şiveye bırakılmıştır. Bunun da Süs bebi reeselâ ahlâk gibi bir kelimede 1 yi inceltmekte olan işaretin k ye in, celik vermemesi, kezalik ukkal gibil bir kealimede k kalm olduğu halde 1 nin incelmesidir. Bir kurala bağlanam maıyan özellikleri ise ancak şive belli eder. Bunüun gibi ince bir sesli ile birlikte k ve g nin kalım okunmaları da gene şiveye brrakılmıştır. 3) Kesme işaretinin kullanılması da gene, uzatmada olduğu gibi, ancak iltibas halinde mecburi kılmmıştır. Böylece bütün işaretlerin asıl rorü, ya anlamda veya okunuştaki bir bene zerliği ortadan kaldırmaktan ibaret olmuştur. İşaretlerin kullanılmasında mecbüwk ri olan haller böylece — belirtildikten sonra, bunlar dışında kalan hallerde işaret kullanmanm mutlaka yanlış sayılmyacağını ileri süren kayıt, ÜZee rinde bu kadar değişik düşünceler ile. ri sürülen bir işte yazılara, öğretmene lere ve öğrenenlere yeni bir. deneme meydant açmak düşüncesiyle konül. muştur. İnceltme ve kesme işaretleri könüs lan kelimelerin birer listesi — şiveye brrakılmış olan kalm sesli ile ince ve ince saşli ile kalm okunur sessizleri havi kelimelerin listeleri de Kılavuzun 30 — Türkçe kelimelerde ve Türk dili âhengine uymuş sözlerde — işaret kullnmağa asla lüzum yoktur, (Bir bölgedeki özel konuşma tarzi. ni, yanut Türk lehçelerinden birinin kendine göre özel söyleyişini güöster. mek veyahut eski bir Türkçe metni bilimsel uüsüllerle en ince veya yazı farklarını da belirtmek yazmak işle. rinde kullanımdlabilecek transkripsıyon işaretleri, genel imlâdan büsbütün âye rıi bit şeydir. Yalnız yüksek bilim uze manları arasında ve yülnız — belli bir takım bilim araştırmalarında — kullas nıdabilen bu transkripsiyon işaretleri dışmda Türk — kelimelerinin, hattâ Türkçeleşmiş yabancı sözlerin işarete ihtiyacı yoktur. Eshki Osmanlı Türkçesi metinlerinin yazılmasında okunmayı ve anlaşılma, yı kolaylaştırmak için kullanılabile« cek bazı şekiller $ 36 da gösterilmişe tir. Tranakripsiyon halka sunulacak gü« zete, dergi, kitap.. gibi genel eserler de asia kullanılmıyacağı — gözönünde uzak tutulmamalıdır.) 81 — Arapça ve farsça kelimelerde kalın sesli harflerden sonra gelen (k) (g) ve () sessiz harflerinin innet e. kunmaları ve ince bir sesli — harften önce veya sonra gelen (k) ve (g) le. rin kalım okunmaları halleri yazıda gösterilmiyerek — şiveye bırakılmıitşe tır. (4) (Yukarda gösterildiği üzere şiveye bırakman şekiller şunlardır: v &) Kâlm sesliden sonra ince-okunan k, g ve Vler: Eflak, süluk, zehirnak, âmal, ikbal, zuhul... gibi. b) İnce sesliden önce kalın okunan k ve g'ler: hakiki, tergip... gibi. Kiymet, kısmet... gibi sözlerde ise sesli kalma daha yakın — olduğundan kalını kullanılarak heceler Türk fone. teğinie uymaktadır. Refik Ahmet Sevengil'in Romanları 5 Mevcutları tükenmek üzeredir ÇIPLAKLAR (100 Kuruş) AÇLIK ( 50 Kuruş) KÖYÜN YOLU ( 380 Kuruş) PERDENİN Arkası ( 35 Kuruş) Vakıt, Halit, Sühulet kütünhanelerinde Müessesesi * SUMER BANK , Yerli Mallar Pazarları Müdürlügünden: Bankamız pamuklu ve yünlü mamulâtmın mağazalarımızca toptan satışmdan cari usuller dairesinde istifade Türk Dil Kurumunun Bir eseri c) İnce sesliden sonra kalm okunan k'ler: refik, tevfik, faik, zevk, şevk... gibi. Bunlar da gittikçe Türk fonetiği. ne yaklaşmaktadır. İlk üç örneğin ö. zel ad olarak kullanılışında Refigi, Tevfiği, Faiği, * Şekillerini alması da bunu göğsterir. $? — Bir kelimede (k) veya (g) den soönra gelen sesli hari kahn oldu. gu halde bunun kısa ve uzan oküne masil2 ayrı ayrr anlamda İki söz vü. cuda gelirse, burada uzunluğu (â) ile göstermek (k) veya (g) sessizlerini inceltmek ihtimalini uyandıracağın. dan, yahnız bu gibi kelimelerde sesli harfi cift olarak yazmak yoluna gidi. lir. "Meselâ “öldürme,, anlam'na ' 'katil)! ve “darece,, anlamina (kadir — lime, lerini “öldürücü,, anlamına — “artil) ve “küdret sahibi,, anlarırn., kafdır) kelimelerinden ayırmak itir bu volda hâretet edilir. Böyle iki sesli ile yazılan (sacat, taat, vukuu...* gibi bir takım; kelimelerde üâe söyleyiş zaten uzun bir sesli giv. dir. K eh (Kılavuzun sonunda ayrı bir ile gösterilen sayısr az bazı kelimeler vardız ki, bunlarda hem uzatma ile belli edümesi gerekli bir iltibas hali va.nş.ır; hem de kelime veya hece (k) veya (g) ile başladığından işareti w * zatma yerine inceltme roölü —yapmasiı tehlikesi kendini göstermektedir. Me« selâ “hirinin malmı zorla elinden âle ma,, anlammımnma gelen gasıp kelimesi, Ğ bu işi yapana verilen ve (â) sı uzun okunan gasıp kelimesiyle bir yazıda, dır. Azadaki fark, yalnız (a) nm ble rinde normal, ötekinde uzun ökuüunmas . sıdır, Bu helde (a) ya bir uzatma işa, reti kaoymalıyız. (Ancak (a) dan Öne ceki seasiz (g) olduğundan işareti gö. renin (g) Gâve adında olduğu gibi (gâ) diye Owe kuması tehlikesi önündeyiz. İşte yalnız bu hallere mahsus olmak üzere sesliden sonra bir (£) konulmüa«s sı ve böylece dağlık, sağlam — sözleri gibi okunmak Üzere kağtil, — kağdir, kağsır, gağsıp yazılması fikrini — bir çok yıl önce ileri sürmüştük. Şu ka, dar ki /ğ) nin uzatmaların hemen hep si veya bir çoğu için kullanılması yüe lundaki ifratın uyandırdığı reaksiyon dolayısile bunda da güçlük görüldü. ğünden, başka bir çare bulmak, — yüse hut » şimdiye kadar olduğu gibi ., bu birkaç kelimeyi de şiveye — bırakmak zarureti önünde kaldık. Dilimize gene yabancı dilden gelen ve biribiri ardın ca aynı iki sesli İle yazıları bauzr kelim — £ meler vardır: saat, taat, (H, teeyyüt. teessür, suut, kuut,... gibi. (Devamı var) 4 (4) Kılavuzda bu gibi şiveye bıras kılmış kelimelerin okunuşları ayrı İis. telerle kitabm sonuna konulmuştur. z Çocuk klekinii Ahmet Akkoyunlu Caksim Talimhane Palaa No, 4 Pazardan mmnada bergün sar V7 ten sonra, Telefan 40191 celterek — gâüsıp şeklini -

Bu sayıdan diğer sayfalar: